23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
.£5 ŞUBAT1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLEGRO EVİN İLYASOĞLU Unutulan bestecîmiz Biileııt TarcanBülentTarcan ı yedi yıl önce 16 Şubat '1991 tarihınde yıtirmiştik... Çağdaş hiç- fcir ülkede bestecısini bu kadar anmayan, . ^apıtlannı. bırakm kayıt edip değerlen- cürmeyi, onlan unutturan bir ortam daha yaşanmaz. Yedi \ıldır Tarcan'ın ne kay- "dadeğerbıryapıtı seslendirildi nebirça- lışması plağa alındı. Elimdeki arşivde i- lci çalışmasınarastlıyorum: Birisi piyano- da Ergkan Saydam'ın seslendırdiği On T ü r k Parçası'ndan üçü: diğeri de Leyia Pmar'ın klavsen ile seslendirdiği aynı de- metten üç ayn parça. Nerede önce büyük çaplı senfonisi Tarcan 'ın? Nerede keman y a da pıyano konçertolan? Onca korolu, sohstli büyük orkestra toplulugu için yaz- dığı yapıtlar nerede? Oysa uzun yıllar boyunca TRT haber- lerinin sinyali olarak onun müziği kulla- rulmıştı. Halk ezgilerinin büyük orkest- raya uyarlanmış görkemli renkleriyle, kendine özgü bir soluğu vardı senfonile- rinın. Aslında agır bir mesleğin üyesiydi Tarcan. Beyin cerrahı idı. 1984'te emek- li olana dek bu ağır mesleğı sürdürmüş- tü. Müzik ıle tıp ılmini birlikte yürüten büyük bir zekâ, geniş bir kültür ve üstün biryetenekömeği idi. Otoriteröğretmen- liği kadar nüktelı kişiliği de onu aynca- • Çağdaş hiçbir ülkede bestecisini bu kadar anmayan, yapıtlarmı, bırakın kayıt edip değerlendirmeyi, onlan unutturan bir ortam daha yaşanmaz. Yedi yıldır Bülent Tarcan'ın ne kayda değer bir yapıtı seslendirildi ne bir çalışması plağa alındı. Oysa Bülent Tarcan'ın senfonik yapıtlarındaki görkemli çalgı birleşimleri; koro ve solistleri kullandığı zengin tını anlayışı çoksesli bestecilerimiz arasında seçkin bir yer alır. Yapıtlanndaki titiz doku bir yana, Tarcan'ın genel müzik tarihi bilgisi ve Türk müzik tarihini değerlendirişi bugün bireşime varma çabalanmıza ışık tutmuştur. lıklı kılardı. Ülkemizde böylesı çok bo- yutlu kişilerin sayısı o denli az ki, bir an durup düşününce cerrah ve besteci kim- liğinin bir arada yürüyebileceğine inana- mıyorsunuz. Zaten kendisi de nice söy- leşimizde. ağır mesleğinin yanı sıra an- cak bu kadar eser yazabildiğıni vurgulu- yordu. Ve de ekliyordu: "Kim büir neza- man çaknır, kim ilgilenir bunlarla?" 1915 yılında doğan Bülent Tarcan'ın çocukluğu Anadolu'nun uzak köşelerin- de geçmişti. Babası da askeri doktor ol- duğu ıçın o kasabadan bu kente atama- larla, gezgın bir çocukluk dönemi yaşa- mıştı. Ancak aydın bir babanın hazırla- dığı ortamda sanatçı kımlığinı geliştirme firsatı bulmuş. müzığın M'sı aahi otma- yan yerlerde babasının plak koleksiyo- nundan operalar dinleyerek büyümüş. Bu operalann benzeri bir şeyler yazıp baba- sına da kendini kanıtlayınca, Musiki Mu- allim Mektebi Müdürii Zeki Bey'e git- mişler. Zeki Bey onun yeteneğine ınan- mış ve yönlendirmiş. Ardından tstan- bul'da Cemal Reşit Rey'in öğrencisi ol- muş. Berger'den keman dersleri alrruş ve 1934'te Saygun ıle tanışıp onun etkisin- de kalmaya başlamış. Bir yandan da tıp eğitimini sürdüren sanatçı, London Hos- pital'da çalıştığı yıllar bir aralık müzik mi, tıp mı ikilemine düştüğü halde ikısı- ni de bir arada yürütrnekten hiçbir zaman vazgeçmemiş. Eski söyleşilerimizden birinde etkı alanlannı anlatıyordu: "Eserterimde ön- cderi Türk folklorundan esinlendim. Ak- sak ritimleri sık kullandım. Türk mod'la- nnı kapsayan. çizgisel ve modal bir stilde çalışbm. Sonraİan besteciyi bir transfor- matör olarak kabul ettim. Biryandan çev- reden etkileniyordum; sonra da o etkinin birikimini kendi süzgecimden geçiriyor- dum. Sonra kendi folkJorumu kendim oluşturmaya karar verdim." Bence Bülent Tarcan'ın senfonik ya- pıtlanndaki görkemli çalgı birleşimleri; koro ve solistlen kullandığı zengin tını anlayışı çoksesli bestecilerimiz arasında seçkin bir yer alır. Yapıtlanndaki titiz do- ku bir yana, Tarcan"ın genel müzik tari- hi bilgisi ve Türk müzik tarihini değer- lendirişi bugün bireşime varma çabalan- mıza ışık tutmuştur. Müzik eğitiminin önemıni defalarca vurgulayan Tarcan, "her şeyden önce müziği hazmedecek kafa ve zevk getiştirmemiz gerektiğini'* söylemıştır. "Kolayca diploma almış müzik öğretmenleri değiL, az çok artisrik yeteneği ülan. çocuklara güzel örneklerle etkjli otacak oğretmenter" yehştırmenin gereği üstünde durmuştur. Bülent Tarcan, Mevlana Senfonisi'ni hiç dinleyemeden öldü. Elimizdeki kimi yapıtlan konser kayıtlanndan derlenrruş kaset-teyplerdeki kopyalar. Kım bilir TRT'deki kayıtlan bile silinmiştir belki. Onlan yeni şefler ve orkestralar çalana dek gün yüzüne çıkarabılsek Tarcan'ın anısını koruduğumuz kadar, genç Türk besteci lerine de yaranrruz dokunur kanısındayım. Kültür Bakaıırııuı iftar daveti -AHMETSAY ANKARA - Cumhurbaşkanhğı Senfonı Orkestrası, üç hafta süren ABD turnesincjen döndü. Orkestra Müdürü Mehmet Erten'den aldığı- mız bilgilenn de doğruladığı gibi ABD'nin on kentinde gerçekleştiri- len konserler. Türkiye'nin tanıtımı açısından büyük yarar sağlamıştir. New York'taki ünlü Lıncoln Cen- ter'ın üç bin kişilik 'Avery Fisher' sa- lonunda Adnan Saygun'un 'Keman Konçertosu'nu Suna Kan'ın solist olarak katılımıyla seslendırme başa- nsı. ulusal gururumuzu yükselten de- ğerli bir katkıdır. Orkestramızı kutlu- yoruz. CSO, bu hafta ayağının tozuyla konserlenni sürdürecek. Cuma ve cu- martesı etkinliklerinin arife gününe ve bayrama rastlaması nedeniyle kon- serler perşembe (yann) ve cuma gün- lerine alındı. Bu değişikliğin gazete ilanlan yoluyla duyurulması ise 'öde- nek bulunmamasT yüzünden gerçek- leşemedi. Böyle küçük harcamalann şu ya da bu nedenle engellenmi^o]-. ması, Kültür ve Maliye bakanhklan- nın sanat kurumlanmız karşısındaki tutumuna ömektir; daha açık söyle- yelım, sanat kurumlanmızın işlerliği- nı aynntılara vanncaya kadar kısıtla- maktır. Bu tavnn temel sanat sorunlannda ne gibi boyutlara ulaştığını anlamak için Kültür Bakanlığı'nda sanat ku- nımlanyla ilgilenen 'müsteşar yar- dımcısı'na sorular yöneltmemız mi gerekecektir0 Eskıden Et ve Balık Kurumu'nda 'kesimşefi' olduğu söy- lenen bu zatın, geçmıştekı mesleğiy- le ılgileniyor değiliz. Bir zamanlar kesim şefı olan kişi. bakarsınız bugün kalp ve böbrek naklı uzmanı bir he- kimdir. Ama onun neden bakanlığa bağlı sanat kurumlanyla ılgili müste- şar yardımcısı olduğunu Kültür Ba- kanı'na sorabilinz. Hayır. Saym ts- mail Kahraman'a önccliklc geçen hafta lstanbul 'da iftar yemeği vermek için neden Atatürk Kültür Merkezi'ni tercih ettiğini soralım. Atatürk'ün 'müzikoloji anabüim dalı" olarak sür- dürülmektedir. Buakademikyapılan- manın 'bölünı' olarak ilkı, tzmir'de 1975-76 öğretim yılında Prof. Dr. Gültekin Oransay'ın önderliğınde kurulan Guzel Sanatlar Fakültesi Mü- zik Bilımleri Bölümü'dür. Müzıkolo- j i öğretimi ve araştırmalannda en ge- lişkin olduğu kabul edilen bu bölümü bitıren gençlenmiz. ne gibi meslek alanlannda çalışmaktadır? Daha ya- lın soralım: Müzikbilim öğrenimi ya- pan gençlerin işgörüsü (fonksiyonu) nedir? Müzik ınsanla yaşıttır. Hangi ın- • Sayın İsmail Kahraman geçen hafta Istanbul'da iftar yemeği vermek için neden Atatürk Kültür Merkezi'ni tercih etti? Atatürk'ün adını taşıyan bu kültür merkezi, restoran, lokanta. yemekhane, aşevi değildir; kültür etkinliklerinin yapıldığı bir 'kültür külliyesi'dir. İftar daveti ve daha sonra namaz kılmak için altyapı koşullan pek bulunmayan bu mekanın tercih sebebi ne olabilir? adını taşıyan bu kültür merkezi, han- gi dilden söylersek söyleyelim, resto- ~ran, lokanta, yemekhane. aşevı değıl- dir: kültür etkinliklerinin yapıldığı bir 'kültür külliyesi'dir İftar daveti veda- ha sonra namaz kılmak ıçın altyapı koşullan pek bulunmayan bu mekâ- nın tercih sebebi ne olabilir? Günümüz Türkiyesı'nde bir bilım dalı olarak müzikoloji çalışmalan üç üniversitemizdeki güzel sanatlar fa- kültelerine bağlı 'müzikbilimleri bö- lümü' ve üç konservatuvanmızda san, hangı müzik? Şimdikı insan 'ho- mo sapiens'in yüz binlerce yıllık bir gfcçmişi olduğu düşunuiürseî'müzik- bilim'ın uçsuz bucaksız bir araştırma alanını kapsadığı açıktır. Öte yandan çağımız. belirlı uzmanlık alanlannın artarak etkın olduğu bir çağdır. 'Mü- zikbilim' adı altında dört yıllık bir lı- sans öğrenimi ıçinde ögrenciye okya- nusun bütün suyunu ıçmesi önerile- bilirmı? 9 Eylül Ünıversitesi Güzel Sanat- lar Fakültesi 'Müzik Bifimleri Bölü- mü', çagımızın gereği olarak öğre- tim programında köklü değişimlere yönelmiştir. Bu program gelıştirme örneğinin Avrupa ülkeleri ve ABD'deki uygulamalardan yararla- nılarak hazırlanması. bizde modern müzikoloji öğrenimıne açıklık getir- miştir: dolayısıyla öteki müzikoloji birimleri için de bir program önerisi özelliğındedir: llk iki yılda öğrencıye 'temel mü- zik' bilgileri kazandınhnakta, daha sonra iki seçenek sunulmaktadır: Mü- zikbilim ve müzik teknolojisi seçe- nekleri... 'Müzikbilim'programı.mü- zığin pratiğinden kopmadan kuram- sal birikım oluşturmaya yönelik ola- rak hazırlanmıştır. '.Müzik teknoloji- si' ise olabildiğince pratiğe yönelik biçimde teknik donanımla bırikimli eleman yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Bu alanda müzik kayıt stüdyolan için en gerekli uzman olan 'tonmeis- ter' yetiştirilmesi ve günümüz bilgi- sayar teknolojisinde olağanüstü ve- nmler sağlayan 'midi' standardının kullanımı ağırlıktadır. Böylelikle mü- »Tiik««ndüstrisinde kaset ve CD üreti-4 -^ mi için yaşamsal işgörüler karşılana- bileceği gibi 'şarla aranjmam' ala- nında midi teknolojısinın olanakla- nndan yararlanılacak çok sayıda ye- ni eleman kazanılacaktır. tzmır'deki Müzik Bilimleri Bölü- mü'nün yetkililerine hangi seçeneğin daha fazla ilgi gördüğünü sordum, 'müzikteknotojisf dediler. Gördünüz mü 'işgörü'nün önemini? IDSO'da Schubert konseri lstanbul Devlet Senfonı Orkestrası 'nı bu hafta Rengim Gökmen yönetti. Oldukça zor bir programdı. Schubert'in ltalyan Tarzında Uvertür'ünü tatlı bir coşkuyla yorumlayan topluluk, Rafı ve Ani fletrosyan çiftinin seslendirdiği Mozart'ın (KV 365) iki pıyano konçertosunda aynı güleç havayı yansıtmadı. Zira solistlerin de bırbinnden farklı Mozart anlayışı ile üç ayn yorum çıktı ortaya. Kimbilir, belki de biz Güher-Süher Pekinclın billur gibi, saydam yorumundan dinlemeye alışmışız bu Mozart konçertosunu, onun için solistlerin aralanndaki benzeşmemeyS"doğal kabul edemiyoruz. Dümdüz, keyifsiz bir anlatımdı Petrosyanlar'ın yorumu Tarih boyu herkes Mozart'ın genç ölümüne acır durur. Oysa Schubert. Mozart'tan da genç, sadece otuz bir yaşında ölmüştür. Ve Rengim Gökmen ölümünden az önce de Do Majör Senfonisi'ni tamamlamıştı. Rengim Gökmen yönetimindeki Schubert Do Majör Senfonisi oldukça iyi çalışılmış. ufak aynntılan gözetilrruşti. Bestecinin tam da iki yüzüncü doğum günü olan 31 ocak geflOBİne rastlatıfaır konserde tüm dünyada olduğu gibi Schubert'i anmak, güzel bir raslantı oldu. Ancak yine de daha güzel bir program yapılabilırdi. Örneğin hiç solist olmaksızın. tümüyle Schubert'in senfonik yapıtlanna aynlan bir program! IzmirUe yapılan ilk seslendirmelerÖNDER KÜTAHYALI İZMİR-Raks Müzik yapımının piya- saya çıkardığı ve bana da gönderilen bir CD'nin mutluluğunu yaşıyorum. 1996 yapımı olan CD'de genç kemancı Tuncay Ydmaz. M. Ravel'in Çigan'ı ile R Bar- tok'un birinci keman-piyano sonatını çal- maktadır. Kendisinepiyanıst UneBrandt eşlik ediyor. CD, iki değişik bant kaydmdan oluş- maktadır. Yılmaz, Ravel'in Çigan'ını 18 Hazıran 1991'de Almanya'da Saarbrüc- ken'de verdiği resitalde çalmış. Bar- tok'un sonatını da aynı yılın 30 nisanın- da yıne Almanya'nın SR radyosunda ses- lendinniş. Durum bu olunca, CD'yi din- lerken stereofon tınınm tadına varamı- yorsunuz. Bartok'un sonatında, balans ayanyla oynayarak keman ile piyanoyu bir ölçüde ayırabilme olanağı var: fakat Çigan'da her iki çalgı da sağda yoğunlaş- mış. Ortada ve sol kanalda sadece kema- run yansımalan duyuluyor. Yonımda hiçbir abarü yok Buna karşılık Yılmaz, her iki yapıtı da kusursuz çalıyor. Bilindiği gibi Ravel'in Çigan'ı, kemandaki teknik güçlüklerin tümünü içerir. Sanatçı, özellikle baştaki kadansta ve ilk temanın çeşıtlemelerinde. tekniği rahatça yeniyor ve nefıs bir yo- rum sergiliyor. Bartok 1921 'de yazdığı sonatının ilk i- ki bölümünde bir ölçüde Schönberg ato- (ıalizmini yansıtmakta, üçüncü bölümde de Macar halk müziğini getirmektedir. Sanatçı, özellikle ikınci bölümde şiirsel L.aks Müzik yapımının piyasaya çıkardığı CD'de genç kemancı Tuncay Yılmaz, M.ravel'in Çigan'ı ile B. Bartok'un birinci keman-piyano sonatını çalmaktadır. Kendisine piyanist Uvve Brandt eşlik ediyor. Yılmaz her iki yapıtı da kusursuz çalıyor. Sanatçı, özellikle Ravel'in Çigan'ında baştaki kadansta ve ilk temanın çeşitlemelerinde, tekniği rahatça yeniyor ve nefis bir yorum sergiliyor. .«ZDSO'nun şef Ender Sakpınar yönetiminde verdiği dinletisinde, İzmir'de ilk kez seslendirilen, Türkiye genelinde de fazla çalınmayan. Liszfin ünlü Faust senfonisini tanıdık ve büyük kıvanç duyduk. Sakpınar'ın Faust Senfoni çözümlemesi kapsamlı ve özenliydi. bir anlatımı gerçekleştiriyor. Üstelik yo- rumunda hiçbir abartı yok. Son yıllarda soloculanmızın CD'len- ne rastlamak, kültür yaşantrmız açısın- dan sevindiricidir. Burada önemli bir noktayı vurgulamak isterim. Sanatçılanmız, doldurdukian CD'ler- de. çağdaş Türk bestecilerinin yapıtlan- na öncelik vermelidirler. Globalleşmeyi her fırsatta gündeme getiren gelişmiş ül- kelerin kendi kültürleriyle sanatlannı dünyaya aşılama çabalan karşısmda ses- siz kalmamız abes olur. Bestecilerimizin ortaya koyduğu yapıtlann pek çoğu dün- ya ile yanşacak düzeydedir. Öte yandan ayaklanmızın altından kaymakta olan sa- nat zeminini sağlamlaştınnanın etkili yollanndan biri de budur. Geçen hafta LZDSO'nun şef Ender Sakpınaryönetiminde verdiği dinletisin- de. tzmir'de ilk kez seslendinlen, Türki- ye genelinde de fazla çalınmayan. F. Liszt'in ünlü Faust senfonisini tanıdık ve büyük kıvanç duyduk. Liszt üç bölümlü senfonisinde Faust'u, Marguerite'yi (ya da Gretchen'i) ve Me- fısto'yu betimliyor. Yapıtın korolu biçi- mi de var. Besteci son bölümün bitiriş kesiminde, tenor solo ile erkekler koro- sunu kullanmış. İzmir'de yapıtın orkest- ra versiyonu çalındı. Sakpınar'ın Faust Senfoni çözümle- mesi kapsamlı ve özenliydi. Birinci bö- lümdeki dört değişik tema, ikinci bölü- mün Gretchen teması ve finalde de Me- fisto'nun bunlan şeytanca alaya alışı ba- Kültür Servisi - İki ayda bir yayımlanan öykü dergısi Adam Öykü, Ocak-Şubat 97 sayısında öykü edebiyatının usta isimlerinin yanı sıra genç yazarlann çalışmalanna da yer veriyor. İngiliz yazar, gazeteci Graham Greene, 1 «92 Booker Ödülü sahibi Barry Unsvvorth, David Malouf, Peter Carey, roman ve öykünün yanı sıra İTceleme yazılan da yazan Angela Carter'ın öyküleri ve Tîrk öykü yazınmdan thsan Kudret, Necati Tosuner. Jale Sıncak, Dost Körpe, Hürriyet Adam Öykü'de gençler ve ustalar Vaşar. Cenap Gm'en, Atay Sözer, Fatma Murat, Şükran Yücel, Zeynep Avcı ve Vecihi Sansözen'in çalışmalan okuyucuya kapsamlı bir öykü seçkisi sunuyor. Bill Bulford 'Öykü Ardatımının Çekiciliği', Ülker İnce 'Sıcak Öğle Üzeri', Boyan Niçev 'Yordan Radiçkov Üzerine', Nedret Tamolaç Oztokat 'Çuilama'da Anlaü Çözümlemesi', Feridun Andaç, Ayşe Kilimci ve Ahmet Yurdakul ise 'Öykünün Anlamsal Boyutları' başlıklı yazılannda öykücünün yazma'yürütme eylemi içinde gerçekleşen yoğunlaşma süreci. kendi yapıtlanndan ömeklerle belirtiliyor. Sevim Gündüz Raşa'nın 'Öykü Yazmak' başlıklı yazısı ise 'herkes öykü yazabilir mi', 'öykü nedir, ne değildir', 'öyküde olayı kurgularken dikkat edilen noktalar' gibi konularla öykü yazım tekniği üzerine bilgi veriyor. Adam Öykü'nün bu sayısındaki Tnutulmuş Öyküler' dosyası ise Türk edebiyatının çağdaşlaşma sürecinin öncülerinden, 'Edebiyatn Cedide' akımının en güçlü yazan Halh Ziya Uşaklıgü'in 'İçecek Su' adlı öyküsüne aynlmış. Adam Öykü'nün bundan sonraki sayılannda da sürecek olan 'Unutulmuş Öyküler' bölümünü Uğur Kökden hazırlıyor. 'Bu Sayuun Konuşması' başlığı altında Feridun Andaç'ın Hulld Aktunç ıle söyleşisine yer veriliyor. Aktunç'un 60'h yıllann sonunda başladığı öykü yazımında bugün geldiği nokta ve bu süre içinde Türk öykücülüğünde yaşanan dönemler ve kat edilen yollann konu edildıgi söyleşide geleneksel anlatım biçimlerini yıkarak öykünün kurgusal ve anlatımsal boyutlannı genişleten yazann öykü anlayışı ve yöntemi üzerinde duruluyor. şanyla vıırgulandı. Gürlüklerle tınıdaki zıtlıklar derinlikliydi. Sadece binnci bö- lümde Faust'un yiğitliğini ve utkusunu dile getiren temada ve onun üçüncü bö- lümde yeniden ele alınışında, bakır üfle- me çalgılann tınısı doyurucu değildi; bu- nun salondaki akustik tutarsızlıklıktan kaynaklandığını sanıyorum. Öte yandan ikinci bölümde, kemanlarla viyolalardan oluşan üçlü ya da dörtlü gruplar, Gretc- hen'i çizen şarkıda dinleyene mutluluk veren bir duygu ortamını oluşturdular. Dinletinin ilk yansında çalınan Azer- baycanlı besteci Azer Rızayef in keman konçertosu. yıne bir ilk seslendirmeydi. Yapıt Türkiye'de de ilk kez çalınmış olu- yordu. Konçertoyu Arif Manafh yorum- İadı. Arif ManaflTnın başanh yorumu Prof. Azer Rızayef (1930), besteci ve kemancıdır. Yapıtlan arasında keman, pi- yano viyolonsel konçertolanyla 7 senfo- nik, şiir var. Azerbaycan Müzik Akade- misi'nin öğretim üyesi olan Rızayef, 1953'te yazdığı bu konçertoyla, konser- vatuvann keman ve bestecılik bölümle- rini bitirme sınavını vermişti. Yapıt 1955'te Varşova'da yapılan uluslararası bestecilik yanşmasında da birincilik a]- dı. Konçertoyu dınlerken ilk anda "hoş- gekiin Haçaturyan" demek geliyor içi- nizden; ama kullanılan Azerbaycan ma- kamlan ve son bölümdekı devingenlik, yapıta yine de özgün bir hava kazandır- mış. Konçertoyu seslendiren Arif Manaf- lı (1957), Moskova ve Lenıngrad konser- vatuvarlannı bitirdi. Azerbaycan Devlet Konservatu\'an öğretim üyesi, Devlet Fi- larmoni Topluluğu'nun solocusu ve ülke- sinin devlet sanatçısıdrr. Dinletilerle, plaklarla ve video bant- larla süslenen dolgun bir kariyer yapmış bulunmaktadrr. İki yıldan beri DEÜ Dev- let Konservatuvan'nda öğretim üyesi ola- rak çalışan sanatçmın başka bir özelliği de Azerbaycanlı bestecilerin keman ya- pıtlannı ilk kez seslendiren sanatçılann başında gelmesidir. Dileriz bu yaklaşım, bizdeki genç kemancılara da örnek oluş- turur. Manaflı, çeşitli güçlükleri olan konçertoyu başanyla çaldı. Tekniği gü- venli; çetin pasajlarda yanlış yapmıyor; yay tekniğinde sürçme olmuyor; tonu da dolgun ve tatlı. Sanatçı coşkulu alkışlara Rızayef ile birlikte oluşturduklan şurma- kamında bir doğaçlama ile teşekkür etti. Vıtali Katayev Bilkent Senfoni Opkestrası'nın daimi şefi oldu • Kültür Senisi - Bilkent Senfoni Orkestrası artık dünyaca ünlü bir şef olan Vitali Katayev tarafından yönetilecek. BASSO'nun yeni şefı Katayev, D. Oistrakh, S. Richter. Y. Menuhin. E. Giegels, S François. V Tretiakov ve G. Sokolov gibi müzik dünyasının önde gelen isimleriyle konserler vermiş, birçok ilke imza atmış bir sanatçı. Aynı zamanda çok ünlü bir pedagog olan Katayev, Denisov'un Requiem'ı schnitke'nin '2. senfonisi', L. Bernsteın'ın 'Jeremiah Senfonisi" gibi ünlü eserlerin Rusya'da ilk seslendinnesini gerçekleştirmiş. Honnengger'in Jeanne d'Arc'ının ilk sahne gösterisini yönetmiş. Şeflığin yanı sıra opera eserlerini de sahneye koyan sanatçı, 1988 yılından beri düzenli olarak Paris Konservatuvan'nda master dersleri veriyor. Türk müzikseverler. Bilkent Müzik ve Sahne Sanatlan Fakültesi tarafından düzenlenen 'kış konserlen'nin özellikle mart ayı etkinliklerinden başlayarak Vitali Katayev'ı daha çok dinleme imkânı bulacaklar. Booker Oduüi jürî başkara GHIian Beer • Kültür Servisi - Cambridge Üniversitesı tngiliz Dıli Edebiyatı profesörü Gillian Beer, bu yılki Booker Ödülü jürisinin başkanı seçildi. Geçen 29 yıl içinde, Booker Ödülü'nün jüri başkanlığını yürüten beşinci kadın olan Beer aynı zamanda British Museum'un ve British Academy'nin kuruculan arasında yeralıyor. Eylül ayında katılım lıstesı belirlenecek BookerOdülü'nün tutan 20 pound olarak belirlendi. Ödül, 14 ekim tanhinde açıklanacak. CSO yeniden başkentte • ANKARA (ANKA) - Cumhurbaşkanhğı Senfoni Orkestrası(CSO), geçen ay yaptığı başanh Amerika turnesının ardından Ankara'daki ilk konserlenni 6-7 şubat tarihlennde gerçekleştırecek. Ankaralı müzikseverlerden uzun bir süre ayn kalan Cumhurbaşkanhğı Senfoni Orkestrası"nı iki sezondur Ankara'ya gelen Japon şef Kazuhiko Komatsu yönetecek. Konserlerin solıstı ise solo trompeti ile ünlü Danimarkalı sanatçı Lars Ranch. Berlin Senfoni Orkestrası'nm solo trompetçısi olan Lars Ranch Avrupa ülkelerinde verdiği konserlerle tanındı. Yaşar Kemal'in yaşamöyküsü yayımlandı • ANKARA (ANKA) - Dünyaca ünlü yazar Yaşar Kemal'in daha önce yayımlanmayan fotoğraflanyla da desteklenen yaşamöyküsü "Bir Destan Rüzgân" Sel Yaymcılık tarafinda yayımlandı. "Bir Destan Rüzgân- Fotoğraflarla Yaşar Kemal'in Yaşam Öyküsü" adlı kitabı yazann daha önce de yazı ve konuşmalan ile folklor derlemelerini yayımlayan araştırmacı yazar Alpay Kabacalı kaleme aldı. Hüseyin Rahmi'nin romanları Muhsin Ertuğpul'da sahneleniyon • Kültür Servisi - Şubat ayının ilk iki haftasında Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesı'de Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 'Kuyruklu Yıldız Altında Bir Izdıvaç' ve 'Kaynanam Nasıl Kudurdu' adlı romanından Güner Sümer tarafından oyunlaştınlan müzikli bir güldürü sahneleniyor. Savaş Dınçel tarafından sahneye konan "Kuyruklu Yıldız Altında" isimli oyun, seyTedenleri güldürürken bir yandan da 1900'lü yıllara götürerek nostaljik saatler yaşatıyor. Oyunun müziğini Melih Kıbar, dekorunu Altıl Yalkut, kostümünü Canan Göknil. dramaturgluğunu Zuhal Ergen, şarkı sözlerini Savaş Dinçel, koreografisini Eftal Gülbudak ve ışık tasanmını Murat Işçı üstleniyor. 'Kuyruklu Yıldız Altında'da başrolleri Hale Akınlı, Le\ent Üzümcü, Yıldıray Şahinler. Kerem Yılmazer, Binnur Uyar. Uğur Kıvılcım, Derya Kurtuluş, Güneş Han, Şehnaz Bölen. Mahpen Mertoğlu. Bilge Zobu, Erkan Sever, Gürol Güngör. Murat Garipağaoğlu, Ergün Işıldar. Aziz Sarvan. Sibel Seyhan, Erkan Seven. Gürol Güngör ve Berat Yenilmez paylaşıyor. Sek yazar Hrabal öldü PRAG (AA) - Çek yazar Bohumıl Hrabal (82), tedavı gördüğü hastanenin beşinci katından düserek öldü. Yazann doktoru, Hrabal'ın son günlerde dunımunun iyi olduğunu belirterek intıhar olasılığını reddederken özel Prima televizyonu yazann, hastanenin penceresinden güvercinlere yem vermek için eğilirken dengesini kaybederek düştüğünü belirtti. Bohumıl Hrabal'ın 20 kadar romanı ve birçoğu ekrana taşınan çok sayıda öyküsü bulunuyor. CELALTUTANT R E S I M S E R G I S I 5 Ş U B A T - 2 8 Ş U B A T 1 9 9 7 Y A P I K R E D İ SANAT GALER1SI Istıkiaı Caddest 285 Beyog'j B005C Isıarbul Telefcn 3212 249 57 1' YAPI t KREDİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear