23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 1997 PAZARTESİ HABERLER Devletten uyuşturucu itirafı' • ANKARA(ANKA)- CHPGenelSekreter Yardımcısı Sman Yerlikaya, Emnıyet Müdürlüğü'nün geçen günlerde Avrupa'da yakalanan eroinin yüzde 64'ünün Türk polisi tarafmdan yakalandığı şeklindeki açıklamasını "zımni bir ıtıraf" olarak değerlendirerek, "Demek ki Türkıye gerçekten bir uyuşturucu merkezi" dedi. Afganistan ve Ermenistan "dan gelen uyuşturucu maddelerin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde işlendiğini kaydeden Yerlikaya. işlenen uyuşturucunun Avrupa'ya çıkanlabilmesi için batıya gönderildiğini, bu sevkıyatın da güvenlik güçlerinin haberi olmaksızın yapılamayacağıni savundu. Erbakan'a sürpriz ziyaret • ANKARA(ANKA)- HADEP Genel Başkanı Ahmet Türk, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirerie yaptığı görüşmenin ardından Başbakan Necmettin Erbakan'dan da randevu istedi. Türk. görüşmede. "Türkiye'nin en önemli sorunu K.ürt sorunudur ve başka sorunlann çözümü de bu sonınun çözümüne bağlı. Çözüm için de demokratik bir açılım ertelenemez bir zorunluluk" mesajını ileterek Nevruz kutlamalan için de güvence isteyecek. Türk'ün, Erbakan'la görüşmesinin ardından tüm siyasi parti liderlerinı de aynı mesajlan iletmek amacıyla ziyaret etmeyi planladığı öğrenildi. Temiz toplum toplantıları • İstanbul Haber Servisi- Gazeteci Fatıh Altaylı ve bir grup vatandaşın öncülüğünde başlatilan "Temiz toplum için sohbet toplantılan" sürüyor. Bu çerçevede. Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda 3'üncüsü gerçekleştirilen dünkü toplantıya. siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri başta olmak üzere, sanatçılar ve çok sayıda yurttaş. katıldı. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, CHP İstanbul Milletvekıli Ahmet Güryüz Ketenci, gazeteci Uğur Dündar. Özgürlük ve Dayanışma Partisi ile Işçi Partisi yönetıcilerinin katıldığı toplantıda, dövizler ve sloganlar eşliğinde. "temiz toplum" talebi dile getirildi. Yaklaşık bir saat süren toplantının sonunda katılımcılar. önümüzdeki hafta pazar günü yine Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda buluşmak üzere alandan aynldılar. BMD'nin genel kurulu • İstanbul Haber Servisi - Ekonomi Muhabırleri Derneği (EMD) İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri belirlendi. Genel kurulda dün yapılan seçimler sonucunda yönetim kurulu üyeliklerine şu isimler getinldi: Orhan Tekeoğlu. Vblkan Akı, Nedim Şener, Engin Eren, Ahmet Çelik, Murat Sabuncu ve Celal Toprak. Yeni yönetim kurulu. bugün bir araya gelerek görev dağılımı yapacak. Para yoksa karne de yok • Haber Merkezi - Eskişehir'deki bazı orta dereceli okullarda 'okul giderleri' adı altinda istenen paralan vermeyen öğrencilerin karnelerini alamadığı öne sürüldü. Eğitim-Sen Eskişehir Şubesi'nden yapılan açıklamaya göre Mustafa Kemal Lisesi öğrencilerinden okulun bazı ihtiyaçlannın giderilmesi amacıyla bir süre önce 1.5 milyon lira para istendi. Bu parayı ödemeyen öğrenciler ise karnelerini alamadı. Okul yönetimi, parayı ödemeyen öğrencilerin ikinci dönem kayıtlannın da yenilenmeyeceğini bildirdi. Aynı sorunun Hoca Ahmet, Süleyman Çakır, Atatürk Endüstri Meslek, Cumhuriyet Motor Meslek, Kılıçoğlu Anadolu ve Atatürk liselerinde de yaşandığı ileri sürüldü. Fransa İç Güvenlik ve Paris Kriminoloji enstitüleri ile Savunma Bakanlığı raporu PKK'y e yeni yasachşı bölgeLALE SARIİBRAHİMOĞLU ANKARA - Batı Avrupa"daki örgütlen- mesini Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne başlattığı saldınlar sırasında gerçekleştir- meye başlayan PKK. SSCB'nin dağılması- nı da fırsat bilerek Türkiye'nin çevresini ağ gibi sarma taktiğini hızla uyguluyor. PKK, Azerbaycan'a ait Ermenilerin çoğunlukta olduğu Yukan Karabağ'da Ermeni milıtan- lan ile birlikte "Laçin Kürt Cumhuriye- ti"ni ilan ettı. Libya lideri Albay Muammer Kaddafı ile "kardeşlik" bağlannı kullanan PKK bu ülkedeki zengin Kürt göçmenleri, Kazakistanda da Kürt manavlan haraca bağladı. Fransa Iç Güvenlik ve Paris Kriminolo- ji enstitüleri ile Fransa Savunma Bakanlığı Genel Sekreterliği uzmanlan tarafından 1996 Haziran ayında PKK terör örgütünün faaliyetleri konusunda kaleme alınan "Te- rorizm ve Siyasi Şiddet" başlıklı raporda, P- KK'nin özellikle Türkiye'nin yakın çevre- sinde "genişleme" stratejisi anlatıldı. Ra- porda PKK'nin Kuzey Irak'taki Kürt gruplanyla aynı kategoride kısa özgeçmi- şi verilirken yaklaşık 24 milyon nüfusu ile Kürtlerin; Araplar. Türkler ve lranlılardan sonra tüm Ortadoğu ve Güneybatı Asya bölgesinin en büyük dördüncü emik grubu olduğuna dikkat çekildi. Raporda yer alan başjıca saptamalar şöyle: Yeni bir kanunsuz bölge: PKK için eski Sovyet topraldan yeni bir kanunsuz bölge haline geldi. Hem kriminal hem de terörist Ermeni siyasi ve askeri eylemcileri ile P- KK arasında bir işbirliği kurulduğu gözle- nıyor. Bu kriminal ve terörist yeraltı dün- yasının, eskı Sovyetler Birliği topraklann- da silah kaçakçılığının çıkış noktalannda gelişmekte olduklan gözleniyor. Bu PKK- Ermeni grubu sınırlı da olsa dünyanın en büyük diasporası (kendi topraklan dışında yaşayanlar) olan Ermeni diasporası içinde- ki küçük bir azınlık gruptan destek alıyor. Laçin Kürt Cumhuriyeti: PKK-Ermeni ittifakının toprağı da Laçin Kürt Cumhuri- yeti. Burası (Azerbaycan'aait), Yukan Ka- rabağ Ermenilerinin. eski Sovyet lideri Sta- lin öncesi Kürtlenn özerk bölgesinin yer aldığı. aynı yerde Kürt müttefiklerine sağ- ladıklan yer. Bu Laçin Kürt Cumhurive- ti'nin Devlet Başkanı Mustafa VekilL Er- meni asıllı Kürt olan askeri komutanı İh- san Aslan ve stratejileri PKK'ye destek ve- rilmesi. Krasnodar'da Ermenistan eylonıi: Eski Sovyet Cumhuriyeti topraklannda yaşayan Kürtler ile PKK'nin Almanya bölümü 1992 yazında Rusya'nın Krasnodar bölgesinde "Ermenistan eylemi" oluşturdular. Bu bir- liğin amacı yalnızca Ermenistan'a yardım etmek değil, başkent Erivan'da PKK'nin kurulmasını sağlamak ve böylece Türki- ye'nin doğusuna saldınlan kolaylaştırmak- tı. Yakın çevrede genişleme: Doğu Blo- ku'nda SSCB'nin dağılmasından yararla- nan PKK, Bulgaristan, Romanya ve Uk- rayna ile Türkiye'ye yakın olan diğer tüm Karadeniz bölgesindeki ülkelerde kendine yer etti. 155 bin Kürt'ün yaşadığı tahmin edilen eski Sovyet Birlığı'nde 1994 Kası- mı'nda Bağımsız Devletler Topluluğu'nun (BDT) Kürt Konfederasyonu (BDTKK) kuruldu. Bu grup PKK'nin (Kürt ulusal kurtuluş hareketi savıyla) yürüttüğü PKK terörünü destekliyor ve terör örgütüne de Mecidiyeköy Kültür Merkezi ndeki etkinlik engellendi Göktepepanelinepotisyasağıİstanbul Haber Servisi - Gürün Yardımlaşma Derne- ği (GÜYAD) tarafından ga- zeteci Metin Göktepe anısı- na düzenlenen "Metin Gök- tepe ve Yargı" konulu panel. "panelistlerin ikametgâh belgelerinin Emniyet Mü- dürlüğü Dernekler Masa- sı'na verilmediğT gerekçe- siyle polisçe engellendi. Mecidiyeköy Kültür Mer- kezi Konferans Salonu'nda dün yapılacağı duyurulan panele gelen konuşmacı ve izleyiciler. Emniyet Müdür- lüğü Dernekler Masası'na bağlı polislerin izin verme- mesi üzerine şaşkınlıklannı gizleyemediler. Cernekler Masası yetkilileri. panele konuşmacı olarak katılacak- lan duyurulan şair Sennur Sezer, Radikal gazetesinden ZeldCoşkun, şair Gülsüm Akyüz. Çağdaş Avu- katlar Grubu üyesi Avukat Semih MtrtJuve MetiMföktepe'nın ağabe- ' yi tbrahnn GÖktepe'ye ait ikamet- gâh belgelerinin. kendilerine yapı- lan izin başvurusuyla ilgili evraklar arasında bulunmadığını belirterek panelin yapılmasına engel oldu. Panelin engellenmesi üzerine bir açıklama yapan GÜYAD Başkanı Fatih Korkmaz, daha önce birçok defa panel düzenlemelerine karşın hiçbirinde böyle bir uygulamayla tışılması gerektigini belirte- rek şunlan dedi: "Ûlkemizde uyuşturucu kaçakçısı, tetikçi Oral Çe- lik'lerin, katiiam zanlısı Ab- dullah Çath'lann, devlete hizmetverdikleri gerekçesiy- le kahraman ilan edildigi, Metin Göktepe'nin katilleri- nin yargı önfine çıkanlama- dığı bir ortamda. aydınlar susturulmaktadır. Burada konuşacak olanlar emekten, doğmdan, iyidcn ve güzel- den yana insanlardır." Metin Göktepe'nin ağa- beyleri Ibrahim ve Paşa Göktepe ise Türkiye'de bu tür engellemeler olmasına alışkın olduklannı belirte- „„. , . . . . . .. . . «, ^ , . .. rek, "Bu engeUeme panetin Goktepe nın anısına düzenlenen panelin yasaklanmasına panensaer tepki gosterdı. ^onusu >ıetin olduğu için karşılaşmadıklannı belirterek. "Dernekler Masası, konu Metin Göktepe olduğu için panelistlerin ikametgâhlanmn kendilerine bikü- rilmemesini bahane etmiş ve paneli engellemiştir" dedi. Panelistlerden şair Sennur Sezer. ola\ a tepki göstererek şunlan söy- ledi: "Metin Göktepe'nin öldürül- mesi olayı,daha önce faili meçhul ci- nayete kurban gitmiş 20 kadar ba- sın emekçisininkinden farkiı olarak failleri beUi bir cinayettir. Bu neden- le daha önce öldürülen ve yetkihkr- ce, "Gazeteci değil, milıtandılar' şeklinde yapılan yakıştırmalarla genç gazeteciler üzerine düşürülen gölge ortadan kalkmıştır. Bugün yargıdaki olay kasü aşan bir füidir. Fail durumundaki polisler. işkence aranda ifade verdiklerini belirterek kendi örgüderini suçlamışhr. Aslın- da suçlulann bulunmasu kolluk güç- lerinin kendini aklaması olacaktır. Devletin kurumlanna olan giivenin yeniden saglanmasını istiyoruz. Keş- ke bu toplann iptal edUmeseydi de bunlan konuşabilseydik." Panelistlerden şair Gülsüm Ak- yüz de demokrasilerde her şeyin tar- >apdnuşür. Türkhe'de hukukun var olduğuna inannuyoruz. Sorumlula- nnı kınıyoruz" dedi ler. Paneli izlemeyegeien eski îstan- bul BüyükşehirBelediyesi Başkara- Nurettin Sözen ise Metin Gökte- pe'nin öldürülmesinin demokrasi ayıbı olduğunu kaydederek şunlan söyledi: "Bu durum, güvenlik güç- lerinin ve demokrasinin içinde bu- lunduğu durumu göstermesi açısuı- dan önemlidir. Bu nedenle Metin Göktepe topiannsının iptali, herhan- gi bir toplantının iptalinden farkiı ve düşündürücüdür." Yağmurdereli, İHD Adana Şubesi'nce düzenlenen banş panelinde konuştu 4 Şiddeti devlet körüldüyor'ADANA (Cumhuriyet Güney İlkri Bürosu) - 'Banş için bir milyon ünza' girişimcisi a\ııkat Eşber Yağmurderett,Türkiye'de devletin şiddeti körüklediğini ve demokratik haklan tehdit ettiğıni belirterek "Neden banş, Idme karşı banş istiyorsunuz diye bana soruyoıiar. Çünkü bu ülkede savaş var. Çünkü bu ülkede savaş tüm şiddeti ile devam ediyor. Hayatirruza. onurumuza gasp edenlere karşı banş istiyoruz" dedi. însan Haklan Derneği Adana Şubesi'nin de desteği ile düzenlenen 'Neden Banş' panelinde, 'es.it haklar ve özgürlük için' banş istendi. Geniş bir katılımcı grubu önünde gerçekJeştınlen panelde konuşan a\ ukat Eşber Yağmurderelı, 1995 yılında Türkiye'nin, içine düştüğü kriz sonrasında erken seçime gittiğini. ancak daha büvoik bir knzle karşı karşıya kaldığını anımsatarak şunlan söyledi: "Savaştan çıkar sağlavanlar var. Bunun için vıırttaşlan savaşı kabullenmeve >öneltecek propagandalar güçlü kılınmaya çahşıldL Devlet ilk iş olarak cezaevlerine yöneldi. 5 kişi katledildi. Ardından Metin Göktepe katledildi. Toplumda şiddet sürekli tahrik edildi. Ardından 1 Mayıs kuDanıldı. Mahkemeleri bile lüks hale getirdikr. Asıl amaçlan tahrik etmek ve bu baskılann tepkiye dönüşmesini saglamakti" Türkiye'de de\ letin Kürt halkına yönelik sorunlan da şiddet yolu ile çözdüğünü ve demokratik ve siyasi sorunlann çözümüne engel olundugunu belinen Yağmurdereli, "Türkiye'de bir savaş var ve bepimiz bu savaşuı bir tarafiy ız" dedi. "Özgürlük ve eşit haklar için banş istiyoruz'* diyen Yağmurdereli'den sonra söz alan İHD Genei Başkanı Akuı Birdal ise banşın ortak bir kazanım olduğuna dikkat çekerek "Savaşuı cinayet olduğunu görüp de savaşa karşı olmaktan. banş istemekten başka ne yapacağtz?" diye konuştu. Türkiye'de son 12 yıldır süren savaş nedeniyle 26 bin kişinin öldüğünü. 100 bin kişinin ruhsal ve bedensel sakatlıklara maruz kaldığını anımsatan Birdal. ezilenlerin, Kürt halkının. Türk halkının. emekçilerin banş istedigini söyledi. "Kadınlanmız, çocuklannuz, gençlerimiz banş istryor. Diğer yandan militarizm savaş istiyor. Ozel timler savaş istiyor. İnsan öldürmeyi meslek edinen koruculuk savaş istiyor. Bazı sryasiler savaş istiyor" diyen Birdal. daha önce sa\aştan yana tavır koyun burjuvazinin de bugün banş. demokrasi isteğine işaret etti. Koç'tan sonra Türkiye'deki en büyük holdingin OYAK olduğunu öne süren Birdal, sözlerine şunlan dedi: "Onurlu bir yaşam, halklann eşitliği ve özgürtüğü için ateşkes karan ahnmalı ve uygulanmalıdır. Biz nasıl ki banş için imza kampanyasuun altina imza koyuyorsak, bu ateşkesin de altina imza koymay a hazınz." Mazlum Der Genel Başkanı Yılmaz Ensarioğju da. savaşın suçunu sadece devlette değil. herkesin kendisinde de araması gerektigini söyledi. "Sadece bizinı özgürlük ve haklanmız çiğnendigi için değil, başkalan için de avm duyarhhğı göstermeliyiz" diyen Ensarioğlu, tepki vermeyi öğrenmek gerektigini sözlerine ekledı. yakın. Kazakistan'da haraç: PKK özellikle başkent Almatı ve çevresinde olmak üzere Kazakistan'da dükkânlar işletiyor. PKK "misyonerleri" 200 bine yakın Kürt'ün yaşadığı Kazakistan'a 1992 sonla- nnda geldiler ve kendilerine Kürtler arasın- dan sempatizan topladılar. Bu tarihten be- ri PKK Almatı'da kendi yayınlannı dağıtı- yor ve kentin Kürt manav sahiplerini hara- ca kesiyor. İran ve Ermenistan'da üsler: tlk kurulu- şu Türkiye ve dünyada Maocu akımın ya- yıldığı 196O'lı yıllann sonralanna rastla- yan PKK'nin kuruculan. kana susamış me- totlan, mılliyetçilik, lidere tapma. hem ken- di saflarında hem de kendi dışındakilere karşı vahşet uygulayan hem Leninist yak- laşım ve köylü tabanlı ve kırsal gerilla sa- vaşı metotlan uyguladı. Örgütün lideri Ab- dullah Öcalan yalnızca Türkiye'de değil I- rak, İran ve Suriye'de bağımsız bir komü- nist Kürt devleti kurmayı amaçlıyor. 10 bin gerilla: Bölgedeki güvenilir uz- manlaragöre. ARGK'nin, 1993 sonuitiba- nyla Güneydoğu Anadolu ile Lübnan, Su- riye, Irak. İran ve şimdi de Ermenistan-Azerbaycan sı- nır boyunca Kafkasya'ya kadar uzanan 7 bin ila 10 bin gerillası bulunuyor. Başlan- gıçta( 1980-1984) PKK'nin silahlı 500 adamı bulunu- yordu. PKK, Güneydoğu Anadolu'ya sızarak benzin istasyonlan ve ekonomik hedeflere saldmyor. Sadakat ve ittifaklar: Kurulduğu günden bu ya- na PKK, Suriye Devlet Baş- kanı Hafiz Esat ile imtiyaz- lı ilişkilerini muhafaza etti. Bu ittifak, PKK liderliğinin Türkiye'de 1980 darbesin- den sonra Şam'a yerleşme- si, daha sonra da 1987 yılın- da Suriye'nin kontrolünde- ki Lübnan'da yerleşmesi ile görüldü. Esat'ın 1987 yılın- da dönemin başbakanı Tur- gutÖzal'a verdiği söz nede- niyle PKK ve Esat arasında- ki ilişkiler bugün daha za- yıf iran ve Saddam ile ilk te- mas: Güvenilir kaynaklar PKK(halen Marksist-Leni- nist) ile tran lslam Cumhu- riyeti arasında 1986 ile 1987 yılında temas saglandığına ışarst ediyorlar Daha sonra PKK ile Hizbullah arasmda Lübnan'da temaslar sıklaş- tı. PKK ve Irak Devlet Baş- kanı Saddam Hüseyin ara- sında da ılişkiler kuruluyor. 1989 Eylülü'nde. PKK ile I- rak hükümeti arasında gizli bir ittifakın oluştuğu yolun- daki söylentiler, Irak Dışiş- leri Bakanlığf nın kategorik olarak yalanlaması ile yeter- li güvenilirlik kazanıyor. Yumurtalar ayrı sepete: 1990'h yıllarda" PKK'nin bölgesel stratejisi de oluş- maya başlamıştı. Buna göre hiçbir zaman bütün yxımur- talan tek sepete koymaya- caksın ve Türkiye. Irak, İran ve Suriye'yi birbirine karşı oynayacaksın. PKK'nin Ak- deniz'deki bağlantısı da Öcalan ile Libya lideri Al- bay Muammer Kaddafi ara- sında oluşru. Avrupa ve Balkanlar'da PKK: Kurulduğu günden bu yana PKK'nin iki eşit önemde amacı bulunuyor. Türkiye'de silahlı mücadele yürütmek ve Batı Avrupa"da yerleşik hale gelmek. PKK. 1984 yılında Güneydoğu Anadolu'da gerilla savaşını başlatırken Avrupa'da da kendi iç bünyesi de dahil ol- mak üzere şiddete başvur- du. Siyasi sığınma hakkı ve- rirken oldukça cömert olan tsveç bile kendi içinde di- siplini sağlamak için şidde- te başvuran PKK'lilerden 18'ini smırdışı etti. SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr BERLIN - Almanların impa- ratorluk şehri Berlin, kış orta- sında bahar. Güneşli bir Ber- lin'in kışın zor görüldüğünü bu şehri bilenler söylüyor. Günlük güneşlik Berlin'de, ne olacak bu Türkiye'nin halini tartışıyo- ruz. Sosyaldemokrat Halk Der- nekleri Federasyonu'nun (HDF) düzenlediği toplantılar- da ülkemizdeki 'faili meçhul ci- nayetler'in Susurluk'tan son- raki durumunu analiz etmeye çalışıyoruz. 'Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu' üyesi eski CHP Malatya Milletvekili Mustafa Yılmaz, Zülfü Liva- neli ve Bedri Baykam'la bir- likte burada Türkiye'den gel- miş yurttaşlara ülkemizdeki durumu anlatıyoruz. Alman- ya'da Türkiye'deki üst düzey yöneticilerin uyuşturucu bağ- lantısı ciddi bir iddia olarak öne sürülüyor. 3 ayn Alman mahke- Umutla Umutsuzluk Arasmda... mesinin Türk yetkililerinin uyuşturucu kaçakçılığına kar- şı gerekli önlemleri almadığına ilişkin kararları; buradaki yurt- taşlarımızı da endişelere sevk etmiş. Mustafa Yılmaz'la Köln'de pasaport kontrolüne girdiği- mizde, Yılmaz, yeşil pasapor- tunu gümrük polisine uzattı. Alman polis yanındaki arkada- şına Türkiye Cumhuriyeti dam- galı yeşil pasaportu gösterdi ve aralarında bir şeyler konuş- tular. Yılmaz bana döndü şun- lan söyledi: "Türk yeşil pasa- portu taşımak da artık bir so- run. Uyuşturucu mafyasının ve ülkücü katillerin yeşil pasa- portla dolaşması, pasaportu uzatırken bende bir kompleks yaratıyor. Yabancı polis yüzü- me baktığında kendimi aşağı- lanmış gibi hissediyorum." Eski HDF Genel Başkanı Merih Ünel'le akşam gittiği- miz kafede Susurluk sonrası Türkiye'yi konuşuyoruz. Türki- ye'den gelen gazetelerden Ib- rahim Şahin ve Aytian Akça hakkında çıkarılmış gıyabi tu- tuklama kararını okuduk. Umarım onlar da kaçmazlar. Çünkü birçok karanlık olayda kilit rol oynadıklan ortaya çıktı. Ciddi bir sorgulama ile birçok faili meçhul cinayet aydınlana- bilir. Temiz Türkiye'ye doğru adımlar da böylece atılmış olur. Merih Ünel'e bunlan anlatıyo- rum, o bana umutsuz gözlerle bakıyor. Zülfü de benzer bir umutsuzluk içinde. Hergün bir yenisi ortaya çıkan karanlık iliş- kiler, insanları haklı olarak ça- resizliğe sevk ediyor. Türkiye'nin 35-40 yıllık ter- cihleri çok ciddi sonuçlar ya- rattı. Aşın sağcı, anti-komünist veşoven bir siyasi gelenek, ül- kemizin birikimlerini ezdi, dev- leti despotikleştirdi ve kirletti. Bütün kurumlar, ağır bir çürü- me ileyüzyüze geldi. Buiçka- rartıcı durumdan Türkiye'nin kurtulması kolay olmayacak. Hâlâ poliste, devletin kurumia- rı içinde inanılmaz bir gerici bi- rikim oluşmuş durumda. Manisalı çocukların başına gelen. Türkiye'nin olağan, günlük, sıradan hukuk anlayı- şını yansıtıyor. Normal olan, muhalif bütün düşünce ve davranışlan ezmek. Bu bakış açısı devletin bütün kurumlan- na sinmiş durumda. Ortalama demokratik ülkelerde korkunç kabul edilen uygulamalar biz- de normal kabul ediliyor. Bu bir devlet geleneği. Yargıca, sav- cıya, polise, sıradan bir devlet görevlisine bunlan anlatmanın kolay olmadığı da bir gerçek. Susurluk'ta bu devlet anlayı- şı ilk kez sorgulanmaya baş- landı. Bazı suçlular ilk kez en- dişeye kapıldılar, kendilerinden hesap sorulabileceğini düşün- düler. Bu da bizi umutlandırdı. Ama yolun çok başında oldu- ğumuz da bir gerçek. Ülkücü- ler hâlâ devlet içinde büyük güçlere sahip. Necdet Güç- lü'yü öldüren doktorun Mec- lis'te görev yapması, silahı ve- ren Fehmi Altınbilek'in Şır- nak'ta Alay Komutan Yardım- cısı olması, buna benzer yüz- lerce, binlerce örnek, insanı umutsuzluğa sevk edecek önemde. Yine de yol açıldı. Bu ger- çeklerin ortaya çıkması bile az şey değil. Umutlu olmak için de epey- ce veriye sahibiz. Ben umutluyum. BÎZBIZE ERDAL ATABEK Kendini Korumaya Zoplanmak... Toplum artık kendini korumaya zorlanıyor. Işin doğrusu da "toplumun kendini korumayı ba- şarması"d\r. Kendini koruyamayan toplum ya kendini koruya- cak güçler arayacak ya da teslim olduğunu örtecek uzlaşmalara razı olacaktır. Toplumun zorlandığı olaylan şöyle bir sıralarsak: - Siyasal iktidar iki yanlış gücün eline geçmiştir. - Iktidarın Refah kanadı -çatışmayı da yavaş ya- vaş gözüne kestirerek- bütün hedeflerine ödünsüz ulaşma savaşı vermektedir. - Refah Partisi tabandan tavana hızla kadrolaş- maktadır. - Taksim'e cami yapılması, türbanı kamu hizmet- lerine sokma çabalan, üniversitede değişiklikler, yar- gıyı ele geçirme girişimleriyle iktidar olma gücünü test etmektedir. - Kamu hizmetlerine din eğitimi kökenli görevliler yerleştinme çabalannı hızlandırmıştır. - Özel milis gücü kurma çabalan açıkta yürütül- mekte, bununla nelerin amaçlandığı -şimdilik- söy- lenmemektedir. -Türkiye'de pompalı tüfeklerin, avtüfeklerinin kim- lerde bulunduğunu saptamak kimsenin aklına gel- memektedir. - Hedefin Türkiye Cumhuriyeti'nin laiktemelinide- ğiştirmek olduğu artık açıktır. - Iktidarın DYP kanadı, Tansu Çiller'in aklanması için hertürlü akıl almaz uzlaşmayı yapmakta, Refah Partisi'nin koltuk değneği görevini yapmaktadır. - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise 'laikliğin teminatı benim' diyerek hayatının bir hatasını daha yapmaktadır. - Devlet eliyle kurulan, silahlandınlan, yaptıklan her yasadışı işe göz yumulan çeteler ortaya çıkmak- ta. büyük bir ıç direnme doğmakta, bu direnme kırı- lamamaktadır. Siyasal iktidann bunu aşma gücü ol- madığı açıkça görülmektedir. - Emek gelirleri her günle birlikte erimekte, rarrt ge- lirleri emeği yutup büyümektedir. - Halk umutsuzluğa düşmüş, devlete güveninr bü- tün bütüne yitirmiştir. Işte şimdi, toplum, içine itildiği çemberi kırmak için kendini korumaya zorlanmaktadır. Bunu yapabilecek midir? Yaşadığımız en büyük sorun budur. • • • Bir toplantıda Islamı kesimden bir genç "Türki 1 - ye 'de şeriata dayalı bir lslam cumhuriyeti kurmak is- tediklerini" söylediği zaman, bunu yapabilecekleri- ne güvenip güvenmediğini sormuştum. Aldığım yanıt çok düşündürücü olmuştu: - Laikter kendini koruyamaz. Sonra düşünmüştüm, "Laiklerkendini koruyamaz mıydı?". fnsanca düşünmek, birçatışmayaratmamak, kar- deşin kardeşe düşmesini istememek, sadece ko- nuşmak, tartışmak ve birbirini anlamak istekleri "ken- dini koruyamamakla" mı sonuçlanacaktı? Amerika'nnv"fa3münızmı önîemek için uyguladığı yeşHkuşakpolitikası", 12 EyKjfain Türkiye'de sotuez 1 - mek için uyguladığı terör sonucunda sendikalanri, derneklerin, meslek kuruluşlannın toplumda aktif ol- maktan çıkanlması, durumu buralara kadar mı ge- tirmişti? Uygulanan "depolitize gençlik", "depolitize top- lum" politikalan politik arenayı aşırı sağla şeriatçıla- ra mı teslim etmişti? Amerika'nın yeşil kuşağı laik cumhuriyetin boynu- na geçirilecek yağlı urgan mı olmuştu? Durum böyle ise -ki böyle olduğu görülüyor- böy- le bir geleceğe karşı toplum kendini nasıl koruyacak- tı? Koruyabilecek miydi? • • • Sorunun yanrtı "evef "tir. Evet, toplum kendini ko- ruyacaktır. Yeniden "Kuvayi Milliye" günlerine dönülmüştür. Yeniden. şeriat isteyenlerle Amerikan mandacıla- nnın kurduğu ittifaka karşı mücadele etme günleri- ne dönülmüştür. Yeniden. "Misakı Milli" mücadelesine dönülmüş- tür. Cumhuriyetçi, laik, Atatürkçü kesim bunu isteme- miş, uygarlık yanşına katılmak istemiştir. Ama buna engel olmak isteyen, bunu her yolla engellemek is- teyen çevrelerin tutumuyla karşılaşmıştır. Türkiye, cumhuriyetten, laiklikten, Atatürk'ten, uy- garlıktan vazgeçmeyecektir. Bu uğurda hertürlü mü- cadeleyi yapacaktır. Sonrasını toplumu bu mücadeleye zorlayanlar düşünsün. Ozelleştirmeyî protesto mitingi Meral: Gerekirse şalterler inecek SOMA (Cumhuriyet) - Işçiler.enerji santrallannın özelleştirilmesine karşı ka- rarlı eylemlere hazırlanı- yor. Kâr eden KlT'leri özelleştirtmemek için ne gerekiryorsa yapacaklannı belirten Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral. Soma'da düzenlenen "Enerji Santrallarmın Özelleştirilmesine Hayır'' mitinginde yaptığı konuş- mada, "•Gerekirse şalterin- direrek Türkiye'vi karan- lıkta bırakacağız" dedi. Soma A ve B termik santrallannın kiraya veril- mesini protesto etmek amacıyla düzenlenen mi- tinge TES-lş Federasyonu Başkanı Mahmut Özonur, Maden-lş sendikası Soma ilçe örgütü yöneticileri, çevre il ve ilçelerden gelen sendikacılar ile termik santrallarda çalışan işçiler ve aileleri katıldı. RP Ge- nel Başkanı Necmettin Er- bakan'm muhalefetteyken özelleştirmeye karşı çıktı- ğını anımsatan Bayram Meral, başbakan olduktan sonra ise vurgunculuğun sözcülüğünü yapmaya baş- ladığını söyledi. Hüküme- tin, sat-kapat-kurtul politi- kasıyla hareket ettiğini kaydeden Meral, konuş- masını şöyle sürdürdü: "Özelleştirilecek kunı-; luşlar zarardaymış gibi gösterilerek \ok pahasınâ elden çıkarümaya çalışüı- yor. Bugüne kadar ncrede özeUeştirme yapılmışsa binlerce insan kapuun önü- ne bırakılmıştır. Kâr eden KİT'leri özelleştirtmeyece^ ğiz ve bunun için ne gereld- yorsa yapacağız. Gerekirse şalter indirerek Türkiye'yı karanlıkta bırakacağız.'" Enerji santrallannın özelleştirilmemesi gerekti- ğini \Tirgulayan Meral, bu- nun tekellere neden oldur ğunu dile getirdi. Meral, şunlan söyledi: "20 OECD ülkesi içinde elektrik enerjisini en paha- lı kullanan ve elektrik üze- rinden en çok vergi veren ûlke Türkiye'dir. Stratejik önemi olan bu sektördeki sorunlar çözülmeden özel* leştirmeve gitmek sakınca- lıdır. ÖzeUeştirme kapsa- mındaki ve Uıafe safhasın^ da olan 12 termik santralın sahşlannın durdurulması gerekir."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear