Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 1997 CUMARTESİ
HABERLER
Şeriatçı
saldırıya suç
duyurusu
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) -Çağdaş
Hukukçular Derneği
(ÇHDıGenel Başkanı
Şenal Sanhan ile bir grup
kadın, Ankara'da
düzenlenen
"Şeriata Karşı Kadın
Yürüyüşü"yle ilgili yaptığı
yayınlarla kişilik haklanna
hakaret edildiği
gerekçesiyle Akit
Gazetesi Sorumlu
Müdürü Hasan Karakaya
ile bazı yazarlan hakkında
suç duyurusunda
bulundular. Suç duyurusu
dilekçesınde.
yürüyüşün amaçlannı kendi
si\asi görüşlerine aykın
bulan bazı basın
kuruluşlannın, eylemi
düzenleyen ve ona katılan
kişiler aleyhinde yayın
yapmaya başladıklan
vurgulandı.
Kamuda
toplusözleşmeten
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) -Türk-ls."e bağlı
sendikalar Tanm-İş. Ştker-
lş ve Hava-lş'in toplam 36
bin 564 işçi adına ayn ayn
yürüttükleri toplusözleşme
görûşmeleri uyuşmazlıkla
sonuçlandı. Kamu
kesiminde yaklaşık 700 bin
işçiyi kapsayan
toplusözleşme için
scndikalann çogu masaya
otururken, gelecek
haftalarda 132 bin 206 işçi
adına da görüşmeler
başlatılacak. Yetki tespit
işlemleri henüz
tamamlanmayan Türk-tş ve
Hak-lş'e bağlı sendikalara
üye toplam 57 bin 942 işçi
bulunuyor.
RP'den Çeyik
Bir'e tepki
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu)-ABD'de
temaslannı sürdüren RPTi
Devlet Bakanı Abdullah
Gül ile Genelkurmay İkinci
Başkanı Orgeneral Çevik
Bir'in laik rejim
çerçevesindeki farklı
mesajlan. Ankara'daki
gerginliğe yansıdı. RP.
Sincan'daki tanklı gösteri
için "Demokrasiyebalans
ayan yaptık"
değerlendirmesi yapan
Çevik Bir'e tepki gösterdi.
RP Grup Başkanvekili
Salih Kapusuz, " Herkes
sistem içindeki konumunu
iyi bilmeli ve dikkatli
olmalı" dedi.
Bayazıt sert çıktı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-EskiMilli
Güvenlik K.urulu(MGK)
Genel Sekreteri, emekli
Orgeneral Doğan Bayazıt,
Başbakan Necmettin
Erbakan'ın. tarikatlann din
sömürüsünün tartışıldığı bir
dönemde. adli mercilere
"arkalannda ben vanm"
mesajı vermek istercesine
tarikat şeyhlerini
Başbakanlık Konutu'nda
ağırlamasının, anayasal
düzenle bagdaşmadığını
bildirdi. Bayazıt, DYP
Genel Başkanı ve Başbakan
Yardımcısı Tansu Çıller'i
de "anayasal düzene karşı
davTanışlara yeşil ışık
yakmakla" suçladı.
Kurye kıza dava
• İstanbul Haber Senisi -
Atatürk Havalimanı'nda 25
milyar lira karşıhğı dövız
ile yakalanan Dilek Örnek
ile özel tirnci Ayhan Akça
hakkında İstanbul DGM
Başsavcılığfnca 18'eryıla
kadar hapis cezası istemiyle
dava açıldı.
KISA... KISA...
• Kocaeli Valiliği'nden
yapılan yazılı açıklamada,
Gebze Cezaevi'nde
yapılan arama sırasında
siyasi tutukluların kaldığı
bir koğuşun
havalandırma bölümünde
75 santimetre
uzunluğunda bir tünel
kazısına rastlanıldığı
bildirildi.
• Dev let Bakanı Salim
Ensarioğlu. af konusunu
ilettiği Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Tansu
Çiller'in. kendısinden bir
taslak hazırlamasını
istediğini, taslağı
hazırlamak amacıyla da
çalışmalara başladığinı
belirtti.
• İçişleri Bakanı Mcral
Akşener. Gazeteci Metin
Göktepe'yi öldürmekten
yargılanan polislerin
maaşlarmın eksik
ödendiğini söyledi.
• ANAPtan. RP"ye
taransfer iddialannı
yalanlayan Genel Başkan
Yardtmcısı Abdülkadir Baş.
Erbakan"ın hayal
gördüğünü söyledi.
Adalet Bakanı Kazan, Mercedes kaçakçısı durumuna düşmenin kaygısıyla çark etti
'Âlmadım, almak istedim'ANKAR\ (Cumhuriyet Biirosu) - Ada-
let Bakanı Şevket Kazan. önce "yurtdışın-
da çalışan bir işçiden satın aldığını" bıldir-
diği Mercedes marka otomobilinin "ka-
çak" işlem göreceği yolundaki hukuki de-
ğerlendirmeler üzerine. bu açıklamasından
çarketti. Kazan, cezaevindeki eski Sincan
Belediye Başkanı Bekir Yüdız'ı ziyarete
onunla gittiğini ve halen evinin garajında
bulunduğunu resmen açıklamasına karşın,
kaçakçı durumuna düşebıleceği kaygısıy-
la Mercedes'ı "satın almadığııu, almak is-
tediğini"* savundu.
Kazan'ın otomobili "resmen" üzerine
devralarak "millileştinne'' işlemi yapması
için biriktinneye çalıştığını söylediği para-
nın en az 480 milyon lira olduğu belirlen-
di.
Adalet Bakanı Kazan. dün yaptığı açık-
lamada, 1991 model "BB-YG-885* plaka-
lı 200 E Mercedes otomobili "kaçak" ola-
rak kullandığı yolundaki iddialan yanıtlar-
ken çelişkiye düşfü. Kazan, televizyonlara
ve Anadolu Ajansı 'na yaptığı açıkJamalar-
da otomobili 19 bin Alman Markı karşılı-
ğında Almanya'da bulunan bir Türk işçisin-
den aldığını ve arabayı üzerine devralmak
için gerekli bürokratik işlemler karşıhğın-
da ödeyeceği parayı biriktirmeye çalıştığı-
nı söylemişti.
Bir yurttaş gibi
Kazan. aynca "Kudüs Gecesi" nedeniy-
le tutuklanan eski Sincan Belediye Başka-
nı Bekir Yıldız'a Ankara Merkez Kapalı
Cezaevi'nde yaptığı ziyareti "gayri resmi
kimliğiyie'" yurttaş, bir dost olarak gerçek-
leştırdiği tezini güçlendirmek için ziyareti
söz konusu özel otomobili Mercedes ile
gerçekleştirdiğini de bildirmişti.
Adalet Bakanhğı Basın ve Halkla llışki-
ler Müşavirliği'nden dün vapılan açıkla-
mada, Kazan'ın açıklamalannın tersine
otomobilin "satın alınnıadığı. satın abnmak
istendiğr savunuldu. Açıklamanın başın-
da, arabanın Almanya'dan "kesin dönüş
yapmak üzere olan bir işçiden satın alın-
mak istendiği'* belirtilırken. açıklamanın
son bölümünde otomobili satan işçinin
"gümrüktekieksikliği gidermek amacıyla*'
Türkiye'ye geleceği kaydedildi.
Adalet Bakanlığı'nın açıklaması şöyle:
"Adalet BakanıŞevket Kazan'ın Alman-
ya'dan kesin dönüş yapmak üzere olan bir
işçiden satın almakistediği ve henüz mülki-
yetine intikal etmeyen BB-V G-885 plakalı
1991 model 20O-E Mercedes arabanın Baş-
bakanlık Gümrük Müstcsarlığı'na yaptın-
lan araştırma sonucunda Hay darpaşa çıkış
gümrüğünce tan/imli 321185 sayıh taşıt gi-
riş çıkış formuna istinaden yurda girdiğL,
ancakyurtta kalması için \°erilen süreninge-
çirildiğL, olav da taşıtın gümrükte işlem gör-
mesi nedeniyle medyaya yansıdığı biçimde
kaçakçılık söz konusu olnıadığı sadeee taşı-
ta yurtta kalması için verilen sürenin geçi-
rilmesi dolayısryla bireksikliğin bulunduğu
bUdirilmiştir. Söz konusu bu eksikliğin güm-
rükte giderilmesi için araba sahibi işçimiz
Türkiye'ye gelerek bu eksik işlemleri ta-
mamlayacaktır."
Kazan'ın açıklamasıyla satın almak iste-
diğini ve henüz mülkiyetine geçmediğini
belirttiği otomobili neden kendi tasarrufu
altında ve evinin garajında bulunduğu so-
rusu gündeme geldi.
Kazan'ın eksiklik olarak değerlendirdi-
ği ışlemin gümrükte değil, Merkez Banka-
sı'ndan ithal izni alınarak giderilmesi ge-
rektiği savunuldu.
Şahin
Sofya'da
HALİL NEBİLER
Susurluk skandalının
önemli isimlerinden Özel
Harekât Dairesi eski baş-
kanvekili İbrahim Şa-
hin'ın. hakkında gıyabi tu-
tuklama karan bulunan
özel tim görevlisi Ziya
Bandırmalıoğlu ile birlikte
Dereköy sınır kapısından
Bulgaristan'a geçtiği öğre-
nildi. Şahin ve Bandırma-
lıoğlu'nun. Sofya'da kaçak
fabrikatör Kenan Yıl-
maz'ın konuğu olduklan
behrtildi.
İstanbul DGM'nın hak-
kında 'gıyabi tutuklama'
karan vermesine rağmen
polisler tarafından yaka-
lanmayan ve elini kolunu
sallaya sallaya dolaşırken
gazetecilere yakalanan
Ozel Harekât Dairesi eski
başkanvekili İbrahim Şa-
hin'inkaçışplanı, 18Şubat
1997 Salı günü öğle saat-
lerinde uygjulanmaya baş-
landı. Adı Ömer Lütfü To-
pal cinayetine kanşan ve
polis tarafından aranan
özel tim görevlisi polis Zi-
ya Bandırmalıoğlu. salı
günü öğle saatlerinde Ka-
dıköy iskelesindeki telefon
kulübcsinden ibrahim Şa-
hin'i arayarak buluşma
noktasını öğrendı. Saçını
siyaha boyayan, bıyıklan-
nı kesen ve üzerinde krem
rengi bir palto bulunan Zi-
ya Bandırmalıoğlu, telefon
konuşmasından sonra tanı-
dığı bir güvenlik görevli-
siyle karşılaşınca elini be-
line atıp panik içinde koşa-
rak bir taksiye bindi ve Is-
tanbul'un Avrupa yakası-
na geçti. İbrahim Şahin ve
Ziya Bandırmalıoğlu bura-
da buluştular ve siyah bir
BMW marka otomobile
binerek Kırklareli'ye doğ-
ru yola çıktılar.
Karanlığın basmasından
sonra Dereköy sınır kapısı-
na giden tbrahim Şahin ve
Ziya Bandırmalıoğlu'nun
bu küçük sınır kapısından
kontrollerin çok sıkı olma-
dığı bir sırada sahte pasa-
portlarla geçerek Sofya'ya
hareket ettikleri bildirildi.
Sofya'da fınn, pavyon
ve diskotek işleten. bir
dondurma firması bulunan
Kenan Yılmaz'ın konuğu
olan Şahin ve Bandırmalı-
oğlu'nun burada birkaç
gün kalıp Azerbaycan'a
gidecekleri iddia ediliyor.
MtT'in kaçıştan haberi
olduğu ancak müdahale et-
mediği ileri sürülüyor.
Sıvas davası sanıklan ÇHD Genel Başkanı'na 'fahişe' diye hakaret etti
Şeriatçdar avukaüara saldırdıANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-
Sıvas katliamı davasında sanıklar yi-
ne olay çıkardı. Öncekı oturum ölen-
lerin yakınlanna küfreden sanıldar,
dünkü oturumda da şeriatçı basının
ağzıyia müdahil avukatlara hakaret
ettiler. Sanıklardan Mevlüt Ataiay,
salondan çıkarken müdahil avukat-
lardan Çağdaş Hukukçular Derneği
Genel Başkanı Şenal Sanhan' a "fa-
hişe*' diye hakaret edince duruşma
salonu kanştı. Müdahil avukatlar
tepki gösterirken. ölenlerın
yakınlan da, "Cumhuriyet
düşmanlaru yobazlar, laiklik
düşmanlan" diye bağırdılar.
Sıvas'ta 2 Temmuz 1993 ta-
rihinde 37 kişinin öldürülme-
si ile sonuçlanan katliamla il-
gili davanın duruşmasına, Yar-
gıtay'ca verilen bozma kara-
nndan sonra Ankara 1 No'lu
Devlet Güvenlik Mahkeme-
si'nde (DGM) dün devam
edildı. Müdahil avukatlar adı-
na konuşan eski Ankara Baro-
su Başkanı Erdal MerdoL Sı-
vas'ta 2 Temmuz 1993 günü
yaşanan katliamın toplumu
derinden etkiledığini belirte-
rek şunlan söyledi:
"Demokrat güçlerin ve
cumhuriyetçilerin, olayın ger-
çekyüzününortaya çıkanlma-
SJ için başmdan bu yana siir-
dürdükleri savaşun da henüz
sonuçlanmış değildir. Bütün
karartma ve unutturma çaba-
lanna karşın, vahşetin siyasal
ve toplumsal boyutlannın tar-
uşılması uzun yıllar sürdürü-
lecek ve tarih sanfalanndaki
yerini en doğru hükümle ala-
caktr."
Sıvas katliamının. cumhuriyet ta-
rihinin önemli gerici ayaklanması ol-
duğunu söyleyen Merdol, Sıvas' ı sa-
vaş alanına çevirenlerle onlan özen-
diren, kışkırtan ve yüreklendırenle-
rin temel amaçlannın. cumhuriyet
ve Atatürk devrimlerinin ruhu ve
özü olan laiklik ilkesinı ortadan kal-
dırarak, devleti teokratik kurallara
göre bıçimlendirmek olduğunu kay-
detti.
Yargıtay 9. CezaDairesi'nin. olay-
da Aziz Nesin'in tahriki nedeniyle
mahkemenin cezadan indirim yap-
ması konusundaki karanna itibar et-
mediğinı ifade eden Erdal Merdol,
"Aziz Nesin'e sataşmayı ortak bir ta-
vır biçimine dönüştürenler bilmeti-
dirlcr ki o bir filozoftur, uluslararası
değerde bir düşünür ve yazardır.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır
ve onurumuzdur" diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Orhan Karade-
niz. bulunamayan ve adresleri sapta-
Sıvas'ta ölenlerin yakınlan gördükleri hakaret ve saldınya tepki göstererek "•Cum-
huriyet düşmanlan. yobazlar, laiklik düşmanlan" diye bağırdılar. Mahkeme aynca,
yurtdışına kaçan sanıklann yakalanması için İnterpol'e yan yazdı. (Fotoğraf: AA)
namayan tutuksuz sanıklar Ethem
Ceylan, Mehmet Demir, Muham-
med Öz, .\li Temiz. Sadettin Temiz,
Metin Ceylan ve Murat Sungur hak-
kında gıyabi tutuklama karan veril-
diğini açıkladı. Karadeniz. çeşitli
yerlere yazılan müzekkere yanıtlan-
nın beklenmesıne, daha önce hakla-
nnda gıyabi tutuklama karan verilen
sanıklar Eren Ceylan, Murat Kara-
taş ve Bülcnt Diivenci ile tutuklu sa-
nıklann tutukluluk hallerinin de\a-
mına karar vererek, duruş-
mayı ileri bir tarihe ertele-
di. Duruşmanın ertelenme-
sinin ardından, tutuklu sa-
nıklann duruşma salonun-
dan çıkanlması sırasında.
ıdam cezası istemiyle yar-
gılanan Mevlüt Ataiay, mü-
dahil avukatlardan ÇHD
Genel Başkanı Şenal San-
han'a "fahişe" diyerek ha-
karet etti. Duruşma salonu-
nun ızleyici bölümündeki
mağdur yakınlan. olayı
"yuh" sesleriyle protesto
ederken, "cumhuriyet düş-
manlan". "yaşasın cumhu-
riyet ve demokrasi"*, "yo-
bazlar". "laiklik düşman-
lan" diye bağırdılar.
Müdahil avukatlardan
^birisinin de sanık Mevlüt
Atalay'a karşılık vermesi
üzerine salonda arbede ya-
şandı. Olaya müdahale e-
den bir resmi polis. mağ-
dur vakınlanna "Eşekgibi
anırmayın*' diye bağırdı.
Olaylann yatışmasından
sonra Mahkeme Başkanı.
Ataiay'ın sözienni tutanağa
geçirdi.
Emniyet Cenel Müdürü Yüksel
'îbrahim Şahin
yurtdışına kaçmadı'
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Emniyet Genel Müdürü Ala-
addin Yüksel, yurtdışına kaçtığı id-
dia edilen eski Özel Harekât Daire-
si Başkanvekili tbrahim Şahin'in
56 sınır kapısından çıkış yapmadı-
ğının anlaşıldığını söyledi.
Emniyet Genel Müdürü Alaad-
din Yüksel. Şahin. Akça ve Ban-
dınmahoğlu'nun yurtdışına çıkma-
dıklannın belirlendiğini savundu.
Yüksel, 3 sanık hakkında verilen
gıyabi tutuklama karannın ardın-
dan sınır kapılanna "tahdit" ko-
nulduğunu belirterek. "Şu ana ka-
dar 25'i bilgisayariı 56 giriş-çıkış
kapısından geçiş yapmadığı anla-
şümıştır*' dedi. Yüksel. basında çı-
kan haberlerin "maksath*
1
olduğu-
nu savunarak
u
Bunlaruzun süredir
polis teşkilatı içerisinde hizmet et-
miş kişilerdir. Teşkilatımızın bütün
kurallarını bUmektedirler. Elbette
polisin teknik ve taktiklerini uygu-
İanıa zoriuklan olabilir, ama sonuç
degişmez. Zaman belki şu veya bu
şekilde uzayabilir ancak sonuç de-
ğişmez. Herkes adalerin sarsılmaz
terazisine kendisüıi teslim etmek
durumundadır" diye konuştu.
İstanbul DGM'nin tutuklama
karannın ardından Emniyet Genel
Müdürlüğü'nün bütün il emniyet
müdürlüklerine Şahin ve 2 özel
timcinin yakalanması için şifreli
talimat gönderdiği öğrenildi.
ÜJFIİINOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
İçişleri Bakanlığı'na yazı yazıldı
DGM Rıza Bagheri
hakkında rapor istedi
EVİN GÖKTAŞ
ANKARA - Ankara Devlet Gü-
venlik Mahkemesi (DGM) Baş-
savcılığı, Sincan"da şeriat provası-
na dönüşen Kudüs Gecesi'ndeki
konuşması nedeniyle Iran'ın .An-
kara Büyükelçisi Muhammed Rı-
za Bagheri hakkında Dışişleri Ba-
kanhğı'ndan rapor istedi. Adalet
Bakanı Şevket Kazan tarafından zi-
yaret edilen eski Sincan Belediye
Başkanı Bekir Yıklız ile diğer Sin-
can sanıklannın cezaevinde çok ra-
hat dolaştıklan ve istedikleri an
müdürün odasına girdikleri belir-
tildi.
Soruşturmayı yürüten DGM
savcı Nuh Çetinkaya nın. Hamas.
Hizbullah, İslami Hareket Örgütü
ve bu örgütlerin Türkiye'deki fa-
aliyetleri hakkında bilgi almak için
Emniyet Genel Müdürlüğü ve
MlT'e yazı yazdığı öğrenildi. Ha-
zırlanacak iddianamede, bu örgüt-
ler hakkında da aynntılı bilgilere y-
er verileceği kaydedildi.
Savcı Çetinkaya. Bekir Yıldızve
diğer sanıklann. Türk Ceza Yasa-
sı'nın 312'2 uyannca "halkısuuf,
ırk, din. mezhep gözeterek kin ve
düşmanlığa açıkça tahrik etmek"
suçundan ve 169. madde uyannca
"yardım ve yatakhkyapmak" suç-
lanndan rutuklandıklannı anımsat-
tı.
e-mail:oral.calislar@planet.com.tr
Mesırt Yılmaz'ın içki içtiğini
biliyorum. Çevresinin anlattığı-
na göre kumar da oynuyor. Şe-
riata göre yasak sayılan başka
ne gibi ahşkanhkları var, araştır-
madım. Zaten çok da önemli
değil. Eşi Berna Hanım da ma-
yo ile her çağdaş Türk kadını gi-
bi denize ve navuza giriyor.
Mesut Yılmaz ve Bema Ha-
nım Müslüman mı, değil mi?
Kendileri Müslüman olduklannı
söylediklerine göre, onlar Müs-
lüman sayılırlar. Mesut Yılmaz
bayram namazına da gidiyor,
Kurban Bayramı'nda kurban da
kesiyor. Ondan ötesi Allah'la
kendi arasında. Islam inancına
göre, iman da ibadet de AJIah'la
kul arasındaki bir sorundur. Bu-
na kımse müdahale edemez.
Yılmaz ailesi, modern bir
Müslüman aile. Cumhuriyet
devrimiyle oluşmuş bir anlayışı
temsil ediyorlar. Bu anlayış, la-
ik Müslümanlık da diyebileceği-
miz. Islamcıların toptancılığını
reddeden bir yaşam tarzını sa-
vunur. Gündelik yaşamında
çağdaş uygarlığı yakalamaya
çalışır, köhnemiş hurafelerle
Mesut Yılmaz'ın 'Şeriat' Kavrayışı
kendisini sınırlamaz. Örneğin
Berna Hanım, örtünmeyi Müs-
lüman kadın tipiyle birîeştiren
tutucu anlayışı kabul etmez.
inanır, ama bu inancı Islamcı-
lardan çok farklıdır.
Cumhuriyet reformlanyla Tür-
kiye, Islamcılığın tutucu yoru-
munu aştı, laikliği benimseyerek
önemli bir modernleşme adımı
attı. Bu nedenle Türkiye, Arap
ülkelerinden daha ileri bir top-
lumsal yaşam kurabildi. Bütün
eksikliğine karşın, kadınlar ya-
şamımızın etkili bir unsuru hali-
ne geldiler. Toplumun önemli bir
öğesini oluşturdular. Bu neden-
le Türkiye, Batı'ya yöneldi ve
modern dünyanın parçası ola-
bilecek ipuçlannı yakaladı.
Yılmaz ailesi de bu olanaktan
yarartananlar arasında. Cumhu-
riyet Türkiyesi sayesinde iyi bir
eğitim gördüler, kendilerini ye-
tiştirebildiler. Çocukları da bu
yolda yürüyor. Buradaki garip-
lik, Mesut Yılmaz'ın "şeraf'la
bu gelişme arasındaki farkı kav-
rayamaması.
Peki o zaman "şeriat" nedir?
Araştırdığımız, sözlük anlamı
değil tabii ki. Çünkü son dö-
nemde böyle bir moda çıktı. Biz
şeriatçıyız diyen bazılan, ansik-
lopedilerden bazı tarifler oku-
yup kafaları iyice kanştınyorlar.
Şeriat; dini hukuktur, din devle-
ti kurmayı amaçlayan dini kural-
lar bütünüdür. Islamcılar da za-
ten bunu böyle anladıkları için
"Biz şeriatçıyız, demokrat ola-
mayız" diyorlar.
Mesut Yılmaz ne diyor? Şeri-
at, Islamiyettir. Hangi Islamiyet?
Türkiye'de şeriatı savunduğu-
nu söyleyen ıslamcılaria Müslü-
man olduğunu söyleyen geniş
kitlenin din anlayışı kökten fark-
lıdır. Örneğin Berna Hanım'la
Erbakan'ın eşinin Islamiyetten
anladıklan arasında uzlaşmaz
çelişkiler vardır. Erbakan iktida-
rı tamamen eline geçirse ve is-
tediklerini yapabilecek guce
erişse şeriatı uygulayacaktır. Di-
yecektir ki, şeriat Müslümanlık-
tır. Onun anladığı Müslümanlık
nedir? Kadının tesettüre girme-
si, faizin kaldınlması, bir erkeğin
tanıklığının iki kadına eşit olma-
sı, erkeğin "boş ol" dediği za-
man kadını boşayabilme hakkı-
nı elinde tutması, erkeklerin ih-
tiyaç hissettikleri zaman dört
kadına kadar kadınla evlenebil-
meleri vb, vb... Buna bazı kül-
türel öğeleri de ekleyebiliriz:
Dünyadaki bütün kötülüklerin
kaynağı Yahudiliktir, modern-
leşme insanlığın başbelasıdır,
Amerikalılar bile uzay konusun-
da sorun çıkınca Kuran ayetle-
rinde çözüm anyorlar vb. vb...
Bir de lutfen devlet dairelerine
girerken kapıda ayakkabılarını-
zı çıkann, terlik giyin. Terlik bu-
lamazsanız, terii çoraplarınızla
da girebilirsiniz dıyeceklerdir.
Mesut Yılmaz bütün bunlan
bilmiyor mu? "Şeriat" denen
sözcüğun. Müslümanlığın tutu-
cu yorumu olarak bir ıçerik ka-
zandığından haberi yok mu?
Ankara'da şeriata karşı yürüyen
kadmlann önemli bir çoğunlu-
ğu da muhtemelen Müslüman-
dır. O kadmlann şeriatçılara olan
tepkileriyle Berna Hanım'ın tep-
kilerinin de az çok ortak olduğu-
nu biliyoruz.
Peki nedir Mesut Yılmaz'ın
derdi? Mesut Yılmaz, bugüne
kadar çok prim verdiği ve par-
tisinde etkin hale gelmelerini
sağladığı şeriatçılann oy potan-
siyelinden korkuyor. Bilmiyor ki,
şeriatçılığa verilen her prim Re-
fah Partisi'nin hanesine yazılı-
yor. Işte Sıvas. Orada ANAP'ın
bir hükmü kaldı mı? BBP'ye
sağladığı olanaklar, orada siya-
si fslamı güçlendirdi.
Yılmaz, Susurluk olayından
sonra önemli bir çıkış yapmış
ve mücadeleci birtutum almış-
tı. Bu çıkışı ona prim de kazan-
dırmıştı. Ona karşı olan birçok
insan bile, Yılmaz'ın statükocu-
luktan kurtulduğunu düşünerek
sevinmişlerdi. Yılmaz öyle dü-
şünenleri kısa sürede yeniden
hayal kırıklığına uğrattı. Şeriat-
çılardan korkarak, laikliğın de-
linmesi çabalanna destek ver-
mişoldu. Yazık...
CUMARTESİ
YAZHAR1
ATAOL BEHRAMOĞLU
Aşkın Tanımı
"Sevdaya mı Tutuldum?" adlı şiirinde Orhan Ve-
li, sevdaya tutulan kişinin ruh durumunu irdeler:
"Benim de mi düşüncelerim olacaktı, I Ben de mi
böyle uykusuz kalacaktım I Sessiz sedasız mı ola-
caktım böyle? I Çok sevdiğim salatayı bile I Ara-
maz mı oiacaktım? I Ben böyle mi olacaktım?"
Melih Cevdet Anday'dan öğrendiğimize göre
Orhan Velı salata sevmezmiş... Öyleyse, burada
sözü edilen salata, şiirsel bir nesnedir. Şairin öznel
yaşamıyla ilgisi yoktur. Bu nedenle, Oıtıan Veli'nin
şiirindeki salatanın ne tür bir salata olduğu önem-
li değil. Yine de çok istenirse eğer, hertıangi bir sa-
latanın tarifi herhangi bir yemek kitabına ya da ga-
zetelerimizin son zamanlardaki promosyon ekle-
rinden birine bakarak kolayca öğrenilebilir. Buna
karşılık, aşkın herkesçe kabul edilebilir bir tanımı-
nı yapabilmek pek kolay görünmüyor.
• • •
Türk (ve Osmanlı) mutfağımızla ne kadar övün-
sek de başka ülkelerin mutfaklarını tanıdıkça bu
alanda da eksiklerimizi görüyor; sözgelimi, salata-
nın bile bin bir çeşidi olduğunu öğreniyoruz... Ye-
mek kültürü de hayatımızın en az başka alanlan ka-
dar bir bilgi, görgü konusu... Bu saptama, hayatı-
mızdaoncaönemli yertutan aşk için neden geçer-
li olmasın? Öte yandan, nasıl kotarıldığını bilmedi-
ğimiz bir yemekten zevk alışımız gibi ne olduğunu
bilmeden de yaşayabiliyorsak eğer. aşkı tanımla-
maya çalışmak çok mu gerekli? Bu noktada, yine
Orhan Veii'nin birkaç dizesinden destek alabiliriz:
"Düşünme, I Arzu et sade! I Bak böcekler de öy-
le yapıyor."
• • •
Çağdaş Ispanyol düşünür Jose Ortega Y Gas-
set "Sevgi Üstüne" adlı yapıtının (Yapı Kredi Ya-
yınları, çeviren Y. Salman ) daha ilk sayfalannda
"sevgi" ve "arzu" kavramlarını karşılaştırıyor. (Bu-
rada tanımlanan "sevgi", "aşk"\ da içeren geniş-
liktedir.) Albert Camus'nün Nietzsche'den son-
ra belki de en büyük Avrupalı yazar" diye niteledi-
ği OrtegaY Gasset'ye göre "...arzu, doyurulurdo-
yurulmaz söner, doyumla birlikte sona erer. Oysa
sevgi sonsuza dek doyumsuz kalır. Arzunun edil-
gen bir özelliği vardır, bir şeyi arzu ettiğimde, as-
Iında arzu ettiğim şey o nesnenin bana gelmesi-
dir.. sevgi, arzunun tam tersidir, çünkü baştan so-
na etkinliktir. Sevgide, nesnenin bana gelmesiye-
rine ben nesneye giderim ve onun bir parçası olu-
rum. Sevgi eyleminde iki kişi kendilerinin dışına çı-
karlar. Belki de doğanın insana, kendilerinin dışı-
na çıkıp başka bir nesneye yönelme olanağını ta-
nıdığı en yüce etkinliktir sevgi. O bana doğru gel-
mez, ben ona doğru çekilirim."
• • •
Az önceki soruyu şimdi tekrarlayabiliriz: Ne ol-
duğunu bilmeden de yaşayabiliyorsak eğer, aşkı
tanımlamaya çalışmamız çok mu gerekli? Evet.
Çünkü böyle bir çaba, aşkın ne olduğundan çok
ne olmadığını kavramamızı sağlayarak hayatımıa
aydınlatabılir... Ortega Y Gasset'ye dönecek olur-
sak: "Sevgililerini seçişleriyle erkekler de kadınlar
da temel yaradılışlannı ortaya koyarlar. Yeğlediği-
miz insan tipi, kendi yüreğimizin çizgilerini taşıyan
kişidir... Sevgi fa özünde birseçmedir. tnsanın ki-
şisel özünden -ruhsal derinliklerinden- doğduğu
için, sevgiyi belirleyen, seçen ilkeler aynı zaman-
da bireysel özelliğimizi oluşturan en öznel ve en
gizemli yeğlemelerden oluşur... Sevmek, biryüz-
deki çizgileri, bir yanağın rengini görüp neyecan-
lanmaktan daha ciddi ve daha önemli bir şeydir;
simgesel olarak, sesin ve el kol hareketlerinin ay-
rıntılanyla temsil edilen belli bir insan üzerinde ve-
rilen bir karardır."
• • •
Yukandaki satııiarda sözü edilen kavramlar gü-
nümüz insanına yöneltilecek acıtıcı sorulara çıkış
noktası olabilir. Günümüz insanı "yüreğinin çizgi-
leriyle", "temel yaradılışıyla", "kişisel özüyle" mi,
yoksa çoğu kez bunlarla ilgisi bulunmayan etken-
lerle mi davranmaktadır? Daha da ileri giderek şu-
nu sorabiliriz'. Günümüzün sürü insanı bu kavram-
larla tanımlanmaya ne ölçüde yeteneklidir?
• • •
Aşkın herkesçe kabul edilebilir bir tanımını yapa-
bilmek mümkün değil. Onu herkes kendince tanım-
layacaktır ve herkesin aşk hakkındaki düşüncesi
kendi hakkındaki düşüncesi kadar olacaktır... Aş-
kın "yüce" biryanı olduğu da, "yabanıl" biryanı ol-
duğu dasanıyorum ki aynı ölçülerdedoğrudur... O
hem tarihsel, toplumsal, hem tarih dışı, bireysel ve
doğaldır... Yanlış olan, onu bu yönlerinden sadece
birine indirgemeye çalışmak ve daha da kötüsü o-
nun içm uğraş vermeyi göze alamayıp (ilk gençlik
dönemi sonrasında çoğumuzun yaptığı gibi) zihin-
sel ya da bedensel bir kabullenişin rahatlığıyla uz-
laşarak onunla sonsuzca vedalaşmaktır...
Ücüncü isim gündemde
DSP'nin çağnsma
ANAP sıcak bakıyor
ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu)- DSP Genel Baş-
kanı Bülent Ecevitin RP
dışındaki grubu bulunan
ANAP. DYP. DSP ve
CHP"nin liderler dışında
bir isıtn başbakanlığında
koalisyon kurabileceğıne
ilişkin açıklamasına
ANAP'tan da destek geldi.
ANAP Genel Başkanı Me-
sut Yılmaz. önko^ulsuz gö-
rüşmeve hazır olduğunu
bildirdi.
Ecevifin "Refah'sız bir
hükümcte hazınz. Bu par-
tilerin genel başkanlan
başbakan olmasın. ANAP
veya DYP'den bir kişinin
başbakanhğı olabilir. DSP
böyle bir hükümete girebi-
lir" açıklamasının ardın-
dan, DSP Grup Başkanve-
kili Hüsamettin Özkan da
dün yazılı bir açıklama
yaptı. Özkan, partısinin ye-
nı bir lıükümet kurulması
konusundaki kararlı tutu-
mundan vazgeçmediğini
belirterek. üçüncü isim
başkanlığında hükümet
kurulabileceği doğrultu-
sundaki açıklamalan umut
verici olarak değerlendir-
di.
Hüsamettin Özkan, "D-
SP, çağnsının arkasından
kararuhkla yürüme azmini
korumaktadır. Çünkü, ül-
kemizin karşı karşıya bu-
lunduğu tehdit. RP dışın-
daki başhcapartUerin kan-
lacağı bir hükümetin ku-
rulmasını zorunlu kılmak-
tadır" dedi.
Yılmaz da NTV'deki
canlı yayında. önkoşulsuz
görüşmeye hazır olduğunu
bildirdi. Yılmaz. en az 1 yıl
süreli ve reform niteliğin-
de bazı düzenlemeleri de
gerçekleştirecek uzlaşma
hükümetine hazır oldukJa-
nnı söyledi.
CHP Genel Başkan Yar-
dımcısı Erol Çevikçe, de-
mokratik. laik ve sosyal
hukuk devleti mücadelesi-
ni sonuna kadar sürdüre-
ceklerini belirtti.