22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 ŞUBAT 1997 PERŞEMBE 10 DIZIYAZI "liıin slyasete ve rüşvete alet elilBtsi" Ahmet Refik Altınay'dan aktaran Alpay Kabacalı Sultan Ibrahim, ulemanın katıldığı ayaklanma sonunda tahttan indirildi Dördüncü Mehmed devri (1648-1687), hoca nüfuzuna en uygun devirdi. Padişah yedi yaşında, devlet Kösem Sultan'ın elindeydi. Sarayda en çok sözlerini geçirenler ağalardı. Ayaklanmayı onlar çıkarmışlar, ihtilali onlar yapmışlar, padişahı onlar tahtından indirmişlerdi. Ağalarla uyuştuktan, onların haklı haksız her hareketini onayladıktan sonra kendilerinin de sözlerini geçirecekleri açıktı. ultan İbrahim dönemının <16-10-1648) bu rezaletleri, >ormnda müthiş bır lyaklanmanın patlak vermesine yol açn. Bu ayaklanmaya, asıl garibi. ŞeyVıülislam Abdurrahinı Efendi'nın de kanlmasıydı. Bir buçuk > ıldan beri bu makamda balunan. Sultan tbrahım'in ıyiliklerinı gören Şeyhülislam, şımdi Sultan tbrahırn'e karşı galevan eden ağalarla bırlik olmuşıu. Murad Ağa kendisiyle görüştüğü zaman. Şeyhülislarn da devrin zulümlennden yakındı: - Mal ve canımızın güveni gitti. Hıç olmazsa bu gaile kolay geleydı. Murad Ağa Şejhülıslarrfın çekıncelı hallerini gördü. kendısine daha çok cesaret vermek istedi: - Behey efendi'. Bu işlerin hepsi sizin sessiz kalmanız \e birlik olamamanızdan dolayı böyledallanıp budaklanmıştır Yohsa bunun çaresi görülmek kola>dır. Siz ulemayı toplayıp Sultan Mehmed (Fatıh) Camisf ne buyurun. bu gaile ortadan kalkmadıkça kanşıkhk çıkacak, dedı. Abdurrahim Efendi. o günden başlayarak. ayaklanmaya katıldı. Ulema defter olundu (yazıhp belirlendi). hepsıne bırer çağn tezkeresi göndenldı. Bır ata bindi. Sultan Mehmed Camisi'ne geldı. mihraba kurulup oturdu. Biraz sonra ulema da gelmeye başlamişlardı. Isyanı yöneten en önemli kişı. Şeyhülislam Efendi idi. Harta ağalar ve ötekiler camıye toplandıklan zaman. çavuşbaşı Eğriboyun'u çağırdı: - Var söyle. Vezir. kürkün ve ihtışamın giyüb mühürü alup buraya gelsün. dedi. Vezırkaçmıştı. Sultan Ibrahim. toplulugun dağılması ıçin camıye adam gönderdi. Şeyhülislam şu cevabı verdi: - Veziri bize teslim ıtsün. Bu cemiyet dağılmaz, şer'ıle sözümüz vardır. Müftünün bu cevabı üzerine haseki hayret etti. - Padişaha karşı koymak münasib midir? Şeyhülislam olanca hiddetiyle yerinden fırladı: - Çık! Sana söylenen cevabı götür! Mademki vezın vırmüye. ış bitmez! diye bağırdı. Ulema Mülakkap Muslihüddin'i pareledi'. Bu sırada Şeyhülislamın hasmı Rumeli Kazaskeri Mülakkap Muslihüddin de toplantıya gelmek. kazanılacak fetihlerden o da hissesini almak istiyordu. Ama Şeyhülislam buna kesinlikle razı olmadı. Kjsaca: - Gelmesün. sonra kendi bilür. dedi Bununla birlıkte Mülakkap Muslihüddin "sanıklar gibi evine kapanıp gizlenmeyi uygun görmeyip" toplantıya geldi. Süleymaüye müderrislerinden Kejdihan damadı Abdullah Efendi, Mülakkap'ı görünce yanına sokuldu: - Bire, bu mahalle niçün geldin? Bu mahal ne mahaldır? Bire, Allah ınsaf viricek. Var, bu taraftan çekıl git. Ama Mülakkap kazasker, kendini namuslu biliyordu. Hanefi Efendi onu görünce dayanamadı, uzaktan görünen Şeyhülislama doğru atını sürdü. yanına yaİdaştı: - Sultanım. bu mel'un burada ne arar. niçün geldi? diye sordu. - Biz, dönsün ve bugün gelmesün deyu Hocalar adeta Sultan ibrahim'in cenazesine gelmiş, ıskat bekler bir durumda oturuyorlardı. Cinayetler işlendi, Sultan İbrahim'in çevresindeki kuvvetler elde edildi, önde ulema, korkutucu bir kalabalıkla saraya doğru yola çıkıldı. Sonunda amaca ulaşıldı, Valide Kösem Sultan ulemanın diretmesine dayanamadı, yedi yaşındaki torununun, Sultan Mehmed'in tahta çıkmasına boyun eğdi (1648). Sultan İbrahim'i tahtından indirmek için saraya giden kurulda ulema da vardı. Kara Çelebizade ile Şeyhülislam Abdurrahim Efendi en önde gelenlerdendi. haber gönderdik. Gelmiş, kendi bilür. Gerçekten de biraz sonra Mülakkap müthiş bır saldınya ugradı. Ulema hep Mülakkap'ın etrafını almışlar, ağır küfürler ediyorlardı. - Bire urun! bağırtısı yükselir yükselmez Mülakkap. - Meded sultanım! diye Şeyhülislama sığnmak istedi. Ama hiçbir yaran olmadı. Eski kazasker. bir iki dakika içinde •'yüzükoyun meksufü'l-avre (görülmesi haram sayüan yerleri açık)" yere serilmişti. Şeyhülislam hiç acele etmedı. camıye gitti. mihrabın vanına kumlup oturdu. Bu durum yeniçerileri çok ürkütmüştü. Onlar. ulemanın işledikleri bu cinayetı üzerlenne almak istemıyorlardı: - Efendiler! Bu şey bizden olmadı. yıne sizden oldu. dediler. Murad Ağa da camıden çıkıp askere şu emri verdi: - Ulema paralendiğine (öldürüldüğüne) nzamız yoktur. Bizden olmamıştır. Edebiniz ile olun. Asıl garibi. bu ayaklanmaya Cinci Hoca'nın da kanlmasıydı. Sultan İbrahim devrinı arpalık ka\gasıyla, mansıp alışverişiyle kirleten ulema, gelecek dönemi de elde etme çaresine bjjkıyorlardı. Bu isyanda ulemadan başka birbirine rekabet eden yoktu. Arpalık kavgasında birbirinın hayatını ortadan kaldıran hocalar, ısyanlann şerefıni bıle birbiriyle paylaşamıyorlardı. Topluluğa istemedıkleri biri gelse, hemen içlerinden biri üzerine atılıyor. bır yandan da arkadaşlarının: - Bire sefil! Bu mahal, düşmanlıkları ortaya koyma yeri midir. kendine gel. azarlamasıyla sakin olmaya çağnlıyordu. Yeniçerilerle birleşen Şeyhülislam şimdi cellatlara önayalc olmuştu... Hocalar adeta Sultan İbrahim'in cenazesine gelmiş. ıskat bekler bir durumda oturuyorlardı. Cinayetler işlendi. Sultan İbrahım'in çevresindeki kuvvetler elde edildi. önde ulema, korkutucu bir kalabalıkla saraya doğru yola çıkıldı. Sonunda amaca ulaşıldı, Valide Kösem Sultan ulemanın diretmesine dayanamadı. yedi yaşındaki torununun, Sultan Mehmed'in tahta çıkmasına boyun eğdi (1648). Sultan {brahım"i tahtından indirmek ıçin saraya giden kurulda ulema da vardı. Kara Çelebizade ile Şeyhülislam Abdurrahim Efendi en önde gelenlerdendi. Sultan İbrahim. etrafını kuşatan ağalara hayretle bakıyordu. O sırada gözü Şeyhülislam Abdurrahim Efendi'ye iliştı. öfkeyle bağırdı: - Bire Abdurrahim! Ben senı müftı etmedım mı? Şeyhülislam soğukkanlılıkla cevap verdi: - Hayır. Beni sen müfti etmedin. Allah eyledi. Sultan İbrahim hapsedildi. Ulema bununla da yetinmedıler. Sultan İbrahim'in öldürülmesi yolunda ferva verdiler. Bu ferva pek anlamlıydı. Gerçı Sultan İbrahim devnnde pek çok fenalıklar olmuştu. Haksız yere cinayetler, sa\wganlıklar. zorla mala el koymalar halkı canından bezdirmişti. Hiç kimsenın mal ve can güvenlıği yoktu. Ulema ise bunlann hiçbirini göz önüne almamışlardı. Onlann en çok ilgilerini çeken. arpalıklar, mansıplar, kadılıklarve medreselerdi Bunlann yetersiz kimselere verilmesıni Sultan İbrahim'in öldürülmesi ıçin önemli bir neden sayıyorlardı. Sonunda amaçlanna ulaştılar. Verdikleri fetva şuydu: "tlmhe ve seyfiye mansıplannı ehline vermeyip rüsvetle yaraşır olmayanlara bırakmakla nizam-ı âlemi bozan padişahın tahttan indirilip ortadan kaldınlması caiz olur mu? El- cevab: Olur." Ulema yalnvz fetvayı \ermekle kalmadılar. öldürmek ıçin padişahın hapsedıldiği odaya geldiler. Bir zamanlar ağalarla birleşen Şeyhülislam, şımdı cellatlara önayak olmuştu. Kazasker Bahai Efendi de orada bulunuyordu. Halk, ulema tarafından •şer-i şerife göre soyuluyordu Dördüncü Mehmed de\ ri (1648-1687). hoca nüfuzuna en uygun devirdi. Padişah yedi yaşında, devlet Kösem Sultan'ın elindeydi. Sarayda en çok sözlerini geçırenler. ağalardı. Ayaklanmayı onlar çıkarmışlar, ihtilali onlar yapmışlar, padişahı onlar tahtından indirmişlerdi. Ağalarla uyuştuktan, onlann haklı haksız her hareketini onayladıktan sonra kendilerinin de sözlennı geçıreceklen açıktı. Artık Sultan İbrahim'i tahttan ındiren ve sonra öldüren yenıçeri ağalan ortalığı yağmaya başlamışlardı. Ulema da bunlar arasındaydı. Ağalann zulmü altında penşan olan halkı "şer-i şeriPe göre soyacak ulema, bu görevi yerine getirmek için birbirlerini paralarlardı. Şeyhülislam Abdurrahim Efendi azledildikten sonra bütün fenahklan ortaya çıktı. Müftünün oğluna mansıp almak için para verenler yakasına yapıştılar, İstanbul Kadısı'nın huzuruna getirdiler. O zaman iki kadı arasında şiddetlı bır tartışma başladı. İstanbul Kadısı davayı dınledi. Akçelerin sahibine geri verilmesini hükme bağladı. Abdurrahim'in oğlu Mehmed Çelebi buna şaştı: - Efendi, bu nasıl hükümdür? diye bağırdı. Kadı cevap verdi: - Behey Çelebı. semn bıldiğin mes'ele değildür. Var. şu Müslümanlann hakkını ver. - Bıhamdillah okuduğumuz bize yeter. Hele meb'unluk (*) ile meşhur değilleriz. - Çelebi. meb'unlar kendü aybını halka isnad ve ıftira ile yüz çevıregelmişlerdır. Meb'un odur ki el altında yirmi otuz dılber oğlan besleye. Kadı efendi bu sözle de hiddetini yenemedı. Murad Paşa'ya (**) koştu. Çelebi'nın "edep dışı nitelikleriıu"'' anlattı. Murad Paşa. müftüyü de, oğlunu da 'Topal MuharrenVin kalyonuna koyup 'haccn şerife irsaT etti (gönderdi). (*) Meb unluk. Eşcinsellik. Ibne' sözcüğünden Arapça "meb 'un ' sıfatmdan. (**) Kara Murad Paşa, ilkı 1649- 1950'de. ıkinasi 1655 'te olmak üzere iki kez sadrazamhkta bulundu. Sürecek ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt Abidik, Kubidik, 148 Abi! Bir süre önce emekliye aynlan Yargıtay Başsavcı- sı Haluk Yardımcı, "Şeker Bayramı"n\ geçirdiği A- bant'ta, Refah Partisi'nin çok kurnaz bir parti oldu- ğunu, bu nedenle kapatılamadığını söylemiş. Sabah gazetesı muhabin İsmail Küçükkaya'nın Abant'tan bildırdiğine göre başsavcı, RP'nin kapatıl- ması için görev yaptığı sırada çok sayıda girişimler, başvurular olduğunu belirterek şöyle demiş: - Ama RP çok kumaz bir parti! Bir partinın kapatılması için o partınin genel baş- kanının, genel başkan yardımcısının veya genel sek- reterinin yasadışı bazı eylem ve sözlerinin olması ge- rektiğini vurgulayan Yardımcı, konuşmasını şöyle sür- dürmüş: - Oysa RP; Sincan, Sıvas, Kayseri belediye baş- kanlarını konuşturup hem kendi tabanına mesaj ve- riyor hem de kanuni takibattan kurtuluyor. Hiçbir si- yası parti, bır belediye başkanmın sözlen ve davra- nışlan nedeniyle kapatılamaz. Ancak o belediye baş- kanmın suç işlediği tespit edilir veyine de o partiden ihraç edilmezse o zaman kapatma gündeme gelir. RP'nin başındaki 148'in "kurnaz" olduğunu bilme- yen yoktur. "Kumaz" Farsça bir sözcük; Ali Püskül- İüoğlu'nun "Arkadaş Türkçe Sözlük"ünde, "kurnaz" sözcüğü ıçin şöyle deniyor: Kurnaz: Başkalannı kandırmasını ve ufak tefek oyunlaria amacına ulaşmayı becererı. açıkgöz kim- se. Emekli Başsavcı Yardımcı'ya göre demek ki Erba- kan, açıkgözlülükle kişıyı kandırmasını biliyor. Kos- koca Yargıtay Başsavcısı'nı bile kandırdığına göre cennet mennet dıyerek halkı niye kandıramasın? Abi- dik, kubidik, estek köstek he mı? Emekli Başsavcı Yardımcı, kanımca gerçeği söy- lemiyor, şöyle: MSP'nın eskı üyelerinden biri, Ergün Poyraz 1994 yılında. elinde belgeler, video kasetle- riyle, önemli yerlere uğradıktan sonra en son Yargı- tay Başsavcısı Haluk Yardımcı'nın makamına vanr. Başsavcıya kasetleri dinletir, görüntülen gösterir. Başsavcı da o sırada yanında bulunan yardımcısı da gözleri faltaşı gibi açılmış bir durumdadıriar. - Bu kadar da olmaz, bölge savcılan çalışmıyor, böyle belgeleri bize ulaştırmıyohar! Yardımcı, Ergün Poyraz'a: - Bu kasetleri bize bırakabilir misinız diye sorar. - Bunlan size bırakamam. Bunlan yazacağım "Re- fah'ın Gerçek Yüzü" adlı kitabımda kullanacağım. Siz, bana on tane boş kaset satın alıp venrseniz, si- ze bu kasetleri çekenm! - Peki, derier. O gün bugündür, on tane boş video kaseti alıp, Ergün Poyraz'a veremez Başsavcılık. Bel- ki de parası yoktur ganp başsavcılığın! - Allah Allah. neler oluyor şu dünyada diye yanıp durmuşlardır ne bileyım. Refah Partisi'nin eskı grup başkanvekili, şimdi Ada- let Bakanı, eski gezicı vaız Şevket Kazan, Bayram- paşa Refah Partisi'nde yaptığı konuşmada şoyle der: - Bu düzen benim değıl, bizim getıreceğımiz dü- zen 1400 yıl önce Arabistan'da, Hz. Ömer devrin- deki düzendir. 70 yılda bu düzen insanları birbınyle mahkemelik etti. Bir de mahkemelere, adalet mül- kün temelidir, diye yazmışlar. Altına Mustafa Ke- mal'/n adını koymuşlar. Bu söz, Islamın 'dır. Islam dü- zenihâkim iken günde birıkı dava olurken bu düzen- de herkes birbirtehyle mahkemelik. Bu düzen her~ kesi birbirleriyle mahkemelik etmiştir. Eski gezici vaiz, sorumlu yerde olmadığı için bu saçma sapan sözleriyle parti kapatılamaz, elbet. Oğuzhan Asiltürkneler diyor? - ...Bizim getireceğimiz düzen ile laikliğin ve de- mokrasinin arasında dağlar kadar fark var. Bizim ge- tireceğimiz düzen, dağların tepesinde yer alırken la- iklik ve demokrasi, uçurumların dibinde yer alır... Biz de bunlan yıllardır bir şey sanıyorduk, bır şey bile değillermiş! • • • Cumhuriyefte yayımlanan "Bodnım'un Öteki Yü- zü" başlıklı "Ankara Notlan"nöa, Amerikalı David S.'nin 10 bin dolannın ne olduğunu araştınyordum. Yazıda geçen ortaklardan Nezihe G.'den Cumhuri- yet Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç'e yolladığı faks mektubunu aldım. "Nezihe Güneri" imzasıyta yazılan mektupta şöyle deniyor: "09/02/1997 tarihli Cumhuriyet gazetesı Ankara Notları köşesinde Sn. Mustafa Ekmekçi tarafından kaleme alınan Bodrum'un bir diğer yüzü başlıklı ya- zının içeriği tamamen gerçek dışı olup, kulaktan dol- ma bilgilerie konu saptınlmıştır. Cumhuriyet gazetesi gibi bir gazetenin gerçeği araştırmadan ve konuyla ilgilı üçüncü şahıslann bil- gisine başvurulmadan kamuoyuna yansıtılması be- ni şahsen çok şaşırttı. Şahsıma gelen bu suçlamayı tüm yasal haklarım saklı kalmak kaydıyla kınıyorum. Saygılarımla. Nezi- he Güneri." Not: Bn. Nezihe Güneri'nin tepkisini anlıyorum. Ancak önemli olan David'ın ortak olarak yatırdığı 10 bin dclaria, kira bedeli olarak ödediğı 7600 Alman Markı'nın sonucunun ne olduğu idi. Bu konularda bir açıklama yapılırsa, memnun olacağım. Saygılar... M.E. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAI* 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Soyut bır şeyin, bır kavramın sım- gesı olan \arhk ya da eşya. amblem 2/ Eskı Yunan 3 kentlerinde pazar . yen... Gelecek. 3/ Kirhlıği gösteren ız... "Neler yap- madık şu \atan — Kımımız öldük Kımımız nutuk söyledık" (Orhan 8 Veli). 4/ Franz g Kafka'nın bır ro- manı. 5/ Bûyükbaş hayvan- lara venlen ortak ad... Bir spor aracı. 6/ Müstahkem yer... Kenar süsü... .4rgoda esrar. 7/ Bır şeyın dışardan 3 görünüşü. 8/Şarap mahze- 4 ni... Bır devletın başka bir devlete yaptığı bıldın. 9/ Salt güldürmeyı değil, yer- " gıyi. özellıkle de düşün- dürmeyi amaçlayan mızah g türü. q VXKAR1DAN AŞAĞIYA: 3 1/ "Görgüsü kıt. kaba saba adam" anlamında argo sözcük. 2/ Yurdumuzun bır bolgesı... Sıcak bölgelerde yetışen ınce saplı palmıve cınsi. 3/ Sınırlı bır yerle ilgili olan. . "Dehnn ne safa — acaba sım ü zerınde" (Zıya Paşa). 4/Ad ka\ mı hü- kumdan Şeddad tarafından cennete benzetılerek yaptınlan efsanevı bahçe.. Haber. 5/ Eski Mısır'da güneş tannsı . Sı- ırt'ınbirılçesı 6/"lrlandaCumhunyetOrdusu.. " Küçüker- kek kardeş. II Karagöz balığınm. boyu 15 cm'ye kadar olan yavrulanna venlen ad 8/ Bır malın cınsını ve fıyatını gös- teren küçük kâğıt... Tantalın sımgesı. 9/ A>ak dıreme. Bir şeyın doğru olduğunu belırtmek ıçin yapılan işaret.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear