25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 ARALIK 1997 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 Kocaeli Çanakkale PB 7 Giresun Izmir B X2 Ankara B 9 Diyarbakır PB 0 Şanlıurfa PB B 4 Mardin PB Manjsa _B 9 Eskişehir B 5 Siirt PB Aydın Denizli _B 11 Konya PB 19 Hakkâri PB B 8 Sıvas B 0 Van PB Zonguldak PB 1 Antalya B 13 Kars PB -5 Yurdun kuzeybatı ve aogu kesimleri parçalı bulutlu, dığeryerier par- çalı az bulutlu, Marma- rave yurdun ıçkesımle- Helsinkı nyeryersisligeçe^k. stockholm Hava sıcaklığı yurdun batıstnda Nssedilir de- recede artacak. doğu- Amsterdam da onemli bir değişiklik Brüksel olmayacak. Rüzgârgü- p a r j s ney ve doğu yönlerden hafif, ara sıra orta kuv- Bonn vetteesecek. Münih 3 Milano û Taşkent •Tahran Moskova Aşkabat Akmola Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire K PB K K PB PB PB Y -b -4 1 -4 3 -3 1 16 Şam 16 0Aç,k Parçalı bulutlu Sıslı k Çok buhjUu Yağmurtu Kariı Sulu kar t GCK gûrültükj G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK H Baştarafı 1. Sayfada kümet bunalımına dönüşmesini engellemek için bin dereden su getiriyortar. Ecevit, Başbakan'ın söylemlerini hergün yeni bir gerekçe ile hafifletmeye çabalıyor. Ne ki, AB'ye başvurumuzu geri çekerek efelenmenin bir yarar sağlamayacağını bilerek... Çeşitli nedenler öne sürüyor; meğer, değişik bir dizisenaryoüzerindedurmuşlar. Bunlardan biri de AB, altı ay içinde gereken yumuşamayı göster- mezse, üyelik başvurumuzu geri çekmekmiş! Bu senaryoların kıymet-i harbiyesi yok. Sadece masal olma niteliğinde savunular. Başbakan Yılmaz'ın son davranışına gaf mı de- sek yoksa dış siyaseti kişisel politika sanatı mı gö- rüyor diye değerlendirsek, bilemiyoruz. Bir kez, 6 ay dayatmasında direniyor Başbakan. Başvurumuzu "geri çekmek" yerine "Çekebilihz" diyor. Mehter yürüyüşündeki geri adım. Yılmaz, dikkat ediniz, bu türden dönüşleri hep yapıyor. AB'yi sorgulamayı ayaküstü demeçlerle sürdü- rüyor. Örneğin, bu kez "Kıbns'ı AB sürecine ön- celikle dahil etmekle Türkiye'ye verilen sözlerin çiğnenmiş" olduğunu vurguluyor, "Aldatıldık" di- yor. Işte bu noktada hükümetin önüne Şaibe Hanim ve Murat Karayalçın'ın geçmişteki yanlış politi- kalarını açıklama fırsatı çıkıyor. Fırsatı yaratan olaylar şöyle özetlenebilir: 2 Şubat 1995'te Londra'da Dışişleri Bakanı Ka- rayalçın, Ingiliz, AJman ve Fransız dışişleri bakan- lanyla bir toplantı yaptı. O sırada Yunanistan, gümrük birliğine girmemi- ze karşı. Muhalefetinden vazgeçmek için "Kıbns 'ın AB ile üyelik görüşmelerine başlamasını" önşart gösteriyor. 6 Şubat 1995'te, Fransız Alain Juppe Brük- sel'de Kıbrıs'la üyelik görüşmelerine başlanacağı- nı açıklıyor. Bu açıklama, türkiye'nin Güney Kıb- ns'ın AB üyeliğine muhalefeti kaldırdığı anlamına geliyor. Büyük gürültü kopuyor. Ama, AB Kıbns konu- sunda geri adım atmıyor. Ardından Yunanistan'ın muhalefeti kaldırması ve Şaibe'nin siyasal isteriye dönüşen girişimleriyle 6 Mart 1995'te Türkiye, GB'ye giriyor. Tavsiyeler iyi ama... Karayalçın; 2 Şubat Londra görüşmelerinde GB uğruna, Kıbns'tn AB'ye üyeliğine muhalefetimizi kaldıran tek cumle söylemediğini sürekli yineleyen demeçler veriyor. Nafile! Zira zihinleri bulandıran bir dizi soru ya- nıtsız kalıyor: GB'ye girme uğruna, Güney açtık mı açmadık mı? Geçmiş hükümetlerin AB politikalarındaki hata- ları nelerdir? Bu ve benzeri sorulan artık yanıtlamanın, gerçek- leri tam olarak saptamanın zamanı geldi, hatta ge- çiyor. Bugünkü genel görüşme TBMM'nin AB konu- sunda hükümetin arkasında durduğunu ya da dur- madığını gösteımesi açısından önem taşıyor. Kıbrıs, hem Avrupa'da hem de ABD'de Türkiye ile ilişkiler açısından bir numaralı sorun niteliğini sürdürüyor. Kıbns, bir yerde AB'ye girmemizin anahtan ko- numuna getiriliyor. Örneğin VVashington Post, AB mantığını yansıtıyor; AB, "Türkiye'nin Kıbns konu- sunda 'yumuşamasına karşılık' bir ödül olarak üye- liği" gösteriyor. Içimizdeki kimi yorumlar ise Kıbns'ın bir an ön- ce "icabına bakmayı" öğütlüyor. Gerekçe olarak AB'nin "Kıbns'ı çözümlemek- ten yana olmayanlann ekmeğine yağ sürdüğünü " söylüyorlar. Türkiye'nin en büyük düşmanı, içinde- ki dışındaki gerzek kafalar! New York Times; Clinton-Yılmaz zirvesinden önce Amerika'nın, Türkiye'nin Avrupa ile "daha iyi ilişkiler kurması" \ç\n elinden geleni yapmasını sa- lık verirken "ancak bu hedefe Türk liderlehn ken- di sorunlanna daha ciddi bakmalan sonunda va- nlabileceğini" öne çıkarıyor. Türk liderlerin "sorunlara daha ciddi bak- malan".... mı, dediniz? "Geveze" New York Times, "zırvalıyor". yeniden tarbsılabilir 9 TÜREYKÖSE ANKARA - Lüksemburg zirvesinin yarattığı gergin- lik ortamında, gümrük bir- liği anlaşması yeniden ma- saya yatınldı. Anlaşmanın imzalandığı dönemin Dışiş- leri Baka.ii, bugün TBMM Dışişleri Komisyonu Baş- kanhğı görevini yürüten Murat Karayalçın, iyi pa- zarlık yapmadıklan eleşti- rilerine. "O dönemin koşul- lannda elde edilebilecek en iyi SOBUÇ olduğu kanısuıda- yun. Yeniden müzakere edi- lebilir. Yanlışhk varsa. hfi- kiimet neden Brüksel'e res- men bir değişikliktalebi Uet- medi?" karşılığım verdi. Kıbns konusunda ödün ver- dikleri yorumlannı bir kez daha yalanlayan Karayal- çm; gümrük birliğiyle ilgili olarak hizmetlerin serbest dolaşımımın sağlanması. işadamlannın vize sorunu gibi konulann yeniden gün- demegetirilebileceğini söy- ledi. Lüksemburg zirvesinin ardından yaşanan düş kınk- lığı ortamında, DYP-SHP hükümeti döneminde imza- lanan gümrük birliği anlaş- ması da yeniden tartışmaya açıldı. Başbakan Yardımcı- sı Bülcnt Ecevit, "ABD'nin, bastınn uyarüanna karşın iyi pazariık yapılmadı*" der- ken TBMM Dışişleri Ko- misyonu'nun önceki günkü toplantısında da "Kıbns ödünü" tartışması yaşandı. DSP Zonguldak Milletve- kili MümtazSoysaTın Hür- riyet gazetesindeki köşesin- de yayımlanan bir yazısın- daki "Çiller diplomasisi 6 Mart 1995 günü gümrük birliğinin yürürlüğe gjriş karannı imzalarken, Kıbns Rumlanyla üyelikgörüşme- lerinin başlamasına da razı olmuş durumdaydı. O za- manki Dışişleri Bakanı'nın dununu kurtarmak için im- zadan birkaç saat sonra vaptığı çekince niteliğinde- ki yemek konuşması bik si- yasi makamlann ferasetiyle değiL bir müsteşar yardım- cısının tsranyiayapılmış de- ğümidir?" ifadelerine. Ka- rayalçın'ın "tamamen ger- çek dışı" diye itiraz ettiği öğrenildi. Clinton mesafeli • Başturafı 1. Sayfada lirterek burada bulunmaktan duydu- ğu memnuniyeti dile getiren Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: "ABD veTürkiye ild müttefiktir. tld- ü ilişküerimizde zaman zaman iniş çı- kışlanmız nlmuştur. Ama bunlar ke- sinlikle önü ahnamaz problemler de- ğikü. Biz soğuk sa> aş dönemini > akın iş- biriiği ve kararlılığunız sayesinde atlat- bk. Son olarak da 1990'larda mumnu- niyetle not ettik kL doğru şe>i vapmışız. İnanıyonız ki aym yotda iterİemeliyiz. Deride bu ilişkilerimizi daha da geiişti- receğiz."' Yılmaz. "Türkhükümeti,de- mokratiksistcmini \e insan haklan du- rumunu iyileştirmeje karariıdır" diye konuştu. Başbakan, konuşmasmın so- nunda, Beyaz Saray'da Clinton ile ya- rarlı görüşme yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek "Clin- ton'ın yetenekli lideriiğj altındailişkile- rimiz gelişecek ve giderek artan bir tempoiteyükseJecektir** ifadesini kul- landı. 'Çifte standart' Yılmaz, Clinton ile görüşmesi önce- sinde ABD Savunma Bakanı W3Kam Cohen ile de bir araya geldi. Cohen sa- vunmaya ilişkin konulann ele ahndığı bu görüşme sırasında Türkiye'de yaşa- nan insan haklan ihlallerini gündeme getirmek istediği ancak Yılmaz'ın "Bu konuyu sizinle tarüşmak istemiyoruz, insan haklan konusunda dünyada çif- te standart >ar" dediği öğrenildi. ABD"nin dış politikalanna yön ve- renlerce "aşın niilliyetçi, fazla duygu- salvekaübirbder" olarak tanımlanan Yılmaz. New York ve VVashington'da, REFAHYOL deneyiminden ürken Clinton yönetimi ile finans çevreleri tarafından sıcak bir ilgiyle karşılandı. Yılmaz, ABD'deki temaslan sırasında AB'nin Türkiye'ye karşı aynmcı dav - randığını, Türk-.*Lmerikan ilişkilerinde siyasi ve'ekonomik yönü ağır basan stratejik işbirliği yapmak gerektiğini vurguladı. Yılmaz, VVashington'daki yoğun te- maslannda sık sık Lüksemburg zirve- sine değinerek Türkiye ile ilgili olarak azınlığın görüşünün egemen olduğunu vurguladı ve AB 'nin çoğunluğunun bu durumu düzeltmesi gerektiğini belirt- ti. Zirvede alınan kararlann Kıbns'ı bölünmeye götüreceğinı savunan Yıl- maz. AB'nin "çjrkin bir oyun" oyna- dığını söyledi. Yılmaz. önceki gece uluslararası ha- berajanslan ve Amerikan medyasının temsilcileri için basın toplantısı dûzen- ledi. Türk gazetecilerin alınmadığı top- lantının içeriğiyle ilgili olarak daha sonra Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bü- yükelçi Necati Ltkan bilgi verdi. Utkan, Yılmaz'ın. "Huisthan kim- Uğe sahip ohnayan bir ülkenin AB'de yerinin olmavacağuta dair Almama Başbakanı Helmut Kohl ünbiraçıkîa- ması var. KendisiTürkive'yi kastetmiş- ti. Ancak bu görüş AB'nin çoğunluğu- nun görüşü değildir. Ama Lüksem- burg'da azınlık olanlann sözü gecti. Şimdi AB bu tutumunu revize etmett, çoğunluk istemedigine göredeğişmefi" dediğini aktardı. Yılmaz'ın. AB'nin Güney Kıbns'ı tam üyelik müzakerelerine davet etti- ğinin ve Türkiye'yi ise dışladığının ha- tırlatılması ve Ankara'nın nasıl da\Ta- nacağmın sorulması üzerine şu karşı- hğı verdiği bildirildi: "l%0 Londrave Zürih anlaşmalan var. Kıbns, bu anlaş- malar uyannca Türkiye ve Yunanis- tan'rn nzası olmayan bir uluslararası kuruluşa katılamaz. Biz bu konuda AB'yi uyardık. KKTC'yi de müzake- relere kaülma\a ikna etmemizi istedi- ler. KKTC'nin hangi sıfatta katuacağı- nı sorduk. Bundan önceki koşul, AB'ye Kıbns'ın üyetiğinin ancak federal çö- züm sağlandıktan sonra olacağı idi. Fa- kat zirve karaıianna baknk ki bu ko- şul kaldınlmış. yani federal çözünı ol- madan da olur anlamında. KKTC ile ortak deklarasyonumuz var. AB'nin Güney Kıbns'ı davet etmesi halinde kısmi entegrasyona gidileceği betirtili- yor ve KEK kuruluyor. Biz bu süreci AB ile Güney Kıbns'ın birleşme süre- cine paralel olarak getiştirmeye karar verdİk." AB'nin aldığı karann çözümü güç- leştirdiğini vurgulayan Yılmaz, KK- TC'nin de tepkisini ortaya koyduğunu kaydetti. Mesut Yılmaz, "AB'nin al- mış olduğu karar, Kıbns'ı taksime gö- türür, Ada'yı böter" dedi. Yılmaz, ABD ile Türkiye arasında Savunma ve Ekonomik İşbirliği An- laşması bulunduğunu hatırlattı ve bu anlaşmaya U ABD ekonomik ilişkiler- deki engelleri ortadan kakürmaya ca- hşacak" diye bir ifadenin daha sonra eklendiğini vurguladı. Bu hatırlatmadan sonra, Yılmaz, ABD'nin Türk tekstil ürünlerine hâlâ kota uyguladığmı kaydetti ve stratejik ilişkilerin ekonomik boyutunun bulun- duğunun altıru çizdi. Yılmaz, bir soru üzerine Iran ile ekonomik ilişkileri ge- liştirmek istedikJerini söyledi. Yılmaz, "Burada sorun İran'ın rejimini dtşan- ya ihraç etmesidir. İran'ın yeni liderli- ğinin değişik bir görüşü benimsediğini ümit ediyoruz'" dedi. Yılmaz. BM ile Irak'ın anlaşması ve yaptınmlann kalkması halinde, bu du- nımdan en fazla mutluluk duyan ülke- nin Türkiye olacağını da belirtti. Ambargo karannı Ecevit önledi LALE SARIİBRAHİMOĞLU ANKARA - Kıbns ve Yunanistan politikalan konusunda "Şahin" ola- rak bilinen Başbakan Yardımcısı Bü- ksnt^evit ile kısmen daha.'^umuşak. yaklaşımı ile "güvercin" diye tanım'i 1 ' lanan Başbakan Mesut Yılmaz ara- sında. Avrupa Birliği (AB) ile ilişki- ler konusunda rollerdeğişti. Bugeliş- menin en somut göstergesi. Yıl- maz'ın, AB'nin Lüksemburg zirve- sinde Türkiye'ye ağır koşullar getiren karanna karşı koalisyon ortaklann- danhabersiz yaptığı ikinci açıklama- da sertleşmesi oldu. Yılmaz'ın sürp- riz çıkışının iç politikada puan topla- maya yönelik olduğuna da işaret edi- liyor. Ecevit. Yılmaz'ın, AB'nin Tür- kiye'ye ilişkin tutumunu yeniden gözden geçirmemesi durumunda An- kara'nın 1987 yılında yaptığı adaylık başvurusunu geri çekeceğini açıkla- ması karşısında, bunu Başbakan "ın kişisel görüşü olarak nitelendirmişti. Ecevit'in. Ankara'nın tam üyelik yo- lundakı temel ilkesinde sapma olma- Ş Ş h i h 'ye karşı izîene- cek politikalar arasındaki nüansı, hem de Yılmaz'ın şahinleştiğini gös- termesi açısından önem taşıyor. Yılmaz, daha önce hükümet adına yaptığı açıklamada. AB'nin Türki- ye'ye ilişkin tutumunu yeniden göz- den geçirmesi için 6 aylık süre vermiş ve bu süre içinde siyasi ilişkilerin dondurulduğunu açıklamıştı. Yılmaz'ın, Lüksemburg zirvesi so- nuçlannın açıklanmasının ardından pazar günü hükümetin diğer ortakla- n ile bir durum değerlendirmesi yap- tığı toplantıda. AB ülkelerine ticaret- te ve savunma sanayiinde ambargo uygulanacağını resmen açıklama yanlısı olduğu da öğrenildi. Yıl- maz'ın. BakanlarKurulutoplantısın- dan hemen önce yapılan bu son de- ğerlendirme toplantısında; tam üye- liğiııgeri çç da direttiği öğ Türkiye'nin sertleşerek AB'ye tüm kapılan kapayıp manevra alanını da- raltmasından kaygılanan Ecevit'in, Başbakan'ı caydırdığı belirtildi. AB ise Yılmaz'ın zihinleri kanştıran ve iç politikaya yönelik olduğu iddia edi- len açıklamasının, hükümetin resmi görüşü olup olmadığı konusunda açıklama bekliyor. Cumhuriyet'e konuşan bir Batılı diplomat, "Şimdi herkesin sakinleş- mesini beldiyoruz. Zaten araya Noel giriyor. Sizde de ramazan a>ı başlıyor. Ocaktan itibaren daha hareketü bir döneme gireceğiz'' dedi. qeçM&t JEDA ÖZÜLKÜ JMANSUR ARK p Caddesi Munnara ı HtR ÇARŞAMBA, BÜTÜN BİR HAFTAl 'Demokrasi geliştirilecek' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İnsan haldanndan sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk, düşün- ce anlatım özgürlüğüyle il- gili çalışmalann "yeterlibu- lunmadığı için" yeniden ele alındığını söyledi. Türk, bu çalışmalann Lüksemburg zirvesinde Türkiye aleytıi- ne çıkan karardan etkilen- meyeceğini savundu. İnsan haklanndan sorum- lu Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk, İnsan Haklan Koordinatör Üst Kuru- lu'nun dünkü haftalık ola- ğan toplantısının ardından alınan kararlan açıkladı. Hikmet Sami Türk, adli mu- ayene ve raporlarla ilgili ça- lışmalara Adli Tıp Kurumu Başkanı. lstanbul Adli Tıp Enstitüsü Müdürü ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Baş- kanı'nın katılmasının sağla- nacağını bildirdi. Toplantıda. Başbakanlık bünyesinde oluşturulacak insan haklan bilgi bankasıy- la ilgili çalışmalann gözden geçirildiğinibildiren Bakan Türk, bu konudaki çalışma- lara katılan bakanlıklann. en geç bir hafta içinde önc- rilerini İnsan Haklan Koor- dinatör Üst Kurulu'na suna- caklannı söyledi. Türk, çağ- daş standartlara uygun ceza ve tutukevlerinin inşa edil- mesi için yeni projeler üre- tileceğini söyledi. Meclis AB'yi tarbşacak I Baştarafı 1. Sayfada dar yeni bir zirve toplanıp, Türkiye ile ilgili karardegiş- tirümezse adayhk başvuru- muzu geri çekeriz" açıkla- masında bulunması, ANAP'ın TBMM'den des- tek için sürdürdüğü çabala- n sekteye uğrattı. Yılmaz'ın açıklamalarının Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit ve Dışişleri Bakanı İsmailCem tarafindan desteklenmeme- si. TBMM görüşmelerinde fazla tartışma yaşanmadan ortak karar ahnmasına yö- nelik planı bozdu. Bazı ka- bine üyeleri. "6 ay sonra adayiığı çekme" gibi çok önemli stratejik karann aya- küstü açıklanmasına tepki gösterirken, "Bakanlar Ku- mlu'ndan sonra adayuğımı- n geri çekebiliriz, gibi bir ifa- de kulİaıulabilirdi" dediler. Kulislerde, "Yümaz erken seçime gidiyor. 6 ay içinde AB karannı düzeltirse bu le- hine olur. düzeltmez de aday- hktan çekilme noktasına ge- Unirse seçimegiderken bu da bir meydan okuma olarak puan kazandırır. Haziran- dan sonra mutlaka seçim gö- rünüyor" değerlendirmeleri yapıldı. DSP Zonguldak Milletvekili MümtazSoysaL TBMM'nin duyarlılığını gösterecek bir uzlaşma aran- ması konusunda. "Karara gerek yok. Meclis kararlan enflasyonu yaratmasınlar" dedi. ANAP Grup Başkan- vekili Clkü Güney, danışma kurulunda genel görüşme önergesinin öngörüşmesinin bugün yapılmasının benim- sendiğini belirterek. "Bizde ANAP olarak bu milli konu- nun önemi nedenine binaen destek vermeye karar ver- dik" dedi. Güney, öngörüş- menin ardından da hüküme- tin AB konusundaki tavnnı destekleyen bir metin çıka- cağını belirterek. "Çünkü, bu konuda hiçbir siyasi par- ti farklı görüşe sahip degil. Sanıyorum. ortak bir metin üzerinde tüm MecUs'in duy- gulan dile geurUecek" diye konuştu. ^ 1 • Bl ^SU KAMCAN DÜZELTME 19.12.1997 tarihınde Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan "Memurlara Çağn" ilanına;... "Devrimci Memur Hareketi" sözcükleri sehven girmiştir. Düzeltiriz. Tertip Komitesi Adına NAZMİYE KAYA Bem-Sen Genel Merkez Yöneticisi G U N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada Mesut Yılmaz kalp kınyor... Tansu Çiller ülkenin çıkarlannı satardı... Mesut Yılmaz, çıkartanmız üzerine caka satıyor... Yılmaz'ın, "ciddi", "ağırbaşlı", "devletadamı"tit- çemi zaman zaman konumunu hafıfletiyor. Yılmaz, ABD yolunda Brüksel'de benzin alınca gaza bastı. Keşke benzin yerine tatlı molası verse- lerdi. Brüksei'de öylebir gürledi ki, "ElNino" pes edip Avrupa'dan ve ülkemizden çekip gitti: "AB önümüzdeki haziran ayına kadar Türkiye 'nin de öteki on bir ülke ile birlikte tam üyelik sürecini başlatmazsa başvurusunu geri çekecek." "Kinket zırvalıyor..." "J uncker geveze..." "Türkiye muz cumhuriyeti değildir..." ABD'ye ulaşıp ayaklan yere basınca durumu "yumuşattı": "Tam üyelik başvurumuzu geri çekebiliriz..." Yılmaz, ABD'de Brüksel 'deki sözlerini biraz yu- muşattıktan sonra ekledi: "Çok karariıyız..." Yılmaz'ın vurgulanndan en doğrusu, Türkiye'nin muz cumhuriyeti olmadığıydı. Gerçekten de öyle. Ithalatın artmasıyla birlikte, Antalya ve Içel bölge- sinde yapılan muz üretimi yok denecek kadar azal- dı. "Muz cumhuriyeti" ABD''nin özellikle Orta ve Gü- ney Amerika ülkelerindeki tutumunun ardından yaygınlaşan bir deyim. Bu ülkelerde, muz ve kah- ve alanlannın çok büyük bölümü ABD şirketlerinin elinde. Örneğin, Nikaragua'da "tam bağımsızlık- çı" Sandinistalann iktidarı kaybetmesinin neden- lerinden biri Amerikan şirketlerinin tarım alanların- dan çekilmesini istemeleriydi. Guatemala'da bağımsız devlet kuruldu ama, "bağımsızlık bildirgesinin" birinci maddesı şuydu: "Halkın ilan etmesinden duyulan kaygı nede- niyle Guatemala'da bağımsızlık ilan edilmiştir." Vurgulamaya gerek yok, Guatemala'da yüzde 20 melez ve beyaz azınlık, yüzde seksen yerliyi yöne- tiyor. Bu ömekler bitmez... Yılmaz'ın, ABD yolunda bu değerlendirmeyi yapmasını "ters köşe"biryak- laşımla şöyle yorumlayabiliriz: "Ey ABD, bize muz cumhuriyetleri muamelesi yapma..." Durum elbetteböyledeğildi. Yılmaz, "akım"öer- ken "beyazım" demişti. VVashington Enstitüsü'nün Türkiye uzmanı Alan Makovsky nin hazıriadığı rapor, ABD'nin avuçla- nnı oğuşturduğunu gösteriyordu: "ABD, tam ve kuvvetli destekle Türkiye'nin Ba- tı'daki konumunu güçlendirmeli.". „ ,^, , . „ . »^^ Buruk yetkililer... Avrupa'nın Yılmaz'a bakışı ise daha değişik ol- du. Alman Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel, bu konu- daki soruya, "Benim ağzımı bozmayın" karşılığı- nı verdi. Kinkel'in sözünü bu köşeye şöyle çevire- biliriz: "Sözü aynen iade ediyorum." Yılmaz, Lüksemburg Başbakanı Juncker'i "ge- veze" biri olarak değeriendirebilir. Kendi konuşma hızıyla karşılaştırmıştır. Avrupa Komisyonu'nun Dış llişkilerden Sorum- lu Komiseri Hans Van den Broek'ın yanıtı çok şe- yi anlatıyordu: "Siz Yılmaz'ı birde ABD gezisi dönüşü dinleyin." Yılmaz, Türkiye'deki zamanla dün akşam saat- lerinde ABD Başkanı Clinton'la görüştü. Görüş- menin değeriendirmesini sonraya bırakalım. ABD'nin Kıbns konusunda bir an önce kesin çö- züm istemesi kendi iç politikasıyla da doğrudan bağlantılı bir durum. Bu konuda Clinton'ın Kıbns Özel Temsilcisi Richard Holbrooke'un yorumu şu: "AB'nin karan sürecizora soktu..." AB'de Van den Broek, ABD'de Holbrooke... Her iki yetkilinin soyadını telaffuz ettikçe insanın içine bir "buruk"\uk çöküyor... Basbakanlığa yurüyecekler îşçi emeklilerinin 'bekleme' eylemi (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye lşçi Emeklileri Cemiyeti'nin dün DSİ Konferans Salo- nu'nda düzenlediği toplan- tıya, Başbakan yardımcıla- n Bülent Ecevit İsmet Sez- gin ile Çalışma ve Sosyal Gü\ enlik Bakanı Nami Ça- ğan'ın katılmamasını iste- yen işçi emeklileri "bekle- me" eylemi gerçekleştirdi. Türkiye lşçi Emeklileri Ce- miyeti Genel Başkanı İbra- him Ethem Ezgü, hükümet yetkililerinden herhangi bi- risinin gelmemesi duru- munda Basbakanlığa yürü- yeceklerinı söyledi. Türki- ye İşçi Emeklileri Cemiyeti Genel Başkan Yardımcısı Zehra İnci Kovuncu. Baş- bakan MesutYdmaz'ın söz- lerini eleştirerek "Biz iste- nen fedakâruklann tarafi olamayız, ohnaya da gücü- müzyok" dedi. Türkiye tşçi Emeklileri Cemiyeti, düzenledikleri toplantıya hükümet üyeleri ve iktidar ortaklannm gel- memesini protesto etmek için dün DSİ Konferans Sa- lonu'nda "bekkme" eylemi gerçekleştirdi. Genel Baş- kan Ezgü, salonda bekleyen yaklaşık 400-500 kadar işçi emeklisine hitaben yaptığı konuşmada, Ecevit, Sezgin ile Çağan'ı, sorunlannı din- lemek üzere salona davet et- tiklerini ancak olumlu so- nuç alamadıklannı söyledi. Zehra tnci Koyuncu. Cum- huriyet'in eylemle ilgili ola- rak sorulannı yanıtlarken, "Biz TBMM Plan >e Bütçe Komisyonu'nda kabul edi- len 1998 yüı bütçe tasansın- da öngörülen yüzde 30 zam- mın artbnlmamasınatepkj- Kyiz" dedi. Koyuncu, 1998 yılı bütçe kanun tasansında işçi emeklileri için iyileştir- me yapılmamastnm kendi- lerini büyük hayal kınklığı- na uğrattığını kaydetti. Ko- yuncu. "Biz genelde istenen fedakâriüdann tarafi ola- mayız, olmaya da gücümüz yok. İnsanca yaşayacak üc- ret istiyoruz" diye konuştu. Sağ"lık-lş ve*Hizmet-tş sendikalan, işçi emeklileri- nin yiyecek gereksinimleri- nin karşılanması için salona kumanya gönderdi. Kuman- ya almak için alt kata inmek isteyen Türkiye tşçi Emek- lileri Cemiyeti Malatya Şu- be Üyesi AH Seydi, merdi- venlerden düşerek yaralan- dı. Seydi, SSK Dışkapı Has- tanesi'ne kaldınldı. Emekli- ler, Ankara Marşı ve şarkı- lar söyleyip hükümet aley- hine sloganlar atarak bek- leyişlerini sürdürdüler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear