Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 ARALIK 1997 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
Kocaeli
Çanakkale PB 7 Giresun
Izmir B X2 Ankara
B
9 Diyarbakır PB
0 Şanlıurfa PB
B 4 Mardin PB
Manjsa _B 9 Eskişehir B 5 Siirt PB
Aydın
Denizli
_B 11 Konya PB 19 Hakkâri PB
B 8 Sıvas B 0 Van PB
Zonguldak PB 1 Antalya B 13 Kars PB -5
Yurdun kuzeybatı ve
aogu kesimleri parçalı
bulutlu, dığeryerier par-
çalı az bulutlu, Marma-
rave yurdun ıçkesımle- Helsinkı
nyeryersisligeçe^k. stockholm
Hava sıcaklığı yurdun
batıstnda Nssedilir de-
recede artacak. doğu- Amsterdam
da onemli bir değişiklik Brüksel
olmayacak. Rüzgârgü- p a r
j s
ney ve doğu yönlerden
hafif, ara sıra orta kuv- Bonn
vetteesecek. Münih 3 Milano
û
Taşkent
•Tahran
Moskova
Aşkabat
Akmola
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
K
PB
K
K
PB
PB
PB
Y
-b
-4
1
-4
3
-3
1
16
Şam 16
0Aç,k Parçalı bulutlu Sıslı k Çok buhjUu Yağmurtu Kariı Sulu kar t GCK gûrültükj
G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK
H Baştarafı 1. Sayfada
kümet bunalımına dönüşmesini engellemek için
bin dereden su getiriyortar.
Ecevit, Başbakan'ın söylemlerini hergün yeni bir
gerekçe ile hafifletmeye çabalıyor. Ne ki, AB'ye
başvurumuzu geri çekerek efelenmenin bir yarar
sağlamayacağını bilerek...
Çeşitli nedenler öne sürüyor; meğer, değişik bir
dizisenaryoüzerindedurmuşlar. Bunlardan biri de
AB, altı ay içinde gereken yumuşamayı göster-
mezse, üyelik başvurumuzu geri çekmekmiş!
Bu senaryoların kıymet-i harbiyesi yok. Sadece
masal olma niteliğinde savunular.
Başbakan Yılmaz'ın son davranışına gaf mı de-
sek yoksa dış siyaseti kişisel politika sanatı mı gö-
rüyor diye değerlendirsek, bilemiyoruz.
Bir kez, 6 ay dayatmasında direniyor Başbakan.
Başvurumuzu "geri çekmek" yerine "Çekebilihz"
diyor. Mehter yürüyüşündeki geri adım. Yılmaz,
dikkat ediniz, bu türden dönüşleri hep yapıyor.
AB'yi sorgulamayı ayaküstü demeçlerle sürdü-
rüyor. Örneğin, bu kez "Kıbns'ı AB sürecine ön-
celikle dahil etmekle Türkiye'ye verilen sözlerin
çiğnenmiş" olduğunu vurguluyor, "Aldatıldık" di-
yor.
Işte bu noktada hükümetin önüne Şaibe Hanim
ve Murat Karayalçın'ın geçmişteki yanlış politi-
kalarını açıklama fırsatı çıkıyor.
Fırsatı yaratan olaylar şöyle özetlenebilir:
2 Şubat 1995'te Londra'da Dışişleri Bakanı Ka-
rayalçın, Ingiliz, AJman ve Fransız dışişleri bakan-
lanyla bir toplantı yaptı.
O sırada Yunanistan, gümrük birliğine girmemi-
ze karşı. Muhalefetinden vazgeçmek için "Kıbns 'ın
AB ile üyelik görüşmelerine başlamasını" önşart
gösteriyor.
6 Şubat 1995'te, Fransız Alain Juppe Brük-
sel'de Kıbrıs'la üyelik görüşmelerine başlanacağı-
nı açıklıyor. Bu açıklama, türkiye'nin Güney Kıb-
ns'ın AB üyeliğine muhalefeti kaldırdığı anlamına
geliyor.
Büyük gürültü kopuyor. Ama, AB Kıbns konu-
sunda geri adım atmıyor. Ardından Yunanistan'ın
muhalefeti kaldırması ve Şaibe'nin siyasal isteriye
dönüşen girişimleriyle 6 Mart 1995'te Türkiye,
GB'ye giriyor.
Tavsiyeler iyi ama...
Karayalçın; 2 Şubat Londra görüşmelerinde GB
uğruna, Kıbns'tn AB'ye üyeliğine muhalefetimizi
kaldıran tek cumle söylemediğini sürekli yineleyen
demeçler veriyor.
Nafile! Zira zihinleri bulandıran bir dizi soru ya-
nıtsız kalıyor:
GB'ye girme uğruna, Güney
açtık mı açmadık mı?
Geçmiş hükümetlerin AB politikalarındaki hata-
ları nelerdir?
Bu ve benzeri sorulan artık yanıtlamanın, gerçek-
leri tam olarak saptamanın zamanı geldi, hatta ge-
çiyor.
Bugünkü genel görüşme TBMM'nin AB konu-
sunda hükümetin arkasında durduğunu ya da dur-
madığını gösteımesi açısından önem taşıyor.
Kıbrıs, hem Avrupa'da hem de ABD'de Türkiye
ile ilişkiler açısından bir numaralı sorun niteliğini
sürdürüyor.
Kıbns, bir yerde AB'ye girmemizin anahtan ko-
numuna getiriliyor. Örneğin VVashington Post, AB
mantığını yansıtıyor; AB, "Türkiye'nin Kıbns konu-
sunda 'yumuşamasına karşılık' bir ödül olarak üye-
liği" gösteriyor.
Içimizdeki kimi yorumlar ise Kıbns'ın bir an ön-
ce "icabına bakmayı" öğütlüyor.
Gerekçe olarak AB'nin "Kıbns'ı çözümlemek-
ten yana olmayanlann ekmeğine yağ sürdüğünü "
söylüyorlar. Türkiye'nin en büyük düşmanı, içinde-
ki dışındaki gerzek kafalar!
New York Times; Clinton-Yılmaz zirvesinden
önce Amerika'nın, Türkiye'nin Avrupa ile "daha iyi
ilişkiler kurması" \ç\n elinden geleni yapmasını sa-
lık verirken "ancak bu hedefe Türk liderlehn ken-
di sorunlanna daha ciddi bakmalan sonunda va-
nlabileceğini" öne çıkarıyor.
Türk liderlerin "sorunlara daha ciddi bak-
malan".... mı, dediniz?
"Geveze" New York Times, "zırvalıyor".
yeniden
tarbsılabilir
9
TÜREYKÖSE
ANKARA - Lüksemburg
zirvesinin yarattığı gergin-
lik ortamında, gümrük bir-
liği anlaşması yeniden ma-
saya yatınldı. Anlaşmanın
imzalandığı dönemin Dışiş-
leri Baka.ii, bugün TBMM
Dışişleri Komisyonu Baş-
kanhğı görevini yürüten
Murat Karayalçın, iyi pa-
zarlık yapmadıklan eleşti-
rilerine. "O dönemin koşul-
lannda elde edilebilecek en
iyi SOBUÇ olduğu kanısuıda-
yun. Yeniden müzakere edi-
lebilir. Yanlışhk varsa. hfi-
kiimet neden Brüksel'e res-
men bir değişikliktalebi Uet-
medi?" karşılığım verdi.
Kıbns konusunda ödün ver-
dikleri yorumlannı bir kez
daha yalanlayan Karayal-
çm; gümrük birliğiyle ilgili
olarak hizmetlerin serbest
dolaşımımın sağlanması.
işadamlannın vize sorunu
gibi konulann yeniden gün-
demegetirilebileceğini söy-
ledi.
Lüksemburg zirvesinin
ardından yaşanan düş kınk-
lığı ortamında, DYP-SHP
hükümeti döneminde imza-
lanan gümrük birliği anlaş-
ması da yeniden tartışmaya
açıldı. Başbakan Yardımcı-
sı Bülcnt Ecevit, "ABD'nin,
bastınn uyarüanna karşın
iyi pazariık yapılmadı*" der-
ken TBMM Dışişleri Ko-
misyonu'nun önceki günkü
toplantısında da "Kıbns
ödünü" tartışması yaşandı.
DSP Zonguldak Milletve-
kili MümtazSoysaTın Hür-
riyet gazetesindeki köşesin-
de yayımlanan bir yazısın-
daki "Çiller diplomasisi 6
Mart 1995 günü gümrük
birliğinin yürürlüğe gjriş
karannı imzalarken, Kıbns
Rumlanyla üyelikgörüşme-
lerinin başlamasına da razı
olmuş durumdaydı. O za-
manki Dışişleri Bakanı'nın
dununu kurtarmak için im-
zadan birkaç saat sonra
vaptığı çekince niteliğinde-
ki yemek konuşması bik si-
yasi makamlann ferasetiyle
değiL bir müsteşar yardım-
cısının tsranyiayapılmış de-
ğümidir?" ifadelerine. Ka-
rayalçın'ın "tamamen ger-
çek dışı" diye itiraz ettiği
öğrenildi.
Clinton mesafeli
• Başturafı 1. Sayfada
lirterek burada bulunmaktan duydu-
ğu memnuniyeti dile getiren Yılmaz,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
"ABD veTürkiye ild müttefiktir. tld-
ü ilişküerimizde zaman zaman iniş çı-
kışlanmız nlmuştur. Ama bunlar ke-
sinlikle önü ahnamaz problemler de-
ğikü. Biz soğuk sa> aş dönemini > akın iş-
biriiği ve kararlılığunız sayesinde atlat-
bk. Son olarak da 1990'larda mumnu-
niyetle not ettik kL doğru şe>i vapmışız.
İnanıyonız ki aym yotda iterİemeliyiz.
Deride bu ilişkilerimizi daha da geiişti-
receğiz."' Yılmaz. "Türkhükümeti,de-
mokratiksistcmini \e insan haklan du-
rumunu iyileştirmeje karariıdır" diye
konuştu. Başbakan, konuşmasmın so-
nunda, Beyaz Saray'da Clinton ile ya-
rarlı görüşme yapmaktan duyduğu
memnuniyeti dile getirerek "Clin-
ton'ın yetenekli lideriiğj altındailişkile-
rimiz gelişecek ve giderek artan bir
tempoiteyükseJecektir** ifadesini kul-
landı.
'Çifte standart'
Yılmaz, Clinton ile görüşmesi önce-
sinde ABD Savunma Bakanı W3Kam
Cohen ile de bir araya geldi. Cohen sa-
vunmaya ilişkin konulann ele ahndığı
bu görüşme sırasında Türkiye'de yaşa-
nan insan haklan ihlallerini gündeme
getirmek istediği ancak Yılmaz'ın "Bu
konuyu sizinle tarüşmak istemiyoruz,
insan haklan konusunda dünyada çif-
te standart >ar" dediği öğrenildi.
ABD"nin dış politikalanna yön ve-
renlerce "aşın niilliyetçi, fazla duygu-
salvekaübirbder" olarak tanımlanan
Yılmaz. New York ve VVashington'da,
REFAHYOL deneyiminden ürken
Clinton yönetimi ile finans çevreleri
tarafından sıcak bir ilgiyle karşılandı.
Yılmaz, ABD'deki temaslan sırasında
AB'nin Türkiye'ye karşı aynmcı dav -
randığını, Türk-.*Lmerikan ilişkilerinde
siyasi ve'ekonomik yönü ağır basan
stratejik işbirliği yapmak gerektiğini
vurguladı.
Yılmaz, VVashington'daki yoğun te-
maslannda sık sık Lüksemburg zirve-
sine değinerek Türkiye ile ilgili olarak
azınlığın görüşünün egemen olduğunu
vurguladı ve AB 'nin çoğunluğunun bu
durumu düzeltmesi gerektiğini belirt-
ti. Zirvede alınan kararlann Kıbns'ı
bölünmeye götüreceğinı savunan Yıl-
maz. AB'nin "çjrkin bir oyun" oyna-
dığını söyledi.
Yılmaz. önceki gece uluslararası ha-
berajanslan ve Amerikan medyasının
temsilcileri için basın toplantısı dûzen-
ledi. Türk gazetecilerin alınmadığı top-
lantının içeriğiyle ilgili olarak daha
sonra Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bü-
yükelçi Necati Ltkan bilgi verdi.
Utkan, Yılmaz'ın. "Huisthan kim-
Uğe sahip ohnayan bir ülkenin AB'de
yerinin olmavacağuta dair Almama
Başbakanı Helmut Kohl ünbiraçıkîa-
ması var. KendisiTürkive'yi kastetmiş-
ti. Ancak bu görüş AB'nin çoğunluğu-
nun görüşü değildir. Ama Lüksem-
burg'da azınlık olanlann sözü gecti.
Şimdi AB bu tutumunu revize etmett,
çoğunluk istemedigine göredeğişmefi"
dediğini aktardı.
Yılmaz'ın. AB'nin Güney Kıbns'ı
tam üyelik müzakerelerine davet etti-
ğinin ve Türkiye'yi ise dışladığının ha-
tırlatılması ve Ankara'nın nasıl da\Ta-
nacağmın sorulması üzerine şu karşı-
hğı verdiği bildirildi: "l%0 Londrave
Zürih anlaşmalan var. Kıbns, bu anlaş-
malar uyannca Türkiye ve Yunanis-
tan'rn nzası olmayan bir uluslararası
kuruluşa katılamaz. Biz bu konuda
AB'yi uyardık. KKTC'yi de müzake-
relere kaülma\a ikna etmemizi istedi-
ler. KKTC'nin hangi sıfatta katuacağı-
nı sorduk. Bundan önceki koşul, AB'ye
Kıbns'ın üyetiğinin ancak federal çö-
züm sağlandıktan sonra olacağı idi. Fa-
kat zirve karaıianna baknk ki bu ko-
şul kaldınlmış. yani federal çözünı ol-
madan da olur anlamında. KKTC ile
ortak deklarasyonumuz var. AB'nin
Güney Kıbns'ı davet etmesi halinde
kısmi entegrasyona gidileceği betirtili-
yor ve KEK kuruluyor. Biz bu süreci
AB ile Güney Kıbns'ın birleşme süre-
cine paralel olarak getiştirmeye karar
verdİk."
AB'nin aldığı karann çözümü güç-
leştirdiğini vurgulayan Yılmaz, KK-
TC'nin de tepkisini ortaya koyduğunu
kaydetti. Mesut Yılmaz, "AB'nin al-
mış olduğu karar, Kıbns'ı taksime gö-
türür, Ada'yı böter" dedi.
Yılmaz, ABD ile Türkiye arasında
Savunma ve Ekonomik İşbirliği An-
laşması bulunduğunu hatırlattı ve bu
anlaşmaya U
ABD ekonomik ilişkiler-
deki engelleri ortadan kakürmaya ca-
hşacak" diye bir ifadenin daha sonra
eklendiğini vurguladı.
Bu hatırlatmadan sonra, Yılmaz,
ABD'nin Türk tekstil ürünlerine hâlâ
kota uyguladığmı kaydetti ve stratejik
ilişkilerin ekonomik boyutunun bulun-
duğunun altıru çizdi. Yılmaz, bir soru
üzerine Iran ile ekonomik ilişkileri ge-
liştirmek istedikJerini söyledi. Yılmaz,
"Burada sorun İran'ın rejimini dtşan-
ya ihraç etmesidir. İran'ın yeni liderli-
ğinin değişik bir görüşü benimsediğini
ümit ediyoruz'" dedi.
Yılmaz. BM ile Irak'ın anlaşması ve
yaptınmlann kalkması halinde, bu du-
nımdan en fazla mutluluk duyan ülke-
nin Türkiye olacağını da belirtti.
Ambargo karannı Ecevit önledi
LALE SARIİBRAHİMOĞLU
ANKARA - Kıbns ve Yunanistan
politikalan konusunda "Şahin" ola-
rak bilinen Başbakan Yardımcısı Bü-
ksnt^evit ile kısmen daha.'^umuşak.
yaklaşımı ile "güvercin" diye tanım'i
1
'
lanan Başbakan Mesut Yılmaz ara-
sında. Avrupa Birliği (AB) ile ilişki-
ler konusunda rollerdeğişti. Bugeliş-
menin en somut göstergesi. Yıl-
maz'ın, AB'nin Lüksemburg zirve-
sinde Türkiye'ye ağır koşullar getiren
karanna karşı koalisyon ortaklann-
danhabersiz yaptığı ikinci açıklama-
da sertleşmesi oldu. Yılmaz'ın sürp-
riz çıkışının iç politikada puan topla-
maya yönelik olduğuna da işaret edi-
liyor. Ecevit. Yılmaz'ın, AB'nin Tür-
kiye'ye ilişkin tutumunu yeniden
gözden geçirmemesi durumunda An-
kara'nın 1987 yılında yaptığı adaylık
başvurusunu geri çekeceğini açıkla-
ması karşısında, bunu Başbakan "ın
kişisel görüşü olarak nitelendirmişti.
Ecevit'in. Ankara'nın tam üyelik yo-
lundakı temel ilkesinde sapma olma-
Ş Ş h i h
'ye karşı izîene-
cek politikalar arasındaki nüansı,
hem de Yılmaz'ın şahinleştiğini gös-
termesi açısından önem taşıyor.
Yılmaz, daha önce hükümet adına
yaptığı açıklamada. AB'nin Türki-
ye'ye ilişkin tutumunu yeniden göz-
den geçirmesi için 6 aylık süre vermiş
ve bu süre içinde siyasi ilişkilerin
dondurulduğunu açıklamıştı.
Yılmaz'ın, Lüksemburg zirvesi so-
nuçlannın açıklanmasının ardından
pazar günü hükümetin diğer ortakla-
n ile bir durum değerlendirmesi yap-
tığı toplantıda. AB ülkelerine ticaret-
te ve savunma sanayiinde ambargo
uygulanacağını resmen açıklama
yanlısı olduğu da öğrenildi. Yıl-
maz'ın. BakanlarKurulutoplantısın-
dan hemen önce yapılan bu son de-
ğerlendirme toplantısında; tam üye-
liğiııgeri çç
da direttiği öğ
Türkiye'nin sertleşerek AB'ye tüm
kapılan kapayıp manevra alanını da-
raltmasından kaygılanan Ecevit'in,
Başbakan'ı caydırdığı belirtildi. AB
ise Yılmaz'ın zihinleri kanştıran ve iç
politikaya yönelik olduğu iddia edi-
len açıklamasının, hükümetin resmi
görüşü olup olmadığı konusunda
açıklama bekliyor.
Cumhuriyet'e konuşan bir Batılı
diplomat, "Şimdi herkesin sakinleş-
mesini beldiyoruz. Zaten araya Noel
giriyor. Sizde de ramazan a>ı başlıyor.
Ocaktan itibaren daha hareketü bir
döneme gireceğiz'' dedi.
qeçM&t
JEDA
ÖZÜLKÜ
JMANSUR
ARK
p Caddesi
Munnara ı
HtR ÇARŞAMBA, BÜTÜN BİR HAFTAl
'Demokrasi
geliştirilecek'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - İnsan haldanndan
sorumlu Devlet Bakanı
Hikmet Sami Türk, düşün-
ce anlatım özgürlüğüyle il-
gili çalışmalann "yeterlibu-
lunmadığı için" yeniden ele
alındığını söyledi. Türk, bu
çalışmalann Lüksemburg
zirvesinde Türkiye aleytıi-
ne çıkan karardan etkilen-
meyeceğini savundu.
İnsan haklanndan sorum-
lu Devlet Bakanı Hikmet
Sami Türk, İnsan Haklan
Koordinatör Üst Kuru-
lu'nun dünkü haftalık ola-
ğan toplantısının ardından
alınan kararlan açıkladı.
Hikmet Sami Türk, adli mu-
ayene ve raporlarla ilgili ça-
lışmalara Adli Tıp Kurumu
Başkanı. lstanbul Adli Tıp
Enstitüsü Müdürü ve Türk
Tabipleri Birliği (TTB) Baş-
kanı'nın katılmasının sağla-
nacağını bildirdi.
Toplantıda. Başbakanlık
bünyesinde oluşturulacak
insan haklan bilgi bankasıy-
la ilgili çalışmalann gözden
geçirildiğinibildiren Bakan
Türk, bu konudaki çalışma-
lara katılan bakanlıklann.
en geç bir hafta içinde önc-
rilerini İnsan Haklan Koor-
dinatör Üst Kurulu'na suna-
caklannı söyledi. Türk, çağ-
daş standartlara uygun ceza
ve tutukevlerinin inşa edil-
mesi için yeni projeler üre-
tileceğini söyledi.
Meclis AB'yi
tarbşacak
I Baştarafı 1. Sayfada
dar yeni bir zirve toplanıp,
Türkiye ile ilgili karardegiş-
tirümezse adayhk başvuru-
muzu geri çekeriz" açıkla-
masında bulunması,
ANAP'ın TBMM'den des-
tek için sürdürdüğü çabala-
n sekteye uğrattı. Yılmaz'ın
açıklamalarının Başbakan
Yardımcısı Bülent Ecevit ve
Dışişleri Bakanı İsmailCem
tarafindan desteklenmeme-
si. TBMM görüşmelerinde
fazla tartışma yaşanmadan
ortak karar ahnmasına yö-
nelik planı bozdu. Bazı ka-
bine üyeleri. "6 ay sonra
adayiığı çekme" gibi çok
önemli stratejik karann aya-
küstü açıklanmasına tepki
gösterirken, "Bakanlar Ku-
mlu'ndan sonra adayuğımı-
n geri çekebiliriz, gibi bir ifa-
de kulİaıulabilirdi" dediler.
Kulislerde, "Yümaz erken
seçime gidiyor. 6 ay içinde
AB karannı düzeltirse bu le-
hine olur. düzeltmez de aday-
hktan çekilme noktasına ge-
Unirse seçimegiderken bu da
bir meydan okuma olarak
puan kazandırır. Haziran-
dan sonra mutlaka seçim gö-
rünüyor" değerlendirmeleri
yapıldı. DSP Zonguldak
Milletvekili MümtazSoysaL
TBMM'nin duyarlılığını
gösterecek bir uzlaşma aran-
ması konusunda. "Karara
gerek yok. Meclis kararlan
enflasyonu yaratmasınlar"
dedi. ANAP Grup Başkan-
vekili Clkü Güney, danışma
kurulunda genel görüşme
önergesinin öngörüşmesinin
bugün yapılmasının benim-
sendiğini belirterek. "Bizde
ANAP olarak bu milli konu-
nun önemi nedenine binaen
destek vermeye karar ver-
dik" dedi. Güney, öngörüş-
menin ardından da hüküme-
tin AB konusundaki tavnnı
destekleyen bir metin çıka-
cağını belirterek. "Çünkü,
bu konuda hiçbir siyasi par-
ti farklı görüşe sahip degil.
Sanıyorum. ortak bir metin
üzerinde tüm MecUs'in duy-
gulan dile geurUecek" diye
konuştu.
^ 1
• Bl
^SU
KAMCAN
DÜZELTME
19.12.1997 tarihınde
Cumhuriyet
Gazetesi'nde
yayımlanan
"Memurlara Çağn"
ilanına;... "Devrimci
Memur Hareketi"
sözcükleri sehven
girmiştir.
Düzeltiriz.
Tertip Komitesi
Adına
NAZMİYE KAYA
Bem-Sen Genel
Merkez Yöneticisi
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
Mesut Yılmaz kalp kınyor...
Tansu Çiller ülkenin çıkarlannı satardı...
Mesut Yılmaz, çıkartanmız üzerine caka satıyor...
Yılmaz'ın, "ciddi", "ağırbaşlı", "devletadamı"tit-
çemi zaman zaman konumunu hafıfletiyor.
Yılmaz, ABD yolunda Brüksel'de benzin alınca
gaza bastı. Keşke benzin yerine tatlı molası verse-
lerdi.
Brüksei'de öylebir gürledi ki, "ElNino" pes edip
Avrupa'dan ve ülkemizden çekip gitti:
"AB önümüzdeki haziran ayına kadar Türkiye 'nin
de öteki on bir ülke ile birlikte tam üyelik sürecini
başlatmazsa başvurusunu geri çekecek."
"Kinket zırvalıyor..."
"J uncker geveze..."
"Türkiye muz cumhuriyeti değildir..."
ABD'ye ulaşıp ayaklan yere basınca durumu
"yumuşattı":
"Tam üyelik başvurumuzu geri çekebiliriz..."
Yılmaz, ABD'de Brüksel 'deki sözlerini biraz yu-
muşattıktan sonra ekledi:
"Çok karariıyız..."
Yılmaz'ın vurgulanndan en doğrusu, Türkiye'nin
muz cumhuriyeti olmadığıydı. Gerçekten de öyle.
Ithalatın artmasıyla birlikte, Antalya ve Içel bölge-
sinde yapılan muz üretimi yok denecek kadar azal-
dı.
"Muz cumhuriyeti" ABD''nin özellikle Orta ve Gü-
ney Amerika ülkelerindeki tutumunun ardından
yaygınlaşan bir deyim. Bu ülkelerde, muz ve kah-
ve alanlannın çok büyük bölümü ABD şirketlerinin
elinde. Örneğin, Nikaragua'da "tam bağımsızlık-
çı" Sandinistalann iktidarı kaybetmesinin neden-
lerinden biri Amerikan şirketlerinin tarım alanların-
dan çekilmesini istemeleriydi.
Guatemala'da bağımsız devlet kuruldu ama,
"bağımsızlık bildirgesinin" birinci maddesı şuydu:
"Halkın ilan etmesinden duyulan kaygı nede-
niyle Guatemala'da bağımsızlık ilan edilmiştir."
Vurgulamaya gerek yok, Guatemala'da yüzde 20
melez ve beyaz azınlık, yüzde seksen yerliyi yöne-
tiyor.
Bu ömekler bitmez... Yılmaz'ın, ABD yolunda
bu değerlendirmeyi yapmasını "ters köşe"biryak-
laşımla şöyle yorumlayabiliriz:
"Ey ABD, bize muz cumhuriyetleri muamelesi
yapma..."
Durum elbetteböyledeğildi. Yılmaz, "akım"öer-
ken "beyazım" demişti.
VVashington Enstitüsü'nün Türkiye uzmanı Alan
Makovsky nin hazıriadığı rapor, ABD'nin avuçla-
nnı oğuşturduğunu gösteriyordu:
"ABD, tam ve kuvvetli destekle Türkiye'nin Ba-
tı'daki konumunu güçlendirmeli.". „ ,^, , . „ . »^^
Buruk yetkililer...
Avrupa'nın Yılmaz'a bakışı ise daha değişik ol-
du. Alman Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel, bu konu-
daki soruya, "Benim ağzımı bozmayın" karşılığı-
nı verdi. Kinkel'in sözünü bu köşeye şöyle çevire-
biliriz:
"Sözü aynen iade ediyorum."
Yılmaz, Lüksemburg Başbakanı Juncker'i "ge-
veze" biri olarak değeriendirebilir. Kendi konuşma
hızıyla karşılaştırmıştır.
Avrupa Komisyonu'nun Dış llişkilerden Sorum-
lu Komiseri Hans Van den Broek'ın yanıtı çok şe-
yi anlatıyordu:
"Siz Yılmaz'ı birde ABD gezisi dönüşü dinleyin."
Yılmaz, Türkiye'deki zamanla dün akşam saat-
lerinde ABD Başkanı Clinton'la görüştü. Görüş-
menin değeriendirmesini sonraya bırakalım.
ABD'nin Kıbns konusunda bir an önce kesin çö-
züm istemesi kendi iç politikasıyla da doğrudan
bağlantılı bir durum. Bu konuda Clinton'ın Kıbns
Özel Temsilcisi Richard Holbrooke'un yorumu şu:
"AB'nin karan sürecizora soktu..."
AB'de Van den Broek, ABD'de Holbrooke...
Her iki yetkilinin soyadını telaffuz ettikçe insanın
içine bir "buruk"\uk çöküyor...
Basbakanlığa yurüyecekler
îşçi emeklilerinin
'bekleme' eylemi
(Cumhuriyet
Bürosu) - Türkiye lşçi
Emeklileri Cemiyeti'nin
dün DSİ Konferans Salo-
nu'nda düzenlediği toplan-
tıya, Başbakan yardımcıla-
n Bülent Ecevit İsmet Sez-
gin ile Çalışma ve Sosyal
Gü\ enlik Bakanı Nami Ça-
ğan'ın katılmamasını iste-
yen işçi emeklileri "bekle-
me" eylemi gerçekleştirdi.
Türkiye lşçi Emeklileri Ce-
miyeti Genel Başkanı İbra-
him Ethem Ezgü, hükümet
yetkililerinden herhangi bi-
risinin gelmemesi duru-
munda Basbakanlığa yürü-
yeceklerinı söyledi. Türki-
ye İşçi Emeklileri Cemiyeti
Genel Başkan Yardımcısı
Zehra İnci Kovuncu. Baş-
bakan MesutYdmaz'ın söz-
lerini eleştirerek "Biz iste-
nen fedakâruklann tarafi
olamayız, ohnaya da gücü-
müzyok" dedi.
Türkiye tşçi Emeklileri
Cemiyeti, düzenledikleri
toplantıya hükümet üyeleri
ve iktidar ortaklannm gel-
memesini protesto etmek
için dün DSİ Konferans Sa-
lonu'nda "bekkme" eylemi
gerçekleştirdi. Genel Baş-
kan Ezgü, salonda bekleyen
yaklaşık 400-500 kadar işçi
emeklisine hitaben yaptığı
konuşmada, Ecevit, Sezgin
ile Çağan'ı, sorunlannı din-
lemek üzere salona davet et-
tiklerini ancak olumlu so-
nuç alamadıklannı söyledi.
Zehra tnci Koyuncu. Cum-
huriyet'in eylemle ilgili ola-
rak sorulannı yanıtlarken,
"Biz TBMM Plan >e Bütçe
Komisyonu'nda kabul edi-
len 1998 yüı bütçe tasansın-
da öngörülen yüzde 30 zam-
mın artbnlmamasınatepkj-
Kyiz" dedi. Koyuncu, 1998
yılı bütçe kanun tasansında
işçi emeklileri için iyileştir-
me yapılmamastnm kendi-
lerini büyük hayal kınklığı-
na uğrattığını kaydetti. Ko-
yuncu. "Biz genelde istenen
fedakâriüdann tarafi ola-
mayız, olmaya da gücümüz
yok. İnsanca yaşayacak üc-
ret istiyoruz" diye konuştu.
Sağ"lık-lş ve*Hizmet-tş
sendikalan, işçi emeklileri-
nin yiyecek gereksinimleri-
nin karşılanması için salona
kumanya gönderdi. Kuman-
ya almak için alt kata inmek
isteyen Türkiye tşçi Emek-
lileri Cemiyeti Malatya Şu-
be Üyesi AH Seydi, merdi-
venlerden düşerek yaralan-
dı. Seydi, SSK Dışkapı Has-
tanesi'ne kaldınldı. Emekli-
ler, Ankara Marşı ve şarkı-
lar söyleyip hükümet aley-
hine sloganlar atarak bek-
leyişlerini sürdürdüler.