29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2ARALIK1997SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Çetin Ipekkaya, Şehir Tiyatrolan'nda Joseph Kesselring'in 'Ahududu' adlı oyununu sahneliyor 4 Para, yaşatan şeylere harcanmalr> FECİRALPTEKİN Türk tiyatrosunun önemli isimlenn- den ve Şehir Tiyatrolan'nın deneyimh yönetmenlennden Çetin İpekkaya bu yıl Joseph Kesselring'in "Ahududu" ad- lı oyununu sahneye koyuyor. "Ahudu- du", Şehir Tiyatrolan'ndaki son sanat yılında oyunun başrolünü üstlenen Su- na Pekuysal için ise bir veda nitelığm- de. llk kez 1952 yılında Vasfı Rıza Zobu ve Reşiha C. Vafi'nin uyarlamalanyla Şehir Tiyatrolan'nda sahnelenen, 1964'te de Muhsin Ertuğrul yöneti- minde "Arsenik Kurbanlan" adıyla Küçük Sahne'de yenıden izleyıciyle bu- luşan oyun, Istanbul'un Ihlamur semtin- deki eski konaklardan bınnde yaşayan iki yaşlı kızkardeş ile akıl hastası yeğen- lerinın gizlı dünyalanndan keyifli ve çok "insani" bir kesit sunuyor bizlere. lyilik ve kötülüğün, masumiyetin ve su- çun, ortak değerlerle kuşatılmış yaşam- lanmızdanasıl geçişlılik kazandığını \e kavramlarayüklenen yanlış, saptınlmış anlamlann en ince. en aynntılı ömek- lerini getinyor sahneye "Ahududu". 1950'lerde geçiyor; ama herdevrin in- sanını, "en insani ulanı" anlatıyor. Biz de oyunun yönetmeni Çetin tpek- kaya ile "Ahududu" ve Türk tiyatrosu üzerine konuştuk. - Bize biraz "'Ahududu"dan söz eder nüsiniz? ÇETİN İPEKKAYA - "Ahududu". kriminal yanı pohsiye komedinin çok önemli ömeklerinden bin. fCrimınal ko- medi, vodvil ya da bulvar komedilerin- den farklı bir hareketliliğe sahiptir. Kaç- ma kovalamaca, art arda gelen sürpriz- ler ve şaşırtıcı öğeler yoktur kriminal komedide. tzleyici anatemayı önceden bilir, oyunun başında sahnede neler olup bittiğini anlar. Kriminal komedinin in- celiğı, süregelen konu içinde karşınıza çıkan rastlantı ve aksıliklerle göstenr kendini. Konu oyunu sürükler. - Oyunu sahneye koyarken metne bi- re bir bağlı kalmayı mı seçtiniz? - Doğrusu metne bire bir bağlı kalma- dım. Oyunda değişiklıkler yapmamı ge- rektiren bazı nedenler vardı. Örneğın "Ahududu"dakı iki yaşlı kızkardeş in- sanlan öldürüyorlar çünkü bunun ken- dilenne Tann tarafından verilen bir gö- rev olduğuna inanıyorlar. Aslında çok sevilen. herkesin yardımına koşan. lyı kadınlar bunlar. Oyunda. dıni yortula- nn bınnde küçük çocuklara karpuz ka- buğundan maskeler hazırlayıp dağırma- lan gerelayor. Ben burada ufak bir de- ğışiklik yaptım ve yaşlı kızkardeşlen kimsesizler yurdunu ziyarete gönder- dim. Vasfi Rıza'nın uyarlamasında • "Bizim en büyük şansımız, tiyatroya başladığımız 1950'liyıllarda bizi büyük sevgi ve saygıyla karşılayan izleyicilerin varlığıydı. Bugün beni en çok kaygılandıran, hükümetlerin, tiyatronun Türk toplumu için ne kadar önemli ve gerekli olduğunu anlamakta güçlük çekmeleri. Bu anlayış sürdükçe topluma dünyanın yaşanmaya değer bir yer olduğunu anlatamayacağız. Biz nedense öldüren şeylere hep daha fazla para harcıyoruz, oysa yaşatan şeylere harcanmalıdır para." Doktor Behzat, Arap aksanıyla konuşu- yordu, ben onu Azeri aksanıyla konuş- turdum. Oyundaki miras konulanna Türk yasalannı esas alarak yeni bir bı- çım verdim. - "Ahududu" 1950leri anlatan bir oyun. Metinde değişiklikltr yaparken oyunu güncele yaklaştırmak gibi bir kaygınız da var mıydı? - Vasfi Rıza Beylerin 1952 uyarla- ması. o dönem ınsanının ilgisıni çeken temalan ön plana çıkararak yapılmıştı. Biz oyunu yine 50'lerde yaşanıyor gi- bı, aynı kostümler. aynı tavırlar ve aynı dille oynamayı seçtik; ama bugünün iz- leyicısinın anlayamayacağı birçok söz- cük ve deyişi metni yeniden çe\irerek değıştirdik. Her oyunujıun kendıne öz- gü bİT kurgusu. bir müzikalitesi vardır. tşte bunu, dönemin izleyicisinin hisse- debılecegi ritmlerle yakalamak gerekır. Bugünün izleyicisi nelerle ilgilenıyor, 'Ahududu', Şehir Tiyatrolan'nda son sanat yılında oyunun başrolünü üstlenen Suna Pekuysal için bir veda niteliği taşıvor. nelerden etkileniyor. nasıl bir Türki- ye'de yaşıyor? Oyunu sahneye koyar- ken tüm bu sorular dikkate alınmalıdır. Ben. Shakespeare'i kol saatiyle oyna- mayı "günceueştirme" olarak kabul et- miyorum. Güncelleştinnek, izleyicinin oyunu izlerken kendini kaptınp konu içinde yok olmamastnı. eriyip gitme- mesinı, evinin kapısını kapatıp yola çı- karken taşıdığı havayı kaybetmemesini sağlamaktır. "Ahududu"nun bu yeni uyarlamasını gerçekleştirirken de 1990'lann tstanbullusunun nasıl bir tra- fikten geçip tiyatroya geldiğini, ne ka- dar kalabalık bir otobüste yolculuk et- tiğıni düşünmek zorundaydım. Vasfi Rıza Bey'in çizgisinden aynlmamaya özçn göstererek bazı sahneleri kısalt- tırrt. bazılannı yok ettim ve bazı ekle- meler yaptım. Bu aşamada da tek kay- gım, izleyicinin algılama biçimine ce- vap verebilmekti. - "Ahududu' da zengin bir oyuncu kadrosu ile birlikte çalışıyorsunuz. Kad- ro ov unu nasıl etkiliyor? - Ben daha önce 350 kişilik oyun da yönettim. tek kişilik oyun da. "Kalaba- hk oyunlan yönetmek daha zordur" dı - ye bir kural yok. Her işin kendıne özgü bir güçlüğü vardır. Biz de onu bilir, ona göre davranınz. Kalabalık oyunlarda tek sorun trafik olabılir. bu da çözüm- lenmeyecek bir sorun değildir zaten. Ti- yatroda esas. yönetmenle oyuncu ara- sında yaşanan süreçtır, anlayıştır, sabır- dır. Tiyarro yönetmeni, birlikte çalıştı- ğı her oyuncuyu en az kendisi kadar sa- natçı kabul etmeli, oyuncunun tüm se- vinçlerini ve kederlerini dakika dakika paylaşıp onu yüreklendirmelidir. Tek kişilik olsun. 100 kişilik olsun oyuncu denen o garip yaratıkla karşı karşıya kaldığınızda. onun yaratıcılık anındakı o tuhaf sıkıntılannı. doğum sancılannı ıçinızde hissedersiniz. tşte o zaman en çok ihtiyaç duyduğunuz şey sabırdır. - Sahneye koyacağınız oyunu seçer- ken en önemli ölçütünüz nedir? - Ben bir oyunu değerlendirirken yer- h yabancı aynmı gözetmem. Sanat, ay- nnttlan arar. mükemmelliği ister. Oy- nanmayı hak eden de iyi oyundur ışte. Izleyicıye dünyayı, yaşarru, insani anla- tan. izleyiciyi bu konular üzerinde dü- şündürebılecek oyunlan seçmelidir ti- yatrocu. Biz ödenekli tiyatrolar da top- lum için çalışmak zorundayız. Insan olan varlığı yüzlerce yıldıretkilemış bü- yük klasikler vardır. Özel tiyatrolann böyle büyük prodüksiyonlan gerçek- leşrirmeye güçleri yetmeyebilir; ama bi- zim görevimiz. bugünün genç insanına da Shakespeare'i, MusahipzadeCelal'i, "loliere'i tanıtmaktır. Dünyada yaşamı ve insani Moliere kadar ıyi anlatan, ya- şadığı günü î1 ıu ahipzade kadar ıyi yan- sıtan çok az >azar vardır. - Türk tiyatrosunun bugününü nasıl değerk'ndiriv orsunuz? - Genç kuşaktan çok umutluyum. On- lar hem bizim karşılaştığımız zorluk- larla karşı karşıya değiller hem de bizim hatalanmızı yapmayacaklar. Genç ku- şak daha inançlı. daha yüreklı ve daha dayanıklı. Bizden daha çok okuyup araştn ıyor. Bizim en büyük şansımız, ti- yatroya başladığımız 1950'li yıllarda bizi büyük sevgı ve saygıyla karşılayan izleyicilerin varlığıydı. Ustalanmız da çok güvendiler bize. çok yol açtılar, çok şeyi emanet ettiler. Bugün beni en çok kaygılandıran. hükümetlerin, tiyatro- nun Türk toplumu için ne kadar önem- li ve gerekli olduğunu anlamakta güç- lük çekmeleri. Fransız hükümeti bütçe- de dördüncü sırayı kültür ve sanata ayı- nyor; bizde ıse kültür son sırada. Bu an- layış sürdükçe ve toplum sanattan uzak kaldıkça insanlara gereken yaşama se- vıncini veremeyecek onlara dünyanın yaşanmava değer bir yer olduğunu an- latamayacağız. Bu sevince yabancı ka- lan insanın daha iyi bir yann için çalış- mak. yaşamaya özen göstermek gibi bir kaygısı olmayacak. Biz nedense öldü- ren şeylere hep daha fazla para harcıyo- ruz, oysa yaşatan şeylere harcanmalıdır para. Silvan'daki adam da tıyatro izle- yebılmelidir. Işte o zaman o adam dev- letin trenının camını kırmaz, devletin yolunu kazıp gitmez. Devletin tiyatro- yu ciddiye alması şarttır. Bunun için de çok tiyarro değil. kaliteli tiyatroya prim verilmelidir. Devlet, çıkıp sululukla ışi yürütenlere "Buna hakkın yok" deme- İi. işinı ıyi yapmakla görev li olduğunu söylemelı. bunu söylerken de en iyi biçımde çalışacağı ortamı sağlamalıdır sanata ve sanatçıya. Yıldız Kenter, 'Sırça Kümes'i İzmir DT'de sahnelivor ' Sanatı seçen farklı olmalı' Gültekin Emre'nin Berlin'de yayımladığı şiir dergisi beşinci yılını kutluyor i ülke arasında şiirsel köprü: Şiir-lik GÜNER\tlREKLİK lZıMİR (AA) - Y ıldız Kenter. 40 yıl sonra Dev let Tiyatrosu'na geri dönüyor. Oyunculuk yaşamının ilk yıllannda geldiği Izmır'de, bu kez oyun yönetmek için bulunan sanatçı. Tennesse VViniams'ın 4 Sırça Kümes' adlı oyununu sahneye koyuyor. İzmir Devjet Tiyatrosu Müdürü Önder Alkım ve oyunda rol alan sanatçılarla birlikte basın toplantısı düzenleyen Kenter, ödenekli tiyatrolann desteklenmesi gerektiğini, bu nedenle Izmir'de bir oyun sahnelemeyi kabul ettiğini söyledı. Konservatuvar öğrencisiyken geldiği ve 'Uk aşkını yasadığı' tzmir'in kendisine ve tiyatrosuna her zaman kucak açtığını anlatan Kenter, "fstanbuTda sadece çahşıyorum. İzmir'de yaşamayı, Istanbul'a tercih ederim" dedı. Devlet Tiyarrolan'nı, geldiği durum nedeniyle eleştirdiğinin anımsatılması üzerine. yargılayan bir konumda olmadığını ifade eden Kenter, şöyle konuştu: "İnsanlar yaşadıklan çağm etkisinde kauıiar. Ne yaak ki 1980 sonrası her şeyde ucuzluğa rağbet edildi. 40 yıl öncesi ile bugün arasında çok fark var. Bugünün sanatçılanm suçlayamam, çünkü bu çağın getirdiklerinden etkileniyorlar. Ama eğer bir kişi sanatı seçmişsc. farklı olmayı göze almahdır. Çalışan ile çalışmayanın eşit tutulduğu, koltuğu kaybetmemek için her türlü tavizin verildiği bir ülkede, Atatürk Türkiyesi'ne yakışmayan bir tablo var. Nedense. istifa denilen bir müessese olduğu bep unutuluyor." Yaşanan 'toplumsal trajedi'nin sanatı da etkikdiğini, bıreysel sanat hareketlerindekı başanya rağmen topluluk olarak her zaman başanlı olunmadığını savunan Kenter "Eskiden devlet adamlan sanan sever. sanatçıvı desteklerdi. Basın, seyirci ve sanatçı birliktetigi vardı. Ucuzun hâkim olduğu günümüzde, kalitcsizlik yaşamın her alanına egemen oldu" diye konuştu. Kenter'in sahneye koyduğu "Sırça Kümes" adlı oyunda rol alan İZDT oyuncusu Yıldız Kültür, Kenter ile çahşmanın 'zor ama keyif verici' olduğunu belirtti. Can Yücel tarafından Türkçeye çevrilen 'Su^a Kümes' oyununun prömiyeri bugün Konak Sahnesı'nde gerçekleştirilecek. OvTjnda Yıldız Kültür, HülyaGüray, Serdar Kamalıoğlu ve Mete Şahinoğlu rol alıyorlar. BERLİN - Yurtdışında yayımlanan en uzun ömürlü dergi unvanını da elinde bulunduran "Şiir-ük". Berlin ile Türkiye arasında şiirsel bir köprü kurmayı amaçlıyor. Almanya'da Türkçeye sahip çıkmayı, Almanya'da yetişen gençlerin anadillerine şiirlerle yaklaşmalan- nı sağlamayı hedefleyen dergi beşinci yaşına giriyor. Gültekin Emre ile "Şfir-tik" üzerine konuştuk. -' Şiir-lik 'i ne zaman yayunlamaya başladı- nız? GÜLTEKİN EMRE - "Şiir-lik"i Şubat 1994'tenberiyayımlıyoruz.45(Kasım 1997) sayıdır yayın dünyasıntn içindeyiz. -' Şiir-lık"i vayımlamaktaki amacınız neydi? "Şür-tik"ten önce Nisan 1986-Ekım 1987 arası 17 sayı yayımladığımız "Parantez" der- KÜLTÜR • SANAT gisi deneyi var. Şiir ağırlıklı bir dergiydi "Pa- rantez" ve Berlin'de şiire gönül veren genç- lerin dergiye omuz vennesiyle kendini kabul ettirmişti. "Şiir-lik" Berlin'de şiire ilgi duyan ve şiir yazan gençlerin yoğun istemı üzenne yayın yaşamına başladı, onlarla sürdürüyor yayırunı. Berlin ile Türkiye arasında şiirsel bir köprü kurmayı amaçlıyor dergi. Alman ve Av- rupa şiirinden çevirileri ve şiir üzerine yazıla- n Türkiye'deki şairlerin şiirlerini. şiir yazıla- nnı. denemelerini birlikte sunmayı amaçla- mıştık başından beri ve 45 savıdır hedefledi- ğimiz çızgiyı sürdürüyoruz. - Dergi yakındabeşinci \ ılına girecek. Bu sü- re içinde ne gibi aşamalardan, değişûnlerden geçtiniz? "Şiir-lik'' 22 sayı 4 sayfa olarak yayımlan- dı. Okurlanmdan gelen yoğun istek üzenne sayfa sayısını arttırarak Ocak 1996 'dan başla- yarak yani üçüncü yaşında, 8 sayfa olarak ya- yımlanmaya başladı. Dergimiz 8 sayfa ama içerik ve hacım olarak 48 sayfalık bir dergiye bedel. 9 sayı süren "Ahnan ŞiirTarihi" üzeri- ne yazılar ilgi çekti. Haydar Ergülen, Eylül 1995'te (19. sayıda) bir yıl boyunca "İtina İle Şür Okunur" başlığıyla Türkiye'deki dergiler- de yayımlanan şiırleri değerlendirdi, kendi be- ğenisinın süzgecinden geçirerek... Haydar Er- gülen'in yazılan çok fazla beğeni topladı. Hü- seyin Ferhad, "Bir Derya Mektuplain''nı yaz- dı. Salih Bolat. şiir kıtaplannı tanıttı "BirKi- tap" başlığıyla. Dergimizin beşinci yılına gi- rişini "Şiir-4Ük"te yayımlanan şıırlerden ve şi- ir yazılanndan oluşan bir seçkiyle kutlayaca- ğız. Şiirseverlere değişik bir seçki sunacağız. Buradaki gençlere Türk şiirini tanımalannı sağlayacak kalıcı bir kitap bırakacağımızı dü- şünüyoruz böylece. 293 89 78 13 HAT) SES-1 885/ORTAOYUNCULAR ,Tel: 212-25118 65 Fax: 244 43 27 - İSTİKLAL CAD. 140-BEYOĞLU 1O ARALIKTAN BAŞLAYARAK 246 35 89 247 36 34 TerenceMcNally MAR1A CALLASYsr Yıldız Kenter V.enme4 . Brkiye Cev lAenmei Baydı» YıMız KmtH Nutuk un Okunusunun 70. Yılı Nedeniyle Mustafa Ketnal Atatürk NUTUK Yorumlayan: Musfık KENTER 27-29 KasıtTSaa::ı 30 îlKasırr Saai 15 CD 4-18 A'alık Saai 21 00 6-7 AralıkSaaı 15.00 FERHAN ŞENSOY FERHANGİ ŞEYLER 1266. OYUN Çarş./Perş. 21.00 FERHAN ŞENSOY FELEK BİR <5ÜN SALAKKEN 35O. OYUN Pazar 15.30 ve 18.30 KURGULAYAN FERHAN ŞENSOY YONETEN DERYA BAYKAL FERHAN ŞENSOY-RASİM ÖZTEKİN-LEVENT ÜNSAL-ALİ ÇATALBAŞ-ŞÜKRAN DEDEMAN ERKAN OÇÜNCÜ-ÖZKAN AKSU-SAYCIN DELİBAŞ-SEVİNÇ ERBULAK-SEVİL AKI Cuma 21 -OO Cumartesi 18.30 - 21.00 Küttur Bakanl'öınin katkıtarıyta B İ L E T S A T I Ş Y E R L E R İ : Ortaovuncular Gtse : 251 18 G5-66 Vakkoramalar: Taksim, Suadive. Rumeli. Akmefkez Bedr, Rohm, EYUBOGLU Eren EYUBOGLU Müseyın Bİ1İŞİK Leyla GAMSIZ Mehmet PES£N Ruzm GERÇİN Zekı KRAL Burhan UYGUR Guler HAŞİMOĞLU Nuri İYHM 2 - 24 Arahk'97 Karma Resim Sergisi • • • • ÜIİİİIM Sanat goderisı IsketeCad Sefin Sok. No: 1121 :addeboslai T el .'0216ı 360 99 64 '."C*C; •"." *"-• C" *", ; Galeri ^|| Atölye 7 T {| ' ilanlarınız l\\î İçin: ' ' »g ? 2 9 3 8 9 7 8 £ | (3 h a t ) jj HER PERŞEMBE ı H II. Çarşamba-Cuma-Cumartesi SONAT & ORHAN Vapm tekelesı Sok. No.: 4ffi Ortaköy Rez.Tel:0212 HARBIYE MUHSİN ERTUĞRUL SAHNESI : 0 2 1 2 2 4 0 77 20 Bertolt BRECHT KAFKA5 TEBEŞİR DAİRESİ Tırian KAFAOAJt Sctm ATAKAN Yucel e«TEN - HZı/er 5*MN r 4 Cr ERTIÛIUL 1*TO OUUVH Jn, « « . r KtR$EHIIUO^LU Kcmrf KOCATUItt. H«qw KÛAOOU J 0 0 U 4 S , UVAİ KÛSTEH M ÛNGÛA£K BCUO4US™#»IKJOÛ.UCml> ı.S ¥ww SKER. Scrah njĞSL Enw UMULU »İLIT OYUN TARtHLERl J-1-5-6-7-I0-I I-I2-I3-H ARAUIC OYUN OUNLEKİ ÇAR^KBA İ0.10 / PEHŞEMBE 20-10 ' CUH» 20.30 CUMAKTESI 15 0 0 - 1 0 ) 0 P/kZAR I S 0 0 - I I 1 0 Uluslararası Selanik Film Festivali Altın hkender ödülü 'Road To Nhill 'in ASL1SELÇUK SELANİK-21-30 Ka- sım tarihleri arasında dü- zenlenen 38. Uluslararası Selanik Film Festiva- li"nde ödüller sahiplerini buldu. 'Altın tskender ödûlü'ne Sue Brooks'un yönettıği'RoadToNhill' (Nhill Yöhı) isimli Avustu- ral>afîlmi layık görülür- ken Gümüş Iskenderödü- lüne (Jüri Özel Ödülü) Derviş Zaim'ın yönettiği Tabutta Rö\aşata" layık görüldü. Dervış Zaım'in yönet- tıği '"Tabutta Rövaşata" ısımlı film son biray için- de yurtdışında katıldığı 4. festıval olan Uluslararası Selanik Film Festiva- li'nden aldığı 2 ödül ile uluslararası platformda aldığı ödülle- rin sayısını sekize çıkar- dı. Uluslara- rası Selanik Film Festiva- lfnde Ulusla- rarası > an şma bölümündey- eralanfilmde .\hmet Uğurlu 'en iyi er- keko>uncu' ödülünü alır- ken, Tabutta Rö\aşata'da Gümüş Iskender (Jüri Özel Ödülü) ödülüne la- >ık görüldü. Film, aldığı ödüllerin yanı sıra seyır- cilerin er çok beğendiği filmler listesinde ikincı sırada yer aldı. Tabutta Rövaşata. Fransa'da MontpellıerFilm Festiva- li'nden kazandığı üçödü- le yine Fransa'da Amiens Festivali"nden kazandığı Asya Sineması Tanıtma Ağı tarafından verilen Asya Film Ödülü ve To- nno Film Festıvalfnde kazandığı ödüllere iki ye- ni ödül daha ekleyerek yurtdıştndan aldığı ödül • Festivalde, Gûmûş Iskender Ödülü Derviş Zaim'in yönettiği Tabutta Rövaşata'ya verilirken, En tyi Erkek Oyuncu Ödülü de Ahmet Uğurlu'nun oldu. sayısını sekize çıkardı. 'En İyiYönetmen Ödü- Hi'nü 'rWentDown'(Aşa- ğıİndim)isimli fılmin yö- netmeni Paddy Breath- nach, 'En İyi Senaryo Ödülü'nü Tvventy Four Seven (Yirmi dört Vedi) isimli filmin senaryosuy- la Shane Meadovvs ve Pa- ulFraseraldı. 'En İji Ka- dın Oyuncu Ödûlü'ne 'No Sympathy For The Devil' (Şe>tana İltifat Yok) isimli filmdeki ro- lüyle Lena KJtsopoulou, 'En İyi Erkek Oyuncu' ödülüne de Ahmet l'ğur- lu layık görüldü. Auli Mantila'nın yönettiği 'The Collector' (KoUeksi- yoncu) ısımlı film 'En İyi Sanatsal Kat- kı Ödülü'nü aldı. Zoran Solomun'un yönettiği 'Ti- redCompani- ons' (Yorgun Yoldaşlar) ve Harry Sincla- ir'ın yönettiği 'Topless Wo- men Talk About Their B\es" (Üsteüz Kadınlar Ya- şamlannı An- latıyorlar) isimli filmler de Ozel Mansiyon aldılar. Halkjürisi ise yönetmen- liğinı Totn Tvvyker'in yaptığı 'W intersleepers' (Kış Uykusundakiler) ve yönetmenlığıni Timon Koulmassis ve Iro Siafli- aki'nın yaptığı Sinassos filmlenni seçti. Festival- de. Ömer K^ıır'un 'Ak- rebin Yolculuğu', 'Ana- ynrt Oteli" ve 'Gizli Yüz' filmleri ile Zeki Demir- kubuz'un 'Masumiyet' isimli filmleri de yarışma dışı gösterime girdi. İs- tanbul Film Festıvalinde ödül almış olan 'Akrebin Yokuluğu' isimli film en çok ilgi gören filmler ara- sında yer aldı. Brahms \e yapıöna ilham olan Richard Mühlfeld. Bpahms'ın elyazması müzayedede • Kültür Servisi - Brahms'ın onjinal bir elyazması vapıtı. önümüzdekı günlerde Londra'da satışa sunulacak. Müzayedede beş yüz bin dolara alıcı bulması beklenen elyazması, pıyasaya sunulan en değerlı parçalardan biri olarak değerlendiriliyor. Çalışmalannı saklamayı ya da yakınlanna vermeyi sevmeyen Brahms, elyazmalannın çoğunu yok ederdi. Ancak iki sonattan oluşan bu değerli bölümü, kendisine ilham veren klarnet sanatçısı Rıchard Mühlfeld'e vermişti. Mühlfeld'ın vârisleri, şimdi bu nadıde parçalan satışa sunuyor. Brahms, Richard Mühlfeld'le 1891 yılında, beste yapmayı bıraktıktan bir yıl sonra tanışmıştı. Mühlfeld'ın duygulu performansından çok etkilenen Brahms. tekrar müziğe dönerek Opus 120-bir ve iki numaralı sonatlannı besteledi. Sonuç olarak Brahms'ın en önemli piyano ve klarnet yapıtlan olarak değerlendırilen besteler çıktı ortaya. Brahms. Mühlfeld'e ithaf ettiği yapjtm elyazmalannı 'Enstriimanının ustası Richard Mühlfeld'e. En içten sevgi ve mınnetlenmle' notunu ekleyerek kendisine armağan etmişti. Viyana'da birkaç müzede elyazmalan bulunan Braîıms, Beethoven ve Mozart gibi sanatçılann elyazmalannı saklamasına karşın kendi elyazmalannı bir yayıncıya kopyalattıktan sonra yok ediyordu. Londra'da satışa sunulacak olan sonatlar, ıstenen fiyata alıcı bulursa en pahalı Brahms elyazmalan olacak. 3. AVRUPA FİLMLERİ FESTİVALİ (ANKARA) BUGÜN • Kavaklıdere Sineması 1230 Kör Talih (kısa) Bostancının Köpeği 15.00 Eksi Dokuz (kısa) Obis Pictus 19.00 Fotoğrafçı (kısa) Kızıl llahi 21J0 Heinz'ı Oldürmek (kısa) Güzel Köy Güzel Alev • Fransız Kültür Merkezi 15.00 Avrupa Panoraması 1830 Aardman Anımatıons • Atanan Kültür Merkezi 1830 Hayat bir tnşaat Alanıdır BUGÜN • .\KSANAT'ta saat 12.30 ve 18.30'da Haydn konseri izlenebilir. • İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ saat 20.00'de Tosca'yı sahneliyor. • CÖÇERLER FOTOGRAF KULÜBÜ'nde saat 19 30 da Sabit Kalfagilın 'Fotoğrann Yapısal Öğeleri' başlıklı, anlatımlı dia gösterisi izlenebilir. (414 44 74) • ÇEKÜL GENÇLİK BİRİMİ Tarihsel ve Kültürel Gelışım İçinde Anadolu Seminerleri kapsamında saat 18.30'da Prof. Dr. Oktay BelU'nin 'Doğu Anadolu'nun Ozgün Uygarlığı Urartular' başlıklı semıneri. İTÜ Taşkışla 213 no'lu odada izlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear