Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 13 ARALIK 1997 CUMARTESİ
HABERLER
Yargıtay, RP'li Belediye Başkanı Şükrü Karatepe hakkındaki gerekçeli karan tamamladı
4
Alt kültürü laikliğe karşı ateşliyor'
ANKARA - Yargıtay 8. Ceza Dairesi,
RP'li Kayseri Büyûkşehir Belediye Baş-
kanı Şükrü Karatepe'nin, •'diniduygula-
n kullanarak aJt kültürü laikliğe karşı
•teşlediğiııe'' hükmetti. Dairenin bu ka-
ran üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsav-
cılığı, Karatepe'nin RP üyeliğmden çt-
kanlmasını istedi. Karatepe ise cezasınm
4 ay ertelenmesı talebinde bulunacak.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi 'nin. "halkı
kinvedüşmanlığa karşı tahrikettiğr ge-
rekçesiy le mahkûm edilen Şükrü Karate-
pe ile ilgıli gerekçeli karan açıklandı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vüral
Savaş, gerekçeli karan, Karatepe dosya-
sı ile birlikte RP hakkındaki kapatma da-
vası için Anayasa Mahkemesi Genel Sek-
reterliği ile RP Genel Başkanlığı'na dün
gönderdi. Başsavcıhk, Karatepe'nin RP
üyeliğinden çıkanlmasım istedi.
Başkan M. Naci Ünver ile üyeler Yu-
suf Kenan Doğan, Rüştfi Sönmez, Serpil
Çetinkol ve ÜzelKızükıhç tarafindan ha-
zırlanan gerekçeli kararda, anayasarun 2.
maddesinde, cumhuriyetin, Atatürkmil-
liyetçilığme bağlı, demokratik, laik ve
sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgula-
narak bu ilkelere göre. laık devlet yapısı
içinde herkesin özel yaşamında inançla-
nnı özgürce yaşamasının en doğal hakkı
olduğu kaydedildi.
Gerekçede şöyle denıldi: "Bireyler,
devletin yasa ve kurallannı kendi inanç-
lanna uydurmayıfcstemekve dayatmak
hakkına sahip degildirter. Bunun ötesin-
de hiç kimst. hukukdüzenindende boyut-
tu olan kamu düzenlne karşıthğını gerek-
çe yaparak toplumda gerginlik yarabcı.
insanlan birbirlerine karşı kin ve düş-
marüığa tahrik edicisözveeylemlerde bu-
hınma hakkına sahip değüdir."
Bu tür davranışlann Türk Ceza Yasa-
sı'nın "Ammenin Nizamı Aleyhine Işie-
nen Cürünüer" başlığı altındâ düzenle-
nen 312. maddesindeki suç tipinde yap-
tınma bağlandığı anımsatılan gerekçeh
kararda, sanık belediye başkanının parti-
sinin genişletilmiş il divan toplantısında
bir bütün olarak ele alınan konuşması-
nın, yayın yoluyla yayma konusu dava
dışı kalmakla birlikte, iradesindeki sü-
rekliliği ve kararhlığını yansıttığı anlatıl-
dı. Sanığın, 10 Kasım 1996 günü yaptığı
sözleriyle konuşmanm bütününde de-
mokratik cumhuriyet rejimine karştt dü-
şünceler ürettiği ve taşıdığı sıfat itibany-
la ve özellikk de dini duygulan coşkulu
bir biçimde ateşleyerek, kendi alt kültü-
rüne bağlı toplumu etkilemeye ve yönlen-
dirmeye çalıştığı bildirildi.
Gerekçede, 1 No'lu DGM Savcısı Di-
laver Kanved'nin temyiz isteminin "hâ-
kim havalesi taşımadığı için" reddedildi-
ği bıldinldı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta
Giingör Özden. Yargıtay'ın Karatepe
hakkında verdiği karann RP hakkında
açılan kapatma davasına eklenmeyeceği-
ni belirterek "Davada normal süreç işft-
yor. Karatepe'nin olayı yeni bir olay. Bi-
zim için kişisel durumlar değil, kurumsal
durumlar önemli Kişisel durumlar üze-
rinde durmuyoruz. Siz her söylenene
inanmaynr açıklamasuu yaptı.
Kayseri Büyûkşehir Belediyesi Hukuk
Müşaviri Enver Kemaloğlu. Yargıtay 8.
Ceza Dairesi'nin karannın Ankara DGM
tarafindan kendilerine tebliğ edilmesin-
den sonra 1 ay içinde "tashihi karar" için
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural
Savaş'a başvuracaklarını bildirdi.
Taleplerinin kabul edilmesi durumun-
da dosyanın yeniden Yargıtay 8. Ceza Da-
iresi'nde ya da Ceza Genel Kurulu'nda
görüşüleceğini anımsatan Kemaloğlu, ta-
lebin reddedilmesi durumunda ise Avru-
pa însan Haklan Mahkemesi'ne başvu-
racaklannı söyledi. Bu işlemlerin icrayı
durdurmayacağına da dikkat çeken Ke-
maloğlu şöyle konuştu: "İcrayı durdur-
mak için yasal haklanmızı kullanacağız.
Cezanın4 ayertetenmesini taiepedeceğiz.
Bu tatebimizi, infaz KayserTde yapılaca-
ğı için Kayseri Cumhuriyet Başsavahğı
değerlendîrecek."
Devrim şehidi
Kubilay anılacak
• MENEMEN(AA)-
Devrim şehidi Kubilay ve
arkadaşlan, şehit
edilişierinin 67. yılında,
23 Aralık Salı günü,
Menemen Yıldıztepe'deki
anıt başında, devlet töreni
ile anılacak. "Kubilay'ı
Anma Komitesi"
çahşmalanna başlarken,
Kubilay ile birlikte şehit
edilen bekçı Hasan ve
bekçi Şevki'yi anmak için
bu yıl düzenlenen
törenlerin, geçmış yıllara
göre daha görkemli
olacağı belırtildi.
Komitenin,
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'e de törenlere
katılması için davetiye
gönderdiği bildirildi.
Kızriay'ın kan
ihtiyacı
• İSTANBUL(AA)-
Kızılay'm 1996 yılında
topladığı461 bin 915
ûnite kanın 200 bın 43
ünitesi askerlerden, 261
bin 872 ünitesi de
sivillerden sağlandı.
Kızılay'ın Türkiye
genelindeki kan
merkezlerinde 1997 yıh
ocak-ekim aylan arasında
topladığı 377 bin 655
ünite kanın yine 169 bin
876 ünitesi askerlerden,
207 bin 779 ünitesi de
sivil vatandaşlardan
alındı.
TÜPk-İş TV
kurmak istiyor
• ANKARA (UBA) -
Hükümet, televizyon ve
radyolarda hisse payı
sınırlamasını kaldırmak
ve yayın durdurma yerine
para cezalan verebilmek
için tasan hazırlarken,
Türk-lş Konfederasyonu,
RTÜK Kanunu'nun 29.
maddesinde yer alan
sendikalara televizyon ve
radyo kurma veya ortak
olma yasağının
kaldınlması için harekete
geçti. Türk-tş Başkanı
Bayram Meral, TBMM
Anayasa Komisyonu
Başİcam Atilla Sav ve
komisyon üyelerine
mektup göndererek,
kanunda değişiklik
yapılması sırasında.
sendikalara da radyo ve
televizyon kurma
hakkının verilmesini
istedi.
Özden'e veda
toplantıları
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Yaş haddinden emekliye
aynlacak Anayasa
Mahkemesi Başkanı Yekta
Güngör Özden'e veda
yemekleri ve toplantılan
düzenlemek isteyen
kurum ve kuruluşlar
kuyruğa girdi. Atatürkçü
Düşünce Derneği'nin
ardından 19 Arahk'ta
Ankara Sanayici ve
lşadamlan Demeği,
Devlet Konukevi'nde bir
resepsiyon verecek.
Ankara Barosu da 23
Aralık'ta Özden için bir
veda günü düzenleme
karan aldı. Bir dönem
Ankara Barosu Başkanlığı
da yapan Özden için
gerçekleştirilecek özel
gün Ankara Adliyesi
Konferans Salonu'nda
düzenlenen toplantıyla
açılacak. Konuşmalann
ardından "Anayasa
Mahkemesi ve Yargısı"
konulu açık oturum
gerçekleştirilecek. Veda
günü, aynı akşam Devlet
Konukevi'nde verilecek
yemekle sona erecek.
KSP lideri Kemal Burkay'la güncel politik gelişmeler üzerine söyleşi
4
Barışa ihtiyacımız var'
METİNGÜR
KÖLN - Kemal Burkay 1968
kuşağından. Eski Türkiye lşçi
Partisi (TtP) Tunceli il başkanlı-
gmı yapmış, genel yönetim kuru-
lu görevinde bulunmuş. Türki-
yede demokrasının gelişmesi için
sıkıntıh, çileli günler geçirmış.
Şimdi Kürdistan Sosyalist Parti-
si'nin Genel Başkanı. Aynı za-
manda şair ve hukukçu... 17 yıl-
dır yurtdışmda yaşıyor, ülkesine
dönemiyor. Avnıpa'da yaşayan
Türkiye kökenli Kürtler arasında
taraftarlan var.
Zaman zaman onlaria buluşu-
yor, konuşmalaryapıyor. deneyle-
rini, bilgilerinı anlatıyor. Ölçülü
kişiliğiyle tanınan Burkay, işbaşı-
na gelen Türkiye hükümetlerine
Kürtler olarak beklentilerini dile
getiren mesajlar yolluyor, baskı-
lan, silahlanmayı, savaşı eleştiri-
yor. Burkay'la, bir Almanya ziya-
reti sırasında görüştük. Söyleşi-
mize, duyguyu öne çıkaran söz-
lerle başladık.
- Hukukçu ve şairsüıiz. Uzun
yıllar yurtdışında politik irîşiHği-
niziöne çıkararakyaşadınız, Yurt-
tan uzak kalışınız duygulanmzıkı-
ncı oldu mu?
- Yurttan uzak kalmanın yarat-
tığı bir burukluk var elbette. Yurt
özlemi büyük bir özlem. Özellik-
le de bir sanatçı kışı için. Ama bu-
nun duygulan kıncı olduğunu
söylemek mümkün değil. Aksine
yurttan uzakta kalmak bir duygu
zenginliği de yaratıyor.
Çünkü özlemler yenne geldik-
ten sonra çoğu zaman geçen şey-
lerdir. Örneğin, yıllarca yurda
karşı büyük özlem duyarsmız. A-
ma bir haftalık, on günlük ziyaret
onugiderir. 17yıldıryurtdışında-
yım. Bu özlem büyük, ama bunu
çeşitli şekillerde dile getirerek ya-
şıyorum.
- Yurtdışında kaldığınız süre
içinde Türkiye'ye dönmeyi hiç dü-
şündünüz mü? Ya da dırygulandı-
ğınız anlarda o şairceisyan ederek
"Yeter bu kadar sürgünlük. Dö-
neyim de şu iş bitsin" dediğiniz
anlar oldu mu?
- Yazılanma duygusal dünya şu
ya da bu ölçüde yansır. En azın-
dan dil olarak yansır, estetik ola-
rak yansır. Ancak politikada ol-
dukça gerçekçiyim. O konuda
duygulanm öne çıkmaz. Neyin
yapılması gerekiyorsa onu yapa-
nrrt. O nedenle salt özlem,salt
duygusal eksilerle Türkiye'ye
dönmem. Türkiye'ye dönmek
için koşullar olmalı. Ben bunu is-
tiyorum. Hem yurdumu sevdiğim
için istiyorum, hem de politik ça-
lışmalanmı doğrudan insanlan-
da buradan geçer. Ülke bu korku-
dan, şiddet ortamından, çeteler-
den, tüm bu kirlilikten ancak böy-
le kurtulur. Ancak banşla çağdaş
anlamda sivil ve demokratik bir
yaşama yönelebilir.
Oysa bu hükümet de sorunlann
adını koymaktan, onlan tartış-
maktan ve akılcı, çağdaş çözüm-
ler aramaktan çok uzak. Bu hükü-
met de Kürt sorununu bir terör
olayı diye niteleyip çözüm için
şiddeti yöntem sayıyor. Yılmaz,
-Sorun salt askeri yöntemlerle çö-
zülmez" demesıne ve siyasal bir
çözümün gerekliliğine işaret et-
mesıne rağmen, bu alanda, laftan
öte, ciddi, cesur bir politikaya yö-
nelmiş değil. Ecevit ise bu konu-
da eşi az bulunur bir tutucu. Hü-
kümet programında Kürt sorunu-
nun adı bile verilmiyor.
- Türkiye'de gündemin öoemli
konulanndan biri RP'nin kapanl-
ması davasL Kamuoyunu ctkile-
yen kesimlerde bu konuda farkta
görüşler var. Kimileri, prensipola-
rak parti kapaülmasına karşı oJ-
duklannı belirtirken, kimileri de
RP kapablırsa şeriatçı akıma bir
Kürdistan Sosyalist Partisi lideri Burka>; "Refah hi bir sınav \ erme-
di, bir başka partinin kapatümasına seyirci kaldı. Düne kadar hep
ilerici pariiler kapablırdı. Bugün sıra bir dinci partiye geldr dedi.
mın olduğu yerde südürmek için
istiyorum. Banş mücadelesini,
özgürlük mücadelesini insanlan-
mın içinde yaşayarak sürdürmek
isterim, ama ne yazık ki bu koşul-
lar benim için yok. Benim duru-
mumda olan birçok insan için
yok. Çünkü bizim yurüttüğümüz
siyasal çalışma yasal sayılmıyor.
- Yılmaz hükümetinin son du-
rumunu, partiniz ve Türkiye'nin
geleceği açısından nasıl değerlen-
diriyorsunuz?
- Birönceki Erbakan-ÇiDerko-
alısyonu toplumu bunaltrraştı. Bu
nedenle gidişiyie toplum bir par-
ça soluk alırgibi oldu, kamuoyun-
da bazı umutlar doğdu. Ne var ki
biz, Yümaz-Ecevit hükümetıyle
ilgili olarak da daha baştan iyim-
ser değüdik. Bir kere bu hükümet,
kendi gücü ve sivillerin becerisiy-
le değil, askerlerin baskısıyla ku-
ruldu. Dün olduğu gibi bugün de
temel politikalan MGK -gerçek-
te askerler- belirliyor. Aynca ko-
alisyon ortaklan, en başta Yıl-
maz'la Ecevit, bildik, denedik ki-
şiler; değişimci, reforumcu değil-
ler. Oysa Türkiye'nin sorunlan
ancak değişime, banş ve demok-
rasiye yönelik ciddi, cesur politi-
kalarla çözülebilir.
Hükümetin kuruluşu uzerinden
altı aya yakın bir zaman geçti. Bu
süre içinde yalnızca 8 yıllık zo-
runlu eğitim yasasını çıkarabildi-
ler. Bu yasa da ancak demokratik
bir eğitim sistemiyle yararlı so-
nuçlar verebilir.
Oysa egitimin özü bilimsel ve
demokratik değil. Yılmaz hukü-
meti bu altı ay içinde, ülkenin te-
mel sorunlannı çözme yönünde
hiçbir ciddi adım atmadı. Bunla-
nn başında ise ülkenin banşa ve
demokrasiye olan ihtiyacı geliyor.
Bunun anahtan Kürt sorununun
adil çözümüdür.
Ülke yılda 10-12 milyar dolara
varan savaş harcamalanndan ve
savaşm yol açtığı yıkımdan kur-
tulmadıkça ekonomik krizden
kurtulamaz. Demokrasinin yolu
da sLsttnıin kendi içindeki çatış-
mada tarafolmanın gereği ouna-
dığını \urgulu\orlar. Bu konuda
siz oe düşünüyorsunuz?
RP ve şeriatçı düzen
- Siyasi partilerin kapatılması-
na ben de prensip olarak karşıyım.
Rejim habire parti kapatıyor. Yal-
nızca işine gelen partilere alanı
açık tutuyor. Düne kadar hep sol,
ilerici partiler kapatıldı. Şimdi sı-
ra bir dinci partıde. RP'nin temsil
ettiğı dinci akım, düne kadar, ırk-
çılık gibi, rejimin bir yedek gü-
cüydü, sola ve Kürtlere karşı kul-
lanıldı. Ama fazla büyüdüğü, ik-
tidara talip olduğu, burjuva değer-
leri ve yaşama tarzım tehdit ettiği
için de şimdi onu budamak isti-
yorlar. Biz bu tutumu destekleme-
yiz.
RP'nin ne olup olmadığı ayn
bir konu. O, gerek muhalefettey-
ken, gerekse iktidara ortak oldu-
ğu şu son dönemde iyi bir sınav
vermedi. Başka partilerin kapan-
masına seyirci kaldı. DEP'li Kürt
milletvekillerinin dokunulmazlık-
lannın kaldınlmasına destek ver-
di. Çiller'in politikasma perde ol-
du, çeteleri korudu. Kısacası,
RP'nin demokrasi diye bir soru-
nu yoktur. Bugün kapanma ile
yüz yüze iken demokrasi üstüne
söyledikleri ise tam bir ikiyüzlü-
lük.
SÜRECEK
Fiyat gizleniyor
Çiller
ABD'deki
apartmanı
sattı
ANKARA (UBA) -DYP
Genel Başkanı Tansu
Çfller, eşi Özer Çfller ile
aralannda çelişki yaratan
ABD'deki mal varlığını
satma planını uygulamaya
koydu. Çiller, mal varlığı
konusunda açılan
soruşturma dosyalannın
yeniden gündeme
getirilmesi için gereken
bir yılhk sürenin
dolmasma az bir süre kala
ABD'nin Maryland-
Rockville bölgesinde
bulunan ve Meclis'e
verdiği mal varlığı
beyanında yaklaşık değeri
100 bin dolar olarak
gösterilen apatmanını
sattı.
ÇillerMn 1995
seçimlerinden önce
Erzurum dönüşü uçakta
gazetecilere yaptığı
açıklamada, "ABD'deki
riyk
l
İ'
aileJerine bagışlayacağnn'"
sözlerinden sonra Çiller
çifb arasında yazılı bir
sözleşme yapılarak
mevcut mal varlığı yan
yanya payiaşıldı. Bu
paylaşımın ardından
Çiller, Amerika'nın
Maryland-Rockville
bölgesindekı apartmanını
bir süre önce satışa
çıkardı. Geçen günlerde
de apatmanın satışı
gerçekleşti. Apartmanın
kıme ve kaça satıldığmı
gizli tutan Çiller'in,
satıştan aldığı paranın bir
kısmını Türkiye'ye
getirdiği, kalan kısmını ise
henüz alamadığı belirtildi.
En lûks semtte
Amerika'nın başkentı
Washington'da bulunan
Maryland-Rockville,
şehrin en lüks
semtlerinden biri olarak
biliniyor. Bu semtte,
American Dream
(Amerikan Rüyası) olarak
isimlendirilen bahçe
içindeki müstakil ev tipleri
yoğun olarak bulunurken,
o bölgedeki emlakçüer,
Amerika için yaşlı
sayılabilecek 20 yıllık bir
binanın bile fiyatının 350
bin dolann üzerinde
olduğunu söylediler.
NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oral.calislar@raksnet.com
Ankara'dan Notlar ve îstanbul'da Bir Sempozyum
Bir TV programı nedeniyle
önceki gün Ankara'daydım.
Meclis'e gittim. Yaşar Topçu,
gensoru önergesinden kurtul-
du. Şimdilik hükümetin devamı
açısından bir sorun yok. RP'nin
kapatılması davası, Ankara ku-
lislerinin en önemli konusu. RP
kapatılırsa ne olur, kapatılmaz-
sa ne olur sorusuna herkes ce-
vap anyor. Sağ partiler, RP ka-
patılırsa, bu partinin seçmenle-
rinin nereye yöneleceğinin he-
sabına şimdiden girişmişler.
Kapatılmazsa RP nasıl bir yol
izleyecek sorusunun cevabı da
çok önemli.
Her iki halde de çeşitli senar-
yolardan söz ediliyor. Hatta
RP'nin kapatılması halinde, bir
erken seçimin bile gündeme
geleceğini belirtenlervar. Anka-
ra gündeminin önemli konula-
nndan birisi de, acele Meclis'e
getirilen "Radyo ve Televizyon
Kuruluş ve Yayınlan Hakkında
Kanun"ur\ değişiklik taslağı.
Hükümet tarafindan Meclis'e
getirilen ve komisyonlarda tar-
tışılmaya başlayan kanun, eğer
bu haliyle Meclis'ten geçerse
büyük satancalar taşıyor.
Kanun taslağı, eskiden birTV
veya radyo kuruluşunda yüzde
yinmilik pay sahibi olma sınınnı
kaldınyor. Artık bir kişi, bir kana-
lın, hatta daha da ileri giderek
birkaç kanalın sahibi olabile-
cek. Daha da önemlisi, eskiden
yayın kuruluşlannın yüzde onu-
na sahip olanlar ve yakın akra-
balan devlet ihalelerine giremi-
yorlardı, taslak bu engeli de kal-
dınyor. Yani, kanal sahipleri
devlet ihalelerine girebilecekler.
Bu ise, siyasi iktidariarla yayın
sahiplerini büyük bir çıkar birli-
ğine doğru itiyor. Böyte bir işbir-
liği, yayıncılık ılkelerini temekjen
zedeleyecek birtehlikeye işaret
ediyor.
Ankara'dan Çankın'ya gidi-
yorum. Çankın Cezaevi'nde ya-
tan ve Yargrtay'daki dosyalan
17 Aralık'ta görüşülecek olan
Ankaralı üniversite öğrencileri-
ni ziyaret edeceğim. Üniversite
harçlannı protesto eylemlerine
katılan ve "silahlı çete" kurduk-
lan gerekçesiyle 18 yıla varan
cezalara çarptınlan gençlerie il-
gili verilecek kararda, uluslara-
rası kamuoyunda merakla bek-
leniyor. Aynca bu karar, Türki-
ye'nin yönelimleri konusunda
yeni işaretler verecek. Çete
üyeterinin serbest dolaştığı Tür-
kiye'de, protestocu gençlerin
"silahlı çete"sayılması, bakalım
Yargrtay'ca nasıl değerlendiri-
lecek? Merakla ve dikkatle izli-
yor ve bekliyoruz.
•••
istanbul'da, Türkiye Bilimler
Akademisi CTÜBA) uluslararası
önemli bir sempozyum düzen-
liyor. Uluslararası çapta birçok
bilim insanının katılacağı sem-
pozyumda "insan haklannın
gelişimi" tartışılacak. Profesör
Dr. Ayhan O. Çavdar'ın baş-
kanlığını yaptığı TÜBA'nın top-
lantısında, Fransız Akademisi,
ABD Ulusal Bilim Akademisi,
Avrupa İnsan Haklan Mahke-
mesi gibi önemli kurumlardan
bilim insanlan yer alıyor.
Sempozyuma, Türkiye'den
Boğaziçi Üniversitesi, Marma-
ra Üniversitesi, Hacettepe Üni-
versitesi, Başkent Üniversite-
si'nden bilim insanlan, insan
haklan konusunda tebliğler su-
nacaklar.
Aynca yöneticiliğini Profesör
Şevket Pamuk'un yapacağı
yuvarlak masa toplantısına, yi-
ne insan haklan konusunda ça-
lışmalan olan, Profesör Korkut
Boratav, Profesör Rona Ay-
bay, Profesör Semih Gemal-
maz katılacaklar.
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki
sempozyum, Türkiye'deki bilim
çevrelerinin, ülkemizin önemli
bir yarasına parmak basması
ve çözüm araması bakımından
büyük önem taşıyor. Avrupa
Birliği tartışmalannın gündem-
de olduğu bir sırada, önde ge-
len birçok bilim insanımızın,
uluslararası önemli kişilerin de
katıldığı bir sempozyumda bir
araya gelmesi, yeni bir gelışme-
yi haber veriyor. Artık, Türki-
ye'de bilim çevreleri insan hak-
lan konusuna geçmişe göre da-
ha duyarlı davranacaklannı ve
çözüm arayacaklannı da ilan et-
miş oluyoriar.
Bugüne kadar, tek tek bilim
adamlannın ve insan haklan ku-
ruluşlannın çıkışlanyla sınırlı ka-
lan insan haklan sorunu, artık
kolektrfi ilgilendiren bir konu
olarak üniversitenin ve bilim
çevrelerinin gündemine giriyor.
Bu sempozyumun gerçekleş-
mesine emeği geçenleri kutla-
mak gerekiyor.
Umanm bu bir başlangıç olur
ve devamı gelir. Toplantının
sonuçlannın ve sunulacak teb-
liğlerin yeni ufuklar açması
dileğiyle.
CIMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOGLU
TDK sözlüğüne göre "şapka" dilimize Rusça'dan
gelen bir sözcük. Gerçekten her iki dilde de yazılış ve
okunuşlan aynı. Fakat tıpkı Fransızca "chapeau" gi-
bi bu sözcük de Latince "caput" (baş) sözcüğünden
türemiş olmalı. Zaten bütün yollann Roma'ya çıkma-
sı gibi Bat dillenndeki bir çok sözcüğün arkasında La-
tince var. Dilimizde bu dillerden pek çok sözcük bu-
lunduğuna göre, "Kibarfık Budalası"n\n ünlü kahra-
manının "farkında olmaksızın nesir konuşması" gibi,
farkında olmaksızın Latince konuşuyoruz demektir...
Tıpkı, Anadolu'nun, Asya'nın, Ortadoğu'nun, Kafkas-
ya'nın, Balkanlar'ın, eskı, yeni nice halklannın dilteri-
ni yine farkında olmaksızın konuştuğumuz gibi...
Şaka bir yana, yabancı kökenli bir sözcük herhan-
gi bir dile girmiş ve artık onun malı olmuşsa, bundan
tedirgınlik duymak için ne gibi bir neden olabilir? Dil-
ler (ve genel olarak kültürier) sürekli etkileşımdedir. Bu,
hem kaçınılmaz, hem de zenginleştirici bir okjudur.
Yeter ki bu etkileşım, etki altındaki dılin doğal gelişi-
mini bozucu nitelikte olmasın. Balkan ülketeri dilleri-
ne (özellikle Bulgarca'ya) bir çok sözcük kazandıran
dilimiz Türkçe, bir zaman yazı dilini istila etmiş olan
Arapça ve Farsça'ya karşı haklı bir kimlik savaşımı
verdi. Bu savaşım Türkçe'nin başansıyla sonuçlandı.
Fakat bu arada, karşılık bulunamayan birçok sözcük
ve kavram, kullanım dışı kaldı, ya da yanlış kullanılı-
yor.
• • •
Arapça-Farsça kökenli, fakat konuşma ve yazı di-
limize girmiş, yanlış kullanılmalan sözkonusu olama-
yacak kadar benimsenmiş kimi sözcükterin son za-
manlarda sıkça rastlanan yanlış kullanımlanna veri-
lebilecek örnekler saymakla tükenmez. Bunlann be-
ni en çok tedirgin edenlerinden biri.sıfat olan 'aynı"
sözcüğünün, zarf olan "aynen", yine zarf ve üstelik
Türkçe bir sözcük olan "tıpkı" yerine ısrarla kullanıl-
makta oluşu... Bir örnek; üstelik bir öğretim görevlı-
sinin yazısından: "Fransa'da da, aynı Türkiye'de ol-
duğu gibi...", "...aynı Türitiye...", yani, değişmemiş,
aynı kalmış Türkiye... Oysa yazann söylemek istedi-
ği bu değil...
Daha önceki bir yazımda, bir TV sunucusunun,
Cumhurbaşkanının birkonuşmasındaki "tabiidir" (do-
ğaldır) sözcüğünü "tâbidir" (bağımlıdır) biçiminde
okuduğunu yazmıştım. Önceki gün, önemli birgaze-
temizde, tanınmış bir gazetecinin yaptığı söyleşinin
sunuş yazısında, Sayın Ecevit'ın son şiirini sayın eşi-
ne "arfefm/ş"olduğunuöğreniyoruz... Bunu tanınmış
gazetecinin dalgınlık sonucu bir hatası da saysak,
yazı işleri sorumlulannın böyle bir dil yanlışını atlama-
lannı nasıl açıklayacağız? Bu gidişle yakın bir gele-
cekte şöyle cümlelerin yazılıp söylenmesi yadırgatıcı
olmayacak: "Rahatsız ettim, atfedersiniz..."
•••
Kimi kavram ve sözcüklerin dilimizden sürgün edi-
lişi ve kimiierinin yanlış kullanılmalannın yani sıra, di-
lin bozulmasına ilişkin olarak yine son zamanlarda
gözlemlenen bir başka olgu, özellikle teknoloji alanın-
da Ingilizcenin gittikçe artan bir hızla dilimizi istila et-
mekte oluşu... Erkan Altınsoy'un gazetemizde ya-
yımlanan bu konudaki bir yazısı ("Otomobilin konuş-
tuğu dil Türkçe mi?") dikkatlerden kaçmamış olma-
x
hdıf.Vaada, otomobıl pazartamasında (reklam metin-
teri vb.).liuJİanılan dil örnekleniyordu: "Lansmapı şu
tarihte yâpılan model kendi segmanında çok iyi bir
yeredindi." Yada "Yeni showroom'umuzaçıldı. Oto-
mobilde cruise control ve immobiliserde var..." vb.
Bu cümlelerin Türkçe olduklan herhalde ileri sürüle-
mez,
•••
"Hürriyet"teki bir yazısında Mümtaz Soysal CSöz-
cükler", 16.11.1997) TÖMER'in bir araştırmasının so-
nuçlannı aktanyor. Buna göre, Amenkan ılköğretim
okullannın ders kıtaplarında 71.681, Almanya'da
70.400, Japonya'da 44.224, italya'da 30.193, Suudi
Arabistan'da 13.579 sözcük bulunmaktayken, Türki-
ye ilköğretim kitaplannda bu sayı sadece 7.260. Bu
dil yoksulluğu karşısında "Bir Türk dünyaya bedel-
dir" özdeyişini bir Amerikalı ve bir Alman 10'ar, bir Ja-
pon 6, bir ftalyan 4 ve bir Suudi Arabistanlı 2 Türke
bedeldire çevırsek acaba çok mu yanlış olur?
• • •
"Şapka" sözcüğü beni nerelere getirdi... Oysa ama-
cım, "SaintJosephlilerDemeğrnin elıme epeyce za-
man önce geçen bir basın duyurusundan söz etmek
ve bunca geciktığim için özür dilemekti... Prof. Ateş
Vuran imzalı duyuruda, radyo televizyon ve başında
düzeltme (inceltme) işaretlerinin (sapkalann) kullanıl-
maz oluşu haklı olarak eleştiriliyor ve duyuru, "Şap-
kamızı geri istiyoruz!" cümlesiyle sona eriyordu...
Feyza Hepçilingirler'in "Türkçe Off" adlı değerli ya-
pıtında da (Remzi Kitabevi, 1977) dilimize ilişkin bir-
çok sorunun yani sıra bu "şapka" soaınuna değinil-
mekte... Yaşamsal önemde bir konuda, bu kez ders
kitaplanndaki sayısız dil yanlışlan konusunda bir baş-
ka değerli çalışma ise henüz yayımlandı: (Gülsün
Özakın, Muammer Karadaş "Ama Öğretmenim Bu
Yanlış" Kora Yayın, Kasım 1977).
Evet. Dilımizin ciddi sorunlan var... Onlara çözüm-
ler bulabilmek için öncelikle şapkamızı geri isteyelim.
Sonra, uzmanlann uyanlanna kulak verelim... Ve son-
ra şapkamızı önümüze koyarak, Türkçe'nin nereye
geldığini, nereye gıtmekte olduğunu serinkanlılıkla
düşünelim...
DinozoRH A F T A L I K M İ Z A H D E R G İ N İ Z
Kan basmcmı düzenler,
şekeri düşürür,
pekliği giderir.
ÇIKTl