23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAVFA CUMHURİYET 28OCAK1997SALI HABERLER Piar-Callup, tarikatların kamuoyundaki görünümünü araştırdı 'RP tarikatlarlabağlantilı'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Piar- Gaüup'un araştırması, kamuoyunun üçte ikisinden fazlasının, RP'li seçmenlerin de yüzde 3l'inin, tarikatlan. "laik düzene kırşı tehdh unsuru" olarak gördüklerini ortaya koydu. Araştırmaya göre. kamu- oyunun büyük çoğunluğu RP'nin birçok tarikatlabirebirbağlamısı olduğunu düşü- nûyor. RP'li seçmenlerin yüzde I3.7'si partinin tarikatlarla dogrudan ilgili oldu- ğunu, yüzde 38'i ise "partüî ban kişüerin tarikatlarla bağlantılan olduğunu" onay- ladı. Piar-Gallup. tstanbul, Ankara, Izmir, Adana, Bursa. Eskişehir, Gaziantep. Içel, Kırklareli, Samsun ve Konya'da "siyaset- tarikat-ticaret" ilişkilerine yönelik bir araştırma yapti. Piar-Gallup'un 20-24 ocak tarihleri ara- sında 1430 kişi üzerinde yaptığı araştır- maya göre. kamuoyunun yüzde 67.4'ü ta- rikatlann laik düzeni tehdit ettiği göriişü- nü paylaşıyor. Kamuoyunun yüzde 22.7'si ve RP'li seçmenin yüzde 58.8'i tankatlan laik dü- zene karşı tehdit unsuru olarak görmedik- lerini belirttiler. Kamuyounun en fazla "cetaalet" olarak açıkladığı tarikatlara üye olma nedenini, RP'li seçmenlerin yüzde 46.5'i "dini inançlara'* bağladı. Kamuoyu genelinde, tarikatlara üye olma nedenini "çıkarilişküeri''ne dayandıranlann yüzde 12.5, RP'li seçmen arasında da yüzde 7.4 oranında olduğu kaydedildi. Araştırmaya göre, kamuoyunun yüzde 42.8'i "tarikat- lann İslam dinine aykın ve inançlan suiis- timal ettiklerT düşüncesınde olduklannı belirtirlerken RP'li seçmenlerin yüzde 48.5'i tarikatlann tslam dinine avkın ol- Tarikatlar laik düzen için tehdit mi? Erbakan'ın Başbakanlık'ta tarikat liderierine verdiği iftar Kamuoyu geneli % I IRPS L I seçmen % Kamuoyu geneli % Normaldir / Olağan karştlıyorum Yadırgıyorum / Hıçbir şekılde normal bulmuyorum / Dının ve tarikatlann siyasete alet edildığinı düşünüyorum Fikn yok / Bılmiyor Gündemde yer alan olaylar ve RP'nin oy potansiyeli RP'li siyasetçilerin hakkında ortaya atılan iddialar Kamuoyu geneli % I 1 RP'li I I seçmen% Refah Partısı nın Refah Panısı'nın Refatı PartısTnın oylannı oytannı oylannı azaitacaktır arttıracaktr etkllemeyecektir Bulunduklan Tatmın edıcı Belgelenyte aksını Fıkn yo* görevden ısMa açıKlamaiarba ıspal etmeüdırte Bılmiyor etmeltdırter bulunmakdıtar madığını savundular. Suiistimal edilip edilmediği konusunda farklı görüş bildi- ren RP'li seçmenler dışındakilerin yüzde 51 2'sinin tarikatlan bir İslam öğretisi ola- rak kabul ettikleri belirlendi. RP'li seç- menlerin büyük çoğunluğu, devrim yasa- lanna aykın olarak Erbakan'ın Başbakan- lık Konuru'nda tarikatlara yemek verme- sini desteklerken kamuoyunun yüzde 67.8'i "yadırgadıklannı. dioin ve tarikat- lann siyasete aJet edildiğini'' düşündükle- rini belirttiler. RP'li seçmenlerin yüzde 30.2'si de yemeği tarikatlann siyasete alet edilmesi olarak değerlendirdi. Araştırmaya göre, kamuoyunun yüzde 41.3'ü. RP'nin birçok tarikatla dogrudan bağlantısı olduğu görüşünü taşıyor. RP'li seçmenin yüzde 38'i de partili bazı kişi- lerin tarikatlarla bağlantılan olduğunu onaylıyor. Kamuoyunun yüzde 18.4'ü ve RP'li seçmenlerin yüzde 39.9'u ise bu par- tinin tarikatlarla bağlantısı olmadığını sa- vunuyor. Kamuoyunun beşte ikisi, Ali Kalkan- cı'nın RP'li belediye başkanlan Melih Gökçek, Recep Tayyip Erdoğan ve DYP'den Izmir Belediye Başkanı Burhan Özfatura'yla ilişkisi olduğunu söyleyen Emire Kalkancı ve Aczmendi lideri Müs- liim Gundüz'le yakalanmasının ardından tarikatlann cinsel sömürüde bulundukla- nnı belırten FadimeŞahin'in açıklamala- nnı "doğru ve inandıncı" buluyor. RP'li seçmenlerin yüzde 16.4'ii de inandıncı bulduğunubelirtirken yüzde 35'i şüphey- le karşıladıklannı söylüyor. Kamuoyunun yüzde 13.3'ü ve RP'li seçmenlerin yüzde 41'i ise iki kadının ta- rikatlara ilişkin açıklamalannı "RP'nin başanlı uygulamalannı hazmedemeyerek iktidardan uzaklaşbjrmak için ortaya atbk- lan senaryo" olarak değerlendirdiler. Ka- muoyunun dörtte biri ve RP'li seçmenle- rin yüzde 9'u, partili siyasetçilerin kendi- leri hakkındakı bu iddialar karşısında is- tifa etmelerini istiyor. Kamuoyunun ve RP'li seçmenlerin çoğunluğu da RP'li si- yasetçilerden bu iddıalara karşı tatmin edi- ci açıklamalar bekliyor. Araştırmaya gö- re, kamuoyunun yüzde 61.5'i gündemde- ki bu olaylann RP'nin oy potansiyelini azaltacağını düşünüyor. RP'lilerin yüzde 24.5'i de bu görüşü paylaşırken. yüzde 27.5'i oylannın artacağını savunuyor. Ka- muoyu genelinde ise RP'nin oylannın ar- tacağını düşünenlerin oranı yüzde 6.4 dü- zeyinde kalıyor. RP'nin hedefi Silahçıoğlu'na suç duyurusu EVÎNGÖKTAŞ ANKARA - Adalet Bakanı Şcvket Kazan. Sultanbeyli'ye Atatürk anıtı diktiren Korgeneral Doğu Siiahçıoğlu hakkında. "başkasının görev alamna tecavüz ettiğT gerekçesiyle yasal işlem yapılması için suç duyurusunda bulu- nulduğunu bildirdi. Şeveket Kazan. "Askeri yetkili cem- seterie ve askeıierle birlikte heykeli ge- tirip caddenin ortasına dikmiş. Dosya- yı, gereği yapılmak üzere Milli Savutt- ma BakaıilığTna (MSB) göndereceğjz'" dedi. Adalet Bakanı Şevket Kazan, "Si- lahhKırvveder aleyhinde konuşma yap- toğı" gerekçesiyle Genelkurmay Baş- kanhğTnın. Çalışma ve Sosyal Güven- lik Bakanı Necati Çeük hakkında yap- tığı suç duyurusunun halen inceleme- de olduğunu söyledi. Necati Çelik'in RP'li olmasının. suç duyurusunun iş- leme konulmasına engel oluşturmaya- cağını bildiren Şevket Kazan. şunlan söyledi: "Hukuk devletinde görevler,yetkiler ve sonımluluklar belirlenmiştir. Her- kes görev alanından sonımludur. Şim- di birtakun yetkililer kendi görev alan- lannın dışına çıkıp bir başkasının görev alamna tecavüz ederlerse, buna hukuk- ta yetki tecavüzü denir. Bu tecavüzü ya- pan kişilersorumlu oluıiar. Bunlar oyu- nun kuralı. Şimdi Sultanbeyli'de mey- dana gelen olayda oranın askeri yetki- Bsi Doğu Siiahçıoğlu. başkasının görev alamna tecavüz etmiş ve Atatürk'ün heykelini dikip. he>keli diktiği caddenin ismini değiştinniş. Sultanbeyli Beledi- ye Başkanı, ilçeve Atatürk he> keli dikil- mesine karşı değil. Belediye başkanı, heykelin yeni \apılacak hükümet bina- sının önüne dikileceğini bildirmiş. Şu anda dikilen yerin uygun olmadığını söylemiş. Ama kimse bunu umursama- mış. Askeri yetkili cemselerfc askerler- k- birlikte heykeli getirip caddenin or- tasır.j dikmiş. Bu yetki tecavüzü üzeri- ne Sultanbe\li Beİediye Başkanı, Kar- tal Başsavcıhgına askeri yetkili hak- kında suç duyurusunda bulunmuş. Başsavcıhk da suç duvıırusunu bize gönderdi. Suç duyurusunu inceliyoruz, gereği yapılmak üzere Milli Savunma Bakanlığı'na göndereceğiz." Refah Partisi tarikat açmazında BÜLENTTANLA* Başbakan Sayın Erbakan'm ramazanın daha ikinci gü- nünde Turkiye Cumhuriyeti'nin protokol önceliklerini çiğ- neyerek tarikat liderierine verdigi iftar ziyafeti Refah Par- tisi - tarikatlar ilişkisini gündeme getirmiştir. Kamuoyunun yüzde altmışsekizi, Refah Partili seçmen- lerin yüzde otuzu, bu ziyafete tepki duymuş ve yadırga- mıştır. Bu iftar ziyafeti, bu kesimler tarafından dinin ve ta- rikatlann siyasete alet edilmesi olarak değerlendirilmiş- tir. Sonuçlar Refah Partisi ile tarikatlar arasında tam bir ilıski - kaynaşma olduğunu göstermektedir. Kamuoyu ve Refah Partili seçmenler, halkın tarikatla- ra devamını dini inançlar, cehalet, İslam dini hakkında bil- gisizlik ve çıkar ilişkileri (kişisel menfaatlar) nedenleriy- le gerçekleştiğıni düşünmektedirler. Buradaki önerrdi fark- lılîk. Refah Partili seçmenlerin, halkın tarikatlara devamı- nı öncelikle 'dini inançlara' bağlarken kamuoyu birinci ön- celiği 'cehalet' olarak tanımlamaktadır. 18 yaş grubunun üstündeki nüfusun her üç kişisinden ikisi tarikatlan, Turkiye'deki laik düzen için tehdit unsu- ru olarak görmektedir. Buna karşılık her üç Refah Partili seçmenden yalnız biri, tarikatlan laik düzen için tehdit un- suru olarak görmekte, geriye kalan ikisi ise tarikatlan la- ik düzen için bir tehdit unsuru olarak görmemektedir. Başbakan Sayın Erbakan'ın iftar ziyafeti ile gündeme gelen, Fadime Şahin ve Emire Kalkancı olaylan ile sür- mekte olan Refah Partisi - tarikat ilişkileri tartışmasından Refah Partili seçmenler de tedirgindir. Refah Partili seçmenler, siyaset - tarikat - ticaret iddi- alanna adı kanşan Refah Partili siyasetçilerin ya görev- den istifa etmelerini, ya tatmin edici açıklamalarda bulun- malannı ya da kamuoyuna belgelenyle aksini ispat etme- lerini beklemektedirler. Büyük ölçüde psikolojik ve çevre baskısı altında olduk- lan anlaşılan Refah Partili seçmenlenn dörtte biri, bu olay- lann da diğer olaylar gibi sonuçlanması halinde (diğer olaylarda olduğu gibi gerçeklerin açıga çıkmaması) Re- fah Partisi'nin oylannda duşme olacağını düşünmektedir- ler. Refah Partili seçmenlerin, son seçimlerde dürüst, yol- suzluklara kanşmamış, farkh parti, düzen partilerinin dı- şındaki ve tslami değerlere önem veren parti özelliklerini göz önüne alarak Refah Partisi'ni tercih ettikleri bilin- mektedir. Parti yöneticilerinin seçim kampanyalannda düzenpar- tilerinin dışında farklı bir parti olarak ortaya koyduklan Refah Partisi'nin bu olaylar karşısında siyaset - tarikat - ticaret üçgeni içinde sıkışıp kaldığı ortadadır. Şimdi Refah Partisi devamlı biçimde düzen partilerini suçladığı olaylara benzerbir durumla karşı karşıyadır. Re- fah Partili yöneticiler, tabanlanndaki tarikat yanlısı - tari- kat karşıtı seçmenlere siyaset - tarikat - ticaret üçgeni hak- kında inandıncı açıklamalar yapmak zorundadırlar. Dinimizi siyasete, ticarete, aile kavTamlanna alet ede- rek halkın ınançlannı suiistimal edenlerle etmeyen tarikat- lan ayıran ölçülerin neler olduğunu tüm kamuoyu ve Re- fah Partili seçmenler bilmek istemektedir. Diyanet lşleri Başkanı ve gerçek islam bilimcileri, 'ts- lamda Allah'la kul arasına kimsenin giremeyeceğini', 'İs- lamda ruhban sınıfı Ue dinsel bir hiyerarşinin mevcut ol- nudığını've tarikadann İslamda yerinin olmadığını'açık- lamalanna karşın. tarikatlar ve cemaatler. Türk toplumu- nun önemli bir bölümü tarafından tslamın bir gerçeği ola- rak karşımızdadır. Türk halkının yandan biraz fazlası tarikatlann tslam dinine aykın olmadığını, bir İslam öğretisi olduğunu ve amacına uygun kullanıldığı takdirde topluma yararlı ol- duğu görüşünü ileri sürmektedir. Kamuoyu. son derece hassas olduğu ve süregelen mev- cut bunalımlı bu ortamda titizlikle sakındığı inançlannm, siyaset - tarikat - ticaret üçgeni içinde tartışılmasının son bulmasını istemektedir. u Bazı tarikatlar iyidir. yaraıiıdır. dürüsttür: bazı tarikat- lar halkın inançlanm suiistimal etmektedir. halkın inanç veduygulannı birey sel anlamda siyaset. tkaret ve cinsel iliş- kikr için istismar etmektedirier. Âncak bu tip tarikatlann mevcudiyeti. bürün tarikatlann kötü olduğu ve hepsi Re- fah Partisi ile ilişkilidir anlamına gelmeycceği" biçiminde- ki açıklamalar. kamuoyu v icdanında inandıncı olmamak- tadır. Toplum. tarikatlann başıboş ve kontrolsüz biçimde si- yaset, ticaret, aile ilişkileri gibi konularda halkın istismar edilmesıni önlemek üzere devlet ve toplum düzeninde ta- rikatlann yerlerinin belirlenmesini. tarikatlann bir dene- tim mekanizmasına bağlanmasını beklemektedir. * DSP İstanbul Millenekili Atatürk araştırmacısıydı Sadi Borak öldü İstanbul Haber Servisi -Atatürk'le ilgili araş- tırma türünde yazdığı 25'e yakın kitabı bulunan basın şeref kartı sahibi Sadi Borak (Hüseyin Saadettin) Büyükçekmece Hastanesinde dün öldü. 1911 yılında İstanbul 'da doğan Borak, Kaba- taş Sultanisi orta bölümünü bitirdikten sonra gazetecilik mesleğine Vakit gazetesinde düzelt- men olarak başladı. Son Poste, Hürriyet gazetelerinde düzeltme servisi şefliği yaparak meslegini sürdüren Bo- rak, Milliyet, fan, Dünya ve Cumhuriyet gaze- telerinde de çahştı. Yalova Postanesi'nde gö- revli olduğu sıralarda "Atatürk'ün telgrafçıh- ğj"tH da yapan Borak, yaşamının önemli bir bö- lümünü Atatürk'le ilgili araştırmalanna ayırdı. Turkiye Büyük Millet Meclisi'nin gizli arşi- vinin ilk kez açıldığı gazeteci olan Borak, Kül- tür Odulü ve Atatürk Odülü'ne de layık görül- müştü. Evli ve üç çocuk babası olan Borak iyi derece Fransızca biliyorda. Sadi Borak'm cenazesi yann saat 10.30'da Turkiye Gazeteciler Cemiyeti önünde yapılacak törenden sonra toprağa veriJecek. Milli Cüvenlik Kurulu tarafından benimsendi • • RTUK'e süresiz kapatma yeddsiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Güvenlik Kurulu (MGK). şeriat- çı yaym yapan radyo ve televizyonla- nn "süresiz olarak kapaülması" konu- sunda Radyo ve Televizyon Üst Kuru- lu'na (RTUK) yetki verilmesini be- nimsedi. MGK'de, DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu ÇiDer'in uyuşturucu kacakçılannı himaye etti- ği yönündeki savlann gündeme gel- mediği, askerlerin bu konudaki görüş ve Türkiye'nin uluslararası camiada kaldığı ZOT durum konusundaki endi- şelerini Genelkurmay Başkanı Orge- neral tsmail Hakkı Karadayı tarafın- dan haftahk görüşme sırasında EVemi- rel'e iletileceği öğrenildi. MGK, dün Cumhurbaşkanı Sütey- man Demirel başkanhğında toplandı. Yaldaşık 4 saat süren toplantının ar- dından MGK Genel Sekreterliği'nden yapılan açıklamada. ülke genelindeki güvenlik ve asayiş durumu ile bunu et- kileyen iç ve dış gelişmelerin gözden geçirildiği bildirildi. Açıklamada, Yunanistan'ın, son günlerde Ege, Kıbns ve Doğu Akde- niz'de banşı bozma girişımleri karşı- sında. Türkiye'nin ve KKTC'nin hak ve çıkarlanmn konınması için alınan ve alınacak önlemler üzerinde durdu- ğu da vurgulanarak "Bu önlemler pa- ralelinde gerekli yaptınmlann ulusal politikalanmız doğrultusunda kararb- hlda uygulanması karariaşünlmıştır" denildi. Cumhuriyet'in aldığı bilgiye göre, kurulda, son günlerde sayılan giderek artan ve şeriatçı yaym yapan radyo ve televizyonlann durumu ele alındı. As- keri kesimin daha önce bu yayınlardan duyduğu büyük rahatsızlığı bildirme- si üzerine Ulaştırma Bakanlığı. yeni bir düzenlemeye gidilmesi için giri- şimlere başladı. Bakanlığın koordina- törlüğünde hazırlanan bir rapor. MGK'de görüşüldü. "yıkıcı,bölficü ve yasal olmay an iç ve dış kaynakh yayın- İara karşı alınacak yasal. idari ve tek- nikönlemleri" içeren raporda. özellik- le şeriatçı radyo ve televizyonlara iliş- kın önlemlere yer verildi. RTÜK tara- fından radyo ve televizyonlara verilen kapatma cezasının arttınlması önerisi- nin de yer aldığı raporda RTÜK'e. şe- riatçı radyo ve televizyonlar başta ol- mak üzere. "yıkıcı-böİücü" yayın ya- pan kuruluşlara "sûresiz kapatma ce- zası uygulama yetkisir 'nin verilmesi önerildi. MGK. özellikle asker üyelerin des- teğiyle raporda önerilen önlemleri "uygun bularak" Bakanlar Kurulu'na tavsiye edilmesini kararlaştırdı. MGK'de, askeri havaalanlannın si- vil havaalanlanna dönüştürülmesi öne- risi de ele alındı. Ancak bu konuda so- mut bir karar çıkmadı. UZ YAZIIORHAN BtRGtT Kimi yöneticilerimizi eroin mafyası ile işbirliği yapmakla suçlayan davranışlar, Devtet Bakanı Ab- dullah Gül'ün dünkü 'Hürriyet'te yayımlanan de- mecinde yer alan, "Türkiye'nin rotasını değiştirip başka ülkelere yönelmesi tehdidi ile" giderilmez; tam aksine bizi saygın devletler listesinden sile- cek hale getirir. Adama. "Hangi ülkeler o yeni ro- tanı yönelteceğin? Kolombiya mı, Afganistan ya da Iran mı? Afrika'daki bilinen devletler mi" dıye sorariar. Hükümet, bu suçlamalardan haklı bir te- dirginliğe giriyorsa, ithamlann attında yatan ve 'ka- ra para aklama cenneti' olarak gosteriten kimi ban- kalarla ilgili bir araştırma önergesini, önceki hafta partamentoda niçin reddettirdiğinin hesabını ver- melidir. Önceki hafta cuma günü, atv'deki Siyaset Meydanı'nda konuşan Ishak Alaton, Hollanda gümrüğünde saatlerce alıkonularak ayakkabıları- na kadar nasıl arandığını anlattı. Alman mahkeme- terinin tutanakları, Fransa 'Uyuştunıcu Jeopoliti- ği Gözlemevi'no raporu, ABD Dışişleri Bakanlı- ğı'nın yayını, ingiltere İçişleri Bakan Yardımcısı Tom Sackville'nın söyledikleri, Kanada emniye- tinin kayrtları ve Hollanda Parlamentosu Organize Suç Eylemleri Araştırma Komisyonu'nun raporu- nun tümü şöyle özetlenebilir "Avrupa 'da tüketilen eroinin yüzde yetmişi Tur- kiye'den geliyor. Bu ülkede eroin laboratuvahan hızla artıyor. Trafiğiyönetenlerin serbestçe dolaş- 'ğı, uyuşturucu paralannın kolaylıkla aklandığı gö- ı 'lüyor (Fransa'nın savı). Bazı devlet görevlilennin c 3 kanştığı çeteler Türkiye'nin hızla Kolombiya Ağustosböcekleri ve Karmcalar.. imajına sürüklendiğini gösteriyor (Ingilizler). Baba- lar tarafından organize edilen eğlencelerde önde gelen siyasetçiler, gizli servis üyeleri, gazeteciler ve yüksek rütbeli polis görevlileri kendilerini açık- ça göstermektedir (Hollanda Parlamentosu)." Bu suçlamalara Alman mahkemelerinin ve Ka- nada Emniyeti'nin, başbakan yardımcımızın adını veren, Başbakanlık kayıtlı faksın numarasını bildi- ren tutanaklannı da eklediğinizde, okul öğrencile- rinin sabahlan topluca içtikleri antta söyledikleri '/Ve mutlu Türküm diyene' özdeyişinin çok haksız bir biçimde geçersiz kaldığını görürsünüz. Atatürk'ün Onuncu Yıl Söylevi'nin bu bitişcüm- lesini bugünlerde Batılı ülkelerdeki suçlamalann yanı sıra işadamı ishak Aiaton'un Hollanda güm- rüğünde başına gelenlerle de geçersiz kıldıran şey, bu suçlamalara karşı güven verici gerekçeler ser- gilemeyişimizdir. Bu iş öyle "Rofa değiştiririz" tehditleri, hele he- le suçlanan politikacılann kızgın derneçleri ile ön- lenemez. 1974'te haşhaş ekiminin yasaklanış karannı ala- bora eden, ama yasaklamayı koydurtan ABD'ye de Türk üreticilerinin afyonu sadece sağlığa dö- nük ilaçlarda kullanılmak amacı ile ürettiği güven- cesini veren Ecevrt hükümetinde MSP'liler de var- dı. O MSP'nin devamı olan partinin milletvekilleri, geçen hafta parlamentoda DSP'nin, 'kamu ban- kalan ile izlemeye alınan ya da faaliyetlerine son verilen bankalar' için verdiği araştırma önergesi- nin karşısında DYP'li ortak ile birlikte hareket ettı. Önerge sahiplerinden İstanbul Milletvekili Zeke- riya Temizel, bazı bankalann yasal boşluklardan yararlanarak devlet güvencesinde olan fonlan ba- zı kişi ve gruplara aktardığını, dahası bu aktarma- lardan çıkar sağlayanlann da olduğunu anlattı. Te- mizel'e göre halkın yaklaşık 150 trilyonu, bu tür iş- lemler nedeniyle batan bankalardadır. Faaliyetine son verilen üç bankada bu şekilde zarar gören ai- le sayısı 50.332'dir. Eski İstanbul Defterdarı ve Gelirler Genel Mü- dürü Temizel, bankalar için saydamlık istedi. Istek yerine ulaşmadı. Kamu güvencesinde ol- duğu varsayılan kaynaklann bazı kişi ve gruplara haksız olarak aktarıldığını, bunun yükünün de dev- lete ve hiç günahı olmayan bireylere çektirildiğini anlattı. Ama söylediklerinin DYP ve Refahlı ço- ğunluğun mendireğinden döndüğünü sezdiği için, tehlike sinyalleri de verdi. "Yasaya aykın davranışlan saptanan bazı ban- kalara, bankalann bağlı olduğu bakan onayı ile sürekli aflar verilmesi, önümüzdekı günlerde de devletin çok büyük yükler altında kalacağının ha- bercısidir" dedi ve bu nedenle de Turkiye Büyük Millet Meclisi'ni şartlı bir göreve çağırdı. DSP söz- cüsüne göre Meclis "yapılan uygulamalardan ra- hatsızlık duyuyorsa, bir de yasaya aykın ya da ya- sal boşluk nedeniyle gerçekleştihlen işlemlerden sağlanan haksız kazanç ve işlemlerin haksızlığını kabul ediyorsa" konuya saydamlık getirmek için verilmiş olan araştırma önergesini kabul etmeliy- di. Çoğunluk, kamu bankalannı saydam bir büyül- teç altına almaktan kaçındı. DYP ve RP'liler ellerinı kaldırarak kaçınanlar ara- sındaydılar. DSP ve CHP'liler, genel kurulda bulunan 30 ka- dar Anavatan Partili milletvekili ile birlikte, arala- nnda eroin mafyasının kara para aklanması için kullandığı kredilerin de olup olmadığını ortaya çı- kartacak önergenin kabul edilmesinde ısrar etti- ler. Gecenin ilerlemiş saatiydi. Başkan önergenin kabul edilmediğini söyledi. Önergenin yanında yer alanlar da reddettirenler de 'huzur' içinde ev- lerine gittiler. Çoğunluğu "Allah nzası için" birgün sonraki oruçian için niyet tazeleyip yatsı namaz- larını kaza ettiler. Görevliler, genel kurul salonunu aydınlatan ışık- ları söndürdü, koskoca alan zifiri karanlık oldu. TBMM üyelennin çoğunluğu bankalar sistemin- de de saydamlık yerine karanlığı seçmişti. Ve ANAP milletvekillerinin büyük bir bölümü, böylesine önemli bir oylamada bulunmak yerine, evlerinde ülke gidişinin çok kötü olduğunu konu yapan komşu sohbetlerine katılarak sahuru bek- lemeyi uygun görmüştü. GUNDUZ GOZUYLE MELİH CEVDET ANDAY Gorbaçov'un Yazısı Geçen hafta cuma günü ikinci sayfada çıkan "At- lanabilir mi Atlanamaz mı?" başlıklı yazımı oku- muş birdostum bana Toplumbilim dergisinin Kari Marx özel sayısını getirdi (Ekim 1995); - Bu sayıda Gorbaçov'un bir yazısı var, ben si- zin yazınızla birilinti kurdum, belki ilginizi çeker, de- di. Ben bu dergiyi görmemiştim, çok ilginç buldum, bundan sonra sürekli okuru olacağım. Konumuz neydi? Sovyetler Birliği'nin yıkılması ile Marksizm'i çökmüş sayıp saymamak. Başka türlü söylersek, bir düşünürün etkisi, za- man içinde değişik yorumlara uğrayacağına göre, nasıl biçimlenir? Bunlann içinde en doğrusu han- gisidir? Sayın Oruç Aruoba'nın dilimize çevirdiği yazı- sında Mikhael Gorbaçov, bu ilginç konuda şun- ları söylüyor: 1) Filozofun görüşleri kendi çağında hiç anlaşıl- maz; bir sonraki çağda hep yanlış anlaşılır; ve son- raki çağlarda ancak anlaşılabilir hale gelir. 2) Filozofun görüşleri kendi çağında hiçbir yere oturtulamaz; bir sonraki çağda kendine aykın bir yere oturtulur ve sonraki çağlarda ancak kendine uygun bir yertere oturtulabilir duruma gelir. 3) Filozofun görüşleri kendi çağında hiç etkili ol- maz; bir sonraki çağda olağanüstü bir -kendine aykın- etkililik kazanır; sonraki çağlarda, ancak ken- dine uygun etkilerini göstermeğe başlar. Gorbaçov, bu genellemelerefelsefetarihindeör- nekler bulup gösteriyor ve sözü Manc'a getirdiğin- de diyor ki: "Marx için üçüncü süreç artık başlayabilir: İlk i- kiaşamayı; 'sağır kulaklar' bulma ile 'bağıran ağız- lar' bulma aşamalarmdan geçti, artık kendi önemi- nin anlaşılabilir olabileceği noktalara ulaşabilir." Sonra da şu önemli açıklamada bulunuyor: "llkin, Mancizm'in çeşitli biçimlerinin, Marx'ıngö- rüşlehne nasıl aykın olduğu ortaya konulacaktır. - Birkehanette bulunma pahasına 'konulacaktır' di- yorum; çünkü öyledir.- Tek birbakış açısı; Man'ın temel kuramsal derdi devlet 'tir; devlet' egemen sı- nıfın iktidar aracı' olarak -insanın insanı sömürme- sinin bekçisi olarak-; devletler de, egemen iktidar- lann karşılıklı çatışmalannın araçlan olarak, toplum ve tarih alanının başına gelen en büyük beladır. In- sanlık bu beladan kurtulmadıkça insanca biryaşam olanaklı değildir. Bu yüzden devletin önce küçül- mesi ve güçsüzleşmesi, sonra da giderek kuruyup yok olması gerekir. Bu açıdan Marxizm'lere bakarsak, kocaman bir aykınhk buluruz; çeşitli Mantizm 'lerin en büyük der- di, devleti güçlendirmek, büyütmek, yaygınlaştır- mak olmuştur." Dilerim, bu yazıda ortaya atılan düşünceler eni- ne boyuna birtartışma konusu açsın. Çünkü Gor- baçov'un dediklerine verilecek yanıtlar da yok de- ğil. Bunlardan en önemlisi, Sovyetler deneyinin bir düşman çemberi ile çevrelenmiş olması gerekçe- siydi. DYP karıstı REFAHYOLda türban sıkıntısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet ortagı RP'nin. Bakanlar Kurulu ka- ranyla kamu kuruluşlannda türbanı serbest bırakma giri- şımi DYP'yı böldü. D\'P Grup Başkanvekıli Ali Rıza Gönül. Atatürk devnmlerine aykın olan her düzenlemeye karşı oldukla- nnı, türban konusunda da ti- tizlikle durulacağmı savun- du. Türban serbestısinin ge- rekçelerinin iyıce araştırıja- cağını kay deden Gönül, "Öz- güıiük adı altında aykın bir durum teşkil ediyorsa DYP buna destek vermez" dedi. Açıklamasının. RP'nin öne- risinin hemen kabul edılece- ği anlamına gelmediğini be- lirten Gönül. kadınlann gı- yimlen üzerinde bir baskı ol- madığına dıkkat çekti. Gö- nül, "Yapılacak işlem ideolo- jik bir görüntü almamalıdır. Böyle olursa destek verme- yiz" diye konuştu. DYP'li Millı Savunma Ba- kanı Turhan Tayan, gazete- cilerin türban yönetmeliğinin imzaya açıhp açılmadığına ilişkin sorusuna. "Hüküme- tin gündeminde böyle bir şey yok" yanıtını verirken DYP Genel Başkan Yardımcısı MehmetGölhan da "Ortada hiçbir şey yok, faraziye bun- lar" değerlendirmesini yap- tı. DSP lideri Bülent Ecevit, dün parlamentoda düzenle- diğı basın toplantısında, tür- ban serbestisi hazırlığı konu- sundaki sorular üzerine, "RP'nin başörtüsü konusu- nu siyasal istismar aracı yap- masından rahatsızu" dedi. RP'nin kadınlan köleleştir- mek istediğıni vurgulayan Ecevit, "Parti yönctiminde hanımlar yok. Hanımlann adayhklan incelemeye bik ahnmadL Kadınlargeceyan- lanna kadar parti propagan- dası yapıyor. Haklan yok. Ba- şörtüsü konusu istismar araa olarak kullanılmasay dı sorun olarakgörülmeyecekti" dedi. Yilmaz'dan hükümete uyarı Toplumu kamplara bölmeye çalışmaym' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel Baş- kanı Mesut Yümaz. kamuda türban serbestisi başta olmak üzere dini ağırlıklı icraat programlayan hükümeti. "toplumu kamplara bölme- ye çalışmakla" suçlarken köktendinci uygulamalara karşı hükümeti uyarabilece- ği savianan orduya da örtülü biçimde eleştiri yöneltti. Hü- kümetin kötü niyetli oyunla- nna kanmay acaklarını belir- ten Yılmaz. "Silahlı Kuvvet- ler. devletin bir kunımudur. Devletin bürün kurumlannuı uyum içinde çalışmasını gö- zetmek de hükümetin göre- vidir. Biz muhalefet partisi- yiz. Bizim için önemli olan. si- yasetin demokratik kurallara uygun yürümesidir. Demok- rasiye aykın unsurlan biz dikkate aunayız" dedi. Mesut Yılmaz, partisinin başkanlık divanı toplantısın- dan sonra yaptığı açıklama- da, son siyasi gelişmeleri de- ğerlendırdiklerinı bildirdi. Hükümetin 6 aylık icraatını değerlendırdiklennde RP'nin muhalefetteyken yaptığı hıçbir vaadin gerçek- leşmediğini. tam tersi uygu- lamalann gözlendiğini söy- ledi. Bu durumun farkında olan RP'nin kendi tabanının rahatsızlığını da gördüğünü; bu nedenle gündemi değiş- tirmek, siyasi tansiyonudaha da yükseltmek ve toplumda- ki bazı ikilikleri körüklemek için çaba gösterdiğini ileri süren Yılmaz, RP'nin bu tav- nnın. hükümetteki başansız- lıklannı örtmenin yanı sıra koalisyonun daha fazla git- meyeceği kaygısından kay- naklandığını belirtti. ANAP lideri, Almanya ve diğer bazı Avrupa ülkelerinin Türkiye'nin uyuşturucu ka- çakçılığını himaye ettiğine ilişkin rapor ve kararlanna değınirken "Devlet adına bir- takun insanlann uyuşturucu kaçakçılanna yeşü pasaport, silah taşuna ruhsatıve kimMk gibi resmi belgeler verdiği sa- bit olmuşsa dış dünyada da bu konuda eleştiriye uğrama- masıdüşünüknvez. Eğer dev- letin itiban düşünülüvorsa suçlular yargı önüne çıkanl- matadır. Valanlamalaria ucuz kahramanlıklaria bu iş geçiş- tirilemez" dedi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear