23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK 1997 ÇARŞAMBA DİZtYAZI FenerbahçeCumhuriyeti'nin HALİT DERİNGÖR 'Tam bir İstanbul beyefendisiydi'azi Trak Çok nazık. çok kibar bir yapıya sahiptı. Onun kibarlığı karşısında msanlar adeta ezilip büzülürdü. Küçüklere de büyüklere de -BevefendT. -Hanunefendi" diye hitap ederdı. Yol yöntem bılirdi. Özetle: günümüzde pek de rastlanmayacak şekılde asil bir insandı. Razı Trak Bey. ilk kez Fenerbahçe'de 1961 "de başkanl:k yaptı O devirde, Amaç şırketinin ortaklanndan oldağu için eski Fenerbahçe Stadı'nın açık tnbünlennh yapılmasında büyûk yardımı oldu. Razı Trak Bey. kincı kez, 12 Eylül öncesi 1980'de Fenerbahçe'ye başkan oldu. ancak her ıkı başkanlığa da keidı ısteğı ile gelmedı. O, her zaman, isteyen değıl istenilen bir isımdi. Çünkü onun grupçuluk ve ayakoyunlanylauğraşması kişiliğine uymazdı. Kongre öncesi grup toplantılanııda söylev çekmek, onlan kendı yönünde şartlamak gibi bir düşüncesi yoktu. Zengındi. ama oy toplamak amacı ile köşebaşlannda imaretler açmayı aklına bile getırmezdi. Hek hele içkıli lokantalarda üyelen (oplamak. onlara yemek vermek gibi bir düşüncesi hiçbır zaman olmamıştı. Kongre öncesi görûştüğü insanlar, Fenerbahçe tarihınde belirli yerleri olan Dr Fahri Atabey ve avukat Talha AJnnbaşak'tı Onlann sözlerine çok güvenir. kırmazdı. 1980 öncesi, Razi Trak'ı yönetıme getirmek ıçın onu sevenler ve gruplar bır haylı çaba sarf ettiler. Bir kez ben de arkadaşlanmla onun Eminönü'ndeki yazıhanesine gittık ve baskan olması için ricada bulunduk. Çok direndi. Bir ara oturduğu koltuğun arkasında bulunan 1961 futbol sezonunun şampiyon taknru Fenerbahçe. kasayı açtı. Oradan kongre ile ılgıli bir tomar gazete çıkardı. Kupürün bır tanesınde resimleriyle birlikte. "Bu Frankeştayn'lan kim yaratU'' yazıyordu. Yazan, o sıra Tercûman gazetesinın spor yazan olan tanmmış gazetecı NecmiTanyolaç'tı. Frankeştayn dedikleri insanlar, Kadıköy Grubu Başkanlan, Dr Semih Bayülken ve Muhirtin Bulgurlu'ydu. "Ben nasü bunlarla iüşkrye girebiBrinı ki" dedi.. Sonuçta. baskılara dayanamayarak ıstemese de ısteyenleri kıramayarak başkan adaylığını kabul ettı. Kadıköy Grubu'nun Razi Trak adayına karşı, yeni Kadıköy Grubu aday olarak Mühendis Mektebi öğretim üyesı eski Fenerbahçeli kürekçilerden Lütfü Zeren'ı gösterdı. O yıllar solcu olmak büyük bir suçtu. Kadıköy Grubu taraftarlan kongre içinde kulis yaparak Zeren'ın solcu olduğunu ilen sürüyorlardı. Bu nedenle zaten küçük bir grubu olan Zeren. sembolik oy ile seçımı kaybedıyordu. Trak ise büyük çoğunlukla başkan oldu. Trak. kabinesine önce haksız yere kulüpten ihraç edilip sonra da alınan AB Şen'ı dışandan koordınatör olarak görevlendırdi. Ama Trak'm kabinesi. giderek parasal açıdan sıkmtılara girdi. Artık işi sürdürme olanaklan yoktu. Bu durum, Trak'ı 2 ay sonra nisan ayında olağanüstü kongreye götürdü. Bu kongrede de yine Razı Trak başkan adayı olarak göstenldı. Ancak kabinesine Mete Has, Aü Dinçkök. Ömer Çavuşoğlu gibi parasal güçleri olanlann da ahnması istemyordu. Fakat çabalar boşunaydı. Hiçbiri girmedi Bu sırada Ali Şen. devreye girdi: Muhıttm Bulgurlu ve arkadaşlan, Ali Şen'in başkan olmasını ıstemiyorlardı. Gerekçe olarak da Şen'in hiyerarşiden gelmediğini, başkan olmasının henüz zamanı olmadığını öne sürüyorlardı. Bunlar olurken Kadıköy Grubu bir gece toplantı yaptı. Cunta lideri Semıh Bayüiken, "Ben arük bu işi görüremiyonım. Grup, benim kontrolümdeıı çıkd" dedı. Oysa Semih Bayüiken, gizlıden gızliye Ali Şen ile anlaşmıştı bile. Bu nedenle kongrede iki cunta liden Semih Bayüiken ve Muhirtin Bulgurlu. birbırlenne karşittılar. Muhirtin Bulgurlu grubu başkan olarak Cevher'ı çıkarttı, Semih Bayüiken de Ah Şeri'ı... Büyük mücadele oldu. Kongreyı de Ali Şen kazandı. Ali Şen için Razı Trak Bey'in kabınesınde ikinci başkanlık için dayatılmıştı. Ancak Ali Şen'in yanıtı şöyleydi: "Razi Trak Bev büyük insan. Çok kibar. İnsanların önünde ceket düğmelerini ilikliyor. Ben ise böyte bir insanla uyum içinde olamam." işte yukanda da belirttiğim gibi sonuçta, saygıdan herkesın önünde ceket düğmelenni ılikleyen bır başkan yerine, cerbezeli ve mücadeleci bır ınsan. Razi Trak'tan sonra kulübe başkan oldu. W IsmetUluğ 'EBahçe 'de kimseyi tanımak istemiyordu' Fenerbahçe'nın tarihsel gelışimi ıçensinde, benım için özel bir yeri var. Futbolculuğu yanında; kürekçilık ve boks sporunda da büyük başanlan var. Ulusal savaş içensınde. Rumlara karşı savaşım verdi. Bu yüzden ona "yavuz" lakabı takıldı. Fenerbahçe'de ona bir kahraman gözüyle bakıldı. Fenerbahçe'de 1911- 1929 yıllan arasmda 116 maçta oynadı, 17 gol attı. Milli takımda 11 kez yer aldı. Paris ve Amsterdam olimpıyatlarında oynadı. Fenerbahçe'de 1962-1966 yıllan arasında 4 yıl, kulüp başkanlığı yaptı. 1964 yılında ikinci kez başkanlığı sırasında, ben de yönetıme girdim. tsmet Uluğ otoriterdi. Tavırlanyla, geçmişiyle çevresinı etkıledi. Herkesle arasında mutlaka bir mesafe vardı. Küçüklerinden saygıyı kayıtsız şartsız beklerdi. Bu yüzden kendısiyle geçınilmesi için muhakkak onun kafasındaki doğrulara inanmak gerekıyordu. Ancak böyle bır kişilık. nasıl oldu da cunta liderlen Semih Bayüiken ve Mutüttin Bulgurlu'nun tayiniyle kulübe başkan oldu. Onlann isteklerir.i yenne getirdi. Uluğ ile çalışmanın daha başlangıcında birbırimize ters düştük. Ben. Ismet Uluğ'un egemenhğine baş eğecek bir yapıda değıldım. Kongreyı kazandığımız tarihten hemen sonra yaptiğımız basın toplantısmda bakın neler oldu: Toplantı açıldığında tsmet Uluğ, basına açıklama yapıyor, plan ve programını anlatıyordu. Konuşma sona erdiği zaman basın. teknik dırektör olarak benim de konuşmamı ıstedi. Konuşmaya başlamak üzereyken bana, "Siz konuşamazsınız Halit Bey" dedi Basın önünde, sanki başımdan aşağı kaynar su döküldü. Başlangıçta bir skandala neden olmamak için sesımı çıkarmadım. Basına kapalı yönetim kunılu toplantısını beklıyordum. Bu toplantıda yine Ismet Uluğ, gündeme göre konuşma yaparken, ben onu dinlemiyor, önümdekı kâğıt üzerine resimler çizıyordum. Bu, Uluğ'un sözlerine değer vermemek demekti. Kızgın bir şekilde benım bu davramşıma karşılık verdi: "Halit Bev, siz beni dinlemiyorsunuz. Neden?" Ben de: "Evei, çünkü dinkmek fetenüyormn" dedim. Arkadan da. "Siz kimsiniz ki basın önünde benim onunımu lorryorsunuz? Siz de Fenerbahçeüsiniz ben de_ Siz de milli formayı giydiniz ben de. Siz de okur-yazarsuuz ben de. Yaş farkından başka nasıl bir fark var ki aramızda?" deyınce Uluğ, bana yapmış olduğu harekete ılginç bir gerekçe gösterdı. "Siz, konuşuyorsunuz, isminiz ve resminiz mansete çıkıyor. Benimse resim ve demeckrim sirin aİtınızda oiuyor... Ben partiliyim. (CHP Yönetim Kuruİu). Benim partide ve Ankara'da pariamentoda işlerim oiuyor. Nasıl olur da böyle bir Türkiye LJgi'nde 172.1964 günü son dakika golii ile Fenerbahçe''vi Beşiktaş karşısında galibiyete ulaşbran ŞenoL maçtan sonra takım arkadaşlannın omuzunda. Şenol o yıl Birol ile biriikte Beşiktaş'tan Fenerbahçe'ye yeni transfer olmuştu. duruma nza gösterebiliriın?" Kısaca Ismet Uluğ, Fenerbahçe'de kendisinden başka hiç kimseyi tanımak istemiyordu. Aramızdaki anlaşmazhk böyle başladı, ama bitmedi. Bir yıl sürdü. Fenerbahçe Teknik Direktörü olarak Fenerbahçe transfer listesine Ziya Şengül; Şükrü Birant ve Yeşildirekli Yüdmm'ı almıştım. Ancak Uluğ, bu kez yine vetosunu kullandı. Ben Ziya'yı istemem. Bunu alamazsın diye ısrar etti. Nedenini sorunca da "Çünkü o, bizden evvel gitti Galatasaray'la konuştu" dedı. "Teknik direktör olarak bu beni Ugilendinnez. Ben bunu alacagım. Almamam için daha fazia inat ederseniz, bu görevden istifa ederim" dedım. Benim bu vetomdan sonra Ismet Uluğ; "Evet ama bu hıtbolcular başanh vazgeçilmez futbolculan oldu. Ama Ismet Uluğ ile taıtışmalanmız bununla kalmadı. O yılki Fenerbahçe kadrosunda 2 kalecı vardı. Biri Hazım diğeri ise yedek Ali FiHbefi'ydi... Göreve başlar başlamaz. kalecı Ali'nin futbolunu beğenerek onu kadroya aldım. tsmet Uluğ, "Bunu yapamazsm" diyordu. Çünkü Ali'ye, dısiplinsizlik nedeniyle ceza vermiş... Onu afFetmem karşısında kendisinin otoritesinin sarsılacağını söylüyordu. Olaylar. birbirini kovaladı. Daha sonra kadro dışı bıraktığım Şenol'un tekrar kadroya ahnması için ısrar eden tsmet Uluğ. vetosunu kullanmaya kalktı. Hele Ankara deplasmanına giderken takıma hiçbir şey veremeyen. disiplin yaratamayan antrenör Kokotoviç'ın top oynayan Lefter'ı de gen çağırdım. Böylelikle de yazgı bızı yenıden yan yana getirdi. 1964 yılında Lefter'ın futbolda yaşlanmış olmasına karşın benım başanma katkısı, büyük oldu. Lefter" ın oynadığı takımda, Şenol-Birol da vardı. Onlar Fenerbahçe'ye transfer edilırken, yılın transferini yaparak 100'er bin TL aldılar. Büyük futbolcu Lefter ise Fenerbahçe'den böyle büyük bır parayı almadı. Giderek Lefter, bu ıki fiıtbolcuya garip davTanmaya başladı. Son Altay maçı öncesi aralanndaki gızli sürtüşmenın. takımda olumsuz bir etkı yaratacağını dûşünerek onu, kadro dışı bıraktım. Bunu basına açıklarken basın mensuplan, "Halit Ağabey, bindiğin dalı kesivorsun" diyorlardı Bu olay, tsmet Bey ile aramızı lusal savaş içerisinde, Rumlara karşı savaşım verdi. Bu yüzden ona "ya\r uz" lakabı takıldı. Fenerbahçe'de ona bir kahraman gözüyle bakıldı. Fenerbahçe'de 1911-1929 yıllan arasmda 116 maçta oynadı, 17 gol attı. Milli takımda 11 kez yer aldı. Paris ve Amsterdam olimpiyatlannda oynadı. Fenerbahçe'de 1962-1966 yıllan arasında 4 yıl, kulüp başkanlığı yaptı. olamazlarsa sen bunlann transfer ücretini ödeyecek misin?" dedi. "Evet, Göztepe'de bir çao dairem var. Bu çocuklar başanh olamazlarsa onu satıp yaptığımm hesabunı Merim. Ama aksi halde siz bunlann parasını öder misiniz" diye sordum. Sonuçta; Dr. Reşat Dermanver ve Ahmet Erol'la Ankara'ya giderek bu çocuklan. oturduklan mahallelerden alıp Istanbufa getirdik. Ziya Şengül, 35.000 TL transfer ücretini alırken Şükrü Birant'a 37.500 TL \enldı. Bu transfer ücretlerini veren Müslüm Bağcüar'dı. Nedense Şükrü Birant'ı daha sempatik bulmuştu. Ziya Şengül ve Şükrü Birant, Fenerbahçe takımında başanh futbollanyla benim, kendılerine bağlamış olduğum umutlanmı kırmadı. Böylece çatı daıresinı satıp evsiz-barksız kalmaktan kurtulmuş oldum. Giderek bu futbolcular, sadece Fenerbahçe'nin değil, milli takımın da Ankara yolunda yetkisini almam, tsmet Uluğ'u büsbütün çılgına çevırdi. Yavaş yavaş ıplerkopmayabaşlamıştı... Ligde rakıplerinden 5 puan gen kalan Fenerbahçe'nin şampiyonluk hedefine yaklaşırken benim ekarte edilmem. daha da zorlaştı. Ligin sonunda Altay ile finale kaldık. Ama bu final öncesınde tekrar önemlı bır sorun ortaya çıktı!.. O da Lefter sorunuydu... Lefter, 1946 yılında Fenerbahçe'ye girdi. Kendisıyle yan yana 4 yıl futbol oynadık. Gelmiş-geçmiş en büyük futbolculardan biriydi. Futbol onun ayağında. sanki şıirdı. müzıktı. Toplum, bu futbolcuya sonradan, "Ord. Prof." unvanını verdi. O, daha sonralan, ttalya ve Fransa'ya gitti, ben de futbolu bırakıp görevim nedeniyle Anadolu'ya gittım, görevımın yanında antrenörlük de yapıyordum. 1964 yılında Fenerbahçe Teknik Direktörü oldum. Yunanıstan'da büsbütün açtı. Ismet Bey bana "Bu,büyük sonımluluk. Bunu yapamazsm. Lefter'i kadroya al" diyordu. Ben ise ona "tsmet A|abey, sen bunu bana sövlememis oL Çünkü saat arük 12'ye 5 var" dıyordum... Bu maç öncesi, çok daha ilginç bir olay sergılendı. Dışandaki cunta reisleri Bulgurlu ve Semih Bayüiken. yönetim kuruluna bir şike önensi getirdi. Sözde; Altay karşılaşmasında kalecı VaroL, oyunun başlannda bızim forvet oyunculannın ayağma yatarak sakatlanıp oyundan çıkacak. Sonuçta; biz. şampiyon çıkacağız ve Varol 60.000 TL karşılığmda Fenerbahçe'ye gelecek!.. Bu teklif karşısında. ben söz alarak "Bu, Fenerbahçe'nin şanlı tarihine yakışmaz. Bizim 60.000 TL verip alacağımız böyle bir futbolcu, bizde oynarken, avıu davranışı. bizim için de vapabiiir" dedim. Başta Ismet Bey olmak üzere hepsi "Böyle bir öneriyi asla kabul etmeyiz" dedıler. Sonuçta; Altay'la oynayıp Aydın Şenol ve Hüseyin'ın artığı gollerle. şampiyonluğu kazandık Şampıyonlugu kazandık ama tsmet Uluğ'un başkanlığmdakı Fenerbahçe'nin sorunu bıtmemişti. Ortaya: kürekçilık lokali ınşaatında yapılmış olan bırtakım ,yojsuzluk ve usulsüzlükler çıktı. Bu irfşaatta çunta liden,Semıh Bayülken'in, '^H#faturalafduzeT!lediğı ve inşaattan çılcar sağladığı sözleri çevrede yayıldı. O günlerde kulübün muhasıp üyesı Fahri îşbay, beni evine çağırarak önüme birkaç tane sahte naylon fatura koydu. Ben. nedenini anlayamadım. Nedır bunlar diye sorduğumda, bana "Bunlan araşnrmak laam" dedı. "Ben teknik direktörüm. Cunta lideri Semih Bayüiken. benim çocukluk arkadaşım. Bu durum beni UgUendirmez" deyınce; Fahn îşbay, bamtehme bastı. Hemen o gece. 2 tanıkla birlikte. namına naylon fatura (futa faturası) kesilen Tonbaz'ın evıne gidıldi. Ancak bu naylon faturalann Tonbaz ile hiçbir ılgısı olmadığı ortaya çıktı. Olay. murakabe heyetine havale edıldı. Sonuçta; murakabe heyetmin tanzım ettıği 33 sayfalık "rapor"da; kürekçilik lokali ınşaatında usulsüzlük yapıldığı ve çıkar sağlandığı sonucuna vanldıği açıklandı. Sonuçta: yönetim kurulu toplanarak cunta lideri Semıh Bayüiken hakkında karar verdi. Yönetim kurulu başkanı Ismet Bey ve özellıkle muhasıp üye Semih'in ortağı Muhirtin Bulgurlu ve onun arkadaşlannca yapılan büyük baskılar altında kaldılar. Ûnce. toplantıda karar alamadılar. Son bir kez daha tanıklar dınlenmek için toplandı. 1 hafta ıleriye alındı. Bır hafta sonra da cuntanın vazgeçilmez adamlan Denızyollan'nda çalışan Necmi Kurtuluş ve Büyük Fikret. Denizyollan'nda bır adam bulup yönetımin huzuruna getinldiler. Adam, suçu kabullendi. Tabıi anlaşılacağı üzere bu, bır mizansendi. Sonuçta; oylama yapıldı ve Semıh Bayülken'in ıhraç edilmemesi için karar alındı1 .. Bırakın kovulmasını, olayın üzerine gıttiğım ıçın nerede ise ben kovulacaktım. Bu durumdan sonra, istifa ettiğımı söyledım. "İsmet Ağabey. Siz evinize giren ve ailenizin mücevherlerini çalan hırsıza karşı böyle hoşgörülü olabiliyor musunuz" dedım. Şampiyon olmuş bır takımın teknik direktörünün, kendi ısteğiyle istifa etmesı, ender görülen bir olaydı. Bütün bu olaylardan sonra. rahat rahat Fenerbahçe koltuğunda otururken. bu sürtüşmem neden diye düşünülebilir. Doğnıdur çünkü. Koşma- kaçma-çahşma sözcükleri, ülkemızin adeta ilkelen halıne gelmiştir. Ama bana göre bu düşünce tarzı insanlık değıl; sürüngenlıktir. Fenerbahçe'lılık değil, eyyamcıhktır... Oysa ben. hem insan hem de gerçek Fenerbahçelıyim. Ben, Fenerbahçe'ye bir şeyier verdım. Ama o, benim verdiğimden daha önemlisim, "kjşüiğüni" verdi. Bu yüzden Fenerbahçe'nin mutluluğu, benim mutluluğumduT. Fenerbahçe'nin mutsuzluğu. benim mutsuzluğumdur. Fenerbahçe'de davranışım her zaman, ivazsız ve tavizsızdır. Zaman zaman Fenerbahçe'de hep muhalefette olduğum söylenir. Doğrudur. Ülke sıyasetinde de Fenerbahçe'de de her zaman, iktidarlann yanında olacak kadar ahlak yoksunu olamadım. Benim için kışıler önemli değil. Ülkem ve Fenerbahçem önemlı. Eleştıriierin ve muhalefetim hep devam edecek. Taa kı Fenerbahçem çağdaş bir düzeye; bır Real Madnd, bır Juventus. bir ManchesteT Unıted çızgısıne gelinceye kadar.. Çünkü Fenerbahçe. buna layıktır. Sürecek POLtTİKA VE OTESt MEHMED KEMAL Bir Gençlik Derneği Telefondaki ses gençlik ve fakülte arkadaşım Hil- mi Artun'undu. İstanbul YüksekTahsil Gençlik Der- neği'nin kuruluşunun 50. yıldönümünün kutlanışını haber veriyordu. "Demek elli yıl geçti ha!" "Evet." "Nerede kutlanacak?" "Sepetçiler Kasrı'nda, yerini biliyor musun? Kı- yıdan Sarayburnu'na doğru taş yapı." Bu sütunlarda Dil-Tarih ve Coğrafya olaylannı çok anlattım. Sepetçi Kasn'na Sabahattin Dikmen'le gittik. YüksekTahsil Gençlik Derneği, Istanbul'da kurul- muştu. Bunun paraielinde Türkiye Gençler Derne- ği de Ankara'da kurulmuştu. Şimdı bu gençler de- diğimiz kimseler, 70'ini çoktan aşmıştı. Birbirimizi tanıyacak mıydık? Elbette gözlerin ısırdığı bir şey- ler bulunurdu. Saçlan ağarmış kadınh, erkekli 70- 80 kişilik bir kalabalık salonu doldurmuştu. "Vay"ü\- yen birbirine sanlıyordu. Kadınlı erkekli bu gençler 2. Dünya Savaşı içinden çıkıp bugünlere gelmişler- di. Kuruluşunun 50. yıldönümü için Nihat Sargın, Şaban Ormanlar, lihan Berktay bir broşür çıkar- mışlardı. Bunca yıl içinde elde avuçta ne kalmışsa broşüresığdırmışlardı. Eylemleregelince; bunlar da derlenmişti. Elde kalmış fotoğraflar vardı. Şimdi bu fotoöraflara bakarak geçmişe eğilelim: 1 -İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nden (Çiçek Palas duruşmasından) soldan oturanlar: Enver Ay- tekin, Cenap Karakaya, Veysel Akkaş, Şehnaz Akıncı, Vecdi Özgüner, Nuran Bozer (Akşit), Gö- nül Başaranoğlu. (Enver Aytekin büyük editördür, Cenap Karakaya değerli bir çevirmen.) Sultanahmet Cezaevi'nde bır grup. Bunlann için- de önde görünenler. Ayaktakıler: Necdet Eker, ll- han Berktay, Hayati Sencer, Vahdettin Barut... Belli bir duruşmadalar, sıralanmışlaryargıç önünde. Bu resimde Türkiye Gençler Derneklilerie (soldan sırayla: Melahat Turksal (San Melahat) Güzelliğiy- le dillere destan... Turgut Pora... Bir fotoğraf daha.. Çift olanları teke indiriyorum: Yıldız Baştimar, Faika Sanul, Müeyyet Bora- tay'la Zara sürgün günlenni anıyoruz. Koskoca bir alay var, bir tek er doktoru var. Dr. Müeyyet ayak- lan donanlann parmaklarını kesiyor, donmasın di- ye... Büyük örgütçü Şevki Akşit bir daha görünü- yor. Can Bortav var. Ucundanllhan Arda görünü- yor. Bir tren penceresinden görünenler... Demek Ankara'da. Sultanahmet Cezaevi'nde kızlar (altı kişi). Soldan sağa doğru (oturanlar): (Bir siyasal tutuk- lu) Yıldız Baştimar, Şehnaz Akıncı.. Ayaktakiler: Sevinç Tanık, Faika Sanul, Solmaz Gökmen... Hapishanede ranzalar var, altlı üstlü ranzalar, işte onun önünde diziliyorlar. Selma, Leyla... Yıllar geçer, aradan, hapishaneden neler kaldı di- ye bakarsanız... Belli belirsiz anılar ve silik resimler. Bekleyen resimler canlanır. Sofrada kimler yoktu, gözümüze çarpanları sıra- layalım: Felsefeci Uzun Ruhi, Arif Saman, ihsan Hasan, Fuat Çüna, Halim Spatar, Deli Necdet, Sıdıka Su, Dr. Emin, Selahattin Hilav, Fethi Na- ci, şair Ataot Behramoğlu, Sebahattin Dijrtben, zengin bir gümrükçü daha. Gümrükçü Mufat Tün- cay'ı anıyoruz. BirTIR, Murat'ı alıp gitti. Denızciler Caddesi'ndeki lokalin bekçisiydi, polis basmasın di- ye gece gündüz beklerdi. "Ne olacak bir demek" demeyin. Tarih varsa, yeri var, elli yıl da geçse adı var. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6SOLDAN SAĞA: 1/ Karahındıbanın sebze olarak yenen yapraklan... Bır gıda maddesı. 2/ Alıcı ve satıcılann 3 fıyatlan tek başla- nnaetkıleyemeye- cek kadar çok sayı- daolduklanpiyasa sıstemı. 3/ "Çok önemli kışi" anla- mmda uluslararası kısaltma... Tavşan ° yavrusu. 4/ Kendı- n sme inanüan kim- se... Bır bağlaç. 5/ Bır işte yardımcı olarak çalışan er- kek... Evcıl bir geyık. 6/ Uygur hükümdarlanna ve- nlen san. II Harfleri dizen 3 ve satırlan blok durumun- da döken dizgı makinesı. 8/ Duman lekesi... Lahos da denilen etı lezzetli bir " bahk. 9/ Bır ilımiz... Ses. YUKARTDAN AŞAĞIYA: V Küçük kareler biçımın- de kesılmiş hamur katlan arasına kıyma konularak yapılan Italyan yemeği. 2/Avru- pa'da bır başkent... Bır peygamber. 3/ Beymde bulunan ve sınır iletısınde rol oynayan azotlu organik bileşık. 4/ Paro- la... Avrupa"nın en büyük gölü. 5/Yoz beğeni... Böceklerin ve birçok omurgasız hayvanın dış ıskeletinı oluşturan boy- nuzsu madde. 61 Soylu... tcar. II Bır değer yaratan emek... Hındistan'm para birimi. 8/Toplum ıçındekı davranışlarda izlenecek yol... Tavlada bir sayı. 9/ Eski Türklerde bır ba- banın taşınmaz mallanrun mirasçısı olan en küçük oğul... tşyeri olarak kullanılan bırkaç katlı yapı. İLAiNT.C. TEFENNİ KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1988-29 Karar No: 19955 Davacı tbrahim Ancan ve arkadaşlan tarafından davah Hazine, Belediye Başkanlığı, Safiye Can ve arkadaşlan aleyhine mahkememize açılan Tefenni Yokuş Mahallesi 195 ada 1 -2-3 ve 6 no'lu parselle- re itiraz davasının yapılıp bitirilen açık yargılama- sı sonunda; Davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, aynca karar davalı Hanım Koyuncu ve Fatma Şim- şek tarafından süresinde temyiz edilmiş olup Yar- gıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığı'nm 11.12.1996 gün 1996*6285 esas, 1996/6424 karar sayıh ilamı ile onanarak gelmiş olmakla; Yapılan tüm aramalara rağmen davalı Elvan Er- yıldız'm adresi tesbit edilemediğinden ilanen teb- îiğ yapılmasına karar verilmiştir. Âdı geçen şahsın işbu ilamın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize müracaat etmesi, aksi halde ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra karann tebliğ edilmiş sayılacağı hususu ihtaren teb- liğolunur. 08.01.1997 Basın: 1907
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear