29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 5 OCAK 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI İşçimenler'den Halkbank açıklaması • ANhARA (Cumhuriyet) - Gazeternızde yayımlanan ve Halk Bankası Yönetım Kurulu lun. uygun koşullar taşımadığı halde firma>akredi venimesi karan aldığını belırten haber üzenne yapılan açıklamada. Dr. Ekrem îşçimenier Kimya Sanayıi şirketine banka yönetım kurulunca kredı teklifi geldıgi belırtildi. Açıklamada. Halk Bankası ndan gelen önennin. şırketın dığer kredı olanakJanna göre daha ağır koşullar içermesı nedeniyle cazip Jmlunmadığı ve jeddedildigi bildinldi. Konut edindirme kesintisi yok • ANKARA (A\)- Sadece ışverenden "Konut Edindirme Yardımı Jiesabı" adı altında alınan J:esintının. 1996yılında »lduğu gıbi. 1997 yılında Jla yapılmayacağı belirtildi. jBu arada 1987 yılında [uygulamaya giren uygulama ıkapsamında Emlak feankası'nda binken paralann toplamı ıse 81.5 trilyon liraya ulaştı. Biriken jparanın 22.4 trilyon lirası jkamu Ortaklıgı Fonu, 2.2 trilyon lirası Türkıye felektrik Kurumu, 20.4 |rilyon lirası da Tbplu Konut idaresi'nın borçlanma enetlerinde kullanıldı. petrol itfıali eriledi " • ANKARA (ANKA)- "Geçen yılın ocak-kasım dönemindeki ham petrol ithalatı 1995'e göre azaldı. Devlet Istatistık Enstitüsü (DİE) venlerinden yapılan belirlemeye göre. 1996'nın ılk on bır ay ındakı ham petrol ithalatı. bır öncekı vıla göre yüzde 3 9 oranında "azalarak 20 mılyon 942.3 t>in tona düştii. Söz konusu ©n bır aylık dönemdeki ham "petrol üretımı de 1995'tekı 3 mılyon 212.2 bın tonluk düzeye göre bınde 0.5 oranında azalarak 3 milyon 210 6 bın tona genledi. Baysal'ın cezası temyizde • ANKARA (ANKA) Eski Türkıye Kalkınma Bankası Genel Müdürü Özal Baysal'ı zımmet suçundan 12.5 yıl ağır hapis ve 1.5 trilyon lıra ağır para cezasına mahkûm eden Ankara "\ AğırCeza Mahkemesi karan hem Baysal hem de banka avukatlannca temyiz edıldı. İstanbul'da uydukent atağı • ANKARA (ANKA)- Fransizlann. İstanbul'da kuracağı 94 bın konutluk uydukent projesınde ılk kazma yakında vurulacak. Hazıne, yatınmı gerçekleştirecek olan Fransız kamu kuruluşu Groupment Des Villes ıNouvelles de France KFransız Yenı Kentler Cst |Kurulu) ile özel sektör kuruluşu Lyonnais Des Eaux grubuna. söz konusu yatınma yönelık olarak ıgeçen ay 2 milyar 315 milyon dolarlık yatınm izni vermıştı. İmalat sanayiinin pepformansı düştii • ANKARA (ANKA) tmalat sanayiinin performansı. 1996'nın aralık ayında. önceki yıla göre düşük kaldı. Devlet Istatistık Enstitüsü'nden yapılan açıklamaya göre aralık a> ında. imalat sanayiinin kapasıte kullanım oranı yüzde 7 8.8 olarak gerçekleşti Kapasite kullanımı 1995'ınaynı ayında >üzde 82.2 olmuştu. Kapasite kullanımında aralık a> ındaki genleme. kimya ile metal eşya. mak'ıne \e techızat a!t sektöründen kaynaklandı. Dığer alt sektörlenn kapasıte kullanımı ıse arttı. İthalatta sıkıntı • ANKARA (ANKA) - De\ let Bakanı Fehım Adak'ın 1997 yılı ithalat rejımı karannı ımzalamadan yundışına uzun bır geziye çıkması koalısyonda sıkıntı yarattı. De\let Bakanı Ayfer Yılmaz. ıthilat rejimınin yıl başına yetntırilmemesının gümriiklerce teminatlarla ılgılı bazı sorunlar yaratacağım ve ış yükünü arttıracağım ıfade ettı. Yalmaz. kımı mallardakı sarıayı ve larım urunü olarak kategon farklılıgının izah edılmesı gerektığini. bu açıklamalan yaptıklannı kavdettı Deli dana ve hastalıklı buğdaydan sonra şimdi de zehirli şeker ithali gündemde Türldye'HÜLYAGENÇ Bulganstan"dan ithal edilen 2 bin ton şe- kerin zehjrlı çıktığı iddialanyla 3 bürokrat hak- kında savcılığa suç duyurusunda bulunul- masının ardından: ithal gıda ürünlennın ulus- lararası standartlara uygunluğunu denetleyen mekanızmanın çalışmadığı yönündekı kuş- kular daha da güçlendi. Türkiye'nin hasta- lıklı ve dünya standartlanna uygun olmayan gıda ürünlerinin pazarlandığı bır ülke konu- muna getırilmeye çalışıldıgını öne süren uz- manlar, son ikı yıldır tanm ürûnlen ıthala- tında yaşanılan sansasyonlann bunun bir göstergesi olduğunu dıle getirdiler. Tiim Avrupa ülkelennde delı dana hasta- • lıgı nedeniyle birçok hayvan yok edılirken. Türkiyede hükümetın apar topar çıkardığı ka- rarnamelerle et ithalatını serbest bıraktığını anımsatan piyasa çe\ relen.benzen bir tablo- nun bugdayda da yaşandığını belırttıler. Hastalıklı olduğu gerekçesıyle 15 gün sü- resince gümrükte bekletilen buğdaylann. ABD'nın "ihracatı keserim" baskjsıyla Zı- rai Karantina Yönetmelıği değıştirilerek Tür- kıye'ye sokulduğunu vurgulayan piyasa çev- releri. şımdi de halka zehirli ^eker yedirildi- ğini öne sürdüler. İthal şeker denetımleri- nın TSE ve Tanm Bakanlığı tarafından ya- pılması gerektığıne dıkkat çeken yetkililer, önce temiz raporu verilip. daha sonra zehir- li olduğu yönünde bırsoruşturma başlatılma- sının skandal olduğunu belırttıler. Et v e buğday başta olmak üzere bırçok has- talıklı tanm ürününün ithalat yoluyla halka yedınldığını belırten Türkıye ZıraatçıIerDer- neği Başkanı tbrahim Yetİdn. " İthalatayal- nızca tanm üretimi darbe göreceği için kar- şı çıkmadık. Türkiye'nin ithal edilen ürünle- rin standartlara u> gun <Aup olmadığuu aras- Kükürtdioksit Kükürtdioksit, üretimde şekerin rengini açmak için kullanılıyor. Çözeltide kullanılan kükürtdioksit. milyonda bir oranında şekerde kalıyor. Kükürtdioksit oranının standartlann üzerine çıkması halinde şeker. 3'üncü tip olarak kabui ediliyor. Sö/ konusu şekerin yalnı/ca gıda sanay iinde ara maddesi olarak kullanılmasma izin verilh or. A\ rupa ve dünya standartlan 1 milyon ppm'dı1 15 ppm kükürtdioksiti sınır kabul ediyorlar. 15 ppm'den fazla olması halinde kükürtdioksitle hidrojen etkileşime giriyor. Böylece direkt tiiketildiğinde bağırsak rahatsızlıklan baş gösteriyor. tiran koruma mekanı/masının çalışmadığı- nıbüdiğimi/içinitirazettik"dedı. İthal urün- lenn >urda gınsını denetleven kuruluslann sıyasi otontenın etkısinde kaldığını kayde- den Yetkın. "Burada çalısan teknik eleman ve bürokratiarö/erk degiL Si>asi otoriteve bağ- ı>^ konu^tj. ^'etkın. zehirli ^ekerıthala- tında en bü\ ük suçlunun dönemin Tanm Ba- kanları oldugunu söş ledi ithal şekerin Türk Standartlan Enstıtü- sü'nce ıncelenmek üzere kendilerine ıletıl- dığını bıldıren Türkıye Şeker Fabnkalan Ens- titüsü'nden ısmının açıklanmavinı ısteme- ven üst duzey bir vetkılı. ""TSE'nin ııutnu- nelerini incelhoruz. Rapor sonuçlannda el- de ettiğimiz tüm buigulan yaayoruz" dedı. Bazı ürünlerde kükürtdioksit oranının yük- sek olduğunu saptadıklannı ve bunu bildır- dıklennı söyleven vetkılı. "Bizüzerimizedü- şengörevivapıvoruz"' dive konu^tu TSE'nin negatıfraporlan üzenne Tanm Bakanlığı'nın aynı ürünleri kendı laboraruvarlannda ınce- lemeye aldığını öne süren yetkıli. "Birçokürii- nünbuşekfldegirişi sağbnnor" dedı. TSE "nın hazırladığı \e25 Aralık 1996 tanhınde Re^- mi Gazetede yav ımlanan "TSE 861 Zorun- lu Şeker Standardı'nın bu kanşıklığı çöze- cek veterlılıkte olduğunu söyleyen yetkıli. kü- kürtdioksit oranı vüksek şekerlerin gıda sa- nayıınde ara madde olarak kullanılmak ^ar- tı\la Türkıye've bokulma.sına ızın venlmış ola- bıleceğıne dıkkat çekiı. Ithalat özel sektörde 1990\ılındanbııyana ^ekerıthalınınözel sektöredevredildığınıbelirten ısmınınaçık- lanmasını istemeyen Sanavı Bakanlığı'ndan üst düzey bır bürokrat. daha önce şeker ıh- tıvacına göre ıthalatın Türkne Şeker Fabrı- kalan tarafından vapıldığını vurgulavarak. "O dönemde bö> k şaibeli şeker ithal edilcmiyor- du" dedı. Hazıne'ye temınat vatıran herke- sın şeker ithal edebılecegını belırten vetkılı. yanliş tanm polıtıkalan nedenıvle 1994 yı- lında taban fiyatının düşük venimesi nede- nıv le şekerpancan üretınıının v üzde 35 ora- nında azaldığını kaydederek, "1995 vılında bu nedenk ciddi bir şeker açığı mev dana gel- mişti. Bu açık 1996 yılında da devam crri. Bu yıl şeker pancan üretimindeartış olduğu için. Türkhe Şeker Fabnkalan tarafından üreti- len şeker ihtiyacınuzı karşılayacak" dedı Türk işadamlan, S-300 füzelerine aldırmadan adaya iş gezileri düzenliyor KKTC'ye yaünın çıkarması Bandrol kullanılacak ithal içki ve tütüne Ekonomi Servisi - Günev Kıb- ns Rum Yönetımi'nın Rusya Fede- rasvonu'ndan S-300 fuzeleri alımı Türkiye ile Yunanistan arasında knz yaratırken. Türk işadamlan Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyetı'nde yatı- nm atağına kalktı. Istanbul Tıcaret Odası'nın (İTO) 110 kışılık heyet- le KKTC'yı yatınm amaçlı ziyare- tinin ardından. Türk Sanayıcileri ve Işadamları Yönetıcılerı Vakfı (TÜSİYÖV) ile Istanbul Genç işa- damlan Grubu "Kıbns Holding" projeMm yaşama aevırmek üzere KKTC BaşbakanrDerviş Eroğ- lu'nun çağnlısı olarak^ö^ümüzde- kı a> adaya gidecekfer. MüstâTîTp Sanayıcıler ve Işadamlan Demeği (MLSİAD) de. ticari işbirliği ve yannm amacıyla adaya zıyaret ger- çekleştirmeyi planlıyor. Bağımlılıktan kurtulmalı Türk işadamlan ekonomık olarak Türkiye'ye bağımlı olan KKTC'yı. Güney Kıbns gibı kalkındınnak ve dünyaya açmak amacıyla. adayla olan iş temaslannı hızlandırdı. S-300 füzelerinın yarattığı krizealdırma- yan işadamlan. Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyetı'nın özellıkle tunzm açısından çekıcı olanaklar yaratır- ken. adanın Türkiye'nin "ihracat üssü" olarak da kullanılabıleceğı görüşünde. Türk Sanayıcilen ve Işadamlan • Yunan işadamlannın. kişi başına ulusal geliri 15 bin dolar olan Güney Kıbns Rum Yönetimi'ne yatırımlarını örnek alan Türk •isadamları. art arda düzenlediklerı iş gezileriyle KKTC'de yatınm atağına İTO Başkanı. martta KKTC*\e gidi>or. '»'önetıcılerı Vakfı (TL'Sİ^'ÖV) ile yapıyor. Güney Kıbrıs'ta kişi ba- Istanbul Genç İşadamlan Gru- bu'nun. Türkıye'de Istanbul Tica- ret Odası'nın öncülüğünde başlatı- lan Doğu Holding projesini ömek alarak KKTC'de Kıbns Holding kuruluş çalışmalanna başladığını belirtenTLShÖN' Başkanı Dr Av- ni Demirci "Yunanlı işadamlan. Güne\ Kıbrıs'ta sürekli vatırım şına ulusal gelir 15 bin dolarken, KKTC'de 4 bin dolar düzey inde. Adada güvenliksorunu vardeni- yorsa. bu her iki taraf için de ge- çerli. Türk işadamlan KKTC'ye bugüne kadar ilgi gösternıemiş. Biz. KKTC hükümetinin de des- teklediği Kıbns Holding projesi- ni gerçekleştirmeye kararlıyız. Aralannda Çarmıklı. Net Napı. Kayalar. Turban gibi gruplann da olduğu şirketler, Kıbns Holding projesinde yer alıyor. Asil Nadir de pr»jeye ilgi gösteriyor" dedi ^ihracat üssü'" Demırcı "KKTC'de. başta tu- rizm olmak üzere bisküvi, mey- vesuyu. «u dolunı tesisleri. balık üretimi gibi alanlarda yatırımlar çok çekici görünüyor. Tayvan'da olduğu gibi bazı ürctim parçala- rı KKTC'de ucuz maliyetle üre- tilerek, Türkiye üzerinden dün- yaya ihracı sağlanabilir" dedı. Yatınmlara teşvik )7ü Başkanı Mehmet Yıklınm. geçen hafta sonu KKTC'ye gerçek- leştırdıklen yatınm gezısinı değer- lendırırken. hükümet yetkılenyle yaptıklan temaslar sonucunda "tu- rizm ve eğitim" konulannda alınan kararları. mart ayında yınelenecek kKTCzıvaretındenetleştırecekle- nnı .toyledı. KKFC'de. Intercontinental. Hıl- ton gıbı uluslararasi oteller zıncır- lerı kurulmjMnın düşünüldüğunü belırten Yıldırım. adada turizmın canlandınlması ıçın varolan 7 üni- versitedekı 15 bınlık öğrencı sayı- sının arttınlmasi yönünde KKÎC hükümetı yetkıhlenneönerigötür- düklerıni sövledı. ek vergi ANKARA (AA)-Mahye Bakanlığı. Katma Değer V'ergısı Kanunu'na eklenen bır fıkra ile ithal tütün mamullerı ve her türlü içkılere aıt ek vergilenn tdmamınm ya da bır kısmının bandrol usıılü ile tahsilıne yetkıli kılındı. 3065 Sayıh Katma Değer Vergısi Kanunu'nun 60. Maddesıne Bır Fıkra Eklenmesme Daır Kanun. Resmı Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. Kanuna göre Maliye Bakanlığı. topluca ve ayn ayn olmak üzere madde kap.samındakı mallara aıt ek vergilenn tamamının veya bir kısnııntn bandrol usulü ile tahsıline yetkilı oldu. Kanuna göre. Maliye Bakanlığı ayrıca. bu uygulamanın usul ve esdslarını belirlemeye de yetkıli olacak. Söz konusu kanun hükümlerı. 1 Ocak 1997 tarihınden geçerli olmak üzere yürürlüğe gırdı. ÇİFTÇİ DOSTU / SADULLAH USUMI DeııetiıiLsizIiIv zehirK şekere kapı açü T ürkıye 1980 yılından sonra tanınmaz hale geldı. Geçmış yıllarda eleştınlerin en yoğun ol- duğu dönemlerde bile. mafyanın ve çetelenn devletın içıne kadar sızabılecekleri kımsenin aklının kenanndan geçmezdı... Geçenın de aklından şüphe edılirdı. Baş- ka ülkelerde yaşanan bu tür olay- lar gazetelerde okuduğumuz za- man ınanamazdık!.. Şimdi ne yazık ki, en acıma- sız ve en çırkın olaylar başımıza geldi. Devlet duzenı kökünden sarsıldı. Herkes ayrı telden çalı- yor. Her taşın altından çirkinlık- ler fışkırıyor. İktıdar ortakların- dan Refah Partisı "Mercumek" olayının hesabını veremedı. Doğ- ru Yol'un Genel Başkanı ısetril- yonlara ulaştığı ıleri sürülen ser- vetinın kaynaklarını hâlâ göste- remedi. Kırsal alanda yaşayan ınsan- larımız ne yapacağını şaşırmış. Resmen soyuluyor... Artık kas- ten olduğu açıkça anlaşılan ta- nm polıtikalan yüzunden ürun- lerinı maliyetinin çok altındaşat- mak zorunda bırakılıyor... Ürûn bedellerini zamanında alamıyor. Borçlarını bankalara odeyemi- yor. Milyonlarca çıftçı. icra ve mahkeme kapılarında surünu- yor. Satışa çıkardığı hayvanına, traktörüne, tarlasına yarı fiyatı- na alıcı bulamıyor... Memur, iş- çi, emekli, dargelırlı sokaklarda... Enflasyon tırmanıyor... Açlık ka- pıya dayandı. Hatta başladı!.. İthal edilen buğdaylar hasta- lıklı... Yediğimız ekmeğın sağlık- lı olup olmadığı belli değıl. Yaban- cı ülkelerden satın aldığımız et- ler sağlıksız. Şımdı de Bulgarıs- tan'dan ithal ettiğimiz zehirli şe- keıierin piyasaya dağrtıldığını öğ- reniyoruz. İşın daha acıklı yanı, gerçekler. halkımız bu sağlıksız gıda maddelermi yedikten son- ra açıklanıyor!.. Tanm Bakanlığı Koruma Kont- Türkiye'ye kaçak giren şekerler ne olacak? Hiçbirinin kontrol edilebilmesi mümkün değil. rol Genel Muduru ve 2 gorevlı suçlanıyor... Koruma kontrol ge- nel müdurü ve 2 bürokrat da ze- h/rli şekerlerin hem eski bakanın hem de yenı bakanın onayları ile alındığını ıddıaedıyorlar... Işada- lete ıntıkal ettiğine göre sorum- lular yakında belli olur... Suçlular bulunmalı Ama. asıl bulunması gereken suçlular, Türkiye 'yi bu hale ge- tirenlerdır. Türkiye'yı bu çıkma- za sokanlar bulunup cezalandı- rılmadıkça sınekler uçuşmaya devam edeceklerdır. Üstelık, bu suçlular da bellıdir. Hem de bel- geleri ile bırlikte... İlk suçlular 12 Eylül darbeci- lerıdır. İş başına gelir gelmez sı- kıntılı fakat, lyıye doğru giden düzenı altust ettıler. Ulkemızın kapılarını dış ulkelerın somünj- süne açtılar. 60 mılyon ınsanı- mızın geleceğını ıç ve dış vurgun- cuların ınsafına terk ettıler. Yasa ve kararnamelerle üretici ve tü- ketıcıyı sömuruye karşı koruyan KIT'len ve Tanm Satış Koopera- tıflennı görev yapamaz hale ge- tirdiler. Ardından gelen Turgut Özal darbecilerı bile arattı. Topraktan ve hayvancılıktan geçımını sağ- layan 30 mılyon ınsanımızı "asa- lak" ılan ettı. Tarıma yapılan des- teğı tamamen kestı. Tarımın kay- naklannı holdınglere akrttı... Ozel- leştırme adı altında devletin de- netımıni sağlayan KIT'len ve KIK'lerı satışa çıkardı... Tansu Çiller de aynı politika- ları uygulamaya devam ettı... Türkiye'yi yangın yerine çevırdı. Vurgun, soygun, sömürü, kara- borsa. kaçakçılık aldı yurüdu!.. Fakat en buyük felaket "ozel- leştırme'' ile başladı. Türkiye'nin koşullannda. devletın kontrolu- nu daha çok arttırmak gerskir- ken ozelleştırmeye yonelmek tam bır cınayettı. Nitekım, trıl- yonlarca lıralık et ve süt pazarı- nı ozel sektöre aktarabılmek ıçm SEK ve Et-Balık Kurumu önce çökertıldı, sonra satıldı. Hayvan- cılık bitti. Başka ülkelerin hasta- lıklı hayvanlarına muhtaç hale geldik... Buğday tuccannı zen- gın etmek için Toprak Mahsul- lerı Ofisi'nı devre dışı bıraktık. Hem çıftçı perışan oldu hem de sağlığazarariı buğdaylardan ya- pılan ekmeklerı yedık... Özelleştırme anlayışı Türk şe- kerine de bulaştınldı... Hükümet- ler, devletın ve milletin malı olan şeker şirketine darbe üstune dar- be vurdu. Şeker şırketındekı de- ğerlı uzman kadrolar devre dışı bırakıldı. Once düşük taban fi- yatlar verılerek çıftçi ekımden vazgeçırıldı... Şeker üretimi aza- lınca ithalat zorunlu hale geldi. Şeker stokçularına ve karabor- sacılara gün doğdu. Üretıciler zarar ederken. tüketıcıler de yük- sek fıyatlarla soyuldu. Özel sek- törun kasaları doldu... Şeker şırketi devre dışı kalın- a devletın denetımi de kalma- aı. ithal edilen şekerler yeterın- ce kontrol edilemedi. ithalatçılar. stokçular. karaborsacılartnlyon- larca lira kazanırken. halkımız şekerı değerinın ıki katı fıyatla yemek zorunda kaldı... Tabiı bu furyada tıpkı ette, bugdayda ol- duğu gıbi "zehıriı şeker"\en de afi- yetleyedik!.. Dahası var... iki yıldan beti şe- ker Sıkıntısı çekilen Türkiye'de şeker bolluğu var. Örneğın, şe- ker şırketinde stoklar oluşmaya başladı. Şeker satışları geçmiş yıllara gore çok düştü. Şu anda şeker şirketinin elinde bır mılyon 350 bın ton şeker bulunduğu bi- lıniyor. Satışlar bu tempoyla gi- derse. şeker şirketinin depolann- da en azından 500 ila 600 bin ton şeker kalacak. Bunun nedenı çok açık... Tür- kiye'ye kaçak şeker gırıyor. Bu konuyu 2 kez yazdık. Ama, ka- çak şeker ginşınin devam ertiği, pıyasalardakı bolluktan belli. Bul- garıstandan getırılen şekerler gumrüklerden geçtıği ıçın zehir tespıt edilebılmiş... Ya kaçak gi- ren şekerler ne olacak? Hıçbınni kontrol etmek müm- kun değıl... Şeker üretmeyen iran'ın sınırlanndan bile yurdumu- za kaçak şeker sokulduğu ıleri sü- rüluyor... Eğer ıddıalar doğruysa kim- bılır daha ne zehirli şekerler yi- yıyoruz... Hemdehıçbılmeden!.. Butun bunlar özelleştirme ka- fasından kaynaklanıyor. Eğer şe- ker şirketıni ozgur bıraksaydık ne üreticımız ezilırdi. ne tuketi- cımiz şekeri pahalı fıyatlarla yer- di. ne de zehirli şekerleri yemek zorunda kalırdık... Ama, bu yıl da akıllanmadık... Hükümet bu yıl da şekere son derece duşuk taban fıyatı verdi. Hem de 34 trilyon lıra borcunu uretıcıye hâlâ ödemedi... • BEIVCE IZZETTIN OINDER Para Virüsli Geçen gün Cumhuriyet'te "Habere 'para virüsü' bulaştı!" diye bir haber vardı. Fadime olayı ile ilg- lı son gelışmeler üzerine medyanın gıriştıği yarışın sonucunda oluşan görüntü. böyle biryorum-habe- re neden olmuş. Medya dünyasının ünlülerı bu ko- nu ile ılgili son derecede ilginç saptamalarda bu- lunmuşlar. Örneğin, bıryorum şöyle: "Birkişiyı pa- rayla konuşturmak ile o kişiyı geçici bir süre pa- rayla satınalmak arasında bir fark yok. Bu durum- da parayla konuşan kişi, tümuyle parayı verenin is- tediği şeyleri söyleyecektir. Kişinin çok dürüst ol- duğunu varsaysak bile. en iyimser yorumla, para- yı aldığı kaynağın görüşleri doğrultusunda konu- şacaktır." Bu pasaj, metalaşma olgusunu ve bunun sonuç- lannı anlatmaktadır. Metalaşma olgusu, birşeyin pi- yasada alınır-satıhr bir mal haline dönüşmesını ifa- de eder. Pıyasada alınır-satıhr olmak kötü bir şey midır, sorusunun cevabı. konuya hangı açıdan yak- laştığımıza bağlıdır. Bir malın pıyasada satılır ola- bilmesi için, o mala para verenlerin bulunması ge- rekır. Burası çok önemli bir noktadır; dedığim gıbı, önemlı olan. mala ıhtiyacı bulunanın değıl, fakat pa- ra verebilenın bulunuyor olmasıdır. Satıcı, malını satabilmek için, ekonomık gücu elinde tutanların ısteğıne göre hareket edecektır. Bu duruma göre bir şeyın meta olması, para gücüne sahıp olanlar açısından ıyı, bu güce sahıp olmayanlar açısından ise kötudür. Zira, bu süreç ile hangi malın. ne ka- dar ve kimın için uretıleceğı konularına ekonomık güce sahip olanlar karar venr. Işte bu nedenle, eko- nomık güç ayrışımı ortaya çıktığında toplumda me- talaştırma arzusu yükselir. Böylece ekonomik güç ile kaynak yönetimı arasında yönetım kanalı açıl- mış olur. • • • Hemen tüm toplumu hummalı bir bıçimde sar- mış olan para vırüsü olgusunu neden ve nasıl oldu da Fadime olayında algıladığımız konusu psıko- logların alanına gırdığinden, ben burada, bır-ikı ör- nekle bu konunun ekonomik yönune eğılmek isti- yorum. Bugün toplumumuzda dincilık (dindarlık değil!) niçın yükselmektedir? Dıncılik olgusu, bır mal ola- rak algılandığında, bu malı kımler talep edıyor ve bu talebe kımler nasıl cevap verıyor? Bu malın üre- tımıne 1950'lerde, oy tabanı oluşturmak ıçın talep gehştirıldi. O döneme gelene dek, kısmen yobaz- lık. kısmen de yenı kurulan devlet ve onun üzerin- de oluşturulan sosyal kurumlara gelebılecek teh- ditler korkusu ile bastırılmış olan dincilik. bir meta olarak piyasaya arz edildı. Zamanla bu metanın kullanımı hızla gelıştı. Çar- pık ekonomık yapıda uyumlu ve mutevekkıl emek- çı ve halk yığınları oluşturabılmek için, gelışen ve çevreyı sömüren ış âlemı ve onların iktıdarları tara- fından dıncılik meta olarak yaygın bır biçımde kul- lanıldı. Nihayet, dıncıliğin ekonomık kaynaklara ulaşmak için bir meta olarak kullanıldığına şahıt oluyoruz. Günümüzde Mevlana ya da Yunus Emre gıbi manevı lıderlergöremememızi, bugünkü liderlerm ikıyüzlülüğü ile mi yoksa çevresel koşullann yarat- tığı karakter tiplerı ile mi açıklamak daha doğru olur! ikiyüzlülük bir şahsıyet sorunu olmaktan öte, hatta ondan önce, bır çevresel koşullandırma so- nucudur. Bu bır şahsiyet parçalanması sorunudur. Böyle bir sorunu çevreden soyutlayarak incelemek yanliş olur. Eğer Fadime sözü edilen dürtülerle tetikleniyor idı ıse astronomık fiyatlarla çeşitli medya araçların- da boy gösterenler acaba hangi dürtülerle tetikle- nıyordur! Aynı şekilde, acaba güçlü örgütlerde ay- lık ve yıl sonu ıkramıyesi formülü ile çalışan danış- manlar hangı dürtülerle tetikleniyorlardır kı! Eğer bu örnekler piyasa mantığına uygunsa, ki uygundur, o zaman Fadime ve ıçinde bulunduğu orgüte nıçın çatıyoruz ki! İşte bu gerekçelerle. eğitım ve sağlık hizmetleri metalaştırılamaz. Eğitımin paralı olması halinde sosyal adalet yönünü burada dikkate almadan, et- kenlik (yanı, toplumsal çıkara hizmet) açısından kim savunabilir kı bu mala para verenler, bu malın içeriğıne kanşmayacak, kendi çıkanndan önce top- lumsal çıkan savunacaktır! • • • Para virüsü, tüm toplumda geçmişte vardı, bu- gün var, yarın da olacaktır. Bu virüsün toplumu ya- tağa düşürmesi olasılığı. ekonomik gücün toplum- da adaletsız dağılması ile yukselır Bu nedenle, kay- naklann görece daha bol, gelir ve kaynak dağılımı- nın daha düzgün ve demokrası geleneğınin bıraz daha köklü olduğu ilerı toplumlarla Türkiye'yı aynı kefeye koymak yanliş bır davranıştır. Yapılması ge- reken, para virüsünü dengeleyıci güçleri geliştirmek- tır. Böyle bır pasifleştirme ışlemı gerçekleştirmeden, bıreylenn duygu, düşünce ve hatta inançlarının açık ve samimi olarak ortaya çıkması olası değıldir. Bu nedenle, ikiyüzlülük. samimıyetsizlik vb. gıbı üst görüntülerle uğraşmak yerine, bırey ve kurumlar üze- rınde hâkimiyet oluşturarak her şeyı efendinın ar- zu ve rızasına göre ayarlayan ekonomık güç olgu- sunu deşıfre etmek gerekmektedir. Aksi durumda, para virüsü keyifle yaşamını sürdürür. Biz de bu olguyu ya işımıze geldıği ya da çok çar- pıcı durumlarda ve sisteme zarar vermeyecek biçım- de algılarız. Hollanda Türk bankalarına ret HALIK BAKIR ROTTERDAM - Hollan- da dafaalıyetsösteren Türk banka temsilcılıklerının. ABN-Ambro'dakı hesapla- nnın bloke edilmesı ve ara- cılık faaliyetlerının durdu- rulma.si karannın ıptali için açtığı davada. mahkeme. yürütmeyı durdunna ıste- ğinı reddetti Mahkeme. ka- rarla ilgılı gerekçelennı bu- gün yazılı olarak açıklaya- cak. Edınilen bilgıye göre. Türk banka temsilcilennin 14 gün içinde karan temyiz etme hakkı bulunuyor. Türk bankalan. aralann- da bir görüşme yaptıktan sonra temyize gidıp gilme- meye karar vereceği belir- tılıyor. Akbank Rorterdam tem- silcısı İhsan KöksaL mahke- me karanna ılişkin sorula- nmızı yanıtlarken. faaliyet- lennin 82. madde kapsamı- na gırmediği şeklindekı inancını koruduğunu. gere- kirse bunu mahkemede is- pat yoluna gideceklerinı söy- ledı. Bundan sonra atacak- lan adımları karann gerek- çelennı öğrendıkten sonra belırleyeceklennı belirten Köksal. ABN bankasına. 82. maddeyeaykm faalıyet gösterdıklennı ılen sürerek. Türk temsilcilıkleriyle ış- birliğinı sonaerdırmesi yo- lunda mektup yazan Ams- terdam başsavcısını. bunu mahkemede ıspat etmeye çağırabıleceklennı ifade et- tı. Köksal. savcının aynı mektuptakı "havatelerin ka- rapara aklanmasında kulla- nılabileceği" ıddıasının gu- lünç olduğunu. çünkü bu havalelennkışısel hesaplar- dan göndenldiöinı ve orta- lama 1000-1500 gulden dü- zeyıni geçmediğini belirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear