25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8EYLUL1996PA2AR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 KUS BAKISI MEMET BAYDUR Yabancı Kardeşin GölgesiPrinceton Üniversıtesi'nin üılü tarih bi- lirıcisı.Ortadoğu ve İslamuzmanı Bernard Lmis'.n son kitabını. Ortadoğu: Son İkibin Yrim Kısa Tarihi'ni okurken aklım 1988 vı- 1 ında yavımlanan bir başka kitabına gitti. Is- lam'ın Politik Dili adlı son derece ilginç bir yapıttır bu da. Arayıp bulcum kitaplığın bir köşesinde. satıraltİançızümiş.sayfa kenar- larna notlar alınmış duruyor iste. Geçen hafta. memleketimizdîki anti-laik. şeriatçı. köktenci akımlann sanıldığından çok daha önce. Demokrat Part zamanında başladığını; 196O'Iı yıllann onalannda çe- şitli hükümetlerin aldıklan kararlarla ivme kazandığını; gericilik hareketınin güçlen- mesinde takkeli. küJahlı. cüppeli. çember sakallı cahillerden çok. ta<ım elbiseli. bo- yur.bağlı. fötrşapkalı gericlenr önemii rol- îeroynadığını yazmıştım, Sayır CahitKay- ra'nınotobiyografisindenalıntılaryaparak. Bu hafta ise Bernard Levis'ir yapıtlann- dan alıntılar yaparak meselenin bir başka yöniine dokunmava çalışaeagnn. Belki de yüreğine. Öyle ya. 'diT söz konusu. Islam'ın siyasal dılı. Kitabının daha üçüncü sayfasnda 'laiklik' kavramının Islami söylem ıçinde hiçbir an- lamtaşımadığını söylüyor Levvis. Dini İslam olan hiçbir ülkenin de bu kavramla uğraşma- dtgını. ılgilenmediğini eklıvor. "Bu duru- mun birtek oiağanüstü istisnası \anlır: Tür- kiye Cumhuriyeti. Birinci Cumiıurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün rehberliğinde, 1920'li yıUarda bir dizi kanunu kabul ederek (^)din iledev leta.vrunınt hukuksaJ bir teme- le oturrmuştur TürkJer." Bunu ûa kitabının dördüncü sayfasında yazıyor Levvıs. Sonra devlet okullannda din derslerinin zorunlu hale getırilmesiyle ve sivast partilerin köy- lü oylannı toplamak için habire dine el ve ayak atmasıyla, laiklik kavramı az da olsa Bernard Levvis. 'Islam'ın Politik Dili' adlı son derece ilginç yapıtında 'laiklik' kavramının İslami söylem içinde hiçbir anlam taşımadığııu söylmor. Dini İslam olan hiçbir ülkenin de bu kavnunla ufraşmadiğnu, agilcmnediğini efchvor. anlamını vc oııemını yıtırmeve başladı de- meye getiriyor Bernard Levvis 1988 yılında. Bernard Le\vis sorunun çok katmanlı ve çok karmaşik olduğunu ve çok geniş bir ala- m kapsadığını bilivor. Müslüman ülkelerın çogunda (hepsinde) din. grup kimltginin ve o kimliğe sadık kalmanın tek kaynağı. Müs- lüman olarak yalnızca kendinizi değıl. kar- şınızdakinin kimhgini de belirliyorsunuz. Ben ve o. Biz \e onlar. Kardeş \e yabancı. İnanç. kımliği belırlemekle kalmıyor, sizın inandıgınıza inanmayan kişınin kimliğini de belirliyor. Etnik kimligınız. diliniz. vaşadı- ğınız ülke filan değıldır burada belirlevici olan. Kimliği bdirleyenyalnızcadini inanç- tırbu mantığa göre. İnanmavan kâfirdir. ya- bancıdır. barbardır ve düşmandır. Levvis'in yapıtınındenn vezengın, metarorlarvegön- dermelerle. ınce bağlantılarla kurulu örgü- sünün içinden çıkmaya çalışırken Kuran'da adı geçen bir devim. bir tanılama çıktı kar- şıma: al-Şirât al-Müstakım. Doğru Yol de- mekmış! Doğru Yol aynı zamanda bir par- tininadıdır. Bir zamanlarsembolükırat olan birpartinin. Neyse. konudan uzaklaşmava- lım. yukarıdaki Arapça taınlamada geçen 'şirât' sözcüğü. Latince 'strata'dan geliyor Levvıs'e göre. İngilizcesı •street" olan. >ol demek. Islam'ın politik dilini biraz daha okuyun- ca. dil üsfüne bir şölene ugramiş uıbı oluyor okuyucıı. Hükümet sözcüğünün Ingilızcesi 'goverment' va. eski Yunanca bir kelime ile bir fîilin bıleşiminden ibaretbukavram. Dü- PİCASSO VE SEVCİLİLERİ-1 atı dillerinde, mitlerinde, din kitaplannda yolculuğun düşsel dünyası hep deniz yolculuğudur. Homeros'tan günümüze kadar böyledir bu. İslam dünyasında ise bütün önemii yolculuklar karadan yapılır. Denize girilmez. Karadan gidilir ve en önemlisi at sırîında gidilir bir yerden bir yere gidilecekse. Doğal olarak 'süvari' önemlidir bu külrürde, kaptan değil. Bu nedenlerden ötürü belki. siyaset, seyislikten kaynaklanır. At ise yakın siyasi tarihimizin en önemii sembollerinden biri olur. men ile dümencilik demekmiş kaynaklan. Devlet 'gemisinin' yönetimi. bu denizcilik terimleriylekarşılanmışönceeski Yunan'da, sonra bütün Batı'da. Hükümet, onlara göre bir gemidır. Simdi. bizde sıyasa, siyaset olarak adlan- dırılan ve ülkeyönetimi anlamınagelen söz- cüğün kökenıne bakalım. Siyaset. Müslü- man ülkelerde kullanılan Arapça kökenli bir sözcük. Seyislikten geliyor. At yönetimin- den. Osmanlı. atkuyruğunu otoritenin sim- gesi olarak kullanırdı. Osmanlı >önetimın- de bazı yüksek bürokratlar 'Üzengi Ağası' idiler. At üstündekı kişı en vüksek otorite) i temsil ederdi. Filan. Ezanı Türkçeden Arapçaya çevirip. de- mokratı da demir kırata dönüştüren, kır atı Bedri Baykam sembol edinen. sonundaysa "doğru yol'u( al- Şirât al Müstakim'i) seçen vatandaşlarımız ve yöneticilerimiz tutarlıdırlar. Batı dillerinde. mitlerinde. din kitaplann- da yolculuğun düşsel dünyası hep deniz yol- culuğudur. Homeros'tan günümüze kadar böyledir bu. İslam dünyasında ise bütün önemii yolculuklar karadan yapılır. Denize girilmez. Karadan gidilir ve en önemlisi. at sırtında gidilir bir yerden bir yere gidilecek- se. Doğal olarak 'süvari* önemlidir bu küi- türde, kaptan değil. Bu nedenlerden ötürü belki. siyaset. seyislikten kaynaklanır. At ise yakın siyasi tarihimizin en önemii sembol- lerinden biri olur. Levvis, bu oiağanüstü yapıtında bir başka konuya da dikkat çekiyor. Güneş ve gölge meselesi. Batfda. örneğin Fransa'da kral. Güneş Kral (Le Roi Soleil) olmaktan. böy- le adlandınlmaktan hoşnuttur. Oysa Ortado- ğu'da güneş pek matah bir şey değildir. Ya- kıcı. kavurucu, yok edicidir. Dolayısıyla Do- ğu'da hükümdann sembolü güneş değildir. Gölge'dir. İnsanlan, acımasız veaydınlatıcı güneş ışığından koruyan. onlara koruyucu bir gölge saglayan yönetici, yani Sultan ya da Padişah. yeryüzünde Tann'nın gölgesi- dir. Herkes. doğal olarak bu serinliğe sığı- nır. Moğollar, Hülagii Han'ın lıderliğinde Bagdat'ı ele geçiriyorlar. Sene 656. Bu ta- rihten eili yıl sonra >azan bir Irak tarihçisi şunlan anlatıyorokuruna: "Hülagü, Bagdat şehrindeki okur-vazar takımını topladı ve bir fetva vermelerini istedi. Hlema, bir tek so- ruva yanıt verecekti: Dii rüst ve adil, ama tan- ntanımaz bir sultan mı daha iyidir, yoksa adil olmayan, üçkâğıtçı, astığı astık. ama Müslüman bir sultan mı?"Bu sorunun yanıtı. bugün bile koruyor önemini. Ne vazık ki. Genç bohem Pablo, Paris'te aşkı keşfediyor!Son Nevv >r ork sevahatimde. günlük ko- şuşturmalar ve çağdaş sanat galerileri ara- sında. Modern Sanat IVfüzesindeki "Picas- so ve Portreler" sergisini ihmal etmek üze- reydim. AİIah'tan birarkadaşım ısrarettide birgünümü ayınp bu suçun vebalıni üzerim- de taşımaktan kurtuldum. Çünkü. ne zaman bir Picasso sergisi gezsem, ıçimi daıma re- sim yapma heyecanı ve çeşitli boyasal ma- cera arzuları kaplar. Her defasında da "Aman Tanrım, şu sergiyi kaçırabilirmi- şim!'" diye korkuya$anm. Picasso'nun, ömeklerini 1895'ten itibaren bildiğimizresimlerinde I973'e. vaniömrii- nün sonuna kadar kullandıgı tekniklen, üs- luplan. dokulan bir arava toplarsak esasın- da zannedilenden çok daha dar bir alanda yol aldığımızı görürüz. Picasso'nun işlerın- de yeni, şaşırtıcı malzemeler. akıtmalar. fo- toğraflar, yerleştirmeler ve büyük imkânlar yok. O. tam tipik bir tuval ressamı. Şövale- sinin başına neredeyse her gün sabırla, ça- lışkanlıkla. elinde fırçalanyla geçen ve o günkü hedefine ulaşmak için ilk günkü he- yecanıyla işe koyulan bir "genç ressam". Tuvalini bıraktığı ve biraz değişik tatlar ara- dığı anlarda da, yine bir fuzenle bir deseni veya bir litografi atölyesindeki emeğıyle bir kâğıtlar dizisini servete çev irerek günlerini doldurmuş bir ebedi genç. Picasso. bir insanı "genç" yapan özellik- leri gerçekten hiçbir zaman kaybetmemış. Kendi hayatına, kadınlanna. resimlerine ba- kışındaki uçanlık, degişkenlik arzusu. ılk çarpıntı duygusu, hep birdelikanlınınki gi- bi kalmış. Ama öte yandan. bu delikanlı, yüzey üzerinde fırça ile öyle dinamik. kont- rastlı. değişken ve zengın izler bırakıyor ki. aradan seksen yıl geçtikten sora bile bu re- simler çekiciliğini kavbetmivorlar | Sanatçı sevgililerin kalıcılığı Çok açık konuşalım: Neden yaratıcılığı v e sanatçılığı ön plana çıkan insanlann büyük çoğunluğu "çapkın" olurlar? İşte Jean Paul Sartre, işte Nâzım Hikmet. işte Roman Po- lanski, işte \VUlem de Kooning, işte Nedim Giirsel, işte AtıfYılmaz, işte Francis Picabia, işte Jackson Pollock, işte Picasso... Bu isım- ler, hepinizin ek'eyecegi bir diğeriyle uza- dıkça uzar. Bunu açıklamak. tabii ki "herer- keğin en azından potansiyel çapkın olması. bir sanatçının da önündeki fırsatlann bollu- ğu"şeklinde geçiştirilemez. Sanatçının kar- şı cinsten aldığı titreşimlerin. kendi benliği- nin çeşitli derinliklerine erişmesine yardım- cı olduğu veya kendi içinde var oian daha aralanmamış yeni kapılan bu sayede açabıl- diği kesin. Aniden birşiire, birresme. birfil- me dönüşecek olan esin kaynağının yarattı- ğı "stimulus"un, karşı cinsin taze birbaşlan- gıcının bizde yarattığı aşk veya şehvet çar- pıntısı ile çok büyük paralellikler gösterdi- ğini biliyoruz. Kİmi zaman rü\a. kimi za- man hayal. kimi zaman sıkıntı. kimi zaman da "euphoria" olarak artistlenn yaşantısına giren insanlann bir aniık bakışlan. bir do- kunuşlan veya bir sevişmeden sonraki söz- leri. sanat tarihine v ön verebiliyor. Böylece. sanatçı eş ve sevgilileri. en zengin milyar- derlerin çok önünde bir kalıcılığa terfi edi- yorlar. Bu örnekler arasında Picasso'nun bam- başka bir yeri var. Çünkü, nerede>se Picas- so'nun tüm sanatsal yaşantısına aşk hayatı- nın yansıması olarak bakabiliriz. Yani. sa- natçıyı "Mavi Dönem", "Pembe Dönem", "Analhik / Sentetik Kübist Dönem". u Ser- best Figürasyon Dönemi" gibi başlıklarla ele almak yenne. özellikle 2. Dünya Harbi 'nden sonra "Olga Dönemi"*, "Dora Maar Döne- mi", "Marie - Therese VValter Dönemi" gi- bi kesitlerle ele alabiliriz. Picasso'nun ego- santrik. zor baş edilir ve harta çoğu zaman çekilmez kişiliği>le yıllarca muhatap olnıa- yı kabul eden yedi kadın biliniyor. Bunlar Fernande, Eva, Olga. Marie-Therese, Dora, Françoise ve Jacqueline. Tabii bu isimler, sanatçı) la aylar, haftalar. günler veya birkaç saat geçirmeyi de kâr sayan >-üzlerce kadı- nın dışında kalan, bu dönemlere damgasını "V Teden yaratıcılığı ön I^Lİ plana çıkan insanlann -L ^1 çoğunluğu 'çapkın' olurlar? İşte Nâzım Hikmet, işte Polanski, işte Sartre, işte Nedim Giirsel, işte Atıf Yılmaz ve işte Picasso. 1 1 fsane ile birlikte rH birkaç saat yalnız * J kalabilmeleri için, sanatçının şoforü Marcel düzinelerle genç kızı Picasso'nun şato-atölyelerine götürür getirirdi. v urmayı hak edecek kadar sabırlı u ana" ka- dınların listesi. Ro> McGregor-Hastie"Pi- casso'nun Kadınlan" isımli kitabında. ef- sane ile birkaç saat yalnız kalabilmeleri ıçın sanatçının şoforü Marcel'in nasıl düzineler- le genç kızı sanatçının şato-atölyelerine gö- türüp getirdığinı anlatıyor. | Casagemas ve 'Mavi Dönem' Nevv >'ork Modern Sanat Müzesı'ndeki son "*Picasso ve Portreler" sergisi. herne ka- dar başlığına sadık kalmaya çalışıyorsa da esasmda sanatçının sevgililen, eşleri \e met- reslerı ile olan ilişkilerini ele alıyor. Aradan geçen dolu dolu bir yüzyılda. Picasso etra- fında açılan onca müze sergisi. çıkan onca dev kitap, oluşturulan eşsiz ilgi; hiçbin in- ve dolaysız ponrelerıdır. Yağlıbova ve de- senlerle gerçekleştirdiğı. çoğu 1896-1908 arasına sığan bu portrelerde. sanatçı fotoğ- raf makinesinın devreye girmesiyle makine- nin beceremeveceğı işleri. sanatı aracılığıy- la aramaya kov ulnıuştur. Sanatçı. bu dönem işlerinde özellıkle kâğıdın boşluklannda kullandıgı fuzen. pastel ve boyanın verdigi farklı tatları. o günlere kadar alişılmamış bir varatıcılık ve ustalıkla birleştınyordu. Sirk çalışanları. akrobatlar, ressam arkadaşları sanatçının bu ilkciddi dönemindekonu ola- rak sık sık kullandıgı portrelenn kahraman- ları... Picasso'nun en fakir. en zor geçen ilk gençlik yıllanndaki yakın arkadaşı ressam CarlesCasagemasdır. İki genç Paris'te, Ma- laga'da. Madrid'de. Bar>elona'da uzun ire. >acak. bu intihan ömür boyu hazmedeme- yecek. Casagemas kadar yakın bir arkadaşı artık olmayacaktır. Picasso'nun, Casage- masın ölümünden sonra yaptığı resimler, belki de hayatının en yoğun ve acı duygu- salhğını yansıtan işlerdir. Bu resimler, aynı zamanda sanatçının ünlü "Mavi Dö- nem"ininenbelirginolduguyapıtlardır. Fa- hişeler. gece havatı, marjinaller, yazarlar ve bunlar arasında Pıcasso'nun hayatında bü- y ük yer tutacak olan Abmroise Vbllard gibi bir sanat taciri ve Günev Amerika'da geçe- cek uzun vıllardan sonra sekreterliğini ya- pacak olan Jaime Sabartes isimli başansız bırşair... Bu senaryonun içerisinde, seyahat etmekten ve bir göçebe hayatını otellerde geçirmekten yorulan sanatçı, 1900'lerin ba- 1- Pablo Picasso 5 bis rue Schoelcher'deki atöhesinde. (1915-1916), 2- Fernande Olivier, Bateau Lavoir atölyesinde. Fotoğraf: Pi- casso. Picasso müzesi. Roland Penrose hediyesi. 3- Avignon'lu bavanlar 1907. Tuval üzerine yağlı boya. (240x230 cm) .Nevv Yörk Modern Sanat Müzesi koleksiyonu. 4- Casagemas'ın öliimü. 1901. Sunta üzerine yağl) bova (27x35 cm) Picasso müzesi, Paris. sanların Picassodan bıkmasına neden ol- mamış. Tam tersine. Nevv Yorklular ve sırf bu sergi için Nevv York'a gelmiş turistler. sergi>i görebilmek için saatlerce kuvrukta beklıyorlar. Biz "Picasso ve Portreler" isım- li bu sergiyi. "Picasso ve Sevgilileri" isimli yazı dizisının temelı ve alrvapısı olarak ele alıp dönemlerinin sanatçının özel hayatı>la olan bağlantılannı didikleyeceğiz. Picasso'nun, özellikle kariyerinin başın- da kendi portresini de sık sık yaptıgını gö- rüyoruz. LeonardodaVlnci "Sanatçı zaten hep kendi portresini yapar" der. Ama. bunlar aynı genç sanatçının çok keskin kla- sik stili ve "İzlenimcilik Sonrası" dönem arasında gidip geldiği. çoğunluHa gerçekçi çoğu zaman beraber mücadele ederek ken- dilerini sanatçı olarak dünyava kabul ertir- menin ilk savaşlannı verirîer. Pablo. o vıl- larda. parasızlığı veyaaçlığı. kendi küîtürü- nün doğal akışında. utanılacak hiçbir yönü olmayan birşe) olarak görme vürekliliğme sahıptir. Ancak, 1901 Ocakayında Picasso. Madrid'de kalırken Casagemas. biraz yoru- lan bu ilişkiden kısaca uzaklaşmak ıstevip önce Barselona'ya oradan da tekrar Paris'e gıder. Ha>atına girip çıkan kızlardan biri olan Germaüıe'nin onu terk edışi. alkol. pa- rasızlık ve valnızlık genç sanatçının Picas- so ile beraber gitmeyi en çok sevdiği kah- velerden birinde intiharetmesine neden olur. Picasso. bu boşluğu ömür boyu doldurama- şındatanhe "Bateau-Lavoir"atölyesi olarak geçecek olan. Montmartre'da 13,rueRavig- nan'daki efsanevı bina>a taşınıvor. O yılla- ra kadar annesi Maria'ya çok bağlı olan ve çoğunlukla onunla dolaşmayı seven Picas- so. Bateau-Lavoir'den itibaren tüm yaşamı- na yön verecek olan dişilerle daha sıkı fıkı düşüp kalkmaya başlayacak. Gündüzleri hiç çalışmıyorgözüken Pablo'nun başında, da- ima birçok Ispanyol vardır. Daha sonra ay- nı mekâna taşınacak olan Andre Salmon'a taşı> ıcı ikaz eder: "Onlara gidivorsun, ama Picasso veçetesine dikkat et, onlaragüv en ol- maz!" (1) Bateau-Lavoirbinasında birçok başka sa- natçıyla beraber bohem bir kader birlikteli- gı yaşayan Picasso. Femande'la. yağmurlu birgün.korıdordayolunukesipgülümseye- rek elıne bir yavru kedi verdikten sonra ta- nışır. Fernande. hayatına ve atöl>esine hız- la hâkim olduktan sonra. her yeri temizle- yip düzene koymaya ve ateşlı dişiliğiyle Pi- casso'yu elinde oynatmava başlar. Bunun sonucunda Picasso. sakinleşip evcilleşece- ğine. arada kıskançlık krizlerine girer. Cezanne'ın resimlerinin etkisını yadsı- mayan sanatçı. aynı zamanda sürekli olarak ilgilendiği ve topladığı Afrika sanatının kü- çük heykelcikleri ve maskeleriyle haşırne- şirdir. Femande'la beraber önce "Mavi Dö- nem ",ardından "PembeDönem"başlar. Pi- casso, bir yandan edebiyat dün>asından ar- kadaşlan olan Andre Salmon. Max Jacob v e Cuillaume Apollinaire'Ie yakın günlük iliş- kiler içindedir. Kübizm, Negro heykellerin- den, Afrika ve Okyanusya'nın yerlilerinin işlennin sanatçı tarafından hızla benimsenip tuval üzerine yorumlanmasından doğarken bu üç >azar, bu akımın ilk desen ve tuvalle- nne sık sık konu olacaklardır. Yüzvıl başı- nın ünlü sanat tacirlerinden Daniel Henry KahnvveiJer de. Pablo'nun "dealer"ı olmak dışında. meslektaşı VoUardgıbı 1910 yılın- da Kübist-Geometrik parçalanmadan nasi- bini alacak ve tuval üzerinde de ölümsüzle- şecektir. Picasso'nun bu dönemde gerçekleştirdi- ğı ve halen Nevv York Modern Sanat Müze- si'nde olan işlerden biri, bugün modern sa- nat tarihinin en önemii ve en pahalı işi ol- muştur. tlk adı "FilozofikKerhane"(Le Bor- del Philosophique) olan bu resim, Fernan- de'ın modellik yaptığı bazı nü desen çalış- malannın üst üste alınan, bir çeşit bileşi- minden doğar. Bu resmin değeri bugün Mo- na Lisa ile boy ölçüşür. Picasso'nun birçok sanatsal sorunu aynı anda ele alıp çözümle- meyi hedeflediği ve üç boyutlu temsili res- mın düz bir yüzeyde en canlı renklerle çe- şitli figürleri ele aldığı bu yapıt. gerek Kü- bist doğumun, gerek Modern Sanat Tari- hi'nin değişik nedenlerle en kilit yapıtı ola- rak anılacaktır. | Feraande ve 'Pembe Dönem' Ancak, ne var ki Fernande, böyle bir say- gın genç bir çıftin yaşadığı bu evde. böyle- sine "acavip"birrandevuevi sahnesinin sü- rekli olarak salonun göbeğinde görülmesine homurdanmaktadır! Ele güne karşı böyle saçma çıkışlann açıklanamayacağını düşün- mektedir genç kadın. Aynca. Kübist yapıt- larda kendini tanınmaz şekilde paramparça görmek, Fernande'ı ciddi olarak kızdırmak- ta ve genç kadın "Pembe Dönem''in roman- tizmini mumla aramaktadır. Zaten. Kübizm'in satış şanslannı da Fer- nande çok sorgulamakta. bu harekete şüp- heyle bakmaktadır. Fakat. bu yeni akıma olan ilgi de günbegün artmaktadır. Fernan- de, zaten "Pembe DönenT'in tüm kola> sa- tılırbaşansınm arkasındaki gizli güçrür. Ay- rıca. Picasso'nun kimlerle dostluk kuracağı konusundaki dtkkatlı seçimleri de. sanatçı- yı ihya etmektedir. Böylece birkaç yıl önce- sine kadar Bateau-Lavoir'daçamaşırcılık ya- parak yaşayan Frenande. bırden kendini ar- tık dev aynasında görmeye başlar. Genç sa- natçının artan süksesi onun da başını dön- dürmüş ve genç kadın kendisini neredeyse bir eleştirmen olarak addetmişti. Mc Gre- gor-Hastie, kitabında Fernande'ın kendi dö- neminin sonunu getiren hatasını şöyle açık- lıyor: "Herkesin ona söyleyebileceği gibi, zengin ve ünlü bir kocan ve çok güzel bir arkadaşın varsa onların hiçbir zaman karşılaşmamalarına dikkat edeceksin. Dikkat etmezsen büv ük ihtimalle her iki- sini de kaybedersin." (2) Ressam Marco- ussis'in eserlerini tanıtmaya çalışan Fernan- de. onu ve sevgilisi Marcelle'i (Eva) yeme- ğe davet etme gafletinde bulunur. (1) LeBateaıı-Luvoır. Jeaıüne ü'arnod. Edi- tions Mayer. Paris. s: 21. (2) Picasso 's Women. Roy Mc Gregor-Has- tıe. Lennart Pııblislung. 1988. England. s: 68. SÜRECEK Suhandan Özay, Almanya'da konferans veniyor Kültür Servisi - Dokuma sanatçısı ve 9 Evlül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesı öğretim üyelerınden Suhandan Ozay Stuttgart'taki Linden Müzesi "nde düzenlenen Sonbahar Kültür Etkinlikleri kapsamında bir konferans verecek. Türkiye Stuttgan Başkonsolosluğu Kültür Âtaşeliği. Türk Kadınlar Bırliğı ve Linden Müzesi'nce gerçekleştinlecek etkinlikler arasında ver alan Özav 'ın "Eski ve Modern Dokuma Sanatı' başlıklı konferansı 24 evlülde yapılacak. Müzede bırde sergı açacak Özay. "Lif Sanatı Dokuma Resimleri' adlı sergisini San Fransisco Craft and Folk An Müzesi'nde. 1995'te İskenderiye ve Kahire'de. 1996 Martı'nda ise Hamburg ve Yiyana'da açmış. •Çağdaş Türk Dokuma Sanatı' üzerine konferanslar vermişti. Mahmut Makal'ın imza günii Kültür Servisi- Söke Hoca Halil Paşa Halk Kitaplıgı. 1996 97 kültür etkinliklenne 10 eylül salı günü Yılmaz Sunucu ve Mahmut Makal'ın söyleşileriyle başlavacak. "Tatil Çeşitlemelerf başlıklı sövleşi sırasında Makal ve Sunucu nun kitaplanndan örnekler okunacak. her iki vazar kitaplannı ımzalavacak Ücretsiz tiyatro kursu Kültür Servisi-Kadıköv vaka>ının 21 yıldır ücretsiz ov un sergileyen ve ücretsiz iki vıllık tivatro eğıtimi veren Kadıköv Halk Eğitimı Merkezı Deneme Sahnesi. yetiştırmek üzere veni tiyatro kursiverlerı alacak. Kursiverlere 6 kişilık bir ögretmen kadrosu tarafından 2 v ıllık bir eğitim sonunda eğitimini başarıyla tamamlayanlara Millı Egitim Bakanlığı tasdikli diploma verilivor. Egitim süresınde dünva tiyatro tarihı, Türk tiyatro tanhi. vorum bılgisi, oyunculuk tarihi. minıik. diksiyon. vücut egitimı. Shakespeare oyunculuğu. Stanislavvskı ovunculuğu. absürd ovunculuk. epık ve deneysel ovunculuk den»leri venliyor. Kayıtlar eylül avı >onuna dek hafta ıçi'her gûn 10.00-15.00 saatleri arasında Kadıköv Halk Eğitim Merkezı'nde vapılıyor. Bulutsuzluk Özlemi Türkiye turnesinde Kültür Servisi - Bulutsuzluk Özlemi. 11 ekımden başlavarak Türkiye turnesineçıkıvor. İzmır Atatürk Spor Salonu'nda başlayacak turne 12 ekimde Denizli Açıkhava Tiyatrosu. 18 ekimde 2. L'luslararası Eskişehir Festivali çerçevesinde A.Ü. Kampusu Spor Salonu'nda. 26 ekimde ise Adana Açıkhava Tiyarrosu'nda devam edecek. Grup. tarihinin.en genış çaplı turnesıni kasım-aralık aylan içinde İstanbul. Bursa. Antalya. Ankara. Gazıantep. Erzıncan. Sınop. Samsun. Trabzon. Edirne. Konva. Mersin. Tekirdağ. Giresun. Sıva.s. Çanakkkale. Balıkesır. Bandırma. Zonguldak'ta sürdürecek. Tiyatpo biletleri zamlandı .Ankara(.\>K,4)- Dev let Tıvatroları biletjerine rekor düzevde zam yapıldı. Ekim ayında perdelerini açacak olan dev let tiyatroları biletleri yüzde 150 oranında bir artışla 250 bin lira oldu. Çarşamba günleri geçerli olan ındirimli fivat uygulaması da kaldırıldı. Yapılaflbu yeni düzenlemevle indirimlı bilet ve balkon tam biletı 150 bin lira. loca 800 bin lira. müzıkal ovunlarda tam bilet 350 bin lira. balkon 200 bin lira. loca ise 1 milyon lira oldu. Halıcı-midi '96 finalistleri belirlendi Kültür Servisi -Bılgısavar ve müzık dünyasının büyük ilgisinı çeken Halıcı-midi '96 Bilgisayarla Beste Yanşması'nın finalistleri belirlendi. Atilla Özdemıroğlu. Emrehan Halıcı. Faruk Eczacıbaşı. Garo Mafvan. Hakan Özer. Izzet Öz. Mete Sakpınar. Sedat Ergin ve Sinan Bökesoy'dan oluşan yarışma jürisince belirlenen finalde varışacak beste sahipleri veeserleri şunlar: 'Çelişki' Erkin Hadimoğlu. "Dandini" Ömer Göksel, 'Derviş' T. Ufuk Kıral. "Dreaming" Emırlşılav. Hera' Bora Egemen. 'Kapadokya'dan Bir Kuş Geçti" Borga Parlar. "Kolaj' Ercan Yenal. 'Randevu' Mehmet Sungur. "Turkuaz" Emin Mecnun. 'Titreşimler' Selçuk Yusuf Ergen. Halıcı-midi "96 Bilgisayarla Beste Yarışması final ve ödül töreni 20 eylül euma günü saat 20.30'da Harbı\e Askeri Müze Kültür Merkezi'nde yapıla"-k.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear