22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
•SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL1996 ÇARŞAMBA 14 KULTUR Hüsamettin Koçan ve atölyesi 6. İstanbul Sanat Fuan'nda 'Avuçiçi Resimleri'yle sahip olma güdüsünü irdeliyor Farldı bakış açılarıyla avuç içi Falez Sanat Galerisi'nin standında Ayşen l7 rfalıoğlu. Ebru Arıksov. Hüsamettin Koçan. Mürteza Fidan. Seçil AMnak. Tinıur Güven. Rüçhan Şahinoğlu. Berin Gökçen. C tnı İlhan. EmrcOkçuer. Maide Bulak. Özlem Tarı. Serap Bülbiil. Vildan Açan \e Zümrüt Rsadau'nun \\\ uçiçi Resimleri" >er alıvor. (Fotosraflar DEVRİM BARAN) AHL ANTMEN 6. istanbul Sanat Fuarı'na "Avuçiçi ResimlerPyle katılan Hüsamettin Koçan \e atölyesi, Falez Sanat Galensi'nın standında adı üstünde. avuç içıne sığan bir dizi iş sergiliyorlar. Geçen aylarda Ava Irini'de düzenledikleri "İletişim/sizlik" sergisi \e Genç Etkinlik'te yer alan işlerivle Türk sanat ortamına yeni bir soluk getiren Koçan atölyesi, İstanbul Sanat Fuan'nın anlamıyla doğrudan ilintili işlerinde topluca ironık hır bakış açısı ^ergiliyorlar. Fuarın tican yönünü ırdeleyen. sanat pıvasalarını ınceden ınceye alaya alan. öte yandan sisteme karşı durmak yerine sistemin zorunlu katılımcılan olmak durumunda kalan genç sanatçılar. ta\ırlannı işleriyle ortaya kovuyorlar. (Kavramsal sanatın bile sisteıne dırenemedığinı. "satılamaz" denen ışlerin paraya dönüştürebildığini ™""^™~^^ unutmayalım: Kendini birarabanın tepesine çivileven Amerikalı sanatçı Chris Burdenin avuçlannı delen çıv ıter bile alıcı bulmuştu... Jennv Hozler'in "özlii sözler"i. tişörtlere basıhp birer metaya dönüştürülüyor... Bh iki örnek.) Uluslararası sanat piyasasının dev boyutları. her geçen gün nıüzayedelerde kırılan yeni "rekortarla" daha da geniîjlıyor. Bu arada Avrupa \e Amenka'dakı müzelerin en büyük gelir kaynağını sanat yapıtlarının röprodüksiyonlan oluşturuyor. Afişler bir yana. tak\imler. bardaklar. tabaklar. kalemler. çakmaklar vs. Sonuçta. kendilerine sahip olamasak da röprodüksiyonlarına sahip olabiliriz sanat yapıtİannın. Böylece sanat yapıtılan çoğalır. her e\e girebilir ve bunun sonuçlannı da bu yolla sanat yapıtının "aura"sını. •Fuann ticari yönünü irdeleyen, sanat piyasalannı inceden inceye alaya alan, öte yandan sisteme karşı durmak yerine sistemin zorunlu katıhmcılan olmak durumunda kalan genç sanatçılar, tavırlarını işleriyle ortaya koyuyorlar. Hüsamettin Koçan'ın ele avuca sığmayan öğrencileri. avuç içi kadar işleriyle "sahip olma" güdüsünü irdeliyorlar. Iğneyle kuyu kazan opera kurumumuz ÖNDERKLTAHY\LI Türkive'nın müzık kalkınmaMndaki ilkleri. büyük Atatürk'e borc'uy uz: ama bunlann arasmda operanın daha önem- li bir yeri bulunduğunu henıen belırt- nıemiz gerek. !934'te ülkemizi ziyaret eden trah Şahı'nı bir opera gösterisiyle ağırlamayı düşünrrtek ve bıınu-uvgula- mak. ancak onun gıbi bir dahınin ışıdir. 1934"ü izleyen 60\ıl içmdedöntane opera-bale kurumumuz oldu. İZDOB, bunlann üçüneüsüdiir. Perdelerını 1982"de açan kurum. 1996-9 7 me\ simi- nin başında. bu mutlu oiayı 15. kez yi- neleyecektir. "En pahalı sanat" dıye tanımlanan operada. her şey önceden >apumamıyor: aynntılar değışebiliyor. Bu yüzden İZ- DOB. y ıllık program bastırmıyor. Önü- nıüzdekı me\ simin etkinliklerini. kuru- mun müdürü \e sanat yönetmeni Saşın Aytül Bii\üksaraç'ın \erdikleri bilgıler- den aktarıyorum. "Senelerönce" divor Sayııı Büyükîsa- raç. "İZDOB'ne Elhamra, geçiciolarak tahsis edilmiş bir bina: fakat geçici değil kalıcı olmaya nıahkûm edilmiş bir kuru- muzbiz. Burada bir opera bijıası\armış gibi hareket ediliyor. Bu v iizden büyük zorluklar vaşıvoruz. En bü> ük sorunu- muz mekân sorunu. Hepimiz. böyle gü- zel akustiği olan bir salonda şarkı söv le- menin mutluluğunu duv uyoruz. ama bu yetmiyor." Dekor \e kostümlerin üretil- diğı yerlerbakımından gerçek bir buna- lım yaşanıyor. Pro\a yeri bulunmayan orkestra. sürekli olarak çukuru kullanı- vor Budasahneçalışmalannı aksatıyor. Stüdyo olarak fuayeden yararlanan "ba- le. günden güne büyümek isteyen birtop- luluk. Balenin en az iki stüd>osu olmâlı ki bir tarafta repertuvar ç.alış.ması va- parken bir tarafta da ders yapsın." Bu durumda. kurumun yöneticileri için en büv ük işkence. haftalık çalışma progra- mının haztrlaumasıdır. ü #•• Öte yandan dekorlann boyandıği \e aynı zamanda depo olarak kullanılan yan bınanın yerine Izmir Özel Idaresi. Mılli Kütüphane içın bir bina yaptıra- cak. SanatseverİzmirYalisı Sayın Kut- lu Aktaş. buradan operanın da s ararlan- masını istemiş. takat Milli Kütüphane \akfı ile şimdilik anlaşmaya vanlama- mış. Veni yapımlar ve yenüikler 1996-97 mevsiminın programı. ışte bu olumsuz kos.ullar altında hazırlan- mış. \enı yapımlar, gala temsillerine gö- re söyle: 10 Ekım: Selman Ada: "Aii Baba ve Kırk Haramiler~operası {Rc)\ Mehmet Ergüven. koreografi Ercan Kazbek, ko- ro şefi Zarife tsmailova) 30 K.asım: P. İlyiç Çaykovski: "Lyu- >an Güzel" (Rejı Evinç Sunal-Suna Şe- nel) 6 Şubat: L. Van Beethoven: Fidelio (Reji M. Ergüven. şef Ercan Yenal) 15 Mart: Leo Delibes: Copelia 10 Mayıs: G. Puccini: "La Boheme" I Re|i PatriciaPhantom, şet'NicholasGi- usti) itaKanca ovnanacak olan "La Bohe- me" ile İZDOB. Aspendos festi\aline katılacaktır. Aynca eeçen yıllardan ge- len Esmeralda\e~İ'çBale" gibi yapım- lar. CarminaBurana.Mozart'ın ve Ver- di'nın Requıem'lerı. "Sihirli Flüt". "Fi- garo'nun Düğünü" \e "Saravdan Kız Kaçırma" çe^itlı zamanlarda yinelecek- tir. - IZB|DBbuyı^6aralıktal«İgalaıleG. Donizetti'nın "leConvenienzeele Incon- venienzeTeatrali" ("Tiyatroya l'yanlar ve L'ymavanlar") ba^lıklı gülümlü ope- rasının Türkiye'deki ilko\nanı>ını ger- çekles.irecek. Yapıtı önceki y ıllardada ülkemize ge- len konuk yönetmen Nuri Alexandrof sahneye koyacak veorkestray ı Alevand- re Samouil yönetecek. "Bu sene" divor Sayın Büyüksaraç "bir yenilik olarak İZDOB'yi farklı sah- nelere taşımavı ve özellikle baleler için Sabancı kültür Merkezi'ni kullanmayı düşünüyoruz." Protokol ımzalanmak üzeredır. Örneğin. "UyuyanGüzer. El- hamra'da ba^latılıp anılan >alona alına- caktır. "İZDOB'ninsahnesivesahnege- risi olanak bakımından çok kısıtlı. ora- da baleyi biraz olsun rahattatmay ı. daha iv i bir ortama taşımav ı düşündük." Öte yandan. 4 kasınıda Buca Azizler Kılisesrndeba^layacakolanaylık"Şan Konserleri". "DevletTiyatrosu'nun na- zik daveti üzerine" bu kurumun K.ar^ı- yaka sahnesinde de yinelenecek. \1üzi- ğını Melih Seskır'ın. metninı de Ferdi Merter'in yazdıgı "Kuklacı" adlı çocuk oyununun sergileneceği yerler arasında ise Konak Beledi\esi'nin Güzelvalı'da- ki As Sineması'nın da yer alması düs.ü- nülmektedir. Halksal etkinükler olarak 28 ekımde A. Adnan Saygun'un "Eski İ'slupta Kantat"ını. F. Tüzün'ün "Çeşmebaşı" balesini \e çocuk korosunun gösterisı- ni içeren "Cumhuriyetve Atatürkgece- si"yapılacaktır. Yeni y ıl vebahardinle- tılerinin hangı başlıkları fe^yacafi vt» kesin tarihleri henüzbelırie'nememı^tir. \'ukanda özetledığim olumsuz koşul- Iar altında yapılacak etkınlıkleri. bir opera kurumunun ığney le kuyu kazma- sına benzetmek abartı sayılmamalıdır. Üstelık bırde kadro sikıntısı yaşanıyor. Büyüksaraç. şöyle dıyor: "\eni kadrolar istiyoruz. Konsena- tuvardan çıkan vetenekli gençler \ar. Bunları değerlendirememenin üzüntü- sünü yaşıyoruz. Geçen sezon sonunda yaptığımız sınav la: iki orkestra. iki koro \e iki bale sanatçısını kadromuza alabil- dik; ama gördük ki değerlendirilmesi gereken pek çok genç \ar. Özellikle ba- lemiz eksik." Kuruluş sirasinda alınan bale sanatçıları artık orta ya^ düzeyin- dedir. Buna karşılık geçen zaman için- de alınan genç sanatçıların sayısı azdır. Orkestrada bazı eksiklikler var. Koro üyesi \e solocu olarak tenorlara da ge- reksinme duyulmaktadır. Aynca ücreth sanatçılar bir an önce kadroya geçmevi bekliyor. Sanınm İZDOB. bir süre daha böy le- st olumsuz kosullar altında çalışacaktır. Şu var ki iğneyle kazılan kuyudan fış- kıracak kültürel coşku ve ısık. bu gibi sıkıntılara katlanılmasına defier. otoritesini yitirdiğini söyleyen VVaher Benjamin' i anarak çeşitlı boyutlarda tartişabilıriz. İşte "Avuçiçi Resimleri'* de bu düşünce temelinde ele alınabilir. Hüsamettin Koçan'ın ele avuca sığmayan öğrencileri. avuç içi kadar işleriyle "sahip olma" güdü:>ünü irdeliyorlar. İçlerinden bazılaruıın. ba^ka sergılerde gördüğümüz yapıtlarının çoğaltılmıs birer küçük kopyasını sunmalan anlamlı. İtalya'da pek çok turist, Dav id heykelciklerine. küçük "Son Yemek"lere saldmrken. Paris'ten donenler dostlanna " ^ ~ ~ " ^ ^ ~ ^ minık Evfel kuleleri getirirler! "Avuçiçi Resimleri~nin tanıtım bros.üründe t'uar ziyaretçilerının dikkatinı çekecektir: Falez Sanat Galerisfnin standında yer alan Avşen L'rfalıoğlu. Ebru Arıksov, Hüsamettin Koçan. Mürteza Fidan, Seçil Aymak, Timur Güven. Rüçhan Şahinoğlu, Berin Gökçen, Cem İlhan. Emre Okçuer, Maide Bulak. Özlem Tan. Serap Bülbiil. \ ildan Açan v e Zümrüt Radau'nun ısımleri. bu avuçiçi işlerı açıklayan bırkaç satırın altında: "Avuç elin duvgusal yüzüdür. dokunmak ister. terler. içe kapanır/ Avuç bilicidir. gelecek ve geçmiş av uçiçine yazılıdır, okumasını bilen çö/er /anıanın gL-emini/ Av uç elin barışa u/anan > ü/udür. alet tutar Aletin kerametini kendinin sanan avuç bencildir av nı zamanda.' Aidiyet sözcüsüdür av uç. içine almak ister iktidarı Mülkü ve herşeyi, hatta sanatı." Deyimlerimizı yan yana sıraladığınıızda da buna benzer bir anlam ortaya çıkar. Avcu ka^ınmak, amunıın içiae^rnjak.avcunun içugibi bıtmek. avcunu yalar. avuç açmak. avuç artırmak. . Sergide yer alan sanatçılann hepsi. farklı bakis açılarıyla bu satırlarda okuduğumuz yönleriyle ele alıyor avuç içini. Mürteza Fidan'ın ana baba hakkından cinsel birles,menin faydalan ve zararlarına uzanan bir "nasihat klasi0" olan Kabusname'den yola çıkarak. porno dergılerinden nasıhatlara aykın olmayan cinsel bırle^me pozısyonlarını Osmanlı motifleri fonuna bastığı metal levhalar ve mengenelerle anlattığı "Kabusname'den Kesitler". islerın arasında en çok dıkkat çekenlerden bin. Zümrüt Radau. önceki ı^lerinde oiduğu gibi sanat tarihınden alıntılar yaparak "L'stalarımın Elleri"nı. Rüçhan Şahinoğlu neredeyse imzasi haline gelen kartpostallarla "Rüçhan Şahinoğlu Eli İle...", Ebru Anksov "Avuç İçi Kadar" özgünbaskılarıyla. Serap Bülbiil avuçiçine çizdıği yol şeritleny le "HayatÇizgisi". Vildan Açan "Eldeki İpuçlan" gıbi ışleriyle yer alıyorlar Falez'in standında. Margaret Atwood, yeni romanında Grace Marks'ın yaşamöyküsünden yola çıkarak bir 'cinayet baladf sunuyor okuyucuya KeiKİiııi saldamayı becerebflen bir yazar Kültür Servisi- Feminizmin son yıl- lardaki önemli temsilcısi. •şimdinin ve geleceğin"Kanadalı yazarı Margaret Atvvoodun yeni romanı 'AliasGrace'. çokyakında Kanada'dayayımlanıyor. Roman. 19. yüzy ılda yaşamn Gra- ce .Marks adlı bir kadın suçlunun ger- çek yaşamöyküsünden yola çıkılarak yazılmış. Atvvood'un 20 y ıl önce hak- kında bir tele\izyon oyunu yazdığı Grace Marks. adam öldürmek suçun- dan ölüm cezasına çarptınlmış. daha sonra ömürboyu hapse mahkûm edil- miş bir kadın kahraman. Atv\ood da- ha önce cıddi biraraştırmaya gınştiğı Grace Marks hakkında. gazete haber- len. günlüklerve Marks'm itiraflann- danoluşan bir 'cinayet baladr sunuyor okuyucuya. Yazann en önemli refe- ransları ise\Villiam.Morris,Edgar.\l- len Poe, Emih Dickinson gibi yazarlar, 19. yüzy ıl korku romanlan ve bu ro- manlardaki kadınlar. Kıtabın biçim- sel özellikleri de 19. yüzyıl korku ro- manlarına göndermelerde bulunuyor. Arvvood bölüm başlıklanna 'KınkTa- baklar*. 'Pandora"nın Kutusu' gibi adlar v ererek o dönemin biçimsel ge- leneklerini yerine getinyor. İş\ereni Thomas Kinnear \e evsa- hıbı Nancy Montgomery "yi James McDermott adlı bir adamla işbirliği yaparak öldüren 16 yaşındaki Gra- ce'in Kingston Hapishanesi"nde ge- çen 30 yıldan sonra. atîedilerek salı- venlmesini konualan roman. genç ve çekici bir kızın erkek dünyasındaki konumunu sorgularken gerçek suçlu- nun kim olducunu da cündeme geti- nyor. Sayısı hızla artan bir okuyucu kit- lesine sahip olan Arvvood ülkesi Ka- nada'da oiduğu kadar dünya feminist yazınında da önemli bir yerde duru- yor. Türkçede. "Kedi Gözü". "Damız- lık Kızın Öv küsü' v e "Ademden Önce- ki Yaşam' (Afa Yayınları) adlı kitap- lan bulunan yazar. sık sık ülke dışına çıkarak çeşitli seminerlere. edebiyat sohbetlenne katılıyor. Atsvood. geçen günlerde Londra'da bir tiyatroda dü- zenlenen söyleşide 900 kişiye seslen- di. Tiyatro kapısında bekleyen 200 ki- şi de hesaba katıhrsa Atvvood'un oku- yucu ile 'özel" bir ilişkı kurabilen bir \ azar oiduğu rahatça >.öy lenebilir. Arvvood"u dinlemeye gelenlerin bü- yük çoğunluğunu kadın okurlar oluş- turuyordu. Yazar. son romanından kı- mi bölümleri sesli olarak okurken ön- ceki yapıtlarına ilişkin aynntılı soru- lan da yanıtladı. Şiir ve kısa öyküler de yazan Atvvood. kısa öy kü ile roman arasındaki farka ilişkin bir soruya. öz- lü bir karşılık verdı: "Kısa öyküler kı- sadır. roman ise uzun." Atvvood oku- yucunun zihnindeki sorularaen yeter- li yanıtı yine kitaplannın verebilece- ğini. daha ötesine kanşmak istemedi- ğını de ekledı. En çok satanlar listesinde Dokuzuncu romanını bu ay vayım- layacakolan Arvvood'unkıtaplan.pek çok ülkede en çok satanlar listesinde yer alıyor. Ülkesi Kanada'da çok iyi tanınıyor ve hayran okuyucu kitlesi ona neredey se bir "ilahe' gibi davranı- yor. Atvvood'un ilk romanı 'The Edible Woman' (1973). beslenme güçlüğü olan bir kadının sıradışı öy küsünü an- latıyordu. 1965 yılında yazılan kita- bın. bu denli geç basılmasının komik bir hikâyesi var. Kitabı. henüz Har- vard'da öğrenimini sürdürdüğü sırada yazan Atvvood yayıncının dosyayı kaybetmesi nedeniyle bastıramadı. Yayıncı. hatasını tamiredebilmek için dört yıl bekledi. Bu süre içinde Arvvo- od şiir dalında bir ödül sahibi olmuş. edebiyatçevrelerinde ilksınavını ver- mişti. Bir öğle yemeği sirasinda ya- yıncısı. Arvvood'a bu kitabı mutlaka yayımlayacağını söyledt; ancak kita- bı okuyamamıştı bile. Nasıl olduysa kitap. 1969 yılında vitrinlerde boy gösterdi. tlk bakışta talihsiz bir hikâ- ye gibi görünse de kitabın bu denli geç yayımlanması Atvvood'un epey işine y aradı. Çünkü o y ıllar 'feminizm* kav - ramı gündeme yeni yeni giriyordu. 1939 doğumlu yazar. çocukluğunu Ouebec'te geçirmiş. Entomolojist (böcekbilimcisi)olanbabasısayesin- de doğadaki tüm canhlarla haşır neşir olan Atvvood teknolojiyle aralarında her zaman bir mesafe olduğunu anla- tıyor. Küçük yaşlarda Edgar Allen Poe'nun korku öykülerini okuyarak edebıyata ısınan Atvvood'un en çok etkinlendiği yapıt 'Animal Farm" (Hayvan Çiftliği). \azann yayımla- nan ılk kitabı ise 'The Circle Game' adını taşıyor. İlk şiirlerini biraraya ge- tiren buyapıt ile 1961'de Kanada E. J. Pratt Medal ödülünü almis. Sonraki yıllarda tercihini bilim-kurgu roman- lan ve feminizmden yana belirleyen Atvvood 1970'lerden bu yana Kana- da'nın en üretken yazarları arasında yer alıyor. 'Surfacing" (1973) adlı ro- manı ile neredeyse bir 'kült' haline gelen Atvvood kadının kimlik arayışı- nı yansıtan. karmaşık, ironik ve çok katmanl i metinler y aratırken dil in ola- naklannı çok iyi kullanıyor. Dikkati çeken bir başka özelliğı ise kendısini saklamasını çok iy i becermesi. Gerçe- ği yazmak kolay değil ona göre. Şiir- lerinden birınde y azdığı gıbi: "Gerçek kısırdır / Karmaşık ve dolaylı". Bu yüzden de yazdıklanna kendısini da- hiletmekyerine. karakterlennin iç se- sinedönüşüyor. Olaylanonlann bakış açısıy la yorumluyor. Atvvood kendisini saklamaya eği- limli olsa da kapılann dışındaki ya- şamdan uzak durmuyor. Babasından kalan bir alışkanlıkla doğayı gözle- meyi. bisiklete binmeyı. kuşlan izle- meyi seviyor. Kanada PEN'inin aktif üyelerinden biri. Düşünce özgürlüğü. çevrekirliliği.antinükleerprotestolar gibi çeşitli alanlarda aktif bir kişilik sergiliyor. Çevre kirliliğini en önemli global tehlıke olarak adlandınyor. Politik röportajlarından bırinde ise şöylediyor Atvvood: "Hepimizyatak- larımızdan kalkıp haberleri dinliyo- ruz. Bosna ve pek çok yerdeki sav aş sü- rüyor. Sav aşlann uzağında olduğumuz için şanslıyız. Ancak ben kendimi gereğinden fazla şanslı görüyor ve buna hakkım olmadığını düşünüyo- DEFNEGOLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Sanatçımn Başarısı Büyük sanatçılara hayranlıkla yaklaşırız genellikle. Bizler için ulaşılmaz, büyük ışlerın insanlarıdır onlar. Eleştirinin görevi ise irdelemektir: neden, nasıl, baş- ka olasılıklar. gelenek ve günü içindeki yerini sorgular sanat yapıtının. John Berger'in Picasso 'nun Başarısı ve Başansız- lığı (Çevirenler: Yurdanur Salman-Müge Giirsoy, Metis Yayınları) adlı kitabı ilk gördüğümde. dünyamı- zın gelmiş geçmiş en büyük ressamlarından biri sayı- lan Picasso'nun başansızlığı ne acaba diye düşün- mekten kendımı alamamıştım. Berger, bu çok ilginç ıncelemesınde, sanatçıya ya- şayan bir insan olarak yaklaşır önce. Onu yaratan top- lumsal koşulları. dehasının ortaya çıkışını ve gelışımi- ni irdeler. Dehası onu, çeşitli deneyimler yaşamadan, doğrudan buyuk sanatçı yapmıştır. Bunu kendisı de kabullenır. "Resim benden daha güçlü. istediğiniyap-, tırıyor bana" der. Bu sözun en yalın kanıtını, Henri-George Clon- zot'un 1958'de gerçekleştirdıği Picasso'nun Gizemi adlı belgesel filminde görürüz. Yönetmen. günler bo- yu Picasso'yu çalışırken çekmiştir. Ressam, önünde- ki tuvale bırkaç dakika içinde bir çıçek resmı yapar ama durmaz. boyamayı sürdürür; resim bıraz sonra bir tavuğa, bıraz sonra ise bir balığa dönüşür. Nere- deyse sonsuz bir süreçtir bu. Tuval önünde durduğu sürece onu boyayabilir ve çok farklı resımlere ulaşa- bilır. Ne akıl ne de düşünce yoluyla ulaşılan bir sonuç var-, dır ortada. John Berger, Picasso'nun ressam olarak tutarlılık; gösterdiğitek dönemin 1907-1914 arasındaki Kübızm dönemi olduğunu, bunun dışında ressamın yaşamı boyunca hıçbır gelışim içinde olmadığını savlar. . Sonunda da yalnızca dehasına boyun eğen, ona yaslanmak zorunda kaian bir sanatçı olarak tanımlar onu. Bu duşüncelerini iki yüz yirmi beş sayfa boyunca ıl- giyle okunan değerlendirmelerle açımlar. • • • Bızım Nâzım Hikmet'imız de büyuk yapıtlarıyla ne- redeyse dokunulmaz bir şaır kimlığine kavuşmuştur. Benım de ılk gençliğimden bu yana en sevdığım şa- irdır. Duygusal bir yaklaşımla. yazdığı her şeyı beğe- nır, şaırle aramda kendımce yakmlıklar kuranm. Ben onu her şeyıyle. yazdıklarıyla. yaşadıklarıyla an- layıp sevebılıyorum. Ama bana sorarsanız en çok kö- tü şiir yazmış şairlerimizdendir de Nâzım Hıkmet. Ki- mi zaman bir gençlık coşkusundan, kimıleyin de sırf görev duygusuyla şiirler yazmıştır. Ama pek çok ya- pıtı da o denli buyuktür ki okuyan için hayranlık duy- manın otesinde bir seçenek kalmamaktadır. Boylesı büyük sanatçıların kımı yapıtlarına bakarken sıradan bir okur ya da izleyıci kolaylıkla "Bunu ben de yazarım" tuzağına duşebıliyor. Yalnız sıradan okurlar değil, devlet başkanları da aynı tepkıyı gosterebilıyor- lar. Kruşçev'ın. Picasso'nun resimlerıne bakıp, "Eşe- ğın kuyruğuna boya sürülüp tuvale tutu/sa böyle re- sımleryapılabılır" dedıği söylenır. Bizım 8O'lı yıllarda- ki devlet başkanımız da resim sanatına karşı benzeri tavırlara girmıştı. Eleşttri, burada buyük ve sıradan sanatı ayırmada okurlara yol gosterebılecek eğıtıcı bir ışlevle ortaya çık- mıyor mu? Bugüne dek Nazım Hikmet'ın en güzel şiirierinin bir araya getırlfdiği btr"Seçilmiş ŞiMer" k\\aS\ hSSrlanıp yaygın bir okur kıtlesine ulaştırılabilmiş olsaydı, bu bü- yük şairımizı tanımak isteyenler önceîikle bu kitaptan yola çıkabilselerdi, şair ve şiir bugünkunden daha yu- kanlarda olurdu. Dahası Nâzım, sağlığındabütün şiirlerini kendi eliy- le derleyıp toparlayabilme olanağı bulabilseydi, geri- de daha elenmış bir "Toplu Şiirler" bırakması çok do- ğal olurdu. Eleştirinin görevi de onun elediklerinin ardından baş- lardı. Caballe'den müzik ziyafeti Kültür Servisi - 20. y üzv ılın en büy ük sopranolarından Montserrat Caballe. Intb ^•atırIm Holding'ın 15. kuruluş yıldöniimü nedeniyle 23 eylül pazarteM günü Atatürk Kültür Merkezı'nde bir konser verecek. L'luslararası kanyerine 1965 yılında Nevv York C'aniegıe Hall'da sahnelenen 'Lucrezia Borgia' operasının başrolünü üstlenerek başlayan Caballe. bugüne dek Luisa Miller'dan. Salome'ye. Pamina'dan Isolde'a kadar opera repertuvannın bütün klasik rollerını başanyla sergıledı. Caballe. ünlü rock sanatçtsı Freddie Mereurv ile yaptığı 'Barcelona' albümü ve Yunan besteci \'angelis'le yürüttüğü çalışmalarıvla farklı ve geniş bir dinleyıci kitlesıne ulaştı. David Bovvie'nin single'ı Internet'te Kültür Servisi - Cnlü İngılız rock şarkıcısı Dav id Bovvie'nin •Tellıng Lie^' adlı son single çalışması dünya çapındaki iletişim ağı. İnternet'te. Single'ın hiçbir müzik markette satılmayacağı ve radyolarda çalınmayacağı bildirilirken Bovvie hayranlannın şarkıyı disk kalitesinde. ücretsiz olarak İnternet aracıİığıyla dinleyebileceklen belirtildi. Şu sıralar Nevv York'ta yeni albümünün hazırlıkları ile uğraşan Bovvie'nin İnternet adresı şöyle. htrp. vvvvvv. davidbovvıe. com. K U L T U R • Ç İ Z İ K K A M İ L M AS A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear