15 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 AGUSTOS 1996 CUMA HABERLER İHD raporu 6ayda 1238 kişi işkence gordu lstanbul Haber Senisi - lnsan Haklan Derneğı (IHD) Istanbul Şubesı Işkence IzleıreKomisyonu I W vılının ılk 6 ayında Istanbul'da I238kışinin işkence gördüğünü. 6 kişinin ' ise gözahında ve cezaev :nde işkence sontıcu yaşamın: vıtirdiğını belırtti. IHD tarafından yapılan açıklamada. Istanbul'un I9%yılına işkence ve ışkencede ölüm olaylirıyla girdiği kavdedıldi. 8 ocakta L'mranıve Cezaev ı'ndekı olaylarda yaşamını y itiren Orhan Özen \ e Rıza Boybaş'ın Alıbevköv de yapılan cenaze törenlerınde 1040 kişinin gözaltına ahndıgı belirtilırken mülkive müfertişlerı raporlarında bu kişiienn işkence gördüklerinın saptandığı ka>dedıldi. Açıklamada. haziranda komisyona başvuran 198kış'iyle birlikte 19%'nınilk6avında 1238 kişinin işkenceye uğradığı belirtılerek derneğe başvuran 198 kışıden 44'iinün öğrencı. 7'sının gazeteci. 10'unun ısçı olduguaçıklandı. Açıklamada. söz konusu kışılenn 135'ının Terörle Mücadele Şubesi'nde işkence gördüğü ıleri sürülürken 85'i kadın. 16'sı çocukolan 198 kışiden 75'inde araz kaldıgı bildırildı. 13bin665 cinayetin katilleri aranıyor ANKARA (AA) - Türkiye'dekı DGM başsavcılıklarında geçen yıl sonu itibarıyla toplam 13 bin 665 faili meçhııl dosya bulunuvor. DGM başsavcılıklannın toplam iş yükünde. faili meçhul dosyalann oranı ise \ üzde 56.4 olarak tespıt edildi. Adli Sicil ve tstatistik Genel Müdürlügü'nün 1995 yılı \erilerinden derlediği bilmlere göre. 1 Ocak 1995 ıle"31 Arahk 1995tanhlen arasındaTürkive'deki DGM Başsa\eılıklan"nda toplam 2 bin 401 faili belli olmavan dosya geldı. Bu savı öncekı yıllardan de\rolan 1 1 bin 264 dosya ile 13 bin 665"e ulaştı. Faili meçhul dosyalardan en çogu 11 bin 699 ile Di>arbakır DGM'de bulunuvor. Diyarbakır DGM'de geçen yıl 1900 faili meçhul dosya bulunurken. önceki yıllardan ise 9 bin 799 faili belli olmayan dos>a de\roldu. Faili belli olmayan dosyalarda Diyarbakır DGM">i sırasıyla 879 dosya ile Malatya DGM. 695 dosya ile Erzincan DGM. 177 dosya ile tzmır DGM. 83 dosya ile lstanbul DGM. 73 dosya ile Ankara DGM. 37 dosya ile Kayseri DGM izlerken. 22 Dosya ile (Conya DGM son sırada ver aldı.'DGM'lerde 1995 yılı içerisinde faili meçhul dosyalardan 255'inin faili bulundu. Aydınlık, Özer Çiller'in kendilerine duyulan güveni sarsmaya çalıştığmı ileri sürdü 'Çfller provokatör kuflanıyor' • Uğur Mumcu'yu öldürdüğünü, Manukyan ve Yuda Yürüm'e bombah saldında bulunduğunu öne süren ve adını Abdullah Kerimoğlu olarak açıklayan bir kişi Aydınlık gazetesine başvurarak itiraflarda bulundu. Aydınlık'ın yaptığı araştırmalar sonucunda itirafçının Abdullah Argun Çetin olduğu ortaya çıktı. İstanbul Haber Senisi - Aydınlık gaze- tesi.ÖzerÇiller'inkendileriniyanıltmak\e kamuoyundaki güvenilirliklerını zedele- mek üzere Abdullan Argun Çetin adlı "pro- vokatürü'özel olarak göre\ lendirdiğini öne sürdü. Aydınlık yöneticilen. basın toplan- tısından sonra, Abdullah Argun Çetin'ı -provokatörlerini iade ediyoruz" diyerek serbest bıraktılar. Kendisini Iğur Mumcu'nun katili ola- rak tanıtan. Matüd Manukyan. Musev i Der- neği Baskanı Yuda Yürüm ve Bakü Met- rosu'ne vapılan bombah saldınyı üstlenen ve adını da Abdullah Kerimoğlu olarak açıklayan kişinin gerçekte Özer Çiller'ın özel örgütünden Abdullah Argun Çetin ol- dugu \e Aydınlık'ı yanıltarak gözden dü- şürmek üzere görev lendinlmiş bir 'provo- katör'olduğu öne sürüldü. Av dınhk Gazetesi Genel \ av ın Yönetme- ni Hasan Valçın tarafından dün düzenlenen toplantıda "Provokatör" olduğu öne sürii- len Abdullah Argun Çetin basına tanıtıldı. 29 tenımuz pazartesi gecesi saat 23.00 sularında Avdınlık'a telefon eden ve ken- disini Binbaşı Cem Ersever'in arkadaşı Ab- dullah Kerimoğlu olarak tanıtan Abdullah Argun Çetin hakkında Aydınlık Gazetesi Ge- nel Yavııı Yönetmeni Hasan Yalçın şu bil- gileri \erdi: Tüm Yargı-Sen 'Kazan kendigizti örgütünü açıklasın y • Tüm Yargı-Sen Başkanı Çoban, ip f a» koruma memurlarmın örgüt sempatizanı olduğunu ileri sürmesine tepki gösterdi. Çoban, "Bizim sempatizan olduğumuz tek örgüt, üyesi bulunduğumuz Tüm Yargı-Sen'dir. Asıl, bakan sempari duyduğu gizli örgütleri açıklasın" dedi. MİYASE tLKNUR Adalet Bakanı Şevket Kazan ın "Gardiyanlann çoğu yasadışı örgüt sempatizanr açıklamasına infaz koruma memuriannın da üye olduğu Tüm Yargı-Sen'den sert tepki geldi. Tüm Yargı Sen Başkanı Hacı Çoban. "Savın Bakan emekçifcri sürgüne göndermenin alt zeminini hazırbyor. Bizim sempatizan olduğumuz tek örgüt. üyesi bulunduğumuz Tüm Yargt-Sen'dir. Asıl, bakan sempari duyduğu gizli örgütleri açıklasuı'* dedi. Cezaev ınin kahnnı infaz koruma memuriannın çektiğini söyleyen Hacı Çoban, cezaevi koşullannın ancak ölümler olunca gündeme gelmesinin yanlışlığına dikkat çekti. Cezaevlerinde hem mahkûmlar hem de çalışan infaz koruma memurlan için insani ve sağlıklı koşullar bulunmadığını belirten Tûm Yargı-Sen Başkanı Çoban, Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın infaz koruma memurlanna "zindancı" muamelesi yaptığını öne sürdü. Kazan'ın daha infaz koruma memuriannın adını dahi dogru söyleyemediğini belirten Çoban şunlan söyledi: "Sayın Bakan, daha infaz koruma memurianna nasıl hitap edeeeğini bilmiyor. tnfaz koruma memurlarına gardıyan' diyor. Gardiyan adı 'Zindancı' anlamına gefiyor ve şu anda bakanlık bünyesinde öyle bir unvan yok. Oysa yasal degişiklikle gardhan adı infaz koruma memuru olarak düzehitmiştir. Önce bunu öğrensin. İnfaz koruma memuriannın yasadışı örgüt sempatizanı olduğunu söylemesi gülünç bir iddia. Çünkü bu memuriar işe alınırken adli sicil denen makamdan sabıka kavdı alıyoriar. Aynca haklannda güvenlik soruşturması yapdıyor. Bu üikenin adfi yargısına güveniyorsa savcılığa suç duyurusunda bulunsun. Emekçikri sürgüne göndermek için boyle bahanek-rin arkasına sığınmasjn. Cezaevi koşullannı çok çabuk unutmuşa benziyor. Asıl kendisi sempatizanı bulunduğu örgütleri açıkiasın." Gazetecilerie yüzleştirilen Abdullah Argun Çetin'i basın mensuplan daha önce Nok- ta dergisine yaptığı açıklamalar nedenivle hemen tanıdılar. "Aydınlık. kendisiniogecedinleme\e baş- ladı. Bugüne kadar anlattıkları on küsur kaset tutuyor. Kendisinin TİT (Türk İntikam Tugayı) üyesiolduğu. 12 senedir bu örgüt için- de faaliyette bulunduğu: Çiller'in özel örgü- tünün elemanı olduğu Aydınlık tarafından ortaya çıkanlan 'Yüzbaşı Hüsevın Pepe- kal ı öldürmekle göre\ lendirilip Bodrum'a gönderildiği; L ğur Mumcu'nun otomobili altına C-4'ü kendisinin \erieştirdiği; Ma- nuk\ an' ın şöfbrünü. doğalgaz borusuna yer- leştirdiği bomba ile öldürdüğü; Azorbav- can \c Gürcistan'daki darbe girişimleri \e önemli suikastlardegene TİT'in emir ve ör- gütlemesh le rol aldığı: Bakü Metrosu'na 34 kişi\ i öldüren bomba> ı kendisinin verle^- tirdiği; Musevi Derneği Başkanı Yuda Yü- rüm'ü >arala>an bombavı kendisinin ko>- duğu; TİT'in emri> le. birçok örgüt içi infa- zı kendisinin yerine getirdiği şeklinde iddi- alarda bulundu. Aydınlık ekibi bir yandan itirafçi) ı dinlerken. diğer taraftan sö\ ledik- lerini titizlikle araşfırdı. Sonuçta Abdullah Kerimoğlu adını kuUanarakgefen şahsın.«er- çek adının Abdullah Argun Çetin olduğu- nu saptadık. Ankara Barosu'na kayıtlı Senıi Serez- li'nin ü\e> anıcası olduğunu, merkezi An- kara'da bulunan Petrokent Turizm Şirke- ti'nin Bolu bürolarmda resepsiyon memur- luğu yaptığını, ülkücüler tarafından Azcr- baycan'a gönderildiğini, Elçibey dönemin- de paralı asker olarak kullanıldığını, buna ilişkin kendisine belgeler \erilmiş olduğunu. aynı dönenı içinde bazı ülkücülerin .Azerbay- can'a naklinde göre\ üstlendiğini belirle- dik." "40 sa>falık metni ezberiettiler 11 Hasan Yalçın, kendisine bu kanıtları ak- tardığında Abdullah Argun Çetin'in A\- dınlık'a görev li olarak gönderildiğini itiraf etnıek zorunda kaldığını açıklddı. Toplantı sonunda basının önüne çıkan- lan Abdullah Argun Çetin. gizli bir örgüt tarafından görev lendirildiğini, Ankara Kı- zılay'daki Karadeniz kahvesinde 40 sayfa- lık bir metin verildiğini belırterek. "Bu me- tini ezberlemem ve A> dınlık'a anlatmam is- tendi. Bu işin karşılığı olarak bin dolar ala- caktım" dedi. Abdullah Argun Çetin, üç yıl önce Nok- ta dergisine gıderek "Azerbaycan'da darbe >apmak üzeregöre\ lendirüdim. Çad'da lej- yonerolarak çalıştım"şeklindeaçıklanıalar- da bulunmuştu. Basın toplantisi sonunda Ay- dınlık Genel \ayın \önetmeni, Özer Çil- ler'in özel provokatörü olarak tanıttığı Ab- dullah Argun Çetin'ı "Özcr Çiller'in pro- vokatörünü kendisine iade ediyoruz" dı- verek serbest bıraktı. LfÜZYAZI / ORHAN BİRGİT Heyette bulunan Almanva Darmstadt Teknik Üniversitesi öğrencileri, cezae\- lerindeki ölüm oruçlannı desteklemek amacıvla geçen a> AJmanya'da bir hafta açhkgrevi yaptıklannı belirttiler. (Fotoğraf: HÜLYA TOPCU) Açlık grevlerini izleyen yabancı heyet Şevket Kazan'ı suçladı 4 Bakan yargıç önüne çıkanlmah' İstanbul Haber Senisi - Alman par- lamenterler ile ögrencılerden oluşan ve cezaev lerindeki açlık grev i ve ölüm orucunu izlemek amacıy la Türkıye'de bulunan heyet. Şe>ket Kazan ile Içiş- leri Bakanı MehmetAğar'ın Avrupa ln- san Haklan Mahkemesi'nde yargılan- ması gerektiğini belirtti. AlmanyaSosvalıstPartisi(PDS)mil- letvekili Eva buliing-Schroter. Bırlik 90 Yeşiller Panisi Aşacı Saksonv a Mil- letvekili Heidi Lipmann. Birlik"90 Ye- şiller Partısi Evalet Sözcüsü Reimer Hamann. Birlik 90 Yeşiller Partısi Söz- cüsü Dr. Eckhard Fascher. öğrenci Mic- hael Enderlein. Matthias Englert. Chris- tian Wessliuc'dan oluşan ve cezaev le- rindeki ölüm oruçlannı izlemek ama- cıyla 29 temmuzdan beri Türkiye'de bulunan hevet dün Halkın Hukuk Bü- rosunda toplantı düzenledi. Türki- ye'deki genel siyasi durunıu değerlen- dirmek. tutuklu ve hükümlülerin ıs- temlerinin yasama geçinlmesinı sağ- lanıak için geldiklerini anlatan hevet üveleri. bu süre içerisinde avukatlarla, tHD. HADEP. CHP temsilcilen. Çapa Tıp Fakültesi dekanyardımcıları ve İs- tanbul Tabıp Odası doktorlanyla görüş- tüklerini belirttiler. DYP Genel Baş- kanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in uluslararasi gruplara "Türki- >e'deki cezaevlerini inceleme" çağnsı yaptığını söyleven heyet üveleri. buna karşın hastanede vatan tutuklu ve hü- kümlülerle görüştürülmediklerinı. ce- zaev ine ise giremediklerinı söylediler. Hevet üveleri. bundan sonraki sü- reçte bu anlaşmaya uyulup uyulmadı- ğının denetlenmesi gerektiğine dikkat çektiler. Heyet üyeleri. "Hastaneyekal- dırılan tutuklular anlaşnıava ters düş- mesine rağmen sevk sırasında >e ilk günflncirlenmiştir*dedıler. Bakan K.a- zan'ın ölüm orucu sırasında vaptığı açıklamaların yalaıı olduğunu da belir- ten heyet üveleri şöyle konuştular: "Hevei, Kazan'ın av ukailıktan çıka- nlmasını desteklivor ve İçişleri Bakanı Ağar'la birlikte AİHM*de\argdanma- larmı talepedivur. Hevet.Âlnıan hükü- metine çağrı vapı\or. Çağrıda şöyle de- nilivor: 'Türkıye'deki insan haklan duru- munu denetlemek için sürekli bir ko- misyon oluşturulmalı: Türkive've eko- nomık. askeri ve polisiye yardım der- haldurdurulmalı.Türkiye'nin Avnıpa Topluluğu'nagiımesininönündekıen- eeller kaldırılmalıdır'..." Sanayi veTicaret Bakanı Yalım Erez, basında promosyonu kısrtlayan yasa- nın görüşmelerinin sonunda, Meclıs Başkanvekili Kamer Genç tarafından kürsüye çağrılıyor. Görüşmenin gergin havasını yumuşatmayı da amaçlayan Genç, "Sayın Bakan" diyor, "buyurun bir şeyler söyleyin. Sesinizi duysunlar. Görüşmeler sırasında size sorulan so- rulara da hiçbir şey söylemediniz." Yalım Erez, "Sesimiçoközleyenlerol- muş. Aptesimizden şüphe etmediği- miz için konuşmadık" yanıtını veriyor. Yalım Bey ne derse desın. ben bu yasanın hazırlanış amacının salt tüke- ticinin korunması olmadığını düşünüyor ve kendisinin aptesinden kuşku duydu- ğumu söylüyorum. Tüketiciyi korumak için ortada gü- vence altına alınması gerekli daha o ka- dar çok şeyin olduğunu, bunların bu yasa hazırlanırken pas geçildiğini bildi- ğim için böyle söylemekle yetinmiyorum. Diyorum ki: Hiçbir gazeteci, promosyon düzeni- nin böylesine başıboş ve alabildiğine kö- tüye kullanılmasına. bu uygulamanın da gazetecilik adına yapılmasına gö- zünü kapatmadı. Nitekim, Basın Kon- seyi temsilcileri seçimlerden önce siya- si partilerin genel merkezlerine bu ko- nuda başvurdu ve seçim beyanname- lerinde halka yapacakları vaatlerin ıçi- ne promosyonla ilgili görüşlerini de al- malannı istedi. Mümkünse, konseyin bu konu üzerinde yaptığı çalışmaları da Yalım Bey' in Aptesi.... gözardı etmemeleri için bir dosya için- de bunları da sundu. Bugünkü koalisyonun iki ortağı bu öneri için kendilerini ziyaret etmek is- teyen Basın Konseyi temsilcileriyle yüz yüze gelmekten özellikle kaçındılar. Gü- nün Başbakanı Tansu Çiller, şimdi or- tağı ile birlikte cihat açtığı gazete sahip- leriyle iyi geçinmenin bin türlü yolundan yol beğeniyordu. Yalım Bey, o sıralarda kendisinin en yakın akıl hocasıydı. Aptesinden kuşku duymasaydı. ge- nel başkanının seçim öncesinde pro- mosyonlar konusunda görüş sahibi ol- masını sağlardı. Erbakan kabinesinin Sanayi veTica- ret Bakanı. kıdemli bir işadamıdır. Ban- kalarla kredi ilişkilerinin ğirdisini çıktısı- nı çok iyi bilir. Başbakan, güvenoyu gö- rüşmeleri sırasında Meclis kürsüsün- den, basını yola getirmek için ne yapıl- ması gerektiğini, elbette kendi üslubu içinde söylerken alkışlanyla destek ol- du. Bugün yasalaştırdığı hükümter içe- risinde Sanayi ve Ticaret Bakanına, hem savcı, hem bilirkişi, hem de yargıç yet- kisi tanıyan maddelerin yer almasını ve kendisinin gazeteler karşısında padi- şah yetkısiyle donatılmasını gerçekleş- tirdi. O hâlâ aptesinden kuşku duymadı- ğını söylüyor ama, ben bu sözlerine inanmadığımı bir kez daha yineliyorum. Biliyorum ki. promosyonun kalkmasnı istemek başka. Sanayi ve Ticaret Ba- kanlığı'nı gazeteler için bir sıkıyönetim karargâhı haline getirmenin tertiplehni almak bambaşka şeylerdir. Yalım Erez. bu ikincisini gerçekleştirmek istemek- tedir. Çünkü gerçek basın DYP Genel Başkanı'nın yolsuziukları ile ilgili haber- leriyle meşguldür ve yine bu tür gaze- teler hayalci başbakanın "U" dönüşle- rini bir bir ortaya çıkartarak her sabah pişirilen aşa su katmayı sürdürmekte- dir. Başbakan. eksik olmasın. güvenoyu görüşmelerindeki tartışmalar sırasında DSPGenel Başkanı Ecevit'ı yanıtlarken. 1974 koalisyonu sırasındaki ortak ça- lışmaları anımsattı ve arada "Basın Ya- yın Bakanımız Orhan Birgit Bey" dıye de tanık gösterdi. Ben, Erbakan ve arkadaşlarının sa- hip olduklan "Milli Görüş"ün özellikle ka- muoyu oluşturmada nasıl kendine öz- gü bir tek ses duzenı olduğunu, o hü- kümet beraberiiği sırasında yeterince öğ- renenlerdenim. Bu nedenle, Başba- kan'ın işine gelmediği zaman, söyle- diklerini yalanlayan bir basın yerine, onun geniş düş evreninin toz pembeli- ğini yansıtan bir pencereyi amaçladığı- nı iyi biliyorum. Oğuzhan Asiltürk ün Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü'ne hocanın istediği kimsenin atanması için bir cumartesı tam gün ziyaretçım oldu- ğunu, sonra da beni başbakan yardım- cısının makamına götürdüğünü nasıl unuturum? Uzun söze de yirmi iki yıl öncesinin tanıklığına da gerek var mı? Refah Partisi'nin yarı resmi organı Milli Gazete'nin dünkü başyazısını oku- yun ve iktidarın büyük ortağının nasıl bir basın özlemi içinde olduğunu gözleri- nizle görün. Önce hemen söyleyelim ki, Refah yanlısı gazeteler. önceki gün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde promosyonun yasaklanışı ile görüşmeleri sayfalarının görünür yerlerıne hemen hıç almamış- lar. Hele muhalefet partilerinin yani Ana- vatan Partisi'nin. Demokratik Sol Par- ti'nin ve Cumhuriyet Halk Partisi söz- cülerinın bu yasa ile gerçekte basın üze- rine getirilmek istenilen kısıtlamalar ile ilgili kuşkularına tek satır bile yer ver- memışler. Sanki onlar, bu ülkenın par- lamentosunda yüzde elli altıya ulaşan bir seçmen kitlesinin temsilcilerinin söy- leyip tutanaklara geçirdikleriyle ilgili de- giller. Ama Erbakan-Çiller ortaklığı kurul- duğugündenberıbırtürRocefellerga- zetesı halinde çıkan ve ne yapalım ki sa- tışı 25 binlerde dolaşan Milli Gazete, dünkü başyazısında Başbakanlığın gön- derdiği Sosyal Yardımlaşma Fonu ge- nelgesi ile kendilerini arayan bir valimı- zin iktidarın bugünkü başı için döktüğü dillere gönderme yaparak "Sevinmek yetmez valı bey" başlığı altında adeta eski totaliter ülkelerdeki tek parti gaze- telerinin yol göstericiliğıni anımsatıyor- du. Anlaşılan ismini bilmediğimiz valimiz, bu genelge nedeniyle Erbakan hocaya teşekkür etmek için Milli Gazete baş- yazannı aracı kılmak istemişti. Başya- zıda bu istek şöyle yanıtlanıyordu: "In- sanlarımızın kardeş olduğunu hatırlatan bu dev adımın maksada ulaşması nok- tasında sizlere hizmet kapısını göste- ren Erbakan'a teşekkür etmekle kal- mayıp, ondan çok daha önemhsi böy- le birşeyi nasip ettiği için Allah 'a da ham- dediniz." • • • iktidarın özlediği basın işte bu tür bir basın. Yarı resmi organa. valiler mesaj bıra- kıp lidere bağlılıklarını bildirecekler. Başyazılarda da vali beylerden, böy- le bir başbakanı nasip ettiği için Allah'a hamdetme direktifleri gelecek. Ne dersiniz Yalım Bey, aptesinizden kuşku duymadığrnızı söylerken yoksa gazetelerin iktidarına topluca hamd duaları için bakanlığınızın bir genelge hazırlayacağını mı amaçlıyordunuz? Tel : (0.212) 655 98 71 Fax : (0.212) 655 68 10 BİR BAKIMA SERVER TAINİLLİ Demir Özlüden Mektup Var... Bir yangından ötekine koşuyoruz: Hapishanelerde ölüm oruçlarıyla başlayan yangın. nice kayıplann arka- sından dindirildi. Ya ormanlarımızı birbirinin ardı sıra ya- kıp kavuran alevlere nasıl son vereceğiz? Daha da ge- nelleştirerek sormuş olalım: Insanlanmıza insanca bir dü- zeni kurup verecek olan eller nerede? Doğanın olanca güzelliğı içinde korunup kalması, bir yerde buna bağlı değil mi? Kimi haberlerin sevincı. düşüncelerden kopanp acı- lanmızı -bir anlık da olsa- unutturabiliyor. Adalet Ağa- oğlu, günden güne sağlığına kavuşuyormuş. Nasıl fe- rahlamazsınız? Çağdaş Hukukçular Derneği, geçen hafta düzenlenen bir törenle, çalışmalannda "insan hak- larını ön planda tuttuğu için" Gülçin Çayhgile "Çağ- daş Hukuk Mücadelesı İçin Emek Ödülü"r\ü vermiş. Onun adına da onurlanmaz mısınız? Bir aklım da Demir Özlü'nün yazdıklarında. Martın sonlarındaistanbul'agitti Demir Özlü, haziran başlarında da Stockholm'e döndü. Bir ara Kıbrıs'a da uğramış. Dönüşlehnde yazar bana hep, izlenimlerini aktarır. Stockholm'den yolladığı 7 Temmuz 1996 güıv lü mektubunda önemli saptamaları var. "Bu kent olmayan kent, gene de çok güzel" dediği istanbul'un gıtgide yok olup gıdişini anlatıyor; acılar|a kıvranmamanız elde değil söyledıklehnden. Ama "Asıl kotu olan topiumsal, siyasal, ekonomik ha- yat" deyıp şunlan yazıyor: "Sistem bütün bütüne spe- külasyona ve para hareketlerine oturtulduğu için, bu da enflasyon ile faizler üzerıne kurulduğundan bir tabaka (sayıca az) sınırsız. bedava elde edilmiş parayla oynar- ken, geniş halk kesimlerı durmadan fakiheşiyor. Her yer- de fakirlık ve sefaletle karşılaşıyorsun. (Anadolu illeri - bazı bölgeler harıç- böyle değil.) Ardından yetişilemez bir enflasyon, halkta, geçim derdi düşünmekten baş- ka bir şey düşünmeye yol açmıyor. Ekonomik bir ateş çemberi içinde halk. Bu ruhsal durum her tabaka için böyle. Zenginler rahatlık, fakirlerse dehşet içinde pa- ra, yalnızpara düşünüyorlar. işte bu çok fakirhalk RP'ye oy veriyor. Işın en tehlıkelı yanı bu." Evet. en tehlıkelı yanı! Pekı halkın sosyal demokratlar. solcularla ilişkisi? . Demir Özlü ekliyor: "Onlar arttk 'sosyal demokratlar'ın yanında değil. Çünkü 'sosyal demokratlar' samimide- ğıllerdı. Ne bilim adamlarını ne aydınları ne de halk için- dekı -mahallelerdeki- lideherialdılaryanlanna. Onlardev- let memurlan gıbıydıler. Hem de klikçi, nobran, birey- ci... 1959'dan ben aynı kişıler, hem de o günlerin poli- tik bılinciyle surüklenip duruyorlar." j Büyük bir gerçek payı taşımıyor mu bu satırlar? Bir başka önemli saptaması da şu Demir Özlü'nür* "Biryığın değişme. çalkalanma, bıçım değiştirme, kriz yaşanıyor Türkıye'de ama. topiumsal, sıyasi dinamizrf) yok. Nasıl sağlam bir sanayileşmeye geçememişse, toplumu radıkal değıştiricı dinamikler de taşımıyor. Şark, hâlâ Şark... Bundan silkinemiyor." Peki RP ile değışecek olan ne? • Şöyle diyor Demir Özlü: "Tabii RP iktidara oturursa devam edecek olan gene o gerı şark zenginliği olacak- tır. Fakir halkın ağzına bir parça bal çalacaklar. Ama o bilememnunederfakirhalkı. Çünkü ötekileronu da ver- mediler. (iran'da böyle oldu.) Ötesinidin, iman, ibadet.. tamamlar." Olanbitende başka sorumlular da var: "Türkiye eko- nomisinin çok üzerinde inanılmaz paralann döndüğü medya da. bu ideolojik çoküşe 'yükselttiği değerter'/e yardım etti. İşte Onat buna isyan ediyordu. Böylece ha- zır paraya koşan, onun için bütun değerleri çiğneyen, -çiğneyen değil başını bıle çevırıp bakmayan- bir top- lum modelı var büyük şehırlerde. Bu, derece derece bütün yurda yayılıyor. Uretıme sırtı dönük bir toplum. Edebiyatta bile değerler aşındınldı." Ya aydınlarımızın tayrı bu çöküş ortamında? İşte gözlemı Demir Özlü'nün: "Biryığın aydın ve ger- çek insani bu çöküş ortamında, olup bitene kapısını, penceresinı kapatmış olarak gördüm. O ortamda ya- şayabilmenın -ne yazık ki- başka bir yolu olmadığına inanıyorlar." Demir Özlü'nün bir sosyolog titizliğiyle gözlemleri bunlar işte! Bu karamsar tabloda. "Insanımızın sıcaklığı, cömert- liği, insanseverliği, pek çok durumda kaybetmediği hu- mor'u "nun da altını çizıyor ki içiniz ışıyor, kahrolmaktan kurtuluyorsunuz. Ve mektubunu bitirirken yazdığı şu satırlar, aydın ola- rak da insan olarak da ayakta kalıp direnmenin gerek- çeleri: "Ne denli acılargörmüş olursak olalım, iyi, mut- lu ve güçlu yaşayacağız. Bızı beslemiş olan fikirler bu- nu gerektıhr. Ote yandan etımizden. canımızdan, vü- cudumuzdan taşan. dünya nımetlerine açık bir güç de var. Onların hakkını vereceğiz." Eklenecek ne var bu sözlere? iranlı direniscilerin idiası 'Mumcu'yu Tahran rejiminin eğittiği Türkler öldürdü' : VVASHINGTON (AA) - Tahran rejımine karşı müca- deleeden Iran L lusal Dırenı^ Konseyi'nm (İL DK.) önde ge- len bir vetkılısı. Cumhunvet eazetesı vazan Iğur Mum- cu'nun Iran'da eğıtılmış bir "Türk grup"" tarafından öl- dürüldüğünü ılen sürdü. \l DK'nın Dış İlışkiler Ko- mıtesf nden Aü Rıza Cafer- zade. \\ashington'da düzen- ledıği bir basın toplantısından sonra. Mumcu'nun öldürül- mesi ile ilgili olarak AA mu- habırının sorularını yanıtla- dı. İran'da. Istihbarat Bakan- lığı tarafından olusturulan kamplarda Türklenn eğıtildı- ğını belirten Caferzade. Tür- kjye'dekı faalıvetlerıçın kap- samh bir "Türk AğT örgüt- lendiğmı söyledi. Caferza- de. Cumhuriyet gazetesı va- zan Lğur Mumcu'va vöne- lik suıkastın. bu Türk grup ta- rafından gerçekleştınldığı- nın altını çizdı. Alı Rıza Ca- ferzade. şöv le konuştu: "Aynı Türk grup. Türki- ve'deki İranlı direnişçi Alı Ekber Kurbanı'vi de kaçır- mışor. Olayla ilgili olarak tu- tuklananlar. İran'da eğitil- diklerini kabul etmişlerdir. Türk ağı'. kaçırdıktan son- ra Kurfoani'vi İranlı ajanla- ra teslim etmişrir. Ali Ekber Kurbani'nin sorgulamasını vapan İranlı ajanlar. daha sonra kendisine işkence et- mişler>e İstanbul'da daöldür- müşlerdir. Grup a>™ gruphır. Mumcu'vu da bu kişiier öl- dürmüştür." Caferzade. Iran'ınegittiği Türk grubun. "çok kapsam- lı" o.dugunun altını da özel- likle bırkez daha çizdi. Iraa- lı direnişçi. basm toplantisi sı- rasında da. Tahran'ın Batı'ya karşı yenı terör ev lemleri ha- zırlığı içinde bulunduğunu ıddiaetti. Iran tstıhbarat Ba- kanlığı'nm çok gelişmiş ye- nı bir havan topu ürettiğini. bu sılahın Avrupa'nın çeşit- lı kentlerinde iki kez ele ge- çırildiğini söyledi. Tahran'ın bu silahı tranlı direnişçi lider- lere karşı kullanmayı plari- ladığını bildiklerinı kayde- den Caferzade. terör eyİem- lerinin. istihbarat Bakanlı- ğı'nın talimatları doğrultn- sunda Avrupa dakı Iran dır> lomatık mısyonlannca yön- lendirıldığinı de öne sürdû. Caferzade. "NVashington'da bile İran ajanlan var ve Tah- ran rejimi, İslami kuruluşla- ra sızarak Amerikalı Müslü- manlar içinde örgütleniyor. New York'ta, Houston'dâ vt Californiae\aletindeörgütie- niyorlar" dedi. Alı Rıza Caferzade. yeni si- lahın kolayca saptanamaya- cak bir şekılde çeşıtlı parça- larhalinegetırebildığini ve is- tenilen yere rahatlıkla gönde- rılebıldiğıni de belirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear