15 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 AĞUSTOS 1996 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Yeni sezonda gösterime girecek filmler için hazırlıklar başladı... Yönetmen ve oyuncular setlerde! Smemacılar 1ıanl hard çahşıyor Költür Servisi - Festivaller ve Oscar Ödülleri 'nin ardından bir süre sessiz ka- lan sinema dünyasında yeni sezon için hazırlıklar başladı. Yeni çalışmalanyla dikkat çeken isirnler arasında Staniey Kubrick, Vera Beünont, Steven Spieİ- berg'ün yanı sıra, sinemaja veda ettiği- ni açıklayıp karanndan vazgeçen Emir Kusturica da yer alıyor. Çekimleri şu giinlerde başlamak üze- re olan filmlerşöyle: "Köprii Üstü .\sikJanTilminin yönet- meni Leos Carax. beş yıl aradan sonra yeniden sinemaya soyundu. Carax'nın çekeceği "SmoJdngnoSm»king'*isımli filmde Catherine Deneuve ve Guillaume Depardieu başrollerde . Emir Kusturica son olarak çektiği "Underground-Yenütı" fılminden son- ra sinema)i bırakacağını açıklamasına karşın, fikrini değiştirerek yeni bir fılmin hazırlıklanna başladı. Daniel Autueil ve Olivier Assayas'nın rol alacağı filmin uzun adına bakılırsa, yönetmenin yine ilginç bir şeyler peşinde olduğunu söy- leyebılıriz. "Bir Cunıa Ögjeden Sonrası Isvecli Kral Yeşil Bisikleti Lzerinde" ad- lı filmin çekimleri önümüzdeki günler- de Fransa'da başla)acak. John Malkovich bu kez kamera arka- sına geçiyor. lki ayn filmin hazırlıklann- da olan Malkovich. ekim ayında "The Dancer Ipstairs" adlı filme başlayacak. Malko\ ich'in çekeceğı ikinci filmi Ingi- liz şair Due Rochester'ın yaşamını konu alan "The Libertine*'. Başrolde Johnny Deep'in oynayacağı film 1997 yazındâ başlayacak. Michael Dougias v e Jodie Foster, "The Game* de buluşuyorlar. Baba - kız iiiş- kisi üzerine odaklanan filmi, "Seven"ın yönetmeni David Fıncher gerçekleştire- cek. "Crash" filmiyle Cannes Film Festi- vali nde Jün Özel Ödülü'nü alan Kana- dali yönetmen David Cronenbergbu kez "Red Cars" adını verdigi filminde Steven Spielberg Sophie Marceau John Malkovich Jean-Pierre Jeunet 1960'lann büyük heyecanı araba yanş- lannı konu alıyor. "Aiien 4"ün çekimleri başlıyor. "Şar- küteri" filminin başanlı ikı reklamo yö- netmeninden Jean PierreJeunet'nin yö- netmenliğini üstlendiği filmde. "Alien" dizisinin değişmez başrol oyuncusu Si- gourney Weaver' in yanı sıra VVinona Ry- der ve Dominique Pinon rol alıyorlar. Steven Spielberg ise "Jurassic Park'ın devamını çekmeyekararverdi. Senaryo- su bilimkurgu romanlannın ünlü yazan Mkhael Crichton'a ait olan film "Kayıp Dünya" adını taşıyor. Stanley Kubrickdokuz yıl aradan son- ra yeniden sinemaya döndü. Frederic Raphael'in kitabından uyarlanan kıs- kançlık ve cınsellik üzerinde yoğunla- şan "Eyes VVideShufda, Nicole Kidnıan ve Tom Cruiserolalıyorlar. Kubrick, ay- nı zamanda George Lucas'nın asistanh- ğıy la "Artifıcial Intelligence"adlı bir kor- ku. bilimkurguyu çekmekle meş,gul. Şu sıralarda St. Petersburg'da, yönet- menliğini BernardRose"unyaptığı"An- na Karenina"da rol alan Sophie Marce- au. daha sonra yönetmenligıni Vera Bel- mont'un yapacağı "Markiz" adlı film- de oynayacak. Daha önce "Rouge Ba- iser" ve "Müena" filmlerini çeken Bel- mont, "Markiz"de Fransız edebiyatının iki büyük klasik dönem yazan Moliere ve Racine'in aynı kadına âşık olmalan üzerine gelişen olaylan konu alıyor. Filmde Marceau'nun yanı sıra Bernard Giraudeau, Lambert VVilson, Patrick Timsit ve Thierry Lhermitte rol alıyor- lar. "Dalgalann PrensTnden dört yıl son- raBarbara Striesand"The Mirror Has Tvvo Faces" adlı filmin çekimlerine baş- lamak üzere. Tipik Amerikan komedisi olarak nitelendirilen filmde JefTBridges Sinema sinemada seyredilirdi ENCtN AYÇA "Tüfekicatoldu, merdik bozuMu." Evet. elektronik çıktı, her şey altüst oldu. Hemen her alanda yaşamımıza elektronik teknolojisi karışır, bizi yönlendirir. belirler oldu. Bir "kara deük" gibi elektronik her şeyi içine alıyor. Kaçış yok gibi. Kuşkusuz sinema alanı da bu gelişmelerden nasibini, hem de fazlasıyla almakta. Sinemanın sinemada. dolu salonlarda seyredildigi görkemli çağı, tatlı kazançlar dönemi artık çok genlerde kaldı. Televizyon çıktı ve sinema ölmeye başladı. Seyircı sinemaya. vefasız âşık gibi. ıhanet ettı ve evlerinde küçük ekranla buluşmaya. yeni bir aşk yaşamaya koyuldu. Diger bir deyışle de televizyon. sinemanın karşısına yeni, güçlü. dinamık, çok yönlü bir âşık olarak çıktı ve seyircileri sinemanın elinden kolayca aldı. Tabii durum aslında böyle degil. Yaşananlan sinema- televizyon karşıtlığı olarak görmemek gerek. Sinemanın kendisi. var olan ve yanlış konan. yanlış ifade edilen böyle bir karşıthkta taraf değil. Çünkü karşıtlık. sinema salonlanna film dagıtan ve buralan işleten. kazançlan burada olanlarla fılmleri televizyon kanallarına. eviere dağıtan ve bu yolla para kazananlar arasındaki çıkar çatışmasındadır. Ki aslında başlarda var olan böyle bir çekişme de giderek ortadan kalkmakta, yapımcılar fılmleri hem sinema salonlannda hem de televizyon kanallannda işleterek tatlı kazançlannı gene sürdürmektedırler. "Sinema sinemada seyredilir" sözü salon işletmelennın seyirci çekmek ıçm formüle ettikieri, hoş ve etkili bir reklam sloganından başka bir şey değıldır. Kuşkusuz bir filmi sinema salonunda, büyük perdede. dolu bir salonda ortak heyecanlar, ortak duygular, ortak tepkilergöstererek. bunlan paylaşarak seyretmenin güzellikleri. film seyretmeye katkılan yadsınamaz. Şımdilerde birkaç kişiyle bomboş koca bir salonda film seyretmenin olumsuzluklannın. salonlann yeniden seyircilerle dolmasıyla gıdenlmesi. toplu film seyretme alışkanlığının ve paylaşımının yeniden yaşama geçirilmesinde kuşkusuz "sinema"nın kendisi için de sonsuz yarariar vardır. Ama artık filmler salt sinema salonlannda gösterilsin diye yapılmıyor ve sinema salt sinema salonlannda varolmuyor. Bunu hayatımızın ve sinemanın yeni bir gerçeğı. bir olgusu olarak kabul etmek ve sinemayı. genişleyen bu durum içinde görmek, düşünmek gerekır. Sinemanın, yalnızca sinema salonlannda var olabildiğı olgusunun kökenınde film üretim teknolojisinin sınırları yatmaktadır. Filmin, beyazperdede gösterilebilmesi için ortamın karartılması gerekmektedır. Perdeye ışıkla yansıtılan görüntüler ancak böyle seyredilebilmektedir çünkü. Bu teknolojik belırlemeden sonraki gelişmelere ise yaratıcılar degil, sinemaya para yatıran kapitalistler \e film tüccarlan yön vennışlerdir. Sinemanın sanatsal bir yaratı olduğu, onun da sanatçılan, yaratıcılan olabıleceği çok sonralann bir gelişmesidir. Başlarda genış kitlelenn büyük ilgisını çeken sinema alanına sermaye yatınm yamakta ve onu kendi beklentilerine göre biçimlendirmekte gecikmemiştir. Istekleri karşılamak için biryandan. kapıtalizmin "arz-talep" yasası uyannca, film üretimine hız verilmiş, diğer yandan da yatınlan sermayenın bir an önce kendını amorti edip kâra geçmesi için filmler toplu tüketime sunulmuşrur. Bunun için yüzlerce, binlerce kişi alabilen sinema salonlan inşa edilmış ve buralara en arkada oturanlann da rahatça görebilmesini sağlamak ıçın salonun büyüklüğüyle orantılı büyük beyaz perdeler yerleştirilmiştir. Büyük perdede, toplu olarak film seyretme olgusu bu nedenle kapitalizmin sinema alanına getirdıği bir durumdur. Kapitalızm bununla da yetınmeyıp kentsel. bölgesel. ulusal. uluslararası boyutlarda fffcflfttB9lWiçin dagıtım ve gösterim örgütlenmesine girişmiş ve-eiuşan bu film pazan için kaçınılmaz olarak belli standartlara, ürün türlerine de vönelmiştir. lşte teknolojıdeki gelişmeler, görüntülerin elektronik yolla da üretılmesi ve seyircilere iletilmesi. birönceki teknolojıye göre kurulmuş ve işleyen bu ekonomık sistemı sarsıntıya uğrattı ve sinema salonlan televizyon kanalı ışletmelennin rekabetine dayanamadıklan için bırerbirer kapanmaya başladılar. Buna karşılık örneğın haftalık faylık, yıllık) film sevretme sayısı ve yaygınlıgı çok arttı. Gene filmler üretılıyor. ama bu kez telev izyon kanal işletmelerinden gösterilsin dıye yapıhyorlar. Film türlerinde çeşitlenme ve standartlannda buna göre değişimler olmaya başladı. Gelişmelere bu kez de yatırımcılar, bundan parasal çıkan olanlar yön veriyor. Yaratıcılar. sanatçılar gene çerçevesi başkalan tarafından çizılmiş ve belirlenmiş bir alanda işlerım görmeyi sürdürüyorlar. Bu durum hep böyle mı sürecek ya da dahs le kadar böyle sürecek ve bu, sinemanın diger sanatlardan farklı olan birözelliği, bir kaderi mi? Antalya Kısa Film ve Video Festivali 31 fîlm yanşacak Kültür Servisi - 2. Ulusla- rarası Antalya Kısa Film ve Video Festivali, Antalya Al- tın Portakal Kültür ve Sanat Vakfı'nın bünyesinde çalış- malannı sürdürüyor. Festiva- lin yöneticiliğini Naian Ce- beci,yönetici yardımcılığını Levent Uhıçer yapıyor. 17-21 kasım tarihleri ara- sında gerçekleşecek festival- de kapsamındaki film göste- rileri. Cumhurbaşkanı Sülej- man Demirel tarafından ey- lül ayının ortasında açılışı yapılacak olan Antalya Kül- tür Merkezi'nın biri 830, di- ğeri 300 kişilik iki salonun- da yer alacak. Ayrıca Antal- ya Kültür ve Sanat Vakfı'nın bulunduğu fuar alanında da çeşitli etkinlikler yapılacak. Gecen yıl birincisi gerçek- leştirilen Kısa Film ve Video Festivali, bu yıl otuz üçün- cüsü yapılacak olan Ulusal Film Festivali'nden ayn bir tarihe alındı. Ulusal Film Festivali 1-5 ekim, Uluslara- rası Kısa Film Festivali ise 17-21 kasım tarihleri arasın- da yapılıyor. Şu ana kadar 34 ülkeden başvuran 419 yapıt arasından 112 film ve 206 video, toplam 318 yapıt ele- meye katılmaya hak kazandı. Bunlardan 61 "i video, 5'i film olmak üzere 66"sı Tür- kiye'den. 2-9 temmuz tarihleri ara- sında toplanan film önjürisi. toplam 112 filmden 31 tane- sinı yanşmalı bölüme seçti. ÜkerCanikli'nın "Uçmakls- tirorum" adlı filmi tek Tür- ki\e yapımı film olarak ya- nşmalı bölüme seçildi. Film önjürisi şu adlardan ciuşuyordu: Hilmi Eti- kan(kısa film yönetmeni). Elizabeth Rohmer (Avrupa Konseyi Film Başkanı), Mel- tem Aftan (Antalya Sanatçı- lar Dernegi Üyesi). Binnur Kılınçka>a (TRT, 'Ve Sine- ma' Programı yapımcısı). 6- 9 temmuz tarihleri arasında toplanan video önjürisi ise şu adlardan oluşuyordu: Eliza- beth Rohmer, Doç. Dr. Oğuz Makal (Izmir Dokuz Eylül Ü. lletişim Fakültesi GSF STV öğretim görevlisi) tr- fan Yazar (TRT Antalya Ka- meramanı). Prof. Dr. Levend Kıuç( Eskişehir AnadoluÜ.. lletişim Fakültesi ögretim görevlisi). Video jürisi ise 206 yapıttan 31 tanesini ya- rışmalı bölüme seçti. Buya- pıtlann da sekizi Türkiye ya- pımı. Dünyanın belli başjt kısa film ve video festivallerinin yöneticileri ve organizatör- lerinin davet edilecegi festi- vaL sırasında yer alacak et- kinlikler arasında: 'Çevre', 'Çocuk' ve 'Diinya Yerlile- ri'konulu özel gösterimler. Oka>r Temiz ve Gnıp Merdi- venkonseri.'Çevre' etkinlik- leri, Orhan Coplu'nun kari- katür sergisi, Murathan Mungan'ın yazdıgı Emin Gürsoy tarafından sergilene- cek olan, tek kişilik, 4 Şah- maranın Bacaklan' adlı oyun yer alıyor. Festivalde ayrıca. Sunay Akın tarafın- dan Balkan ülkelerinden şa- irlerin katılacakları bir şiir etkinligi düzenlenecek. Et- kinlige Can Yücei ve Metin Demirtaş da katılıyorlar. Festivaldeki bir başka etkin- lik ise kent içinde dolaşacak, küçük bir sinema salonuna dönüştürülmüş 'Kısa Film Otobüsü'. ve Pierce Brosnan rol alıyor. Oscar ödüllü Clint Easnvood,John Be- rendt'in çok satan kitabı "Midnight In TheGardenofGoodand Evil"in sinema uyarlamasını yapımcı Arnold Stiefel, Randv Philips ve Silver Pictures için yö- netecek. Eastvvood'un, 1988'de çektiği "Bird"den sonra yönetmeniigini yapıp, rol aldığı ilk film olacak bu."Midnight In The Garden of Good and Evil", East- vvood'un yönetip, rol aldığı "A Perfect NVbrid" filminin yazan John Lee Han- cock tarafından sinemaya uyarlanmış. Savannah ve Georgia'nın sihirli ve cazip dünyasında geçen öykü, merkezinde acı, güç, büyü ve yasak aşkın olduğu unutul- maz bircinayeti anlatıyor. Filmin çekim- lerine 1997 yılında başlanacak. Batman serisinin 4. filmi "Batman ve Robin"de ise Alicia Silverstone ve Val KUmerı izleyeceğiz. 1995 te "Batman Förever"ı yöneten Joel Schumacher yi- ne yönetmen olarak karşımızda. Çekim- lerine eylül ayında başlanacak filmin se- naryosu efsanevi animatör Bob Kane'in Batman karakterlerinden yola çıkan ,\ki- va Goldsman tarafından yazıldı. Warner Bros ve Peters Entertainment ise, başrollerinde Oscar ödüllü Jon Vo- ight ve VûıgRhames'in oynadığı "Rose- wood"u sunuyor. "Coming Home" fil- mindeki rolüyle Oscar alan ve "Mid- night Cowboy" ile "Runaway Train" fılmlerindeki rolleri için de Oscar'a aday gösterilen Voight'un rol arkadaşı Rha- mes ise Quentin Tarantino'nun "Pulp Fîction". DavitMamet'nin "Homicide", Brian De Palma'nın "Mission Impossib- le"ad)ı filmlerinde rol aldı. "Rosewo- od"u. "Bo>z N The Hood" filmiyle hem en iyi yönetmen hem de en iyi senaryo dalında Oscar'a aday gösterilerek ilk Af- rika kökenli Amerikalı yönetmen olan John Singleton yönetecek. Filmin ya- pımcısı ise Oscar ödülIü(RainMan) jon Peters. Filmin çekimlerine 29 ocakta başlanacak. Brad Pitt, Richard Attenborough'un yöneteceği "TheSailmaker'da.Anthony Hopkins ile başrolleri paylaşacak. Bir kahramanlık öyküsü olan "The Sailma- ker", koskoca bir çölün ortasında yaşa- maya mahkûm edilen bir denizcinin. bir gemi yaparak kaçmayı hayal edişini ko- nu alıyor. Vannesa Redgrave, Stephen Fr\ ile Brian Gilbert'in Oscar VVTIde'ı konu alan "Wilde Heart"ında kamera karşısına çı- kacaklar. John Grisham'ın senaryosun- dan yola çıkılarak John Dahl tarafından yönetilecek "The GingerbreadMan" ad- lı filmde ise Kenneth Branagh ve Annet- te Bening'i izleyecek sinemaseverler... Branagh, daha sonra, sinema dünya- sındaki keşmekeşliği, çöküntüyü anla- tan "Provocation" ile kamera arkasına geçecek. "Wütenvorld''ün (Su Dünyası) yönetmeni Ke\in Reynolds ise, ABD Anayasası 'nda cinayet davalan için ölüm cezası olarak bilinen "18T"yi filme çe- kecek. Filmde, öğrencileri tarafından adam öldürmek zorunda bırakılan biröğ- retmenin dramı söz konusu ediliyor. Johnny Deep, "The Brave" ile yönet- menlik denemesine girişirken; Stephen Frears, bir Martin Scorsese yapımı olan "The Hign-Lo Country"de kamera ar- dında olacak. Michael Keaton ise. Kaf- ka'nın "Değişim"ini ters çevirerek bu kez insanlaşan hayvanlan anlatacak "It's A DogLıfe" ile. Bir yeni film de Francis FordCoppola'dan. "Mirror" adlı futüris- tik bir bilimkurgu çekmeye hazırlanıyor usta yönetmen. Ingiliz yönetmen Mkk Jackson ise, Tommy LeeJones'lu bir ma- cera filmi çekiyor: "VoJcano". IngiBz Lale Devri'nm öyküsü Kfiltür Servisi- Senaryosunu Ripert VValters'ın yazdığı, Michael HofTman'ın yönettiği ve kalabalık bir oyuncu kadrosuna sahip "Restorasyon" bugün gösterimde. Yıl 1*660. Ingiltere..."Neşeli Hükümdar olarak bilinen II. Chartes'ın tahtta bulunduğu bu MİIarda İngiltere'de monarşi yeniden yapılanırken. bilim ve sanat alanında da önemli gelişmeler yaşanmaktaydı. Halk katı, baskıcı Püriten kurallanmn ardından birden karşılaştığı özgürlüklerle şaşah bir yaşama yönelmişti. Bulaşıcı hastalıklann kolgezdiğl, doğal afetlerin birbiri ardına geldiğiIngiltere, bir taraftan tarihte Restorasyon olarak geçen eşşiz bir avdınlanmayı vaşıyordu." Başrollerini Robert Downe> Jr., David Thewlis, Meg Ryan ve Hugh Grant'in paylaştığı filmde Kral II. Charles'ın sarayında şaşaalı bir yaşam içinde, düşük ahlak değerleriyle yaşayan Robert Merivel'in öyküsü anlatılıyor. Kral II. Charles (Sam Neill) saraya Kralıyet Fizikçisi olması için Merivel'i (Robert Dovvney Jr.) çağırtır. Tıp öğrenimi yanda bırakarak saraya gelen IVferivel. kralm ricasıyla sarayın en aenç hanımı Gelia (Polly Walker)1le evlenir. Fakat bir süre sonra kral Merivel'e şövalyelik ve toprak teklif ederek. gelin üzerindeki haklanndan vazgeçmesini ister. Başta bunu kabul eden ancak Merivel bir türlü Celia'dan kopamamaktadır. Kralın ressamı Finn (Hugh Grant) tarafından cesaretlendirilen Merivel, krala başkaldınr ve cezalandınlır. Çaresiz sarayı terk eden Merivel, eski bir arkadaşına gider. Quaker misafirhanesinde Katherine (Meg Ryan) ile karşılaşır. Merivel Katherine'le birlikte Londra'ya gider. Büyük veba salgınının yaşandığı Londra'da Merivel. pek az doktorun yapabileceği bir şeyi yapar. Yeniden biümle ilgilenmeye ve üretmeye başlayan Merivel, bir taraftan da çocuğunu taşıyan Katherine ile aşkın gücünü keşfetmektedir. Tarihi bir film olduğu için mimarisinden müziğine, giyiminden bilimine kadar bir çok alanda dönemin özelliklerini yansıtmak durumunda olan yapımcıiar en fazla mimari konuda zorlanmışlar. Tarihin en Restorasyon Yönetmen: Michael Hoffman Yapımcuar: Cary Brokavv.Andy Paterson. Sarah Black. Yapuncı yardımcılan: Bob VVeınstein, Harvey Weinstetn ve Donna Gigliotti. Oyuncular: Robert Dovvney Jr., David Thevvlis, Meg Ryan, Hugh Grant. Sam Neill. Polly Walker ve lan McKellen. Senano: Ripert Walters. Bugün gösterime giren Michael Hoffman'ın yönettiği Restorasyon'da Robert Downey Jr, David TheMİis. Sam Neill, Meg Ryan ve Hugh Grant oynuyoriar. büyük afetlerinden biri olan 1666 Londra yangınının ardından 5 6'sı yanan kentte ahşap ev yapılması yasaklandığı için yapımcılar 17. yüzyıla ait resimli resimsiz tüm belgeleri tarayarak filmin mekanlannı oluşturma yoluna gitmişler. Filmin müzikleri ise besteci James Newton Hovvard tarafından hazırlanmış. Dönemin yaşadığı yeniden oluşum sürecinde ortaya çıkan vokal ve koral ağırlıklı Barok müziğin temsilcilerinden Henrv- Purcell'ın yapıtlanndan esinlenerek müzikleri oluşturan Hovvard önceki çalışmalanndan "Kaçak", "Dalgalann Prensi" filmlerinin müzikleri ile Oscar'a aday gösterildi. KEDI GOZU VECDt SAYAB Olimpiyat Koyboyları Aslan Cinotri Valideçeşme'de bir çöplük. Mahallenin en azgınlan toplanmış gene. Bıyıklar taranmış. kuyruklar havada. Neymiş, "Ket-te-ve"öe cantı yayına çıkacaklarmış. Güncel bir konu tartışılacak bugün: Türkiye. 2004 Olimpiyatlarını alabilir mi? Tartışmayı tabii ki Kırçıl yönetecek. Her zaman oldu- ğu gibi tüyleri parlak. tırnakları törpülü. Konuşmacılar matıallenin en hızlısı. köşeleri çabuk dönmesi ile tanı- nan Çet, gözlerinin güzelliğiyle ünlu Pitiko -namı diğer "Âşık", en kahraman Recep, sosyetik çevrelerin vaz- geçilmez kedisi Merlin ve çöplüğün bağnndan çtkmış delikanlı Arap... İlk söz Çet'in: "Alacağız tabii. Türkiye gibi bir ülkeyi nereden bulacaklar? İki kıtada birden olimpiyat yapa- bilecek başka ülke var mı? Üstelik çok iyi hazırlandık bu kez. Atlanta'da acaip lobi yaptık. Amenka'nın bizi destekleyeceğine hiç kuşkunuz olmasın. Hem biliyor musunuz, Stallone, gelecek filmıni Naim'/e çekmek ıs- tediğini bildirmiş bizimkilere. Vallahi koltuklarım kabar- dı bu haberi duyunca." Pitiko söze girdi "Ne yani, Stallone'nin döveceği adam olmak pek mı matah bir şey?" "Sizdepekanarşiksinizcanım." Merlin. duyduğu ha- berden etkilenmişti. "Hele bi Hollywood'a gırelim de, belkı bızım de dayakyemıyeceğımız filmler olur ılerde." Pitiko altta kalırmı... "Sizgerçekten inanıyormusu- nuz allahaşkına, olimpiyatlan alacağımıza?" diye tep- kisini dile getirdi. "Şu sicille kim verirbize olimpiyatla- rı. Görmüyor musunuz, bir haftadtr dünya televizyon- larında birinci haberiz." Arap, bıyıklarının altından gülümsedi. "Eh, ne de ol- sa reklamın iyisi kötüsü olmaz?" Bu sözler, milliyetçi-muhafazakâr Recep'in tepesini attırıverdi. lşte bu ülkeyi felakete sürükleyen sizin gi- bi kandınlmışlar. Bunlann hepsı vatan haını. Hepsini tı- kacaksın içeri, göstereceksin Hanya'yı, Konya'yı." Dayanamadı Arap, gözleri altın gibi parlak, pençele- ri sıkılmıştı. "Zaten kaç kişinin sesi çıkıyorki" diye söy- lendi. "Onlan da hain diye tanıtın da, ortalık dikensiz gül bahçesine dönsün! Bugünkü gazeteleri gördünüz mü, 'Ülkeyi karartan aydınlar' dıyor polıtikacmın biri. Köşe yazaharında küfrün bini bi para, 'Sahibinin sesi, amigo aydınlar', daha nelerneler... Aydınından bu ka- dar nefret eden bir toplum olur mu? Böyle bir toplum nasıl saygınlık kazanır dünyada?" Çet, müdahale etme geregini duydu. "Politikayı ka- nştırmayın bu işe. Türkiye, yeni dünya düzenine gırdi mi siz ona bakın. Bal gibi de alırız olimpiyatlan. Aldık- tan sonra da sırtımızyere gelmez. Ben, yedi ülke ara- sında en şanslı bızım ülkeyi görüyorum. Yirmibirınci yüzyılın ilk olimpiyatlan Istanbul'da olacak, göreceksi- niz." "önce kendimize biraz çekidüzen verseydık de, on- dan sonra aday olsaydık" diyecek oldu Pitiko. Hepsi birden çullandılar üstüne. iyice hırpaladılar Recep, son noktayı koydu. "Sporcusu olmayan bir mılletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. Tamam mı?" Arap, dayanamadı: "Birdefa o söz sanatçılar için söy- lenmiş... Keşke, olimpiyatlar için harcanan emek ve pa- ra sanatçılarımız için harcanabilse. Bakın, o zaman na- sıl değişiyor Türkiye'nin ımajı... Akıllı propaganda na- sıl olur anlamak için bıraz öteki ülkelerin yaptıklarına baksalarya politikacılanmız, bürokratlarımız." Yurtdışı görgüsü oldukça fazla olan Merlin, lafa ka- nştı: "Neyapıyorki öteki ülkeler. Onlarda bızım gibi şık broşûherbasıp, yemekler vererek adam tavlamaya ça- lışıyor." "Pek öyle değil" dedi Pitiko. "Güney Afrika'yı gör- müyor musunuz? Insan haklan savunucusu Rahip Tu- tu'yu göndermişlerAtlanta 'ya: Birzamanlarzindanlar- da sünjndürdükleri 'hain aydın'/. Sicillerinı temizlemek için yapabileceklerı en iyi şeyi yapmışlar. Bence, kesin Cape Town alır olimpiyatlan." "Biz de Recep Tayyip'i gönderdik. Ne olmuş yani" dedi Merlin. "Üstelik bu soft-lslam modelini çok beğe- niyor Amerika, görmüyor musunuz? Sizde olimpıyat- lara karşı menfi bir hava seziyorum." Son sözü Arap aldı. Pitiko'yu destekleyen bir konuş- ma yaptı: "Neden karşı olalım? Her ne kadar bu olım- piyatlan Amerikan şirketlerinin reklam kampanyasına benzettilerse de, olimpiyat düşüncesinin özündeki ba- rışçı, idealist yaklaşımı yadsıyamayız. Her ırktan, her ulustan insanın eşit koşullar altında yanştığı -tabii, pa- rası bol olan ülkelerin bıraz daha "eşit" oldugu(!)- şö- lene hazır olmak için daha birkaç fınn ekmekyememiz gerekir bence. En azından, Amerika 'nin kendini nasıl tanıttığına bir baksanıza. Irkçılığın hâlâ etkili olduğu At- lanta 'da dünyanın en özgüriükçü rejimi olduklarına biz- teriinandırabilmekiçin neleryapmadıadamlar... Mar- tin Luther King'/n 'Benim bir rüyam var' sözünü At- lanta Olimpiyatlan'nin simgesi yaptılar. Güneyin sım- gesi olan ıri<çılığt unutturmanın tek yolunun özeleştıri- den geçtiğini çok iyi biliyorlardı çünkü. Hollywood'un tüm görkemini ve zevksizliğini bir araya getiren açılış töreninde kullanacağı cümleleri çok iyi seçmişti Ame- rikalılar. Olimpiyat ateşini bir siyah atletin yakması da aynı mizansenin iyiseçilmiş, etkileyici bir halkası ıdı el- bette. Bilmem anlatabiliyor muyum?" Ya işte böyle. Bizim mahallenin kedileri böyledir Po- püler konularda mutlaka bir fikirleri vardır. Yolda, kah- vede duyduklarını bir güzel satarlar birbirlerine. Po- litikacılara taş çıkartırlar. Televizyonda tartışmalarını iz- lerken çok özlüyorum onlan. YENİ KİTAPLAR... Bakış ve Ses Çahiers du Çinema dergisinin iz bırakan yazarlarından olup sonradan Chantal Akkermangibi yönetmenlerin. İs- tanbul Film Festivali'nde birkaç yıl önce gösterilmis. "Ge- ce veGündüz" gibi filmlerinin senaryolannı da imzala- yan Pascal Bonitzer'ın "Bakış veSes"i. son dönemde ya- yımlanan sinema kitaplannın kuşkusuz en ilginçlerinden biri kanımızca. Sinema. Sinemacılar. Retro ve Filmler başlıklı 4 bölümden oluşan "BakışveSesr ı dilimize İzzet Yasar kazandırmış. Eisenste- in, Godard, Straub gi- bi sinema diliyle derin- lemesine uğraşmış bü- yük 'fırma'lardan. VVajda. Bunuel. Fellini. Antonioni, Pasolini. Malle, Arcand vb. gibi namlı ustalann filmle- rine kadar. basmakalıp eleştiri boyutlannı aşan denemeyle. ince- leme ve yorumlama- nın iç içe geçtiği, birta- kım sağlam ve ufuk açıcı yazılanndan bü- tünlenen. sonuçta okura zengin ve geniş bir yelpaze su- nan bu kitabı meraklısına hararetle tav siye ederiz. Kapa- ğında. sinemacılığından önce esaslı bir çızer olan Felli- ni'nin Donald Sutherland'li "Casano\a'"sı için sarı zemın üstüne çiziktirdiği bir Don Juan profilinin yer aldığı "Ba- kış veSes"te Pascal Bonitzer. 'birbütün'ii, yani filmi ikı- ye bölerek 'bakış'ı ve 'ses'i ayn ayn 'çözümlemeye' giri- şiyor. (Bcıkış veSes; PascalBonitzer'den çeviren tzzei Yasuı; Ya- pı KreJi Yaymlan. Istanhul, Anıhk 1995, 147say/a.j
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear