25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 AĞUSTOS1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Başbakan Erbakan'ın İran gezisine iş dünyasından katılmayanlar yalnızca kadınlar değil DemirePle Iran'a herkes gitmişti Demirel'in gezisine iş dünyası da katılmışd • Cumhurbaşkanı Süleyman Demirerin 1994 temmuzunda İran'a yaptığı geziye katılan, TÜSlAD'ın yanı sıra, başta İSO ve İTO olmak üzere Türkiye'de ekonomi kesimlerini temsil eden büyük sanayi ve ticaret odalan ile işçi sendikalan konfederasyonlannın başkanları, Erbakan'ın heyetinde yok. Büyük holdingler de geziye ilgisiz. İTO Başkanı Yıldınm, "Bu durum, iran'a karşı tavır değil" görüşünde. CANAN SOVSAL Erbakan, İran'a \alnı/ »idi\or. ş Necmettin Erbakan'ın tarîış- malı İran gezisine yalnızca iş dünyasının önde gelen kadınlan değil. ekonominin temel taşları sayılan Türkıye'nin büyük kirleleri temsil eden oda. birlık \e sendika başkanları da katılmıyor. 1994 yılının ternmuz ay ında Cumhurbaşkanı Sülevman DemireTın Iran'a yaptığı geziye Türkıye Odalar \e Borsaiar BirliğT(TÖBB)._ Türk Sanayici ve işadamları Derneöi (TÜSİ- AD). Istanbul Ticaret Odası (İTO), Istan- bul Sanayi Odası (İSO). Ankara Ticaret \e Sanay j Odalan, (zmir Ticaret Odası. Türk- İş \e Hak-İş sendikalan genel baş- kan \eyönetım kurıılu başkanı seuyesin- de katılnıışlardı. Ancak Başbakan Erbakan'ın yarın baş- layacak olan İran gezisine adı geçen bütün oda. birlık \e sendika başkanlannın hiçbi- rı katılmıyur. Bu kuruluşlan yönetım ku- rulu üyelennden biri ya da genel sekreter temsil edecek. Demirerin 1994 yılındaki gezisinde Koç Grubu'nu RAM Dı$ Tica- ret temsil ederken. Erbakan'ın gezisinde bu holdinge aıt hiçbir temsilci yer almı- yor. Aynı şekilde Sabancı Holding. Demi- rel'in gezisinde Kordsa A.Ş. ile yer alır- ken, yarın başlayacak olan gezide Sabancı Grubu'nu temsil edeceği belirtilen Güler Sabancı. aynı tarihte başka bir işı olduğu içın bu geziye katılmayacağını açıkladı. TÜSİAD Başkanı Halis konıili nın ise önce gezinin İran bölümünde yer almaya- cağı. sonra da tümüne katılmayacağını bildirmesı dikkat çekti, Komili'nin yerıne TÜSlAD'ı. genel sekreter Haluk Tiîkel temsil edecek. Bu arada Cumhurbaşkanı Demirel'le tran'a giden sendika başkanları da. Erba- kan'ın gezisinde yer almıyor. Hak-İş yet- kililerı. kendilerine bu konuda herhangi birçağn yapılmadığını ıfade edıyorlar. Öte yandan İTO Yönetim Kurıılu Başkanı Mehmet Vddınm. ış dünvasından katılı- nıın az olmasının İran'la bir ili^kisinın ol- madığını belirterek, İran'la bir milyar do- larlık tıcarete sahip olduklarını \e Cum- hurbaşkanı Demirerin 1994 yılmda yaptı- ğı İran gezisine kalabalık bir işadamı top- luluğunun katıldığmı hatırlattı Ytldrnm. " Büyük bir ihtimalle a/ katılım. gezinin 1(1 gün sürecek olmasından \e kişi başına (0 bin doiar ödenecek olmasından ka\ nak- lanıvor" şeklinde konu^tu. ÇİFTÇİ DOSTU/SADULLAH Fmdık'ta vurgun hem içeriden hem dışandan GİRESUN - Hükümetin fın- dığa neden düşük fiyat verdiğı, destekleme kapsamma neden alınmadığı yavaş yavaş anlaşı- lıyor. Meğer. ihracatçılarımızın bir kısmı, Avrupalı tüccara da- ha ağaç üstündeki fındıklan çok- tan satmışlar. Ne yazık ki, dış bağlantıların çoğu. geçen yıl ol- duğu gibı gene son derece dü- şük fiyatlarla yapılmış!.. Bu tür alışverişler bizim öte- den beri en büyük hastalığımız. Kolay satış yapabilmek içın, yurt- dışındakı alıcılara beklenmedik biçımde fiyat kırıyoruz. Sonra da ıç pıyasaya dönerek "Dışa- rıda fıyatlar düşüyor" diye göz- dağı verıyoruz. Aslında Avrupalı tüccara da bu tur oyunlan bızım tüccanmız öğ- retti. Avrupa pıyasalarında fın- dık fiyatlarının bir Rental'i (100 kilo) 400 dolar civarında seyre- derkerı, ihracatçılarımızın 300 dolara, hatta 220 dolara kadar fındık sattıklan görüldü. Ticaret hayatında "alivre "de- nilen bu türalım-satımlargerek Avrupa. gerekse iç pıyasalarımı- zı olumsuz etkiledi. (hracatçı- mızın, fındığı daha Türkiye'de piyasa açılmadan ve fiyatlar he- nüz belli olmadan satmaya ça- lışması. Avrupalı tüccarı da kö- tü alışkanlıklarazorladı. Örneğin, son yıllarda Avrupa ulkelerinde fındığa talep arttığı halde, fiyat- lar gerılemeye başladı. 1980 yılından sonra daha da yaygınlaşan alivre alım-satım- lar ıçerde ve dışarda fındık pi- yasalarının gereksız yere dalga- lanmasına ve bozulmasına ne- den oldu!... Sadece geçen yıl düşük fi- yatla yapılan ihracat yüzünden Türkıye'nin dövız kaybı 400 mil- yon dolar olarak hesap ediliyor. Türk paraşı ile 35 trilyon lira ci- varında. Üç, beş tüccar daha kolay ve fazla para kazanabilmek için ülkemızın ve 8 milyona ya- kın fındık üretıcisinin 400 mil- yon dolar karşılığı 35 trilyon li- rasını adeta sokağa atar gibi sa- vurabilıyor. Işin en acıklısı da hiçbir yetkili bu savurganlığa karşı tepkı göstermiyor!... Bu yıl da destekleme yok... FİSKOBİRLlK'in elindeki para- sı piyasalan dengelemeye yet- meyecek. Tüccar gene fındık fı- yatlarını aşağıya çekmeye çalı- şacak... Eğer. tüccarın istediği ortam gene oluşursa bu yıl aliv- re bağlantılar yüzünden Türk ekonomisinin ve milyonlarca üreticinin kaybı en azından 50 trilyon lirayı bulacak... Belki de daha fazla!... "* inanılırgibi değil... Bu, hem ül- ke ekonomisine, hem de geçi- mini fındıktan sağlayan Kara- deniz yöresinin halkına en bü- yuk ihanettir... Bir bakıma in- sanlık suçudur!... Fındığımıza talep çok Avrupa ulkelerinde fındığımı- za talebin az olduğu yolunda çı- karılan söylentilerin kesinlikle aslı yok. Talep giderek artıyor. Bunun için fiyat kırmaya, piya- salan karıştırmaya gerek yok. Türkiye'nin üreteceği 400 ile 500 bin ton civarındaki fındığı her yıl Avrupa'da pazariamak mümkün. Geçen yıl yaşanan fındık faciasının sorumlusu da ıh- L'retime destek yok... FİSKOBİRLİKpiyasavıdengeleyemeyecek. racatçı tüccanmızdır. Daha pı- yasalar açılmadan önce, Avru- palı tüccar ile 220 dolara kadar bağlantı kuran ihracatçılar, za- rar etmemek için Turkiye'dekı fındık fiyatlarını 80 bin liradan 60 bin liraya kadar duşürdüler... Milyonlarca üretici perışan ol- du!... Hükümet fiyatların düşmesi- ni engellemek için gereklı olan önlemleri almadı ve iç piyasa tamamen tüccarın kontrolüne girdi. Fiyatlarla istediği gıbi oy- nadı... 60 bin lira indırımı yeter- li bulmasaydı, fiyatlan 50 bin lı- raya çekebilirdi. Bu arada hükü- met tarafından dışlanan ve eli ko- lu bağlanan FISKOBİRLIK de bu çirkin gelişmelen seyretmek zorunda kaldı. Bu yıl da ihra- catçılarımızın Avrupa ile gene ucuz bağlantılar kurduğu bildı- rilıyor. Nitekım, Hamburg'un fın- dık ile ılgılı aldığı kararlar dik- katle izleniyor. Örneğin, Türk hü- kümetı fındığı destekleme kara- rı alırsa, Avrupa pazarlarında fi- yatlar yükselmeye başlıyor... Eğer, hükümet destekleme ka- rarı almamışsa ve FİSKOBİR- LİK'e de ucuz faizlı kredi sağla- namamışsa fıyatlar birden bire gerilıyor... Her şey bu kadar açık... Alavera-dalavera mey- danda... Türk hükümetlerinin üreticileri dışlayarak, tüccardan yana tavır koyması, fındığa ge- reken önemı vermemesi ülkemiz ekonomisine pahalıya mal olu- yor!.. Nitekim, Karadeniz böl- gesinden de alivre dış satışla- rın önlenmesı ve ürun bedelle- rinın mutlaka peşin yapılması içın sesler yukseliyor. Yörenin tecrübelı çıftçilerinden Giresun Ziraat Odası Başkanı Halil Ak- başlı da bu konuda anlamlı öne- riler getiriyor: Peşin parafiyatıyükseltir "FİSKOBİRLİK sezon sonu- na kadar fındığa peşin ödeme yaparsa, fiyatlar düşmez. Aksı- ne 250 ile 300 bin liraya kadar çıkar. Zıra, peşin ödeme oldu- ğu zaman üretici FİSKOBİR- LİK'egidecek ve tüccardaalım yapabilmek içın fiyatlan arttırmak zorunda kalacaktır. Bu yıl fındık zaten çok az. Rekolte 410 mıl- yon kilo olarak ilan edlldi ama, aslında 350 mıtyon kiloyu geçe- mez. Bu kadar fındıkA vrupa 'ya yetmez. Bu nedenle hükümet FİSKOBİRLİK e yeterikadardü- şük faizlı kredi sağlamalıdır. Ay- rıca, ülkenin zaranna yol açan alivre dış satımlar mutlaka ön- lenmelıdır. Nitekim, geçen yılfi- yatlann 80 bin liradan 60 bin li- raya kadar düşmesinin nedeni de alivre satışlardır. Bu yıl da bazı ihracatçılann Avrupa ile alivre bağlantılaryaptığını duyu- yoruz. Eğer, FİSKOBİRLİK pe- şin para ödeyemezse, geçen yılyaşadığımız facıayı aynen ya- şarız.Peşin ödeme hem düşük fiyatla yapılan alivre satışlan ön- ler, hem de üretici hakkı olan parayı kazanır. FİSKOBİRLİK üreticinin malıdır. Hükümetle- rin güdümünden çıkarılmalıdır. Genel müdürünü de, yönetimi- ni de ortaklar seçmelidir." Türkiye Ziraatçılar Derneğı Genel Başkanı ibrahim Yetkin de fındık konusunda çok has- sas. Hükümetin destekleme ka- rarı almamasını eleştinyor: "Fın- dığa 166 bin lira verildı. Tabıi dünyapiyasalanna göre az. An- cak, önemli olan desteklemedır. Bugüne kadargördüğümüz ba- zı ğerçekler var. Destekleme ve peşin para olursa, üretici fındı- ğını yüksek fiyatla satabiliyor, olmazsa fiyatlar kısa süre ıçın- de düşüyor. Nitekim, geçen yıl böyle bir facıayıyaşadık. Bu ne- denle fındık destekleme kap- samma alınmalıydı. Hıç olmaz- sa bundan sonra, FISKOBİR- LİK'e yeterli kredi sağlanmalı ve ödemelerpeşin yapılmalıdır. Bu takdirde fiyatların düşmesi önlenecek ve belki de yüksel- mesı sağlanmış olacaktır." FİSKOBİRLİK'in eski genel müdürü Kâzım Türkmen de görüşlerini şöyle açıklıyor: "Alivre fındık dış satımlarının ülke ekonomisine ve üretıciye zaran büyüktür. Bunu önleyebil- menın tekyolu da iç piyasada- kı fiyatlan ayakta tutabilmektir. Bu yıl için ilan edilen 166 bin li- ra düşüktür ama, FİSKOBİR- LİK sezon sonuna kadar ürünü peşin para ile alırsa fiyatlardüş- mez, aksıne yükselir. Yapılacak iş FİSKOBİRLİK'e yeteri kadar düşük faizli kredi sağlamaktır..." • BİTTİ IŞÇINEV EVREMNDEN ŞLKRAN SONER Sendikalara KilitÇiller'in. kelımenın tam anlamı ile "densiz"çıkışı, Türk- Iş'i, kazanılmış sendikal hakları hedef alarak "defterden sılme"tien söz etmesi, düşündüğümüzgibi. Türkıye'deki hızlı gündem değışikliği ıçinde unutulup gitmek üzere. Olayın Tansu Çifler-Bayram Meral özel ilişkıleri ve ki- şilikleri ıçinde değerlendırılmesı bir yana, arkasından ya- şanan gelişmeler. sendikacılığımızın içinde buiunduğu ko- şullar açısından kimi önemli ıpuclan verıyor. Biri iktıdar ortağı ve partı liderı, diğeri Türk-iş'in, Türki- ye'deki en büyük işçi konfederasyonu başkanının, karşı- lıklı sadece bırbirlerini değil, örgüt/erinı de hedef alan "o'er'- terdensilme "gıbi çok iddıalı kapışması. kamuoyunun an- cak bırkaç günlüğüne ılgisını çekebıldı. Kimi merkezlerde Çıller'e tepkinin, sendikalara, ışçı ta- banına ındirgenmesi denenen eylem gırişimlen olduysa da, birkaç yüz kışının toplanması ile sınırlı, "yapılması, yapıl- mamasmdan daha kötu" boyutunda kaldı. Muhalefet partılerı bile işı pek fazla ciddiye almadılar. Çiller'ı eleştiren bır-ıkı demeçle yetmdıler. Milyonlarca işçının kazanılmış haklarına. sendikal hak- lara bu boyuttakı birdüşmaniık, öylesıne geçıştırilecek bir konu mudur? Yoksa Türkiye'de kazanılmış ışçı haklarının, sendikal hakların gerçek anlamda sahibı ve bekçisi, siyasi partiler, sendikalar mı kalmamıştır? Kapışmanın satır aralarında Çiller, geçicı 40 bin işçinin sözleşme sürelerıni uzatmayacağını. kinle, işçılerle köy- iüleri karşı karşıya getırerek söylemese, kamuoyu geçıci 40 bin işçinin sözleşme sürelerının uzatılmayacağından ha- berlı olmayacak. Benım anımsadığım iki yaz öncesinde Bayram Meral, yıne Çıller'le bu konuda kımı hak koparmanm pazarlığın- daydı. Kendi imzaladığı bir protokol ile bir kısmının kad- roya alınması koşulu ile çoğunluğunun bir daha işe alın- mamasını kabullenmişti. Bu yıl ıse on binlerce geçici işçinin hiç işe alınmadığını, alınanların ıse çok kısa sürelı çalıştırıldıklarını. bir kısmının da özel idareler kadrolanna, taşeronlara aktarılarak sen- dikasızlaştırıldıklarını kulaktan dolma biliyoruz. Bir sendika, 40-60 bin uyesınin kazanılmış hakları geri alınırken zamanında karşı durmaz. bunun kavgasmı ver- mek şöyle dursun. işçi üyesının başına gelenleri kamuoyun- dan bıle saklayacak bir konuma gelmışse, Çiller yapısın- da bir sıyasetçıden başka ne beklenir? Türkiye'de sendikal haklarda. işçi haklannda gelinen nok- taya bakın ki. Hak-lş Konfederasyonu'nun eskı başkanı şu anda Çalışma Bakanı Necati Çelik, eveleyip gevele- yipdeolsa, "defterden s//me"boyutundakı bırcıddikav- gada. sonunda Çiller'in yanında bir tavır çızıyor. Eskı Hak-lş Genel Başkanı Necati Çelık, REFAHYOL ko- alısyonunda Çalışma Bakanı olunca sendikal ılkeleri, ışçı haklannı unuttu da. ANAYOL koalısyonunda bakanlık ya- pan Türk-iş'ın eskı genel sekreterı Emin Kul daha mı iyi sınav verdi? Düşlerinde siyasete atılmak olan ve aslında sadece bu- na yatırım yapmaya çalışan bugünün konfederasyon baş- kanları ya da sendika başkanları aynı yerlere gelebılseler durum farklı mı olacak? Kışılıklerinı, değışimlerini yakından izleyebilmiş biri ola- rak, "Bu yozlâşma tablosu ıçinde, giderek daha kötüsü olacak" demek zorundayım. Türkiye'de herkes sıyası gelişmeler ve siyasi lıderlerde- kı değerler çöküşü ıfe uğraşırken, sendıkalarla. sonuç ola- rak liderleriyle de ilgilenilmeye bıle gerek görülmeyen bir ortamda başka ne olması beklenir? * * * Dünya düzeyinde sendikalara kılıt vurmanın hedeflen- dıği bir süreç yaşanıyor. Şımdi sendikal haklara karşı savaş, dünya düzeyinde uluslararası tekeller eliyle ve serbest piyasa ekonomısı. ye- nı dünya sömürü düzeni, ıdeolojisı içinde açılmış bulunu- yor. Bütün ekonomik reçeteler sosyal devletten vazgeç- meyi, kazanılmış işçi haklarının aşağı çekılmesını, ucuz iş- çiliğı, akıl almaz bir yenı sömürü düzenını savunuyor. Sol ıdeolojiler, siyasi partiler darmadağınık. Bu akıl al- maz insan sömürüsü düzenıne, doğal örgütlenme yapısı içinde karşı durabilecek bir sendikalar kaldı. Sömürü dü- zeninin ideologları bunu çok iyi bıldikleri için, ücretler an- lamında bırsorun olmasada, sendikalann işini bitırme, ka- pılarına kilit vurma çabasındalar. Bu çok yönlü saldırıda dünya sendikacılık hareketi. li- der kadrolan. kilit vurdurmamanın yenı arayışlan içinde. Bizım lider kadrolar ise bu zorlu kavgaya girmek yerine, sendikacılığın kısa sürede nımetlerınden olabildıği kadar çok yararlanmanın arayışındalar. Osmanlı Imparatorlu- ğu'nun çöküş sürecinde sefahatı seçen padişahlara ben- ziyorlar. Işçilerin sendıkalarına kilit vurdurmamak üzere önce bu yapıyı değıştirme kavgasmı vermeleri gerekıyor. Rusya'nm getirdiği smırlamalar, esnafı endişelendirmedi Bavul ticaretinde ıımııt Rus mafyası TAHSİN AKÇA Laielide ba\ul ticaretine yönelik çalışan tekstil esna- fı. Rusya'nın miktar \e de- ğer sınırlaması getiren ka- rarlanna karşı mafy'aya bel bağladı. 1 Ağustos'tan itiba- ren)ürürlüğegıren \e_\olcu beraberinde Rusya'ya güm- rüksüz sokulabilecek eş\ a li- nıitini 2 bin doiardan bin do- lara ındiren yeni sınırlama- ların. Bağımsız De\letler Topluluğu ülkelerindeki gümrükîerde mafyanın hâkim olması nedenıyle ra- hatlıkla delmebıleceğini be- lirten yetkıliler. daha önce uygulanan sınınn da bu yol- }a kolay ca aşıldığmı kaydet- tiler. Bin doiar limitini aşan y ol- culara \ üzde 30 gibi y üksek oranda gümrük \ergisi uy- gulaması getiren. 200 kg'ın \e\a 10 bin dolann üzenn- deİJ mallan ise \ ergiden mu- af turma\'an yeni düzenieme- lenn. Rusya'da mafyanın da- ha da gelişmesine zemin ha- zıriayacağını ifade eden La- \eh Tekstil Esnafı Derneğı Başkanı Abdullah Demir, *" Ru«a'da de^let henüz ve- terince sisteme yerleşebilmiş değiL Kanşıkhkİar \ar. Güm- riikler zaten mafŞanın hâki- miyetinde olduğu için rüşve- ti veren istediği kadar malı ge- çirebiliyor. Rusva'da da işsiz- lik var. Orada mihoniarca insanın geçimini ilgilendiren birticaretbu" dıye konuştu. Türkiye'de öncelen ba\ul ticaretine yönelik kalitesiz mal iireten firmaların da. Rusların daha fazla seçicı davranmasından sonra. ka- zandıklannı > atınma yönel- terek kalite arttırdıklanna işa- reteden Demir. şöyle konuş- tu: "*Ba\ulticaretienazlOse- ne daha sürer. Ancak hükü- metin de ticareti geliştirmek için çaba sarfetmesi gerekir. Esnafı >ol ücretini karşılaya- rak bu ülkelere götiirmesi bi- le çok büy ük bir katkı sağla- yacaktır. Singapur. Suriye, İran gibi ülkeler, Türkiye'yi tereih eden mih oniarcaRus 'u kendi üJkelerineçekmeye ça- lışırken. de\1etsenelerdir La- leli'nin varlığınıyoksa>iyor." İstanbui Ticaret Odası Baş- kanı Mehmet Yıkünnı da en- gellemelerin sonuç \erme- yeyeceğı görüşünde. "Güm- rüklerde rakamlan düşük Uç otomobil şirketi, üç kültür, üç yönetim anlayışı ERKAN ALTINSOY Bavul ticareti yapanlar. Rus göstermek mümkün" dıyen Yıldınm. zaten ticareti ko- laylaştırmak içın işlemlerin e\raka dayandırılmadığına dikkat çekti. Bavul ticaretine dönük ça- lışan Osmanbey 'deki firma- lardan biri olan Megi Gi- yim'in yöneticisi Akın Can ise ticarette talebin beîirle- mafŞasına gü\eni>or yici olacağını kaydede- rek.~\enidüzenlemderin ba- vul ticaretini ciddi olarak en- gellemeveceğini düşünüyo- rum. Bu ülkede maf\a o ka- dar etkili ki gümrüklerin dı- şında Rusva'daki satış ma- ğazalarının kiralarını bile mafŞanın beliıiediği söyleni- \or" dedi. Rus turistler ortalama 2 bin dolar harcıyor \HMETŞEFİK Trabzon- (Cumhuriyet) Bağımsız De\letler Topluluğu'ndan (BDT) ül- iemize gelen turıstlerın ıçinde en faz- ıi harcamayı Rus ruristlerin yaptığı be- rlendı. Rus turıstlerın kişi başına 2 •n dolara yakın alışvenş yaptıkları •aptandı. Karadeniz Teknik Cniversi- 2si (KTÜ) Iktısadi \e tdari Bılınıler Fakültesi uzmanlarından Nevzat Ka- laycıoflu tarafından gerçekieştırilen bir araştırmada. BDT'den ülkemıze gelen turistlerin ticaret ve turizm hare- ketleri irdelendi. 617 tunst üzennde yapılan araştır- mada en büyük gurubu ağırlıklı olarak Ruslar oluştururken. Gürcüîer. Azeri- ler ve diğer cumhunyetlerden gelenler bunlan izledı. "Ne kadar döviz getir- diniz" sorusuna Rus turistler ortalama 1700 dolar. Gürcüîer 10S dolar. Azerı- ler 355 dolar \e diğerlerı (L'krayna, Beyaz Rusya \e Türk cumhuri>etlerı 961 dolar yanıtını \erdıler. Ancak turistlerın getırdıklerı dö\iz mıktarının bunun çok üzennde oldu- ğu. çeşıtlı nedenlerden dolayı gerçek deâerı sö\ lemekten çekindıkleri ıfade edHdı. ABD'li otomobil üreticilerinin yüzü güldü • Amerikan otomobil üreticilerinin üçü de 1995'i iyi kapadı. GM 6.9 milyar dolar kâria başı çekiyor. Bunun sonucunda GM'nin Amerıka'daki 352 bin çalışanının her birine 800'er dolariık kâr payı ödemesı yapıldı. GM'nin Saturn modelınin üretıminde çalışan 6700 işçinin herbirine ise 10 biner dolar civarında kâr payı ödendi (bu işçılerin sözleşmelerinde bu ödemeler Saturn satışlarına bağlanmıştı ve Saturn de geçen yıl yok sattı). Ford da geçen yı\ 4.1 mılyor dolar kâr etti ye Amerika'daki 160 bin çalışanına 1700er dolariık kâr payı dağıtıldı. 1995'* iki milyar dolar kâria kapatan Chrysler ise 79 bin çalışanından her birine ortalama 3.200 dolariık kâr payı ödemesi yaptı. Geçen yıl iyi diğer şirketlere göre iyi kârlar elde eden bu üç şirket yıne de kâr hedeflerine ulaşamadılar. Dağıtılan kâr payları geçen yıla göre biraz daha düşük. Bu şirketlerin yöneticileri de daha düşük kâr paylarından nasibinı aldılar. 1994'te 9 milyon dolar kazanan Chrysler'ın genel müdürü Robert Eaton'a 1995'te 7 milyon dolar civarında ödeme yapıldı. GM'nin tepesindeki John F Smith1994'te 10.5 milyon dolar kazanırken 1995'te 7 milyon dolar kazanabildi. Ford'un Müdürü Alex Trotman 1994'te 13 milyon dolar civarında bir ücret alırken geçen yıl bu 10 milyon dolara düştü. • Bu yıl CNR Fuarcılık tarafından Yeşilköy'dekı Dünya Ticaret Merkezi'nde düzenlenecek Otomotiv Haftası'nda Ticari Araçlar Fuan da yer alacak. Fransız kamyon akrobatı Patrick Bourny takla atan ve şaha kalkan kamyonlarla bir gösteri yapacak. Bourny ve ekibi süratle giderken. kamyonu. iki tekerleğı üzerinde tıpkı bir at gibi şaha kaldırabiliyor. • Mazda, Türkiye'de bu yılki satışlarının yıl sonuna dek geçen yıla göre yüzde 200 artacağını öngörüyor. P ostadan basın bültenleri çıkmasına alışmışız, geçenlerde zarfın içinden kitap çıkması hem şaşırttı hem de sevindirdi. Güncel Yayıncılık iarafından Nisan 1996'da yayımlanan "Otomobil Devlerinin Yarışı" isimli kitap Amerikalı mali analıst Maryann Keller'in kitabından çevrilmiş. Otomobil endüstrisinin üç devi General Motors, Volksvvagen ve Toyota'yı konu alan incelemede bu şirketleri yaratan ve yöneten kültürler ve bunların bu şirketlerin yapılarına nasıl yansıdığı anlatılıyor. Hem otomobil endüstrisi hem de büyük şirket yönetimiyle ilgilenenler için bir solukta okunacak bir kitap. Kitabın arka kapağındaki (okumaya) "kışkırtıcı" sorular kitabı özetliyor denilebilir: GM, dünyanın en büyük şirketi haline geldikten sonra hangi stratejik hataları yaptı? Sendikalann yönetimde söz sahibi olduğu Volksvvagen'da 1950'lerin başarısı niye bir kez daha tekrarlanamadı? Gerilerden gelen Toyota, hangi dinamiklerle iki büyük rakibini geride bıraktı? Amerika'da 1993'te yayımlanan bu kitap zamanlama clarak tam da bu dev otomobil üreticilerinin ve genel olarak da otomobil endüstrisinin yeniden yapılanma aşamasında olduğu bir döneme denk geliyor. Amerikalı üreticiler 1980'li yıllarda kendi pazarlarındaki Japon atağı karşısında bocaladıktan sonra yeniden rekabetçi bir duruma girerken çok daha kalabalık sayıdaki Avrupalı üreticiler Japonların bir süre sonra Avrupa'da da istediği kadar otomobil satmasına izin verilecek olması nedeniyle o "kara gün"den önce kendilerini Japonlarla rekabet edecek duruma getirmeye çahşıyorlar. Tabii, bütün bunlar Japon Yeni değer kazanmaya başlamadan OTOMOBİL OEVUIIİNİN önceydı. Ekonomik durumun kötüye gitmesı Japonlan da yeniden yapılanmaya itiyor •je şimdiye kadar geleneksel özellikleri korunan şirketleri farklı politikalar izlemeye başlıyor. Kitapta ele alınan her üç kültürdeki insanların da milliyetçi duygulara sahip olduğu ve dünyanın en iyi otomobillerinin kendi şirketleri tarafından üretildiğini düşündükleri belirtiliyor. Bunda gerçek payı yok değil ama, tabiı tümüyle de doğru kabul edilemez. Kitabın konusu olarak neden bu üç şirketin seçildiğı ise şöyle açıklanmış: "Mesela GM, ıçinde bulunduğumuz yüzyılın birçok döneminde otomotiv sanayiinin başlıca temsilcisi olmuştur. Değişik sınıflara ve amaçlara yönelik otomobil anlayışını geliştıren kişi, 1920'lerin otomotiv dehası Alfred Sloan 'dı. Ikinci Dünya Savaşı sonrası harabe halindeki Almanya 'dan yükselen Volksvvagen, Amerıka pazarına göz ardı edilemeyecek bir pazar payı ile giren ilk yabancı şirket oldu. Dahası VW, geniş yığınlar için, gerçek anlamda güvenilir, ucuz ve küçük araba üreticisi oldu. Toyota, bütün diğer şirketlerin de faydalandığı, biz Batılılann hayal bile edemeyeceği, çok etkili bir üretim sistemı geliştirdi." Kitapta izlenilen anlatım yöntemi karşılaştırmalı şirket tarihi olarak nitelendirilebilir. Şirketten şirkete geçişlerin yanında şirketlerin tarihinde de ileriye ve geriye atlamalar yapılmış ve bu da kitabı daha okunabilir bir duruma getirmiş. Bu üç şirketin bugüne kadarki yaşamları her alandaki şirketler için derslerle dolu. •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear