25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ip ^\ĞUSTOS 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Danıştay 8. Dairesi, Gazi Üniversitesi'nin yaptığı başvuruyu reddederek öğrenci lehine karar verdi 6 Tutukhı öğrencinîn kaydı sflinenıez 9 ALF»ER BALLI - Damştay. davası süren öğ- renci aıin tutuklu olarak yargılansa da kay- dınıra silıııemeyeceğine karar verdi. An- kara <6. Idare MahkemeM. Celal Mutad- lı öğrencinin kaydının yapıiması ıstemi- nı recâdeden Gazi Üniversıtesı'ninişlemi- ni iptal ederken. karann bozulmasi ıste- jnini inceleyen Danıştay öğrenci lehine karar verdi. Damıştay 8. Dairesfnin. 18 Hazıran 1996 tarihİi karannda Celal Mut'un Ga- zi Ümıversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi öğrencisi olduğu sırada işledi- gı ö n e sürûlen suç nedeniy le tutuklandı- ğjve sekizvılbonratahlıveedildiğı kay- dedilcii. Mut'un yargılanma aşamasında kaydısnın sılinmesi üzerine. kaydı silinen öğrencilenn başv urmaları durumunda • Danıştay 8. Dairesi, tutuklu olarak yargılanan öğrencinin kaydının silinemeyeceğine karar verdi. Dava konusu olayda Ankara 6. İdare Mabkemesi, tutuksuz olarak yargılanan Celal Mut adlı öğrencinin kaydının yapılması istemini reddeden Gazi Üniversitesi'ni haksız bularak işlemi iptal etti. Gazi Üniversitesi'nin temyiz başvurusu üzerine dosyayı görüşen Danıştay 8. Dairesi, üniversitenin istemini reddetti. kaydının yenilenmesini düzenleyen 2984 sayılı > asadan yararlanma başv urusunda bulunduğunun anlatıldığı kararda. okul yönetiminin bu ıstemi reddettıği vurgu- İandı. Kararda. Mut'un üniversitenin bu işlemi üzenne Ankara Bölge İdare Mah- kemesi'ne açtığı dava üzerine dosyayı görüşen Ankara 6. İdare Mahkemesi'nin "... devlete karşı suç işlediği nedeniyle 1980 y ılında tutuklanan davacı bu suçtan hüküm givse dahi 1983 yıJından önce iş- lenmiş bir suç nedeniyle 2984 savılı >asa- dan doğan öğrenim hakkının ortadan kaldırılamayaeağı"'gerekçesıy le işlemi iptal ettiği belirtıldi. İdarenin bu karar üzerine temy iz istemiy le Danıştay 'a baş- \urduğu kaydedilen kararda. Danıştay Tetkik Hâkimi Özdal Özeren'in temyız isteminin reddedilmesı yönünde görüş biidirdiğı belirtildi Danıştay Savcısı Bel- ma Kösebalaban'ın da temy iz isteminin reddiyle idare nıahkemesinin karannın onanması yönünde görüş biidirdiğı belir- tildi. Danıştay 8. Dairesi. davacınındev- letin kişilığine karşı işlenen bir suç ne- denivle hüküm mv mediöine ve varmlan- ması de\amettığinegöre hakkında veri- lecek karann kesınieşmesine kadar eğı- tinıine de\am etmesi gerektiğıne karar \erdi. Danıştay. Gazi Cni\ersitesı"nın Ankara 6. İdare Mahkemesı'nce verilen kararın iptaii istemini reddederek. İdare Mahkemesı'nin karannı onadı. Kararda aynca. de\ letin kişiliğine karşı işlenen suçlar nedeniy le hüküm giyenlerin y ük- seköğretim kurumlarınagiremeyeceğıni belırten 2547 sayılı yasanın 45. madde- sinin c fıkrasmın 9 Haziran 1991 gün ve 20896 savılı Resmı Gazete'de vavımla- nan 3747 >a\ ılı yssa ile yürürlükten kal- dınldığı da anımsatıldı. Üni\ersite öğrencileri hakkında harç- ların kaldınlması ve demokratik ünıver- site istemlerıni dilegetırdiklen eylemler nedeniyle çok sayıda dava açılmıştı. 23 Mart 1996 taribinde Ankara da gerçek- leştirilen \e 2 binin üzerinde öğrencinin katıldığı eylem. Ankara Ünıversitesi Dil \e Tarih Coğrafya Fakültesi'nde olaylı sona ermişti. Olaylar sonunda çok sayı- da öğrenci polis tarafından coplanmış. gözaltına alınan 270 öğrenci hakkında "2911 saytlı Topiantı veGösteri Yüriiy üş- leri Yasası"na muhalefet ertikleri ve ka- mu malına zarar verdıkleri gerekçesiyle dava açılmıştı. Ögrencilcrden tutuklu olarak yargılanan 26'sı çıkanldıkları mahkemeler tarafından tutuksuz olarak yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Ha rp Akademileri Strateji raporu Ordudan 'aktif politika' önerisi • TSK. Kardak krizi sırasında kısa sürede çatış- ma ontamına gelindiğini de anımsatarak harekât alanına hızlı birlik intikaline yönelik hazırlık ya- pılması gereğine dikkat çekti. Attilâ İlhan, şiiri nedeniyle açılan davanın çok komik olduğunu söyledi 'Vapurunaüalunasövülmez' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu )-Türk Sılahlı Kuv vet- lerı (TSK). Egedekı uvuşmaz- lıkların hedefının. Yunanıs- tan'ın. —Megali Idea"sinı ger- çekleştirmek amacıyla "yan- bş taraflta bulunan" adalan da kullanarak Ege'yı bir Yunan denizı halıne getirme çabası olduğunu bıldırdı. Yunanıs- tan'ın. adacık ve kayalıklarla ilgili olarak ulusal ve askerı gücünün. politık hedeflerını destekleyebılecek düzeye gel- rrîesını ya da Türkıye'nın cıd- dt bir bunalıtm düşmesını beklediğını kaydeden TSK, Türkıye'nın. ınısıyatifi elınde bulunduran aktıfpolitika ızle- rnesı gerektiğını \urguladı. TSK. Kardak krizı sırasında kr'sa sürede çatışma crtamına gCİindiğını de anımsatarak ha- rekât alamna hızlı birlik ıntıka- line yönelik hazırlık yapılma- sı gereğine dikkat çekti Harp Akademılerı Komutanlığı'nca hazırlanan "Ege Ada, Adacık ve Ka>alıklannın Cografi-Ta- ritıi-Hukuki Durumu \e l \- gulanan Politikalar" konulu stratejı raporunda. Türk- >'u- nan uyuşmazlıklarının temel nedenıntn. zamanın biiyük de\letlerince dıkte edilen ve AVıadolu'nun ıçıne kadar so- kulmuş olan adalann Yunanis- tan'a aıt olmasım saglayan je- opolitık statüko ile ıkı de\ letin gçnel turumlan olgularına da- yandığı belirtıldi Raporda. "Ege'deki uyuşmaziıklann he- defî ise V'unatıistan'ın " Megalı ldea°sının(Bü>ükVunanistan ideali) gerçekleşmesine var- dımcı ülmak amacıyla yanhş tarafta bu lunan' bu adalan da kullanarak Ege'yi bir Yunan denizi haline getirme çabası- dır" denıldi. Türkiye'nin mevcut ve ben- zerı sorunların ikılı müzakere- lef ile çözümlenmesınden ya- na oldufuna ışaret edilen ra- parda. Ege'de 6 mılın üzerin- de bir karasuları uygulaması dadahil olmak üzere hiçbirol- di birtıyi kabul etmeyeceSini. b^yle bir gırışime karşı gerek- tıjinde tüm mıllı güç unsurla- ruleyanıtvermeyehazıroldu- ğıinudakararlı birşekılde gös- terdıgı anımsatıldı. Yunanis- tan'm Kardak konusunda mevcut polıtıkasının başanlı olmasi durumunda Ege'de benzerı arazı parçaları üzenn- de de hak ıddıa etmesının bek- lenmesı gerektığı dıle getiri- len raporda. "Bu nedenle»eri- lecek en ufak bir odün. gele- cekte Türkiye'yi çok daha bü- v iik pn>WemlerJe karşj karşıya bırakacaktır" görüşü vurgu- landı. \unanıstan'ın. 12 mıl uygulamasında olduğu gibı adacık ve kayalıklarla ılgılı olarak da ulusal ve askerı gü- cünün. politık hedeflerıni des- tekleyebılecek düzeye gelme- sını veyaTürkıve'nin cıddı bir bunahma düşmesinı bekledığı kay dedilenraporda.şöy le den- dı' "Türkiye. politikalannı bu gerçeğe göre şekillendirmek zorundadtr. Ege'de gerileyebi- lecegi son noktaya kadar gel- miş olan Türkiye'nin me>cut stratejisinin başansı. ancak hiçbirdönemde \uııaııistan"ın bekkdiği zaafa diişmemekle\e uluslararası hukukça korunan hak >e menfaatlarını koruma- daki karariılığını \e haklılığını tüm uluslararası plarformlar- da duyurabilme becerisi ile mümkündiir. Chsa jeopolitik konumu. sosyoekononıik özel- likleri ve tarihi gerçekleri. Tür- kiye'nin belirli periyodlarla ciddi bunalınılar yaşadığını göstermektedir. Türkiye'nin inisiyatifi yeniden ek gecirmek \egekcekte kaçınılmazolduğu görülen çahşma nedenlerini ortadan kaldırmak üzere. ön- celikle hukuken daha avantaj- lı olduğu sorunJu sahalardan başlamak üzere inisiyatifi elde bulunduran aktif bir politik iislııp kullanmasının gerekli ol- duğu görülmüşriir. Bu neden- le birlik egirimlerinin >e hare- kât sahasına hızlı birlik intika- linin sağlanaması hayari önem taşınıaktadır. Askeri gücün ne zaman \e ne ölçüde kullanıla- caği mevcut koşullar \e sivil otorite tarafından dikte edil- miştir. Bu nedenle yapılacak planların dinamik. esnek ve koşullara uygulanabilirbirya- pıda olmaları »trıklidir." Cinayet Saati hcıliç 'fe hir vapıını vıtnhdür dön kişı demirlemiftı eli kolıı bağlndı ağlıvordıı dört bıçak çekı'p vunhılar dört kişi vemveşil hir cıv gökte dağılıyordu deli caf'er ismuil luyfur ve fafi maktulün onbi'f yıİlık arkadaşı üçıi kamaıvt atcki aşçıbafi dört btçak çekip vıırdıılar dört kişi cinuyeti kör hir kayıkçı gönlii ben gördiim kulaklanm gönlii vapur kudttnlu kııdıtz gihi bögürdü hiçbiritüz orada voktıımız demirlemişli cli kolıı buğlıvdı cıglıvordu oıı «V damla gözyafiııı suydım ııllalıına kitahına söviip savdım şalcık ııabız gihi utıvordu sarhoftıım ku\ııııpuşıi duvdım ln\hıriııiz orada voktıımız lıuliç /c bir vapıını vıırdıılar dört ki$i polis katillcri arıvoniu deli cafer ısımıil tav/ur re şaşı iizerinn' \ iiklediler bu i$i sarhoştum kasıınpa^a davdım vapıını onlar vunlıı ben vurmadım ciııavcti kör hir kııvıkçı gönlü ben vıırsam kendimi vııracaktını MİVASE İLKNLR Türkedebıyatının ün- lü şaıri Attilâ İlhanın. Halıç'te bir vapurun sö- külüşünü anlatan "Ci- nayet Saati" adlı şiirin- de vapura küfretmesi di- ne hakaret sayılarak da- va açıldı. Ahmet Kaya'nın şar- kısınasözolanbuşiirde, suç unsuru sayılan "*al- lahına kitabına söv- düm" dızesı gerçekte vapur için söylendıgi halde dava açılmasını komik bulan »air Attilâ İlhan. "Benşiirde vapu- run ailahına kitabına sö- \ üyorum: vapunın allahı kitabı olur mu?" dıye sorarken. suç duy uru- sunda buiıınan müftü Zekeriya Şim- şek "Bi/im allahınıız ve kitabımız, ay nı zamanda vapurun da allahı ve kitabıdır. sövülemez" dıyor. Bu komik davanın öyküsü şöyle gelışir- Alanya Müftüsü Zekeriya Şim- şek. 1994 yılıntn Aralık ay ında bin- diğı bir tican taksıde Ahmet Ka- ya'dan. sözleri Attilâ Ilhan'a ait "CinayetSaati" adlı şarkıyı tesadü- fen dinler. Daha doğrusu dinlemek zorunda kalır. Şarkının sözlerini bil- meyen \e vapur için yazıldıgından habersız olan müftü. bir dizeye ta- kılır. Müftü Şımşek. söz konusu dize- de "ailahına kitabına sö\düm"den- mesinı dine hakaret sayarak Alan- ya Cumhuriyet Saveılığı'na bir dı- lekçeyle ihbarda bulunur. Alanya Savcılığı. kasetın fstanbul'da bası- lıp dağıtılması nedeniyle konuyu incelemesı için dosyayı istanb'ul Sa\cılığı'na gönderir. Aradan koskoca iki yıl geçme^ı- nekarşın fstanbul Cumhuriyet Sav- cısı Hasan llüseyin Cünay. müftü- nün şikâyetini yerinde bularak da- v ay ı açar. Şaır Attilâ İlhan. davanın çok ko- mik olduğunu. şiirde konu edilen vapurun ailahına dınine küfredıl- mesınin suç unsuru sayılamayaca- ğını belirterek şunları söylüyor: "Dava neresinden bakarsamz ko- mik. Şiin Haliç'te demiHeıniş eski bir vapurun sökülüşünii anlatıyor. Attilâ İlhan, "Hiç vapurun allahı. kitabı olur mu" dive soruyor. Ailahına ve kitabına sö- vülen de bu eski vapur. Vapurun dini. allahı, ki- tabı söz konusu olanıaz. Kaldı ki, bir dava açılır- ken eserin bütününden hareketedilir. Burda sa- dece bir dizeye bakıla- rak dav a açılamaz. Ger- çi savcılıktan banaya da Ahmet Raya'ya henüz intikaf eden bir şey yok. Dava bana mı. Ka- ya'ya nııyoksa kasediçı- karan Raks fırmasına mı açılmış, o da belli de- ğil.A>nca "allahına kita- bına söv nıek' fliligüney illerinıi/de sıkça işlenir. Adanalılann büyük bir kısmı her gün birilerinin ailahına ve kitabına küfreder. Ozaman Adana- lılann her gün adliyeye gidip gelme- si lazım." Şair İlhan. şiirde vapurun ailahı- na ve kitabına söuildügünü söyle- se de müftü "Olsun.. varatan bir- dir" diyerek ihbarmda haklı oldu- ğunu ve ceza venlmeM gerektiğini savunuyor. Şımşek. ^avcılıgın bu konuda da- va açtığından da habersiz. Dava açıldığını basından öğrendiğıni söylüyor. Kendısıyle telefonda gö- rüştüğümüz Müftü Şırnşek. neden ihbarda bulunduğunu şöyle açıklı- yor: "1994 Aralık ayının ortalann- da Aianya'da bir taksiye bindim. Takside Ahmet Kaya'nın bir şarkı- $ı çalınıyordu. Bu şarkıda allaha ve kitaba sövülüyordu. Kasedin suç unsuru taşıdığınıdüşünereksavcılı- ğa birdilekçe ile ihbarda buiundum. Aradan iki yıl geçtiği halde ses çık- madı. Herhalde unufuldu diye dii- şündüm. l nıudumu kesmiştim. Da- va açıldığını basından öğrendim. Şiıııdi MZ vapura külredildiğini söy- liıvorsunuz. Bu, suçu ortadan kal- dırnıaz. Çünkü bi/im inancımıza uıire varatan birdir ve vapurun da Mlahı vardır. Küfredilemez." Müftu $ımşek'e bu sözün güney illerınde. özellikle de Adana'da çok kullanıldığını hatırlattıgımızda ıse "Cahil insanlarorda da var. Ancak duy duğuma göre böyle küfür eden- ler orada da azalmış. Koskoca bir şair cahil insan gibi küfretmemeli" dıve vanıt verıvor. TÜBAdan kadrolaşmaya tepki tOzerklik olmazsa fcilim de olmaz' Kaynak Yayınlan'ndan şeriat uyansı AMC4RA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Bilimler Akademısı|TLBÂ).özerkbı- lim kurumlarına geçmişte ya- pılan bazı müdahalelerin ül- keyi gerı kalmışlığagötürebi- lecek r zararlara yol açtığını vurgulayarak "Eğer özerklik obnazsa bilim de olmaz" gö- rüşünüdilegetırdı. RP'nin Yetkı Yasası ile Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumıı (TLBİ- TAK). TL'BA. Atom Enerjisi Kurumuve Mıllı Prodüktıvı- te Merkezi'ne yönelik kadro- laşma gırışımıne ılk tepkı. TL'BA Akademı Konse- yi'ndengeldi. Konseydenya- pılanyazılıaçıklamada. bifım karumlannın görev ınm. ülke- de bilimsel düşüncenm yer- leşmebi. bilımın bütün dalla- rında araştırma etkınlıklennin gelıştinlmesı. bilim ınsanları yetiştırilmesi v e bunlann des- teklenmesi olduğu vurgulana- rak. snası dalgalanmalardan etkilenmemesi ıçın bu kurum- lara özen göstenlmesı gerek- tifeine dikkat çekildi. "Açıklamada. TÜBİTAK ve TÜBA'nın Başbakan'a bağlı. ancak tüzel kışıhğe. ıdari ve malı özerklığe sahıp. kural olaraközel hukuk hükümlen- ne tabı kurumlar olarak ku- rulduğuna işaret edılerek. şöyle dendi: **Özerk bilim kurumlarına ytjçnıişte yapılan benzeri mü- Ği haleter. salt bu kurumlarda d^il ve fakat Türk bilim ya- şamında giderilmesi mümkün olmay acak ülkey i geri kalmış- lığa götürebilecek zararlara yol açmıştır. Bilim kurumlan. özerk olmadıklarında. uzun vadeli bilim politikalan oluş- turmakta tarafsız, güvenilir. rutarlı ve saygın olanıaz. ülke- nin kendilerinden beklediği görev leri yerine getiremezler. Özerklik, bilim kurumlannın olmazsa olmaz koşuludur." ANIC\RA (Cumhuriyet Bürosu^ - Kay nak Yay ınları sahibi Ismet Öğütçü. Prof. Dr. İlhan Arsel'in "Şeri- at'tan Kıssa'lar" kitabına gösterilen şeriatçı tepkileri protesto ederken. Türk hal- kını gelişmeler konusunda dikkatli olmay a çağırdı. İş- çi Partısi Genel Sekreteri Mehmet Bedri Gültekjn de. "Şeriatçı basının saldırısı. özgiir düşünceli. farklı dün- ya görüşlerine sahip yurt- taşlann vaşam hakkına yö- neliktir" dedi. Kaynak Yayınlan Sahibi Öğütçü. kendilerini hedef gösteren radikal sağ görüş- lü Akıt eazetesi hakkında • İlhan Arsel'in. "Şeriat"tan Kıssa'lar" kitabını yayımlayan Kaynak Yayınevi'nin sahibi Ismet Öğütçü, şeriatçı tepkileri protesto ederken. Işçi Partisi Genel Sekreteri Mehmet Bedri Gültekin de, "Saldırı özgür düşünceye, yaşam hakkına yöneliktir" dedi. İstanbul DGM Başsavcılı- ğı'na suç duy urusunda bu- lunmasının ardından kendi- lerine yönelik saldırıların arttığını bıldirdi. Öğütçü. dün yaptığı yazılıaçıklama- da. "Yayınevımizeveyazan- mız Arsel'e karşı. yalana ve tertibedayalı kışkırtmalan- nı bir haftadır sürdüren şe- riatçı yay ınlara karşı herke- si dikkatli olmaya çağınyo- ruz" dedi. işmet Öğütçü. dünkü Ak- it gazetesinde yer alan. Prof. Dr. Arsel'e yönelik tehdıt ve küfürlerin bulunduğuya- zıya dikkat çekerek buıuın bir suç olduğunu sö\ ledi. Akit gazetesinde "Kamu- oyuna" başlıklı yazıda şiı ıddialara yer verıîdı: "Haf- talık bir dergide yer alan ve her şey i ile dışanda olan bu sapık Prof'un yazdığı kita- ba dayandınlan tez. tüm in- sanlarda olduğu gibi bizler- de de infiale yol açmıştır. İl- han Arsel adlı sapık Prof. ta- rafından ya/ılan ve uzun sü- redir kitapçı ratlarında bu- lunan kitap. onu vayınlayan y ay ınev inin ne ilk. ne de son pisliğidir. Yıllardan beri İs- lanı ve onun kutsallarına düşünre özgürlüğü kisvesi altında küfreden bu kişiler hakettikleri eezaya uğraya- caklardır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın." İşçi Partısi Genel Sekre- teri Gültekin de dün yaptı- ğı yazılı açıklamada. şeriat- çı basının Prof. Dr. Arsel'in kitabına karşı yürüttüğü tahrik ve saldın kampanya- sını kınadı. Gültekin. "Kampanya yalan üzerine inşa edilnıiştir. Kitapfa hiç kimseye küfür edilmemek- tedir"dedi. Türkiye'nin bü- y ük bir tehlikey le karşi kar- şıya bulunduğunu kayde- den Gültekin. "Bu tehlike, özgür düşünceli herkesin, farklı dünya görüşlerine sa- hip y urttaşların. değişik inançları savunanlann ya- şam hakkına yöneliktir. Bu tehditancak örgütlü bir nıü- cadele ile bertaraf edilir" açıklamasını yaptı. Türkiye, zorunlu eğitiıııde en geride E.Mİ.VE K.^PLA.\ A\KARA-Mi!h Eğitim Bakan- lığı. şeriatçı çevrelerin ımam-hatıp ortaokulları ve Kuran kurslan konu- sıındakı baskısı nedeniyle 8 yıllık zorunlu eğitimin uy gulanma biçimi üzerinde net bir politika belırleye- mezken. Türkiye. zorunlu eğitimde en geri olan 8 ülke arasında yer alı- yor. Madagaskar. Koiombıya. Bangladeş. İran. Myanmar. N'epal, \'ıetnam ve Türkiye dışındakı bütün ülkelerde zorunlu eğıtım süresi. 6- 12 yıl arasında değışiyor. Imam-hatıp ortaokullan ve Ku- ran kurslarının konumu nedeniy le 23 yıldır yaşama geçınlemeyen 8 yıllık zorunlu eğitim konusunda, 15. Millı Eğitim Şûrası'nda alınan "kesintisiz uygulanması" y önünde- ki tavsiye kararı. REFAHYOL hü- kümeti tarafından dikkate alınmadı. DYP'lı eski Millı ESıtim Bakanı 3 Türk kızmdan biri okula gitmiyor AıNKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Türkıye'de zo- runlu eğit»m süresinin 8 yıla çıkartılması tartişılır- ken. Birleşmiş MİUetler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF). okula gitme yaşı geldiği halde ilkoku- la gönderilmeyen kız çocuklannın oranının yüzde 29 olduğunu belirledi. UNICEF. aynı oranının şeri- at hükümlerine göre yönerilen İran'da yüzde 7'de kaldığmt da saptadı. UNlCEF'in yayımladiğı "Uluslann Gelişmesi 19%" raporunun eğitim bö- lümünde, okula gönderilmeyen kız çocuklann üJ- kelere göre oranlan yer aldı. Türkiye'nin Kuzey Af- rika ve Ortadoğu bölümünde gösterildiğı raporda, kız çocuklannın okula gönderilmeme oranlan şöy- le sıralandı: "Birteşik Arap Emiriikleri-yüzde 1, Dr- dün-y üzde 3, Libya-yüzde 4, Tunus-vüzde 5, Iran- yüztte7,Surij e-yüzde 9, Cezayir-yüzde 9, !\lısır-yüz- de 18, Irak-yüzde 26. L mroan-yüzde 28. Türkiye- yüzde 29, Suudi Arabistan-yüzde 43. Fas-yüzde 55, VemeD-yüzde65." Afrika'da Botsvvana. Asya'da Ja- ponya ve Singapur. Anıerika kıtasında Küba. Jama- ika ve ABD ile Avrupa kıtasında Portekiz'de bütün kız çocuklannın ilkokula gönderildiği belirtildi. Turhan Tayan, toplumun her kesi- minden büyük bir katılımla gerçek- leştırilen şûrada alınan tavsiye ka- rarlarımn yaşama geçirilmesi konu- sunda gereken bütün çabaların gös- terileceğini belirtirken. REFAH- YOL hükümetinin DYP'li Milli Eği- tim Bakanı Mehmet Sağlam. 8 yıl- lık zorunlu eğitimin şûrada kabul görıneyen "5+3"modeliyleuygula- nacağını bildirdı. Eğitim çev releri. bakanlığın deği- şen tav n nedeniy le yaşanacak tartış- malarsonucu zorunlu eğitimin uzun süre yaşama geçırileıneyeceği gö- rüşünü sav unurken. dünya ülkelerı- nin zorunlu eğitim sürelennı hızla arttırdıklanna dikkat çektıler. Milli Eğıtım Bakanbğı \erilerıne göre. Türkiye. zorunlu eğitim >üresi en gerı oian 8 ülke arasında yer alıyor. Zorunlu eğitim süresı 5 y ıl olan \ld- dagaskar. Kolombiya. Bangladeş. İran. Vfvanmar, Nepal. Vıetnam ve Türkıye'nin dışında bütün düny a ül- kelerinde bu süre 6 ile 12 yıl arasın- da değişiyor. Avrupa Birliği ülkelerinde ıse zo- runlu eğitim süresi şöyle: "Alman- va (12).~Belçika (12), Hollanda (11). îngiltere (II), Fransa (10), İspanya (10). Avusrurya (9). Danimarka (9). Finlandiva (9). İrlanda (9). Lüksem- burg (9). \unanistan (9). İtalya (8). Portekiz (6)." "Az gelişmiş ve gebfmekte olan ül- keler" listesinde göslerılen Asya ve Afrika ülkelerınderi'15'ınde zorun- lu eğıtım süresi 8, 13'ünde 9. 5'in- de 10. 4'ündede 11 yıl olması dik- kat çekti. Birleşmiş Mılletler Ço- cuklara \ardnn Fonu (L'MCEF). okula gıtme yaşı geldığı halde ilko- kula gönderilmeyen kız çocuklan- nın oranının yüzde 29 olduğunu be- lırledı. L'N'fCEF aynı oranın şeriat hükümlerine göre yönetılen Iran'da yüzde 7'de kaîdığını da saptadı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Işimiz Zorlaşıyor Refah Partisi'nin foyası gün geçtikçe meydana çı- kıyor. Bir gün önce söylediklerinin tam tersini bir gün sonra söylediklerinde hiç yüzleri kızarmıyor. Bir ba- kıyorsunuz, en üst perdeden atıp tutuyorlar. Sonra bir bakıyorsunuz, aynı konuda sesleri solukları çıkmıyor. Dün söyledikleri ne varsa, bugün onun tersini yapı- yorlar. Hem de inanılmaz bir pişkinlikle. Bu hükümete "REFAHYOL" hükümeti demek de çok zor. Doğru Yol Partisi tam anlamıyla "pısmış" durumda. Genel başkanlarının, yakasını adaletin elin- den kurtarmanın dışında hiçbiretkinliği olmuyor. Za- ten sinirleri de iyiden iyiye zayıfladı. Sözcüklerin an- lamını karıştırdığı gibi, konuşurken lafları da kanştırı- yor. Yürekler acısı bir durum... Erbakan Hoca, böylesine "aslını inkâr" etmesini, kendi yandaşlanna açıklamakta pek zorlanmıyor. "Köprüden geçene kadar..." gibisinden masallarla; "Hele birkadrolaşaltm..." gibisinden avuntularia yan- daşlarını tatmin ediyor. Zaten şeriatçı basınımız da aynı şeyleri pompalamakla meşgul. Halkın unutkan- lıgına güveniyorlar. Geçenlerde bu kesimin gazetelerinden biri "Çekiç Güç Tamam Inşallah" diye başlık atmıştı. Başlığı gö- renler, "Çekiç Güç 'ün varlığını isteyen ve sağlayan" partinin Refah olduğunu sanacaklar. Başlığın altında- ki haber de benzer bir doğrultudaydı. Çekiç Güç'ün uzatılması önerisi, şimdiye dek hep Milli Güvenlik Kurulu'ndan gelirmiş. Bu kez Hoca uzatma önerisi- ni yapmış. Böylece "inisiyatif" Hoca'ya geçmiş... Vallahi "pes". Buifadeveanlayışakargalarbilegü- ler. Ama adamlar, yandaşlarını kandırabileceklerini umut ediyorlar. Acaba haklılar mı?.. Gene şeriatçı kesimin bir gazetesinde, bir Refahlı milletvekili, "Erbakan Hoca ordudan irtica nedeniy- le 13 subayın atılmasına imza vermemiş, tam tersi- ne irtica ile ilgili 160 dosyanın gündeme sokulması- nı engellemiştir" diyordu. Böylece hem irticanın bir "suç" olmadığını, hem de Hoca'nın bu konuda hiz- metleri olduğunu yutturmaya çalışıyordu... Acaba yutturabildi mi? Aslında gazetelerde her gün okuduğunuz ve sinir- lendiğiniz şeyleri boşuna yinelemek amacında degi- lim. Bu tür sayısız örneği her gün yaşıyoruz ve kor- karım yaşamaya devam edeceğiz. Ve bunlann foya- sı her gün biraz daha açığa çıkacak. Kimi arkadaşlarım, "Refahlı seçmen bunlardan et- kilenmez, yapılan tüm mantıksız açıklamalan doğru kabul eder" diyorlar. Ben öyle düşünmüyorum. Re- fah Partisi'nin ıdeolojik oyları, yüzde 6-7 civarında- dır. Bunlar ne söylenirse inanırlar. Çünkü inanmak is- terler. Fakat Refah'a oy veren insanlann büyük bir kıs- mı, bir islam şeriatı istediklerinden değil, bambaşka nedenlerle oy vermişlerdir. Bu nedenler arasında; daha iyi bir iş umudu, enf- lasyonun sona erdirilmesi beklentisi, adam yerine konma arzusu, daha iyi sağlık hizmetı, daha iyi eği- tim hizmeti talepleri vardır. Ve bunları bulamadıklan zaman akılları başlarına gelecektir. Refah Partisi, 1994 yerel seçimlerine kadar yüzde 10'ların altında dolaşıyordu. Üç yılda mı "şeriatçı" oldu milyonlarca insan? Fakat Refah, DYP'nin pısırıklığından da sonuna kadar yararlanarak, onartması güç yaralar açmakta- dır. Hem ekonomtk alanda, hem de dış politikada diz- ginler Refahlıların ellerindedir. Malezya'daki kadın konferansına, TBMM'nin seçtiği üyelerın yerine ken- di yandaşlarından oluşan bir heyet gönderebilecek kadar gözü kararmış ve yasa saygısı kalmamış bir kadronun, frenlenememesı durumunda neleri karış- tırabileceğini düşündüğüm zaman, doğrusu büyük endişe duyuyorum. PKK ile barış masasına oturma konusundaki giri- şımleri, ya da böyle bir girişimin söylentisi de tüyler ürpertıci bir tutumdur. Kimi "süperzekâlı" köşe ya- zarlarının hararetle destekledikleri bu tür girişimlerin söylentisi bıle karşımızdaki insanlara güç ve moral ve- rir. Geçenlerde Kadri Gürselın. "Dağdakiler" (Ba- gok'tan Gabar'a 26 Gün) başlıklı kitabını okudum. Gazeteci olan bu arkadaş, bölgede PKK'lılar tarafın- dan kaç/nlmış ve 26 gün birlikte dolaştınidıktan son- ra serbest bırakılmış. Çok ılginç gözlemleri var. Kimi bölümlerini okurken çok sinirlendım, kimi bölümleri- ni okurken memnun oldum. Eminim PKK sempati- zanları benim sinirlendiğim yerlerde memnun olmuş, memnun olduğum yerlerde sinirlenmişlerdir... Bu kitapta en çok ilgimi çeken noktalardan biri, PKK ile birlikte çarpışan Suriye kökenli Kürtler oldu. Yahu eğer Kürdistan uğruna savaşılacaksa, bu Su- riyeli insanlar neden acaba kendi ülkelerindeki bas- kı rejimine karşı değil de, Türkiye'deki iyi-kötü de- mokratik rejime karşı savaşıyorlar? Acaba Suriye'de- ki Kürt kökenli Suriyelilerin durumu, Türkiye'deki Kürt kökenli vatandaşlarımızdan daha mı iyi? Demokra- tik haklannı daha mı iyi kullanıyorlar? Kimliklerini da- ha mı rahat ön plana çıkarıyorlar? Gerçekten merak ettim... Sonra düşündüm, acaba Kürt kökenli Suriyeliler bir örgüt kurarak Suriye ordusuna karşı savaşa tutuşsa- lar ve sonra gelip Şam'da bir gösteri yapmaya, ya da "demokratik haklan" için bir yürüyüş yapmaya yel- tenseler, halleri nice olurdu? Bugün Türkiye'yi en ağır biçimlerde mahkûm eden "Batı medyası "nın tutumu acaba nasıl olurdu? C. Roth acaba Şam'da bir"/rt/- bat bürosu" açabilir miydi? Bir yandan bunları düşünürken, bir yandan bölge- deki MHPörgütlenmesini, biryandan Refahlıların so- rumsuzluğunu düşününce iyice canım sıkılıyor. Re- fah iktidan, Refah balonunu söndürüyor ama, yapı- lan hataları tamir etmek gitgide zorlaşıyor. Bakalım bu sorumsuzluklar nereye kadar sürecek... OYS sonuçlan bugün açıklanıyor ANK.ARA (Cumhuriyet Bürosu) - Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezı (ÖSYM). Öğrenci Yerleş- tirme Sınavı (ÖYS) sonuç- larını bugün açıklayacak. Öğrenciler. sonuçlan "Sı- na\ r Sonuç Gazetesi". Inter- net ve 900lü telefonlardan öğrenebilecekler. ÖSYM. 23 haziran günü gerçekleştirilen 949 bin 752 adayın katıldığı ÖYS sonuçlannı bugün açıklı- yor. Aday lar. yerleştirildikle- ri y ükseköğretim kurumla- rını. Gazeteciler Cemiye- ti'nce bugün çikarılacak "Suıav Sonuç Gazetesi". In- ternet ve 900'lü telefonlar- dan öğrenebilecekler. Sınav sonuçlarına göre. Açıköğretim Fakültesi ve 2 yıllık önlisans proeramla- nna 647 bin 279.4yıllık fa- kültelere 129 bin 999, özel yetenekjsınavıvla alınan böliinmfye 12 bin 542 ol- mak ümPkoplam 789 bin 820 öğrencinin yükseköğ- retim kurumlannayerleşti- nlmesi bekleniyor. Internet adresi ve 900'lü telefon numaralan şöyle: "900 909 1000. 900 910 1000,http://oys.metu.edu.tr, finger (a oy s.metu.edu.tr"
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear