22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3AYFA CUMHURİYET 8 TEMMUZ 1996 PAZARTESİ HABERLER Refahh koalisyona tepld yağıyor • Demokratik kitle örgütlerinden milletvekillerine çağn: "REFAHYOUa güvenoyu vermeyin." ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - REFAHYOUa siv il toplum örgütlerinden tepki yağarken, milletvekıllerine "Bu hükümete güvenoyu vermeyin" çağnlan yapıldı. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şube Başkanı Kâzun Genç. Türkiye'nın RP'li iktidara mahkûm olmadiğını belirterek. "TBMM üyelerini ülkeyi bu tür bir mahkûmiyetten kurtarmaya davetediyorumn dedi. Insan Hakları Dernegi (IHD) Genel Sekreteri Hüsnü Öndül ise RP'li bir iktidarı icraatının ardından deöerlendireceklerini söyledi. REFAHYOUdan umduğunu bulamayan kamu çalışanlan da hükümet programının "içi boş sözlerie geçiştirilmiş temenniier manzunıesi" oldugunu savundu. RP-DYP koalisyonuna demokratik kitle örgütlerinin tepkileri sürüyor. Bazı örgütler gazete ılanlânyla REFAHYOUa güvenoyu \erilmemesi çagrısında bulunurken. bazı kuruluşlarda Anıtkabiri ziyaret ederek ortak açıklamalar yaptı. ÇHD Ankara Şube Başkanı Kâzım Genç, Cumhuriyet'e vaptığı açıklamada. "Türkiye halkı şeriatçı bir partinin yönetimine mahkûm edilemez" dedi. Demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü kendine ılke edinmiş mılletvekillerini Türkiye halkını RP mahkûmiyetinden kurtarmaya çağıran Genç, "1980 öncesinde CHP 213 milleftekiline ulaşmasına karşın sağ partiler kendi aralannda koalisyon hükümeti kurmuşlardır. Hiç kimse RP'ye iktidarı \ernıek zorunluluğunda değildir. Güven oylaması öncesinde oluşturulmuş olan milletvekiJj borsası parlamenterin bir ayıbıdır* 1 diye konuştu. İHD Genel Sekreteri Hüsnü Öndül ise ilkeolarak RP'li bir iktıdarın ıcraatından sonra değerlendirilebilecegini söyledi. Türk Üniversiteli Kadınlar Dernegi (TÜK.D), milletvekillerine gönderdıği mektupta. TBMM'nin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda çalışacağı beklentilerinin karşılanmadığını ve Meclis'e güvenlerinin sarsıldığını bildirdi. TÜKD. TBMM'nin 550 üyesine gönderdıği mektupta. milletvekillerinin. görev lerine yemin ederek başladıklarını anımsatarak. "Seçiın döneminde yaptığınız konuşmalara. Ueriye dönük vaatlerinize inanarak verdiğimiz oylar sonucu TBMM'de yer aldınız" görüşünü iletti. Meclis'ten Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşunun temel unsurlan olan Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda Türkiye'yi 2000"li yıllara taştyacak "dürüst şeffaf ve onurlu" çalışmalar yapmasını beklediklerinı belinen TÜKD. "Son günlerde yaşadığımı/ esef verici ve yüz kızartıcı olay lar sizJere olan güvenimizi sarsmışhr. Yiice Mecüs'in üyelerinden yeminleri doğrultusunda da\ ranışlar bekliyoruz'" görüşünü dile getirdi. Gürsoytrak'm görüşü Ataturkçü Düşünce Derneği (ADD). Anadolu Çağdaş Eğitım Vakfı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği. Çağdaş Kadın Platformu. Hacıbektaş Derneği. Hacıbektaş Veli Kültür Derneği. Türkiye Ziraatçılar Derneğf nin de aralannda bulunduğu 21 demokratik kitle örgütü 4 temmuzda Anıtkabir'i zivaret ederek Atatürk'ün mozolesine çelenk koymuştu. ADD Başkanı Suphi Gürsoytrak. Anıtkabir Özel Defteri'ne yazdığı metinde, "Cumhuriyetimizin 73. ydında 54. karma hükümeti oluşturan siyasi partilerin görüşleri ve hükümetin kuruluş biçiminden endişe duyuyoruz. Zira, her iki parti lideri hakkındaki yolsuzluk önergelerinin reddedilmesi ve beklemeve alınmasını takiben hükümet oluştunılmuştur" görüşünü dılegetirmıştı. TBMM Başkanvekili Hatipoğlu,"milletvekili borsası"nı başkanlık divanma getirecek Transfer olanlar suskunANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - REFAH YOLun güven oylaması öncesinde adlan milyonlarca dolar- lık transfer ücretleri iddi- alan ile birlikte anılanmil- letvekillerinin suskunluğu dikkat çekerken RPIi TBMM Başkanvekili Va- sin Hatipoğlu. "Transfer, milletvekili borsası ne de- mek? Bu iddiaları başkan- lık divanına getireceğiın" dedi. DYP-ANAP ve DSP- DYP arasındaki son geçiş- ler. "transfer pazan". "mil- letvekili pazarT. "milletve- kili borsasr. "milletvekil- leri satüık" başlıklanyla gazetelere yansırken ku- lislerde piyasanın 500 mil- yardan açıldığı, milyonlar- ca dolarlık transfer ücret- lerinin söz konusu olduğu haberleri yaygınlaştı. ANAP'tan DYP'ye ge- çerken yenı partisindeki partilileri bile şaşırtacak kadar abartılı övgülerde bulanan Muş Milletvekili Erkan Kamilogluna eski örgütünden sert tepki geldi. ANAP Muş İl Başkanı Hikmet Karayel. dün partisinin genel merkezinde örgütiemsilcileriylebirbasıntoplantısıdü- zenledi. Karayel. güven oylaması öncesin- Kîrlİ pazarllk... DYP-ANAP ve DSP arasındaki milletvekili transferleri, hakaretin ötesinde suçlamalarla gazetelere yansırken, kulislerde piyasanın 500 milyardan açıldığı, milyonlarca dolarlık transfer ücretlerinin söz konusu olduğu haberleri yaygınlaştı. - Beyaz oy' bedelinin de bir milyon dolardan aşağı olmadığı yine söylentiler arasında. Milletvekili borsasına Prof. Atalay Yörükoğlu'nun yorumu i Önce bedenkr sııtılıyonlu,şimdi ruhlar' ANKARA (UBA) - Çocuk psikoloğu Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu. güven oylaması öncesi yaşanan milletvekili transferlerini değerlendtrirken. "Ruhlar da satılığa çıktı. Önce bedenler satılıvordu. şimdi de ruhlar satılıvor. Kritik dönemde oradan oray a geçenlerin vatan aşkıy la geçtiğini düşünmüyorum" dedi. Yörükoğlu. çocuklann evde arkadaşlanyla birlikte işadamlığını oğrendikleri borsa ovunlannda bundan böyle politikacı alıp satmaya başlarlarsa şaşmamak gerektiğini belirterek "Borsanın ev araba. gemL işhanı kartlannın yanına bir de politikacı karti eklenecek gibi gözüküyor" dedi. Yörükoğlu. "Ruhlar da satılığa çıktı. Önce bedenler satılıvordu şimdi de ruhlar satılıyor. Kritik dönemde oradan oraya geçenİerin vatan aşkıyla geçtiğini düşünmüyorum. Kaç para dönüyor, ne oluvor, kaça satilıktir, ne kadar alıvorlar bilemiyoruz. Çocuklar duyup gördükleri her şeyi liemen o> unlanna eklerler, bu da eklenecektir. Evdeki anası babası bunlara özeniyorsa, "Vay be adam kaça gitmiş' filan diyorsa o zaman tehlikeli. Yolsuzluklar, hırsızlıklar, dolandırıcılıklar vardı, yetmiyonnuş gibi bir de bu eklendr diye konuştu. de DYP'ye transfer olan Erkan Kamiloğlu'na hükümete ret oyu vermesi için son birçağ- nda bulunduklannı söyledi. Karayel. "Biz bu şaibelerin içinde boğulmasını istemiyo- ruz. Bazı duvumlar vardır. Transfer töhme- ti altında kalmamak için hükümete ret oyu versin. A.NAP'a geri dönsün. Biz de sayın mil- lervekilimizin töhmet altında kalmaması için Afyon milletvekilinin gösterdiği cesare- tigöstermesiniistiyoruz"dedi. Karayel. Ka- miloğlu'nun kabul oyu ver- mesi durumunda yeni bir tu- tum izleyeceklerini bildirdi. DSP Âfyon Milletvekili Ku- büay Uygun'un DYP'ye geç- tikten 3 gün sonra yeniden es- ki partisine geri dönmesi de tepkilere yol açtı. DSP lideri Bülent Ecevit. "Arkadaşımı- zı tekrar aramızda görmek- ten mutluyuz" derken güven oylamasının ardından Uy- gun'un durumunun tartışma- ya açılacağı bildirildi. Bazı DSPmilletvekilleri. "Emeği, inancı. örgütü olmayanlar par- tiye gelse ne olur, gitse ne olur? Örgütten gelmeyen,doğru dü- rüst tanınmayan kişiler mil- lervekili yapılırsa böyle olur" sözleriyle yönetimi eleştirdi- ler. TBMM Başkanvekili Ya- sin Hatipoğlu da para karşılı- ğı transfer savlanndan duy- duğu rahatsızhğı TBMM Baş- kanlık Divam'na götüreceği- ni sö> ledi. Hatipoğlu. "Trans- fer, bir futbolcunun para kar- şılığı bir başka kulübe geçme- sidemek.'Milletvekili borsa- sı' deniyor. Borsa, değeri karşılığı bazı em- tianın fıyatlandınlarak alınıp satılmnsıdır. Bu kelimelerin kullanılması son derece ra- hatsız edici. Bu gazete kupürlerini başkan- lık divanına götüreceğim" dedi. Üniversiteli gençliğe göre ülke, bunalım ve büyük toplumsal çalkantılara gebe Türkiye şeriata doğru gidiyor'• Üniversite gençliği. şeriatçı Refah Partisi'nin içinde olduğu bir koalisyonun ülkeyi hızla bir kaosa götüreceğini; sosyal. siyasal ve ekonomık alanda başarılı olamayacağını düşünüyor. Gençlere göre sistem hızla bir çıkmaza doğru gidiyor. OZK.\NGLVEN Üniversiteli gençler. giderek artan yaşam ko- şullarının ağırlığından menınum değıl... La- iklik karşıtlığıvla suçlanan RP'nin de içinde yeraldıgı koalisyonun sosyal. siyasal veeko- nomik alanda başarılı olamayacağını düşü- nen gençler. önümüzdeki dönemin daha çok •oplumsal çalkantı ve bunalımlı geçeceği gö- rüşünde. Gençlere göre sistem. bir çıkmaza dog- ru gidiyor. 1995-19% öğrenim yılını kapatan üniver- iitelerin yanı sıra bazı üniversitelerde son sı- navlar yapılıyor. Zorlu bir yılı atlatarak uzun bir tatile çıkmayı planlayan gençler sınava. kantinlerde ders çalışarak hazırlanıyor. Gele- cekle ilgili düşünceleri sorulduğunda çoğu karamsar bir tablo çiziyor. Gelecekten umutlu ofmadıgını belirten Mar- mara Üniversitesi lletişinı Fakültesi öğrenci- si Ömer Çoban, ülkenin şeriat yönetimine dogru sürüklendiği görüşünde olanlardan. Yoksul insanların daha da yoksullaştığı bir dönemden geçıldiğine dikkat çeken Çoban. Açlık grevindeki tutuklu ve hükünılü vakınlanmn konak Maıu'ndakieylemi yine müdahalevlcsonaerdirildi. Aünaky kanhgiysilerini hükümeteyoUadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tu- tuklu yakınlarının Ankara'da Yüksel Gad- desi'nde gerçekleştirdikleri eylem sırasın- da gözaltına alınarak. polis tarafından feci s^kılde dövülen eski Bağımsız Şırnak Mil- letvekili Mahmut AJınak. kanlı giysilerini dün Başbakan Necmettin Erbakan ile Dı- şişleri Bakanı v e Başbakan Yardımcısı Tan- su Çiller'e yolladı. Bu arada 7 cezaevinde daha açlık grevleri ölüm orucuna çevrilir- ken. Sakarya Çezaevi'nde dört tutuklu ve hükümlünün saglık durumunun kötüleşti- ğı bildirildi. Alınak. dün yaptığı yazılı açıklamada. ııı- san ayından sonra demokratik muhalefetin. dev let tarafından şiddet hareketlerine itil- mek istendiğini savunarak. "1 Mayısİstan- bul olavlan. Ankara'nın göbeğinde memur temsilcilerinin linç edilircesine dövülmesu Emek Partisi \e HADEP taraftaıianna kar- şı girişilen saldırılar. kayıp anneleri ile tu- tuklu yakınlarının masum olan demokra- tik arayışlannın kanla bastınlmasu düş- man cephe' ye oturtulan muhabir ve kame- ramanlara uygulanan şiddet: muhalefeti soluksuz bırakıp. karşı şiddeti yaratma prog- ramının yaşama geçiriliş biçimleridir. \'e parlamento, hükümet devre dışıdır" dedi. Ölüm orucu - 6 mayıs genelgesi ve bas- kılar nedeniyle cezaev tennde başlayan aç- lık grevleri. ölüm oruçlanna dönüşüyor. Dünden itibaren Ankara. İskenderun. Ma- latya. Konya. Bartın. Yozgat. Çankırı ce- zaev lerinde açlık grevleri ölüm orucuna dönüştürüldü. Ölüm orucuna başlayan tu- tuklu ve hükümlüler. tabutluk genelgeleri- nin iptal edilmesi. sürgünlere son verilme- M. başta Eskişehir E Tipi Cezaevi olmak üze- re "bütün tabutluklar"ın kapatılması. tu- tuklu yakınlarına saldırılara son verilmesi. savunma hakları önündeki engellerin kal- dınlnıası ve kayıplara. infazlara. katliam- lara. işkencelere son verilmesi yönündeki istemlerinı yinelediler. Sakarya Cezaevi nde evlemlerini sürdüren tutuklulardan Şerife Doğan. Sevgi Saymaz, Gülümser Tosun v e Kamile Kayır'ın da sağlık durumlannın kötüleştiği bildirildi. "Sanki bir girdabın içindeymişim gibi geliyor bana" diye konuşuvor. Kendısinin sosyal de- mokrat oldugunu. ancak Türkiye'de sosyal demokrasinin yaşanılamadığını ve sosyal de- ınokrat partilerin birbirleriyle ugraşmaktan 2- 3 yılda eriyip gittini söylüyor. "Ortatabaka- nın tek umudu sosyal demokrat partilerdir. Ancak, şu anda onlara umut verecek bir şe>- lerin varlıgı gerekivor. Günümuz insanının. şu ortamda tek umut kay nağu ğörünmeyen per- desinin alanda '^enat'olan. ancak adil bir dü- zenvaateden bir parti kalıvor..." diyen Çoban şöyle dev am ediyor: *Refah Par- tisi, laik sistem için bir tehlike oluşturuyor.*' Aynı fakültede okuyan Ha- kan Gürtekin ise Refah Partı- si'nin. tıpkı ANAP ve DYP gi- bi sistemin devamından yana bir politika izleyecegi düşüncesin- de. Gürtekin. "Refah Partisi, ya- şanılan süreci çok iyi analiz edi- yor. Buna göre politikalar üret- meye çalışıyor. Bana göre, bu parti diğerierinden farklı değil. Insanlann bir süre sonra bunla- nn içy üzünü göreceğini düşünü- yorum'" dıyor. Istanbul Cniversitesi lletişim Fakültesi ögrencisi Kubilay Er- bes de devlet kurumunun artık tıkandığından söz ediyor. Dev - letin, bir mafya çetesiyle olan ilış- kilerini basından hayretle takıp ettiğini söyleyen Erbes. devlet kaynaklannın mafya tarafından kullandınlmasını inanılmaz bir olay olarak nitelendiriyor. Dün- yanın hiçbir ülkesinde bu tür bir olaya rastlanamayacağını öne süren genç şöyle dev am ediyor "Ancak yaşadığımız ülkede gerçekleşiyor tüm bunlar... Ne kadar aci— Ama hepsi gerçek." Bu genç de sayılan giderek ar- tan arkadaşlan gibi Türkiye'de yaşamanın çok zor oldugunu v e yaşamını Avrupa'nın herhangı bir ülkesinde geçirme özlemini taşıyor. Murat Kaladlı öğrencı de ile- ride yapacagı meslegin bugün- kü durumundan bahsederek sö- ze giriyor \e çoksesliligin bir sembolü olarak yayın hayatına başlayan televizyon istasyonla- rının tek yanlı davrandıgını söylüyor. Yoğun karamsarlığın çizildi- ği masamıza bir öğrenci geli- yor. Ona da soruyoruz düşünce- lerini. O ise Nâzun Hikmet'in bir siiriniokuyorbizlere: "Çokyor- gunum/Beni bekleme kaptan/Se- yir defterini başkası y azsın/ Çı- narlı, kubbeli mav i bir liman/ beni o limana çıkaramazsın." BIZBIZE ERDAL ATABEK Herkesin Bin Fiyatı Van mı?.. Tıp fakültesini bitirip asistanlığa başladığımız yıllar- dı. Hepimizgenç doktorlardık. Aramızdaki bizden bi- raz kıdemli olduğu için "abla" dediğimiz asistan ha- nım anaçlığı tuttuğunda hayatla ilgili öğütler verirdi: "Aman çocuklar, gençsiniz, doktorsunuz, gözünüzü açın, ucuza gitmeyin?" Bizler hafiften dalgamızı ge- çerdik: "Abla. nedirşu ucuza gitmeyin lafı?" "Abla" açıklardı: "Şimdibakın, hepinizgeleceğipartakgenç- lersiniz. Sakın âşık oldum falan diye parasız pulsuz birkızla evlenmeyin. Istediğiniz zenginin kızını alırsı- nız. Zengin kız alın, rahat edin." Biz dalga geçmeyi sürdürürdük: "Şu zengin kızları bul da biz ne yapa- cağımızı biliriz." "Abla," kızmış gibi yapardı: "Hadior- dan, sizin bir şey bildiğiniz yok." O asistan grubundan kimse "Ab/a"nın dediğini yap- madı. Parasız pulsuz kızlara âşık olduk, evlendik ev- lenmedik, evlendik boşandık, ama kafamızın dediği- ni yaptık. Şimdi yılların gerisine dönüp de baktığım zaman kendimizi "kelepir mal" yerine koymamış ol- manın doğru bir keyif oldugunu daha iyi anlıyorum. • • • Bizim toplumumuzun (daha doğrusu bizim gibi top- lumların) insanı nasıl "mallaştırdığı"n\ yıllar boyu gör- dükten sonra kendini "insan" olarak algılamanın öne- mi ortaya daha çok çıkıyor. 'Kendini istenir kılmak.' 'Kendini zorunlu bir durumda zenginliğe yama- mak.' 'İyibirkapıbulmak.' - , 'Fırsatı kaçırmamak.' Yıllar boyu erkeğimize de kızımıza da söylediğimiz 'tecrübeli hayat öğütleri' olmadı mı? Herkesin bu 'nasihat'lara gülüp geçtiğini de sanmayalım. Kendi- ne güveni az, beleşe yatmaya meyilli ne çok insanın bu sözlere iki değil dört kulağını açtığını, fırsat kolla- dığını. dahası fırsat yarattığını görmedik mi? Klasik Türk filmlerinin ana teması yıllar yılı bu "hayatın gerçeği" olmadı mı? Kız anaları kollan sıvayıp "şöyle hayırlı bir kısmet arama"ya girişmedi mi? Oglan anaları, oğul- larına kız ararken "filanca zengin aileye damat olma- s/"nı düşlemedi mi? Erkeklere ünlü olmayı, zengin olmayı, yetkili olma- yı hedef gösteren dünya görüşü bugün de geçerli de- ğil mi? Kızlara güzel olmayı, tatlı dilli olmayı, erkeklerin kal- bine giden yolun mideden geçtiğini söyleyip duran hayat görüşü sürüp gitmiyor mu? Bu toplumda erkeklere de kızlara da "sadece hak ettiğin şey senindir. Kendin gibi olarak yaşamayı öğ- renmelisin. Sen kendini geliştir, kişiliğini geliştir, do- nanımını geliştir, insan olmaya çalış. Şana gelecek her şey bu yoldan gelsın, çünkü ancak o zaman senin hakkın olsun" diyen kaç kişi oldu? Dahası kaç kişi bu örnekteki hayatı yaşadı? Bir toplumun yaşama ideolojisini anlamanın baş- ka yolu yok ki. • • • Bu toplumda eğitim bu yolun kurbanı oldu. Gençler, kendine uygun yolu değil, paraya ve üne giden yolu seçtiler. Bu toplumda insan ilişkileri bu yolun kurbanı oldu. Insanlar bütün ilişkilerini "benim çıkanm ne" ekseni- ne göre düzenlediler. Bu toplumda insan emeği, bu yolun kurbanı oldu. Insanlar, emeklerini geliştirip karşılığını almak yerine, çıkarcı fırsatçılığı seçtiler. Bu toplumda insan duygulan bu yolun kurbanı ol- du. Sevgi, başkalarını kandırma aracı, saygı köprü- yü geçene kadar ayıya dayı deme oldu. Bu toplumda evlilikler, bu yolun kurbanı oldu. in- sanlar birlikte yaşacakları insanı değil, onunla kavu- şacaklan paraya, mala, üne bakmayı öğrendiler. Şimdi politikada olup bitenlere neden şaşıyor- sunuz? Politikanın kritik eşiğinde olup bitenler de öteki durumlarda olup bitenden neden farklı olsun? Kulağa fısıldananlar, kapı arkası pazarlıkları, küçük gizli toplantılar neler için yapılıyor? Parti değiştiriver- melerin, birden bire ağız değıştirmelerin, oradan buraya buradan oraya kaymaların arkasından neler var? Hep aynı şeyler var. Önüne bir fırsat çıkıyor, "ken- dini ucuza satmayacaksın. ""Şimdi çok önemli ol- dun, parayı malı yetkiyi ele geçirme fırsatın doğdu?" Şimdi bundan yararlanman gerekiyor. Olup biten budur. Tohumlar ekiyorsun, sonra da topraktan çıkana şaşıyorsun. Söylenecek söz kalıyor mu? Basm Konseyi saldımyı kınadı — İstanbul HaberServisi - Basın Konseyi. Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilci Yardımcısı Muharrem Sankaya ile HHA muhabin Gazi Mola'ya yapılan saldırılan kınadı. Konsey 2. Başkanı Doğan Heper. dün yaptığı yazılı açıklamada şöyle dedi: "Basın Konseyi olarak saldınlann tüm faiilerinin yakalanıp adli mercilere teslimini beklerken saldınlann mahiyetlerinin de açıklığa kavuştunılması için yetkililerin titizlik göstermesini talep ediyoruz. Saldırganlann. Başbakan Erbakan 'ın hükümet programı nedeniyle Meclis'te yaptığı konuşmada da bir kez daha ortaya koyduğu basın aleyhtarı tutumdan cesaret aldıklarını düşünmek bile istemiyoruz." SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR TBMM'den birçok milletvekilini tanırım. Çeşitli gezi ve toplantılar nedeniyle onlarla birlikte olurum. Aralarında dostlarım ve arkadaşla- rım da var. ANAP Siirt Milletvekili Nizamet- tin Sevgili'yi tanımam. adını ilk kez güven oylaması nedeniyle yapılan tartışmalarsırasındaduydum. Dün- kü gazetelerde resmini de gördüm. Didim'de bir yatta, RP milletvekil- lerinin ortasında gülümseyerek ka- meraya bakıyordu. Nizamettin Sevgilı, bu yat gezısın- de RP'lilerin transfer önerisini kabul ediyor ve partiye giriş formunu dol- durarak imzalıyor. Durumu haber alan ANAP'hlar harekete geçiyorlar ve Sevgıli'nin transferine engel olu- yorlar. Onu yeniden partisinde kal- ması için ikna ediyorlar. Bu arada gi- riş için attığı imza RP'lilerin elinde kalıyor. Sevgili, RP giriş formuna at- tığı imzayı soranlara pışkin pişkin ce- vap veriyor: "Attığım ımza sahtey- dı." Sevgili'nin sözleri kulislerde Nizamettin Sevgili İsimli Milletvekili espri konusu oluyor. Sevgili'nin daha sonra yeniden fikir değiştirmesinden korkan ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, bu çabuk saf değiştiren milletvekilini Şerif Bedihanoğlu eşliğinde An- talya'ya gönderiyor. Sevgili ile ilgili son haber bu. Bugün yarın yeni bir gelişme olursa buna da kimse şa- şırmayacak. Sevgili, yainızca bir örnek. İtginç örneklerden birisi de Kubilay Uy- gun. Uygun, DSP'den önce DYP'ye, bu partiden de yeniden DSP'ye geç- ti. Bütün bunlar da iki gün içinde ger- çekleşti. Midilli'de iken Türkiye'de ne olup bittiğini düzgün izleyemiyorduk. Bir Yunanlı gazeteci meslektaşımız DSP'den DYP'ye milletvekilinin geç- tiğini haber verdiğinde, herhalde yanlış anlamış diyerek onu düzelt- meye çalıştık. Meğerse haber doğ- ruymuş, yanlış düşünen bizmişiz. Sevgili'nin gazetedeki gülümse- yen fotoğrafına yeniden bakıyorum. Çevresindeki RP'li milletvekillerini ve yat arkadaşlarını inceliyorum. Denizin ortasında bir yat gezisin- deler ve hepsi pantolonlu. Ayakla- rında çorapları. Yatın üzerine bağ- daş kurup oturmuşlar. Bu fotoğraftan bir Türkiye tablo- su çıkarmaya çalışıyorum. Nizamet- tin Sevgili'yi, Kubilay Uygun'u an- lamak için çaba sarf ediyorum. Bir kimsenın parti değiştirmesi hiç ol- madık bir iş değil. Ozellikle, içinde yer aldığı siyasi partiyi idealleri için uygun görmeyen kimseler partile- rini değiştirebilirler. Bunun dünyada örnekleri var. Şimdi bizdeki durumu tahlil et- meye çalışalım. Nizamettin Sevgi- li. ANAP'tan milletvekili seçilmiş. Yani kendisini liberal olarak tanım- layan bir parti içinde yer almış. RP ise, siyasi Islamı basından beri ken- di temel hedefi olarak gören bir par- ti. ANAP, laikliğin savunucusu ol- dugunu iddia ediyor, RP ise laikli- ğin dinsizlik olduğu propaganda- sıyla oy topluyor. İki parti arasında programlarına ve liderlerinin iddi- alarına göre dağlar kadar fark olma- sı gerekiyor. Kubilay Uygun ise demokratik sol bir partiden milletvekili seçilmiş. Geçtiği parti ise DYP. DYP, son dö- nem Türkiye'sinin en büyük sorum- lularından, sağcı bir parti. Bu iki milletvekili, aradan sıynlıp tesadü- fen seçilmiş de değiller. ANAP ve DSP merkezleri ve genel başkan- lar, 24 Aralık'ta önseçim yapmadı- lar. Bütün adayları merkezde ince eleyip sık dokuyarak saptadılar. He- le DSP'nin listelerini nasıl hazırladı- ğını bilenler iyice şaşkına dönüyor- lar. Ya bu partilerin arasında iddia edilenin aksine fazla bir ayrılık kal- madı ya da bu milletvekilleri ciddi bir fikir değişikliği geçiriyorlar. Nizamettin Sevgili'nin fotoğrafına yeniden bakıyorum. RP'li milletve- killerinin ortasında keyifle gülüm- süyor. Sevgili, Siirt milletvekili. Ya- ni, her gün çatışmalarda onlarca gencimizin öldüğü bir yörenin mil- letvekili. O, yatta transfer pazarlığı yaparken, gençlerimiz yaşamlarını yitirmeye devam ediyorlar. Hem de birilerinin siyasi gücü sürsün, biri- leri silah satışlanndan milyarlan vur- sun diye. Güven oylaması öncesi, öyle bir hava yaratıldı ki, sanki Türkiye Cum- huriyeti'nin laik sistemi oylanacak. Hele bazı gazete ve televizyonlara bakınca insan şaşkınlığa düşüyor. Sanki Türkiye'de laik bir sistem kal- mış gibi. Din, vicdan ve düşünce özgürlüğünün olmadığı bir ülkede hangi laiklikten söz edilebilir ki? Türkiye. inanılmaz bir batak içine yuvarlanırken seslerini çıkarmayan- lar. rating ve para uğruna her türlü kepazeliği savunmaktan çekinme- yenler, şimdi laiklik kahramanı ke- sildiler. Tek tek rfıilletvekillerine çağ- rılar yapıyorlar, sözde vicdanlanna sesleniyorlar. Yaratılan havadan nefret etme- mek elde değil. Her şey ikiyüzlü, her şey kirli. her şey lekeli. Laiklik, Nizamettin Sevgili'nin, Kubilay Uy- gun'un vereceği oylara kaldıysa, vay Türkiye'nin haline. Onlar evet de- se ne olur, hayır dese ne olur? Kanla lekeli çürümüş bir sistem içinde yaşıyoruz. Bu sisteme top- tan güvensizlik oyu vermeden, Nizamettin Sevgili'lerin eline bak- maktan kurtulamayız.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear