22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 TEMMUZ 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET t» SAYFA KULTUR 13 3. Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nde bir konser veren Loreena McKennitt: ULUSLARARASI İSTANBUL CAZ FESTİVALİ imi insanlar tanıtıyor'GLL ERÇETİN Kelt folk müzıgınden İspanya'va. Or- tadoğu'ya ve daha ötesıne Lizanan kon- serinde sade soundu. soprano sesi ve ar- pı ıle tzleyiciyi büvüleven Lorena McKennith ile kendı müzığı ve dünvaya hâkım müzik pıva.sası üzcrtne söyleştik. - Geleneksel öğclcri kullanıvorsunuz ama. m üziğinizgeleneksel değeHerivesı- nıriarı aşı>or. Sizce bu süreç nasıl oluşu- yor \eya bu oluşumun temei'mde ne »ar? MckENNITT- Bu MJrecın nasıl oluş- tuğunu tam bıiemıvorum. daha çok içgü- düsel bırtakım nedenlere dayanıyor. On- celıkle Keltlerın müzığı \e kiiltürüyle il- gılendım, sonra da onîarın Mılattan ön- ce beşinci yüzyılda Orta ve Doğu Avru- pa'dan geldikİerini öğrendım. Büyük olasılıkla KeltlerAv rupa "> a daha da Do- gu'dan geçmışlerdir. Keltlerle ilgıli bu araştırmalarımdan sonra da bugün kül- türlerı birbirine bağlayan değerlerı bul- maya çalıştım. Örneğın çok eski bır ge- leneksel Kelt melodısı olan ~SheMo>ed ThroughTheFair"ınezgıIerıeminimsı- zın mıizığınızde de vardır. Işte bu ortak noktalan bırieştinvorum. Yalnız bu de- ğerlerınöncelıklegeçmiştengelmesıge- rekıvor; çünkü bugün bu gerçeği unut- muş gıbı görünsek de nereden geldığımı- zı bılmeden hiçbırvere gıdemevız. - Mü/iğiniz değeriendirilirken farkJı etiketler kullamlıyor. Bazı parçalarınız "nevv-age" grubuna sokulurken bir kıs- mı da 'countrv' olarak adlandınlıvor. Müziğinizi hangi rürde dt'ğerlendirhor- sunuz? MekENNjTT-Müzikte kategorilen: yıdıp kasct. disk \eya plak alnıak isteven ınsaııian vönlendırebılmek ıçın müzık ondüstriM kendısi yaratiı. Endüstrı bır parçav ı tam bır kategortve oturtamav ın- ca da ne\v-age. countrv vcya vvorld mu- sic olarak adlandırıverıvor. Piynsanın amacı ınsaııian vönlendırmek ama. in- sanlar bır müzığı dıııledıkten sonra ka- tegoriMnın neolduğuy la fazla ılgılenmi- \orlar. Önemlı olan müzıöın onlara me- • Bugün kültürleri birbirine bağlayan değerleri bulmaya çalışan McKennitt, ortak noktalan birleştiriyor. Bu değerleri n öncelikle geçmişten geimesi gerektiğini vurgulayarak, "Çiinkü bugün bu gerçeği unutmuş gibi görünsek de nereden geîdiğimizi bilmeden hiçbir yere gidemeyiz" diyor. saj verıp vermedığı ya da onlara kendi- lenyle ilgilı bır şeylerçağrıştınpçağnş- tırfnadığı... Ben de müziktekı kategori- lere karşıyım. müzığimin hangi türegır- dığivle fazla ılgilenmıyorum. - Peki müziğinizi tanmılamak istesev- diniz nasıl bir isim kullanırdınız ? Müzi- ğini/e yakın bulduğunuz sanatçı veja gnıplar var mı? McKENNITT- Çok ısraredıldığinde müzığinıi 'derleme Kelt müziği' olarak adlandınyorum. Elbette her sanatçı öz- gün ve eşsız eserler varatmak ıster. Be- nım de asıl amacım bu. Müziğimde pek çok öğevı bırleştirıyorum. Örneğin Is- koçva. Mısır. Ispanya. Fransa'nın tarihi Marcus Miller ve Roy Hargrove Altılısı bu akşam Açıkhava Tiyatrosu'nda New %rk'tan İstanbul'a caz hattıKültür Servisi - Ölumün- den önceki son dönemlerın- de Miles Davis'in sağ kolu, *Tutu" ve 'Amandla' albüm- ierınin produktörü. AUarre- au. Roberta Flack. George Benson, Earl Klugh, David Sanborn gıbı •>anatçılann ün- lü albümlerınin varatıcısı olan Marcus Miller ve Roy Hargrove Vltılısı. bu akşam Açıkhava Tivatrosu'nda. 1991 vılında R&Bdalında Grammv ödülünü alan par- lak bır müzısyen olan ve ül- kemizde uzun süredirbekle- nen Marcus Miller konserı vılın en çarpıcı etkınliklenıı- den birı olmava aday. Mıl- ler'a Drew Zingg (gitar). Po- ogie Bell (davul). Dave Del- homme (tuşlu çalgılar). Ro- gerBvanılsaksofon).Micha- „ _ » . . . , ,,.,, el PatchesStewart<trompet). C a a n mutfagından vetışen Marcus Miller. Bernard \Mrght (tuşlu çalgılar). yetinmezdivebuö/elliğisrilimige- bir yandang g Dave VVard (tu^lu çalgılar) eşlık edecek. 1959 Ne\\ York doğumlu olan ve küçük yajta elektrobas çalma- ya başlayan Mıller'ın ilk rnüzık deneyimi Ne\\ \ork soul dünya- sından geliyor. Cazla. şımdı çok ünlü bır da\ulcu olan Kenm Was- hington saşesinde tanışan Mar- cus'un ilk fa\ori müzisyeni. kuze- nı \V\nton Kelh'yi de grubuna katmış olan Miles Da\ is. Marcus. caz dünyasındaki ilk cıddi göre\ ıne flütçü Bob> Hump- re> rarafından getırildi. 16 yaşın- da Hunıprev \e klavveci Lonnie Linston ıle çalmaya başlayan sa- natçı. 1980"leregehndiğmdeBob James, Grover Uashington, Aret- ha Franklin \e Roberta Flack gi- bı sanatçıların kayıt çalışmalanna katılmıştı. 1980'de Miles Da\is'in grubu- na katılan \e efsane\i müzisyen- leikiyılkadarbırlıkte çalışan Mil- ler. "\Miles, \asat olan hiçbir şe>le ğ g İiştirmemeçokyardımcı oldu" di- >or. "Ondan kjm oiduğumuz ve ne yaptığımız konusunda, kendi- mize karsı dürüst olmamı/ gerek- tiğini öğrendim. Bunu uvgularsa- nız hiç sorununuz kalmaz." Mıller'ın Miles Da\ is ile yaptı- ğıçalişmalannikınci veenönem- li dönemı. 1986 yılında Davis'in \Varner Bros içın doldurduğu ilk albüm olan 'Turu'nun kaydı ıle başladı. Da\is. albüm çalışmala- rında o güne kadarsanatsal açıdan denetimı hiç bu denli başkasına bırakmamıştı. ancak sonuçtan memnun olmalıydı kı 'Siesta* (1988) \e 'Amandla' (1989) al- bümlerinde de Miller ile ortak ça- lışmayı sürdürdü. Çok yönlü olan Miller. 'Tutu' albümünün prodüktörlüğünü üst- lendikten sonra. ikincı solo albü- mü olan 'Marcus Miller'ı piyasa- ya çıkardı. Nevv \brk"un en önem- lı stüdyo müzısyenlerinden biri olarak çalışmalarını sürdüriirken. Yetenekli trompetçi Roy Hargrme. da davulcu Lenny yenlegenç bir mü/isvcnin arasın- da geçen ve aralanndaki iletişimi benim sağladığım bir diyaloğa benzemesini istiyordum. Müzikle- rinin ne kadar farklı olduğunu dü- şünen bu iki müzmene, aslında vaptıkları müziğin ne kadar ben- zer olduğunu göstermek istiyor- dum. İşte bu, (ivkültr arasındaki baglantılardır." y y VVhite ile bırlıkte eklektık. funk kökenli grup "The Jamaica Boys'u kurdu. Basçı, besteci, prodüktör Mar- cus Miller. 1994yılının büyük bir bölümünde kendını. son dönem- lerde bır caz müzisveninin yaptı- ğı en şaşırtıcı \e me>dan okuvu- cu çalışmalardan bıri olan 'Tales' (Ö) küler) albümüne adadı. Bu en son \e en kışisel albümüyle Mil- ler. zenci müziğının genel duru- munu \e son 30 >ıldakı gelışimı- ni yeniden gözden geçirirken. ger- çekten başanlı \ekışkırtıcı birso- nuç elde etti. Miles Da\ is. Billie Holiday, Les- ter \bung, Joe Sample \ e Rober- ta Flack gibi ustaların ses ka\ ıtla- nnı parlak çağdaş bır müzikle bir- leştiren Miller ".\lbumiin, yaşa- m'ını boyunca duymuş olduğum, benimle daha >aşlı müzis>enler arasında geçen bir di\ aloğa benze- mesine çalıştım" dı\or. "AJbümümün. yaşlı bir mü/is- Roy Hargrove ve arkadaşları Roy Hargrme'un isim verdiği altılı Ron Blakelsaksofon). Char- les Craig (pıyano). Gerald Can- non (bas). Karriem Riggins (da- \ııl) \e Miguel Diaz'dan (\urmali çalgılar)oIuşıiNor. Bu akşam \farcus Miller ıle bir- lıkte sahne alacak topluluğun ku- rucu-su Hargrove müzik dünyasın- da çok genç yaşta adını duyurma- yı başarmış. yetenekli bir müzis- yen. On altı \aşinda>ken Berklee J Müzik Akademısi"nde J j eğitimine başlayan Roy Jw\ Hargrove. ilk çıkışını Fort Jm VV'orth'da gerçekleştirdi. m Wynton Marsalts ile bir- lıkte verdiği bu konserin ardından birkaç ay içinde gelışen olaylar Hargro- ve'un hızlı yükselişini sagladı. Kısa birsüre son- ra Frank Morgan ile tur- neye çıkan sanatçı, 1989 yılında ilk albümü "Di- amond in the RougtTu ha- zırladığmda henüz 20 ya- şındabiledeğildi. 1990'da Berklee Müzik Akademi- sı'nden ayrılarak, New York'a gıtti. Orada usta davulcu Jimmy Cobb'un yanında eğitimine devam eden genç trompetçi grup lideri olarak ilk klüp çalış- masım Birdland'da ger- çekleştirdi. 'Fusion'dan kaçınarak, parlak ve sıkı kempolu bir post-bop tar- zını yeğlejen bir neo-klassist' ola- rak tanımlanan sanatçı. GeofTKe- ezer, Stephen Scott, Marc Cary, Christian McBride, Rodney VVhi- taker ve Antonio Hart eşliğinde beş albüm doldurdu, Ateşli bir müzisyen olarak görüImesineTağ- men 1994 yılında "Approaching Standards" adlı slovv parçalardan oluşan derleme albümündeki ba- ladları beğeni topladı. Jonnj Griffin. Joe Henderson ve Branford Marsalis ile birlikte " NVith the Tenors ofour Titne" al- bümünü gerçekleştirdikten he- men sonra çıkardığı "FamiJy" ve "Paker's Mood" ile müzik dünya- sındaki verini yice sağlamlaştıran Hargrove için müzik otoriteleri ar- tık "VVŞnton MarsalLs'ten bu ya- na en i>i. Freddie Hubbard'dan beri en heyecan veren caz trom- pefçisi'">akıştırmasını kullanıyor- lar. değerleri var müziğimde. Arp var. v ıyo- lonsel. klasik müziğin etkileri var; etnik değerler, çağdaş değerler, geleneksel de- ğerler iç içe. Yani tamamen derleme bir müzık.. bu nedenle de kendimi sadece vvorld music denilen türe yakın görebi- liyorum. -Özgün y^pıtlar üreteme>en Batı mü- zik pivasası Doğu'vavönelmişdurumda. Doğu- Batı arasındaki bu trafıği nasıl de- ğerkndirivorsunuz. 97'deki albüm Do- gu'va daha vaklaşacak mı ? McKENNITT - Evet, son kasetimin kayıtlan henüz tamamlanmadı ama. bu kasetdeDoğu'danesinleniyor. Fakat be- nim Dogu"ya yönelişimdekı motif, Kelt- lerin bu bölgeden gelmiş olduklarını öğ- renmem oldu. Diğer sanatçıların yaptık- ları ya da piyasanın taleplerı yönlendır- medi beni Doğu'ya. Pazann fırsatçı bek- lentileri de değildı benı Doğuya çeken. ama Keltlerin yaşantılarındaki Doğu et- kileri beni adeta birtutkuyla çekti bu böl- geye. - 'Wor!d Music'olarak adlandırılan müziği ve Afrika'nın hızla rükerilmesini nasıl değeriendiriyorsunuz? W'ortd Mu- sic ve etnik müzik arasındaki ilişki ne- dir? McKENNITT- World Musıc denılın- ceAfrikaanlaşılıyorama, orijinaldeğer- lere sahip pek çok kültür var dünyada. Kategorilere asıl bu nedenle karşı çıkı- yorum. Piyasa bu kategorilen kullanarak sanatçılara sınırlarçiziyor. neleryapabı- leceklerini söylü>or. Bence kategorıler tamamen kalkmalı pıjasadan.. çünkü müzik endüstrisi bu yolla egemenlık ku- ruyor pıyasaya. Sonuçta artık sanat üre- tilmiyor. 'üriin' üretiliyor. Sanatın duy- gusal ve ruhsal birliktelıkler kurma işle- vi bu ürünlere ındırgendi. Artık her şeyı üretip tüketiyorlar. Afrika'ya da böyle yaptılar, tükettılerdeğerlerinı. - Endöstrinin bu baskılanndan nasıl kaçınıyorsunuz ? MckENNITT - Benım The Wamer Music Group'la değışık bır anlaşmam var. Öncelikle müziğimin sponsorluğu- nu kendım üstlenıyorum. Böylelıkle başkalarının ticari kaygılanndan koruyabiliyo- rum yapıtlanmı. Bundan son- ra da dağıtıma kadar bütün aşamalan kendım üstlenıvo- rum. Müziğımi kendım üreti- yorum. kayıtlarımı yapıyo- rum. En sonunda da 'AJın bu- nu, dagrtın' dıyorum. Menajer bilekullanmıyorum. Dağıtım aşamasında da özellıkle albü- mümün yanlış tanıtılmaması için çaba harcıyorum. Hatta insanlara albümlerimle ilgıli bir şeyler vaat edilmesıni ıs- temıyorum. Bırakın insanîar beğenirlerse alsınlar. dinle- sınler: beğenmezlerse alma- sınlar. Maalesef sanatçıların yüzde doksan dokuzunun böyle şansları yok. - MTV'nin müzik dünya- sındaki ağırlığını nasıl değer- lendirnorsunuz peki? McKENNITT - Benım müziğim MTV'de yayımlan- mıyor sanırım. Ticari radyo ve televizyonlarm çoğu ya- yımlamaz benim müziğimı, çoğunlukladmleyicileryapar tanıttmımı. Yanı başarımda MTV'nın hiçbir katkısı yok. Bu da beni mutlu edıyor aslın- da. çünkü MTV'yı pazar çar- kının bır dışlisı olarak görü- yorum. yaptıgı ışe de saygı duymuyorum. Yelpazesıni geniş tutmak yerıne insanla- nn ne dinleveceğine karar ve- riyor. -Müzikteendüstrinin çeşit- liruzakJanna karşı çıkıvorsu- nuz. Peki stzden 'best of" tii- rii bir çafışma istenirse nasıl bir vanıt verirsiniz ? McKENNITT-Ben debu tür çalışmalan kandırmaca olarak değerlendiriyorum. Böyle bir çalışmayagirmeden önce ürünlenm içinde en lyi- lerini seçme vetisi ve hakkını bulmahyım feendımde. Ben- ce buna dinleyenler karar ver- meli. Bir gün kendimi böyle bır karar v ermeye hazır hısse- dersem belki albüm çıkarabi- lirim ama. bu kararı kesınlık- le ticari kaygılarpeşinde ko- şan piyasaya verdırtmem. Ge- lecek çalışmalanmda da özünde Kelt kalmak koşuluy- la Doğu"yla ilgıli çalışmaları- mı sürdüreceöim. İbrahimova ilk kez festivaldeKültür Serv isi- Günün bir başka konseri de saat 18.3O"da AKM Konser Salonu"ndager- çekleştınlıvor. Vıldız İbrahi- mova'nııı \ereceği konserde Antfaom Donchev (pı>ano). \oulian Janushev (saksofon. klarnet). Hristo\otsov(da\u!) ve Dimitar Shanov (bas) sa- natçua eşlık edıyoriar. Şan v e pıv ano eğitimine bı- rincijikle bıtırdiğı Sofya Mü- zık Lı^esı'nde başlavan İbra- himova. BuIgarDevIet Müzık Akademısı Teorik Fakülte- si'ncie şjn eğıtımı gördiı Ko- laratur soprano olarak eğıtı- ınını tamamlav an sanatçı. dört oktav lık se>i vedoğaçlamada- kı iMalığıyla kısa ^ürctle ba- şan\ a ulaştı. Rus Çıngene ro- manslarından. caz şarkılarına \ ırıncay a kadar bırcok müzık çe^ıdıııı voruınlavan Ibrahı- niı>va ünlü müzjsvenlerın e?- lığınde savısız konser \erdı. Aıalannda Antoine Hene. François ve Louis Montin, Ives Robert. Jean-Louis Log- non, Lajos Ddas, Michail AJ- pcrin. Okay Temiz. Anatoli Vapirm. Vladimir Tarasov, Pe- ter Kcmald. Anthonv Dontc- he«, Lrs Leimgruber. Ru- dolph Dasek ve Tuna Öte- nel'ın bulunduğu bu müzis- venlerle birlikte dünyanın çe- şıtli yerlerınde konserler ve- ren sanatçı. İstanbul. Sofya ve Insbruck caz festıvallerine ka- tıldı. Başta Fransa olmak üzere. bazt ülkelerın müzık okulla- rında. konservatuvar öğrencı \ e öğretmenleriy le "Jazz work-shop"ları düzenleveıı İbrahiınovj eski Yugoslavva, Bulgarıstaıı ve Fransa'da al- büm çalışmalarıvaptı. Bulgar ve Türk lıalk müziklerıni caz stılınde evrenselleştırmeve v onelık çalıiiııalanv la müzığe katkıdabulıınunsanatçı.avant - garde müzık alanında dj tıvarlaına çaiı^malarıyla dik- katleri üzerinde topladı. ^ ıldız İbrahimova, bugün saat 1830'da AKMde. Bugünün sanatçılan, günün eğilimleriKültür Servisi - "Günümüz Sanatçıiarı 17. İstanbul SergisP. 15 temmuzda Resim \e Heykel Müzesi Şeker Ahmet Paşa Salonu'nda açılıyor. Resim ve Heykel Müzeîeri'nin düzenlediği \anşmalı sergi. bugünün genç sanatçılarını ve günün eğilımlerini bir arada izlemek ıçın önemli bir fırsat sunuyor. 198()\ılından bu yana düzenlı olarak yapılan ve her)il piastık sanat dünyaMna yeni isimler kazandıran yarışmada bu vıl 256 yapıt değerlendirildi. 38 iş sergilenmeye değer buluııdu. Başarı ödüllerini Süheyla Çağlayan, Mohaç Vücel \e Birsen Şenoğlu Canbazalırken Uluslararası Plastik Sanatlar Derneğfnın ödülü de Mehmet Özen'e \erıldı Marmara Üniversitesı Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencısı Süheyla Çağlayan "Nbl" adını verdiği düzenlemesıni bir TV ekranının merkezinde oluşturmuş. Akıp • Resim ve Heykel Müzeîeri'nin diızenlediği yanşmalı sergi, bugünün genç sanatçılannı ve günün eğilimlerini bir arada izlemek için önemli bir fırsat sunuyor. gıden bembeyaz yol şeritlen yalnızca video aracılığıyla ekrana yansımakla kalmıyor. ayak bastığınız zemine de uzamyor. Yol kavramını "yaşam"la özdeş kıldığını söylüyor Süheyla Çağlayan. Yine aynı okuldan Mohaç Yücel ise ödül alan ışınde. projesinin yaratım aşamasında hocası Balkan Naci İslimyeli ile kurduğu diyaloğu ve karşılıklı düşünceaktanmını. fotoğraflara eklemledigi konuşma balonlan ve çizgi roman kahranıanı çeşitlemeleri ile yansıtıyor. MimarSinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi"nden Birsen Şenoğlu Canbaz. "•Yoklama" adını verdiği yapıtı için şöyle diyor: "Yaşadığımız dönem her türlü tarihiliğin vadsınarak geleceğe ilişkin işaretlerin arandığı bir dönem olsa da genel söylem içinde eriraej i reddeden, devinsel bir ritimle tekrar tekrar üretebiltn imgeier hâlâ var." BU AŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKÜL Karşı Devrime Hayır' Üst üste savaşların getırdıği gozle görülür yıkım- lar, 1910'lu yıllarda sahneye çıkan edebıyat adamla- nna çağdaş insana özgü düşünsel olanakları elde et- me fırsatı kazandırmıştır. İlk aşama: Toplumsal olayları algılamak... Alışılmış düzende uç veren yenıyi sezinleme yete- neği. Halide Edip'in, Yakup Kadri'nın ilk romanlarında karşılaştığımız kadın erkek kişiler bu sıçramanın ürü- nüdür. insanı kapatan düzene karşı kendilerini açığa vu- ran bireyler... On iki yıl arayla gelen ıki roman kışımız var. Halide Edip'in Seviye Talip'ı (1910), Yakup Kad- ri'nin Semiha's\ (Kiralık Konak. 1922). Ikisinın de kendilerini kuşatan zıncırlere karşın bı- rey olma ıstencı birincil özellıklerı. Yakın çevre ilışkı- lerinin koşullandırılmalarından kurtulmak ıstıyorlar. Darülmuallımât'ta. Darülfünun'da okuma olanağı bulan yüzyılın ilk aydın kadınları, yıkımın son evresın- de özgür insan olma ıstemlerı ve ülke sorunlarına yaklaşımları ıle doğruluyorlar bu roman kışılerını. Yıkımın son evresı. işgal altındakı İstanbul. Aynanın bir yüzünde boyun eğmeyenler var Öteki yüzünde emperyalızmın çanak yalayıcıları. Kadınlar bu kez toplumsal katmanlarının belırledi- ğı kimhkleri ile çıkıyor acılar dönemını konu alan ro- manlarda. "Bütün Şişli, Salıme Hanım başta olmak üzere, İs- tanbul kadınlığının yapacağı propagandaya darbe indirmek İçin, sınırlen kopacak gibi. gergın bekler- lerdi." Köprünün öbür yakasında da bir hanım çalışması daha vardır. Orada daha genç, daha yeni bir kadın unsuru Da- rülfünuncular, genç öğretmenler. genç şaırier çalışır. (Ateşten Gomlek, sayfa 26) Bırıleri, Halide Edip'in deyışiyle "Kangren Olmuş BırMillet'in Kalbı"n sımgelıyor. Yeniye. boyun eğme- yenlere, bağımsızlık bılincıne. ozgür insana düşman. Başkenti teslım alan yabancı güce dost. Yakup Kadri'nın Sodom ve Gomore'sinde (1928) tanıdığımız Leyla gibi. kendı'erını. edimlennı gızleme gereğını duymayanlar var, aralarında. "Neci'ciğim, elimde değıl eğlenmek ıstiyorum, bu benim yaşımın hakkıdır. Sonra... Sonra bilıyorsun. babamın her ışı yabancılarladır. Bu muhıttekı bağla- nnı devam ettırmek onun ıçın bırparça da geçım me- selesıdır." (sayfa 84) Yaşamdaki benzerlerı doğruluyor bu romanların da kişılerinı. • Elli yıldır gizli açık sınıfsal çatışkılann dışında kal- madı kadınlarımız. Meclis'te temel özgürlüklen kısıtlayan yasalara oy da verdi. Düşüncelerı nedenıyle hapıshanelerde de yattı. Alıp götürülen evlatlarını bulma umuduyla so- kağa da çıktı. Halide Edip'in. Yakup Kadri'nın roman kışılerı, ken- dilerini değişmenın ilk aşamalarına özgü çalkantıda bulmuştu. Günümüz kadını, sürüp giden toplumsal ışkence- nin odağındadır. Öyleyse güncel soru şu olmalı: Hangı kadın? Elını şeriata teslim eden ABD işbir- likçisi mı? Demokratikleşme savaşımının yaşamsal ilkelerine toplumsal güç kazandırmaya çalışan dar günlerin kadını mı? Benim yanıtımı. 4 temmuz günü, Izmir'de Atatürk anıtı önünde birleşen hemşehrılerim verdi: "Karşı devrime hayır..." Salman Rüşdü bu kez aşkı anlatıyor • Kültür Servisi- "Şeytan Ayetleri' adlı kitabıvla bır anda dıkkatleri üzerine çeken Salman Rüşdü. venı romanında bu kez aşkı konu alıvor "Islanıa küfrettığı" gerekçesıyle İran'ındinı lıderı Avetullah Humevnı tarafından hakkında öliim fetvası verılen Hint a~.;llı Rüşdü'nün bu yedınci romanı a^k. ölüm ve nıüzığın yeraldığı bir hikâyeden oluşuvor. 1989 vılında hakkında önerılen fetva ıle ilgilı olarak düşüncelerını açıklayan Rüşdü. edebiyatın bu türtehdıtler ile yolundan döndürulemeveceğını ve yazarların va/maya. kitapçılann satmaya. okuyuculann da alnıava devam edeceğini söylüyor. Altın Güvepcin'de birincilik Burak Uçkun'un • KLŞADASI (\A) - Kuşadası Festıvalı çerçevesinde düzenlenen 10. Altın Güvercin Yanşmasi'nda birincılıği 'Son Sevda" adlı şarkisıvla Burak Uçkun kazandı. POPSA\' Genel Başkanı Nükhet Duru. MÜYAP Başkanı Şahın Özer. MESAM Yönetım Kurulu Başkanı Atılla Özdemıroğlu. Erol Evgın. Özdemır Kaptan. Aşkın Nur '»engı. ü>maıı İşnıcn. Selmı Andak ve 20 kişilık halk lürısimn gorev ;>aptığı yanşmada binncilığı elde eden L'çkun. Çeşnıe'de yapılacak L'luslararası Müzık >anşmaM'nda Türkıye'yi temsıl edecek. ^a^şmada ikınciliğı "Özledim Senı" adlı besteMvle Sınnn Erkoç: üçüncülüğü ise \em Baştaıı' adlı parçasıyla Aslı Kopuz elde ertı. En genç katılımcı olan \vdın Kahya ise Ozan Tiirker Özel Ödülünü kazandı. Yaşaı* Nabi Nayır Gençlik Ödülleri • KüJtürSenisi- Yarlık Dergisi'nın kıırulduğıı (933 yılından bu yana önde gelen tutumu olan 'edebıvatımıza venı değerler kazandınna" çabasmı sürdürmek amacıvla I99I vılında başlattığı ^•aşar Nabı Nayır Gençlik Ödülleri bu >ı[ da sahıplennı buldu. SennurSezer. Hilmı \avuz. Kemal Özer. Hıılkı Aktuııç ve Enver Ercan vaptığı değerlendırme "Şıir Gençlik Ödülü'ne Derya Çolpanı değer bulurken Seda C'ebecı ve Yeşım Sovgın Armutak'ı dıkkate değer' olarak nitelendırdı. Levla Erbıl. Tank Dıırsıın K . .Sııllıı Dolek. Orhan Duru. Adnaıı Özyalçıner ise (ivkü Gençlik Ödülii'niı Müge jplıkçi'je verdi. Bu daldı dıkkate deger" bulunanlar Hülya Uçar ve Akın Sev ınç oldu Selim Turan sergilerle anılıyor • Kültür Servisi - Ressam. hevkeltıra^. fılozof Selim Turan anısına düzenlenen resim ve lıevkel sergısı 9 temmuz günü Tahtakııslar Köv ü Özel Etnografya Gaierisi - Selim Turan Sergi Salonıı'nda açılıvor 9-26 temmuz tarihlen arasında açık kalacak sergılerde Hıkmct Karagöz'ün resim. Işık Erkal'm resim. Lfuk Kanburoğlu'nun portreden resim. Işıklar kürtın heykel ve Orhan Valtarık'ın doğal ağaç ışlerı sergıleri yeralıyor. Aynı gün Selim Turan anısına düzenlenen resim vanşmasında başarı gösteren kuçuk ressamlardan Dıdem \ncı'va bırıncılık. Merve llıksu'ya ikincilık. Melıke Kıratlı Havrana üçuncülük. Ayça \'ongül ıle Gökhaıı Bayatar'a da maıısıvon ödülleri verilecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear