14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ 1996 CUMARTESİ 12 ARAŞTIRMA / ANKET C a z e t e c i l e r h a b e r v e y o r u m l a r ı n ı y a z a r k e n n e k a d a r ö z g ü r l e r ? Gazeteciye 'patron' engeliORHAN BtRSALl Anket sonuçlarının değer- lendirmesini yaptığımızda, "Haber yazımında nesnel gerçeği \e ola\ı, \orum yazı- mında düşündüklerinizi ol- duğu gibi vansıtmak isterken karşılaştığını/ engeller oldu mu / olınor 0111" ilk sorusu- na. gazetecılerin yaklaşık vüzde 59'unun evet yanıtını verdiğinı görüvoruz. Gazete- cilerin çoğu. özgürlüğü kısıt- layıcı bır ortam içinde çalış- tıklarını açıklı>orlar. Bundan sonraki sorular. bu kısıtlayı- cı nedenleri araştırma ama- cını taşımaktadır. Anketin 17 soruyu kapsa- van B böliimü. gazetecınin doğrudan etkileşim içinde buîunduğu çe\resini kapsı- >ordu. Bu bölümdeki sorular. gazetecı- nınçatışabıleceğivasamaddelerıni. dev- let örgütlerini. toplumsal ilişkılerini \e gazetecınin doğrudan kendı çıkar ilışki- lerinı soruşturuyor ve bu saydıklanmızın gazetecinın vazma özgürlüğü üzerinde- ki etkilenni araştırıyordu. 5 büyük engel Bu bölümde yer alan 17 soruya veri- len yanıtlan toplam olarak değerlendir- diğinıizde. gazetecilerin haberlerini ger- çeğe uvgun vazmakta. düşüncelerini öz- gürce dile getirmekte karşılaştıkları en büvük 5 engelin şöyle siralandığını gö- rüyoruz: 1. Ele aldığı konuvla patronunun ve veva gazetesinin maddi \eva mane\ 1 iliş- kisi içinde olmasi: Yüzde 39 (20 e\et). Ekbilgi: Bukonudamuhabirveyazar- lar hemfikirler. Ancak genel yayın mü- dürlerı bu engeli, sıralamanın daha aşa- ğılannda göriiyorlar. 2. Terörle Mücadele Yasası'nın ilgili maddelerinin tehdidi: Yüzde 35 (18 • Ankete katılan gazetecilerin yüzde 59'u haber veya yorum yazarken özgürlüğü kısıtlayıcı bir ortamda çalıştıklarını belirtiyorlar. Gazetecilerin haberlerini gerçeğe uygun yazmakta, düşüncelerini özgürce dile getirmekte karşılaştıkları en büyük engeller, patronun çıkar ilişkileri vedevletinyasakları. ğun dış baskılar altında sür- dürmek durumunda bırakıl- maktadır. Böv le yoğun bas- kıların olduğu dönemlerde. gazeteciler arasında mesleki bakımdan verilenfirelerinde fazlaolmasınıııeşyanıntabi- atına uvgun olduğunu anını- satmak gerekır. Diğer etkenler evet). Ek bilgi: Yazarlar. terör yasalannın tehdidini ikinci sırayayerleştirirken nis- peten daha genç yaşta olan muhabirler. terör tehdidini 6. sıraya koydular. 3. Gazetenin siyasi \e ideolojik tutu- munun sınırlayıcı etkisi: Yüzde 33 (17 evet). 4. Devletin açık ve gizli örgütlennin yasal olmayan airişimlerinden korku: Yüzde 29.5'(15 evet). 5. Diğer ilgili yasa maddelerinin teh- didi: Yüzde 27.5(14 evet). Patron ve devlet Gazetecinin mesleğini özgürce icra et- mesinin önündeki en büyük 2 engel. pat- ron ve devlet olarak çıkıyor. Gazeteci. maddi çıkarlarını dışa karşı koruma ve kollama zorunluluğu ile karşı karşıya bu- lunduğunu bırakıldığını veya bu duru- mun. kendisine oldukça güçlü bir şekil- de hissettirildiğini (yüzde 39 ve yüzde 33) görüv/or ve bundan rahatsızlığını di- le cetirivor. Gazeteci, öte yandan dev letin de bas- kısını teninde duyumsamaktadır. Gaze- te patronunun çıkarları ile düşünce öz- gürlüğünü sınırlayan anti-demokratik yasalar ve devletin kendisi. gazetecinin yazma özgürlüğünü sınırlamada el ele gidiyorlar. Gazeteci. toplumun gözünün en çok üzerinde olduğu kişilerden biridir. Çün- kü gazeteci, toplumda sürekli v e her gün. bir iletişim aracı görevini yerine getirir. Haber taşıyıcıdır. Bununla kalmaz. uz- manlaştığı konularda >orum vaparak toplumda fikiroluşmasınakatkıdabulu- nur. Her şeyi didikler. Bu nedenle gazetecınin. hele Türkive gibı sık sık orman >asalannın egenıen ol- duğu ülkelerde baskı altında girmesi. çe- şitli etkilenmeler altında mesleğini sür- dürmesi normaldir. Gazeteci. irili ut'ak- lı hertürlü baskıyı üzenndehissedebilır. Maaşını veren patron. acil çıkarlan söz konusuolduğunda gazeteciyı yönlendir- meye çalışmaktadır. Demokratik olma- yan bir devlet yapısı \e anlayışını sürdü- renlerin baskılan. çeşitli odaklar. gaze- teciyi hep etkilemeye çalıı>ırlar. Bu etki- leme çabalannın. bazen gazetecıvi öl- dürmeve kadar uzandığını da bılıyoruz Anket sonuçlarına baktığımızda. ga- zeteci. vıne de en çok etkilenebileceği konuları bıle (patronun çıkarları. devlet baskisi) > üzde 40" ın altında tutmaktadır. Ancak etkileme oranları vüzde 4(J'lara varan bu engeller. gazetecinin üzerinde- kı büyük baskıları göstermektedır. Gaze- teci, objektifhaberciliğini ve özgürce yo- rumunu vapmaktaöııemli cngellerlekar- şı karşıya bulunmaktadır. Bu baskılar. gazeteci için havati dereccdcönemlıdır Patron. gazeteci} 1 kapı öniıne kovabılır ve ekmeğıııdeıı edebılır. Hele sendıkasızlığın vaşandığı ve mesleki çıkar ve davanışmanın gazete patronları tarafmdan tamamen ortadan kaldırılmaşa çalışıldığı günümüzdc. ga- zeteci daha bir valnız vesavunmasız dıı- rumdadır Anti-demokratik vasalar ve devlet örgütlerinden gelcbilecek vasal olmavan ginşimlerde gazeteci için lıa- >at\ tehditlerdır. Herdurumda nazeteci. mcsleüini vo- İlk beş engellev ici etkenin ardından etik kuralların (vüz- de 19.6: 10 evet): siyasi terör odaklarının (>üzde 17.5; 9 evet): gelenek. göreneklerve genel vargıların; ideolojik. sosyal ve dinı engellerin; mafva odaklarından korku- 11un geldiğinı görüvoruz. Ga- zeteciler. "fîkir ve duvgu ya- kınlığı". "\akın dostların ve >akın çe\renin hatırı" gibi konulardan düşük düzevde etkilendiklerini açıklı- vorlar. Burada dikkat çekilmesi gereken bir nokta. gazetecinin. daha çok kişisel veözeletkılenmelen engellensoruştu- ran anketin bu B bölümündeki sorulara verdiğı puanların. vüzde 40"ın altında kalmasidır Gazeteci. kendisinı çevreleşen bütün olumsiız koşullara ve basinda görülen olumsuz genel gidişe rağmen kişiliğini. göniîlennı. mesleki ilke ve ahlakını ko- rumava da çalışıvor. Gazetecinin haber ve vorıımunu bu etkilenmelerin nıüm- künolduğuncadı^ındatutmaçabasını ve isteeıni de anket soıuıçları cöstermekte- dır. TEŞEKKLR Ankcıın vöntemim belirlemede bilim- st71 anlımtannıgönliiğüm veelt'fiirile- riııı uhlığım Pn>( Dr. Yılmaz Esmer ve Prof. Dr. Hasan i'azıcı'va. u\nca gıizı'teciliTİn cmınmasmda\L' sorulann jak\lanmu\ındu vanhmcı olan Tüles Ha\demir V tcsekkür cdcnm GAZETECİLER GÜNAH KEÇİSİ YAPILMAK İSTENÎYOR Tehlikeli ürmanış; basında tekefleşmeGazetecilik. çeşitli anketlerden ortaya çıkan so- nuçlara göre itibarı en hızla düşen mesİeklerden bi- ri. Gazeteler. toplum katında güven yitırmektedir. Bu itibar ve güven yıtiminin suçunun, öncelıkle gaze- tecilerin omuzlanna yıkılmak istendiği de görül- nıektedir. Gazeteci. basının \e toplumun günah ke- çısi yapılmak isteniyor. Anketimiz ise gazetecinin üzerindeki baskılann özelliklerinı veadreslenni ortaya çıkarmaktadır.Ni- tekım gazeteci de bunun farkındadır ve anketin ~ne- denleraradığı" D bölümdeki sorulara verdiğiyanıt- larda da bu apaçık görülüyor. Anketin toplam 32 so- ru içinde en çok i>aret alan sorulan da bu bölümde- dır. Bu bölümde vönelttiğimiz soru şövleydi: "Bugün gazetecinin ö^;ür haber ve yorum yaz- makta karşılaştığı engellerin \e> a kendinidaha az öz- gür hissetnıesinin kökeninde. sizce hangi >eni top- lumsal, mesleki \e siyasal gelişmeler \armaktadir?" Gazeteciler kendılerıne sunduğumuz 10 seçenek arasında 1. sıraya "basındaki tekelleşme"> i (vüzde 74.5: 38 kışı) oturttular. 2. Mrada ise mesleklerine. kendilerine yönelttik- lerı büvük bıreleştirivi görüvoruz: "Bazı gazeteci ve va/arların mesleki başarılan için iktidar odaklarına sürekli yakın olmav 1 tercih etmeleri" (yüzde 72.5:37 kışi). 3. sırada ise bu deformasyona yol açan neden bu- lunuyor: "İktidarların, gazeteci / yazarlarla özel iliş— ki geliştirme. önemli \e özel haber \erme politikala- n" (vüzde "0 5: 36 kişil. Basın mesleği içinde iktidar lider gazeteciliği yenı değil. Geçmiş zamanlarda da hükümetlerin ve- ya liderlerin ne düşündükleri, onlara yakın duran kalemlerın yazılanndan okunur ve bilinirdi. Ancak. Özal dönemiyle birlikte bu kulvarda çok hızlı bir ge- lişme oldu, konut ve köşk yazarlığı mesleği ortava çıktı. Öv le ki, liderlerden gece >ansı telefonlar bek- lenir oldu. Bu tür yazarların. gecenin saat birinde ör- neğin Özal'ın kendisini aradığını övünerek yazma- ya başladıklan görüldü. Bu iç içelikten iki tarafın da yararlandığı açıktır; gazeteci "haber \ererek" ve "gündemde kalarak" kariyer ve "önemli gazete- ci" özelliği kazanmakta: si- yasal odaklar da uygun gördükleri yer ve zaman- larda kamuoyunu etkileyi- ci ve yönlendirici açıkla- malannı, fazla bir süzgeç- ten geçirmeden bu kanal- lar aracılığıyla yapmakta- dır. Tabii bu kanal, bir ga- zeteci vazar olduğu gibi. gazete yönetiminin bizzat kendisi de olabilmektedir. Bu sonuçlardan da gö- rüldüğü gibi gazeteci, ken- di mesleğinin geleceğinden duvduğu kav/gıyı açık yü- reklilikle belirtiyor. Gaze- teci. tekelleşme süreci ile basın patronlannın tican çıkarlarının giderek ön pla- na çıkmasından rahatsızlığını dile getirirken. bazı ga- zetecilerin siyasi odaklarla sarmaş dolaş durumun- dan da büyük* rahatsızlık duymaktadır. Muhabirler cephesi Ankete. sadece muhabirlerin gözüyle bakacak olursak, muhabirler. mesleklerinde en tehlikeli ge- lişme olarak. bazı gazeteci ve yazarların iktidar odaklanylageliştirdiklen buözel ilişkileri görmek- te ve tekelleşme eğilimini ikinci sıraya ıtmektedir. Köşe vazarlarının ise iktidar odaklarının özel haber verme politikalarıyla tekelleşmeyi başat tehlikeli eğilim olarak gördüklerinin de altını çizmek gere- kir. Gazeteci, kendisini dördüncü kuvvet v apan özel- liklerin tehdit altında olduğunu ve erozyona uğ- radığını görmektedir. Basın toplumda hızla itibar yitirirken, gazeteciler, özellikle de muhabirler siyasi ik- tidar-basın yakınlaşmasından rahatsızlık duyuyorlar. (Fotoğraf: ERZADE ERTEM) ONUK YAZAR / SEVGi ÖZEL Keşke sorumluları. televizyondakı "Temiz Eller' izlencesinin adını 'Temiz DiÜer / Temiz EUer1 diye değıştirebilseler... Düşüncesı temiz olmayanın. eli temiz olur mu? Düşünce temizliği her şev in başıdır, dile de v ansır, ele de... Düşünce kirliliği bir kez baş- ladı mı. ne sabun ne su> la arınır. Üstelik bulaşıcıdır ve ölümlere yol açacak denli tehlikelidir. Hırsızlar. \airguncular çalıp çırpmayı. can alıcılar öldürmeyi önce düşünürler. Düşüncede kirlenme. bireylerde başlar. v av ıldıkça yayılır. bir bakarsınız ki. topİumun bütününüsarnermiş... Insan ayaklarıvla değil. - ba- şı'yladüşünür. 'Baş'taki kirlenme. tepedenaşağı in- er. Ne el kalır ne bacak ne ayak... Sevgili Muzafferİzgüsıksıkanlatır tbibigin >TJ- vası çok kirli olur. pis pis kokarmış. Bir gün yavru- ları, "Ana, başka bir\u\a bulalım kendimize" diye valvarmışlar. Ibıbik. vavrulanna gülmüş. "Sizdebu kıç varken. nereye gitseniz olacağı bu, oturun otur- duğunuz>erde" demiş. Fıkra bu. ancak birçok ata- sözünü. övküvü. masalı anımsatıyor. Demek kı. geç- nıişte de toplumlar ibibik gibı. vaşadıklan veri kir- letmış. kokutmuşlar ki. bilge kişiler sözü esirgeme- mişler. Kuşkusuz bedelini de ödemiş, kendilerine doğruyu söyleyecek onuncu köy aramışlar. Keşke doğruyu >öyledikleri ilk köyde kalmakta dırensey- Temiz Diller / Temiz Eller mişler... Çünkü bu ilk köy. onu kirletme yarışına gi- renler kadar. korumakta direnenlenn de köv ü. Ülkemiz hızla kirleniyor. aklın yerini "kurnazlık' alıyor. Bu kirlenme. birkaç yılda oluşmadı. Adeta ibibiklerle yanşıldı. herkes aynalara bakmayı unut- tu. •Köşedönme'öylesinegözleri.gönülleri çeldi ki. "Haram helal ver Allahım / Garip kulun yer Alla- hım". çocuklann bile yakanşı oldu. Bilinün yerine dogma Eğitim dizgeleri çoktan çöktü. Eğitim. kurumla- nyla. kurallanyla kirleniyor. Ekonomi kirli. karapa- ra emeğın ımiğini sıktı neredeyse. Çevre kırlı. siva- set kirli. 'dosya' sözcüğü. anlam değiştirdi, 'yolsuz- luk'lan çağnştınyorartık. Aklın öncülüğü. bilimsel. sanatsal verilerin gerçekliği. uygulayımbilimin ka- tıklan bir >ana bırakıldı. toplum 'öte dünya' hazır- lığına sokuldu. Dogmalar. 'bilim / bilgi' iîe yer de- ğiştirmeye başladı. Bunların hiçbiri dün olmadı. Türk- Islamsentezinin. Atatürkdevrimlerini dışla- yarak eğitimin özüne inmesi. üç beş yıllık iş değil. "Atatürkçülükibadertir"divenler. Atatürk'üvedev- rimleri. eğitimin özünden kazıvacak her türlü yatı- nrnı besledi. destekledi. Eğitim ve kültüni vönlen- dirmekle görevli kılınanlar. bunların egemen oldu- ğu kurumların altı iistü oyuldu. Öylek i dün karşı devrimcileri destekleyenler. bugün kendi bü> ürtük- leribiranlavıştanürkeroldular. 'Adildiizen'nedcn- li inandıncıysa 'millnetçimuhafazakâr'lık daoden- lı inandırıcıdır. \e demek "nıillivetçi muhat'a- zakâr"lık* Türkçesıııı düşünmek bile ulanakMZ. 'uluscu tutuculuk'un anlamı. içeriği ne olabilır ki'1 'Adildüzen'nerede beslendi. palazlandı da ııasıl or- taya çıktı: neden düşünülmez hıç. Bır kışı va da ku- rum. hem ulusçu. ukistan yana olacak lıem 'muha- fazakâr'.vani 'tutucu' hem 'çağdaş' olacak hem de Atatürkçü! Hangı düşünce dizgesıne oturtulabılır bu savsöz0 (,'oğunluğu salt okur-\azarokııı bırtop- lumlumda. elbette "ırk'a ve 'din'e dayalı bır "milli- yetçilik'e ve bunun davandığı. gerektığinde Kııran bayrak edebivatının açıklaması olan "muhafaza- kâr'lığa "o\' verilir. Eğer yüreklilikle anlaiılırsa bu toplum. bunun Atarürk'ün ulusçuluğu ile aynı olma- dığını. pekâlâ kav rar. Düşünce kirliliğini yok etme- nin. Atatürkçülüğün coşkusunu. çağdaş bilim v e sa- natla desteklemenın tek çıkar yol olduğunu da... K.im kiminle çatışıvor. kim kimler için 'dosya'lar hazırlıyor, kimler kimileri en çok 'yolsuzluk", göre- v i kötüye kullanmakla suçluvor? Kimlerin malvar- lığı söz konusu edilişor? Türkiye'nin gündemini yalnızca bunlar dolduruvor. Düşünce kirliliği öv le- ^.ine aldı vürüdii ki. elbette dilıne de vansıyacak in- sanlann. İşte kitle ıletişim araçlannın. politikacıla- rındurumu.dili! Mahkemelerbunlararasındaki da- valarla vüklü. Dokunulmazlıklar. düşünce kirliliği- ni kapatamıvor. Bir 'çamur.çamurlaşma'siireci baş- ladı ki, ibibik vavruları bıle kendi yuvalannı terte- mızgörüvorlardır. K.imılerinin Osmanlıcaözlemle- rinııı altında vatan da bu olabilır belki. ne düşünüp nc ev ledıklerı anlaşılmasuı dıve... Düşüncesi temiz olaııın dili de eli de temiz olur. Bu iilkev 1. buııca olumsıızluğa karşııı. ıçerıde. dışa- rıda avakta tutan. tertenıı/ düşüncelennden başka varMİIığı olmavanlardır. Herkes. her kurum kolları Mvamaîıdırartık. Ortalık bır günde ak pak olmaya- cak elbette. Ama çocuk ve gençlerımızin geleceği için gerekli bu temizlik! Onlara başka yuvalararat- mamak ıçın... Aydınlık. aydınlanma için!.. POLİTİKA VE OTESİ MEHMED KEMAL Aspirin Yetmez... Oktay Ekinci dostumuz çok 1yi bilir, her kentin bir nâzım planı vardır, başta Istanbul'un; kaç kez çizil- miştir, kaç kez bozulmuştur. Çıkar oyunları bu nâzım planlar bozularak oynanmıştır. Bir zamanlar istanbul'un bir nâzım planı (birçok) vardı. Bir "nâzımplan bürosu" kurulmuştu. Ne kadar mimar, ressam, şehircilik uzmanı varsa burada top- lanmıştı. Sonra gelenler geldi, gidenler gitti, bu büroyu da darmadağın ettiler. Güzelim "Beyazıt Meydam"n\ bu hale sokanlar onlardır. Sarıyer ormanlarını yakıp villa yapanlar da bunların çocukları. Şimdi Karadeniz kı- yılarına uzanıyorlar. Dahası var. Boğaz Köprüsü'nün Anadolu yakasını bir villa cehennemine çevıriyorlar. Şimdi cennet gibı görünüyorsa, ılerde ne mene ce- hennem olduğu iyice anlaşılacaktır. ŞaırSunay Akın, bir "güzel şakalar" mimarıdır. Ha- tırdan çıkmaz şakalar bulur. Oturmuş "Istanbul'un nâzım planı" diye yazmış. Yanına da Nâzım Hik- met'in Rusça basılmış bir pulunu yaptıştırmış. Altın- da da bir "Kız Kulesi" duruyor. Bu Kız Kulesı bugün- küne benzemiyor, daha atak, daha acar. Sözlükte nâzıma baktım (Mustafa Nihat Özön'ün Osmanlıca-Türkçe sözlük), şöyle: Nâzım (nâzıma) A. s. 1 düzenleyen 2 nazım haline koyan, manzume yazan nazım-i menazımı-i umur-u cumhur halkın işlerini sıraya koyan, düzenleyen 3 (Fiz) düzengeç 4 (Mat) normal Bir de nazm var, sıra tutan Vezinli kafiyeli söz. Öztürkçesi var: Koşuk deniyor. Serbest nazım ye- rine serbest koşuk dıyenler de çıkıyor. Bunların ara- sında llhan Berk de var. Şair llhan Berk'ten bir mektup aldım. Hiç kart bas- tırmadığını söylüyor. "Ancak dış ülkelere çağrılmaya başladığımda oğlumun bilgısayannda hazırlaytp, adt- mı, adresimi yazdığım birkareye sıkıştırdığım birkart- vizit vardır." TV'de (müstakbel Başbakan) Necmettin Erbakan hükümet programını okuyor. lacilerini giymiş, sarı bo- yunbağını bağlamış. Nedense. gözalıcı renklerden oluşan boyunbağı bağlıyor. Refah grubuna öğüt vermışler alkış yok! (Belki DYP grubuna da) Bir saat 10 dakika süren okuması bo- yunca tek tük iki alkıştan başka alkış kopmadı. Alkış istemediğı gerilmeyen yüzünden, kürsüdeki davranı- şından belli oluyor. Davranışı öteki konuşmalan gibı değil. Sevilmeyen bir ilacı içercesine yüzü buruk. Okumasınm birkaç yerinde (zoraki) Atatürk, laık, cumhuriyet sözcüklerı geçiyor. Bu hükümet tutar mı? Tutar da, tutmaz da... Güvenoyu alır da, almaz da... Güvenoyu alırsa korkulu bir deneme olur. Daha işin başında Erbakan, dış güçlerden destek arama çaba- larına girdı. Amerikayla protokol görüşmelerinin dışın- da ilişkıler aradığı belli oluyor. Büyükelçiliktekı görüş- me bunun simgesidir. Öyle ki bozulmuş olan maya bozuk çalacak. "7a- kıyye" dıyecekler, derler. Takıyye, ne oluyor? Olduğun gibi görünme. görün-, düğün gibi olma: kime kulluk edilecek! Karşısına Kafdağı gibi dikilen engelleri sıralayalım: "Çekiç Güç", enflasyon, memur ve işçi zamları, yok- sulluk. Güneydoğuolaylan.yolsuzluklarlasavaş (bu- nun adı edilmiyor), işsizlik, yatırımlar, (hepsinin üstün- de gündemde bulunan) bunca yolsuzluk dosyaları.. Çiller, Erbakan'm başını çok ağrıtacaktır. Bu ağrıya Aspirin yetmez... B U L M A C A SEDÂT VAŞA\A \ 1 2 3 4 5 6SOLDAN SAĞA: 1/ Bır işe gırmek ıçın önce parasız olarak o ışedevam eden kımse. 2/ Ağır kokulu bır 3 gaz... Tahıl ürünle- A rinin depolandığı sılındır biçımınde ambar. 3/Kabul et- meyerek geri çe- virme... Balçık. 4/ Yelkenlı bır van> teknesı. 5/ Aldat- 8 ma işi, hile... Top- g rağı kazıp sıper yapmak. 6/ Ege Bölge- si "nde bır dağın. akarsuy un ve ovamn ortak adı... Gü- neydoğu Anadolu'da y etış- tirilen verli koyun ır'kı. 7/ 3 Lezzetlı bır hıyar cınsı. 8/ 4 Eli ya da ayağı sakat olan r kımse... Asya'dabırırmak. 9/ Algılanan nesnelerin te- " mel nıteliği... Hayvanlara vurulan damaa. MIKARID.\N .\ŞAĞI\'A: 1/ Boyanın kumaşın doku- suna işlemesine yardimcı olan maddelenn ortak adı... Ke- nar süsü. 2/ Nazar değmesine karşı tütsü olarak kullanılan bir bitkı. 3/ Tatlı sularda yaşayan bir balık... lzmır'in bir ıl- çesı. 4/ En kısa zaman süresı... Çın ve Japonva'da oynanan bir strateji oyunu... Sert bir ıçki. 5/Macaristanın para bırı- mı. 6/ Sahıp... Ortaçağda açıkdenızlerde kullanılmı^ vel- kenli gemı. 7/Temeli taklide dayanan sözsüz ovun... "Ya- ğız atlar kışnedi — kırbaç şakladı Bır dakika araba yenn- de durakladı" (Faruk Nafiz Çamlıbel). 8/ Kıbns'ta bır kent. 9/Özel bırcam kap içinde likör, şarap ve mevve suvunun kanştınlmasıyla hazırlanan içki... Marangozlukta tahta üz- erine boydan boya açılan kanal. İSTANBUL TİCARET ODAŞI GIDA/İHTİ\:\Ç IVIADDELERİ SANAYİ ÜRLTSLERİ FUARI 8-14TEMMLZ 19% 8-14 Temmuz \996 tarıhleri arasında Istanbul Tıcaret Odası organızasvonunda Gıda thtıvaç Maddeierı ve Sa- nayi Ürünlerı Fuan açılacaktır. DünyaTicaret Merkezi'ndegerçekleştirilecek olan fu- ara gınş ücretsiz olup kalıtelı ürünler uvgun fiv atlarla ,>a- tışa sunulacaktır. Her gün saat 12.00-20.00 arasında zı\ aret edilebılecek olan fuar süresınce Taksım Atatürk Kültür Merkezı ve Ba- kırköv DenizOtobüslenönündenİDTM'vekar^ıiıklı ser- vis çalışacaktır. Servıs saatleri: -AKM-İDTM: 12.00 13.00 14.00 15.00 16.00 17.00 18.00 - İDTM-AK.M. 14.30 15.30 16.30 P.30 18.30 19.30 20.30 - Bakırköv Denız Otobüsü İDTM: 13.00 13.30 14.30 15.45 16:45 17.30 18.15 -İDTM Bakırkö> Deniz Otobüsü: 14.00 15.00 16.00 17.00 18.00 19.00 20 Basın: 96517
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear