23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 TEMMUZ 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI AB üyesi ülkelerden ithalat arttı, ıhracat ve yabancı sermayede beklenen patlama gerçekleşmedi GB, gerçek yüzünü gösterdi• Türkiye, Almanya'nın en cok ihracat yaptığı ülkeler arasmda 20. sıradan 17. jıraya yükseldi ve Almanya'dan ithalatı 1994 yılına göre yüzde 44 arttı. • 1996 yılının ilk 5 ayında 778 milyon dolar olan yabancı sermaye izni, bu yılın aynı döneminde 623 milyon dolara geriledi. Bunun 198.4 milyon doları sermaye arttınmından kaynaklanırken. yeni yatınmlar yalnızca 123.4 milyon dolarda kaldı. • İlk 5 ayda, geçen yılın aynı dönemine göre toplam konfeksiyon ve tekstil ihracatı yüzde 1 arttı. Ihracat patlaması beklenen tekstil, deri, cam, seramik ve gıda maddelerinde büyük artışlar gerçekleşmedi. İlk 5 ayda ihracat. konfeksiyonda yüzde 2, deri ve deri mamullerinde yüzde 21 geriledi. ÖZGÜR fLüSOY AB ile Türkiye arasında ger- çekleştirilen gümrük birliğinin ilk altı ayı, siyasilerin vaat ettikleri- ni getirmedi. Türkiye Araştırma- lar Merkezi (TAM) tarafından ha- zırlanan "Gümrük Birfiğinin İlk Altı Ayı" başlıklı raporda, Türki- ye'nin yabancı sermaye girişinde ve başta tekstil olmak üzere ihra- cat beklentilerinde "umduğunu" bulamadığı, buna karşın AB ülke- lerinin Türkiye'ye ihracatında cid- di sıçramalar yaşandığını ortaya koydu. Merkezi Almanya'nın Essen kentinde bulunan TAM'ın hazır- ladıgı raporda, ihracatın ithalaüa aynı hızla artmayacağının. özel- likle Almanya ile olan ticarette belirgin hale geldiği ifade edile- rek, 'Türkiye, Almanya'nın ihra- cat yaptığı ülkeler arasında 20. sı- radan 17. sırava y ükseldi. Türki- ye'nin Almanya'dan ithalatı 1994 yılına göre, yüzde44 oranında art- tı" denıyor. Yabancı sermaye girişinin ise beklenenin tersine artmadığı kay- dedilenraporda.şu saptamalara yer \eriliyor:"V'abancı sermaye izin- leri toplamı 1996 yılının ilk 5 a> ın- da 623 milyon dolar oldu. Geçen AB Koordinasyon Kurulu Başkanı Ali Tigrel 'Türkiye tedbirsîz davrandı' ANKARA (AA)- Başbakanlık Başdanışmanı ve Avrupa Birliği (AB) Koordinasyon KuruJu Başkanı Ali Tigrel, gümrük birliğinin işleyişine gölge düşürecek. değişik yorumlara yol açacak tasamıflarda bulunmamak gerektiğini bildirdi. Yurtdışından kredili yapılan "mal nıukabtti, vadeü akreditifve kabul kredUTithalatta yüzde 6 fon uyguiamasına ilişkin görüş bildiren Tigrel, Merkez Bankası'nın açıkiamasına göre bu düzenlemenin, içerden sağlanan krediler ile dışardan sağianan krediler arasındaki dengesizliği gidermeye yönelik oldugunu söyledi. Bunu AB'den yapılan ithalatı caydmcı bir yaklaşım şeklinde değerlendiımemek gerektiğini ifade eden Ttgrel, şunlan kaydetti: u Bu tür açıklanıalar yapılmadan önce AB'ye detaylı bilgi verilsejdi, o zaman bu olay bu kadar abartılmazdı. Bu karan, dolayb da olsa eş etkili vergı olarak yorumlayanlar da çıkaeaktır. Eger AB ve GATT çerçevesinde eş etkili vergi olarak nitelendirildiği için sıfırlamak zorunda kaldıysak,o zaman da içerdeki kesintiyi de sıfıriamak gerekmez miydi?" Tigrel. devletin gelire ihtiyacı oldugunu ve bunun gözardı edilemeyeceğini de belirtirken, "Belki de bu kesintinin kaJdırılmanıası iazun idi** dedi. yılın aynı döneminde ise 778 nıil- yon dolaıiık yabancı sermaye izni verilmişti. Vabancı sermave izin- lerinin önemli bir bölümii (198.4 milyon dolar) sermaye arttırımı olarak gerçekleşirken. yeni yatı- rımlar yalnızca 123.4 milyon do- lar düzev inde kaldı. İhracatçı birliklerinin verileri- ne göre y ıfın ilk 5 ay ında, geçen y ı- lın ay nı dönemine göre. konfeksi- yon \e tekstil ihracatı yüzde 1 ora- nında arttı. İhracat patlaması bek- lediği testil, deri, cam. keramik ve gıda maddeleri sanay üerinde bü- yük ihracat artışları gerçekleşme- miştir. Türkiye İhracatçılar Mec- lisi'nin verilerine göre, 19% yılı ilk 5 ay ı bir önceki yılın ilk 5 ay ı- na göre hazırgiy inı ve konfeksiyon ihracatındayüzde2'lik deri ve de- ri mamullerinde yüzde 21'lik ge- rileme görülmüş, tekstil ve ham- maddelerinde yüzde 11 lik artış tespit edildi" Raporda. GB'nin işleyişinde- ki temel sorunlar şöyle sıralanıyor: •GB'nin işlerlik kazanması- nın önündeki asıl engef AB'nin Türkiye'ye karşı genel yaklaşı- mındaki olumsuzluklann gideri- lememiş olmasıdır. GB'nin Tür- kiye açısından olumlu sonuçter getirebilmesinin önündeki engel- lerden biri Türkiye'deki politik is- tikrarsızlıktır. •"Kurumsal işbirliği süreci" henüz başlatılmamıştır. •AB ülkeleri tek bir "transitbel- geyle"tüm dünva ülkeleri arasın- da hareket kabiliyetıne sahipken, Türkiye bu kolaylığa ulaşamamış- tır. •AB. Birlik üyesı olmayan A\ - rupa ülkeleri ve doğu Avrupa ül- kelerinden aldıgı mallan AB kay- naklan mallar statüsünde kabul ederken. Türkiye söz konusu ol- duğunda bu geçerli değildir. •"Ön bildirim mekanizması" çalışmadığından AB Türkiye")e bildirmeden antidamping uygu- lamaları başlatabilmektedir. •Gümrük yasası, fikri mülki- yet yasası gibi mevzuat uyumla- rı gerçekleşmemiş. Özel Tüketim Vergisi henüz yasalaşmadı. Re- kabet Kurulu oİuşturulamadı. Türkiye ile AB arasında demir-çelik anlaşması Brüksel'de imzalandı AB'ye demir-çelik ihracatı artacak ÖZGENACAR A.NKARA-Türkıye ile A\rupa Bırliğı ara- sında dün Brüksel'de imzalanan bir anlaşma. Türkiye'nın bu ülkelere daha çok demir-çelik ürünü b.atmasına olanak vereek. Avrupa Birli- ği. demır-çelık ürünîerındekı vergıyı hemen sı- fırlarken Türkıye temel 142 maddede gümrii- gü üç y ılda aşamalı olarak kaldıracak. 1970'te Türkiye ile o zamankı adıyla Avru- pa Ekonomik Topluluğu arasında ortaklık ilış- kılerinı düzenleyen Katma Protokol ile birlık- te 'A\rupa Kömür-ÇelikToplulugu'na(AKCT) giriş anlaşması da öngörülmüştü. AKCT an- laşmasına işlerlik kazandırmak amacıyla An- kara ile Brûksel arasında 1994"te başlavan gö- rüşmeler bir anlaşma metnıne bağlanarak 21 Aralık 1995'te parafe edilmıştı. 6 Mart 1995 tarihlı Türkiye-AB Ortaklık Konsey i kararının ek tavsiye kararında öngörülen ve dün Brük- sel'de imzalanan bu anlaşma 1996'da yürürlü- ğe giriyor. Demir-çelik ürünlerının Türkiye ile toplu- luk arasında serbest ticaretını öngören anlaş- manın kapsamı özetle şöyle: 1. Kömür dahil. -sadece tek aşamah üretim işlemınden geçmiş demır-çelıkten mamul. ham ya da ara- AKCT ürünlerıne uygulanan güm- rük \ergı \e resımleri ile ötekı eş etkili vergi- leryürürlükten kaldmlıyor. 2. AB. Türkiye çıkışlı demir-çelik ürünle- rindegümrük vergilerinı sıfırlıyor. 3. Türkiye ise gümrük vergilerinı. anlaşma- dayeralan 142 uzun \ealaşımlı çelık ürünle- rinde aşamah olarak 3 yıl içınde, ötekı ürün- lerde ise yürürlük tarihinde sıfırlayacak. 4. Aşamalı indınmegıren ürünlerdekı ilk > ıl ındırimlen. mamul. yarımamul ve hammadde dengesı göz önünde tutularak 1996 yılı ithalat rejıminealınıyor. 5. Anlaşmanın. serbest ticaret anlaşması ni- teliğinde olması nedeniyle Türkiye. üçüncü ülkelere karşı AB'nin Ortak Gümrük Tarife- si'nı uygulamakla yükümlü olmayacak. 6. Tercihlı düzenlemelerden sadece AB ve Türkiye çıkışlı ürünleryararlanacak. Çıkışsap- tanmasına ılışkın kuraîlar anlaşmanın ekinde- kı protokolde öngörülüyor. Tûridye'ye avantajlar Anlaşmanın Türkive'ye sağlayacagı avan- tajlar ise şu noktalarda özetleniyor: 1. AKCT kapsamındaki Türk demir-çelik ürünleri de tıpkı Gümrük Birlığı Anlaş- ması 'ndaki ötekı ürünlere uvgulanan tavizb rejime tabi olacak. Şu anda ihracatımızda düşük bir paya sahıp olan demir-çelik ürünlerinde ihracat artışı sağ- lanacak. 2. Türk üretıcilerine, Avrupa pazarlarında ötekı 3. ülkelere karşı birmarj yaratılacak. 3. Türk demir-çelik ürünlerinın AB'ye ıh- racında mıktar kısıtlamalarına maruz kalması önlenecek. AKCT ürünlerinde Türkiye'nin genel ve AB İle ticareti (milyon dolar) •1 Ihracat toplamı 1 AB ve EFTA payı (%) • ithalat toplamı 1 AB ve EFTA payı (%) 1994 1.948 7 2.235 45 1995 İ 1.493 : 3-238 » 1 44 ffr* İmzalanan demif-çelik anlaşması AB pazannı açacak. Trafikte yaptığımız hatalar HI er gün onlarca kişinin trafik kazalannda öimesi, bunlardan kat kat fazla insanın da yaralanması ve sakat kalmasının su- çu "trafik canavarı'' denilen uydurma bir ki- şiliğe yükleniyor. Kazayı ben yapmadım, sen yapmadın, trafik canavan yaptı! Böylece sorumluluk üzerimizden gitmiş oluyor. Herkes trafik canavarından şikâyet ediyor, öyle ki sanırsınız bu şikâyetçi insan- lann hepsi trafik kurallanna uygun araba kul- lanıyor. Hayır. ne yazık ki trafikteki sürücü ya da yayalar içinde trafik kurallanna bütünüyle uyan neredeyse yok gibi. Belediye otobüsüyle yolculuk yaparken araç surücülerine bakıyorum. içlerinden birta- nesi direksiyonu doğru şekilde tutuyorsa on tanesi de yanlış tutuyor. Üçe çeyrek kala ile ikiye on kala arasında tutulması gereken di- reksiyon simidinin bundan başka her türlü şekilde tutulduğunu görmek mumkün. Tek elin kullanıldığı her türlü tutma biçimi yanlış. Direksiyon simidinin kollarından tutmak yan- lış. Direksiyonun altından tutmak yanlış (be- şe yirmi beş kala!). Direksiyon dogru tutulmaz- sa oluşabilecek acil bir durumda otomobili is- tenildiği gibi yönlendirmek mümkün degil. Acil durum her ana oluşabilecekmiş gibi uya- nık ve hazır olmamız gerekir. Sürücü koltuklarının ayarı insana saç baş yolduracak cinsten. Her yaştan sürücüler, özellikle de "delikanlı" gençlerimiz koltukla- nnı sanki araba kullanmak için değil de uyu- Renault Clio yenilendi G eçen yıl Türkiye'desatışa sunulan Renault Clio'nun yeni mo- deli daha üstün özellikleriyle sunuldu. Daha önce piyasa- da bulunan 1.4 RT'ye ek olarak yeni modelin daha güçlü 1.8 RSİ versiyonu da ithal ediliyor. Yeni modelin kasası güçlendi- rilmiş ve fren sis- temi de artık da- ha güvenli. Ara- cın ön tarafı (mo- torkapağı.farlar ve hava girişleri) bütünüyle yeni- den tasarlanmış ve ek sis farları yerleştirilmiş. Gövde rengi tamponlara ek olarak arkada üçüncü fren lam- bası göze çarpı- yor. Aracın içinde hissedilen değişiklikler ise geliştirılen ses yalıtımı, kumaş kapı içi döşemeleri ve yeni iç döşeme. 1.4 litrelik Clio 80 beygirlik moto- ruyli 175 km/s son hıza ulaşıyor. Sıfırdan 100 km/s hıza ulaşma süresi 11.2 saniye oian 1.4 RT'nin 90 km/s hızda 100 km'deki ya- kıt tüketimi ise 5.2 litre. 1.8 litre hacminde ve 110 beygir gücün- de motora sahıp Clio RSİ ise sıfırdan 100 km/s hıza 8.9 saniye- de ulaşıyor ve son hızı da 195 km/s. RSI'nin 90 km/s sabit hız- daki yakıt tüketimi 6.2 litre. Clio 1.4RTninfiyatı 1 milyar 164 mil- yon lira, 1.8 RSI'nin fiyatıysa 1 milyar 567 milyon lira. (Resim) ERKAN ALT1NSOY mak için ayarfıyorlar. Koltuk arkada oturanı sı- kıştıracak kadar yatınlmış, eller güç bela di- reksiyona değiyor. Doğru bir koltuk ayarı ya- pıldığında, omuzlar koltuktan kalkmadan bi- lekler direksiyonun üst bölümüne dokunabil- melidır. Trafikte doğru yapanı pek bulunmayan di- ğer bir şey de arka sis farlarının kullanımı. Bu farlar sadece görüş mesafesinin çok azaldı- ğı ve normal farlann yetmediği durumlarda kul- lanılır. Diğer durumlarda kullanılmaz. Kullanı- lırsa, en azından arkadan gelen sürücüleri "sinireder". Bu defa hiç kimse için iyi bir du- rum değildir. Arkanızda bulunan sinirti birsü- rücünün size çarpma olasılığı "sinirsiz" bir sürücüye göre kat kat fazladır. Bu farlar ge- reksiz yere kullanıldığında arkadakilerin göz- lerinı yorar ve onlar da farlannıza bakmamak için ellerinden geleni yapar. Aynca, bu sis far- lannın şiddetinden fren ışıklannızın görülme olasılığı da azalır. Bunun da sis farlan yanan KISA... KISA... • OPET'in istasyon sayısı 400'e yaklaştı. Izmir Aliağa'da hizmete girecek petrol dolum tesisinin yanısıra her ay açılan istasyonlarla OPET gittikçe büyüyor. Türkiye pazannda yüzde 5.2'lik bir payı olan OPET, 74 bin tonluk depolama tesisleri ile ülkedeki 3. büyük kapasiteyi elinde bulunduruyor. • General Motors'un kân yılın ikinci çeyreğinde yüzde 17 azalarak 1.9 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ancak bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre küçük bir artış anlamına geliyor. • Ford gelirlerinde umut verici bir artış oldugunu açıkladı. Bunu sağlayan daha çok finansal hizmetler bölümünün katkılan oldu. araba için pek hayırlı olmayacağını söylemek için falcı olmaya gerek yok. Yanlış kullanılan diğer bir şey de korna. Su- rücüler en ufak bir şeyde hemen kornaya davranıyor. Bir saniye beklese gerek kalma- yacak ama dayanamıyorlar. Bir kornaya ba- sınca diğerleri de ona uyup hep beraber ye- ri göğü inletiyorlar. Korna çalmanın da birye- ri, zamanı veyöntemi vardır. Bunlar trafik ku- rallanyla sıkı sıkıya beliıiertmemiş de olsa her- kes genel nezaket kuralları icabı bazı şeyleri düşünebilmelidir. Örneğin, korna çalınan yer bir yerleşım bölgesi mi. hastane önü mü, bu saatte insanlar uyuyor mu, ya da kornayı uzun çalınca ("solo" yapınca) bir şey farkedecek mi? Sürücülerimiz bir alem, peki yayalara ne demelı? Kaldırımlanmız yeterli değil. buna kimsenin ıtirazı yok, ancak yıne de bu yolun ortasında büyük bir vurdumduymazlıkla yü- rüyebilecekleri anlamına gelmez. Bir yaya olarak otomobillere meydan okumak hiç de akıllıca bir şey değil. Otomobılin sürücüsü dalgın olabilir, sarhoş olabilir, aracın freni pat- lamış olabilir, araç kayar, duramayabilir. Ya- yalar araç surücülerine güvenmemeli ve ken- dilerini garantiye almalıdır. Yol kenarlannda dur- mak, oturmak, yatmak ise özellikle Türkiye'de hiç yapılmayacak şeylerden. Hiçbirşey olma- yacağını hiç kimse garanti edemez. Adalet Ağaoğluböyle bir durumun kurbanı oldu. Escort'a kardeş: 1.3Sedan 3rd Escort'un 1.3 CL Sedan modeli •piyasaya sunuldu. 1.3 litre hacminde ve 63 beygir gücündeki motoru olduk- ça tutumlu ve 90 km/s sabit hızda sadece 4.8 litre tüketiyor. Dış görünüşüyle 1.6 Se- dan'a benzeyen Escort 1.3 CL Sedan'm anahtar teslimi fiyatı 1 milyar 59 milyon li- ra. Bu fiyatın içinde merkezi kilit, içeriden kumandalı bagaj kapağı, renkli cam, me- talik boya, iki parça halinde yatabilen arka koltuklar, kapı içlerinde koruyucu çubuk- lar, çelik güvenlik kafesı ve yükseklik ayar- lı ön emniyet kemerleri bulunuyor. Özel sektörün tepkisi büyüyor 'Ithalata fon gümrük birliğira zedeler' Ekonomi Servisi-REFAH- YOL'un ithalatın finansmanı üzerine koyduğu yüzde 6'lık Kaynak Kullanım Destekle- me Fonu'na (KKDF) tepkiler giderek büyüyor. Yatırım ve ihracat amaçlı ithalat dışında- kı yabancı kredili "ithalatın fi- nansmanına getirilen yüzde 6'hk KKDF'yi ihracâtçılar •'GB'nin ruhunu zedeleyi- ci" olarak değerlendırirken. ithalatçılarda sözkonusu ka- rarın AT-Türkiye 36. Ortak- lık Konseyi Toplamı sında alı- nan karara da ters düştüğüne dikkat çekiyorlar. Başbakan Necmettin Erbakan \e or- tağı Tansu Çiller'in artan it- halatın önünü kesmek üzere ürettikleri fona AB'den son- ra Türkiye içinden de tepki- ler gelmeye başladı. AB'nin fona ilişkin bilgilendirilmedi- ğine dair ilk tepkisinin gö- rüşmelerle yumuşatılabilece- ğini ifade eden Giyim Sana- yicileri Derneği Başkanı Turan Sarıgülle "DireMdo- ğuracağı sonuçlardan bağıın- sız olarak atılan bu adını GB'nin ruhunu zedeliyici ni- teliktedir. Görüşmelerle bu durumu düzeltici yönde so- mut bir adım atılmazda kısa vadeli olmasa bile orra \ade- de GB sürecini olurtısu/ etki- leyecek sonuçlan göze almak gerekir" diyerek bundan son- raki gelişmelere hazırlıklı ol- maya çagırdı. Tüm Gıda Ithalatçılan Der- neği Başkanı AzizZapsu da sözkonusu yüzde 6'lık kesin- tinin her ne kadar fon adı al- tında görünse de ithalatın yüz- de 9()'dan fazlasını etkileye- ceğini belirterek şöyle dedi: -Türkiye'deki ithalatın yüz- de 90'dan fazla bir kısmı kre- di olarak yapılmaktadır. Bu nedenle maliyetler bu oranda artacakhr. L ygulamada ver- gilendirmekten farkı oltna- yan bu tedbirTürkiye-AT36. Ortaklık Komitesinin 48. maddesine de ters düşmekte- dir. Türkiye Cumhuriyeti Hü- kümeti'nin imzaladığı bir an- laşmayı ihlal etmesi bütün mil- letimizi vebal aitina sokmak- tadır" Ege'den fon uyarısı 'Hükümeti düşürürüz' İZMİR(CumhuriyetEge Bürosu)- Ege Bölgesi Sana- y ı Odası Yönetim Kurulu Baş- kanı AtılAkkan. RP-DYPhü- kümetinin ithalatın finansma- nına yüzde 6'lık fon uygula- ma karannı sert bırdilleeleş- tirerek. "Kritikrakkamlarda yürüyen hükümet düşebilir. EBSO'nun bu kadar ku\veri vardır" diye konuştu. EBSO Meclisi'ndedün RP-DYPhü- kümeti sert dille eleştirildi. Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in ithalata yüzde 6'lık fon uygulanacağı yolunda ya- tığıaçıklamalarserttepkigör- dü. Akkan. yüzde 6'lık bu fo- nun yatınm ve ara mallara u\ - gulanamayacağını dilegetirdi. Hükümetın bu fonu u>gula- mada ısrarcı olması durumun- da bunun karşısına '"dikilecek- lerini" belirten Akkan. şöyle konuştu: "Bu sanayiye ve ih- racata destek değil, köstektir. 50 trihT>n ürayı kimeverdiysen. kaynağını gitondan bul. Ama memleken'n ihracatını önleye- cek memleketteki üretimi kı- sıtlayacak uygulamalangetir- me. Hükümeteikazediyoruın. Bu karann karşısındayız. Ge- rekli girişimleri deyapacağız" İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞUKRAN SONER Ölmek ve Öldürmek "Siyasi tutsaklık, bedel ödenmesi gereken bir hal ve konumdur. Ûlüm orucu bu bedelin en üst düzeyde ödenmesidir..." "Devrimcisavaş, yenilgilenvezaferientaşırbağnnda. Ölmeleri ve öldürmeleri taşır. Onlar ölmeye, öldürmeye hazır!.." "Onlar saldırdıkça tükeniyor. Biz direndikçe, savaştıkça, bızöldükçebüyüyoruz... Buradan artıkyalnız bizim cesetlerimiz çıkmayacak. Ölecek ve öldüreceğiz." "Ölüme Vafma"eyleminin62.günündecezaevinde çekilmiş, aralarında 68. güne (bugüne) kadar ölmüş olanların da bulunduğu fotoğrafların alt yazılarında, yukarıda alıntı yaptığımızın benzeri söylemler var. Ölüme yatanlar ve eylemleri sahıplenen örgütlerin. olaylara bakışı bu duygu ve düşünceler çerçevesinde odaklanıyor. insanların kendilerini aç bırakarak nasıl öldürebildiklerinin ruh halini, olup bitenlerin nasıl olabildiğini de açıklıyor. "Devrimci", düzenin haksızlıklanna, çarpıklıklarına karşı savaşımı seçmış insanın, savunduklarının doğasında "yaşamak ve yaşatmaK" var. Nasıl oluyor da insan haklan savunmasını ilke edinmış insanlar ve bu amaca yönelik örgütlenmeler, bu yolda savaşım vermeye çalışırken söylemleri "ölmek ve öldürmek"r\oktasmöa odaklanıyor? Bu nasıl bir çözümsüzlük, çaresizlik. kök salmış umutsuzluk, sevgısizliktir ki çözümü, çareyi, umudu. sevgiyi ölümde anyor. • • • Açlık grevinde ölen ya da olmekten beter hasta, sakat kalmaya mahkûm her genç, toplum içinde yeniden çözümsüzlük, çaresizlik, umutsuzluk, sevgisizlik üretiyor. Ölümleri proteşto eylemlerinin bir kısmı doğrudan şiddet içerıyor. Ölümlerin proteşto edilmesrnde bu kez hem mala hem de cana kastedılıyor. Cezaevinde açlık grevinde ölen gençlerimizin can karşılığı. en ilkelinden bir kan davası görünümünde, güvenlik görevlisi, polis giysisı giymiş gençlerimizin öldürülmesi ile alınıyor. Devlet görevlisi sorumluluğu, olup bitene ınsan haklan, insan sevgisi penceresinden bakma eğıtıminden geçirilmemiş polisin tepkisi ise var oluş amacı ile tümden çatışıyor. Polıs, bıldik bilelı, son yıllarda çok artan ölçülerde, militarist, saldırgan, sevgisiz, devlet terörü, yargısız infaz uygulayıcısı olmaya koşullandınlıyor. Bir yandan yaralanma, ölüm korkusu, diğer yanda, karşısına çıkan her hak arayanı düşman görme koşullandırması ile devlet görevlisi oldugunu unutup, eline geçirdiğinin canına okuyor. Devlet terörü, yargısız infazlar. yakalanan işçinin, memurun, annenin, genç kızın kıyasıya dövülüp işkenceden geçirilmesi, "Olayları yanısıtıyor, görüntülüyoriar" diye gazetecılerin saldınya uğramalan.. cezasız kaldıkça. kamu görevı gereklerini yerine getıren değil, devlet terörü suçuna ortak olan polis, devlet görevlisi sayısı artıyor. "Terör mü devlet terörünü yaratıyor, devlet terörü mü terörörgütlerinin hortlayıp güçlenmesinigetınyor?", "Hangısineden, hengisisonuç?", "Hangısı sorumlu, hangisi mağdur?"\şm içinden çıkılamaz oluyor. Doğrusu şu ki biri diğerininnedeni ve biri diğerınin sonucu olan olumsuzluklarda, bu türden sorulara yanıt aramak anlamsız ve zaman kaybetmek oluyor. Türkiye, uzun bir zamandır var olan, yeniden tırmanan ve cezaevlerındeki açlık grevlerı, ölüm orucu ile uç noktaya varan, "ölmek ve öldürmek" üzerine kurgulanmış bir oyunun çıkmazını yaşıyor. Gerekçeleri ne kadar haklı görünürse görünsün, hangi taraftan gelirse gelsin. "ölmek ve öldürmek" üzerine kurgulanmış bir oyunun içinde, insan haklan, demokrasi, çağdaş devlet, hak ve hukuk yeşertilip, yaşatılamaz. Ulkemiz insanı ne kadar yetersiz olursa olsun. insan haklan, demokrasi kültürü ve birikimi ile bu kadar kötü bir düzeni, böylesine büyük bir kaosu, olumsuzluğu hak etmiyor. Ne yazık ki sorun. ülke düzeni ve yönetiminde söz ve karar sahibi olma ıddıasındaki başta siyasi partiler, parlamento, sendikalar, sivil toplum örgütleri kadrolannın nıteliklerinden kaynaklanıyor. Lider kadrolar, işlerine geldiğinde ağızlanndan düşürmedikleri insan hakları, demokrasi ilke ve standartlannı kavrayabilmiş, demokrat olabilmenin erdemlerıni kazanmış olmaktan uzak kalıyor. Bazen bir başbakan, bir bakan, parti başkanı, sözcüsü, bazen bir parlamenter, bürokrat, genel müdür. devlet görevlisi. köşe yazan, örgüt başkanı kimliğindeki çağdışı, diktatöreğilimli, kendı düşüncesinin dışındakine yaşama hakkı tanımayan dar kafalar, söyledikleri, yaptıklan ile toplumu "ölme ve öldürme" üzerine kurgulanmış. çağ dışı, çıkmaz bir oyunun içine, uçuruma sürüklüyorlar. insan haklan savaşımının işte asıl bu her yerde var olan demokrasi düşmanı diktatör kafalara yönelik yapılması gerekiyor. Kendi düşüncemıze uyanlara göz yumma. diğerlerini "düşman" görme ölçüsünden sıyrılarak. öncelikle kendi düşüncemızdeki diktatör kafaların ayıklanması savaşımını vermeyi. evrensel insan haklan, demokrasi standartlannı kendimizde özümsemeyi başarmamız gerekiyor. 4 Mevsimin Hugurla Yaşanacağı MEKÂNLAR SON 6 VİLLA SÜPERLUX Seçkin ve saygııı bir ortaıııın güzellikle- rine, siteıııizi gördü^üııüzde karar vere- ceksiıûz. ZEYTİISALANI l RLA'da Üç- kuyulara 18 kııı. {sadece 15 dakika) tri|>- lex 5 oda, 1 salon, şöıııiııe, barbekü vs. Müracaat: 0.232.766 25 55 - 0.232.365 9714
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear