14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 HAZİRAN 1996 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Ülkem, Öğrencim ve Polisim HUSNU A. GOKSEL İki resinı... Günlük gazetelerin ömrü yirmi dört sa- attir. denir. O\le midir. değil midir, bi- lemem. Öjle olsa bıle o yirmi dört saat ömrü olan gazetede öyle yazılar. öyle resimler vardır ki. >aşamını. hadi yaşa- mını demeyelim ama. en azından etki- sini uzun vıllar sürdürür. Örnegin. ben Hüseyin Cahit YalçııTın 1940'larda "Ye- niSabah"ta "Hem Yalancı Hem Hırsız" başlı&ı ile >a\ımlanan birbaşyazısı ile. FalihRıftıAta>"ın !9501erde''*lJlus> 'ta çıkan "Hasan'ın BÖreğT başlıklı yazı- sını hâlâ unutamadım. Neydi bu vazılarda unutamadığım? Sözcükler. tümcelerdeğildi elbet. Aynn- tılar da silinip gitmiştir. Bir soran olsa anlatamam şimdi. Verdikleri. vermek is- tedikleri ileti (mesaj)bile siliklenmiştir. Ama okurken duyduğum duygular. du- yunılar bugünkü gibi olmalı.. ya da can- laımerivor. Tıpkı insanın ömründe yer edip. zaman zaman. harta hiçbir neden yok iken. bilinçaltından çıkıpcanlanıve- ren bir ola>. bir tümce. bir ses. bir gii- lümseme. bir koku gibi. Birpencerenin rüzgârdan açılıvermesi örneğin. Akılda kalan. canlanıveren ne olay. ne ses. ne tümce. ne de o kokudur. Bunla- nn \erdiği duygudur. duyumdur. coşku- dur, dehşettir belki ke. Ben de bu yazı- yı. üzerinden günler geçtiği halde etki- sinden. dehşetinden kurtulamadıgım iki resim için yazıyorum. Birinci resim 18 Mayıs 19% günü Cumhuriyet'in birinci sahifesindeçıktı. Bir polis bir kızöğrenciyi saçlanndan ka\- ramış, yere çalıyor. Sürüklevecek biraz sonra. besbelli. İki büklüm olmuşkız. Ba- şı yere \urmak üzere. Bir bacağı ha\a- ya kalkmış. Öbürü yerde sürükleniyor. Yüzü. Vietnam'da o çırılçıplak. o yana- rak koşan on yaşındaki kız çocuğunun yüzü. O kadar ki ikisini a> ırt etmek ola- nak dışı. Ağzı yan açık, gerilmiş. Çığlı- ğını duyuyorum. Vietnamlı kızın çığlı- ğını duyduğum gibi. Öğrenci kızı saçlanndan tutup \ere çalan. hiç kuşku yok. biraz sonra da yer- lerde sürüklemiş olan polisin yüzü ger- gin. korkunç. Dişlerini sıkmış. En usta bir aktör. en usta bir makyajla, en usta bir rejisörün elinde ancak bu kadar çir- kinleştirebilir kendini. Ancak bu kadar insanlıktan uzaklaşmış görünebilir. Sol elinde herhalde telsiz \ar; ama sıyah ol- duğu için fark ediliyor da. bu el insana kızı boğacakmış izlenimi veriyor. Seslenmek geldi içimden: "Yapnta oğlum. \apma. Kı> ma benim giizel toru- numa. Hırpaiama cerenimi. Aeısıni içim- den dınmorum. Senin acını içimden du\- duğum gibi." Fotoğrafı TankTınazayçekmiş. Kut- luyorıım onu. Resim altında şu satırlar \ ar: "Özerk \e parasız eğitime polis da- yağı... / Alternatif eğitim şurasında al- dıklan kararlan Milli Eğitim Bakanlığı'na sunmak üzere bakanlık önüne gklen > ak- laşık 100 öğrenciden 59"u. polis tarafin- dan dö\ iilerek gözaltına alındı. Polis, tek- me. tokat \t- coplarla dövdüğü öğrenei- lerden bazılannı saçlanndan tutarak yer- lerde sürükledi." Üni\ersıte öğrencisi imiş o kız. Hak- kını aramava gelmi^. Okumak. öğrenmek. uygar dün>anın ekin düzevini yakala- yabilmek hakkını aramaya gelmiş. Ko- lay mıdırhakaramak benim güzelkızıtn. cerenim. kolay mıdır? Sen daha çok sü- rükleneceksin verlerde saçlanndan ya- kalanıpda, çoook!.. Ikinci resim 19 mayıs günkü Cumhu- riyet'te, orta sahifelerde: Öğrenciler ka- çışıyor. Çelimsiz bir kız. enküçükleri ol- malı ki en arkada kalmıv Gruptan kop- mamak için biraz önündeki kızın ceke- tini tutuyor sıkı sıkı. Hemen arkasında birpolis. Başında miğfer, elinde kalkan. Sol bacağınm üstünde iyice yaylanmış. Sağ bacağı dizi bükük olarak yere koşut. Tıpkı vur-kırlı fılmlerde kilitli kapılan bir tekmede açı\eren izbandut misali. Tek rarkı kapı açmak için kalkmamış bacağı. Birkaç saniye içinde ayagında- ki koca postalın koca tabanı o küçük kı- zın sırtına inecek. Kim bilir nasıl böb- rekleri sallanmıştıryavrucağın. Içimsız- ladı. Tekmeyi > iyince yere kapaklanmış- tır. Coplarbaşlamıştiryerde. Elleri. kol- ları ile başını korumava çaltşmış.tır. Ve kan işemiştir bütün gece. O polise de seslenmek geldi içimden yine: "Yapma ağum. kı\ma buncağı/a. O da torunum benim. Senin de oğlum ol- duğun gibi." İçim sızladı ikisine de. Resim altında aynı yazı: "Oncekigün alternatif eğitim şûrası düzenleyen öğ- rencilere polis saldırarak 59 öğrenciyi gö- zaltına aldı." Ülkem. öğrencim. ve polisim... Ve Milli Eğitim Bakanlığı önünde Milli Eği- tim uygulaması... HAB1TAT-II için İstan- bul'a yapılan geçici makyaj bu ayıpları ne kadar örtebilir ki? Nedir. bu. polislerin öğrencilere re\a gördükleri zulmün nedeni? Oldum ola- sı süregelen bu kinin. bu öfkenin. bu nef- retin temelinde yatan nedir'.1 E\ imin>akmında bir polis kulübesi var. içinde iki polis 24 saat nöbct tutar. Ki- mi. neyi beklerler ya da korurlar bilemem. Gencecik çocuklardırhep. Bezgin, bık- kın. Soğuk havalarda kulübede çay pi- şirirler. Kapının önüne dökerler sonra çaydanlığı. lyi havalarda dışanda durur- lar. Yine bezgin. bıkkın. Şapkalan ka>- kılmış, silahlan gelişigüzel omuzlann- dan sarkmış. lşte tam bu kulübenin önün- den bir üniversitenin ser\is otobüsleri kalkar. Öğrenciler gelip bekleşirler kız- lı erkekli. El eledirbazıları. bazıları sar- maş dolaş. Beline sanlmiştır kız, erkek arkadaşının. Saçınıokş.ar bir kızın. erkek arkadaşı. Bu durumlarda polislerin, o aynı yaşta olan gencecik bıkkın. bezgin insanların gözleri onların üstündedir. Hasetle. kıskançlıkla. belki kinle. Poli- sin öğrencilere olan tutumunun teme- linde işte bu haset. bu kıskançlık. bu kin vardır. Saçlanndan tutup yere çaldığı kız. kendisınin beline hiçbir zaman sanlma- yan. sanlmayacak olan kızdır. Copla kı- yasıya dövülen erkek öğrenci. kız arka- daşının saçınıokşav an akranıdır polisin. Koca tekmesini sırtına patlattığı küçü- cük kız kaderidir onun, yazgısıdır, ezik- liğidir. Suçlamıyorum onlan. Onlar da benim oğullanm. Kolay değildir bu ya da buna benzer komplekslerden kurtul- mak. Ne millet\ekili ne de bakan olarak kurtulunabilir. TARTIŞMA Emperyalizmin Dönüşü... S ıvasal etkinlık sağlamanın en gihenlı \ebasıt yolu. sermave kaynaklan üzerinde egemenlik saglamaktır. Bilinçsızce alınıp yennde kullanılmavan dı<) borçlar: bin türlü ödün \enlerek \urda sokulan yabancı sermayeler. önce ekonomı sonra da Myasal alanlarda emperyalizmin denetımını antıracak en büyük etkenlerdir. Altı yüz y ıl hüküm süren Osmanlı İmparatorluğunun \ıkılnıasının en büyük nedeni. bilinçsızce gırilen bir dış. borç bataöı \e \abancı sermayenın ülke ekonomısıne egeınen olnıasindandır. Eıııpervalıznım güçlü zıncin Kemalıst Devrtnı'le parçalaıup ınıparatorluktan cumhunvet vönetimine geçıldığınde. ımparatorluğun yan sömürge durumunun kalıt imiras) bıraktığı bağınılı ekonomık yapı. o denli güçlü>dü ki bu \apının düzcltılmesı Kemalıst De\rim"in en büyük amaçlanndan biri olmuştur. Anadolu'nun \üzlerce yıl ıhmal edilmiş insanlarını uvgarlığa taşıyacak yeniliklen birbıri ardına gerçekleştıren Kemalıst De\ rim. ekonomık alanda öz varlıklanna dayanan ulusal bir ekonomik anlayışla yüzde 11 lik bir gelişme hızı sağlayarak cumhurivet tarihimızin en hızlı sanayıleşme \e kalkınma atılımını gerçekleştırmiştir. I946yılından başlayarak çokpartili parlamenter demokrasiye geçiş. bir yandan ülke yönetimıne halk avcıhgını (popülızmi) egemen kıldınrken bir yandan da varlığını dış \ardım ve kredilerle ayakta durma\a malikûm olacak bir ekonomik \apının oluşmasımnda itk adımlanntn atıldığı tanhtir. Ekonomide özkaynaklara davanan ulusal ekonomi anlayışından bagımlılığa dayalı bir ekonomi anlayışına geçışlc bırlikte ülke yönetimıne egemen olan popülist anlayış gereği. emekçı sınıfiar egemen sınıfîarın inisıyatifi dahılinde sadece ödünler venlebilen bir konuma getinlmışlerdır. Emekçı sınıflann dışlandığı. siyasal dengelenn egemen sınıflann çıkarlan dogrultusunda dengelenmeye çalışıldıgı böyle bir yapılanmada. emekçi sınıflann örgütlenme çalışmalan egemen sınıfların hazım sınırlannı her zorlayışta devreye. otoriterözellıklen emekçi sınıflann örğütlenmelennı ezip yok eden; egemen sınıflarca yönlendınlip kullanılabilen askerı rejımlergırmıştır. Egemen sınıflann ekonomi anlayışının daha rahat uygulanıp süreklılığını sağlayabilmek amacıv la gerçekleştırilen bu eylemler. 1980 asken darbesiyle büyük ölçüde basarıya ulaşmış. bu yapılanmaya engel olabilecek bütün örgütlenmeler ezilip etkisiz duruma getırilmişlerdir. Türkiye. özkaynaklarına dayah ulusal kalkınma modelini terk ederek bagımlılığa dayanan bir ekonomık anlayışı benimserken çoğu Amerikalı olan danışmanlann rapor \ e önerilen dogrultusunda hareket etmiş: kısa bir zaman sonra da IMF. Dünya Bankası gibi kapıtalizmin üst organlanna üve olarak bu ekonomi dünyasına eklemlenmeyi hayal etmış. ancak o günden bu güne kapitalist dün\a ekonomisinin aktif ve belirleyici merkezıne giremeyıp. pasif \e bağımlı çesresinde kalmaya mahkûm olup iflasın eşiğine gelmiştir Batı medya gruplan. olayı ne ^ekilde anlatnıaya çalışırlarsa çalışsınlar. bu gerçek değışmeyecektir. 75 milyar dolar dış borç. kilitlenme asamasına gelmiş bir iç borç batağı \e on milyar dolara yaklaşan dış tıcaret açığıyla Türkiye. emperyalizmin boğucu kıskacı altındadır. Bugün. meydana gelen tıkanmayı aşmak için önerilenler bir sona erişin. acizligin \e kapitalist dünya içinde yurdumuzu iflasa sürükleyen edılgen yerimızin sessizce ıtiraf edilmesinden başka bir şey değildir. Yurdunıuz. küçük Amerika olacagız kandırmacasıyla emperyalizmin kucağına ıtilmış; her alanda tam bir mirasyedı polıtikası izlenerek bugünkü noktaya taşınmıştır. Avrupa Birlığı'yle yapılan gümrük birligi anlaşması da dahil; yapılanlar. yıllar boyu yapılagelen yanlışlann doğru gibi yutturulmaya çalışılmasından öteye bir şey değildir. Kanımca yapılan yanlışlıkları. başansızlıkları. bagımlılıgı \e sömürülmeyı arttıncı kararlan sanki bir başarıvmış gibi topluma kabul ettirmeye çalışmak ve bunda başan sağlamak özün içindeki rezilligi örtmeve vetmeyecektir. İç politikadaki amaçlara ulaşabılmek amacıyla insafsızca kullanılabilınen gümrük bırligı anlaşması. Osmanlı'yı batıran kapıtülasyonlardan bıle daha agır bir ekonomi anlaşmasıdır. Doğru \e amacına uygun kullanıldığı dönemlerde sanayileşip kalkınmamızın lokomotifi olan KlT'ler birkaç iç \e dış sermaye çe\ relerine peşkeş çekilerek elden çıkanlmaktadır. L'zun yıllar boyu verimliliklerini arttıncı hiçbir yatınm yapılmayan. buna karşılık sıvasal gelecek ve devamlılıgı kavgısıyla acımasızca sömürülebılen KfT"ler. satın alınmiş medya gnıplannın yoğun desteğiyle ekonomimizin kamburlan olarak gösterilebilmekte; bir yandan da özelleştirmenin, tıkanan ekonominin açılabilmesi için tek çıkar yol olduğu vurgulanmaktadır. Özelleştinnenin. dolayısıyla vurulmak istenilen \urgunun halk bazında güçlü bir muhalefetle karşılaşmamasini amaçlayan tüm bu söylemlerin gerçekle hıçbır ılgisı yoktur. Yapılan ikna bombardımanlan gerçekleştirılme istenilen eylemin özünü halktan saklamak gereksinimine yöneliktir. Ülkemızı bugünkü sıkıntıların" içine sürükleyen anlayış. bagımhlıga dayalı kalkınmayı yurdumuza uygun görecek kadar yurt sevgisinden yoksun olan anlayıştır. Yapılacak istenilen özelleştırme. bu anlayıştan dogan bütçe açıklannı kapatmak gibi çok sığ biramaca yönelik olup. devlet eliyle birilerini daha da zenginleştinnek gibi geleneksellik kazanmış bir özlemi de beraberınde taşımaktadır. Yıllar boyu hesapsız, plansız ve mirasyedi politikalannın izlenmesiyle oluşan açıklan. nefret ettikleri bir ekonomi anlayışının halkla el ele vererek oluşturduklan birikimleri satarak kapatmaya çalışmak. begenmedikleri düşünce yapısını aklamaktadır. Rafet Kılınçer / Çiftçi-Manisa PENCERE Yarın Güneş Nereden Doğacak?..Bir gazetenin (hangi gazeteyse o?) başkentte "Monalisa Restoran "da verdiğı yemekte politikacılaria medyanın med- yumları bir araya gelmişler... Yemekler yenmiş.. ' - . , <•; Afiyet olsun!.. -.. . .• Kafalarçekilmiş.. - - '.. Canlannadeğsin!.. Hürriyet gazetesi de toplantıda konuşulanları manşetten haber yapmış... • Içki bardakta durduğu gibi durmuyor, kimi zaman insanı söyletiyor. DYP'Iİ Sanayi Bakanı Yalım Erez de kafayı çekip ona buna laf atmış, DYPTı milletvekillerinin çamaşırlannı or- taya dökmüş... Birine: . " ' • "Sen" demiş, "Eximbank'ı hortumladın.." Ötekine: "Sen batmıştın, DYP'ye geçmen karşılığında para verip sen/iflastan kurtardık..." Berikine: "Her tarafın oynamas/n, tarafını belirle!.." ; Bir başkasına: "Batan şirketini kurtarmadık mı!.." Hürriyet, kişilerin adlannı yazmış, ama yazsan ne olacak;' yazmasan ne olacak!.. • Yine Monalisa'da verılen yemekte bir başka DYP'li bakan da DYP dışından bir mılletvekiline demiş ki: "Sen ne güzel çocuksun, ya sen benim kucağıma otur, ya ' ben senin kucağına oturayım..." Milletvekili kızarmış: • • • ** "Terbiyesiz adam!.." Sonra eklemiş: -' "Senin hakkında pek çok dedikodu vardı, demek ki bun~ • largerçekmiş..." Monalisa Restoran'da bir gazetenin verdiği (hangi gaze--' teyse o?) yemekte, bızim kirli mi kirli toplumun cerahati içki • kadehlerinden fışkırmış... Derierki: . ' •.'. Dökülen mey, kınlan şişe-i rindan olsun!.. . . ;ı: Ama bu kez kınlan şişe değil.. Dökülen mey değil.. > • - „ Öyküyü Şeyh Sadi anlatıyor: : .- Hemedan Kadısı, bir nalbant çocuğuna göz koymuş, ya- ' nıp tutuşuyormuş... <\ Kadı allem etmiş, kallem etmiş; altın, inci, mücevher saç-, mış; binbir dereden su getirmiş, dil dökmüş, genci kandır- mış, bir gece âlem düzenlemış, konağında sofra kurmuş... •. Sofrada kuş sütü eksik degil.. „ Içki su gibi.. .. • " Sabaha dek vur patlasın çal oynasın!.. Görevliler padişaha durumu bildirmişler; Sultan önce ina- namamış, sonra Kadı'nın konağını basmış ve görmüş ki re-" zaletin son perdesinde Kadı sızıp kendinden geçmiş... ; Padişah kadıyı durtmüş: ; - Ka* demiş, güneş doğdu!.. l' Kadı uyanınca hemen sormuş: '. ' - Padişahım, güneş nereden doğdu?.. .' •' - Maşnktan.. t Kadı: 'r, - Elhamdülillah, öyleyse tövbe kapısı açıktır. •'. • Başkentte neler oluyorsa, artık politıkacıların uyanma zamanıdır, güneş doğuyor... . . ' Nereden?.. ' '', Maşnktan mı, mağnptan mı, belli değil, tövbe kapısı kapan- 1 '• dı mı, kapanmadı mı?.. m Vallahi belli değil... (
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear