23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3AYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 1996 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Kiralık Bisiklet. HÜSNÜA.GÖKSEL Ç ocuklufumuzda. bisikletebin- meyi kiraîık bisikletierde öğ- renmiştik Ankara"da. Hamit Tarlası'nda. Öyle heraile. ço- cuğuna bisiklet alamazdı o yıl- larda. Dişalım (ıthal) malı idi eps'.. pahalı. Düşünüyorum da şimdi. mırr.samaya çalışıvorum. benim arkadaş- MTirr, arasında kendi bisikleti olan var mıy- j diye? kayır yoktu. Cumhunyet kurulalı henüz cârt beş yıl olmuş. Ankara"da otomobil bi- : parmakla sayılacak kadar az. Beklerdik. rtîasında küçücük. tozlu akasya fidanla- mın ayırdiğı btılvarda. Birkaç motosik- •Cter oluşan eskortu ile "Gazi" geçsin de r«omobıl ve motosikiet görelim diye. Birkaç çocuk ortak kiralardık bisikleti. ğlence süresi uzasın diyeydi herhalde. 'Cinkü. binmiz bisiklete binerken öbürle- ıyan arda. arkasında koşardururduk. Bi- Jtlet erın hepsi boy umuzdan büyüktü. Bi- r<eri tutacak ki üstüne oturabilelim. Ayak- Iramızı pedallarabastıktansonrabirisi se- ld«en :utarak bir sure bırlikte koşar ve itip trakırdı. O hızla bisiklet, üstündekinin us- l\ ığtna göre saöa sola yalpalaya yalpala- y bir süre gider ve üstündeki ile birlikte yre s;rilirdi... Kaçınılmaz son ıdi bu. Bu k z sırakavgası başlar. benım sıram senın s a n derken sayılı dakikaların. o para de- ğrândfkı dakikaîarın geçtigini kimse fark enezd;.Ne kadar benziyor bu bizim kira- lı bisiklet serüvenimiz. elli yıldır. yalpa- laya yalpalaya yürütmeye çalrştığtmız dı- şalım malı demokrasimıze. şaşıyorum! Neden böyle bizim demokrasimiz? Ne- den yürütemiyoruz onu iki tekerleği üze- rinde. keyfini çıkara çıkara? En kolay yo- rum. sorumluluğu birilerine yüklemek. Hani dayanağı da yok değil bu suçlama- nın. lnsanlar vardır, insan onlarla aynı za- man diliminde yaşamanın üzüntüsünü du- yar. Bugün Türkiye de bu tür ınsanlarla ya- ş.amak zorundayız. Devletin çeşitli basa- maklarmdabulunanlarda var. Davranışla- rına. konuşmalanna. birbirlen ıçin söyle- diklerine bakınca insan denilen yaratığın hangi evrimle bu duruma geldığine şas- mamak. üzülmemek elden gelmiyor. Eleş- tir eleştirebildijŞin kadar bunlan. \ e yara- rı var ki? Zaten herkesin bıldiği şeyler. Za- ten unutulup gidiyor. önemsenmiyor bile. Nedeni ya da sorumlusu bu ınsanlar değil bugünkü Türkiye'nin. Türkiye'yi bugüne getiren tarih vasalannjn ürünü bu insanlar. tarihin yasalan. dipten kazıyıp çıkardı on- ları suyun yüzüne. Peki. nedir demokrasimizi bir türlü iki tekerleği üzerinde dengede yürütemeyişi- mizin nedeni ya da nedenleri'.' Bunun ya- nıtını. dünyad'a demokrasinin doğuşu ve gelışmesi ile bugünkü bunalımlı "Veni Dünva" gerçeğinde aramalı bence. Kölelik düzeni ile birlikte yürütülen es- ki Yunan şehir demokrasilerini bir yana bırakırsak bugünkü anlamında demokra- siBüyük Fransız Burjuva Devrimi'nin ürü- nüdür. Elbet ki devrim 14 Temmuz günü bir anda doğmadı. Devrimin asıl sahiplerı. onun gerçekleşmesini sağlayanlar. devri- mi hazırlayan.ortaçağkaranlığınıdağıtma uğraştnı veren aydınlıkyüzyılının. "akılça- ğı"nın aydnılıkçtian. aydınlıkçı filozoflan- dır. Birbırıni seven-sev meyen. birbinne ta- pan-nefret eden, ama ortak meşaleyi dur- madan yükselten "fikir mimarlarr. Dev- rimin. devrim-karşıdevrim gelgitlerinin dalgaları Jön-Türklerle ancak 120 yıl son- ra İstanbul kıyılarına ulaşabildi. Ovsa devrim. bugün demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile işledığı ülkelere. cumhuriyet ordularının. ınonarşilerı allak bullak eden kanlı savaşlanyla girdi. Sana- yı devrimi ile burjuva devrimınin çocuğu olan sosyalizm doğmasaydı bugünkü de- nıokrasi. bugünkü sermaye ve emeği in- sanca bir çatı altmda toplamayı. insana in- san onurunu. insan haklannı vermeyi he- defleyen. özgürlükçü. akılcı demokrasi olabilir nıiydi? Bizim ne aydınlık \ ü/yılımı/ oldu. ne giyotine baş koyan Jakobenlerımiz. ne sa- nayi devrimimiz. ne de proletarvamız. Ja- kobenlerle Jön-Türkleri. aydıniıkçı filo- zoflarla Ziva Gökalp'ı ve kendi kendine fi- lozof diyen Rıza Tevfik'i aynı kefeye ko- yabilir miyiz? Koyabilir miyiz aynı kefe- ye kasaba eşrafı ile devrimin burjuvazisi- ni? Ikinci Dünya Sava^ı bitinıinde. nasıl Bırleşmis. Milletler Topluluğu'na girebil- mek ıçin Almanya'ya savaş ilan etmek zo- runda kaldıysak. demokratik devletler ara- sında kendimize küçücük bir yer alabil- mek ıçin de çok partili döneme girmek zo- runda kaldık. O günden beri kendimize açabildiğimizbudaracıkyerde vakitöldü- rüyoruz: dışalım malı demokrasimizle oy- naya oynaya... Altı yüzyıl -Padişahım çok yaşa" du- aları ilegününü ve gelecegini sultanaema- net eden. zaferden \e cumhuriyerten son- ra da yazgısını ıkaderini) büyük bir gü- venlekurtarıcısının vecumhuriyeti kuran- ların ellerine bırakan toplum bu "dışaüm" malı oyuncağı eline almca şaş.ırıp kaldı. Neresınden tutacagını. neresınden ku- rupda ışletebıleceğıni bılemedi. l^letnıek bir yana. demokrasi sözcüğü bile yabancı idi ona. Söy leyemiyordu bile. dili dönmü- yordu. Bildiği, dilinin döndüğü bir sözcü- ğü yakıştırdj ona: "Demirkırat"... Ve demokrasi Türkiye've denıirkır do- nunda (renginde) bir at olarak dışarıdan alındı (ithal edildi). Bugün Demirel'in evindeki özel çalı^ma odasında duvarları süsleyen at resimleri; masalann. sehpala- rın üstünü dolduran at biblo ve heykelcik- len. DYP'nm bavrağındaki -yemin eder- ken earpılmasın diye olacak- tek ayağını kaldırmij olan at. Türkiye'nin demokrasi anlay ışının sımgesıdir. Bugünkü dünya bunalımına. başka bir deyi^le bunalımlı "venidünya" konusuna gelince: Toplum vetariholayları yüzyılla- rın başı ve sonu ile sınırlanamaz. Tarihçi Hobsba>vn yüzyılların uzunluğunu tarih ve toplum olayları ile ölçüyor. Hobs- bavvn'm Ondokuzuncu yüzyıİı. 1789 ile 1914 arasındaki 125 yılı kapsar. "Felaket- ler yüzjılı"olarak tanımladığı "Kısa \ ir- minci Vüzyıl"ise Birinci Dünya Savaşı'nın başlangıcı olan 1914 ile. Sovyet impara- torluğu'nun dağıldığı 1991 yılları arasın- daki 77 yıldır (*). Uzunluğunu şimdiden kestiremeyeceğimiz Virmi Birinci Vüzy ılı yaşıyoruz artık. Tarihin hiçbir döneminde insanların birbirlerıni bu ölçüde öldürme- diği bu "felaketier yüzyıh". bu "kısa yir- minciyüz\ıl"yeni değer ölçülen. yenı ah- lak anlayışı. yeni davranış biçimleri iie ye- ni bir insan. veni ilkelerledonanmıs. bir in- san yarattı. "L'lus-devlet"sınırlarının içer- den ve dışardan zorlandığı. hatta aşıldığı. dev boyutlarda teknik geli^melerle yeni bir dünya kuruluyor. Nereye gittiği bilinme- yen, acımasız tek bir dünya!., Kısa yirmin- ci yüzyılda toplumsal. siyasal. tarihsel bü- yük. çok büyük değişiklıklerden nasibini almış olan Türkiye bu "yeniyirmi birinci yüzyıl dünvasırl na ayak uydurmak zorun- da. Hangi demokrasi anîayışı ile. hangi eğitimle. hangi dünya göriişü ile. hangi de- ğer ölçülen ile!.. Peki. biz adam gibi demokrasi içinde yaşamayt öğrenemeyecek miyiz? Öğrene- ceğiz elbet. öğreneceğiz; benim sonunda bısıklete binmeyı ögrendığım gıbı. düşe kalka. (*) Erıc Hobsbavvn: Aee Of E.xtremes - The Short Tvventıeth Century (1914-1991). Abacus-1995. Londcn. Yine 'Sis', Yine Karanlık... BDL LLAH TEKIN T evfik Fikret. "Sis" şiirinde "Sarmış yine âtlkını birdûd-i muannid"diyordu. O si- sı Atatürkyok etmiş. ülkeyi aydınlatmış- tı. 1^50'den sonra. gittıkee artan hızla ül- kemiz yeniden karanlığa boğuluyor.Prof. Dr. Zafer Tunava. v rlJar öne yaptıgı bir saıtanıaca "Nakşibendiler. Ticaniler. Nurcular a>n ayn \e^zli gizli çalışıyortardı. Bugün birlikte hareket etmek- tetirler. Bir çeşit birleşik cephe kurmuşlardır" diyordu (I >fılikenin boyulları birkaç yönüyle öylesine gelişip ya'gınlasıyor ki. önceleri tek başına çıkış yapan akımlar -kîrşıt da olsalar- bir cephe oluş.turarak geleceğın dinsel vajılı sıyasal kurumlarına hazırlık çahşmaları yapmaya baiamışlardır Bu cepheve Alevi-Bektaşi kesimden de desek verilınesı. herkesı düşündürmeli ve onlem alma- ya :orlamalıdır. 'Genç Erenler" adıyla ya> ımlanan bir dergi. Said-i Nu-si'nın resminın etrat'ına şu cümleleri yerleştiımiştır: "NıkşibfndilikJe Ale>i-Bektaşilik arasındaki ortak pay- dann Erdebilli Şeyh Ahmet Vesevi'den kavnaklandıgı- nı. 8.26'dan sonrakı dev let terörünün. günümüzde bırbi- rinckarş t bir konumdaymış gibı gösterilen bu iki belli başı taıü<atın ıNak^ibendı Alevi - Bektaşi) bütün 19. yüz. ıl bcyunca dev lete karşı ittifak icerisinde olmasına yol ıçtı|ının. tarihi bir hakikat olduöunu söyledi. Bedi- üzzjman'ın (Said-i Nursi) da ortaya koyduğu gibi Ana- dolı Ale.i-Bektaşılığinin Ehl-i Bevt tarıkat ağırlıklı ta- sav\ufi b.rörgütlenmeolduğunu. ne Iran daki Şialıklane de Suriye'deki Alevilikle kanştırılmaması gerektığıni söyledi."(2). Alevi-Bektaşi aydınlığınm başka kanallara çekilip ka- ranlığa süriiklenmek istenmesi. ülkemizdeki tehlikeli oyunun bir parçasıdır. Alevi-Bektaşi kesimin aydınlığı - birarada yansımak bir yana- Nakşibendilik ve Nurculuk hareketinın katı karanlığına karşı bir umutlu ışıktır. Alevilik ve Bektaşilikle koşutluk gösterdiği söylenen \e XIV yüzyıl ortalannda Buharalı Hoca Mehmet Baha- üddin Nakşibend larat'ından kurulan Nakşibendilikle ıl- gili doâru olan tek cümle. Yeseviliğin etkisi altında kal- mışolduğudur. Ancak Nakşibendilik. Islanı Ortodokslu- ğu'nun bütün görüşlerini katı ve aşın birbiçimde benım- semiş bir tankattır. Şeyh yönetiıninde îoplu zikir yakla- şımları da bunun bir kanıtıdır. Nakşibendiliğin bir başka yansıması olan Nurculuk ise "ilkel ve ulus düşmam" bir zihniyetin. toplumu bulunduğu noktadan geriye çekıne- ye. çağdaşlaşmayı önlemeye ve Batı'ya açılan ııygarlık pencerelerinin kapatılması yönünde çahşmalar yapmaya ağırlık veren bir harekettir. Bu akımla ilgili olarak. çağdaş biraydın olan. fakat ne yazık ki ışıktan korkan Atariirkdüşmanı bağnailann kur- şunlanyla öldüKilen Prof. Dr. Tütengil. şunları yaznıak- tadır. u L ! yaniflardan ilki, cumhuriyet ile başlayan tortu- lann çok partili hayatta biçim >e güç kazanarak ulaştığı .Nurculuk aşamasıdır. Gerçek Müslümanhğa dönüş pa- rolası arkasında şeriata dayanan dcvkn. bağnazlığı \? Atatürkdüşmanlığını sav unan Nurculuk. iç ve dış destek- lerle yığuılara kok salan bir akım olmııştur. Saldınlann baş hedefini deccardi\e nitelendirdiği Atatürk ve Türk de\ rimi teşkil etmektedir." 13). 1950'lerden S>O"h yıllara uzatılacak çizgide ortadan hiç eksilmeyen şeriafçı kafa. cumhunyet anayasasının yerine hep kutsai kitabı dikkate almak eğilimindedir. Oy - sa bilindigi gibi kutsal kitaplar. insanları doğru yolda tut- mak. tenalık ve kötülüklerden arındırmak için düzenlen- mişlerdir. Günlük olayları. çağm sorunlannı bunlarla çö- zümlemek olası değildır. Bu eğri istenıe koşut olarak > o- netimi de şeriat hükümlerinin üstüne otunma çalışmala- rı sürdürulmektedir(4). Gericilik endüstrisi. laikliğin karşısına şeriatı çıkarma- ya çalışmaktadır. Şeriat. hiçbir dönemde güniimüzdeki kadar açık açık "telaffuz" edilmemiştir Laiklik ve vic- dan özgürlüğü. büyük sarsıntılar geçirnıektedir. Elbette gözlenen salt laiklik ilkesine -iizel bir- karşı çıkış değıl- dir. Laiklik. çağdaşlaşma ve uygarlaşmaya köprü oldu- ğu için onlarla özdeşleştiği için oklan üzerine çekmek- tedir. Aslında laiklik ilkesi.yıllaröncesindedinamitlenmiş- ti. Şayın Vaşar Nabi Nay ır bu konuyu çok güzel özetler: "Bövlece usuldan usuldan açılmaya basladı kaçak bafız okulları yurdun dört bir köşesinde. Böylece gitmiş olan Arapça ezan. bu sefer hoparlorlerle çoğalf ılmış olarak ge- ri geldi. Böylece din dersleri konuldu okullara. imam-ha- rip okullan açıldı. Bö\ lece tekke a> inleri > an resnıi tören- ler >e kabine üyelerinin katılmasıyia yeniden diriltildi. Böylece din propagandası. siyasal partilerin tek >e en bü- yük yanşma aracı oldu. böylece ileri hareketler lanetlen- di, Nurculuk adı altında bir ilkel ve ulus düşmanı zihni- vet en ücra koMerimize kadar vavıldı. bö\lece kulaktan kulağa fısıltılaria Atatürk adı yerden yere çalındı. böyle- ce ömürlerinde cami \ ii/ü görmemiş iki yüzlü kişiler ap- tessiz namazlar kıldılar. oruçsuz iftarlar ettiler. böylece her sövle>« tanrı sözüyle başlamamak avıp savılır oldu. ulu- sun hayrına olan her yenjlik tanrı adına yasaklandı. ka- firiikle dinsizlikle suçlandı \e bö\ lece bütün gerçek aydın- lar dinden soğutuldu. Böylece Atatürk'ün düşüncesine Türkiye'nin politika ve iktidar ufuklannı uzunyıllar ka- pavan ortamın temelleri sağlam kaaklar, ulusun can ev i- ne atılan kazıklar üstünde \ ükseldi. Ve laiklik, o gidi; git- tigider." (5) Nurculukla aynı kefeye konma tezgâhıyla karşı karşı- ya olan Alevi-Bektaşi kesim. "böl-parçala" yöntemiyle ufalanmak istenmektedir. Oluşturulmaya çalışılan cephe- nin'tehlikeli boyutu. ülkenin üzerinde kara birgolge gi- bi duruyor. ama Atatürkçü dinamik. çağdaş ve aydınlık bir kesim olan Alevi ve Bektaşiler. bu tehlikeli ve çirkin oyunu bozacak güçte ve inançtadır. (1) Tunava, Tank Zafer. Şıyasi Müesseseler \e Ana- yasa Hukuku. İstanbul. Sulhi Garan Matbaası. 1969. s. 211 (2) Genç Erenler. Yıl: 1. sayı: 4. Ocak 1996. s. 25. (3) Tütengil, Cavit Orhan. Atarürk'ü Anlamak ve Ta- mamlamak. İstanbul. Bahar Matbaası. 1975. s.33. (4)Tekin,Abdullah. Türk Toplumunun Çağdaşlaşma- sında Atatürkçü Laiklik. Ankara, Emel Matbaacılık. 19X3. s. 60. (5) Nayır, Yaşar Nabi, Atatürk Yolunda Kırk Yıl. Ha- zırlayan: Adnan Binyazar. istanbul. Dilek Matbaası. 1973. s. 164. PENCERE Yolsuzluklara Tesettür Hükümeti... Mercimek nedir?., Tanımlama: "Ortası şişkin, küçük, yuvarlak tane- leri olan bir bitki..." Mercimeğin çorbası makbuldur. Köftesi besleyicidir. Haşlanmış mercimeği ince bul- gur üzerine döküp beklettikten sonra içine soğan, maydanoz, sarmısak, kırmızı biber, tuz ve çeşitli ba- harat katıp köfte biçimi vereceksin, yavaş ateşte pi- şireceksin. Ya mercimek fırına nasıl verilir?.. Malzeme olarak tuz, biber, yağ, soğan, sarmısak, kırmızı biber. bir erkek, bir de kadın gerekfi. Kadınla erkek, el ele, yanak yanağa, kucak kucağa oldu mu. kökü belirsiz zenginlik, şaibeli mal mülk, koltuk fobi- si, suçluluk korkusu, şantaj tezgâhı ve yolsuzluk dos- yalarıyla birlikte fırına verilir; kırk dakika pişirilip sof- raya getirilir. Yiyene afiyet olsun!.. • Alaturka bir şarkı: - "Ne fena talihim var Kimi sevsem el alır" 1926'da "Medeni Kanurıla kadınımıza uygarlık dünyasınınhaklarınıtanıyan, 1934'teAvrupa'nınço- ğu ülkesinden önce kadına seçme ve seçilme hak- lannı sağlayan Cumhuriyet Türkiyesi'nin ilk kadın başbakanı olmak gibi bir talihe erişen Tansu Hanım, Necmettin Hoca'nın şantajından korktu; döndü do- laştı, k/vrana kıvrana bir şeriatçıya "evef'dey'ıp imam nikâhıyla dinci partiye tav oldu. Ah, bir kadın bize bunu mu yapacaktı?.. Yolsuzluk dosyalarını kapatma pazarlığında anla- şan çift, uyuştular. Yolsuzluklara kara çarşaf gıydirip peçe takan "Örtülü Mercimek Hükümeti" Meclis'ten güvenoyu da alırsa, buyrun cenaze namazına!.. • Avrupa'daki merkez sağ, demokrat, özgürlükçü, temel haklara saygılı... Bizimki değil... Çok partili rejimden bu yana, Türkiye'deki merkez sağ, halkı dinci politikalarla uyutup kandırarak oy toplamayı marifet bellemişti. Seçim namazı kılarak, oy orucu tutarak, Allah'ı ve peygamberi politika için kullanarak siyaset yapanlar, kendi silahlanyla vurul-, dular. Dinci parti, merkez sağın elinden din silahını aldı, tepe tepe kullandı, iktidara geçmek için Islamt tezgâhladı; merkez sağın koynunda beslediği dinci parti, merkez sağı vurdu. Merkez sağın yetiştirdiği "kadın lider" Tansu Çil- ler, Türkiye'yi dinci partiye teslim etti. Ancak bu "teslimiyet" merkez sağın havlu atma- sıdır; Türkiye'nin değil... • Şimdi neyapmalı?.. Yapılacak iş, merkez sağın teslimiyetiyle hüküme- tini kuran dinci partiye karşı 1923 Aydınlanma Dev- rimi'nin değerlerini savunmaktır. : ArkasıI9. Sayjudu 3 yıl arka arkaya şampiyon! ALTAY ANTALYASPOR /*" BEŞfKTAŞ BURSASPOR FENERBAHÇE GALATASARAY GAZIANTEPSPOR Ç. DARDANELSPOR DENİZÜSPOR GENÇLERBİRLİĞİ ISTANBULSPOR KOCAELISPOR MKE ANKARAGUCU SAMSUNSPOR Futbolun adresi değişmiyor. 4 büyüklerden sonra, şimdi de 1. Lig'in tüm maçları, Ağustos'tan itibaren sadece CINE 5'te! TRABZONSPOR VANSPOR ZEYTİNBURNUSPOR Sezonun başlamasını beklemeyin. Şimdiden abone olun, CINE 5'in yaz fiyatlarını kaçırmayın! 1. Futbol Ligi, 3 sene CINE 5'te, unutmayın! Decoderler AEG-BOSCH Bayîlerinde... Hemen Abone Olun (0212) 225 55 55
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear