22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 1996 SALI 12 BIR KONU / BIR KONUK HABITATII için İstanbul'a gelen Amerikalı mimar Robert Geddes, konferansı değerlendirdi 'Her ülke, kültürüne karşı sorumlu'LEYLA TAVŞANOĞLl Dünvaca ünlü Amerikalı mimar Robert Geddes. geçenlerde İstanbul'daydı. HABITAT için gelen Amerikan heyetine mımari danışmanlık yapıyordu. Princeton ÜniverstteM Mimarlık Fakültesi'nin yıllarca dekanlığını yapan Geddes. Ne\v York Evaleti Bölgesel Planlama Teşkilatı'nda başplanlamacı olarak çalışıyor. Önümüzdeki yıl. Ne\\ York Mimarlar Birliği Başkanlığı'na getirilecek olan Geddes. kentsel planlama bakımından İstanbul'da epeyce eleştıri getırdi. Geddes. İstanbul'da birtek "kırmızı ceketli HABITAT göre\ lilerini ve yeni vapılan kaldınmları beğendiğini" anlattı. Kendisivle buluştuğumuz Çırağan Sarav ı ıçin bıv ık altından gülerek "Miki Maus" dedi ve hiçbir sanatsal değen olmadığını üstüne basa basa anlattı. Taksim Mevdanı'nı "berbat bir şehirleşme örneği" olarak göstcreıı Geddes'le görüşmemiz şöyle geçti: - HABITATll'de diyahglara katıldınız. \e gibi izleninıler edindiniz'' GEDDES - Div aloglarda sorunların çok büyük oldıığu ele alıııdı. Bütün diyaloglar böyle miydı bilmiyorum. ama "21. yüzyılda kentlerin gelecegi" konulu dıyalogda konuşulanlar pek anlaşılırgibi değildi. Ingiltere \e ABD'de gökdelenlerle ilgili alman üzücü derslerin. çok aşın ko^ullarda dünvanın başka bölgelerınde de tekrarlandığı anla^ılı\or. Kültürlerin farklı olduklarını bıliyorum. Her ülkenin de kendı kültürü ve kendı toplumuna karşı bır sorumlulugu \ar. Gökdelenlerın. insanlann ıçinde yaşamasi \e çahşmalanna uygun yapılar olmadıklannı düşünüyorum. Geleceğin şehirlerinin büyük-olasılıkla merkezıvetçilikten uzak. birden çok merkezlı olacaklannı tahmin edivorum. Insanlar. bırarada olmak isterler. Bunca insan HABITAT'a neden katıldı dersinız' Çünkü bırbirlerini gönnek. bırbirlerıvle koııuşmak istiyorlardı. Bu insani koşullartn bir parçası. ABD'de bilgisayann bir anıacı \ar. O da iş yaşamını merkeziyetçilikten uzaklaştırmak. merkezlerı çoğaltmak \e çeşıtlendirmek. Bu merkezler. ış merkezleri. sanat merkezleri. alışverişmerkezlerı. kültür merkezleri. sağlık merkezleri olabilir... Bunların üstüne yeni çeşitler ekleyebilirsiniz. Merkezleri nasil ınşa edebileceğımızı öğrenmelıyiz. Böylece. büyümeyi kontrol altına almış olacağız. - Bir önifk ven'hilir misiniz? GEDDES - Nevv Vork'u ele alalım. Son yirmı beş vılda Ne\\ York bölgesinin nüfu.su vüzde sekiz arttı. Bu. çok önemli bir artış değil. Ancak kentsel verleşim alanının nütusu. bu süre içinde yüzde 65 arttı. Demek kı bir şev ler değişiyor. Bizim de bu yeni gerçekle baş edebilmemiz gerek. - Bu veni geı\ek M ıni, köıii ınü sizce? GEDDES- Bence bu hem toprak alanı hem de toplumsal açıdan çok kötü bir gelışme. Bu. toplumu ayınyor. çözüyor. Bu durumda doğaya. toprağa hiçbir saygı kalmıyor. Oregon \e Ne\v Jersey Eyaleti'nde. eyalet kalkmma planı yapıldı. Bu planda. toplumsal büvümenin sınırlan çizildi. Plana göre. hertopluluk nereye kadar ve nasıl büyüdüğünü kendi belırleyecek. Bence bu son derece olgun \eakılcı birtutum. Bunlann mimarlıkla bir ilişkisi olmadığını düşünübilırsinız. Ama öyle değil. hatta tam tersine mimarlık. toplumsal büyümeyle birlıkte başlar. Toplumsal büvüme de o toplumun büyük hedetleriyle uyuşabilmelidir. Bence insanlar. 'bugün bu toplumsal kalkınmanın ne anlama geldiğiıii algılamaktan uzaklar. Çok fazla görsellik. çok fazla moda. mimaride çok fazla ün peşindeler. İnsanlar bugün binalara. bunlar birer kılıfmış gibi davranıvorlar. Oysa bu binalar. içlerinde insanlar vaşasın. insanlar çalışsın di>e yapıldı. L'manm. insanlar yakın bir gelecekte doğru yolu bulurlar. - DoÇrıı volıt ııasıl bulacaklar? GEDDES- Bence öncelikle HABITAT. toplumun. insan yerieşimlerinin gereksinimlerı ıçin bir şok tedavi biçimi olacak. Amerikalı mimarlann. dünyanın bugün içinde yaşadığı bu insan yerleşimleri sorununun yapmamalıdır. Arazı fikrinin de. bina fikriyle bir bütün olarak ele alınması zorunludur. Thomas Jefferson'ın Virginıa Cni\ersitesı kampusu hem bir arazı. hem bina hem de entelektüel bır fikirdir. Bina \e çe\resinı bir bütün olarak ele almak istediğimden "yaprak ve taş" kavramı diyorum. Bakın. bahçeli kent kavramı bence çok doğru. İnsanlar doğayla kenti birleştirdikleri zaman nıutlu oluyorlar. Bana öyle gelivor ki insanlık gelecekte bu tür k'entleşmeye yeniden yönelecek. - Bütün bu anlattıklannız çerçevesinde İstanbıddaki kentleşmeyi nasıl buklümız.' GEDDES- istanbul'da iki şey çok hoşunıa gitti. Birincisi HABITAT"ta görevli olan o kırmızı ceketli gençler. Onlara bav ıldım. Böylesine sıcakkanlı. güvenlı. temız. güzel görünümlü olmaları şarttır. Bir mimar olarak Sinan'ın eserlerini gördüğümde hayranlıkla kalakaldım. Örneğın, bir Sülev manıve'v i ele alalım. Öyle bir kiilliye. olağanüstü bir fikrin sonucu yaratılmış bır eser. Harika bır kentsel kompleks örneği. - Peki. istanbıddaki çağdaş mimariye dikkat ertiniz ıni' GEDDES- Pek fazla dikkat edemedım. - I\ inde bulıındıığumuz Çırağan Saravı n: nasıl bııldunuz.' GEDDES- Bu saray yeni mi yapıldr1 Şimdi anladım... Otantikliği yakalamak çok zordur. Bence miınarlığın etkisini yitirmesinin nedeni. otantikliğini yitirmış olmasıdır. Ben. bır kültürün kendini ifade etmek ve çağdaşlaşmaya çalışmasına karşı değilim. 0>sa burada hiçbir değişim yok. Burada inanç, cesaret eksikliği T.oplumsal biiyüme de o toplumun büyük hedefieriyîe uyuşabilmelidir. Bence insanlar, bugün bu toplumsal kalkınmanın ne anlama geldiğini algılamaktan uzaklar. Çokfazla görsellik, çokfazla moda, mimaride çok fazla ün peşindeler. İnsanlar bugün binalara, bunlar birer kılıfmış gibi davramyorlar. Oysa bu binalar, içlerinde insanlar yaşasın, insanlar çahşsın diyeyapıldı. Umarım, insanlar yakın bir gelecekte doğru yolu bulurlar. boyutlarını algıladıklarını sanmıyorum. Bizler. kendi açmazlarımızın bile ayırdında değiliz. Sıze anlattığım Nevv York yöresinin büyümesini. Amerikalılar pek bilmivorlar. Gelecek vıl Nevs York Mimarlar Birliği'nin baskanlığına getirıleceğim. 25 bin kis.ılik bir dernek bu. İçlerinde pek çok genç var. Bunlar. mimarlığın toplumsal temeliyle çok vakından ilgilıler. - Sizin rarattığıııız bir 'yaprak ve taş' (leaf and stone) kavramı var... GEDDES-Evet. Binalar ve çevresindekı doğa. bir bütün halinde ele alınmalıdır. Binayı birisi vapıp. çev re düzenlemesini bir başka kişi yardımsevergençlerı dünyanın hiçbir yennde görmedim. Birden aklıma. böyle insanlarla dolu kentlerin neden olmadığı geldi. Neden ba^kalanna vardınıcı olacak pek çok insanın bulunduğu kentlerde yaşamaşalım' 1 Bövle gençlerı çevremde görmek bana büyük mutluluk verdi. İçim yaşama sevincivle doldu. İkinci en beğendiğim şey de İstanbul'un bütün gücüyle HABITAT öncesi kaldınmlarını yenilemesivdi. Çünkü bir şehre girdiğiniz zaman ilk gördüğünüz şev caddeler va kaldınmlardır. Bence \aşanabilirbir şehirde caddeler ve kaldınmların henıen göze çarpıyor. - Peki hıı vapıvı gördügiiniizde ilk izlcninıleriniz ne olclu'.' Bıınu içlenlikle \ö\ levL'bilir mhinız ' GEDDES- Bana ilk anda Disneyland ve Miki Maus'u hatırlattı. Miki Maus devimi. Amerikan toplumunda olumsuzluk ifadesı olarak kullanılır. "Bu adam Miki Maus düşüncelidir"dediğiniz zaman. size güven vermıyor. güven telkin etmeyen adam demektir. Bu Miki Maus zihnıyeti beni kaygılandırıyor. Kötü ^ehirler. kötü yerleşım yerleri yapma isteği gittikçe yaygınlaşıyor. insanlar. bu kötü şev leri üst üste tekrarlamaktan adeta zev k alıyorlar. Yine Çırağan Saravı'na dönersek Miki Maus'tan da öte. burası tam anlamıyla "kitsch'" (sanat değen olmayan v a da düşük olan vapıt). Amerika'da aynı dertten yakınıyoruz. Bizde de pek çok "kitsch" var. Bu kadar iyi ya da kötü dıyebileceğim gibi değil. Ama Amerika'da da pek çok "kitschT mimari örneği olduğu bir gerçek. İstanbul'a genelde bakarsak, çok ciddi birtrafik sorununuz var. 2004 Olımpiyatlan'nı alırsanız sanıyorum kentleşme vapınızı ciddi olarak değiştırmek zorunda kalacaksınız. Bugün. bu şehir bana kendi kapasıtesinın çok çok üstüne çıkmış görünüyor. Altyapınız yetersiz kalmış. Şehri bu haliyle yönetmek olanaksız gibi görünüvor. Istanbul plansız bir şehir. Londra gibi tarihi bir kent ikinci Dünya Savaşf ndan sonra toparlanmış ve yeniden yapılanmava girmiş. Paris'e, yeni bır kentsel ve yöresel plan vapılmış. Istanbul şehrinin yöneticılerinin vakın bir gelecekte ulaşım için çok ciddi bir plan yapmak amacıyla çalışmaya başlamalan, kentin merkezlerinin konumlannı yeniden ele almalan kaçınılmaz bir zorunluluk olacak. insanlar böyle bir şehirde evlerinden işlenne giderken saatler harcamak zorunda kalmak istemeyecekler. Bu nedenle. şehirde daha pek çok yeni merkezler yaratılacak. - istanbul'da vıllarca bir nâzımplan uygulaması olmamasını nasıl karsılıvorsunuz'.' GEDDES- Böyle şey olmaz. Bir şehrin. hele Istanbul gibi birşehrin nâzım planı olmaması düşünülemez. YereJ yönetımler. böyle bir planı yaptıracak ve uvgulatacak kadar demokratik olmalıdırlar. Nâzım plan çalışması son tahlılde liderlik yeteneği ister. İstanbul'da hemen dikkati çeken. pek çok bınanın betonarme oluşu. Biz. betonarmeyi artık hemen hemen hiç kullanmıyoruz. - Binalarda ne gibi maddeler kullamyorsunuz? GEDDES- Daha çok kireç taşı ve kıremıt kullanıyoruz. Bazen de metal. Ama bizde de kalıcı olabilecek ve iklim koşullanna dayanıklı inşaat malzesi yok. $u anda mimaride, inşaatta bir geçiş süreci yaşıyoruz. Bence Ortaçağ'dayız. Aydınlığa çıkana kadar da neler yâşayacağımizi. daha neler göreceğimızı düşünemiyorum. Belki günün birinde yeni bir inşaat teknolojısi üretilir. Ama benim bildiğim. betonun inşaat için doğru bir madde olmadığı. - İnsLiata neden ııvgıın değil? GEDDES-Öncelikle kalıcı değil. Beton bir bina. en çok elli yıl yaşar. Yeni bir şev öğrendim. Türk mimarisi Ruslan etkılemiş. Ruslar. bu mimariyi Alaska'yagötürmüşler. Sonuçla San Francisco da bu mimariden etkilenmiş. San Francisco'da. Istanbul'da gördüğüm eski ahşap konaklara tıpatıp benzeyen binalar vardır. Bakın. geçenlerde Sultanahmet Çamisi'nin arkasında ^'eşil E\ adında birotele gittim. Binaya hayran kaldım. Keşke bugün de öyle binalar yapılabilse. Konuşmamı noktalarken aklıma gelen bir şeyi söylemeden geçmek istemıyorum. Taksim Meydanı. şehırleşmenin en berbat örneklerinden birisi. Araçlâr. insanlar. binalar. her şey için kötü. Öy le plansız bir meydan olmaz. O meydan için çok ciddi planlar vapılması. ondan sonra da uygulamaya konulması gerekirdi. Marmara Boğazlan ve Belediyeler Birliği Başkanı Sefa Sirmen farklı bir anlayışla hizmet vereceklerini belirtti: Sloganunız 4 Ma\i Marmara'İstanbul Haber Senisi- Marmara Bogazları ve Be- lediyeler Birliği (MBBB) Başkanı Sefa Sirmen. farklı bir yönetim anlav ışıy Ia hiz- met vereceklerini belirterek. "Ma\i Marmara sloganıyla ortavaçıkıvoruz. Marmara- >ı entegre bir ça,çalışma\la temizlemeve çahşnoruz." dedı. MBBB'nin 18 haziranda yapılan genel kurulunda başkan seçilen Sefa Sirmen. göreve başlaması nedeniyle basınla tanışma toplantısı düzenledi. MBBB'nin Emi- nönü'ndekı binasında dün yapılan toplantıda vapmavı düşündüğü projeleri anlatan Sirmen. "Mavi Marmara" sloganıv la ortaya çıktıklan- nı sövledi. 260 belediyeden oluşan MBBB'nin fürki- ye'nin sıyasal ve ekononıik anlamda \ üzde 50'sini oluş- turan bir kurıım olduğunu belirten Sirmen. "Bu dö- nemde farklı bir anlav ış be- nimsivoruz" dedi. Sirmen. ilk çalışmalarını Izmit Kör- fezi'nde başlattıklannı vur- gulavarak. projelenni şöyle anlattı: "Marmara'dakikir- lenme sanavi. evsel atıklar. endüstrivel atıklar gibi ne- denlerden oluşuvor. Yassı- ada'nın birliğe devrivle ilgi- li nıüracaatınıızı \apacağız. Müracaatımız kabul edilir- se. Körfez'de uvguladığımız entegre çalışma> ı burada da uvgulayacağız. Her beledi- venin arıtma sistemini ken- di imkânlarıvla vapması mümkiin değildir. Birliğimiz bu sorunu ortadan kaldır- mak için uluslararası destek sağlayarak \e dış kredi te- min ederek Marmara'yı bir bütün olarak ele alan bü\ ük projelerin gerçekleşmesi için çalışacağız. Ayrıca Güne\- doğu' daki savaşı durdur- mak için ba/ı beİedive baş- kanlarını Marmara'ya da- \et edeceğiz. Barışın gelme- si için her türlü çabayı göste- receğiz" En önemli sorunlardan bıri olan boğaz kazalarını önlemek için de tedbirlerın arttmlacağtnı vurgulavan Ba^kan Sirmen. "\larma- ra'nın daha düzenli. daha sorunsu/ olması için çalışa- eağız" dive konuştu. Sir- men. Körfez'de oluşturduk- ları entegre te>is hakkında da şunları sövledi: "Oluş- turduğumuz çevre entegre projesi, sınai, tıbbi ve evsel atıkları en son teknolojiyle antıvor. Türkiye'de çevrevi kirletmeden arıtma yapan tek tesis. Bu proje sadece Ko- caeli ve çev resinde kalmav a- cak, av nı zamanda Bursa. İs- tanbul gibi sehirierin atıkla- nnı da bu tesislerde değer- lendireceğiz. Bazı pilot böl- geler seçilerek çalışmalar vapmak mümkiin." İZLENİMLER / OKTAY 20 yıllık bir dayanışma örgütü Marmara ve Boğazlar Belediyeler Birli- ği (MBBB). 1975 yılında Marmara Bölge- si'ndeki belediyeler tarafından kuruldu. O yıllann yerel yönetim tartışmalannda etkin bir rüzgâr olarak esen "demokratik beledi- yeciHk'* anlayışının "dajanışma" alanında- ki örgütlenme gereksinmesîni yaşama geçir- mek üzere kurulan birliğin 20 yıllık tarihi, bu anlamda birçok önemli çalışmayı da içe- riyor. Özellikle Marmara Böigesi'ndeki genel çevre sorunlan ve deniz kirliliği üzerinde sürdürdüğü çabalar sonucunda bugün zen- gin bir birikime ve bilgi envanterine de ka- vuşmuş durumda. Birliğin merkezi. İstan- bul'da bulunuyor ve Genel Sekreter Fikret Toksözyönetimindeki idari büro. hizmetle- rini Eminönü'ııdcki tarihsel mekânda sürdü- rü>or... MBBB'nin yeni Başkanı Sefa Sirmen'in dünkü basın toplantısında esen rüzgâr da sanki 19701erm o "demokratikdayantşma7 " arayışının bir anlamda yeniden canlanması gibiydi. Aynı anda tzmit Büyükşehir Belediye Başkanı olan Sirmen, '"oybirliğiyle'' getiril- diği bu görevi için yapılan seçimlerde: "^üm siyasipartilerdenbeledivebaşkanlarının. yi- ne farklı partilerden katılımla oluşan bir yö- netim için tam bir mutabakat içersinde oV- duklannın" altını çizme gereğini duydu. MBBB'nin yeni yönetimi bu açıdan ger- çekten de "Türkiye'nin yöneümine aday olanlar için'" aslında u ömek bir davTanışı" sergiliyordu. CHP'li başkanla birlikte ANAP'iı başkan yardımcısı (Şişli Belediye Başkanı Giilay Âtığ), yine üç CHP'li, iki DYP'li ve dört ANAP'iı belediye başkanı- nın üye olarak katıldığı farklı görüşlü 11 ye- rel yönetici. MBBB için "tekbirlistede" bir araya gelip aday olmuşlardı. Şimdi de işte "demokratik biriikteliğin" yeni çalışma dö- nemini başlatıyorlardı... Marmara Bölgesi. ulusal gelirimizin yûz- de60'ını karşılıyor. Bu nedenle Türkiye'nin doğusu, yıllardır Marmara'ya göçüyor ve bu akın artarak devam ediyor. O nedenle bölge belediyelerinin oluştur- duğu bu birlik, aslında sadece Marmara'ya değil. bütün ülkeye yönelik önemli hizmet- ler vermeye aday. Nitekim bu nedenle de yeni yönetimin ilk yapacağı girişimler ara- sında. "Doğu ve Güneydoğu Anadoiu'daki belediyelerin başkanlanm*" da Istanbul'da bir araya getirmek var. Böylece. Türkiye'de belki de ilk kez, < *g5ç veren böl^lerin'' yerel yöneticileri ortak so- runlannı birlikte tartışma ve değerlendirme olanağı bulacaklar. Aslında bu girişimde yine Türkiye'nin yöneticileri için örnek ahnması gereken bir davranış değil mi?.. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKA1EKÇİ • •Tanilli'nin Çağrısı. Prof. ServerTanilü, Strasbourg'dan Kırklareli'ne "Saba- hattin Ali Günleri"ne yolladığı iletıde, tüm devrimci, de- mokrat örgütlere çağnda bulundu. iyimserliği koruduğunu belirterek, "Görecekgûnler vardaha"deö\. Tanilli'nin iletisini Kırklareli Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Ünal Başkur okudu. Çrt çıkmayan koca salonda. dikkatle dınlenen iletının sonunda, kalabalık Ta- nilli'yi çılgmca alkışladı. Özellikle 12 Eylül'den sonra yılları- nıyurtdışındageçirmek zorunda kalan ServerTanilli'nin ile- tisini dinlerken, onu ne denli özlediğimi de anladım. Bir grup Türkiye'den Strasbourg'a gittığimizde Tanilli, arka- daşlan çeşitlı otellere yerleştirir. sıra bana gelince: - Ekmekçi, sen bizde kal, konuşmaya gereksınimim var! derdı. Japon kızı Fremy'nin hazırladığı akşam yemeğinde. ge- ce geç saatlere dek konuşur, konuşurduk. Ben onun çalış- ma gücüne hayran kalırdım. Asıl çalışması. gece saat 23.00'ten sonra başlar. yıllardır kullandığı ingiliz yapımı ay- gıtıyla. ayaklannın üzerinde doğrulur, biryandan kan dola- şımını sağlarken. bir yandan da aksatmadan çalışmasını sürdürürdü. Gecenin bir saatinden sonra "Ekmekçi, sana Allah rahatltk versin!" der, Japon kızı Fremy'nin yardımıyla yatağına uzanırdı. Yaşam böyle sürer giderdi. Sabahleyin Strasbourg Üniversitesi'ndeki öğrencileri. onu beklemek- teydi. Avrupa'nın hemen her yerınden gelen çağrılara ka- tılmaya çalışır, Avrupa'daki Türkıyeli aydınların her konuda en önlerinde giderdi. Kırklareli'nde, Ünal Başkur'un okudu- ğu ileti özetle şöyleydi: "Sevgılı arkadaşlarım, hanımlar beyler! Bu yılki 'Sabahattin Ali Kültür Günleri' için çağrınıza biz- zat katılamamış olmanın üzüntüsünü yaşıyorum, ama bü- tün gönlümle yanınızda olduğumu bilmenizi isterim. Her yıl Kırklareli'nın böylesi günler düzenleyerek büyük yazara nasıl sahip çıktığını görür, övünürüm. Şehatçı gehciliğin yığınla kenti ele geçırip çağdışılığjn propagandasını yaptığı ülkemizde, demokratik kitle örgüt- lehnin imecesinde kutlanan etkinlikler bizler için bir avun- tunun çok ilerisinde bir cesaret kaynağıdır. öyle görünüyor ki Kırklareli, Türkiye 'de karanlığa karşı aydınlığın mücadelesınde, sağlam kalelerden, ileri mevzi- lerden biridir. Bunu gurur duyarak söylüyorum. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğı'ni, Kırklareli Bele- diye Başkanlığı'nı 'KESK' (Kamu Emekçilen Sendikalan Konfederasyonu) örgütlehnı ve KÛY-KOOP'u, bu yılki dü- zenlemelerınden ötürü de candan kutluyor ve yetkililerini yürekten selamlıyorum. Bu saygın örgütleri, önümüzdeki yıl daha kapsamlı bir başka düzenleme bekliyor. Gerçekten 25 Şubat 1997, Sa- bahattin M'nın doğumunun 90. yılı olacak. Edebıyatımız- da yepyeni bir çığır açmış büyük yazarı, o tarihte yurt ça- pında anacağız, anmalıyız da. Böylesi toplu bir eylemde, Kırklareli'nın yine başı çekmesinı dilıyorum. Onu bugün- den haber verır ve dev yazarın anısı önünde en denn say- gılarla eğilirken. tartışılacak 'Sivıl Toplum Orgütlenmesinin Neresindeyız?' konusunda da bır çift söz etmek isterim. Önce 'sıvi! toplum' gıbı ters anlamları da çağrıştıran ve ilk bakışta halkın anlamadığı bir deyimi -mümkün olduğu kadar çabuk- terk etmeli. 12 haziran günlu Hürhyet gaze- tesınde, Sayın Mümtaz Soysal, konuya pek haklı olarak eği- lıyorve önerilerde bulunuyordu: 'Sivil Toplum Örgütu' der- ken, 'devlete, hükümete aıt olmayan, devletin, hükümetin kurmadığı bir örgütlenişi kastediyorsak. daha anlaşılır bir terım bulmak zorundayız. Aydınların halkın anladığı bir dil- den konuşmalan zomnluluğu, bizleri, bunu düşünmeye gö- turüyor' Sevgili arkadaşlarım, Bir toplumda yurttaşça yaşamanın', insanca, birbihni kırmadan, ezmeden yaşamanın yolları üzerinde düşünen ve eylem yapan bu tür örgütlenn önünde pek çetın sorun- lann olduğunu bilmez değilim. Bu sorunlar, başta '12 Eylül hukuku'ndan geliyor. Onun hukuktan başka her şeye benzeyen zorba ve çağdışı an- layışı ve uygulaması, yollann üzerindeki en büyük engel- lerden biridir. Ne var ki, bu yollan açmak da bu tür örgütlerin eseri ola- cak. Başka bir deyişle, ülkemizde demokratikleşmenın önüne getirilip yığılmış molozların temızlenmesınde, özgür- lük gibi doğanın da çığnenmesinin karşısına çıkmakta, ge- riciliğe ve şovenizme karşı halkımızı uyarıp aydınlatmakta; çağdaş, uygar, demokratik ve laik bir toplum koşullan adı- na, bilinçleri ve eylemleri derleyip toparlamada, böylesi örgütler, başta gelen umut kaynaklarımızdır ve onlar, ken- di göbeklerini kendılen kesecekler. Şeriatçı güçlerin kenet- lenıp iktidara doğru yürüdüğü bir ortamda. bu örgütleri bekleyen, dağınık mücadele değil, toplu ve tek cephe ha- linde mücadele yöntemidır. Pir Sultan Abdal, yüzyıllarön- cesınde 'Gelin canlar bir olalım' diyordu; onu, bugün de söylemenin, haykırmanın zamanıdır: Gelin canlar bır ola- lım! Sevgili arkadaşlarım, Ülkemizde olupbitene bakıp. yeryer karamsarlığa düş- tüğüm oluyor. Böyle anlarımda, Sabahattin Ali'nin 'Göre- cek günler var daha' diyen sesını duyuyor, karamsarlığım- dan sıyrılıyorum: böyle anlanmda, 'Güzel günler görece- ğiz çocuklar' diyen Nâzım Hikmet'/n sesini duyuyor, iyim- serliğimi kazanıyorum. Bu mesajımda sizlere seslenirken de böylesi bır umut ve iyimserlik içindeyim. Geleceğin güzel günleri adına, siz- leri yürekten selamlıyor, hepınıze sevgı ve saygılanmı yol- luyorum. Aziz arkadaşlanm!" • • • Sevgili Cumhuriyet okuriarına: Çarşamba günü (yann) Antakya'da olacağım. Antakya'da saat 13.30 -16.00 ara- sında, Hüm'yet Caddesi Gazipaşa işhanı No.137'de, Cum- huriyet Kitap Kulübü'nde kitaplanmı ımzalayarak okurlarla söyleşeceğim (Tel: 213 40 33). Ayrıca, akşam saat 19.00'da Serinyol Belediyesı'nın düzenlediği, Kültür Sanat Şenliğı tö- renlerine katılacağım. B U L M A C A SEDAT i:4g.-41I4.V SOLDAN SAĞA: 1/Birdalı gövde- den ayırmadan toprağa gönnerek köklenmesıni sağ- lamayolu. 2/Kışı- nin öz benliği... Gece yapılan sine- ma >a da ti>atro gösterısı. 31 tthal edılecek mallann çeşıtlerinı vemık- tarlarını gösteren lıste... Czerıne avakkabı giyilen kısa konçlu. hafıf ve yumuşak bir avakkabı. 4/ tri tanelı bezelye... Un- ^ van. 5/ Halk müziğıne öz- gü telli bir çalgı... Adem ^ ile Havva'nın üçüncü oğ- 3 lu. 6/ Tanrfdan bir şey di- 4 lemek amacıyla söylenen c söz. II İnce v e düzgün do- kunmuşpamuklukumaş... ° İskeleyeyanaşmışgemile- 7 re gırip çıkmak ıçin konu- 8 lan köprü. 8/ Çıplak v ücut q resmı Tanntanımaz Şarkı. türkü. 9/ Koyunların kuzulama dönemınde çobanın sürii sahiplerım dolaşarak yıyecek ve bahşış toplaması... Maksinı Gorki'nin bir romanı. YL'KARIDAN AŞAĞIYA: 1/Yarışmacıların. üst üste iki gün boyunca on ayn dalda ya- rıştıkları atletizm dalı. 2/ Eski Yunan kentlennde pazar ye- n... Erik. kayısı, badem gibi ağaçlardan sızan zamk. 3/Ad va da numara çekilerek oynanan şans ov unlannın genel adı. 4/Birrenk... Kalabalık. 5/Sahıp... "Yaşevk içinde harâb ol ya içinde gönül" (Yahya Kemal)... Tantal elementınin sımgesı. 6/Müslüman ülkelerdeoturan ^'unan asıl11 kımse... Alınmış bir şeyi gerı verme. 7/Orkestra şefı. 8/Üzenne ya- pı yapılmak için ayrılmış ver... Kalorı. 9/İtalya'dabir yanar- dağ... Bir etkinliğin geçici olarak durduruldugu süre. 1 L A V U K | M A I 2 A S T İ L E N • 3 N O T •N i IA ü 4 G R O T E S K •U_ 5 U J 1A T E | U N 6 S T p s T | TM A 7 T •S A K A M E T 8 •T O R | Z •R A 9 S A R 1 S 1 C A K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear