23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFK CUMHURİYET 24 HAZİRAN 1996 PAZARTESİ. OLAYLAR VE GORUŞLER Mesleğe Dönüştürülen Onursal Görev: Rektörlük Proü Dr. MLSTAFA ALTINTAŞ H azıran avının son varisi \ e tenımuz ay ının ıİk ) a- nsı. Turkıve dekı dev let unı\ ersıteferının onemlı bolumunde rektorluk seçımlerı gerçekleşe- cek Arıılan rektorluk seçımlerı yarışla- nnın ıpuçları ortaya çıkmaya ba>ladı Rekorluk •<eçınimekatılacakadaylar, bol re^ımlt \e albenılı seçım kıtapçıkla- n bıldırılerı ile seçmenlerı olan oğretım uvelerne kendılerını beğendırme yan- >ındala- Tun ada>Iar "nedenliözerk.demok- ratık \e katılımcı bir univ ersite nıodelin- den vana olduklannı (!)" v akın geçmış- te bu a anda ortav a konulan hıçbır çaba- nın ıçnde >er almamakla bırhkte dıle getırmekte sinır tanımıyorlar Inanma- salarda vegeçmiijtekar^ı çıkmı^olsalar da rektor ada\ larının "özerk. demokra- tik \e katılımcı bir uni\ersitemodelini di- legetirme" zonınluluğunu duv umsama- ları unı\ersite topluluğunda ozlemı çe- kılen rrodeiın ne olduğu gerçeğını de hıç kımsenınyadMvamayacağı açıklıklaor- taya koymaktadır Rektor aday lan. unıversıtenın bırteeı- me\ıne (tıcarethaneyel donu^turulme- binden vebılım urctımının. oğretım hız- metının metalastırılmasından aldıkları guçle olacak. oğretım uyelenne bol ke- seden ek gelır vaadlennde bulunmakta. onların odalannın son model telekomu- nıkasyon araçlan ıle donatılacağından dem \urmakta vurtdışı olanaklarının genışletıleceğınden. lojman \e servıs olanaklannın sunulacağından unıversı- te bun> esınde, oğretım uv elennın çocuk- larına hızmet edecek okul oncesi, ılkoğ- retım ve ortaoğretım kurumlarının açı- lacağından soz etmektedırler Bir yandan şımdıler herkese gereklı olduğu ortaya çıkmaya başlayan "de- mokratiklik, ozerkük ve katılımcılık" benzerı değerlerle bırlıkte '•fotoğraf çektırırlerken ote >andan da polıtıka be- zırgânı bol keseden ozdeksel vaadlerde bulunabılmektedırler Kımırektoradav- lan, eşantıyon dağıtarak kımılen yemek- lı toplantılar duzenleyerek kımılen gor- keml ı kokte> 11er \ ererek seçmenlen olan oöretım uyelennı fethetme>e çabalıyor- lâr Butun bunlar rektorluğun ne denlı "getirisi bol" bir makam olduğunu orta- ya koymaktadır Butun bu çırpınmalar rektorluk makamının. onurlu bır hızmet >erı mı yoksa kımı bıreysel getırı sağla- >an bıryermı olduğu kuşkusunu \arat- makta ınsanda Rektorluk seçımlerı gerçek anlamda bır seçım ozellığını tasımıyor Oğretım uyelerı tarafından yapılan ;>eçım benze- rı »eçımle (') sıralanan altı aday \ OK ta- rafından hıçbır olçuve bakılmaksızın uçe ındınlebılmekte. uçten bın ıse cum- hurbaskanıtaratından rektor olarak atan- maktadır \anı yapılan seçım benzerı seçım (') bır aldatmacadan başka bır anlam taşı- mamaktadır Çunku, bırıncı aşamada YOK, oğretım uyelennce yapılan »ırala- ma> ı tersıne çev ırebılmekte orneğın oğ- retım u> elennın en az destekledığı aday - lan. cumhurbaşkanına sunabılmekte va da cumhurbaşkanı. oğretım uyelerının yaptıklan sıralamada, hıç de ıtıbar etme- dıklerı bırını rektor olarak atavabılmek- tedır -\nilan gorev yerını kapabılmek ıçın kımı rektor aday lan onurlannı bıle ayaklar altına alarak \ OK korıdorların- da va da koşk tepelennde destek torpıl arayışına çıkabılmektedırler Rektorluğun gıderek aday lar arasın- da yaşamsal bır yarışa donuşmesı ve ara- ya kımı polıtık kanalların konulmasinın nedenı bu kuruluşların onemlı ozdeksel kavnakları kullanıvor olması ıle akade- mık un\anların ve kadroların oznel ol- çutlere dayalı olarak dagıtılmasıdır 1996 butçe odeneklerıne gore vukse- koğretım kurumlannın kullanabıleceğı butçe buvukluklerı 86 tnlyon lıravı a>- maktadır Bunun >anı sira. denetımsız bıçımde kullanılan ve gıderek butçe ode- neğı buvukluğune varan dernek. \akıt. doner bernıave \b kaynakları, rektorlu- ğu "getirisi bol" bır makama donuştur- mektedır \apılan ıhalelerın alınan araç \e gereçlerın kullanılan sağlık gereçle- rının \e makınelenn alıcısına sağladığı \e kağıt uzerınde gorunmeyen bır suru a\antajı bulunmaktadır Bunlar kuçuklu- buvuklu armağandan başlayarak kımı yurtdı^ı eğlentı gezıntılenne kadar var- maktadır Bu getınsinden olacak rektorluk ma- kamına bır kez gelen kımse. oğretım uyelığı mesleğını bır yana bırakarak su- reklı mesleğe donuşturmek ıstedığı rek- torluğu elden kaçırmamak ıçın tum ola- nakları \e \e kapıları zorlamaktadır Bır kisım rektorlerın bu yerlerını mahkeme karan ıle bo^altmaları \e go- re\ sonunda bır kısmının jolsuzluk \e usuNuzIuk gerekçesı ıle\argıyaduşme- sı ıle ıkı kezden fazla rektorluk yapıla- maz hukmunun değı>tırılmek ıstenıldı- ğı duşunulduğunde rektörluğun getirisi bol bır makam olduğu belırgınlık kazan- maktadır 12 hylul rejımı ıle 24 Ocak ekonomı- sının (parasalcı ekonomı polıtıkasının) her şeyı belırler olmaMnın sonucu olan sıyasal ve toplumsal yozla^ma \e çuru- ıne akademık kurumları da buyuk olçu- de etkılemı^tır K.ımı onursal hızmet alanlan. bu ozel- lıklerını yıtırerek kı^ısel çıkar bıreysel rant sağlayıcı ozellıkler kazanmı^tır Akademık kuruluşlarda yonetsel gorev - lerı ustlenenlerın gore\ surelerı sırasın- da bıreş sel \arlıklarında ortaya çıkan ar- tı^larla ılgılı bır araştırma ılgınç sonuç- lar \ enr kanısınday ız YOK ıse yuksekoğretım kurumlann- dakı yolsuzluk ve usulsuzlukler ıle ya- sadışılıklan onleme ya da ortaya çıkar- ma yerıne bu^ları ortme ya da aklama ışlevını ustlenmıştır Çunku 1982 \na- vasası'nın yururluk tarıhınden bu yana YOK'un ıkı uyesi. konumlarını. anaya- sayaaykırı olarak yargı kararlannın var- lığına karşın, koruma becerısını gostere- bılmışlerdır Rektor seçımlerının gerçek seçım ola- bılmesı ve temsıl gorev ının gereklı kıl- dığı bılgı bırıkımı, deneyım, nıtelık ve veteneğınoneçıkabılmesı veçurumeıle v ozla^manın onunun alınması ıçın once- kı unıv ersite yasalanndakı sısteme, ya- nı "kurullar eli ile jonetime" donuşme- sı gerekmektedır Bunun yanı sıra, rektorun doğrudan seçmenlerın salt çoğunluğu ıle seçılebıl- mesı kuralı getırılmelı v e boy lece, en az altı aday arasında dağıtılan oylar sonu- cunda. unıversıtetuzeîkı>ılığınıntemsıl- cısı olan rektorun yuzde 10-l5"lık bır destekle bu gorev e atanması kapısı ka- patılmahdır Unıv ersite makamlan. kırlenmedenve bırey sel getırısı y uksek bır y er olmaktan uzak tutulmalıdır ARADABIR YETKİN ARÖZ Ikmatçı-Kooperatıfçı Kaçak Yapı ve Bir Danıştay Kararı 5 Mayıs 1996 gunlu Cumhurıyet'te "35 bın kaçak yapıya yıkım emrı" başlığı altında bır haber yazı çık- tı Hülya Topcu'nun bu haberınde "Istanbul Bu- yukşehır ve Sarıyer Beledıyesı 'ne gondenlen Bayın- dırlık ve Iskân Bakanlığı talımatında, RP'lı beledıye- nın ışbaşına geloığı tanhten once yapılan 35 bın ka- çak yapının yıkılması" ıstenıldığı belırtılıyordu Bakan- lık yazısında. " 35 bın gıbı çok buyuk mıktarlarda ımar mevzuatına aykırı yapı ve gecekondunun bır beledıye sınırlan ıçensınde yapılması, beledıyenın gorevını tıtızlıkle yerıne getırmedığı anlamını taşı- maktadır" denılıyordu Bu soz konusu olan "35 bın kaçak yapı ve gece- konduya" ılışkın olarak Danıştay 8 Daıresı'nce 1993 yılında verılmış ılgınç bır karar bulunmaktadır O donemdekı beledıye meclısı uyelerı, Beledıye Başkanı Dr ihsan Yalçın'ın duşurulmesıyle ılgılı bır gensoru vermışlerdır Gensoruda "kaçak yapılaş- maya goz yumduğu", "kreş, halk pazarı, hızmet bı- nası" gıbı yerlerı bıle kaçak yaptığı, "kaçak yapılara ve gecekondulara hızmet goturduğu" gıbı suçlama- lar yer almıştır Oy çokluğu ıle kabul edılen gensoru, ışleyışı gereğt Istanbul Valılığı yolu ıle Danıştay 8. Da- ıresı Başkanlığına gıtmıştır Danıştay 8 Daıresı 1993/826/2273 sayılı kararı ıle beledıye başkanını aklamıştır Kaçak yapılaşmaya goz yumduğu savıy- la yapılan suçlama ıçın şoyle denılmıştır "Dosyada- kı belge ve bılgılerden Sarıyer Beledıyesı sınırları- na son yıllarda, kent dışından yerleşme amacıyla çok sayıda aılelerın geldığı, mevcut ımar planlannın bu sayıda gelen aılelerın yerleşmesıne olanak sağ- lamadığı, bu nedenle kaçak yapılaşmanın bu sos- yal baskı altında beledıyenın tum engellerıne karşı gerçekleştıgı anlaşılmaktadır Kent dışından hızlı ınsan goçune konu kentlerde beledıyelenn yoğun yerleşım ve yerleşenlerın acıl hızmet ısteklerı karşı- sında yetersız ve çaresız kalışı bır olgudur Devlet desteğı olmadan yerel ıdarelenn bu kapsamdakı bır nufus artışı karşısında çaresızlığı, beledıye yonetı- mının yetersızlığı ve gorevı savsaklaması olarak de- ğerlendırılemez " "Kreş, halk pazarı, hızmet bınalan"y\a ılgılı olarak da "Aynca bazı hızmet bına yerlenne gereksınımı olan beledıyede oncelıkle hızmetın yerıne getırılme- sı ıçın usulsuz olarak bunların yapılmasına neden ol- duğu gorulmekte ıse de Beledıye Başkanı 'nın bun- dan 'kışısel yarar saglamadığı anlaşılmaktadır" yo- rumunu getırmıştır Benzer ıçerıktekı bır yorum da "gecekondulara hızmet goturulmesı" olgusunda yer almıştır "Plansız ve yapı kullanma ıznı olmadan ger- çekleştınlen yapılara elektrık, su gıbı hızmetler be- ledıye dışı devlet kuruluşlarının olanaklarıyla ulaştı- rıldığından, ızınsızyapılaşma nıtelığındekı gecekon- dular beledıyeden de hızmet bekler duruma gel- mektedır Bu yapılaşmayı yıkmaya gucu olmayan beledıyeler, olanaklan zorlayıp guç koşullardayaşa- yan halka beledıye hızmetlen verme durumunda kal- maktadır" Danıştay'ın bu karan, devletın en yetkılı bır yargı organının toplumsal olaylara bakışı ve yasaları bu bakış ıçensınde yorumlaması açısından onemlı bır ıçerık taşımaktadır Toplumsal sorunların çok yonlu ve sıstemın butununu kapsayan bır ozde olduğu, sorunun çozumunu bırılerının ustune "yıkmanın" so- runu çozmeye hızmet etmedıgı başından savma an- lamına geldığı, çozumlerın akılla ve sağduyuyla bu- lunabıleceğı gerçeğının altını bır kez daha çızmekte- dır Uyguladıkları yanlış polıtıkalarla goçun baş sorum- lusu olanlar, ortaya çıkan kargaşayı ve çalkantıyı çoz- menın once kendı gorevlerı olduğunu bılmek duru- mundadırlar Yoksa, gelecek seçımlerden sonra da "RP 'lı beledıyeler zamanında yapılan kaçak ya- pıların yıkılması ıçın" yazı yazmaya devam edecek- lerdır Kısacası havanda su doveceklerdır İLAN T.C. BALIKESİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Savı 1994 145 Davacı Lınger Akdoğan vekılı \\ Mehmet Ibış tara- tıiıdan da\ulı Ha>rı -\Cdogan alevhme açılan bo^anma (Tenfız) davabinın vargılamasında. DavalıHavn Akdogân a Schroderbtr 17 22767 Ham- burg Mnunvaadresı ıtıbarıvlatebhgatyapılamadığıgı- bı ba^kaca adıebinın tespıtı de mumkun olmadığından ılaneıı teblıgat vapılmabina karar veıılmıştır Adı geçenın duı u^ma gunu olan 18^1996 gunu saat 09 30da mahkememıze gelmesı ve 1994 145 esai sayılı dOivaMnagırmesi gelmedığı mazeretbe\an etmedıgı ve- ya kendibinı bır vekılle temsıl ettırmedıgı takdırde vok- luâunda durusma\a devam olunaeağı ve HL\1K nın ıl- gıfı maddelerı geıeğınce bır karar verılebılecegı duruş- ma gunu teblığı ve dava dılekçesı teblığıne kaın olmak uzeıe ılanen teblıa olunur Basın 93040 Tonguç'un İlkelerine Özlem PAKİZE TÜRKOĞLU Marmam U Atutıırk Eğ Fcık Eskı Oğı Gore\lısı Y enı kuşaklann koy Enstıtulenne \e sıstemın yaratıcısı Tonguç'a olan ılgılerı meslek ya^amım bo- yunca benı dennden etkıledı Ul- kemızde eğıtımın gıttıkçe bozul- ması karşısında bu ılgının ozleme donu^tuğune tanık oldum Tonguç'un 36 olum vıldonumunde (23 Hazıran 1960) bu ozlemden soz etmeyı gereklı goruyorum Bu donemın unu- tulmaz Mılîı Eğıtım Bakanı Hasan Âli V üeel ın de >oğun katkısını belırterek Eskı Ataturk Eğıtım Enstıtusu ve sonrakı Eğı- tım Fakulteifndekı derslenmde(1976-1984) Pts- talozzi,J.Dewe> gıbı unlueğıtımcılen ıncelerken oğrencılerınbırbolumu "ıNiçinkitabunızdaTon- guç ver almıvor, niçin Ko> Ensritülcrini incelemi- \oruz?"dıvetepkı gosterırdı Iigılı >a>ınlan, pa- nel konferans gıbı etkınlıklen kaçırmazlar, o eğı- tım seferberlığı ışığında gunumuzdekı yozla^ma- >ı sorgulavıp, Enstıtulerı kapatanlara sıtem vağ- dırırlardı Ozellıkle Yuksek Koy Enstıtusunun demokratık y aşamına. oradakı kultur-sanat v e bı- lım ortamına hayranlık duyarak, kendı yuksek oğrenımlenndekı yoksunluklar ıçın uzulup yen- nırlerdı Enstıtulerden kaç yıl sonrasının o genı,- len. eğıtımde \-e öğretmen >etıştırmedekı bozul- madan kaygı duyuyorlar. kendılerını bekleyen yalnızlığı duşundukçe öğretmen olmaktan cayı- yorlardı • • • Daha sonra bırkaç yıl da ozel lıselerde **Reh- berÖğretmen" olarak çalıştım Turkıye'de eğıtı- mın bır kordovuşu noktasına geldığını gosteren. öğretmen ve oğrencılerde bıkkınlık yaratan çok sayıda sorun. ayncalıklı okullarda da vardı Bır gun genç oğretmenler benden eğıtım gorduğum Koy Enstıtulerını anlatmamı ıstedıler "'Oğret- menler gund"ydu, aramızda oğrencıler de bulu- nuyordu Ayakustu kımı bılgıler verdım onlara En^tıtulenn. buyuk bır alan ustunde kurulmuş çeşıtlı bınmlerden oluşan eğıtım ışletmelen ol- duğunu. koylere yarayışlı eleman yetıştırmeyı amaçladığını, fırsat eşıtlığıne yonelık orgutlen- meyı, ıs eğıtımı yontemı ve uretıme donuk yanı- nı, bılgı ve kulturboyutunu, öğretmen ve oğren- cı ılışkılerını etkıleyen sağlıklı tutumları açıkla- dım Oğrencılennyetkı vesorumluluklanpaylaş- tığını. ımece veekıpyontemını.eleştın veeğlen- ce gunlenmızı, oradakı karma eğıtımın guzellı- ğını v e tatlı sert dısiplını, o coşkulu ve zengın eğı- tım ortamını anlattım Motor makıne kullanıp teknık becen kazanmanın, bır muzık aletı çalma ve ulusal oyunlan oynamanın, serbest okuma sa- atlerının zorunlu olduğunu. herkese yeteeek ka- ' dar ders aracı ve oyun alanı bulunduğunu. ba^a- ny ı değerlendıımenın sınıfta bırakmak ıçın degıl. sınıf geçırmek ıçın yapıldığını. ama herkesın ça- lışkan olduğunu vb Odama donerken kuçuk ogrencılerden bın hız- la peşımden koşup geldı "Oğretmenim, anlattı- ğınız okul çok pahalı mı, n'olur beni orava aldır- tabilir misiniz? Baham zengin, odevebiÛr" dedı heyecanla Omrumde hıç bu kadar guç durumda kalmamışım gıbı yureğım burkuldu Onu anla- mı^tım Enstıtulenn etkın eğıtım ortamında canı kalmı^tı Kendı unlu "kolej"ı oylesıne demokrat ve donanımlı değıldı çunku Eğıtımı etkınleştır- meyen olanaklar onu mutlandırmıvordu "Konuşmamın başında voktun belki; elli yıl ön- ce benim oğrenim gorduğum kurumlardı orada anlattığım. çoktan kapatıldılar" dedığımde onun çocuk yuzundekı sevıiKin uçup gıtmeM benı ya- raladı Seçkınlerokulundabıleoğrencıyeacıçek- tıren bugunku eğıtım duzenı voksul çoğunluğa ne verebılırdı \ uzundekı acıvla durmadan sorııvordu "Pe- ki ama niçin kapattılar ov le guzel bir okulu, ben- zeri başka bir yer bilivor musunuz? O kadar pa- ra verivoruz. bizim okul niçin o\le nlmuvor? Ne- den bunları mudurv anlatmıyorsunuz? Niçin bi- n notla korkuruvoriar, niçin elestiri toplantılan va- pılmıvor? Neden bizim de kavağınıı/. rnotoruınuz, bisikletimiz olmu\or?"dıverek ozendığı >e\lerı sıraiıyordu Kedenlerını anlatmaya çalıştım "Birçok işi biz öğrenciler vapardık. Öğretmenle- rimizle birlikte \ i\ecek gi>ecek uretirdik: o> un \e ders araçlan, \eteri kadar ping-pong masası. iş- liklerde kola>ca vapılabilirdi. Bovle olunca, akor- deon alnıak. yurt gezileri vapnıak için para avır- nıak sorun oltnuvıtrdu," ~O>le bir okulum olsa ben de iş >apabilirim" dedı ağlamaklı Okulda kendını hapıshanede gı- bı duvumsadığını, oğretmenlerın gardıvanlık yaptığını. pıng-pong masasında sıra kapmak ıçın oğle yemeğıne gitmedığını bu yuzden mudur yardrmcısından -ceza puam" aldıâını soyluvor- du Onu bıraz yatıştırmak ıçın "Bugundeolsasiz- ler orava giremezdiniz. Valnız kovlu çocuklannı alan parasız vatılı kurumlardı" dedım "Ola- maz!..." dıye bır fırdondu çızdı ayağının ustunde Koy lu çocuklarının. hem de parasız olarak oyle- sıne donanımlı bıreğıtımgormesınıaklıalmıyor- du Gunumuzde bır orneğı yoktu çunku "Peki ama sizi nasü aldılar?" dıve sordu merakla "El- bet ben de kö> lıi> um" dey ınce ıy ıce kafası kanş- tı kuçuk oğrencımın Vanımdanbırturluaynlmak ıstemıyor. sorununa bır çozum beklıyordu "Pe- ki şimdi müdürünüz nerede?" dıye sordu "Ho- şuna giden o kurumları. İsmail Hakkı Tonguç adında buvuk bir eğitimci düzenlemişti. Biz ona Tonguç Baba derdik. Giderek ulkenin her verindeki okullar o> le olacaktı" dıye anlattım Bırden umutlandı "N'olur,\ehbı Bey'eso>le>in Tonguç Baba'yı burava alsın. Hem çok para ve- rir" dedı Ellı yıl öncesınden soz ettıgımızı gene unutmuştu "O şimdi vokneyazık. kalbimizdevasıvor" de- dım Bunu anladı "Neiji mudurmuş, benim de kalbimdeyaşıyor" dedı. elını kuçuk yureğının us- tune koyarak "Bu okulu hiç seMniyorum" dı- >erek. umutsuzca çıkıp üittı odamdan (*) • • • Tonguç'un eğıtımımıze getırdığı çağcıl goruş- lenn değen geçmışte bılınmedı ne yazık Ama bu- gun bozuk eğıtımden canı yanan herkes onun ıl- kelenne goz dıkıyor. değennı anlıyor Eğıtım sa- tın alan bıroğrencı kendı penceresınden baktığın- da kesenın ağzını açıp kendını o guzel eğıtımın kueağına atmak ıstıyor Işe el surmeyen ezbercı eğıtıme sırtını doııup. "bendeiş>apabilirim"dı- yor \eter kı okul ona acı vermesın oğrencılığı orselenmesın Paraya v urulduğunda. Koy Enstıtulen elbet eden yuksek kurumlardır \ma bu eder devlete fazla yuk olmadan. yonetıcı öğretmen ve oğren- cılerce ortak akıl ve ortak emekle ı^ ıçınde eğı- tım vaparken sağlanıvordu Programının yansı teknık ve tanm dersı ve çalışmalanna aynlan Ens- tıtu sıstemının hedeflennden bın. yenı ınsanı tek- nolojıyı karşılayabılecek becen ve alı^kanlıklar- la donatacak çok yonlu bır genel eğıtımden ge- çırmektı En geç 1956'da tum ulkede boyle bır eğıtım ağı kurulmuş olacaktı İlkokul sonrası ıçın açılan 3 yıllık Koy Bolge okullanyla temel eğı- tım kendılığınden 8 vıla çıkıyordu Hem de tek- nık eğıtım ağırlıklı ve mesleğe >oneltıcı bır prog- ramla Tonguç, şunları soyluvordu bu konuda "Halkın, ekonomik ve sosval yaşam vönunden vuzvılın koşullanna ve gereklerine göre vetiştiril- mesi devince, makine ve motor devrinde bulun- duğumuzu. ancak bu dev rin insanı olduğumu/ ol- çude v ar olacağımızı akıldan çıkarmamalıv ız. Ha- v at için birev lerin teknik alışkanlık kazanması zo- runludur... Motorve makine kullanmavı.kov oku- lunun ilk oyuncağı vapmaktan başlayarak, Kov Enstitulerinde teknik eğitimin esaslannı kokles- tirmek gerekir" dıyordu Ama oyle olmadı. 1950'lerde ulkemıze motor makine traktorgıbı araçlargırerken modern ta- nm ve teknığın eğıtımını vermey ı temel alan Ko\ Enstıtulennden ca>anlar, çocuklanmız ıçın tek- nık adamlığı. teknık becenyı degıl muezzınlığı. u>gungormuşlerdı Motor makine oğretmek ça- ğın hızını kavratmak. teknık alışkanlıklar kazan- dırmak yenne ezbercı eğıtımı, oğutçu derslerı yeğlemı^ler. çocukların elıne musaf torbalarını vererek her şeyın alınvazısına bağlı olduğunun oğretılmesını ıstemı^lerdı Boyle oldu da ne oldu 9 Bugun ulkemıze lyı - kotu teknolojı gırdığı, yollardayerlı yabancı ara- badan geçılmedığı halde, teknığın alt eğıtımını al- mamış bır toplum olarak onun hızının, gucunun altında ezılıyoruz İnsanlanmız. trafık kazalann- da, aygaz patlamalannda olup gıdıyor Bınlerce yurttaşımızı olduren sıradan becenksız suruculer yanında. nıce okumuş beyınlenmız de eşını. ço- luk-çocuğunu, arabasına-doldurup duz yolda tak- la atarak paramparça edıyor, göle, denıze uçuyor Çunku sorun yalnızca yanm yamalak surüculuk oğrenmek değıldır Motorun, makınenın doğası- nı bılmek, teknığın, teknolojının bılıncınde ol- maktır İnsanlanmız bu kultur ve alışkanlığı eğı- tım ıçınde kazanmadığından beynı ıle elı kolu arasında teknığın hızına uygun esgudumu kura- mıyor Teknığın doğasını bılmedığı ıçın sıradan kurallara uymayı bıle beceremıyor çoğu surucu vevolcu Bıryandandunyadakıhızaulaşmayaça- lı^ıp motorıze olurken. montaı da olsa sanayıle- şırken. ote yandan bızı çağın, teknolojının gerı- sıne çeken. ınsanlanmızı elı kolu, kafası çalı^maz. nıtelıkMZ bır duruma getıren. gençlenmızı ışsız, mesleksız koyan bır eğıtım yanlışına duşulmesı. savaş suçlularının yaptığından daha affedılır de- ğıldır "Genel eğitim içinde teknik beceri ve alış- kanlıklar kazandırma" goru^u Tonguç' un ı Ikele- nnden yalnızca bırıydı Onun kendı gerçeklerı- mızden ve gereksinmelerımızden vola çıkarak damıttığı sağlam ılkeler, valnızca koy eğıtımı ya da ıi; eğıtımı bağlamında değıl, anaokulundan unıv ersıtesıne kadar toplumun bugun de gereksı- nımı olan yenı bır eğıtım felsetesının v e polıtıka- sının ıpuçlannı vermesı yonunden değerlıdır An- lay anlar v e ulkenin eğıtım gereksınırrunı cıddıye alanlar ıçın bu çağdaş ılkelerden y ararlanmak her zaman olasıdır /*; TongiK, lu ılgılı \ a\ ıma hazıı çalışnıamtn "Önsöz"unden TARTIŞMA Sayın RTÜK Yöneticilerine. uzun bır sureden ben yenı duzenlemel erle ızlenebılır duruma geleceğını umduğumuz ozel TVler gıderek bır karmaşaya donu^mekte Çoğunun buyuk holdınglenn egemenlığınde olduğunu duşunursek bu gıdışe şaşmamak gerek sanıyorum ^maç çok para. daha çok. daha çok para Ancak RTUK un de bu egemenhklere son verebılecek bır durumda olduğu gozardı edılemez Bu bağlamda yakınmalarımızı RTUK'e duvurmaktan ote de vapabıleceğımız hıçbır >ey yok Sayın RTUK yonetıcılen. ozellıkle gelışmekte olan ulkelerde demokrasının hangı myetle venırse o tadı veren malum yıyecekten farkı olmuyor Buna gore kisitlamalan ancak bır olçude vapabıleceğınıze ınanıvorum Ancakyıne gelışmekte olan ulkelerın çağa ayak uvdurmasında onculuk yapacak olan en onemlı kurumlardan bırısının medv a olduğu da yadsınamayacak bır gerçek Bu durumda ozel T\ kanallarının vavınlarının hıç değılse bır bolumu. halkı eğıtecek bılgılendırecek programlara, konulara. adına pop muzığı dedıklerı bır tur arabeks kırması ne ıduğu belırsız ucuz dınletıler yerıne klasık Batı muzığı hafıf muzığı konserlerıne avrılamaz mı' Boyle bırzorunluluk uveulanamaz mı7 TRT 1 TRT 2 TRT ı kanallannın dı^ında hıçbır T\r kanalında cıddı aklı başında bır programa rastlayamıyoruz Duzeysız sunuculardan bırtakım duzevsız ızlenceler Bırbınnın tıpkıba^ımı. olaylan aras.tırma. uzerıne gıtme programlan Insanlann acılarını. gozya^larını, kanlı cesetlerını acımasızca gozler onune sererek parava ı,evıren programlar En hafıf magazın ağırlıklı ana haber programlan Holdınglenn \a da kişilerın kavgalarına kar^ılıklı suçlamalarına ağız dalaşına dondurulen haber yorumları Açıklamalan sayfalar alabılecek olumsuzluklar Işte ozel T\ lerııı bırbırınden ayrılmaz butunluğunu seraıleven ozellıklerden bır bolumu Aklı başında bır ıkı tartışma programı panel de bu olumsuz butunluğu bozmaya yetmıyor Evet ılk yakınmamızozel TV'lerın. toplumsal ışlevlennı. ratıng ve bunun sonucu bol kazanç hırslarının çok çok altında tutmalanndan tkıncısı, ızleyıcının neredeyse ruhsal ve gıderek bedensel sağlığını bozmaya yonelık reklamlar ve tanıtımlan konusunda Bırdızı va da fılm başlar baslamaz hemen bır reklam arada aralıklı olarak yıne reklamlar ve bıtımınden bırkaç dakıka once yıne reklam ve sonunda ala> eder gıbı bırkaç sanıyelık fılm ve TheEnd Fılm ya da dızı gosterıldığı sure ıçınde de ekranın alt kenanndan, yanından hoplayıp zıplayan havyancıklar bebekleren cıddı ve duyarlı konulan bıle komedı havasına donu$turmekte Izleyıcıyı hıçe sayan. ona saygısı olmayan bır tutum Ustelık butun bu reklam yoğunluğu. tuketımı. -şu boğazına kadar enflasyona batmış ulkede- sağlıksız bır şekılde hızlandınyor \e yıne ustelık bu her gun bıraz daha artan reklam gıderlen % ıne biz tuketıcılenn sırtına yuklenıyor Sonuç olarak. RTUK un butun bu olumbuzlukları, ulkenin en cıddı sorunlanndan bın olarak yenıden düzenlemeyle ele alacağı ve başaracağı umudunu taşımak ıstıvoruz Türkân Erkin Kadıköv-İstanbul PENCERE Ilk "Pencere" Yazısı Geçenlerde bır okurum Cumhurıyet'te çıkan ılk yaf zımı gondermış Yıl 1962 Ve ılk yazı 1 34yıloncebukoşedeyayımlanan ılkyazıyı bır kez daha bırlıkte okuyalım mı? Yazının adı "Başlangıç1 " • "Başlangıçta herşey kelam ıdı" derMukaddes Kı- tap 'lardan bırının ılk cumlesı Kelam, yanı soz1 Once soz vardı, evren soz uzerıne bına edıldı Her bınada pencere vardır, penceresız bına, ya mezardır ya sığınak1 Ikısı de hayatın değıl, olumun komşusu Evren soz uzerıne bına edıldı Ve ınsanlar bu bı- nada yenı bınalar kurup yenı pencereler açtılar Pen- cereler once kuçuktu, sonra buyuduler, buyuduler; pencereler buyudukçe aydınlık çogaldı Bu, aklın aydınlığıdır Insan aklının aydınlığı gıttıkçe aydınlattı dunyayı ve hangı ulkede akıl varsa orada ışık arttı Ve gun ışığı yetmedı ınsanlara, lamba ışığı dedı- ler; ve lamba ışığı yetmedı ınsanlara, elektrık ışıgı de- dıler, ve elektnk ışığı yetmedı ınsanlara, daha ışık de+ '• dıler, bıraz daha ışık1 Bu yetmezlığın ozlemınde ye- nı pencereler açtılar evrende Ve ınsanlar son pen- cereyı bır fuzenın kapsulunde açtılar Bu pencere- den evrenı seyrettı ınsan gozu Evren masmavı, yeryuzu yuvarlağı turuncu ıdı Yıldızlar guneş gıbtj parlıyorlar ıdı" Boylece ınsan gokyuzunde bırpen~* cereaçtı Ve gokyuzunden yeryuzune baktı Yeryu- zu yuvarlağının, okuzun boynuzlannda durmadığıni gozlenyle gordu Ve ınsan okuzun boynuzlannda durmayan dunya- da, okuzun boynuzlannda duran dunyalar gordu • Her ınsanın penceresı kendısıne benzer Deli Pet-' ro, Rusya'ya Batı'nın penceresını açmıştı, Einste- in, fızığe atom devrının penceresını açtı, Freud, ps/* kolojiye 'şuuraltfn/n penceresını açtı Ronesans'ır% penceresınde humanızma'n/n ışıklan yankılandı Her ınsanın penceresı kendısıne benzer, bızım pencerelerımız de kendımıze benzıyordu, kafes, ka* fes' Kafeslı pencere bakmak ve gormek ıçın değıl, gızlenmek ve saklanmak ıçındı, ışıktan ve aydınlık^, tan saklanmak' Ve kafeslerın tahtadan orgulerı, al- tı yuzyıldan ben bu pencereden bakan ınsanlann be^ yınlerınde çapraz dokusunu oruyordu Atatürk ıhtılalı aklın ışığına engel olan bu tahta perdelen kaldırmıştır bızım penceremızden Artık Ataturk ıhtılalının ılkelerı çızmektedır bızım pence- remızın çerçevesını Bu pencerenın çerçevesın- den baktığımız zaman gerçekler gorunmektedır Ve bu pencereden baktığımız zaman gorunen ger- çekler nelerdır? Itıraf etmelıyız kı bu pencereden gorunen manza- ra, her Turk vatandaşının ve her ınsanın yuzunu kı- zartacak kadaı gendır Gerı de değıldır, ılkeldır Çun- ku Turkıye'nıngerılıgı, sosyalyapısının ılkelolmasın- dan dogmaktadır Turkıye 'nın sosyal yapısı ıle hu- kuk yapısı arasında aykırılık vardır Çok kadınla evlı- lık, ağalık, seyyıtlık, toprak kolelığı, aşıret hayatı, ır— tıca okulları, goçerlık Turkıye'nın yarısına yakın du-. zeyde surup gıtmektedır Anayasanın temeh sayılan<' sosyal devlet anlayışı ve vatandaşın sosyal haklan kâğıt uzennden toplum yaşayışına dogru henuzyu- rumemıştır • Her ınsanın penceresı kendıne benzer, Ataturkçu- lerın penceresındekı mımarıde devrımlenn çızgılen vardır Ataturk devrımlennın Turkıye'ye açtığı pen- cerede ne ahşap ev penceresındekı kafes, ne saray pencerelerındekı agır perdeler, ne konak pencere- lerındekı pancurlar, ne tapınak pencerelenndekı vıt- raylar vardır Ataturk'un Turkıye'ye açtığı pencereden ışık du-. peduz gırer Aklın ışığr 1 • 34 yıl once 'Pencere' koşesındekı ılk yazıyı bırlık- te okuduk Pekı. aradan geçen surede Turkıye'de ak- lın ışığı mı arttı, karanlık mı yogunlaştı 7 İLHAN SELÇUK iskele sancak sol - sağ - şeriat Yıldızfalı ulkelerve devtetler ıçın degıl ınsanlar ıçın geçertıdır Gerçı bızım bayragımızda yıldız var ama suskun1 Daha çok hılal konuşuyor 'Korkma sonmez bu şafaklarda yüzen a/ sancak' Insanımız da balık gıbı bakıyor gelecege Bır gozu aglar Bır gozu guler Bır gozu iskele Bır gozu sancak H.HAN SEtCUk 250.000 TL(KDVdahıl) Çağ Pazariama A.Ş. Yerebatan Caddesı Safktmsoğut Sokak No 9/B Caöatoğlu Istanbul Te4 514 01 96/85 Posta çekt no.. 666322 YÜKSEL KAMAN (1955-1995) YUKSEL Aramızdan ayrılışının bırıncı yılında senı ozlemle anıyoruz. ANNEN, KARDEŞLERİN, EŞİN, ÇOCUKLARIN VE YEĞENLERİN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear