Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFK CUMHURİYET 24 HAZİRAN 1996 PAZARTESİ.
OLAYLAR VE GORUŞLER
Mesleğe Dönüştürülen Onursal Görev: Rektörlük
Proü Dr. MLSTAFA ALTINTAŞ
H
azıran avının son varisi
\ e tenımuz ay ının ıİk ) a-
nsı. Turkıve dekı dev let
unı\ ersıteferının onemlı
bolumunde rektorluk
seçımlerı gerçekleşe-
cek Arıılan rektorluk seçımlerı yarışla-
nnın ıpuçları ortaya çıkmaya ba>ladı
Rekorluk •<eçınimekatılacakadaylar,
bol re^ımlt \e albenılı seçım kıtapçıkla-
n bıldırılerı ile seçmenlerı olan oğretım
uvelerne kendılerını beğendırme yan-
>ındala-
Tun ada>Iar "nedenliözerk.demok-
ratık \e katılımcı bir univ ersite nıodelin-
den vana olduklannı (!)" v akın geçmış-
te bu a anda ortav a konulan hıçbır çaba-
nın ıçnde >er almamakla bırhkte dıle
getırmekte sinır tanımıyorlar Inanma-
salarda vegeçmiijtekar^ı çıkmı^olsalar
da rektor ada\ larının "özerk. demokra-
tik \e katılımcı bir uni\ersitemodelini di-
legetirme" zonınluluğunu duv umsama-
ları unı\ersite topluluğunda ozlemı çe-
kılen rrodeiın ne olduğu gerçeğını de hıç
kımsenınyadMvamayacağı açıklıklaor-
taya koymaktadır
Rektor aday lan. unıversıtenın bırteeı-
me\ıne (tıcarethaneyel donu^turulme-
binden vebılım urctımının. oğretım hız-
metının metalastırılmasından aldıkları
guçle olacak. oğretım uyelenne bol ke-
seden ek gelır vaadlennde bulunmakta.
onların odalannın son model telekomu-
nıkasyon araçlan ıle donatılacağından
dem \urmakta vurtdışı olanaklarının
genışletıleceğınden. lojman \e servıs
olanaklannın sunulacağından unıversı-
te bun> esınde, oğretım uv elennın çocuk-
larına hızmet edecek okul oncesi, ılkoğ-
retım ve ortaoğretım kurumlarının açı-
lacağından soz etmektedırler
Bir yandan şımdıler herkese gereklı
olduğu ortaya çıkmaya başlayan "de-
mokratiklik, ozerkük ve katılımcılık"
benzerı değerlerle bırlıkte '•fotoğraf
çektırırlerken ote >andan da polıtıka be-
zırgânı bol keseden ozdeksel vaadlerde
bulunabılmektedırler Kımırektoradav-
lan, eşantıyon dağıtarak kımılen yemek-
lı toplantılar duzenleyerek kımılen gor-
keml ı kokte> 11er \ ererek seçmenlen olan
oöretım uyelennı fethetme>e çabalıyor-
lâr
Butun bunlar rektorluğun ne denlı
"getirisi bol" bir makam olduğunu orta-
ya koymaktadır Butun bu çırpınmalar
rektorluk makamının. onurlu bır hızmet
>erı mı yoksa kımı bıreysel getırı sağla-
>an bıryermı olduğu kuşkusunu \arat-
makta ınsanda
Rektorluk seçımlerı gerçek anlamda
bır seçım ozellığını tasımıyor Oğretım
uyelerı tarafından yapılan ;>eçım benze-
rı »eçımle (') sıralanan altı aday \ OK ta-
rafından hıçbır olçuve bakılmaksızın
uçe ındınlebılmekte. uçten bın ıse cum-
hurbaskanıtaratından rektor olarak atan-
maktadır
\anı yapılan seçım benzerı seçım (')
bır aldatmacadan başka bır anlam taşı-
mamaktadır Çunku, bırıncı aşamada
YOK, oğretım uyelennce yapılan »ırala-
ma> ı tersıne çev ırebılmekte orneğın oğ-
retım u> elennın en az destekledığı aday -
lan. cumhurbaşkanına sunabılmekte va
da cumhurbaşkanı. oğretım uyelerının
yaptıklan sıralamada, hıç de ıtıbar etme-
dıklerı bırını rektor olarak atavabılmek-
tedır
-\nilan gorev yerını kapabılmek ıçın
kımı rektor aday lan onurlannı bıle
ayaklar altına alarak \ OK korıdorların-
da va da koşk tepelennde destek torpıl
arayışına çıkabılmektedırler
Rektorluğun gıderek aday lar arasın-
da yaşamsal bır yarışa donuşmesı ve ara-
ya kımı polıtık kanalların konulmasinın
nedenı bu kuruluşların onemlı ozdeksel
kavnakları kullanıvor olması ıle akade-
mık un\anların ve kadroların oznel ol-
çutlere dayalı olarak dagıtılmasıdır
1996 butçe odeneklerıne gore vukse-
koğretım kurumlannın kullanabıleceğı
butçe buvukluklerı 86 tnlyon lıravı a>-
maktadır Bunun >anı sira. denetımsız
bıçımde kullanılan ve gıderek butçe ode-
neğı buvukluğune varan dernek. \akıt.
doner bernıave \b kaynakları, rektorlu-
ğu "getirisi bol" bır makama donuştur-
mektedır \apılan ıhalelerın alınan araç
\e gereçlerın kullanılan sağlık gereçle-
rının \e makınelenn alıcısına sağladığı
\e kağıt uzerınde gorunmeyen bır suru
a\antajı bulunmaktadır Bunlar kuçuklu-
buvuklu armağandan başlayarak kımı
yurtdı^ı eğlentı gezıntılenne kadar var-
maktadır
Bu getınsinden olacak rektorluk ma-
kamına bır kez gelen kımse. oğretım
uyelığı mesleğını bır yana bırakarak su-
reklı mesleğe donuşturmek ıstedığı rek-
torluğu elden kaçırmamak ıçın tum ola-
nakları \e \e kapıları zorlamaktadır
Bır kisım rektorlerın bu yerlerını
mahkeme karan ıle bo^altmaları \e go-
re\ sonunda bır kısmının jolsuzluk \e
usuNuzIuk gerekçesı ıle\argıyaduşme-
sı ıle ıkı kezden fazla rektorluk yapıla-
maz hukmunun değı>tırılmek ıstenıldı-
ğı duşunulduğunde rektörluğun getirisi
bol bır makam olduğu belırgınlık kazan-
maktadır
12 hylul rejımı ıle 24 Ocak ekonomı-
sının (parasalcı ekonomı polıtıkasının)
her şeyı belırler olmaMnın sonucu olan
sıyasal ve toplumsal yozla^ma \e çuru-
ıne akademık kurumları da buyuk olçu-
de etkılemı^tır
K.ımı onursal hızmet alanlan. bu ozel-
lıklerını yıtırerek kı^ısel çıkar bıreysel
rant sağlayıcı ozellıkler kazanmı^tır
Akademık kuruluşlarda yonetsel gorev -
lerı ustlenenlerın gore\ surelerı sırasın-
da bıreş sel \arlıklarında ortaya çıkan ar-
tı^larla ılgılı bır araştırma ılgınç sonuç-
lar \ enr kanısınday ız
YOK ıse yuksekoğretım kurumlann-
dakı yolsuzluk ve usulsuzlukler ıle ya-
sadışılıklan onleme ya da ortaya çıkar-
ma yerıne bu^ları ortme ya da aklama
ışlevını ustlenmıştır Çunku 1982 \na-
vasası'nın yururluk tarıhınden bu yana
YOK'un ıkı uyesi. konumlarını. anaya-
sayaaykırı olarak yargı kararlannın var-
lığına karşın, koruma becerısını gostere-
bılmışlerdır
Rektor seçımlerının gerçek seçım ola-
bılmesı ve temsıl gorev ının gereklı kıl-
dığı bılgı bırıkımı, deneyım, nıtelık ve
veteneğınoneçıkabılmesı veçurumeıle
v ozla^manın onunun alınması ıçın once-
kı unıv ersite yasalanndakı sısteme, ya-
nı "kurullar eli ile jonetime" donuşme-
sı gerekmektedır
Bunun yanı sıra, rektorun doğrudan
seçmenlerın salt çoğunluğu ıle seçılebıl-
mesı kuralı getırılmelı v e boy lece, en az
altı aday arasında dağıtılan oylar sonu-
cunda. unıversıtetuzeîkı>ılığınıntemsıl-
cısı olan rektorun yuzde 10-l5"lık bır
destekle bu gorev e atanması kapısı ka-
patılmahdır
Unıv ersite makamlan. kırlenmedenve
bırey sel getırısı y uksek bır y er olmaktan
uzak tutulmalıdır
ARADABIR
YETKİN ARÖZ Ikmatçı-Kooperatıfçı
Kaçak Yapı ve Bir
Danıştay Kararı
5 Mayıs 1996 gunlu Cumhurıyet'te "35 bın kaçak
yapıya yıkım emrı" başlığı altında bır haber yazı çık-
tı Hülya Topcu'nun bu haberınde "Istanbul Bu-
yukşehır ve Sarıyer Beledıyesı 'ne gondenlen Bayın-
dırlık ve Iskân Bakanlığı talımatında, RP'lı beledıye-
nın ışbaşına geloığı tanhten once yapılan 35 bın ka-
çak yapının yıkılması" ıstenıldığı belırtılıyordu Bakan-
lık yazısında. " 35 bın gıbı çok buyuk mıktarlarda
ımar mevzuatına aykırı yapı ve gecekondunun bır
beledıye sınırlan ıçensınde yapılması, beledıyenın
gorevını tıtızlıkle yerıne getırmedığı anlamını taşı-
maktadır" denılıyordu
Bu soz konusu olan "35 bın kaçak yapı ve gece-
konduya" ılışkın olarak Danıştay 8 Daıresı'nce 1993
yılında verılmış ılgınç bır karar bulunmaktadır
O donemdekı beledıye meclısı uyelerı, Beledıye
Başkanı Dr ihsan Yalçın'ın duşurulmesıyle ılgılı bır
gensoru vermışlerdır Gensoruda "kaçak yapılaş-
maya goz yumduğu", "kreş, halk pazarı, hızmet bı-
nası" gıbı yerlerı bıle kaçak yaptığı, "kaçak yapılara
ve gecekondulara hızmet goturduğu" gıbı suçlama-
lar yer almıştır Oy çokluğu ıle kabul edılen gensoru,
ışleyışı gereğt Istanbul Valılığı yolu ıle Danıştay 8. Da-
ıresı Başkanlığına gıtmıştır Danıştay 8 Daıresı
1993/826/2273 sayılı kararı ıle beledıye başkanını
aklamıştır Kaçak yapılaşmaya goz yumduğu savıy-
la yapılan suçlama ıçın şoyle denılmıştır "Dosyada-
kı belge ve bılgılerden Sarıyer Beledıyesı sınırları-
na son yıllarda, kent dışından yerleşme amacıyla
çok sayıda aılelerın geldığı, mevcut ımar planlannın
bu sayıda gelen aılelerın yerleşmesıne olanak sağ-
lamadığı, bu nedenle kaçak yapılaşmanın bu sos-
yal baskı altında beledıyenın tum engellerıne karşı
gerçekleştıgı anlaşılmaktadır Kent dışından hızlı
ınsan goçune konu kentlerde beledıyelenn yoğun
yerleşım ve yerleşenlerın acıl hızmet ısteklerı karşı-
sında yetersız ve çaresız kalışı bır olgudur Devlet
desteğı olmadan yerel ıdarelenn bu kapsamdakı bır
nufus artışı karşısında çaresızlığı, beledıye yonetı-
mının yetersızlığı ve gorevı savsaklaması olarak de-
ğerlendırılemez "
"Kreş, halk pazarı, hızmet bınalan"y\a ılgılı olarak
da "Aynca bazı hızmet bına yerlenne gereksınımı
olan beledıyede oncelıkle hızmetın yerıne getırılme-
sı ıçın usulsuz olarak bunların yapılmasına neden ol-
duğu gorulmekte ıse de Beledıye Başkanı 'nın bun-
dan 'kışısel yarar saglamadığı anlaşılmaktadır" yo-
rumunu getırmıştır Benzer ıçerıktekı bır yorum da
"gecekondulara hızmet goturulmesı" olgusunda yer
almıştır "Plansız ve yapı kullanma ıznı olmadan ger-
çekleştınlen yapılara elektrık, su gıbı hızmetler be-
ledıye dışı devlet kuruluşlarının olanaklarıyla ulaştı-
rıldığından, ızınsızyapılaşma nıtelığındekı gecekon-
dular beledıyeden de hızmet bekler duruma gel-
mektedır Bu yapılaşmayı yıkmaya gucu olmayan
beledıyeler, olanaklan zorlayıp guç koşullardayaşa-
yan halka beledıye hızmetlen verme durumunda kal-
maktadır"
Danıştay'ın bu karan, devletın en yetkılı bır yargı
organının toplumsal olaylara bakışı ve yasaları bu
bakış ıçensınde yorumlaması açısından onemlı bır
ıçerık taşımaktadır Toplumsal sorunların çok yonlu
ve sıstemın butununu kapsayan bır ozde olduğu,
sorunun çozumunu bırılerının ustune "yıkmanın" so-
runu çozmeye hızmet etmedıgı başından savma an-
lamına geldığı, çozumlerın akılla ve sağduyuyla bu-
lunabıleceğı gerçeğının altını bır kez daha çızmekte-
dır
Uyguladıkları yanlış polıtıkalarla goçun baş sorum-
lusu olanlar, ortaya çıkan kargaşayı ve çalkantıyı çoz-
menın once kendı gorevlerı olduğunu bılmek duru-
mundadırlar Yoksa, gelecek seçımlerden sonra da
"RP 'lı beledıyeler zamanında yapılan kaçak ya-
pıların yıkılması ıçın" yazı yazmaya devam edecek-
lerdır Kısacası havanda su doveceklerdır
İLAN
T.C.
BALIKESİR 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
Savı 1994 145
Davacı Lınger Akdoğan vekılı \\ Mehmet Ibış tara-
tıiıdan da\ulı Ha>rı -\Cdogan alevhme açılan bo^anma
(Tenfız) davabinın vargılamasında.
DavalıHavn Akdogân a Schroderbtr 17 22767 Ham-
burg Mnunvaadresı ıtıbarıvlatebhgatyapılamadığıgı-
bı ba^kaca adıebinın tespıtı de mumkun olmadığından
ılaneıı teblıgat vapılmabina karar veıılmıştır
Adı geçenın duı u^ma gunu olan 18^1996 gunu saat
09 30da mahkememıze gelmesı ve 1994 145 esai sayılı
dOivaMnagırmesi gelmedığı mazeretbe\an etmedıgı ve-
ya kendibinı bır vekılle temsıl ettırmedıgı takdırde vok-
luâunda durusma\a devam olunaeağı ve HL\1K nın ıl-
gıfı maddelerı geıeğınce bır karar verılebılecegı duruş-
ma gunu teblığı ve dava dılekçesı teblığıne kaın olmak
uzeıe ılanen teblıa olunur Basın 93040
Tonguç'un İlkelerine Özlem
PAKİZE TÜRKOĞLU Marmam U Atutıırk Eğ Fcık Eskı Oğı Gore\lısı
Y
enı kuşaklann koy Enstıtulenne
\e sıstemın yaratıcısı Tonguç'a
olan ılgılerı meslek ya^amım bo-
yunca benı dennden etkıledı Ul-
kemızde eğıtımın gıttıkçe bozul-
ması karşısında bu ılgının ozleme
donu^tuğune tanık oldum Tonguç'un 36 olum
vıldonumunde (23 Hazıran 1960) bu ozlemden
soz etmeyı gereklı goruyorum Bu donemın unu-
tulmaz Mılîı Eğıtım Bakanı Hasan Âli V üeel ın
de >oğun katkısını belırterek
Eskı Ataturk Eğıtım Enstıtusu ve sonrakı Eğı-
tım Fakulteifndekı derslenmde(1976-1984) Pts-
talozzi,J.Dewe> gıbı unlueğıtımcılen ıncelerken
oğrencılerınbırbolumu "ıNiçinkitabunızdaTon-
guç ver almıvor, niçin Ko> Ensritülcrini incelemi-
\oruz?"dıvetepkı gosterırdı Iigılı >a>ınlan, pa-
nel konferans gıbı etkınlıklen kaçırmazlar, o eğı-
tım seferberlığı ışığında gunumuzdekı yozla^ma-
>ı sorgulavıp, Enstıtulerı kapatanlara sıtem vağ-
dırırlardı Ozellıkle Yuksek Koy Enstıtusunun
demokratık y aşamına. oradakı kultur-sanat v e bı-
lım ortamına hayranlık duyarak, kendı yuksek
oğrenımlenndekı yoksunluklar ıçın uzulup yen-
nırlerdı Enstıtulerden kaç yıl sonrasının o genı,-
len. eğıtımde \-e öğretmen >etıştırmedekı bozul-
madan kaygı duyuyorlar. kendılerını bekleyen
yalnızlığı duşundukçe öğretmen olmaktan cayı-
yorlardı
• • •
Daha sonra bırkaç yıl da ozel lıselerde **Reh-
berÖğretmen" olarak çalıştım Turkıye'de eğıtı-
mın bır kordovuşu noktasına geldığını gosteren.
öğretmen ve oğrencılerde bıkkınlık yaratan çok
sayıda sorun. ayncalıklı okullarda da vardı Bır
gun genç oğretmenler benden eğıtım gorduğum
Koy Enstıtulerını anlatmamı ıstedıler "'Oğret-
menler gund"ydu, aramızda oğrencıler de bulu-
nuyordu Ayakustu kımı bılgıler verdım onlara
En^tıtulenn. buyuk bır alan ustunde kurulmuş
çeşıtlı bınmlerden oluşan eğıtım ışletmelen ol-
duğunu. koylere yarayışlı eleman yetıştırmeyı
amaçladığını, fırsat eşıtlığıne yonelık orgutlen-
meyı, ıs eğıtımı yontemı ve uretıme donuk yanı-
nı, bılgı ve kulturboyutunu, öğretmen ve oğren-
cı ılışkılerını etkıleyen sağlıklı tutumları açıkla-
dım Oğrencılennyetkı vesorumluluklanpaylaş-
tığını. ımece veekıpyontemını.eleştın veeğlen-
ce gunlenmızı, oradakı karma eğıtımın guzellı-
ğını v e tatlı sert dısiplını, o coşkulu ve zengın eğı-
tım ortamını anlattım Motor makıne kullanıp
teknık becen kazanmanın, bır muzık aletı çalma
ve ulusal oyunlan oynamanın, serbest okuma sa-
atlerının zorunlu olduğunu. herkese yeteeek ka- '
dar ders aracı ve oyun alanı bulunduğunu. ba^a-
ny ı değerlendıımenın sınıfta bırakmak ıçın degıl.
sınıf geçırmek ıçın yapıldığını. ama herkesın ça-
lışkan olduğunu vb
Odama donerken kuçuk ogrencılerden bın hız-
la peşımden koşup geldı "Oğretmenim, anlattı-
ğınız okul çok pahalı mı, n'olur beni orava aldır-
tabilir misiniz? Baham zengin, odevebiÛr" dedı
heyecanla Omrumde hıç bu kadar guç durumda
kalmamışım gıbı yureğım burkuldu Onu anla-
mı^tım Enstıtulenn etkın eğıtım ortamında canı
kalmı^tı Kendı unlu "kolej"ı oylesıne demokrat
ve donanımlı değıldı çunku Eğıtımı etkınleştır-
meyen olanaklar onu mutlandırmıvordu
"Konuşmamın başında voktun belki; elli yıl ön-
ce benim oğrenim gorduğum kurumlardı orada
anlattığım. çoktan kapatıldılar" dedığımde onun
çocuk yuzundekı sevıiKin uçup gıtmeM benı ya-
raladı Seçkınlerokulundabıleoğrencıyeacıçek-
tıren bugunku eğıtım duzenı voksul çoğunluğa
ne verebılırdı
\ uzundekı acıvla durmadan sorııvordu "Pe-
ki ama niçin kapattılar ov le guzel bir okulu, ben-
zeri başka bir yer bilivor musunuz? O kadar pa-
ra verivoruz. bizim okul niçin o\le nlmuvor? Ne-
den bunları mudurv anlatmıyorsunuz? Niçin bi-
n notla korkuruvoriar, niçin elestiri toplantılan va-
pılmıvor? Neden bizim de kavağınıı/. rnotoruınuz,
bisikletimiz olmu\or?"dıverek ozendığı >e\lerı
sıraiıyordu Kedenlerını anlatmaya çalıştım
"Birçok işi biz öğrenciler vapardık. Öğretmenle-
rimizle birlikte \ i\ecek gi>ecek uretirdik: o> un \e
ders araçlan, \eteri kadar ping-pong masası. iş-
liklerde kola>ca vapılabilirdi. Bovle olunca, akor-
deon alnıak. yurt gezileri vapnıak için para avır-
nıak sorun oltnuvıtrdu,"
~O>le bir okulum olsa ben de iş >apabilirim"
dedı ağlamaklı Okulda kendını hapıshanede gı-
bı duvumsadığını, oğretmenlerın gardıvanlık
yaptığını. pıng-pong masasında sıra kapmak ıçın
oğle yemeğıne gitmedığını bu yuzden mudur
yardrmcısından -ceza puam" aldıâını soyluvor-
du
Onu bıraz yatıştırmak ıçın "Bugundeolsasiz-
ler orava giremezdiniz. Valnız kovlu çocuklannı
alan parasız vatılı kurumlardı" dedım "Ola-
maz!..." dıye bır fırdondu çızdı ayağının ustunde
Koy lu çocuklarının. hem de parasız olarak oyle-
sıne donanımlı bıreğıtımgormesınıaklıalmıyor-
du Gunumuzde bır orneğı yoktu çunku "Peki
ama sizi nasü aldılar?" dıve sordu merakla "El-
bet ben de kö> lıi> um" dey ınce ıy ıce kafası kanş-
tı kuçuk oğrencımın Vanımdanbırturluaynlmak
ıstemıyor. sorununa bır çozum beklıyordu "Pe-
ki şimdi müdürünüz nerede?" dıye sordu "Ho-
şuna giden o kurumları. İsmail Hakkı Tonguç
adında buvuk bir eğitimci düzenlemişti. Biz
ona Tonguç Baba derdik. Giderek ulkenin her
verindeki okullar o> le olacaktı" dıye anlattım
Bırden umutlandı "N'olur,\ehbı Bey'eso>le>in
Tonguç Baba'yı burava alsın. Hem çok para ve-
rir" dedı Ellı yıl öncesınden soz ettıgımızı gene
unutmuştu
"O şimdi vokneyazık. kalbimizdevasıvor" de-
dım Bunu anladı "Neiji mudurmuş, benim de
kalbimdeyaşıyor" dedı. elını kuçuk yureğının us-
tune koyarak "Bu okulu hiç seMniyorum" dı-
>erek. umutsuzca çıkıp üittı odamdan (*)
• • •
Tonguç'un eğıtımımıze getırdığı çağcıl goruş-
lenn değen geçmışte bılınmedı ne yazık Ama bu-
gun bozuk eğıtımden canı yanan herkes onun ıl-
kelenne goz dıkıyor. değennı anlıyor Eğıtım sa-
tın alan bıroğrencı kendı penceresınden baktığın-
da kesenın ağzını açıp kendını o guzel eğıtımın
kueağına atmak ıstıyor Işe el surmeyen ezbercı
eğıtıme sırtını doııup. "bendeiş>apabilirim"dı-
yor \eter kı okul ona acı vermesın oğrencılığı
orselenmesın
Paraya v urulduğunda. Koy Enstıtulen elbet
eden yuksek kurumlardır \ma bu eder devlete
fazla yuk olmadan. yonetıcı öğretmen ve oğren-
cılerce ortak akıl ve ortak emekle ı^ ıçınde eğı-
tım vaparken sağlanıvordu Programının yansı
teknık ve tanm dersı ve çalışmalanna aynlan Ens-
tıtu sıstemının hedeflennden bın. yenı ınsanı tek-
nolojıyı karşılayabılecek becen ve alı^kanlıklar-
la donatacak çok yonlu bır genel eğıtımden ge-
çırmektı En geç 1956'da tum ulkede boyle bır
eğıtım ağı kurulmuş olacaktı İlkokul sonrası ıçın
açılan 3 yıllık Koy Bolge okullanyla temel eğı-
tım kendılığınden 8 vıla çıkıyordu Hem de tek-
nık eğıtım ağırlıklı ve mesleğe >oneltıcı bır prog-
ramla Tonguç, şunları soyluvordu bu konuda
"Halkın, ekonomik ve sosval yaşam vönunden
vuzvılın koşullanna ve gereklerine göre vetiştiril-
mesi devince, makine ve motor devrinde bulun-
duğumuzu. ancak bu dev rin insanı olduğumu/ ol-
çude v ar olacağımızı akıldan çıkarmamalıv ız. Ha-
v at için birev lerin teknik alışkanlık kazanması zo-
runludur... Motorve makine kullanmavı.kov oku-
lunun ilk oyuncağı vapmaktan başlayarak, Kov
Enstitulerinde teknik eğitimin esaslannı kokles-
tirmek gerekir" dıyordu
Ama oyle olmadı. 1950'lerde ulkemıze motor
makine traktorgıbı araçlargırerken modern ta-
nm ve teknığın eğıtımını vermey ı temel alan Ko\
Enstıtulennden ca>anlar, çocuklanmız ıçın tek-
nık adamlığı. teknık becenyı degıl muezzınlığı.
u>gungormuşlerdı Motor makine oğretmek ça-
ğın hızını kavratmak. teknık alışkanlıklar kazan-
dırmak yenne ezbercı eğıtımı, oğutçu derslerı
yeğlemı^ler. çocukların elıne musaf torbalarını
vererek her şeyın alınvazısına bağlı olduğunun
oğretılmesını ıstemı^lerdı
Boyle oldu da ne oldu
9
Bugun ulkemıze lyı -
kotu teknolojı gırdığı, yollardayerlı yabancı ara-
badan geçılmedığı halde, teknığın alt eğıtımını al-
mamış bır toplum olarak onun hızının, gucunun
altında ezılıyoruz İnsanlanmız. trafık kazalann-
da, aygaz patlamalannda olup gıdıyor Bınlerce
yurttaşımızı olduren sıradan becenksız suruculer
yanında. nıce okumuş beyınlenmız de eşını. ço-
luk-çocuğunu, arabasına-doldurup duz yolda tak-
la atarak paramparça edıyor, göle, denıze uçuyor
Çunku sorun yalnızca yanm yamalak surüculuk
oğrenmek değıldır Motorun, makınenın doğası-
nı bılmek, teknığın, teknolojının bılıncınde ol-
maktır İnsanlanmız bu kultur ve alışkanlığı eğı-
tım ıçınde kazanmadığından beynı ıle elı kolu
arasında teknığın hızına uygun esgudumu kura-
mıyor Teknığın doğasını bılmedığı ıçın sıradan
kurallara uymayı bıle beceremıyor çoğu surucu
vevolcu Bıryandandunyadakıhızaulaşmayaça-
lı^ıp motorıze olurken. montaı da olsa sanayıle-
şırken. ote yandan bızı çağın, teknolojının gerı-
sıne çeken. ınsanlanmızı elı kolu, kafası çalı^maz.
nıtelıkMZ bır duruma getıren. gençlenmızı ışsız,
mesleksız koyan bır eğıtım yanlışına duşulmesı.
savaş suçlularının yaptığından daha affedılır de-
ğıldır "Genel eğitim içinde teknik beceri ve alış-
kanlıklar kazandırma" goru^u Tonguç' un ı Ikele-
nnden yalnızca bırıydı Onun kendı gerçeklerı-
mızden ve gereksinmelerımızden vola çıkarak
damıttığı sağlam ılkeler, valnızca koy eğıtımı ya
da ıi; eğıtımı bağlamında değıl, anaokulundan
unıv ersıtesıne kadar toplumun bugun de gereksı-
nımı olan yenı bır eğıtım felsetesının v e polıtıka-
sının ıpuçlannı vermesı yonunden değerlıdır An-
lay anlar v e ulkenin eğıtım gereksınırrunı cıddıye
alanlar ıçın bu çağdaş ılkelerden y ararlanmak her
zaman olasıdır
/*; TongiK, lu ılgılı \ a\ ıma hazıı çalışnıamtn
"Önsöz"unden
TARTIŞMA
Sayın RTÜK Yöneticilerine.
uzun bır
sureden
ben yenı
duzenlemel
erle
ızlenebılır
duruma geleceğını
umduğumuz ozel TVler
gıderek bır karmaşaya
donu^mekte Çoğunun
buyuk holdınglenn
egemenlığınde olduğunu
duşunursek bu gıdışe
şaşmamak gerek
sanıyorum
^maç çok para. daha çok.
daha çok para
Ancak RTUK un de bu
egemenhklere son
verebılecek bır durumda
olduğu gozardı edılemez
Bu bağlamda
yakınmalarımızı RTUK'e
duvurmaktan ote de
vapabıleceğımız hıçbır >ey
yok
Sayın RTUK yonetıcılen.
ozellıkle gelışmekte olan
ulkelerde demokrasının
hangı myetle venırse o tadı
veren malum yıyecekten
farkı olmuyor
Buna gore kisitlamalan
ancak bır olçude
vapabıleceğınıze
ınanıvorum Ancakyıne
gelışmekte olan ulkelerın
çağa ayak uvdurmasında
onculuk yapacak olan en
onemlı kurumlardan
bırısının medv a olduğu da
yadsınamayacak bır gerçek
Bu durumda ozel T\
kanallarının vavınlarının
hıç değılse bır bolumu.
halkı eğıtecek
bılgılendırecek
programlara, konulara.
adına pop muzığı dedıklerı
bır tur arabeks kırması ne
ıduğu belırsız ucuz
dınletıler yerıne klasık Batı
muzığı hafıf muzığı
konserlerıne avrılamaz mı'
Boyle bırzorunluluk
uveulanamaz mı7
TRT 1 TRT 2 TRT ı
kanallannın dı^ında hıçbır
T\r
kanalında cıddı aklı
başında bır programa
rastlayamıyoruz
Duzeysız sunuculardan
bırtakım duzevsız
ızlenceler Bırbınnın
tıpkıba^ımı. olaylan
aras.tırma. uzerıne gıtme
programlan Insanlann
acılarını. gozya^larını,
kanlı cesetlerını acımasızca
gozler onune sererek
parava ı,evıren
programlar
En hafıf magazın ağırlıklı
ana haber programlan
Holdınglenn \a da kişilerın
kavgalarına kar^ılıklı
suçlamalarına ağız
dalaşına dondurulen haber
yorumları Açıklamalan
sayfalar alabılecek
olumsuzluklar Işte ozel
T\ lerııı bırbırınden
ayrılmaz butunluğunu
seraıleven ozellıklerden bır
bolumu Aklı başında bır
ıkı tartışma programı
panel de bu olumsuz
butunluğu bozmaya
yetmıyor
Evet ılk yakınmamızozel
TV'lerın. toplumsal
ışlevlennı. ratıng ve bunun
sonucu bol kazanç
hırslarının çok çok altında
tutmalanndan
tkıncısı, ızleyıcının
neredeyse ruhsal ve
gıderek bedensel sağlığını
bozmaya yonelık reklamlar
ve tanıtımlan konusunda
Bırdızı va da fılm başlar
baslamaz hemen bır
reklam arada aralıklı
olarak yıne reklamlar ve
bıtımınden bırkaç dakıka
once yıne reklam ve
sonunda ala> eder gıbı
bırkaç sanıyelık fılm ve
TheEnd
Fılm ya da dızı gosterıldığı
sure ıçınde de ekranın alt
kenanndan, yanından
hoplayıp zıplayan
havyancıklar bebekleren
cıddı ve duyarlı konulan
bıle komedı havasına
donu$turmekte Izleyıcıyı
hıçe sayan. ona saygısı
olmayan bır tutum
Ustelık butun bu reklam
yoğunluğu. tuketımı. -şu
boğazına kadar enflasyona
batmış ulkede- sağlıksız bır
şekılde hızlandınyor
\e yıne ustelık bu her gun
bıraz daha artan reklam
gıderlen % ıne biz
tuketıcılenn sırtına
yuklenıyor
Sonuç olarak. RTUK un
butun bu olumbuzlukları,
ulkenin en cıddı
sorunlanndan bın olarak
yenıden düzenlemeyle ele
alacağı ve başaracağı
umudunu taşımak
ıstıvoruz
Türkân Erkin
Kadıköv-İstanbul
PENCERE
Ilk "Pencere" Yazısı
Geçenlerde bır okurum Cumhurıyet'te çıkan ılk yaf
zımı gondermış
Yıl 1962
Ve ılk yazı
1
34yıloncebukoşedeyayımlanan ılkyazıyı bır kez
daha bırlıkte okuyalım mı?
Yazının adı "Başlangıç1
"
•
"Başlangıçta herşey kelam ıdı" derMukaddes Kı-
tap 'lardan bırının ılk cumlesı
Kelam, yanı soz1
Once soz vardı, evren soz uzerıne bına edıldı
Her bınada pencere vardır, penceresız bına, ya
mezardır ya sığınak1
Ikısı de hayatın değıl, olumun
komşusu
Evren soz uzerıne bına edıldı Ve ınsanlar bu bı-
nada yenı bınalar kurup yenı pencereler açtılar Pen-
cereler once kuçuktu, sonra buyuduler, buyuduler;
pencereler buyudukçe aydınlık çogaldı
Bu, aklın aydınlığıdır
Insan aklının aydınlığı gıttıkçe aydınlattı dunyayı ve
hangı ulkede akıl varsa orada ışık arttı
Ve gun ışığı yetmedı ınsanlara, lamba ışığı dedı-
ler; ve lamba ışığı yetmedı ınsanlara, elektrık ışıgı de-
dıler, ve elektnk ışığı yetmedı ınsanlara, daha ışık de+ '•
dıler, bıraz daha ışık1
Bu yetmezlığın ozlemınde ye-
nı pencereler açtılar evrende Ve ınsanlar son pen-
cereyı bır fuzenın kapsulunde açtılar Bu pencere-
den evrenı seyrettı ınsan gozu Evren masmavı,
yeryuzu yuvarlağı turuncu ıdı Yıldızlar guneş gıbtj
parlıyorlar ıdı" Boylece ınsan gokyuzunde bırpen~*
cereaçtı Ve gokyuzunden yeryuzune baktı Yeryu-
zu yuvarlağının, okuzun boynuzlannda durmadığıni
gozlenyle gordu
Ve ınsan okuzun boynuzlannda durmayan dunya-
da, okuzun boynuzlannda duran dunyalar gordu
•
Her ınsanın penceresı kendısıne benzer Deli Pet-'
ro, Rusya'ya Batı'nın penceresını açmıştı, Einste-
in, fızığe atom devrının penceresını açtı, Freud, ps/*
kolojiye 'şuuraltfn/n penceresını açtı Ronesans'ır%
penceresınde humanızma'n/n ışıklan yankılandı
Her ınsanın penceresı kendısıne benzer, bızım
pencerelerımız de kendımıze benzıyordu, kafes, ka*
fes' Kafeslı pencere bakmak ve gormek ıçın değıl,
gızlenmek ve saklanmak ıçındı, ışıktan ve aydınlık^,
tan saklanmak' Ve kafeslerın tahtadan orgulerı, al-
tı yuzyıldan ben bu pencereden bakan ınsanlann be^
yınlerınde çapraz dokusunu oruyordu
Atatürk ıhtılalı aklın ışığına engel olan bu tahta
perdelen kaldırmıştır bızım penceremızden Artık
Ataturk ıhtılalının ılkelerı çızmektedır bızım pence-
remızın çerçevesını Bu pencerenın çerçevesın-
den baktığımız zaman gerçekler gorunmektedır
Ve bu pencereden baktığımız zaman gorunen ger-
çekler nelerdır?
Itıraf etmelıyız kı bu pencereden gorunen manza-
ra, her Turk vatandaşının ve her ınsanın yuzunu kı-
zartacak kadaı gendır Gerı de değıldır, ılkeldır Çun-
ku Turkıye'nıngerılıgı, sosyalyapısının ılkelolmasın-
dan dogmaktadır Turkıye 'nın sosyal yapısı ıle hu-
kuk yapısı arasında aykırılık vardır Çok kadınla evlı-
lık, ağalık, seyyıtlık, toprak kolelığı, aşıret hayatı, ır—
tıca okulları, goçerlık Turkıye'nın yarısına yakın du-.
zeyde surup gıtmektedır Anayasanın temeh sayılan<'
sosyal devlet anlayışı ve vatandaşın sosyal haklan
kâğıt uzennden toplum yaşayışına dogru henuzyu-
rumemıştır
•
Her ınsanın penceresı kendıne benzer, Ataturkçu-
lerın penceresındekı mımarıde devrımlenn çızgılen
vardır Ataturk devrımlennın Turkıye'ye açtığı pen-
cerede ne ahşap ev penceresındekı kafes, ne saray
pencerelerındekı agır perdeler, ne konak pencere-
lerındekı pancurlar, ne tapınak pencerelenndekı vıt-
raylar vardır
Ataturk'un Turkıye'ye açtığı pencereden ışık du-.
peduz gırer
Aklın ışığr
1
•
34 yıl once 'Pencere' koşesındekı ılk yazıyı bırlık-
te okuduk Pekı. aradan geçen surede Turkıye'de ak-
lın ışığı mı arttı, karanlık mı yogunlaştı
7
İLHAN SELÇUK
iskele sancak
sol - sağ - şeriat
Yıldızfalı ulkelerve
devtetler ıçın degıl
ınsanlar ıçın geçertıdır
Gerçı bızım bayragımızda
yıldız var ama suskun1
Daha çok hılal
konuşuyor 'Korkma
sonmez bu şafaklarda
yüzen a/ sancak'
Insanımız da balık gıbı
bakıyor gelecege
Bır gozu aglar
Bır gozu guler
Bır gozu iskele
Bır gozu sancak
H.HAN SEtCUk
250.000 TL(KDVdahıl)
Çağ Pazariama A.Ş. Yerebatan Caddesı Safktmsoğut Sokak
No 9/B Caöatoğlu Istanbul Te4 514 01 96/85
Posta çekt no.. 666322
YÜKSEL KAMAN
(1955-1995)
YUKSEL
Aramızdan ayrılışının
bırıncı yılında senı
ozlemle anıyoruz.
ANNEN,
KARDEŞLERİN,
EŞİN, ÇOCUKLARIN
VE YEĞENLERİN