25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 HAZİRAN1996SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMI .Özelleştirmeden şirket evliliklerine, borç yönetiminden yatmmlara ekonominin her alanını yönlendiriyorlar Türkiye yabancdardan sorııluyor AHMETÇELİK Uluslararası danışmanlık şırketlen. Tür- kiye'nin serbest piyasa ekonomısine ge- çiş ve dışa açılma sürecı de dahil. ekono- mide hiçbir zaman olmadıklan kadar be- lirleyici ve yönlendirici bir konuma gel- dılef. 19801i yıllarda yoğun olarak gundeme gelen KİT'leri satışa hazırlama göreviyle birlikte Türkekonomisindekı yerlerini ai- maya başlayan ve kazançlı olması nede- niyle kamu ile ilışkılerinı özelleştirme pro- jeleriyle sınırlı tutan danışman firmalar, özel sektörde ise şirketlen yabancı evliliklere hazırlıyor. Ayrıca isteyen özel sektör ku- ruluşlanna borç yönetiminden, üretimde- ki verimlilığıne. hangi alanlarda yatınm yapması gerektiğınden çalıştıracağı işçi sayısına kadar her alanda planlama hizme- ti sunabıliyor. Yaptıkları hizmetlerkarşılığında aldığı ücretlerin özel sektör kısmı konusunda hiçbir firma tarafından açıklama yapıl- mazken. sadece Özelleştirme ldaresi Baş- kanlığı tarafından son 2.5 yılda danışman firmalara ödenen miktar 10.5 milyon do- lar. ÖIB ile birlikte çalışan CS First Boston 1994 yılından bu yana Erdemir'in özelleş- tirilmesiyle ilgilenıyor. Sümer Holding'in özelleştirilmesi çalışmalan Pnce \Vaterho- use. Petkım'in mali danışmanlık hizmet- Ünlü damşmanlar ne iş yapıyor? MC Kinsey: 1926'da ABD'de kurulan ve uluslararası yönetim danışmanhğı yapan şirket daha çok özel kuruluşlara bazen de kamu kuruluşlanna hizmet veriyor. Çalışmalan daha çok yönetim kurulu \e üst düzey yöneticilerin ılgi alanına giren sorunlarla ilgılenen şirket özetle. serbest pazarda rekabet, aıle şırketlerinin geliştinlmesi. stratejık ortakhklar konulannda yardımcı oluyor. Solomon Brothers: Kamu ve öze! bektor fırmalarıınn yurtdışındakı pazarlamasim yapıyor. Şirket. daha çok yatırım amaçlı faaliyetlerde bulunuyor. Şirketler için raporlar hazırlayarak şirket e\ liliklerı yaptınyor. Coopers & Lybrand^ Şirketlenn daha çok borç yapılannı inceleyerek. zarardan kurtulabilmeleri için önerıler yapıyor. Şirket Türkiye ile Avrupa Birlıği ülkelerınde bulunan küçük şirketlenn ortak faaliyet konulannda çahşmalan için aracılık v jpıyor. Chase Manhattan Bank: Tüm bankacılık faalıyetlerıyle birlikte, özelleştirme konulannda da danışmanlık yapıyor. Özelleştirılecek şirketin tüm hesaplannı inceleyen şirket, strateji raporlan hazırlıyor, yabancı yatınmcılann hisse almalarına aracılık ederek, bunların saklanmasını sağlıyor. leri Samuel Montagu, Deloite and Touc- he firmalan teknik danışmanlık hizmetle- ri de Trichem ve Chem Systems tarafın- dan yürütülüvor. Tüpraş'ın satışa hazırlık işlemlerini Chase Manhattan Bank ve Solomon Brot- hers ortaklaşa yürütürken, Solomon Brot- hers aynı zamanda Petrol Ofısi'nin dün- yadaki pazarlamasını yapıyor. ÖlB'nin kurumsal danışmanlık hizmetlerini ise MC Kinsey yürütüyor. KlT'lerin bozulan fınansman yapılan- nı düzeltmek için de yabancı danışman firmalargörevlendiriliyor. Bu doğruîtuda Devlet Demiryollan'nın yeniden yapılan- dınlması amacıyla Japon hükümetinın Düny a Bankası yönetimine bıraktığı fon- lardan 106 milyon yen alan Hazine ve Ka- mu lktisadi Teşebbüsleri Genel Müdürlü- ğü Ingiliz danışmanlık fırması Booz-Al- len & Hamilton'u görevlendirdi. Özelleştirme L'ygulaması Teknik Yar- dım ve Sosyal Güvenlik Ağı Projesi için Dünya Bankası'ndan saglanan kredi kap- samında yürütülen, Borç Yönetimi Proje- si için tngiliz Coopers & Lybrand seçildi. Amacı KlT'lerin borç yükümlülüklerini y ö- netme kapasitesinın arttınlması olarak be- lırlenen proje kapsamında bugüne kadar 5 KİT incelendı. Bunlardan Tüpraş. THY \e Sümer Holdıng ÖlB'nin isteğiy le, Bo- taş ve Şeker Fabrikalan da Hazine'nin is- teğiyle Coopers & Lybrand'a inceletildi. Şirket aynca ÖlB'nin danışmanı MC Kin- sey ve Department Of Employment Edu- cation and Training (DEET) ile Kardemir için rapor hazırladı. Özelleştirme kapsa- mında yürütülen tşgücü Uvum Projesi de Hazine ve DEET tarafından yürütülüyor. Dünya Bankası'ndan saglanan "Özel- leştirme Uygulanıası Teknik Yardım ve Sosyal Güvenlik Ağı Projesi" kredisi çer- çevesinde gerçekleştirilen Sosyal Güven- lik Reformu Projesi'nin sağlık finansma- nı bölümü, Avusturya Hükümeti Sağlık Sigortası Komısyonu, sosyal gü\enlikle il- gili kısmı da Uluslararası Çalışma Örgü- tü tarafından yürütülüvor. Ozel sektördeki faatiyetler Öte yandan Türkiye "deki büyük şirket- lerle ılgili raporlar hazırladıklannı belir- ten Solomon Brothers Türkiye Yetkilisi Cnal Kurtaran bu firmalann Ege Bira. Akbank. Migros ve Türk Telekom oldu- ğunu söyledi. Hazırladıklan raporlann şir- ketle ilgili tüm bilgileri içerdiğini belirten Kurtaran. raporlarda ileride potansiyel or- tak olabilecek şirketlenn bilmek isteye- ceği her şeyin bulunduğunu kaydetti. SIRALAMADA 142 ÜLKE İÇİNDE 66. OLDl Türkiye ekonomisi, serbest değil, başıboş Ekonomi Servisi - Türki- ye'deki ekonomik koşullann serbest piyasa modeline uy- gun olmadığı ve ekonominin .büyük ölçüde müdahale al- tında bulunduöu belirtildı. Başbakanlık Dış Ticaret Müs- teşarlığı'nın Ekonomik Bül- ten adlı dergisinde yayımla- nan "ekonomide serbesti" araştırması. Türkıye'nin 142 ülke arasmda 66. sırada bulun- duğunu ortaya koydu. The Hentage Foundation adlı ulu>lararas» kuruluşun yayımladığı "EkononükSer- bestlik Endeksi" adlı araştır- ma, ülke ekonomilerinin ne kadar serbest olduğunu ölçü- yor. Araştırmada. her bir kn- terıçınülkeleradmadegerlen- dirme yapılarak. not belirle- niyor. Sonuçlarabakıldığında, ekonomisi en az müdahale al- tında olan ülkelerde, kalkın- oıa ve refah düzeyinın daha yüksek oldugu ortay a çıkıyor. Araştırmada. ekonotniler toplam 10 alanda inceleniyor: "Ticaret, vergilendirme po- litikası, ekonomi üretiminde devletin >eri para politikası, sermaye akışı ve yabancı ser- maye. banka polirikası. iicret ve fîyat kontrolü, mülkiyet hakkı. tüzükler, karaborsa." Çalışmada incelenen ala- nın serbestlik derecesi birle beş arasında verilen notlarla ölçülüyor. Notbireyaklaştık- ça serbestliğin arttığı anlaşı- lırken notun beşe yaklaşma- sı da ekonominin serbestlik- ten uzaklaştığını gösteriyor. Türkiye'ye şu notlar verildi: - Ticaret polıtıkası: Türki- ye 'de gümrük tarifesinin yüzde 5 olmasına dikkat çe- kilerek 2 notu verildi. - Vergilendirme: \ergı çok Türkıye'nin ekonomik serbestlik notu Tıcaret Vergilendirme Devlet harcamatan Para politikası Yabancı yatınm Bankacıiık Ucret ve fiyatlar Mülkiyet haklan Tüzükler 2 2 5 2 2 2 3 2 2 Karaborsa tn serbest not: T yüksek bulunarak 5 notu ve- rildi. - Devlet harcamalan: Dev- let harcamalan düşük bulu- narak 2 puan verildi. - Para politikası: 1985 ile 1993 arasındakı dönemde yıl- lık enflasyon yüzde 56 ola- rak hesapİanıp 5 verildi. - Yabancı yatınm: Yaban- cı yatmmın önünde halen engeller olduğu göz önüne alıııarak 2 notu verildi. - Bankacılık: Banka say ı- sı y üksek olmasına karşın dev- letin sektördeki varlığı nede- niyle 2 verildi. -Ccret \e fiyatlar: Fiyatla- nn de\ let \ önetimindeki bü- yük kuruluşlar tarafından dolay lı olarak kontrol edil- diği iddia edilerek3 verildi. - Mülkiyet haklan: Özel mülkıyetın yasayla korundu- gu. istimlakın seyrek yapıl- dığı \urgulanarak 2 verildi. - Tüzükler Türkiye'de bü- rokrasinin düşük düzeyde olduğu öne sürülüp 2 notu ıngun görüldü. - Karaborsa: Korsan ya- yıncılığın çok yüksek düzey- de olduğuna dikkat çekilip en düşük not olan 5 verildi. 1996 ekonomik serbestlik derecelendırmesı Oefc.Uike Ticaret \ HongKong 2 Singapur 3 B*reyn 4 yere Zeianda 4 Isvtçfe 6 Hoilanda 7 ABD 8 üantmarka 8 Lüteemburg 8 Tavvan 8 Inoiltere 12 Bahamaiar 12 Kanada t2 GekGum. 15 Avusturya 1 1 2 '1 2 2 2 '1 2 'l 5 2 1 2 Ver» 1.5 3 1 3.5 3 4.S 4 3.5 4.5 2.b 4b 1 4 4 4.5 Devlet Tük. 1 1 4 2 2 2 2 4 2 2 2 2 2 2 3 ParaYabancı Poi. Yat 2 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 2 1 1 1 2 'I 2 'l 'l 2 2 'i 2 3 3 2 2 Bankalar i 2 2 1 1 1 2 2 2 3 2 2 2 1 1 Ucret/ fiyaöar 2 1 2 2 2 2 2 , 1 2 2 2 2 2 2 2 Mökiyet Haklan 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 2 1 Tüzükler 1 1 1 2 3 2 2 2 — j 2 2 1 2 1 3 Karaborsa 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 2 1 3 1 1995 1996 Puant Puan 1.25 1.25 1.25 1.3 1.6 1.7 2 1 1.8 1.85 1.9 1.9 1.95 1.95 1.Ü5 1.35 1.95 1.95 2.1 2 2.8 2" 2.1 2 2.Ü5 2.05 DYP'li Devlet Bakanı, başanlı ihracatçıların ödül töreninde konuştu Törüner devalüasyon istediANKARA (C umhuriyet Bürosu) - ANAYOL ortakları arasındaki uyuş- mazhk. kur politıkasında da kendisini gösterdi. ANAP'lı Devlet Bakanı Rüş- dü Saracoğlu'nun reel kur tartışmalan için "Devalüasyonla ihracat artmaz 1 " yönündeki degerlendirmelerine karşı DYP"li De\ let Bakanı YamanTörüner. "Sıcak para politikası sürdükçe ne ih- racat artar, ne de enflasyon düşer" de- di. Törüner. Türk Lırası'nın aşın değer- li tutulduğunu belirterek, devalüasyon yapılmasını istedi. Dış Ticaret Müste- şarı Nejat Eren ihracatın arttınlması için öncelikle makro ekonomik denge- lerin ıstıkraraulaşmast gerektiğini vur- gularken. Türkiye lhracatçılar Meclisi (TlM) Başkanı ÖkanOğuz, "Bütünbu olumsuzluklara karşın, her şeye rağ- men ihracat yapıyonız" diye konuştu. Törüner, Dış Ticaret MüsteşarlığYnca, geçen yılın başanlı ihracatçılannın ödül- lendirilmesi için düzenlenen toplantı- da yaptığı konuşmada. "Türk LirasTna değer kazandırma ve sıcak parayı özen- dirmepolitikasısürdükçe, neihracab ar- ürnıa. ne de cnflasyonu aşağıya çekme gibi bir düşünce olamaz" dedi. Törüner, "Artık ihracatınuzı biz ge- liştireceksek, uluslararası rekabet ede- bilecek bir ülke olacaksak, gelir dağılı- mını düzeltme mecburiyetini hissedi- yorsak, mutlaka ekonomi. nıaliye ve para polia'kalannı gözden «eçirmeye ih- tiyaanuz var" dıye konuştu. Törüner şöy- ledevamettı: "Buiskritirafede>imki, Türkiye'de iyi ghmKor. Enflasyon sür- dürülebilir bir ekonomik olgu değildir. Enflasyon bizinı kaderimiz de değildir. Bunların çözümleri zor değildir. Yeter ki. bunların çözümünü isteyenler, siya- silere ve bürokratlara destek versinler." Ihracatta bu yılki artışın tahminlerin altında olduğunu bildiren Törüner. ocak ayı ithalat verilerinin de çok büyük bir riskle karşılaşılacağını göstermediğini belirterek, şunlan söyledi: "Geçen yıl y ılbaşı-yılsonu itibariyle yüzde 4 channda bir kur farkı oldu. 19951 bir kenara koysanız bile bu fark bugün yüzde 28"e yükseldi. Yani siz ih- racatçınıza Türk mallannı y urtdtşında y iizde28pahalüaşnracaksınız, sonra da siz bu ihracatın artmasını bekleyecek- siniz. Dünyada gümrük biriiğine giren bütün üikeler,girdikleri yıl büyükbirdış ticaret açığıyla karşüaşırlar. Böy le biryıl TL'ye yüzde 28'e > aran birdeğer kazan- dıny orsunuz. Böy le bir ekonomik poü-' rikay la biz hiçbir yere gidemeyiz." Dış Ticaret Müsteşan Nejat Eren de. küreselleşme politikalan çerçe\esınde. Türkiye'nin dış ticaret ayağı ile tam bir rekabeteaçıldığını vurguladı. Eren.Tür- kiye'nin organize sanayi bölgeleri ye- rine teknoparklar oluşturması \e daha fazla teknolojik yatınma yönelmesi ge- rektiğini belirterek. "thracatı sürükJe- yen sektörlerinyerlerinidaha fazla kat- ma değeriçeren ürünlere bırakması ge- rekiyor" diye konuştu. Türkiye "deki sorunlann en önemlile- rinden olan "makro ekonomik denge- lerdekibozuklugun" çözümlenmesı ge- rektiğini ıfade eden Eren, şunlan söy- ledi: "Devletin gelir vegkkrleri arasın- daki fark, bunu kaparmak için uygula- nan politikalaıia, dinamik bir sektör olan ihracat için uygulanan politikalar açısından, ciddi bir sorun olduğunu bi- liyoruz. Makro ekonomik denge soru- nu, Türkiye'de kısa zamanda çözüm- lemk'nmeîi. Kay naklann daha fazlaya- tınm, imalat ve ihracata y önelik bir bi- çimde kullanılması gerekir.~ TtM Başkanı Oguz da. kur baskısı \ e diğer sorunlara karşın geçen yıl ihracat- ta artış sağlandığını, ihracatçının orta- ya koyduğu başannın kıskanılacak ni- telikte olduğunu belirtti. 8.5 rnilyonluk îsveç'te, 3.8 milyon sendikalı işçi T elefonda sendıka danışmanı arkadaşıma soruyorum: "Şu anda İs\ ec"te sendikalar uyuş- mazhkyaşıyorlar mı?" Arka- daşım yan şaka yan cıddi yanıt veri- yor. "Ne uyuşmazhğu tsveç'te şimdi devrimci ayaklanma hazniığı içinde- yiz." Hükümet 2 gün önce işsizhğı 2000 yılmadeğın yanyanyadüşürmeyı he- defleyen. beraberinde de iş\ erenin sos- yal güvenlik ödentisini düşüren ve ye- ni \ ergiler getiren bir paket sunuyor. Da- ha bir ay önce Isveçli sendıkacılarla vapılan görüşmelerde. böyle giderse Isveç işçilerinin birkaç yıl sonra genel bir tepki koyabileceklennı söylüyor- lardı. ;Ancak daha bir ay geçti ve tepki esintılen gözükmekte. lsveç'te 2. Dünya Savaşı'ndan son- ra 2 kez sağ panılerce hükümet kurul- muşvekalan diğer yıllarda sürekli sos- yal demokratlar iktidardalar. Işçıler ve sendikalannm çoğunluğu. genel ola- rak halk adeta bu parti ile bütünleş.mış ve bu bütünleşme. sosyal de\ letın ge- liştirilmesi süreci ile beraber işlemiş- tir. Sendikalar \ e dığer kesımlerden ki- şilerle vapılan sohbetlerde kimileri Sos- y al Demokrat Par tı'yı sert eleştirmek- le beraber. kendilerinm de demokrat olduklannı aynca belirtmeyi ıhmal et- miyorlar. Uluslararası dayanışma ve yardım- laşma üzerine dahi de%let politikalan oluşmay a \ e fonlar ayırmaya varan bir sistem getirmişler. Her şey bu partinin iktıdara gelmesıne endekslenmış. Ya- zıyabaşlarkenbelirtilenişçilerinhafif tepkısel tavırları. sağ bir hükümet ol- saydı çok daha tarkfi olurdu. Partı or- ganlannda bendikacılann sayısı da az değil. Zaten bu ülkede sendikalı \eya sendikacı olmayan mı \ar? Ancak bir başka yön. sendikalann bağımsız örgüt- lülüğü \e gücünün sürekli geri planda bırakılmış olmasıdır. Kriz koşullan on- lara bu güçlerini hatırlamaya \e Sos- yal Demokrat Par ti ile ılişkilerini göz- den geçirmeye zorlamaktadır. 8.5 milyonluk tsveç'te nüfusun ya- nsına yakın, 3.8 milyon sendikalı işçi var. Sendikal örgütlülük yanı sıra eği- tim amaçlı örgütlenme \ e 5 yıl önceye &VÎ-1 kadar Sosyal Demokrat Par tı örgütlenmesi de beraber işlemiş- tir. Ancak Sos- yal Demokrat Parti sendikalar ılebağınızayıf- latma yönüne gitmişve sendi- kalar ise bubağ- dan öncelen gördüğü yarann deneyi- mine dayanarak bir türlü vazgeçmek istememektedir. Oy sa sistem çöziilmüş gözükmektedir. 1 Mayıslan sendikalar büyük çoğunlukla sürekli Sosyal De- mokrat Parti ile birlikte kutlamışlar ve halen de kutluyorlar. Ancak 1996 1 Mayısı'ndabeklenenkatılımlaolmadı. Bunu partinin iktıdarda olmasına da- yandıranlar da \ar. Bu arada. ts\eç'te sosyal demokratlann kızıl bayraklarla yürümelerini ve Enternasyonal söyle- melerini belirtmeden geçemeyeceğim. nomik politika- lan kabul etme- yipdemokratik- leşmeyi hedef edindiklerini belirtiyorlarsa da diğer Avrupa ülkelerinde ya- " " jananlarla, uy- , ., _. .., gulananekono- * "• - '" "~ ' " mıkmodellerle isveç'te yaşananlar arasında büyük bir fark yok. Her şeyden önce ts\eç"te iş- sizlik °'o 2"lerden fazla yaşanmamış ve bu oran 5 yıl içinde diğer A\ rupa ülke- leri gibi o/ o 10'u geçmektedir. ts\eçmo- delinin en fazla % 4 işsizliğe dayana- bileceğinin belirtilmesi karşısında. bu- gün bu oran, modeli zorlamaktadır. Enflasyonun °0 2.5'larda oluşu olunv lu. ancak me\cut kriz durumunu yine değıştirmiyor. Sendikalar. son 5 yıl içinde 300 bin dolayında üye kaybederlerken. Sosyal İ sveç'te sendikalar. 1989"da yaşanan olumsuzluklardan sonra eğitim çerçevesinde araştırmacılar \e sendikacıları bir araya getiren •'araştırma çemberlerTni de oluşrurmuşlardır. Amaç. sendikal politikalann oluşturulmasına katkı sağlamaktır. Başka tartışma çemberleri (study circles)olmaküzere. bir araya gelinen çok sayıda organizasyonlar bulunmak- tadır. Isveç teörgütlüolmakbizzatdev- let tarafından da teşvik edilegelmiş. Örneğin Türkiyeli işçilerin dernekleri, de\ letten küçümsenemey en yardım al- maktadır. Sonuçta örgütlü yaşam, do- ğal bir süreç olarak toplumda yer almış. ancak bu örgütlü toplum, yaşanan kriz karşısında nasıl birtavırkoyacak? Çün- kü pasta küçülüyor, kavga büyüyor. İşyerlerinde yönetime katılma yasa ile hüküm altına alınan bıçimde üst dü- zey lerde \ e sendikalar da bu organlar- da oldukça etkm. Ancak yine de işçi- lere ilişkin sorunlann çözümünde de bu sistem zorlanmaktadır. Gelinen aşamada Isveç Sosyal De- mokrat Parti yetkilileri globalîeşmeyi telaffuz etmeyip enternasyonalleşme diyorlarsa da ve yine yeni lıberal eko- Demokrat Parti üyesi ise bu dönemde 1 milyondan 250 bine düşmüştür. Bu düşüşte partinin politikalannı beğenme- me de önemli bir faktör durumundadır. Yeniden ıktidara gelen Sosyal Demok- rat Parti. önceki sağ hükümetin % 75'e düşürdüğü sosyal güvenliködemelen- ni, °o80'eçıkanyor. Herikı partı de AB yanlısı. Sendikalann çoğunluğu ise AB'ye karşı pek ses çıkarmamışîar. Bu tavırlannda Sosyal Demorat Partinin sendikalar üzerindeki etkisi düşünüle- bilir. Ancak yine de AB'ye giriş üze- rine yapılan referandumda kabul oyla- n az bir farkla önde oluyor. Tüm diğer Avrupa üfkeleri gibi js- veç hükümeti de borçlu \e bütçe. cid- di açık vermektedir. Yatınmlar ise dur- muş, Isveçli 20 uluslarötesi tekel. baş- ka ülkelere yatınmlannı yapıyor. İhra- cat ekonomisi durgunluğa girmiş \e en azından eski hacmini yitirmiştir. Sağ par- tiler. kriz nedenini kamuçalışanlannın çokluğuna, gelirlerin aşın artışına. sos- yal haklann yüksekliğine. Sosyal De- mokrat Parti'nin harcamalanna, banker- lerin parayı lsveç"ten kaçınşına ve dev- letin görevinden uzaklaşmasına bağ- lamaktadırlar. tş\ erenlerbir yandan ça- lışma yasalannda işçilerden yana mad- delerinin değiştirilmesini getirirlerken diğer yandan îsveç'te yıllardır sürdü- rüTen merkezi toplu pazarlık düzenin- den vazgeçilerek her ışyeri için ayn toplu pazarlık yapılması ve sözleşme- lerin bağıtlanmasında ısrarlılar. Sendi- ka konfederasyonlanndan en "büy üğü ILO da bu öneriye farklı gerekçelerle sıcak bakıyor. Hem de merkezi sendi- kal hareketın zay ıflamasının. sendikal hareketin zayıflamasınayol açabilece- ği riskini göze alarak. Bu durumu. as- gari ücret uygulamasının getinlmesi talebi de pekiştirmekte. Sendikalar. uzun yıllar sonra yoğun bir işsızlikle tanıştılar. Gerçek ücretle- ri geriledi. Sosyal haklanndaciddi bu- danmalar var. Sosyal Demokrat Parti- nin ta\n karşısında kolay sendikacılık olanakları yok oluyor. Sendikalann eğitim faaliyetlerinden çok şey bekli- yorlar. Kadınlann sendika üyelıği için- deki oranı yanyı geçmiş durumda. Bu durum paıi-time çalışan ışçılerın artı- şındanvebu işçilerin deçoğunluğunun kadın oluşundan kaynaklanmaktadır. Yasalara aykın olmasına rağmen kadın- lar. erkeklerden az ücret almaktadırlar. tsveç'te sendikalar henüz "klasik" politikalarından vazgeçmemekle bir- likte güçlennı koruyorlar. Yönetime ka- tılmanın verdiği bir statü ile bu yönde getirilen sendikal politikalar. esnekleş- meye zorlanan üretim karşısında bek- lenen olumlu yankıyı \eremiyor. 7 yıl önce v ar olan [s\ eç modelınden söz et- mek zor. Ancak işçiler ve halk halen ör- gütlülüklenni koruyorlar. Öyle ki, ye- tişkin bir Isveçlinin ortalama 5 örgüt ve- ya kuruma üye olduğu söy lenmektedir. Böyiesi örgütlü bir toplum sorunlan- nı. şimdiki durumda örgütsüzlükten değil politıkasızlıktan çözemeyebilir. SÜRECEK IŞÇMNEVREN1NDEN ŞÜKRAN SONER Boşluk Dolar, Ama Nasıl? Cumartesi anneleri, kimseye bir zarar vermeden, 54 hafta durdular da 55,'sinde ne oldu? "HABITAT'çılara görülmesinler istendi" diye düşün- müştük. Yerlerde acımasızca sürüklenerek, coplanarak, yaka paça götürülmelerı 56. hafta da yaşandı. Birileri için zararlıydılar. Türkiye'de her koşulda. her zaman işkence, yargısız infaz. ağır insan hakları ihlal- leri olduğunun çok ağır bir kanıtı. ayıbı olarak orada du- ruyorlardı. Eylemleri belki Şilıli, Arjantinli annelere benziyordu. Ama daha da büyük bir ayıbın simgesi sayılabilirlerdi. Ne de olsa onlar, cunta dönemindeki kayıp çocukları- nın hesabını soruyorlardı. Ama bızim annelerin kayıp- ları, sözde demokratik, sivil iktidar dönemlerini, günü- müzü de kapsıyordu. Her zaman, her koşulda işkenceyi, yargısız infazı, ağır insan hakları ihlallerini hak gören hasta kafalar, giz- li, silahlı kimi iktidar güçlerine göre kirliliğin, bu büyük ayıbın görünmemesi için onların orada duramamaları gerekiyordu. Yine de herkesin gözü önünde de çocuğu kayıpta an- neyi, fotoğraf, televizyon kameralanna yakalanma teh- didi altında, sürüklemeyi göze almak, kayıp ailelenni cop- la dağıtmak, direnenlen yeni moda sözcükle, (kodese götürmenin anlamı güzel bir sözcükle değişecekmiş gi- bi), "göztem" altına almak kolay bir iş değildi. Ne de olsa gizli iktidann önünde bir de görünen ikti- dar vardı. Birileri. en azından münasebetsiz(î) kimi ga- zeteciler, hâlâ değerlerini tümden yitirmemiş kimi siya- siler, ya da ailelerden birileri.. doğrudan sorumlu Baş- bakanı, bakanlan kalabalık bir yerlerde yakalayabilir. "Ne oluyor" diye soru sorabilirlerdi. İş soğumaya bırakıldı. Zaman içinde. bir sonuç alın- maması, ses çıkmaması ile şevklerinin kırılacağı, bu işin kendiliğinden sona ereceği hesaplanmıştı. Hesap tutmadı. Cumartesi anneleri, kayıp yakınlan dayandılar. Sonuç alınmadığı halde, toplum gerçekten çok duyarsız davrandığı halde, direndiler. Üstelik onlar geçmişteki kayıplannı değil, günlük kayıplannı aradık- ları için yaraları çok tazeydi. Bıkmaları, yılmaları pek söz konusu değildi. Zaten umutsuzluğa düşüp çekilen bir annenin yerini, biryenisi alıyordu. Yeni kayıpların sonu gelmiyordu. Cumartesi annelerinin direnışıni noktalamanın, bu işi bitirmenin bir uygun zamanının bulunması gerekiyor- du. iktidar boşluğundan uygun zaman mı olur? Ortada sorumlu, hesap verecek bir sivil iktidar, so- rumlu başbakan, bakanlar olmadığında, daha doğru- su şekil olarak olsalar da fiilen, en azından toplumsal beklenti anlamında bu sorumluluk kalktığında, iktidar boşluğunu başka güçler dolduruyor. Güvenlik gücü. militarist, şahin kafalann elinde. On- lar siyasi iktidar boşluğunu kaçtrılmaması gereken bir fırsat olarak değerlendirerek. cumartesi annelerinin di- renişini, önemli bir insan hakkı arama odağının işini bi- tirmeye karariılar. Son zamanlarda en sıradan protesto, hak arama ey- lemlerinde, en acımasızca polis müdahalelerinin yaşan- ması da elbette rastlantı değil. 1 Mayıs olaylan kamu- oyunu tepkisizleştirmek için öylesine başanlı kullanıldı ki.. Bu vahşi değişimi toplum olarak görmüyor, algıla- mıyor, en azından tepki gösteremez bir konuma gel- miş bulunuyoruz. Cezaevlerinde yaşanan yeni uygulamalardaki insaf- sızlık, açlık grevlerinin paniğini yaşayan ailelere duyar- sızlık aynı tablonun bir başka yansıması. Çeşitli demokratik örgütlerın yönetıcileri. kimi parla- menter ve aileler Ankara'da, Istanbul'da olaylardan so- rumlu, yetkili bakan, emniyet müdürü arayıp ki bulsun- lar. Günlerce en yukarıdaki de dahil. ulaşılabilecek hiç- bir yetkili, sorumlu kişi, makam bulamıyor, kimselere ula- şamıyoriar. Polis, adliye, insan hakları cephesi böyle de başka alanlar çok mu farklı olacak? İktidar boşluğunu elbet başka güçler dolduracak. Doğan Güreş'ın sözlerı boşu boşuna tartışılmıyor. Er- bakan emekli askerlerle basın toplantısı yaparak, as- kerterin iktidarına karşı olmadığını kanıtlama çabasın- da. Güreş'in kendi lidertiğı için askerlerı kullandığı da öne sürülüyor. Ne kadan doğru, ne kadan yalan? Çok da önemli değil. Önemli olanı, siyasetin bu kadar çok boşluk bırakması, sorumlu iken sorumsuz davranma- sı değil mi? Siz militarizme teslim olmamış siyasetçiyi ortalıkta görebiliyor musunuz? İktidar boşluğunun ekonomi alanında nasıl doldurul- duğuna ise hiç girmiyorum. Ne de olsa biz sürekli yok- sullaşmaya alıştık. Birileri de her şeyi kendilerine yon- tup vurgun vurmaya. Eh baksanıza, ekonomimiz de artık kendi kendine ayakta kalacak, batmayacak kadar güçlenmiş.. Siyasi iktidar kararianna gereksinim duy- muyormuş. Vurgun düzeninin kilit başlarında olanlar öyle söylü- yor.. Laleli piyasası Yettsin'in seçilmesi için para top- luyor. Işçisini en ağır şekilde sömüren, vergisini öde- meyen, kayıt dışı ekonomide toplanan Türk sermaye- si, Rus seçmenine rüşvet dağıtacak kadar güçlenmiş görünüyor! Bu da: utanılacak, hesap sorulacak değil de övünülecek bir şeymiş gibi sunuluyor. Boşuna, "6a/(/cöaşfan/(o/ca/'"dememişler. Eski DP'li- ler, açık mikrofondan duyulduğu ya da duyurulduğu üze- re, Çiller'e hesap vermekten nasıl kurtulacağının tak- tiklerini öğretiyor. Yüzü kara, yüzü kara.. kiminki daha kara?.. 8.5 milyonluk İsveç'te nüfusun yansına yakın.3.8 mil- tim amaçlı örgütlenme ve 5 yıl önceye kadar Sosyal Demokrat Parti örgütlenmesi de beraber işliyor. İş dünyası siyasileri uyardi: Çekişmeyi bırakın, çözüm araym Ekonomi Servisi - İş dün- yası sıyasilejı uyardı. İstan- bul Ticaret Odas'ı (İTO) Baş- kanı Mehmet\üdınm. po- litikacılann bazı özel sektör tembilcılerine yaptıklan suç- lamalan şaşkınlıkla karşıla- dıklannı belirtirken tstanbul Sanayi Odası Başkanı Hüsa- mettin Kavi de. özel sektö- rün ülkesıne karşı sorumlu- Iuklarının bilincinde oldu- ğunu belirtti. Politikacılann özel sektör temsılcılerıne yönelttiği birtakım suçlamaları hak- sızlıkolarak nitelendiren İTO Başkanı Yıldırım. polıtika- cıları, sorumluluğu ış âle- mine yıkma telaşına gırmek- le suçladı. Yıldınm. yaptığı yazılı açıklamada. siyasile- rin görevlerini. makamlan- nı veyetkılennı. "tektekfir- malar \eşahıslarla tığraşma ile haksız suçlamalarda de- ğil,dev leriyücehecekönlem- lerin alınnıasında" kullan- malannı bekledıklerını ıfa- de ettı. tş âleminın. dış ticaret is- tatistiklerini bıle hazırlayıp duyuramay an, Rekabet Ku- rulu'nu oluşturamayan, dev- letı küçültelım derken dev- letı küçük düşüren siyasıle- ringörevlenni layıkıylayap- mamasından tedirgin oldu- ğu görüşünü sa\ unan Yıldı- nm **Kendi görevlerini yeri- ne getiremeyenlerin, başka- lannı eleştirnıeye. sorumlu- luklanna. hiçbir \etkisi ol- mayan insanlan ortak ernıe- ye haklan olmadığını hatır- latmak Jstiyoruz 1 " dedi. ISO Başkanı Hüsamettın Kavi de. "Türk sanayicisi tüm risklere karşuı dün ol- duğu gibi bugün de destek- lediği siyasilerimizin aksine beklentilere yanıt verebile- cek çözüm üretilebilmesi için üzerine düşeni yapmakta, si- yasi otoritenin en az kendi- leri kadar olaya sahip çıkıp gümrük birliği düzenlemele- rini bir an önce tamamla- malarmı beklemektedir'' de- di. Piyasa koşullarına uy gun bir rekabet ortamının oluş- ması için gereklı olan temel ihtiyacın siyasi ıstikrar ol- duğunu belirten Kavi şöyle konuştu: "Ancak bugün ya- şanan siyasi istikrarsızhk sa- nayiciyi karar alma meka- nizmalannın en önemli gir- disi olarak kabul edilen bil- giden, hatta dış ticaret veri- lerinden bOe mahrum etmek- tedir. Sanayiciler olarak ül- kemizi hertürlü siyasi çekiş- meden önemli buluyoruz. Parlamenter sistem içerisin- de bu anlay ışı pay laşan veya paylaştığını iddia eden ak- törleri bu anlayışın gereğini yapmaya da\etediyoruz.**....
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear