25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18HAZİRAN1996SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Avrupa Futbol Şampiyonası Batı'da salonlan boşalttı. Hollywood'da ise işler yolunda Smema seyirci avma çıkbCUMHUR CANBAZOGLU Hollyvvood yaza hızlı girdi. ABD'de yazın gösterıme çıkacak, Avrupa'ya da sonbaharda ulaşacak filmlerin listesi hayli uzun Aralanndan birtanesi daha şimdiden yaz sezonuna damgasını vuracaga benzıyor. En iyı erkek oyuncu dalında en taze Oscar'a sahip olan Nicholas Cage ile usta Sean Connery'nin biraraya geldiği The Rock(Kaya)adlı film. eleştiımenlerin yeni gözdesi. The Rock. Mnema tarihinde önemli bir yeri olan Alcatraz adasındakı ünlü hapishanede geçıyor. Bugün müze olarak kullanılan ada hapıshanesinden geçmişte 34 mahkûm kaçmaya çalışmış. 31 tanesi yakalanmış ya da öldürülmüş. üç mahkûm da soğuk sularda boğulmuş. vani kaçmayı başaran yok. Ama sınenia ıçin bu öneniMZ bır a> rtntı. The Rock'ta beyaz saçlı mahkûm Sean Connery. adadan kaçarak adalet anvor. Nicholas Cage ise FBI ajanını oynuyor. Connery'nin bundan sonra James Bond'un babasinı canlandırmava hazırlandıgını da ekleyelim. Futbol şampiyonası indirimi Hollyvvood vaz aylannda Amerikalıların sinema gereksiniminde düşme olmadiğını iyi biidiginden en iddialı filmlenni sıcak sezonda çıkarmaktan çekinmiyor: ancak Avrupa'da bu a> işler hiç de i>i değil. Milli futbol takımımızın da yer aldığı A\rupa Futbol Şampiyonası'ndaki canlı yayımlar Avrupa'da sinema salonlannı boşalrtı. Gelen haberlere göre Batı"da birçok salon bakima alınmış dunımda. Italyanlar ise haziran ayı süre.since tiinı gösterimlerin biletlerini 18 bın liretten (600 bın TL) 7 bin (350 bin TL) lırete indırerek seyirci avına çıktılar. Temmuzda başlayacak olimpıyatlarda da aynı uygulama sürebilir. Sinema tarihine ılişkin bir önemli haber geçen ay Batı basınına büyük başlıklarla vansıdı. Sinema tanhinin en eski reklam filminin 1898 yılında Lumiere Kardeşler tarafından yapıldıgını açıklavan Jean-Marie Burskot, filmın tüm Avrupa'da gezdirilerek yayımlanacağını belirtti. Lumiere Kardeşler'in bu filmi Parisli bir sabun firmasının reklamını ıçenyor... Gelelim setlerde çekimi süren ya da proje halindeki filmlere. Philadelphia adlı filmden sonra önemli roller bulmaya başla>an Antonio Banderas, bu kez yarış pistlerinın efsane sürücüsü Ayrton Senna'vı canlandıracak. Iki yıl önce Italya'da fmola pistindeki kazada ölen Senna'nın övküsünün anlatılacagı filmi Ridley Scott yönetecek. Banderas'ın gelecek projesi Garcia Lorca'nın yaşamı. Streep, Calias olııyor Uzun süredir sabun köpüğü konuların peşınde giden Mer>'l Streep de diğer bir ünlünun, soprano Maria Callas'ın yaşam öyküsünü oynayacak. Callas'ın kardeşi Arianne'nin >azdığı bıyografiye dayanılarak çekilecek filmde soprano rolü için daha önce Sophia Loren, Anjelica Huston \e Joan CoUins'le görüşülmüştü. Diğer projelerden Robin VVilliams'ın başrolü yüklendiği Mirror.vüzyıl .sonraki vaşamı anlatan bir biliın- kurgu. Arnold Schwarzenegger, Eraser adlı filmde gizli bir ajanı canlandınyor Schvvarzenegger bu filmin ardından Batman scrisınin dördüncü filnıinde Batnıan'ın düşmanı Mister Freeze rolünü yükleneeek... Brad Pitt Seven'da Morgan Freeman gibi de\ bir oyuncu> la göründükten sonra şimdi de Anthony Hopkins'le oynayacak. 1870'lerde geçen övkünün adı The Sailmaker, şönetmenı de Richard Attenborough.Vasalarla sinema sanatını en i>i koruyan A\rupa ülkesi Fransa'da film üretimi artarak sürüvor. Bernard-Henri Levy, uzun süredir hazirladığı ilk filmine başlıyor. Kansı Arielle DBombasle'ın da rol alacağı filmın başrol ovunculan Alain Delon \e Lauren Bacallolacak... Claude Chabrol da kasımda çekeceği filmin ön hazırlıklarıyla meşgul. Fransa'da \e Karavıpler'de geçecek Rien ne \a plus adlı filmin başrol oyuncu.su IMichelSerraultolacak. Tom Cruiseda yazı çalışarak geçirecek vıldızlararasında yer alıyor. Crui.se. her türlü üçkâğıtçı bir spor menajerini canlandıracağı Jerry Maguire'da 1983 yapımı Riskli Işler'den bu yana ılk kez baştan sona komedi filminde oynuyor; filmin yönetmeni Cameron Crovve. Yeşilçatn da atakta Yeşilçam'ın yaz filmleri listesi de kabarık. Ferzan Özpetek, Halil Ergiin, Şerif Sezer, Alessandro Gassman'lı kadrosuyla çektiği Hamam'ın Türkıye sahnelerini bitirdi... C Blok'la iyi bir çıkıs yapan Zeki Demirkubuz, Lğur Polat'ın başrolünde OSevdiğim Ülkeadlı filmin hazırlıkjarını sürdürüyor... YavuzÖzkan'ın yeni filminin adı Bir Erkeğin Anatomisi. Atıf Yılmaz, Lale Mansur'la Mersin üzerine bir belgeselı bitirip senaryosunu tpekÇalışlar'ın yazdığı İstanbul'u Beklerken'e başlıyor. Bu filmin basrolünde de Lale Mansur var, diğer başrol Talat Bulut'un Ömer Kavur, senaryosunu Macit Koper'le vazdığı Saat Kulesi adlı projeyi sürdürüvor. Soğuk Geceler'le AKİn Koza kazanan Kadir Sözen'in ikinci filmi Kış Çiçeği hazır. Filmin başrollerınde Menderes Samancılar, Cengiz Sezici, Ali TutaL Ani İpekkava \ar. Banş Pirhasan. yıllardır üzerinde çalıştığı İshak'ın Öyküsü'nü bitirmek üzere. Montajı biten diğer film Tabutta Rineşata'nın yönetmenı DervişZaim, Ahmet Lğurlu'nun başrolde olduğu filmın senaryosu da Derviş Zaim'e aıt... Proje aşamasındaki diğer filmleri desıralavalım. Cemal Şan.daha adını ko>madığı ilk yönetmenlik denemesinde Halil Ergiin, Taner Barlas'la çalışacak.. 80. Adım'la bu sezon iyi birçıkış vapan Tomris Ciritlioğlu, Ydmaz Karakovunlu'nun Salkım Hanım'ın Taneleriadlı vapıtını beyazperdeye aktaracak. Orhan Oğuz'un yeni projesinin adı Telefon. Yusuf kurçenli, Alev Alatlı'nın YaseminlerTütermiadlı yapıtının senaryosunu Alatlı'yla birlikte hazırladı. Macanstan. Çek Cumhuriyeti \e Türkiye ortak yapımı olacak filmın çalışmalan de\am ediyor. Gani Müjde, Kahpe Bizans; Ersin Pertan. Kuşatma Altında Aşk; İrfan Tö/ünı, Mum kokulu Kadınlar: Erden Kıral, Eladlı projelerinı hazırlı>orlar. Son dönemin gözde yönetmeni Mustafa Alftoİdar ise yi'ızyılın başında Istanbul'un işgalı sırasında vabancılara karşı kurulan Türk futbol takımlarının bünyesinde \erilen kurtuluş mücadelesini anlatacağı yeni bir filmin ilk adımlarını atı>or. Eğri oturup doğru komışahm... VEDATGÜNYOL Sağcıların milli şuurdedıklen şey üs- tünde düşünüp duruyorum kaç gündür. heledegerli >azar MustafaBalbay'ın, İs- tanbul Kanatiarunuı Altında adlı film dolayısıyla giizel yazısını okuduktan sonra. Konu. kısaca şu: MHP kökenli Kültür Bakanı. filmi milli şuurumuza aykırı bulmuş. Nedenine gelınce: Filmde Mu- rat IV adlı padişah eşcinsel \ e sarhoş gı- bi gösterilmiş. Peki. Murat IV öyle ise. bunu filmde yansıtmak neden milli şuuru zedeleme anlamınagelsinkü.Osmanlıpadişahla- nnın hepsi degilse de büyük bir bölümü bu iki niteligi de yaşamlannda sürdür- müşlerdir. Osmanlı saraylanndaki içoğ- lanlan neyin nesidirdıyebirdüşünelim. Eşcinsellik. insanlarvarolduolalı ya- şanmıştır. Her dönemde. Batı'da olsun Doğu'da olsun. özellikle de eski Yuna- nistan da. Arap \ e Acem dünyasında ge- çerakçe durumundaydı, gizli kapaklı da olsa. belki hâlâ da öyledir. Ölmüş gitmiş padişahlar. birer devlet adamı olarak ele alınıp değerlendırildıgınde. uluslanna yaptıklan olumlu katkılar, düşünce açı- sından getirdikleri yeniliklerüstündedu- rurken. bacak arası ilişkilerini önplana çıkarmak elbette güzel bir turum de&il- dir. Ama ben. bu durumu ciddiye alarak Osmanlı padışahlannın \aşamlanna şöyle bir göz gezdirdim. Gördüm ki. eş- cinsellik çoğu padişahın kanında. canın- da var. Bunu kınayarak söylemiyorum. Sadece bugünkü Türk kültürünü temsil ettiklerini sanan zavallı kişılerin aptallı- ğını ortaya koymak amacıyla dile getiri- yorum bunu. Bu saptamaya, çok öncelerden başlı- yorum. Elimde. ünlü tarih yazan Du- kas'ın Bizans Tarihi adlı yapıtı var. 1956da Iş Bankasf nın para yardımıyla basılan ve \'L. Mınnjrc^lu'nun çeviri- siyle kotanlan bu yapıtta, lstanbul'un fethini gerçekleştiren. büyük devlet ada- mı Fatih Sultan Mehmet'in. ruhsal. duv - gusal durumunu ibretle okuyoruz. Bu konuya Fatih'le girmek i.stememin nede- ni. onun olağanüstü yetenekleri yanında. eti ve kemiğiv le herkes gibi bir insan. bir insancık olabildiğine parmak basmak ıs- tememdir. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u ele geçiriyor. Peki bu utkuyu kutlamayacak mı? K.utlayacak elbette. Bakın Dukas bu konuda neler söylüyor. ona kulak vere- lim. Şö\le \aziyor Dukas: "Padişah, o zaman şehrin büyük bir kısmını gezdi ve saraya vakın bir yerde ziyafet sofrası ha- zııiatarak eğleniyordu. Bu zi> afette padi- şah fazla şarap içerek sarhoş olduğunda. haremağasını davet etti ve kendisine şu emriverdi: "Büyükdukanınevinegit \e en genç cocuklarının bu ziyafete gönde- nlmesini padişahın emrettiğini söyle." Genç çocuk güzekli ve on dört yaşınday- dı. Çocuğun babası bu emri duyunca, ölü gibi oldu \e yüzü başka bir şekil alarak. haremağasına dedi ki: Kendi ev ladımı le- kelcmck maksadnla kendi elimle teslim etmekliğim, bizim terbivemizle kabil-i te- lif değildir. Padişahın cellat göndererek kafamı almasını tercih cdcrim." Bunun üzerine. padısah celladına emır veriyor. duka ile birlikte cocuklarının da kellelerini uçurtuyor. Ne oluyor sonunda? İstanbul'u fethe- den insan. kalbini fethedemediği bir gü- zel delikanlının kafasını uçurtarak uta- nılası birduruma düşmekten kendini ala- mıyor: tıpkı. tahtını sağlama bağlamak amacıyla kardeşlerinin kafalarını kesti- rerek korkunç bir duruma düştüğü gibi. Fatih. her şe\e karşın. her ınsanda olan zaaflann dışında bü>ük bir devlet ada- mıvdı. Onu değerlendırirken. bu zaafını bir kenara atmak gerek. Asıl sorun Fa- tih'in bıze Istanbuldan başka kazandır- dığı ne v ar. onun üstünde durmak gerek. Bu işi de bılim adamlanna bırakıyorum. i, Murat IV öyle ise bunu filmde yansıtmak neden milli şuuru zedeleme anlamına gelsin ki!.. Osmanlı padişahlannın hepsi degilse de büyük bir bölümü bu iki niteligi de yaşamlannda sürdürmüşlerdir. Osmanlı saraylarındaki içoğlanlan neyin nesidir diye bir düşünelim. Fatih, bence "Güzel sev >-ar ise akl-ı şu- urun" düsturuna vatkın. güzellikte cin- sellik a\rımı >apma>an. her güzele gö- nül bağlayan bir insandır. Ne var ki ben. kardeş katilliğı ile vüreğini sevdalara adayabilen bir tutku çılgınlıgını nasıl bağdaştırabılirım dıye düşünüyorum. düşünüp duracağım da. Fatih'indefterıniburadadürüp. Murat l\ sorununa gelmek istivortım şimdi. kültürsiiz kodamanlann olmayan akılla- rına >eslenerek. Bilindiği gibi Murat IV. 11 yaşındapa- dışah olu>or. Kendinden önceki ve son- raki padişahlar gibi astınpkestiriyor, ön- ce annesi Kösem Sultan'ın yönetiminde. sonra sonra çıkarcı akıl hocalarının dür- tüsünde. 28 vıllık vaşam serüveninı sür- dürüyor. Kültürsüz vatan kurtaranlara bakılır- sa. bu padişah ne eşcinseldir. ne de içki- ci. Tarih kaynaklarındaeşcinselliği üstü- 'Seyirciye ambargo konulmasına karşıyız' Kültür Bakanı Güner'e karşı "Sinemamız ve Devletin Yasakçı Yüzü' başlıklı bir forum düzenlendi Külrür Senisi - Film Yönetmenlerı Demegı (FİLM- YÖN). yönetmen Mustafa AJöoklar'ın "Istanbul Ka- natlarımın Altında" filminin Kayseride göstenmının jasaklanmasını \e Kültür Bakanı'nın bu vasakla ılgılı onaylayıcı tavnnı degerlendıren "Sinemamız \e De\le- tin Yasakçı Yüzü" başlıklı bır forum düzenledı. FİLM-YÖN Başkanı Orhan Akso>, Film l^letmecile- n ve Ithalatçılan Derneği Başkanı İrfan Ataso\, Film ^'a- puncıları Derneği Başkanı Şerif Gören, Sinema Ernek- çileri Sendikası Genel Sekreten Muzaffer Hiçdurmaz, Sinema Yazarları Derneği Genel Sekreten Saim Yaıuz, Çagdaş Sinema Oyuncuları Derneği adına Nur Sürer, Türkıve Sinema ve Audıovısuel Kültür \akfı ve kı>a fılmciler adına Hilmi Etikan'ın yanı sıra ^a^uz Özkan, Halil Ergün, Sabahattin Çetin, Seçkin ^'asar, Hüsejin Kuzugıbı hırçok Mnemacının katıidığı forumda söz ko- nusufilmin Kayseride>asaklanması veBakanGüner'ın onaylavıcı tavrı kınanarak yalnızca "İstanbul Kanafla- nmın Altında" filminı ya da sınemavı değil. diğer bü- tün sanat dallarını tehdıt eden tehlıkeh bır zıhnıyetle karşı karşiya olunduğu v urgulandı. "Ben filmi vasakla- madım. sadece Ka> seri Beledive Başkanı'nı gösterdi0 bu duyarlılıktan dola> ı tebrik ettim. \ asaklamak acizliktir" dıven Kültür Bakanı Agâh Okta> Güner'ın bu tavrınııı ı>e etkılı. tehlikeli ve gerçek bir yasaklama vönteıııi ol- duğu savunuldu. 'Sinema*eDevlet'başhklı bıldinsınde "İstanbul Ka- natlarımın Altında" filminde vönetmenın tav rının eleş- tınye açık olduğunun ve seyırcinin izleyıp izlememe ko- nusunda kendi kararını verebıleceğinın belıncn Orhan Aksov. "Sevireive ambargo konulmasına karşıyız ve bu tavn şiddetle kınıyonız. Sanat ürününün halkla bıılıış- masını engelleme>e çalışmak güçsüzlük belirtisidir. kork- maktır. yönerim erkini kötü>e kullanmaktır. Ke>fidir" dedi. Bildiride avrıca. devletin "İstanbul Kanatlarımın Altında" filminin Türkıye'nin herhangı bır yerinde ser- bestçegösterilmesını vegörülebılme;.ını »ağlamavegü- vence altına almakla yükümlü olduğu belirtıldı. Filmın yönetmeni Mustafa Altıoklar da toplantıvı sadece kendi filmivle ilgıli olarak gönnedığini ve bu şekilde sınırlandınlmasının yanlış olacağını söyleyerek son dönemlerde diger sanat alanlarmda yaşanan bas- kılara \e yasaklara değindi. Daha önce büv ük zorluklar- la elde edilen özgürlüklerın teker teker geri alındığını da anımsatan Altıoklar: acıl. bılınçli ve tepeden değil, tabandan bağlayan bir örgütlenmenin geregi üzerinde durdıı. ne kimi imalı değinmeler varsa da, aşın içkiciliği üsrüne ansiklopedilerde yeter- li tanıklıklarvar. Sayın Mustafa Balbay. Cumhuriyet gazetesindeki yazısında Ana Britannica'dan alıntı yaparak, bu pa- dişahın ne denli içki düşkünü olduğunu dile getirmişti. Ben de. Türk ve Dünva Ünlüleri Ansiklopedisi'nden şu alıntıyı sizlere sunuyorum: Buna göre "Çocuk denecek yaşta alıştinldığı içkinin etkisi ile kısa zamanda yıpranan Murat l\; da- ha Revan seferi vıllannda gut hastahğı- na tutulmuş ve felç geçirmiştir." Şimdi size. güzel rastlantı ile elime geçen bir yapıttan söz ederek. bu padi- şahın ıcığını cıcıgını gözleriniz önüne sereceğim: Dostum şair ve yazar Ömer Nida'nin son günlerdeyayımlattığı altı kitabından bin olan PadişahlarTaşlaması'ndan Sul- tan Murat IV ile ilgıli şu dızeleri birlik- te okuyalım istiyorum: Dördüncü Murat tahta çıkınca sünnet edildi iic-beş gün sonra yacanıyandığından ya kafası bozulduğundan olacak gaddar mı gaddar oldu başlayınca kasaplığa-pardon padişah- lıga örnegin çıkarken Revan seferûıe öldürttü Beyazıt ve Kasım kardeşleri- ni ve Bağdat seferine giderken Süleyman kardeşini de boğdurarak ellerini şöv le bir oğuşturdu sultan baktı ki İbrahim kardeş tımarhanelik deli dokunmadı cancağızına ama sel gibi kanlar akıttı Devlet-i Os- manivc güneşin bahşını beklemeden yudumladı içkisini sabah akşam de- meden ve çektikçe kafayı hazret Ama durur mu hiç padişahımız hırsı- nı alamamış Nefi'yi boğdurup denize attırdı hemen Şimdi düşünüyorum. kültürsüz yetki- lilerin İstanbul Kanattanmın Altında ad- lı filmde. IV. Murat'ın kötülendiğini ile- ri sürülen sav lannın yetersizliğini, tutar- sızlığını dile getirdikten sonra anlatmak istediğim bır gerçek var. O da şu: Os- manlı padişahları. kendi çıkarlan. afra tafralan, saray yaşamlanndaki asma kes- me olayları dışında. halkına. düşünce alanında nclcr gctirmişlcrdir, söyler mı- siniz? Fatih Sultan Mehmet. bize İstan- bul gibi nefis bir armağan dışında pek bir şey getirmemiştir. Saray. oldum bittim kara cahil hacılar hocalarelinde saygın- lığını yitirmiştir. Batı düşrnanlıgı, dola- yısıyla bilimdüşmanlığı, 3. Selimdöne- mine kadar sürmüştür. Çağdaş dünva yaşamına, ilk kapıyı açan Atatürkolmuştur. Çağdaş uygarlı- ğa gönül bağlamış bir deha olan Atatürk'le karşılaştırdıgırmz zaman. padişahlanmızın büyük bölümü zavaliı kalmaktadır. ALINTILAR TAHStN \X CEL Sikke ve Dolar Her şeyin açıklamasını tarihte aramak sakat bir tu- tumdur: açıklamatarı eksık ya da yanlış bir tarih bil- gisine dayandırmak daha da sakattır; tarihi hep ay- nı biçimde yaşanması gereken bir gerçeklik gibi sun- maksa. sakatlığı da aşar. Ama üç tutumun üçünü bırden benımseyenlerimiz bıle çıkıyor. Kültür Baka- nımız Agâh Oktay Güner de en azından istanbul Ka- natlarımın Altında adlı filme ilişkin demeçlerinde, ay- nı yönehmi paylaştığını göstermekte. Hatta. Cumhu- nyet'te (9.6.1996) "Zavallılar vegafillersürüsü"baş- lığı altında özetlenen konuşmasından da anlaşıldığı gibi. herkesi geride bırakıyor bu konuda. Neden der- seniz, tarihi yaşanan bir gerçeklik sayanlar bile, ara- da bir belgelerin tanıklığına başvurma gereksinimini duyarlar, oysa bakammızın demeçlerinin tek somut göndergesi istanbul Kanatlarımın Altında, onu da hiç görmemiş. Hiç görmeaıği bir filmin sağladığı ola- naktan yararlanarak toplumumuzu "kendi kültürde- ğerierıne karşı tam bır yabancılaşma ve şuursuzluk içinde zaman tüketen bir kalabalık" olarak niteliyor ve hem bu "zavallılar sürüsü "nden uzaklığını, hem kendi yerinin özelliğini vurgulamak ıçin, "Ben tanhı- min büyüklüğüne inanıyorum, milletimin büyüklü- ğüne inanıyorum. Osmanlı sarayında asla cinsi sa- pıklık olmamıştır" dıye kesıp atıyor, yanı, açık açık, ö//g/karşısında/nanc;n üstünlüğünü kesinliyor. inan- cı da, söylemeye gerek var mı, bilmem, paşa gönlü- ne göre düzenliyor: Ben böyle diyorsam, böyledir. "Tarihim... Milletım..." diye konuşmasından da belli değil mı? Unlü bakammızın tam olarak tarihte, yani geçmiş- te yaşadığı sonucunu mu çıkarmalı bundan? Hayır. "/VM/ef'imizi "yabancılaşma ve şuursuzluk içinde za- man tüketen" kalabalık olarak tanımladığına, Os- manlı sarayının prenslerının cinsel sapıklıktan arınmış olarak üç kıtada at koşturdukları dönemde de "mil- let" kavramı bile doğmamış olduğuna göre, ya bü- yüklüğüne inandığı milletin bızimki olmadığını kesin- lemek gerekır. ya da kendisinın geçmişte bile değil, gerçeklikten soyutlanmış, düşsel bir tarihte yaşadı- ğını. Osmanlı'nın "milletımizin büyük iftiharı, dünyanın tanıdığı en soylu, en ehil, en namuslu aile" diye ni- telenmesi daha çok ıkincı olasılığı doğrulamakta. An- cak birtakım sorular da getırmıyor değil. Dünya. söy- lenenın tersine, Osmanlı'yı "en soylu" aıle dıye tanı- masa bıle, biz öyle tanıyalım, taht uğruna kardeş ve oğul boğdurtmayı da bunun kanıtı sayalım, ama "en ehil" ve "en namuslu"nerden çıkıyor? Büyük ailenin üyelerinden kıminin savaşta, kıminın güreşte, kimı- nin marangozlukta. kımınin sazda ve sözde üstün ba- şarılar sağladığı doğru; ne var kı. ilgı alanları böyle- sine çeşitlenince, "ehil" niteligi bir hanedan özellığı olmaktan çıkar. "En mamuslu" için de böyle; örne- ğin Vahdertin hanın Mustafa Kemal ve arkadaşla- n ıçin ölüm fermanı çıkarması ingiliz dostlarına veri- len sözün yerine getirilmesi bakımından bir namus- luluk gereği, Kurtuluş Savaşı sonunda ülkesini bıra- kıp kaçması yiğitliğin dokuz kuralının birden uygu- lanması sayılabilir, ama tüm aile neden "en namus- lu " olsun ki? Namusu basamaklandırmak niye? Agâh Oktay Güner'in ailesi daha az mı namuslu? Benim ailem daha az mı namuslu? Agâh Oktay Güner, Türkiye'de dil devrimı girişımıy- le "nesiller arasındaki köprünün yıkıldığını, dünyanın hiçbir yerinde Türkiye'de olduğu gıbı kendi klasıkle- rinı sözlük yardımıyla okuyan bir aydın tipi bulunma- dığını" söylerken de gerçeklçrden soyutlanmış bir dünyada yaşadığını kanıtlamakta. Öyle ya, Osman- lıcanın yainız artsüremlilik içinde değil, eşsüremlilik içinde de bildırişimi zorlaştıran bir yapay dil olduğu- nu, hiçbir biçimde Türkçenin bir evresi sayılamaya- cağını bir an için unutsak bile, gerçek tarihin, her şey gibi dillerin de zaman içinde değiştiğıne tanıklık etti- ğini yadsıyamayız; nerdeyse "klasik" kavramının ken- disiyle özdeşleşmış eskil Yunan yapıtlarının bugün "ö'lü" sayılacak oranda değişıp dönüşmüş bir dilde yazılmış yapıtlar olduğunu da, dünyanın birçok ye- rinde. bu arada Batı Avrupa ülkelerinde, ancak söz- lük yardımıyla, hatta çevirilerinden okunan nice kla- sikler bulunduğunu da. Yazınlar (örneğin masallar), savaş (örneğin ok, kı- lıç, kalkan kullanımı), oyun (örneğin güreş ya da fut- bol), yeme içme (örneğin alkol) biçimleri gibi ekinsel veriler arasında halktan halka öylesine belirgin bir süreklilik gözlemlenirken, Agâh Oktay Güner'in "Ev- rensel kültür diye bir şey yoktur. Evrensel değerler vardır", diye kesip atarak örneğin ekmeği, tereyağı- nı, futbolu ve kitabı bize atalarımızdan gelen yüce Türk kültürünün özgül öğeleri mi, yoksa yalnızca bı- rer evrensel değer mi saymak gerektiği konusunda bizi ikircilliğe düşürmesine gelince. kendisıyle aynı dünyada yaşadığımız konusundaki kuşkularımızı büsbütün arttırıyor. Bu bakımdan, "En büyük mutlu- luğum Müslüman ve Türk kimliğimle mezara gıtmek olacaktır", diye buyurması, ölümü bir "asude bahar ülkesi", mezara ayaklar önde ve yere koşut biçimde gitmeyi bir Kâğıthane safası olarak düşündüğünü göstermesı yanında, hiç değılse yaşamın son anın- da titreyip kendine dönerek bu ülkenın insanlarının yüzde doksan dokuzunun doğal kımliğıne kavuşma, yani yanılsamadan gerçeğe gelme özleminin anlatı- mı olarak da ilginç geliyor bize. Ama. 1996Türkıyesi'nde. sikkenin bir yüzü de do- lar: bunca seçkin kazıbilimcı, sanat tarıhçisi ve mi- marımızın yayımladığı bildıriyı okuduktan sonra (Cumhuriyet, 15.6.1996), gözlerimiz açılır gibi oluyor: ünlü bakammızın kendisine bağlı olan Kültür ve Ta- biat Varlıklannı Koruma Yüksek Kurulu'ndan "Türk- islam mımari örneklerinin yıkılmadan onarılma kura- lından vazgeçilmesi", vb. türünden kararlar çıkabil- diğine göre, daha nıcelerı gibi o da bugüne tarihten, anamala Müslüman ve Türk kimliğinden daha çok değer veriyormuş izlenimini uyandırıyor insanda. Ne dersıniz, bu yıllanmış millet, tarih ve dil söylem- lerı. anayolda anamalın gemısinı daha çabuk ve da- ha kıyak yürütmek amacıyla, biz garıbanlar için yine- lenen köse masalları olmasın? niasreddin Hoca Ödülü, Boratav ve Başgöz'ün Kültür Servisi - Nasreddin Hoca ve Turizm Dernegı'nın "Na.sreddin Hoca Onur Ödülü". halk kültürü ve halk bılimi alanında çalışmalar vapan Prof. Dr. Pertev Naili Boratav ve Prof. Dr. İlhan Başgöz'e verildi. Seçıcı Kurulu'nu Prof Cevat Çapan. Prof. Bozkurt Güvenç. Nasreddin Hoca ve Turizm Derneği Başkanı Knıet Şenoğlu. TOBA\' Genel Başkanı Tamer Levent. Nasreddin Hoca Etkinlikleri Danışma Kurulu üyeleri Cengiz Bektaş ve Tan Oral'ın oluşturduğu ödül. Nasreddin Hoca ve Türk mızahı alanında bilımsel ve sanatsal çalışmalan değerlendirmek. yeni çalişmalara ortam hazırlamak. gençlerı bu alanlarda çalışma yapmaya özendirmek ve uluslararası ilişkileri geliştirmek amacıyla veriliyor. Boratav ve Başgöz'e ödülleri. 5-10 temmuz tarihleri arasında düzenlenen Uluslararasi Nasreddin Hoca Şenlıği'nde verilecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear