02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni. Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çetinka>a# Yazıışlerı Müdurlerı ıbrahim Yudu (SorumluKDinçTayanç 0 Habcr Merkezi Müduru Hakan Kara 9 Görscl Yönetmcn Fikret Eser Dış llahcrler: Ergun Balcı • Istıhbarat Cengiz Vıldırım 9 Ekonomı Bülent Kı/anlık 9 Kültür Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir V ücelman 0 Makaleler Sami Karaören 9 Düzeitme AbdulUh V a/ıcı 9 Fotoğraf Erdüğan Köscoğiu • Bılgı-Bclcc Edibe Buğra 9 Yun Haterlcrr VtehnTet Faraç YajınKurulu Orhan trinç. Oku> Kurtböke. Hikmet Çetînka\a, Şükran Soner. Ergun Balcı. Dim;Tayanç, İbnhim Nıldız. Orhan Bursalı, Muslafa Balb», Hakan Kara. AnkaraTcmsılcısı Mustafa Balbay 9 Habcr Müdûıû. Dogan Akın Ataturk Bulvan No 125. Kal 4. Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020 (7 hat). I aks 4195027 9 Izmır Tcmsılcısr Serdar Kı/.ık, H. ?ıya Blv 1352 S. 2 3 Tel 4411220, Faks 4419117 9 Adana Temsılcısr Çetin Yiğenoğlu, Inonü Cd. 119 S No I Kat 1. Tel 3522550. Faks. 3522570 Müessese Müdünı. Erol Erkut 9 Koordınatör Ahmet Korulsan 9 Muhasebe Bülent Yener 9 Idare HÛKyin Gürer 9 Işletme: Öoder Çelik 9 Bılgı-lşletn Nail tnal 9 Bilgısayar Sıstem Mürövet ÇOer MEDVA C: • Yönetım Kurulu Başkanı - Genel Müdür Cilbin Erduran 9 Koordınalör Reha 1jitmu 9 Genel Müdur Vardımctsı Miw Akdağ Tel 514 07 53 - 51395 80-5138460-61,Faks: 5118466 \a)ınıla\aıı >e Baıan. ^ ent Gun Haber Aıansı, Basın \e Vayıncılık A $ Türkocağı Cad 39 41 Cagalogiu 34334 Isl PK. 246 IsJanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hall 1-ak» (0 212ı 513 85 95 17HAZİRAN 1996 İmsak: 3.24 Güneş: 5.24 Öğle: 13.12 Ikındi: 17.10 Akşam: 20.46 Yatsı: 22.37 Ozon tabakası kurtarıyor • LONDRA (UBA) - Ozon tabakasınm başlıca düşmanı kloroflorakarbon gazının (cfcs) atmosferdeki oranının 1995 itibanyla yüzde 1.5 düştüğü bildirildi. Ingiliz Economist dergısinin haberine göre cfcs kullanımına getinlen yasağa sıkı sıkıya uyulursa 2050 yılında ozon tabakası 1970'tekikalınlık seviyesine ulaşacak. Gelişmiş ülkeler. Ocak 1996"da ürünlerde ve fabrikalarda cfcs kullanımım tamamen durdurdular. Kerpiçe dönüş • tSTANBUL(AA)- Kırsal kesitnde konut yapımında yogun olarak kullanılan kerpicin, kentlerde toplu konut inşaatında da kullanılması için yapılan çalışmalardan olumlu sonuç alındı. İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Bilge Işık, modern kcrpiç "alker"in toplu konutlarda kullanımı konusunda fizibilite çalışmalan yapıldığinı belirterek "GAP bölgesinde 10 yılda, 10 milyon nüfus artışı bekleniyor. Demir, çımento gibi diğer yapı malzemelerinin üretim yerleri bölgeye uzak. Yerli malzeme ile yapılırsa malzeme taşıma maliyeti, dolayısıyla konut maliyeti de düşer" dedi. Yaşam süresi uzadı • ANKARA (AA) - Devlet Planlama Teşküatı'na (DPT) göre, Türkiye'de geçen yıl haziranda yüzde 1.71 olan yıllık nüfus artış hızı, bu yıl aynı ay itibanyla yüzde 1,68'e gerilerken ortalama yaşam süresi de • son bir yılda 111 gün uzadı. DPT venlennden derlenen . bilgilere göre, Türkiye'nin geçen yıl haziran ayında 61 milyon 644 bin kişi olan nüfusu, bu ay 62 milyon 697 bine ulaşırken nüfus artış hızında yüzde 0.03'lük bir düşüş yasandı. Son bir yıh kapsayan Haziran 1995 - Haziran 1996 dönemini içeren demografik değişimler incelendiğinde, Türkiye'de aynca 67 yıl 10.8 ay olan ortalama yaşam süresi de 111 gün daha artarak 68 yıl 2.5 aya uzadı. Dünyada nükleer enepjinin payi • BURSA (AA) - Dünyada üretilen elektrik enerjisinin yüzde 17'sinin nükleer reaktörler tarafından üretildiği bildirildi. Istanbul Teknık Üniversıtesi Nükleer Bilimler Anabilim Dalı Başkanı Prof. DT. Şarman Gençay, TlSK'in aylık yayın organı İşveren' dergısinde yer alan açıkJamasında Türkiye'de elektrik enerji talebınin 1992-2010 yıllan arasmda 205 veya 270 milyon Kwh olacağının tahmın edildiğini kaydetti. Soya yağlı göğüster • NEVVYORK(AA)- Silikonla doldurulan göğüslenn kanser yaptığı yolundaki iddialann yaygınlaşması üzerine bu alanda yeni bir deney başlatıldı ve göğüslere silikon jeli yerine, soya yağı doldurulması gündeme geldi. Konuyla ilgili göruşlerini açvklayan operatör doktor Roberto Viel, "Soya yağı doldurulmus gögüslerin, silikon göğüslere oranla çok daha doğal bir görünüme sahip olduklannı" söyledi. Guatr, Abanf ta tartışılacak • ANKARA (ANKA) - lyot yetersizliği nedeniyle olusan hastalıklann önlenmesi amacıyla bir calışma yürüten Sağlık Bakanlığı, ahnması gereken önlemlerin tartışılacağı bir toplantı düzenleyecek. Sağlık Bakanhğı'ndan edinilen bilgilere göre 26 haziranda Abant'ta düzenlenecek ve Sağlık Bakanı Yıldınm Aktuna'nın açılış konuşmasını yapacaği toplantıya üniversite öğretim üyeleri, hekimler, sağlık müdürleri katılacak. Türkiye'de 194O'lı yıllarda yüzde 5 olan topraksız aile oranı, 199O'lı yıllarda yüzde 27'ye yükseldi Toprak Bayramı'na topraksız kııüama• Çiftçiyi Topraklandırma Yasası'nın 51. yılında, tanm alanlannın savurganca talan edildiğine dikkat çeken uzmanlar, 2000'li yıllarda Türkiye'nin en temel sorununun topraksızlık olacağını belirterek, kırsal yerleşim alanlannda yeni çekim merkezleri oluşturulmasını istediler. IZMlR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - topraklannın savurganca talan Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu'nun kabul edilişinin üzerinden tam 51 yıl geçti. 194O'lı yıllarda topraksız ailelerin oranı yüzde 5 iken 199O'lı yıllarda yüzde 27'ye yükseldi. Bitlis, Kars ve Diyarbakjr'da topraksız ailelerin oranı yüzde 50'lerin üzerinde görünüyor. Tanm edildiğini belirten uzmanlar, 2000'li yıllarda Türkiye'nin en.temel sorununun topraksızlık olduğunu belirtiyor. Çiftçiyi Topraklandırma K.anunu 1945 yılında çıkanlırken amaç, topraksız köylüyü toprak sahibi yapmaktı. Ancak geçen yıllarda çiftçi elindeki topraklan da yitirdi. Ziraat Mühendisleri Genç Oluşum Gnıbu'nun yaptığı araştırmaya göre üreticinin topraksız kalmasının nedenleri yalnızca çevre kirliliği, erozyon ve çölleşme değil. 1961 Anayasası'nın 37. maddesi. "Devlet, toprağuı verimli olarak isletilmesini gercekleştirmek ve >eterli toprağı olmayan çiftçiye toprak sağlamak amacrv la gerekli önlemleri alır" demesine karşın 1973 yılına değin bu konuda çok fazla bir gelişim olmadı. 1973'teçıkanlan 1757 sayılı Toprak Reformu Kanunu 1978'de yürürlükten kaldınldı. 1982 Anayasası da soruna geniş yer vermesine karşın vanlan sonuç, köylünün giderek topraksızlaştığı. AcıtaMo 194O'lı yıllarda topraksız ailelerin oranı yüzde 5, 1963'te yüzde 8.5, 1973'te yüzde 14.5. 1991 yılında yüzde 27. Topraksız ailelerin Türkiye ortalaması yüzde 27 iken bu oran, Doğu ve Güneydoğu'da yüzde 50'lerin üzerine çıkıyor. Bitlis'te topraksız aile oranı yüzde 57. Kars'ta yüzde 51. Ağn'da yüzde 44, Diyarbakır'da yüzde 45 olarak görülüyor. Ziraat Mühendisleri Genç Oluşum Grubu Raporu'nda, kırsal kesimde yaşayan insanlara biraz toprak ve küçük bir hayvancılık işletmesi vererek yörelerinde kalacağı ve kentlere göç etmeyecekJeri yaklaşımının da yanlış olduğuna dikkat çekilerek şu görüşlere yer veriliyor: "Insanlan geçinemeyecekleri kadar küçük bir arazi sahibi ederek bulunduğu vörede rutmak olası değildir. Öncelikle bü>ük toprak sahipliği ve ciice işletmecilik tasfıye edilmelidir. Kırsal yerleşim ve gelişmeyi özendirmek için yeni örgütler kurulmasuıa gerek yoktur. Kurulu örgütler, islevsel hale getirilmelklir. Kırsal yerieşim alanlannda yeni çekim merkezleri oluşturulmalıdır. Tanm topraklannın savurganca kullanılmasu gelecekte korkunç gelişmelere neden olacaktır. Topraksızlık 2000'li yillar Türkiyesi'nin en temel sonınlanndan biri olacaktır.'" Verimli topraklann, tanm alanlannın gereğı gibi işletilmesini sağlamak için çiftçiye verilmesiyle ilgili anayasa hükümleri. kanunlar yönetmelikler göz ardı edilince üretecek olan topraksızlaştı. Geriye, topraksız insanlara Toprak Bayramı'nı "kutlamak" kaldı. Doruktaki sessiz konuklar Bugünlerde İsviçre'deki VV'eisshorn dağının doruklannda 50 konuk var. Ancak bu konuklar, yaz-kış Alplerin zirvelerini ziyaret eden diğer konuklardan biraz farklı. Ne kayak yapıvorlar. ne de gûrültü. Bunlar sessizce oturup. çe\Telerini saran karlı ârveleri izlemekle ^atiniyoriar. İsviçre'nin Arosa kenti yakınlanndaki dağın konuklan sanatçi Robert İndermaur'un açöğı sergide yer alan 50 heykelden oluşuyor. (Fotoğraf: RELTERS) Uzmanlar, derinin yaşlanmasmda en büyük etkenin güneş olduğunu vurguladılar 'Güneş ışınlarındaıı korunun 9 İstanbulHaberServisi-tçınde bulunduğu- muz yaz mevsiminde birçoğumuz deniz kı- yısına gidıp güneşlenmeyi, bronzlaşmayı ha- yal ederken uzmanlar, güneşten mümkün ol- duğunca sakınılmastnı öğütlüyor. Derinin yaş- lanmasında birinci derecede etkinin güneş ol- duğuna dikkat çeken uzmanlar, "Derimizin er- ken yaslanmasını istemi)«rsak, mutiakagüneş- ten korunmalrş ız~ dediler. Aynca, bu konu- da özellikle çocuklann eğitilmesi gerektiğı vurgulandı. Uzman Estetisyenler Denıeği güneşin za- rarlı etkileri ve alınacak önlemler konusunda bir seminer düzenledi. Türkiye Spor Yazarla- n Demeği Sosyal Tesisleri'nde yapılan semı- nerde, özellikle güneşin derinin yaşlanması- na olan etkisi vurgulandı. tstanbul Deri ve Zührevı Hastalıklar Derneğt Baskanı Prof. Dr. Ertutnıl Aydemir, güneşin tek yararlı et- kismın D v itamini dönuşümü olduğunu söy- ledi. Güneşin insanlan psikolojik olarak ra- hatlattığına da dikkat çeken Aydemir, "Gü- nesin en dik getdiği saatler, 11-1S arası. Bu sa- arkrdc çok dikkat edilmeli ve mümkün oldu- ğunca güneşe çıkılmamalı" dedı. Prof. Ayde- mir, deriye gelen güneş ışınlannm uzun sü- reli birikiminin deride yıkıntılara yol açtığı- na dikkat çekerek güneşin etkilerini şöyle sı- raladı: "Güneş normal insanda kısa sürede yanık meydana geririr. Denizseviyesindeöglen saat- lerinde 20 dakika güneşte kalmak. derinin kı- zarmasına neden olur. Daha uzun sürede, şiş- mc ve kızanklıklar oluşur. Uzun vadede gü- neş.esmerteşmeye nedenolur. Deri,güneşin za- rarlı etkilerinden kendini kurtarmak için ka- lınlaşır. Işığa hağlı >aşlanmatargörülür. Zaman içinde deri incelir, madaşır, yaşlanır, açık-ko- yu renkte lekeler, çiller meydana gdir." Istanbul Den \e Zührcvi Hastahklar Der- neği Genel Sekreteri Doç. Dr. NahideOnsun, deride yerçekimmin etkisiyle sarkma, güne- şin etkisiyle de kmşıklıklann meydana gel- diğini kaydetti. Güneşe çıkarken kullanılan konıyuculann önemine dikkat çeken uzman doktor Uhiye Anlganoğlu da çocukluktan itibaren koruyu- cukullanılması gerektiğini belirtti. Kozmetik- te saydam ve renksiz olan kimyasal konıyu- culann tercih sebebi olduğunu kaydeden Atıl- ganoğlu, ideal bir güneş koruyucusunun özel- liklerinı de şöyle sıraladr. • İstenmeyen dalga boylannı önlemeli. • Derinin üst tabakasına kolayca gırmeli ve sıkıca yapışmatı. • Suya, denize, terlemeye, buhariaşmaya \e sürtünmcyc dayanıkh olmah. • Etkısı uzun süre sürmelı. • Kokusuz ve renksiz ounah. • Uhraviyole ısınlarla bozulmamalı. Göç kuşatması altmda boğulan kentteki konutlann yüzde 50'si yasadışı Izmir, büyük bîr köye dönüşüyor CELALY1LMAZ tZMİR - Izmir, her geçen gün artan göç kuşatmasında boğuluyor. Kent nüfusunun yüzde 42'si gecekonduda ya- şıyor. Konutlann yüzde 50'sı- nin kaçak, yasadışı olduğu belirtiliyor. Gecekondu mafyasmın, sel felekatinde yıkılanlann ye- rine bile ev yapmasını kim- se önleyemiyoT. K.ent, meslek odalannca " büyük bir köye" benzetiliyor. Izmir'deki meslek odala- n, kent yapılaşmasını masa- ya yatırdı. Yapılan değerlen- dirmelerde geleceğe yönelik karamsarbirtabloçizildi. In- şaat Mühendisleri Odası, Mı- marlar Odası ve Şehır Plan- cılan Odası tzmir şubelerin- den alınan bilgıler, gecekon- dulaşmanın önlenemez hale geldiğini sergiliyor. Göçün temel gerekçeler- den biri olarak gösterildiği gecekondulaşma için İMO Tzmir Şubesi yetkilileri, ha- zırladıklan çalışmada şu gö- rüslere yer verdiler: "İzmir'e her yıl gelen 150 bin kişinin ko- nut gereksinimini karşılamak olası değil. Var olan toplu konut kooperatiflerinin en düşük ayiıködemeprogramlan bile, gelenlerin ma- Ggücünü ası>or. Bu insanlan gecekondu maf- yasımn eline düşürmeden, uygun bir kredi- lendirme düzeni ilebannak sahibi >apmanın projeleri oluşturulmahdır. Diğer j andan özel yap-satçılann vaptığı ve satamadığı konut stoku büyüyor. Doğaloiarak kooperaatif üye- liği despekülatifbov ut kazanıyor. Merkezi \ö- netimin. sağlıklı bir denetim sistemi vok. Oda- mız, kurumsallaşmış kooperatiilerie yapnğı protokoller kapsamında denetim vapıyor. Ancak, yeterli değil. Denetim mckanizması, yerel yöneticüerin iki dudagı arasındaki ica- zet olmaktan çıkarılmalıdır."" tMO Izmir şubesi yetkilileri, sel felaketin- den sonra aynı yerlerde kaçak yapılaşmanın sürdüğünü vurguluyorlar. 70 cana mal olan sel felekatinden bile dersalınmadığı şu söz- lerle dile getiriliyor: Dünya kentierinde kişi başına 7 ile 20 metrekare arasında yesil alan düşerken, İzmir'de bu oran 1.80 metrekare. Rakamlarla Kentte günde 25 dolaymda gecekondu yapıhyor. Kordon'a ilk apartman 1954'te yapılmış. Yani, çarpık kentleşme o tarihlerde başlamıs. Nüfus artış hızı yüzde 3. Her yıl 16 bin çocuk yeni derslik istemiyle ilköğretime katıhyor. 2000 yılında metropol nüfusunun 4 milyon olacağı tahmin ediliyor. 1992 verilerine göre kentlinin yüzde 72'si, tzmir dışı dogumlu. lOOkişiye 18tekfon, hekim başına 580 kişi düsmektedir. Belediye alan çapı 39 km., toplam yerleşim birim sayısı 702'dir.Nüfusun yüzde 20.7'si kırsalda, yüzde 79.3'ü kentte oturmaktadır. Izmir nüfusunun 2000 yılında 5.1 milyon ulaşacağı kestırilmektedir. ~ Gecekondu mafyasL burada da dentti- mi etinde tutuyor. İnsanlan hem yeni afet ko- nurJanna kaydediyoriar hem de sel yatağı ağzındaki kondulan yeniden yapmaya çalı- şıyoriar. Valilik \e verel >önetimler, bu konu- da dikkatli olmah. Siyasi partilere de sızmış olan mafyay a ödün vererek o\ avına çıkmak- tan vazgeçilmelidir." MimarlarOdası İzmirŞubesi'nden edini- len bilgilerde, lzmir'deki konutlann yüzde 45-50'sinın yasadışı olduğu belirtilerek çö- zümün kentsel arsa üretmek ve altyapı ha- zırlamaktan geçtiği kaydedildi. Yeni gecekondulaşma MMO İzrrur Şubesi yöneticılen ıse gece- kondu üretımının biçim değiştirdiğine dik- kat çekiyorlar. " Gecekondulaşma gecelik üretim olmaktan çıkmış, vapımı a> lar süren normal konuüar halinerîönüşmüşrür~ değcr- lendırmesıni yapan MMO yetkilileri. şu ger- çekleri vurguluyorlar: " tzmir, kentsel yeşil alan olarak çok yok- sul bir kent haline ğptirümiştir. Kültürpark, İnciraaltı gibi yeşil alanlar yapı alanına dö- nüştürülmeyeçalışılmaktadır. Kentte açıklık varatan kamu \apilan da rant öziemiyle iş merkezleri yapılmâk üzere hebaedümekle kar- şı karsı\ adır. Çağdaş dünva kentierinde kişi başına en az 7 ile 20 metrekare arasında ye- şil alan düşerken, İzmir'de bu oran L80 met- rekare/ kişidir." lzmir'deki sel felaketinın bir daha yasan- maması içinçözüm önerilerinı içeren birra- por hazırladıklannı ve ilgili makamlara ılet- tıklerini belirten MMO Izmır Şube yetkili- leri. konunun önemine dikkat çektiler. Ha- zırlanan raporun bir bölümü, şu göruşleri ıçeriyor: "kentin yeni bir felakel yaşamaması için havza ba/ında sel yataklannın nasıl ıslah ein- leceği, veşillendiriİeceği planlı olarak ele alın- mah ve u> gulama>a geçümelidir. İmar aiîı uy- gulanan bölgelcrde, drenaja yönelik kentsel altyapı yeniden elden gcçirilmelidir.. Kaçak yapdara>ol,su veenerji götürülmemeli, Lan- sizenerji kullanımı engeJlenmelidir. KenÜi bü- gilendîrilmeli, demokratik kablımı sağlan- mahdır." İzmır'deki sağlıksız kentleşmeyi körük- leyen gecekondu olgusunun toplumsal ko- nut sunumuyla önlenebileceğıni belirten §e- hir Plancılan Odası Şube Başkanı Tuncay Ka- raçorlu da "İzmir'de toplam nüfusun yüzde 58'i imarh, \iizde42'si degecekondularda ya- şamaktadır" diyor ve ekliyor: "1973 yılında haztıianan Nanm İmar Pia- nı'nın uygulanamaması, 1981 ve 1988 yılla- nnda re\iz\onu getirmiş, bu da Nazun İmar Pianı'nın yöniendiriciliğini kay betmesine ne- den olmuştur. Özerk bir nazım plan bürosu- nun kurulması ve bu büronun yasayla ta- nımlanarak yetkilendirilmesi son derece önemlidir. Al. imar-ıslah ve yıkım gibi kısa \adeli polirikalar terk edilmelidir. Kente yö- nelik göç, doğru yönlcndirilmeİL sağlıklı ve planlı kentsel geliştirmelere dönüştürülme- İidir. Na/jm planlarda yeşil alan olarak be- lirlenen bölgeler ağâçlandu-ıbnalıdır." TOPRAK BAYRAMI UNUTULDU Savaşlar doğayı da öldürüyorÜMtTOTAN İZMİR - Önünüze bir dünya haritası koyun. Sa- vaşlann, çatjşmalann, iç kar- gaşalıklann olduğu yerleri tek tek isaretleyin. Unuttu- ğunuz yerler olsa bile göz- lennize inanamayacaksınız. Ne kadar çok yerde ne ka- dar çok insan ölüyor dünya- mızda. Savaş denilince do- ğal olarak akla ilk gelen in- san oluyor. Ya doğa? Ekolojistlerin hazırladı- ğı raporlar, "savaş tannlan- mn yalnızca insanlan hedef ahnadığmr gösteriyor. Ar- tık toprak bayramlannın, çölleşmeyle mücadele et- kinliklerine yenik düştüğü günler yaşanıyor. Sıcak çatışmalann yaşan- dıği önemli bölgelerden bi- ri de Türkiye'de. Güneydo- ğu'da yaklaşık 15 yıldır ya- şanan acı, insan yaşamının temeli olan doğayı da gide- rek yok ediyor. Onca acı içinde gözden kaçanlar, ge- lecek kuşaklara bırakacağı- mız "miras"ın durumunu da gözler önüne seriyor. Munzur Milli Parkı Dünya ekolojistlennin ha- zıriadığı bilimsel raporlara göre Türkiye'de saptanan 3000 endemik yani bölge- ye özgü bitki türlerinden 1860 kadan Doğu ve Gü- neydoğu Anadolıî Bölge- si'nde bulunuyor. Munzur vadisinde 1968 yılında en- demik bıtkilerı korumak amacıyla kurulan Milli Park'tan belki birçoğumu- zun haberi bile yok. Bu park- ta meşe ormanlan, binlerce bitki ve çiçek türünün yani sıra ceylan, geyik, mavi til- ki, tavşan, keklik, kuşlar ve sürüngenleryaşıyordu. 4280 hektarlık alanı kaplayan ve "flora-fauna harikası 1 " ola- rak tanımlanan Munzur va- disi, dünyadaki konunun uz- manı bılim adamlannca çok iyi tanınıyor. Ama şimdi- lerde oralarda geriye ne kal- dığının hesabını kimse ya- pamıyor. Eski Yeşiller Partisi genel başkanlanndan Bilge Con- tepe, HABITAT11 için yap- tığı çalışmalardan alıntılar- la bugün yok olanlan anla- tıyor- "Paris, Berlin, Londra ve V'ıyana herbary umlannda koruma ahuıda tutulan bir- çokbitki,beim cansmaalan- lanmızda yok olup gidiyor. Türkiye meralannm yüzde 85'i Güneydoğu'da. Bu me- ralann çogu yok okiu. Do- ğu'da bir zamanlar 12 De yay ılmış 5 miKon koyun ya- şardL Çift kuy ruklu, morka- raman, ivesikoyıınu, kılkeçi- si, tiftjk yok olmak üzereter. Kovanlar, anlar yaylalar- dan kovuldu. Dünyanm bir- çok geri bıraktınlmış ülke- sinde de aynı sorunlar yaşa- myor. İç çabşmalar, savaşlar hepimizin olan dünyamızı cehenneme çevuiyor. Ulu- sal ve uluslararası örgütler, ekoioj istler,yeşiller,çevreci- ler bir araya gelip önce in- sanı, sonra insanın yaşama- sı için gerekli olan doğayı kurtarmanın yollannı bul- mabduiar." Bayram yenik dfiştû Savaşlar ve çatışmalann yani sıra teşvik edilen tü- ketim politikalannın sonu- cu olarak ortaya çıkan sana- yileşme de dünyanın başı- nı ağntıyor. Daha çok tüketim için da- ha çok sanayi, bitmez gibi görünen toprağın, suyun, havanın sonunu hazırlıyor. 16 Haziran Toprak Bayra- mı artık doyasıya kutlana- mıyor, Onun yerini 18 Haziran Dünya Çölleşme ile Müca- dele Günüalıyor. Ziraat Mü- hendisleri Odası, tanm top- raklannı tükete tükete artık sonuna gelindiği uyansını yaparken gelecek kuşakla- nn gereksinimlerini şimdi- den talan etmenın faturası- nı çocuklanmızın, tonanla- nrruzın ödeyeceği uyansını yapıyor. Büyük kentler daha çok tüketim için talan edildi. K.entleri doyuran bölgeler- den kaçıp kentlere sığınan- larla sorunlar daha da ağır- laşrı. Ozon tabakası delindi, ik- limler değişti. Yasanabilir alanlar çölleşti. Nükleer araştırmalarla her yer rad- yasyona boğuldu. Hiçbiri yetmedı. Hep savaşıldı. Birbinni yok edenler yaşamın temel unsuru doğayı hiç umur- samadı. Sonuçta dünyanın ınsanoğluna "dar geldiği'' günlere vanldı...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear