14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 HAZİRAN 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Otellerin el değiştirme hızı ve kumarhane sayısındaki artış, kaynağı belirsiz servetin yeni adresini açığa çıkanyor Kafa para turizmde aldanıyor• Akdeniz ve Ege'deki turizmciler, farklı sektörlerin turistik tesislere olan ilgisinin önemli ölçüde paravan şirketler yoluyla kara paranvn kârlı bir alanda değerlendirilmesi amacından kaynaklandığını savunuyorlar. katleri kara paraya çekiyor. Ismi- nin açıklanmasını istemeyen bir turizmci, bazı otellerin son yıllar- da sikça el değiştirmesine dikkatçe- MERİHAK İZMİR-Son yıllann gözde sek- törü turizm. kara para aklamamn da merkezi oldu. Kara paracılann. özellikle çok yıldızlı otel ile ku- marhane satın aldığı ve bir süre iş- letmesini yaparak daha sonra da sattığı belirtiliyor. Turizmciler ka- ra para aklayrcılannın sektörlerine yoğun ilgi gösterdiğini doğnıluyor ve Türkiye Otelciler Birliği Yasa- sı'nın bunun önlenmesi için bir an önce çıkanlmasım istiyor. Türkiye'deki kara paranın 3 kat- rilyonluk bir hacme sahip oldugu. Türkiye bütçesiyle yanştığı bildi- riliyor.Son dönemlerde özellikle Ege kıyılannda bazı otellerin sürek- li olarak el değiştirmesi ve sayıla- n giderek artan kumarhaneler. dik- kerek şunlan anlatıyor: Ispat edilerniyor "Dkiim taraflannda bazı otelle- rin bu tür amaç için kullanıldığını bifiyoruz. Biliyoruz, ama bunu ka- nıtlamak >a da somuta dökmek nıümkün değiL Örneğin Akbük'te kurulan ilk atellerden birisini tefe- ciler, sahibine borç vererek ele ge- çirdi. Çahştumakistedikrolmadı, iş yapamadılar. O otele bir gnıp gönderdik, re/jl olduk insanlara. Turizmin son dönemlerde büyük kâr getirmesibu kişflerin tştahını ka- bartryor. Otelciler birliği yasası çı- karsa durum önlenebilir. Ancak o da çıkardamıyor. Hükümetler bu ya- sa tasansını bir türiü TBMM'ye getirmiyor. İnsanın da aklına, aca- ba birileri engel mi oluyor sorusu geüyor." Turizmcilerkara paracıların sek- törlerine göz dikmesinden olduk- ça rahatsız. Akdeniz Turistik Işlet- meler ve Otelciler Birliği Genel Sekreteri Turgay Alp, bölgelerin- de 1989'dan bu yana otel yapımı- nın yoğunlaştığına dikkat çekiyor. Devletin imara açtıgı alanlar üze- rinde çok sayıda otel kurulduğunu belirten Alp, bu otellerin çoğunlu- ğunu tekstilciler, ithalatçı firma- lar ve müteahhitlerin yapmasının altını çizdi. Alp, otel yapanlann arasındagerçek firmalann olduğu kadar paravan şirketlerin de bulun- duğunu belirterek, tt İşte bunlar. sektörde kara para akbyor" dedi. Körfez krizinin yaşandığı dö- nemde, Akdeniz Bölgesi'nin geri- limden yoğun olarak etkilendiğini belirten Alp, 1994 yılına değin bir- çok otehn el değiştirdiğini belirti- yor. Buna karşın son dönemde ki- ralık otellerin sayısindaki artışa dikkat çeken Alp, şunlan söyledi: "Yatınmı birmemiş., yanm kal- mış tesisler kiralamyor. Patrun /ih- nrvetiyle işe giriyorlar. Bu işi bilme- dikleri için fiyatlan kınyorlar. İşte sektöre zararian, burada başbyor. Daha sonra vasıfsız personel çahş- nnyor.Giderle buiikte, hizmet stan- dardınıdüşürüyorlar. Sonra da dı- şanda davalar açılıyor. hizmetin kaütesizliğindenötürü. Ayncabu tip işletme sahipleri bölgede döşök fi- yatla haksız rekabete yol açıyor. Bundan da Türkiyeturizmi büyük oranda etkileniyor. Bundan kur- tulmak için kesinlikle otelciler bir- liği yasasına ihtiyaç var." Altyapılan yok Ege Turistik İşletmeler Derneği Başkanı Haluk Nişlioğlu da son zamanlarda yapılan işletmelerin büyük bir kısmının "kara para ak- lamaya yönelik" olduğunu savun- du. Tesislerin hiçbir altyapı birikimi olmadan yapıldığını belirten Niş- lioğlu. "Sonradagelipbizeağbyor- lar. Bu işi inceleyip yapsınlar. yapacaklarsa. Dışandandolduruş- larla, havası hoş diye, buna girelim diyerek bu işler olmaz. Parayı ak- hyor,ama geBryok. Yemeyebaşfayor bu sefer de. Sonra da elden çıkar- mak zonında kalıyorlar. Aynca, haksız rekabetegirenleronlar. Fahiş fiyat uyguluyorlar vefiyatkınyor- lar" diye konuştu. MÜSİAD üyeleri Ş. Urfa'ya "siyasi yatınm" yaparken, MESDER esnafta "müstakil" örgütlenmeyi genişletmeye çalışıyor Sermayeııin4 Refah\ yayma atağı• MESDER Genel Başkanı Durmuş Ali Eker, 183 şube ve yaklaşık 30 bin üyelerinin bulunduğunu ileri sürerek, amaçlannın 5.5 milyon esnaf ve sanatkân temsil etmek olduğunu ifade etti. CANAN SOYSAL Refah Partisi. MÜSİAD ile serma- ye kesiminde yaygınlaşmaya çalışır- ken, esnaf kesimi arasında vse Müs- takil Esnaf ve Sanatkârlar Derneği (MESDER) ile örgütlenme cabasına girdi. Birçok merkezde, Türkiye Es- naf ve Sanatkârlar Konfederasyonu "nun (TESK) görev sahasına girme- ye çalışmakla suçlanan MESDER, bu bölgelerde kendini esnaf ve sa- natkâr kesiminin yasal örgütü gibi göstermeye çalışıvor. MESDER yet- kilileri de MÜSfAD ile aralannda gerek siyasi gerekse ekonomik göıüş- lerde hiçbir aynlık bulunmadığinı ka- bul ediyor. TESK. yetkilileri ise söz konusu demeğin RP ile organik ba- ğı bulunduğunu ve belli siyasi gö- rüşe hizmet ettiğini belirtiyorlar. MESDER Genel Başkanı Durmuş AH Eker, demeği yaklaşık 15 ay ön- ce kurulduklannı, 183 şube ve yakla- şık 30 bin üyelerinin bulunduğunu ileri sürerek, amaçlannın 5.5 milyon esnaf ve sanatkân temsil etmek oldu- ğunu ifade etti. TESK'in birdevlet ku- ruluşu gibi çalıştığını ve bugüne ka- dar esnaf ve sanatkâr kesiminin so- runlannayönelik hiçbir çözüm getir- mediğini öne süren Eker, "Biz ealen ve başıboş durumda bulunan esnaftn genel bir sistem içinde yeniden yapı- lanmasınısağlamakistiyoruz" şeklin- de konuştu. Bunu da "ahilik" siste- mini yeniden hayata geçirerek yap- mayı planladıklannı kaydeden Eker. aynca gümrük birliğine karşı olduk lannı ve ilköğretimin 8 yıla çıkanl- masını ise mesleki eğitimi ortadan kaldıracağı gerekçesiyle istemedik- lerini sözlerine ekledi. Eker, MÜStAD'ı kardeş kuruluş gördük- lerini ancak organik bağlan olma- dığını öne sürerek u Aynca RP ile de bir baglantımız yok" dedi. TESK tstanbul Birliği Genel Sek- reteri Irfan Bozkurt ise TESK'in 507 sayılı yasa çerçevesinde kurulduğu- nu ve Türkiye'nin her noktasında her siyasi görüşten esnafin yasal kurumu olduklannı ifade etti. MESDER m ise 2908 sayılı Demekler Yasası'na göre oluşturulduğuna dikkat çeken Bozkurt. söz konusu demeğin son 4- 5 aydır bazı yörelerde TESK'in gö- rev sahasına girdiğini ve esnaf sanat- kârlar arasında speküasyonlara yol açtığını belirrti. Guneydoğu Anadolu'nun pek çok merkezi gibi yaönmsı/lık ve işsbdiğin pençesinde yaşayan Ş. Lrfa'da radikal dinci eğilimi Refah sermayesi de körükJeraeye başfadı • Refah'a yakın sermayenin TÜSİAD'ı olarak nitelendirilen Müstakil Sanayici ve Işadamlan Derneği'nin (MÜSlAD) geçen hafta bölgeye düzenlediği geziden Şanlıurfa'ya iplik fabrikası yapılmasıyla ilgili birproje çıktı. TÜSİAD,TOBB. İSO ve İTOgıbı özel sektörü geniş ölçekte temsil yeteneğine sahip örgütlerin Doğu ve Guneydoğu Anadolu'ya yaptığı gezılerden yatınma dönük hiçbir sonuç alınamayınca, Refah Partisi'nin özel sektördeki uzantısı olarak bilinen iş çevreleri, siyasi yatınm fırsatı- nı kaçırmadı. Bugüne kadarTürkiye'nin pek çok sa- nayi devinin de katılımıyla gerçekleştiri- len inceleme gezileri turistik olmaktan öteye gidemedi. Ancak Refah'a yakın sermayenin TÜSlAD'ı olarak nitelendi- rilen Müstakil Sanayici ve lşadamları Derneği'nin (MÜSlAD) geçen hafta böl- geye düzenlediği geziden Şanlıurfa'ya iplik fabrikası yapılmasıyla ilgili birpro- je çıktı. Söz konusu projeye göre, 3'ü Is- tanbul. 4'ü Bursa'dan olmak üzere 7 işa- damı, Şanlıurfalı 4 işadamıyla birlikte ()rganize Sanayi Bölgesi içinde yer alan 100 dönümlük arazi içinde bir iplik fab- rikası ve bir iplik boyama fabrikasıyla, en- tegre tesisler kuracak. MÜSlAD üyele- rinin yine Sanlıurfa'da kurduklan bir bi- ber fabrikasının yanı sıra Bursa'da da tekstil, turizm ve sigorta sektörlerinde fa- aliyet göstermesi planlanan şirket proje- si bulunuyor. MÜSlAD Başkanı Erol Ya- rar, GAP bölgesine yaptıklan gezi son- rası yaptığı açıklamada bunun diğer işa- damları oluşumlannm yaptığı gibi turis- tik bir gezi olmadığını belirtti. MÜSlAD üyelerinin bölgeye olan yatınmlannın bundan sonra da artacağını öne süren Ya- rar. yme aynı ilde daha önce kurulan bi- ber fabrikasında salça, konserve ve don- durulmuş gıda üretimi için yatınm yapı- lacağını kaydettı. 11 MÜSlAD üyesinin ortakhğıyla kurulması planlanan iplik ve iplik boyama fabrikasının yapırnına en geç bir yıl içinde başlanacak. MÜSlAD Şanlıurfa Şube Başkanı Müfrt Yetkin ise şu anda Organize Sanayi Bölgesi içinde bulunan 100 dönümlük arazinin Fızibili- te çalışmalannın tamamlandığını belir- terek. amaçlannın bugüne kadar yeterli şe- kilde gelişemeyen Şanlıurfa'yı layık ol- duğu yere getirmek olduğunu ifade etti. Şu anda finansal konular hakkında hiç- bir şeyin belli olmadığını vurgulayan Yet- kin, projenin henüz çok yeni olduğunu ve arsanın alımı içinön anlaşma imzalandığını söyledi. Söz konusu yatınm MÜSİAD üyelerinin ilk ortak yatınmı değil. Orneğin Bursa'da küçük ve orta ölçekli fırmalann ortaklıgın- da, tekstil, tunzm ve sigorta sektörlerin- de faaliyet gösteren üç şirket kurulma aşamasında. 6.5 milyar dünyalının cüzdanı boş çıktıHÜLYAGENÇ HABITAT konferansı için dünyanın çeşitli ülkelerinden Istanbul'a gelen de- legelerin sayısının beklenenin altında kalması ve onlann da başta ahşveriş ol- mak üzere tunstik aktivitelerden uzak durması, konferansın getireceği canhlı- ğa bel bağlayan turistik işletmeleri ha- yal kınklığına uğrattı. Konferansa 25 bin kişi yerine 13 bin kişinin katılması aylar önceden rezerve edilen otellerin bir- çoğunun boş kalmasına neden olurken emniyet güçlerinin, "HABITAT vadisi- nin dişına çıkanlan koruyamayız" şek- lindeki uyanlan, konferansa katılanla- nn bireysel ve küçük gruplar halinde şehirturlannakatılmasınaengel oldu. ts- tanbul 'daki belli büyük mağazalann. dü- zenlenen şehir turlannı tekellerine alma- sı da turistik eşya satan esnafin tepkisi- ne yol açarken 'HABITAT vadisi'nde konferansa katılan ülkelerce kurulan standlar, 3. Dünya ülkelerinden gelen- lerin alışverişten çok satışla ilgilendik- lerini ortaya koydu. Otellerin 1-16 haziran tarihleri arasın- da kapasitelerinin yüzde 70-80 oranın- da dolu olduklannı açıklamasv üzerine bu dönem için yapılan turistik başvuru- lan reddettiklerini bildiren seyahat acen- telen, bu dunımun turist sayısının düş- mesine neden olduğunu belirtiyorlar. Rezervasyonlann iptal edilmesinin ar- dından kendilerine gelen yeni başvuru- lan değerlendirdiklerini vurgulayan se- yahat acenteleri, HABITAT vadisi dışın- daki otellerde yapılan rezervasyonlann yüzde 70'inin sonradan iptal edildiğini kaydettiler. Büyük Tarabya Oteli'nde yaptmlan rezervasyonlann tamamı ip- tal ettirilirken konferans öncesinde 100 kişilik rezenasyon yapan Akgün Otel'de yalnızca 30 kişi kaldı. 200 kişilik rezer- vasyon yapan Büyük Sürmeli Otel'de kalanlann sayısının ise 100'ü bulmadı- ğı belirtiliyor. "İstanbul'a hoşgeldiniz" pankartian asarak konferansa katılan ziyaretçilerin gelmesini bekleyen Kapalıçarşı esnafı, son 10 gündür satışlann tamamen dur- masını HABITAT organizasyonundaki aksaklıklara bağhyor. Birçok büyük ma- ğazanın HABITAT organizasyonuyla aylar öncesinden iş bağlantılan kurduk- lannı belirten Kapalıçarşı esnafı, orga- nizasyon tarafından düzenlenen şehir turlan sırasında otobüslerin belli ahşve- riş merkezlerinin önüne çekilip, "yanm saatserbest"bırakıldıklannı hatırlatarak. "Bu sürede ancak orayi gezebiliyoriar. Çe\ redeki diğer dükkânlarla ilgiİenmi- yorlar" diye konuştular. 13 bin HABITAT ziyaretçLsi İstanbul'un ekonomik yaşamına canhlık katamadL ÇEFTÇI DOSTU/SADULLAHUSUMİ ANTALYA - Dünyanın gelişmiş ülke- lerinde çiçeğe büyük sevgi ve talep var. Amerika, Japonya, Almanya, Kalya, Fran- sa ve ingiltere'de insanlar çiçekle yatıp çiçekle kalkıyorlar. Dünyada her yıl 35 ile 40 milyar dolarlık çiçek üretiliyor ve tüketiliyor. Yapılan hesaplara göre çiçe- ğe olan talep, ilgi heryıl giderek artacakJ... En çok çiçek tüketen ülke Japonya. Yılda 7 milyar 200 milyon dolarlık çiçek pazarlanıyor. Amerika 6 milyar 800 mil- yon dolarla ikinci, Almanya 4 milyar 200 milyon dolarla üçüncü, halya 3 milyar 400 milyon dolarla dördüncü, Fransa 2 mil- yar dolarla beşinci sırada... Türkiye ise 15 milyon dolarlık pazan ile sıralamaya bilegiremiyor!... Kişi başına çiçek tüketiminde ise sı- ralama biraz degişiyor. isviçre 96 dolar- la birinci, Norveç 70 dolarla ikinci, Ital- ya 61 dolarla üçüncü, Japonya 58 do- larla dördüncü, Fransa 36 dolarla beşin- ci, Amerika 28 dolarla altıncı sırada yer alıyor... Türkiye, kişi başına çiçek tüke- timinde de 23 sentle çok gerilerde kal- mış!... Türkiye'nin en büyük çiçek pazan In- giltere. Ihracatımızın yüzde 70'i bu ül- keye yapılıyor. Ingiltere'nin bir yıllık çi- çek tüketimi 570 milyon dolar. Bunun 250 milyon dolarlık bölümü yerli üretimle, 320 milyon dolarlık bölümü de ithalat yo- lu ile karşılanıyor. Türkiye'nin bu pazar içindeki payı sadeceyüzde 3 civannda!... Çiçek ihracatımızın yüzde otuzu da Al- manya, Fransa, Hollanda, isviçre, Avus- turya, Isveç ve Danimarka'ya yapılıyor. Son birkaç yıl içinde bazı yeni kapılar da açıldı. Japonya ve Rusya'ya da çiçek göndermeye başladık. Hükümetimiz bi- raz yardımcı olsa, bu ülke pazarlannın Çiçekler Açsın! önemli bir bölümünü ele geçirebiliriz. Rusya, değişiktipte karanfil istiyor, ama Japonya'nın talebi çok kaliteli çiçekler... Türkiye'nin iklim koşulları da hem Rus- ya'nın hem de Japonya'nın istediği çi- çeğin yetişmesine çok uygun. Çiçek üreticilerimiz ve ihracatçılarımız da bu işin üstesinden gelecekyetenekte... Hü- kümetlerimizin çiçek üretimine karşı il- gisiz kalmasına rağmen, ihracatçıları- mız dünyada ithalat yapan tüm ülkele- rin kapılannı zortuyor. Devletlerinin güç- lü desteğini arkalarına alan, çiçek ihra- catçısı ülkelere karşı adeta savaş halin- de... Kolombiya, Israil, Kenya, Fas ve is- panya arasında baş döndürücü bir re- kabet yaşanıyor. İthalatçı ve ihracatçı ulkeler arasında 24 sa- atlik korkunç bir trafık var. Düşünürken bile in- şan yorgun düşüyor. Örneğin sistem öylesi- ne kurulmuş ki Kolom- biya, çiçeğini Hollan- da'ya gönderiyor... Ay- nı çiçekler pazaıianmak üzere tekrar Amerika Birleşik Devletleri'ne sevk ediliyor... İspan- ya'nın Hollanda'ya ih- raç ettiği çiçekler, aynı gün Madrid caddele- rinde satışa çıkanlıyor... Ama belirtmek gere- kir ki, bu korkunç re- kabet ve trafık içinde ihracatçıların arkasın- da hep devletleri var. Üretimde destek... İh- racattadestek... Ucuz kredi... Pazar paylannda artış sağlaya- bilmek için gerekirse uluslararası ilişki- ler... Hükümetler arasında diyalog... Dev- letler, kendi ekonomisine katkıda bu- lunmak, üretici ve ihracatçısını kazan- dırmak için bütün olanaklannı kullanıyor. Bizdeki gibi kendi üreticisine ve ihra- catçısına sırtını çeviren bir tek devlet ve hükümetyok!.. Örneğin en güzel iklim ve toprak ko- şullanna sahip Türkiye, yıllardan beri 20 milyon dolarlık ihracatta çakılıp kalır- ken, küçücük bir ülke olan israil, yılda 250 milyon dolarlık çiçek ihraç edebili- yor... Ama israil'de devlet, üretici ve ih- racatçılar, öylesine iç içe çalışıyor ki, an- latmaya kalksak, bizim üretici ve ihra- catçılanmız kendilerini rüyada sanırlar!.. israil'de ihracata yönelik çiçek üreti- mi için, önce hükümet harekete geç- mişti. Büyük teşviklerle çiçek üretimini başlatmıştı. Arkasından ihracatçıya akıl almaz destekler sağlandı. Böylece isra- il dünya çiçek pazarlannda etkin hale gel- di. Şu anda da gerek çiçek üretimi ge- rekse ihracatı ve pazar bağlantılan tıkır tıkıryürüyor!.. IsraiHilerin sistemi israil de özel bir organizasyonla çiçek üretimini kolaylaştırdı. Devlet sadece çi- çek ihracatında kullanılmak üzere kar- go uçaklan satın aldı. Şimdi israilli ihra- catçılar, her istediği saatte yurtdışına çi- çek gönderebiliyor. Böylece hem ihra- cat aksamıyor hem de nakliyeden kilo başına 67 sent gibi çok az bir para alı- nıyor!.. Şimdi, insaflı düşünmek gerek. isra- illi ihracatçı ingiltere, Almanya, Fransa ve Hollanda'ya bir kilo çiçeğini 69 sen- te naklederken bu ülkelere çok daha yakın olan Türkiye'den ihracatçılann bir dolar 16 sent ödemek zorunda kalma- sı haksızlık değil midir?Kolombiya, dün- yanın öbür ucu. Kenya Afrika'da...Öde- dikleri nakliye ücretleri, mesafeyi de he- saba katarsak çok düşük. Örneğin kilo başına bir dolar 20 sent ödüyor. Uzun yol farkına rağmen Türk ihracatçısın- dan sadece 4 sent daha fazla... Türkiye'de ise ne üreticiye ne de ih- racatçıya bir tek kuruş destek yok. Ucuz kredi yok, yardım yok... Çiçek nakliye- sinde, rekabet halinde olduğu ülkelerin ihracatçısına göre iki veya üç kat daha fazla ödemek zorunda... Türkiye Çiçekjhracatçıları Derneği Paşkanı Hasan Ünal, bu konuda şun- lan söylüyor: "Yurtdışına çiçek naklindeyıllardan be- ri süren darboğaz hâlâ giderilemedi. Çi- çeğin sevkinde navlun ücretlerinin yük- sekliği ve bu alanda devlet desteğinin olmayışı, dış piyasalardaki rekabet gü- cümüzü, çiçeğimizin kaliteli olmasına rağmen olumsuzyönde etkiliyor. Diğer ülkelerde olduğu gibi devlet desteği sağlamak için yaptığımız tüm girişimler bugüne kadarolumlu birsonuç verme- miştir." Türkiye'nin büyük çiçek üretjcilerinden ve ihracatçılanndan. demeğin eski baş- kanı Savaş Titiz de yakınıyor: 'Dünya pryasafannda büyük talep var. Ancak kendigücümüzleyaptığımız üre- tim ve ihracat çahşmalan, bu talepleri karşılamayayetmiyor. Üretimi bütün Ak- deniz ve Güney Ege bölgesine yaymak gerek. Böylece milyonlarca insanımıza iş olanakları açılır. Türk ekonomisi güç- lenir, ama bu güzel sonuçlara ulaşabil- mek için devlet desteğizorunludur. Hü- kümet öncelikle nakliye ûcretlehni isra- il seviyesine düşürecek önlemleri alma- lıdır." Çiçek ihracatı, yeni kurulacak hükü- metin öncelikli işleri arasına girecek ka- dar önemlidir. Nakliye ücretlerinden baş- layarak üretim ve ihracattaki sorunlan kı- sa sürede çözecek önlemler alınmalıdır. Avrupa pazarları kaliteli Türk çiçeğini seviyor. Japonya ve Rusya'dan da bü- yük bir istek var. Eğer üretimdeki sorun- lan çözebilirsek nakliye ücretlerinde dün- ya dengesini tutturabilirsek milyarlarca dolarınTürkiye'ye akmaması için hiçbir neden yok!.. Yeter ki helvayı yapmasını bilelim!.. Bitti... tŞÇİNİN EVRENİNDEN YargıçVar.YargıçVar... Biraz -'züğürt fese///s," oluyor gibi; son günlerde Ankara'daki siyasi krizin yaşamımızı etkilemediğini gösteıme hevesine kapı^ık. Tam da Başbakan'ır istifa ettiği gün borsanın yükselmesi ile övünüyor, sanayinin kendi başının çaresine bakabilir hale geldiğinden söz ediyoruz. Bu günlerde '1yi şeyler de oluyor" başlığı altında haberler vermek moda. Medyamız iyi şeyleri ancak kimı şirketlerin gelişmesı ile sıntıiı algılıyor. ÖrneKler hep yeni başanlı olmuş şirketlerden veriliyor. Biz de "İyişeylerde olu\pr" modasına uyup medyanın ilgi duymayacağı bir başka alandan bir ömek vermek istiyoruz. Tam da güven bunalımı yaşanmakta olan bir dönemde, hukuktan, yargıdan bir güzel örnek, içimizi biraz ısıtabilir. Yargının işlememesi, yargıda güven bunalımı, siyasi krizlerden belki de daha ağ|r o l a r a k toplumumuzda yaralar açmakta. Biz algılamadan duzenı tyıce çarpıklaştırmakta. Şüphesiz yargıda yaşanan bunalımın ağırlıklı sorumluluğu hukukçulann, avukat, yargıç ve savcılann değil. Yıllardır devlet adına siyasi iktidarlar tarafından özen gösterilmemesinin. burada saymakla bitmeyecek çok boyutlu sorunlann doğal bir sonucu. Yine de hukukun, adaletin işlememesinde, yargıda yaşanan çöküşte, hukuKçulanmızın, avukat, savcı ve yargıçlanmızın da yükselen değerlerden, toplumun çöküşünden, etik deŞerlerm erozyonundan pay almalarının da önemli bir rolü var. Yaşamın her alanında, siyasette, medyada, tüm üretim alanlan ve mesleklerde olduğu üzere, etik değerleri korumakta, mesleğini hakkı ile yapmakta direnen dinozortar da var. Yargıç var, yargıç var. • • • Kamu çalışanlannın verilmesi yılan hikâyesıne dönen sendikal haklar savaşımmda yaptıklan eyiemler sonrası çeşitli kovuşturmaların yapılması, cezalandırı.maya gidilmeye çalışılması "adettendir". Fırsatını bulduğunda polis gücü ile işkence, yargısız infaz, dayak ile terbiye "adetlerinden' kimse vazgeçmeye niyetli görünmüyor. Hele de bugünlerdeki gibi, siyasi iktidar kriz dönemlerinde, hesabı sorulacak kimseler ortalıkta pek görülmediğinde, işler daha bir rahatlıkla yürütülüyor. Kamu çalışanlarının. sendikal haklannı kullanan kimlikli ve örgütlü bireyler olarak gelişmelerine tepki, baskı da doğal olarak yıllardır sürüyor. Bu baskı "sol"lu hükümet ortaklıklarında, kamu çalışanlannın sendikal haklarına öncelik venldiği dönemlerde bile tümden ortadan kalkmadı. AhJAYOL hükümeti daha da geri bir adım atarak iktidarı dönemindeki kamu çalışanlannın eylemleri için ülke çapında soruşturma açılması emri verdi. Bu kez soruşturmacılar işi çok daha ciddi tuttu. Ülke çapında kaç kamu çalışanı sorgulandı, kaçı hakkında disiplin cezası verildi, kaçı yargıya gitti, kaçı cezalandırıldı?.. Kesin rakamları bilmiyoruz. Ama soruşturmalann yüz binlerce dosyayı oluşturduğunu, çeşitli boyutlarda ceza görmüşlerin de binler, on binlerie sayıldığını kulaktan duyuyoruz. Kamu çalışanlannın sendikalan, verilmiş çeşitli para, işten uzaklaştırma, sürgün cezalarına karşı davalar açma kararındalar. Kamu çalışanlannın tek tek bu davaları açmaya ekonomik güçleri yetmeyeceği için de dava giderlerini karşılayacak gelir toplamak üzere, kimi kamu sendikalan özel dayanışma geceleri bile düzenlemek gereğini duyuyorlar. • • • işte tam da bu noktada, yukanda sözünü ettiğim "8u ülkede güzel şeyler de oluyor. Bu ülkede yargıçlar, savcılar da var" sözlerine bir örnek olarak, kamu çalışanlannın eylemlerinde beraat kararı verilen bir yargı karanndan ahntılar yapmak istiyorum. Kamu Emekçileri Sendikalan Konfederasyonu'nun (KESK) bize ulaştırdığı bu karardan kimi alıntıları, belki de okuyan, hukuk adına, yargının etik değerleri adına etkilenen, başka hukukçulanmız olur umuduyla gerekçeli kararömeğinden kimi düşünceleri özetle aktanyorum: "Sanıkların eylemlerinin TCK'nin 236. maddesi kapsamında kaldıgında hertTangi bir tereddüt yoktur. Sorun usulüne göre onaylanarak yürürlüğe girmiş uluslararası anlaşmaların kanun hükmünde olduğu, anayasanın 90. maddesinde belirtilmektedir. Bu nedenle, yürürtüğe onay yasası ile giren (...) insan Haklan Evrensel Bildirgesi, (...) İnsan Haklan Temel Özgürlükler Avrupa Sözleşmesı, (...) Avrupa Sosyal Şartı, (...) örgütlenme ve toplu pazariıkhaklannın korunmasına ilişkin 98 sayılı ILO sözleşmesi, (...) sendika özgürtüğüne ve örgütlenme hakkının korunmasına ilişkin 87 sayılı ILO sözleşmesi, (...) kamu hizmetinde örgütlenme hakkının korunması ve istihdam koşullannın belirienmesiyöntemlerine ilişkin 7 51 sayılı ILO sözleşmesi gibi uluslararası söz/eşmeterte sendikal haklar güvence altına alınmıştır. Yukanda belirtilen uluslararası sözleşmelerin onaylanarak yürürlüğe girmesi karşısında kamu çalışanlannın sendika kurma ve sendikal faaliyette bulunma haklan temel hak ve özgürlükler kapsamı içindedir. Temel hak ve özgürlükler içinde yer alan bir hak sadece anayasada yer almadığı gerekçesiyle kullanılması engellenemez... Türkiye Cumhuriyeti, hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü ilkesi iç hukukumuzda benimsenmiştir. Sanıklann eylemleri sendikal bir hakkın kullanılmasıdır. Sanıklann üzerierine atılı TCK'nin 236. maddesinde düzenlenen suça ilişkin kasıtlan yoktur. Meşru birhakkı kullandıklansaikiilehareketetmişlerdir. 236. maddenin uluslararası anlaşmalar ile tipik bir çatışması söz konusudur. Bu sorun karşısında, mahkememiz, sanıkiann eylemlerinin suç oluşturmayacağını kabul etmiştir. Çünkü imzalanmış anlaşmaların kanundan önce uygulanacağı yukanda açıklandığı şekildedir. Bir an uluslararası anlaşmalar ile TCK'nin çatıştığı ve her iki mevzuat da eşit kabul edilse dahi sanık lehine olan ve 1992 yılında yürürlüğe giren sözleşmelere uymak hukukun genel ilkelerindendir..." İngiliz et ürünleri için yasak kalktı BRUKSEL (AA)~ Avrupa Komisyonu, İngiliz sığırlanndan elde edilen yan ürünlere yasaklamayı resmen kaldırdı. Avrupa Komisyonu sözcüsü Nikolaus Van der Pas, yaptığı açıklamada. Avrupa Birliği'nin (AB) İngiliz sığır eti savaşına son vermesinin Ingiltere'nin yapacağı önerilere bağlı olduğunu söyledi.Van der Pas, "Bundan sonra sorumluluk İngiliz tarafında. İngilizkrin bazı önerilerde bulunması gereki\or"dedi. Avrupa Komisyonu'nun açıklamasında, AB tarafından Ingiltere'den jelatın. don yağı ve sığır sperminin ithalatma konulan yasağın kaldınlmasının onaylandığı kaydedildi. AB tanm bakanlannın konuya ilişkin karar alamaması dolayısıyla komisyon karar almak zorunda kalmıştı. AB tanm yetkilisi Franz Fischler'in sözcüsü Gerard Kiely de sperm ithalatmın. AB'ye üye ülkelere karann bildirilmesinden hemen sonra başlayabıleceğini söyledi. Kiely. ancak jelatin ve don yağı ithalatının komisyonun Ingiltere'nin sıkı üretim kontrolü yaptığı konusunda tatmin olmasına kadar bekletileceğini söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear