14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28MAYIS1996SALI OLAYLAR VE GORUŞLER YargıGücüAdaletin toplumu ve insanları tatmin ve ikna edecek şekilde gerçekleşmesinin ancak iyi yetişmiş. namuslu. aydın hukukçulardan oluşan adalet mensuplan ile mümkün olduğu herhalde açık bir gerçekliktir. HL SEYIN SABIT Hukukçu T ürkiye'de insanlarımızın adaletten. yani yargı gücün- den önemli ve yaşamsal (hayati) beklentileri var. Bu beklentiler haklı ve büyük bır gereksınim olarak orta- ya çıkmaktadır Zaman zaman. ya bilgi eksikliğinden yadaçeşitlitepkileredayalıduygusallık- İarla yargı. hak ertığinin de ötesinde ve dışında ağır eleştırilere uğramaktadır. Yargıçlık(hâkimlik)\esa\cılıkmesleği. niteliği \e işlevi geregi olarak eskı de- yımle ketum olmayı. mesleginı ve özel- lıkle de halen yaptığı görevı etkileyebi- lecek biçımde konusup da\ ranışlarda bu- lunmaktan, büyük bir özen ve özveriyle kaçınmayı gerektinr. Buna karşılık. meslegin dışında olan- lann da yargı konusunda yazıp konuşur- ken veeleştinlerdebulunurkenbunaben- zer bır dıkkat \e üzenı göstermeleri ge- rekır. Bu. kamunun \e yargıya yöııelik beklentılerin \ararınadır. Bılindiğı gibı yargı gücü, anayasaya göre dev let egemenliğinin üciincü gücü- nü oluşturar. Anayasanın 9. maddesine göre. yargı yetkisi Türk milleti adına ba- ğım.Mz mahkemelerce kullanılır. Anayasanın 2. bölümünü oluşturan "kişiJerin haklan veödevlerini" düzenle- yen anayasa maddeleri içinde yer alan 36. madde ile hak arama özgürlüğünün. 37. maddedeki hiç kimsenin kanunen ta- bi olduğu mahkemede başka bir merci önünc çıkarılamayacağına ilişkin hiik- mün \e 38. maddedeki suç ve cezalara ilişkın hükümlerin bu bölümde bulun- ması, yargı gücünün kışinin hak ve öz- giirlükleriyle ne denli bağlantılı olduğu- nu göstermektedır. Anayasanın 138. maddesi hâkim ve savcılann güvencesinden (teminatmdan) söz etmektedir. Bu. gerçek adaletin bir gereğidir. Ancak hemen belirtmek gere- kir ki. yargıç ve savcılann iş yiikü ilebu- nalmadan rahat birortamda çalı>maları- nın sağlanması. okuyup araştırmaya ve yenilikleri izlemeyezaman ayırabilmele- ri. meslek güvencelerinin önemli bir par- çasıdır. Çünkii hayat durmadan değiş- mekte, toplumun ve insanın gereksinim- leri artmakta. buna bağlı olarak hukukun çerçeveleri değişmekte ve genişlemek- tedir. Sözüedilen 138. maddeye göre yargıç ve savcılar sadece anayasaya ve yasa>a (kanunaj göre hiiküm vermezler. karar- lannın hukuka da uygun olması gerekir. Adaletin toplumu ve insanlan tatmin ve ikna edecek şekilde gerçekleşmesinin ancak iyi yetişmiş. namuslu aydın hu- kukçulardan oluşan adalet mensuplan ile mümkün olduğu herhalde açık bir ger- çekJiktir. Anayasada yer alan kişi ve özgüriükle- ri'nin hayata geçiriimesinde hak arama özgürlüğü'nin kullanılmasının, devletın hukuka bağlı kalmasında ve hukukun üs- tünlüğünün sağlanmasında ne denlı önemli olduğunu ve yargı gücünün de bu konuda görev ve etkinliğinın tartışılmaz bır gerçek olduğunu gösterdiğini düşün- düğüm bir örneği burada vermek istiyo- rum. 1961 Anayasasfnın Yüksek Hâkim- ler Kurulu'nun görev ve yetkileriyle il- gili 144. maddesinin I. fıkrası. 20 Eylül 1971 günü kabul edilip 22 Eylül 1971 ta- rihli Resmi Gazete'de yay ımlanarak yü- rürlüğe giren 1488 Sayılı Kanun'Ia değiş- tirilmiştir. Bu degişiklik, 1982 Anayasa- sfnın 159. maddesinde yer alan Hâkinı- ler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yar- gıç ve savcılar hakkındaverdiklerikarar- lara karşı yargı mercilenne başvurula- mayacağını belirten hükmüne benzer şe- kilde. Yüksek Hâkimler Kurulu'nun ad- liye mahkemeleri hâkimlerinin özlük iş- leri hakkında verdiği kararlar aleylıinde başka ınercilere başv urulamayacağı ku- ralını getirmiştir. Değişiklikten sonra, Yüksek Hâkimler Kurulu'nun bir yargıç (hâkim) yardımcı- sı hakkında 1976 yılında uyguladığı in- tibak işlemiyle ilgili olarak Danıştay'a davaaçılmıştır. Danıştay 5. Dairesi. 1488 Sayılı Kanun'la anayasa maddesinde ya- pılan bu değişikliğin anayasaya aykın ol- duğunu saptayarak itirazyoluyla işi Ana- yasa Mahkemesi'ne intikal ettirmiştir. Danıştay Dairesi gerekçesinde. anaya- sanın 9. maddesindeki dev let şeklinin cumhuriyet olduğu hükmünün değiştiri- lemeyeceği ilkesine dayanmıştır. Cum- huriyet sözcügünün anayasanın 2. mad- desinde yer alan cumhuriyetin nitelıkle- nni de kapsadıgını. bu nedenle anayasa- nın öteki maddeleri/ıde degişiklik yapa- rak doğrudan ya da dolaylı yollardan bu nitelikleri degiştirmeyi amaçlayan her- hangi bir kanunun teklif ve kabul edile- meyeceğini gerekçesinde belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi konu ile ilgisi açı- sından cumhuriyetin üç niteliği üzerinde durarak sonuca ulnşmıştır a) İnsan HakJarı açısından: Mahkeme bu konuda Avrupa İnsan Haklan Sözleş- mesi'nin 6366 Sav ılı Kanun'la kabul edi- lerek ıç hukukta zorunlu olarak uygula- nırlığını göz önüne alarak sözleşmenin 6. maddesinde yeralan. herkesin kanuni ve bagımsız bir mahkeme tarafından dava- sintn makul bir süre içinde ve hakkani- yete uygun şekilde göriilmesini istemek hakkına dayanmış, ve anayasanın bu hük- münaynısını ıçeren31. maddesiyle 114. maddesindeki ıdarenin hertürlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık oldu- ğu hükmünün de aynı doğrultuda oldu- ğuna deginerek yargı denetimini engel- leyen da\a konusu kuralın insan haklan ilkesine aykın olduğunu belirtmiştir. b) Hukuk dev leti açısından: Mahkeme. "Hukuk devleti denıek, insan haklanna savgılı ve bu haklan koruvan. toplumun yaşanıında adalele ve eşitliğe uvgun bir hukuk dü/eni kuran ve bu düzeni sür- dürmekle kendini > iikümlü savan, biitiin dav ranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uvan. işlem ve eylemleri yargı denerimine bağlı bir devletdemektir" dı- yerekhukukdevleti'nınayrıntılıbırtanı- mını (tarifini)yapmış: "Aslındayargıde- netinıi, hukuk dev leti ilkesinin öteki öğe- lerinin de güvencesini oluşturan temel ögedir"diyerek de bu tanımı tamamla- mıştır. Mahkeme. "Hâkim'iyargıyolunabaş- vurma hakkından voksun olan birdevlet- te. bireylerin hukuksal güvenceye sahip olduğu savunulanıaz. bunun hukukla bağdaşır bir yönü yoktur" demek sure- tiyle bu durumu önemle saptayarak. Yüksek Hâkimler Kurulu'nun kararları- na karşı yargı yerine başvurulmasının cumhuriyetin hukuk devleti niteligine ters düşeceğinı belirtmiştir. c) Eşitlik açısından: Mahkeme, 19 Ni- san I966tarihve I 21 sayılı bir kararına atıfta bulunarak "Hukuk devleti, huku- kun üstünlügü temeli üzerineoturur. Ka- nun önündeeşitlik bu temeMeesas unsur- dur" biçıminde yazarak eşitlik ka\ ramı- nın özünü beiirlemiş. inceleme konusu- nu oluşturan ve aykırıJığı ileri sürülen kuralın eşitlik ılkesini bozduğunun orta- da olduğunu belirtmiş; bütün kamu gö- rev lilerine, Yargıtav ve Danıştay hâkim- lerine özlük haklanyla ilgili olarak uygu- lanan ıdari ışlemlerden dolayı yargı yo- luna başvurma hakkı tanındığı halde, ad- liye mahkemeieri yargıçlanna bu hakkın tanınmamasının eşitlik ilkesiyle bağdaş- madığının herhangi bir kuşkuya yer ver- meyecek biçimde açık olduğu sonucuna varmıştır. Anayasa Mahkemesi. bu inceleme ve gerekçelerle sonuç olarak 1488 Sayılı Kanun'la değiştirilen anayasanın 144. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, ''Yük- sek Hâkimler Kurulu'nun adliye mahke- meleri vargıçlannın ö/liik işleri hakkın- da verdiği kararlar aleyhine başka mer- cilerebaşvurulamaz"di>en kuralının ip- taline karar vermıştir. (Anayasa Mahke- mesi'nın bu karan. 27 Ocak 1977 tarih ve 1976 43 esas. 1977 4 kararsayılıdır.) Biraz ayrıntılı ve hukuk tekniğini de ıçerecek biçimde buraya alınan Anayasa [Mahkemesi nin bu karannın, birçok yö- nüyle birilke karan niteliğini taşıdığıgö- rü^ündev im. Mahkeme. hukuk dev leti ve eşitlik kavramlannı izah etmiş ve karar gerekçesine esas almış. anayasadaki in- san haklan kavramı ile uygulanması zo- runlu yasa niteliğindeki Avrupa Insan Haklan Sözleşmesi'nin6 maddesi vebu sözleşmedeki insan haklan kavramını birlikte yorumlamışştır. Bu birlikte yoru- mun "karar gerekçesi"nde yeralması, iç hukuk uygulamamız bakımından önem- li bir husustur. Anayasa Mahkemesi kararlannın ve da>andığı gerekçelerin Türk hukuk u>- gulamasında bağlayıcı özelliklerinedik- katçekmekisterim. Danıştay'ın 1402 Sa- yılı SıkıyönetimKanunu'nun 2766 Sayı- lı Kanun'la değişik 2. maddesinin son fıkrasında yer alan (anayasanın geçici 15 madde kapsamında bulunan) sıkıyöne- tim komutanlannca görevlerine son ve- rılenlerin kamu hizmetlerinde çalıştın- lamayacaklanna ilişkin hükmü gereğin- ce yapılan ıdari işlemlerin iptali ile ilgi- li karannı da burada anmak istiyorum. Danıştay bu karannda, Türkiye tarafın- dan kabul edilıp onavlanan ILO sözleş- mesinin 1 ve 4. maddeleri ile Insan Hak- lan Evrensel Beyannamesi "nin 5. ve Av- rupa Insan Haklan Sözleşmesi'nin 3. maddelerine dayanmıştır. Bu yazıyla hukuk. adalet ve yargı üze- rine bir şeyler söylemek ve düşündür- mek istedinrAdaletgerçekten toplumun temeüdir. Ülkemizde ise adaletin uygulayıcısı durumunda bulunan mahkemelerimiz, uzun yıllardan beri gösterılen ihmaller sonucu şikâyetlere ve hatta zaman za- man öfkeli bir şekilde Vapılan eleştirile- re muhatap olmaktadır. Toplumda hukukun üstünlügü ilkesi- nin gerçekleştirilebilmesı ve toplumun temeli olan adalet'in istenilen biçimde işlerliğe kavuşturulması, yargının bütün yönleriyle bir deger olarak kabulüyleso- runlarının ele alınması ve çözümlenme- si için zaman y itirmeden gereklı çalışma- ların başlatılması gerektigi kanısını belirtmek istenm. AKADABIR HÜRRİYET YAŞAR Herkes Ahkâm Kesmesin! Gazete ve dergilerde, sözcüklerin yazımı ve söyleni- şiyle ilgili yazılarda ve yazı ıçı değinmelerde belirgin bir artış var. Eskiden okullann ders konularrydı bunlar; şim- dilerde yanlışlardan, tutarsızlıklardan, değişikliklerden bıkanlar seslerini çıkarmaya, yazılar yazmaya, o öyle değıl böyle yazılır. şu şöyle değil böyle söylenir deme- ye başladılar. Ne oldu da yazma ve söyleme kurallarına ilişkin bu görüş belirtmeler boylesine artmaya başladı? Bir tek nedeni var bunun: Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu'nun yok edilmesinden doğan boşluk. Türk Dıl Kurumu, bagımsız bir dernek olarak işlevini yerine getirirken gericiler Turkçenin özleşme sürecini tersine çevırme çabalannı yine sürdürurlerdı. Ama sözcüklerin yazımı ve söylenişı konusunda böyle her kafadan bir ses çıkmıyordu. Oğretmenler, yazarlar, TRT. hep Türk Dil Kurumu'nun yazım kılavuzlanna gore yazıp söyler- lerdı sözcüklen. Gericiler o zamanlarda da gerekme- yen kimi sesli harflenn üstüne külah ısterler, yeni türe- tilmiş Türkçe sözcüklerin ydygınlaşmaması için ellerin- den geleni artlarına koymazlardı. Yazımda ve söyleyiş- te Türkçeye en uygun tek biçime ulaşma ve dilimizi öz- leştirme savaşımı, Türk Dil Kurumu'nun bilinçli öncü- lüğünde surdürüldüğü için yol göstermek isteyenlerin yaptıkları iyi niyetli yanlışlar da ilerici ve ulusalcı oldu- ğunu söyleyen kımilerinm Osmanlıca hayranlığı biçimin- de beliren, ama özleşmeyı baltalamaktan başka bir an- lamı olmayan karşı duruşlar da bunca çok değildi. Çün- kü o zamanlar Türk Dıl Kurumu, ilericisinden gericisi- ne dek yediden yetmişe herkese, dilde de ilerici ve ulu- salcılığı benimsemeden ilerici ve ulusalcı olunamaya- cağını anlatmayı başarıyordu. ilericiyim, ulusalcıyım, bağımsızlıkçıyım, toplumsalcıyım diyenler, dil konusun- da Türk Dil Kurumu'nun gösterdiği yolda yürürler, ken- dilerine "yaşayan Türkçeci" diyenler de gerici oldukla- nnı içten içe bile bile, Osmanlıcılık ve Osmanlıcacılık ya- parlardı. Herkes de ilericiyi gericiden daha kolay ayırt ederdi. Şimdi ise bır kargaşa var. Her konuda olduğu gibi dil- de de. Bir bakıyorsunuz. ilerici- toplumsalcı olarak tanınan biri, "Külâhlanmı geri verin" diye haykınyor Ne özleş- tinmecilerin ve Türk Dil Kurumu'nun külah konusunda- ki saptamasından ve bu saptamanın dili özleştirme sa- vaşımı ıçindeki yerinden haberi var ne de yanlış anla- şılabilecek sözcüklerin üstünde külahlann durmakta olduğundan! Gericilerin sakız gibi çiğnediği bir/cârsöz- cüğü var. "Kânmızı paylaşalım" tümcesi külahsız ya- zıldığında "karımızı paylaşalım " demek olurmuş da kü- lahlarını geri isterlermiş. Biryaşam arkadaşı yerine dört karı isteyenlerin paylaşma korkulan neyse de ilerici ay- dın tanmanlann bu belden aşağı ergen esprilerine böy- lesine kapılıp. kımi seslere külah istemeierine. dense dense zayıflık ve bihnçsizlik denir. Seslere külah istiyor- larsa. yanlış anlaşılabilecek sözcükler için bagımsız Türk Dil Kurumu'nun yazım kılavuzlannda istedikleri kadar var. Ama anlayışlanna külah istiyoriarsa, ayıpla- nna yazım kılavuzlannın külahları da yetmez. Bu ilerici ve toplumsalcı tanınan iyi niyetliler, Türk Dil Kurumu susturulduktan sonra ortalığı boş bulan geri- ciler korosuna bakıp onlar gibi sesler çıkaracaklan yer- de, Tün< Dil Kurumu'nun kapatılmadan önce hazıriadı- ğı sözcüklere, yazım kılavuzlanna, kapatıldıktan sonra da Türkçe emekçisi Ömer Asım Aksoy'un hazırladığı yazım kılavuzuna baksalar, kâr sözcüğünde de yazılış- ta yanlış anlamalara yol açabilecek başka birçok söz- cükte de külahlannın yerinde durduğunu, ama külah- sız da doğru okunabilecek sözcüklerin külahtan ann- dırıldığını görürler. Eğer dilimizin özleştirilmesine büyük katkıları olmuş dil emekçilerinin yazılannı, kitaplannı bi- raz kanştırırlarsa bu külah savaşımının, yazımın da Türk- çeye en uygun duruma getirilmesi savaşımının bir paf- çası olduğunu görürfer. Bir de bağımsızlıkçı, ulusalcı bilinip de Osmanlıcacı tanınanlar var. Onladan biri gazetedeki köşesinde söz- cüklen sıralayıp, öyle değil böyle yazılır, şöyle söylenir diye kendince yol gösteriyor. Gerekçe? Çoğunda yok. Hem de öyle kesin konuşuyor ki "Siz sözlüklere ansik- lopedilere bakmayın, benim dediğimi yapın" ü'ryor. Pe- ki, okuyanlar başkalanna değil de sana neden inansın- lar? Söyle ki anlayalım, değil mi? "Dıle meraklı amatörler" de "külâhlannı geri isteyen" bilinçsiz ilericiler de konularını ve o konuların geçmiş serüvenlerini bilmek zorundalar. Saf seçme bilinci, bu- nu gerektirir. Yoksa ınsana ya bilgiç derler ya da geri- o. •ı.rmı SANATODASr ZERRİM . KEHMEMUYI Resim Sergisi 18-31 Mayıs*96 Ertnfctty - Td: (0114) 3S5 35 87 ı AktM Sk. Hr.II/l Kültür Sanat ilanlarınız için: 293 89 78 (3 hat) BULUNMAZ KULTUR MERKEZI NAZIM HİKMET SAHNESİ Hilmı Bulunmaz Yoneumındc TİYATRO ÇALIŞMALARI İstiklal Cad. Aznivur Psj. 2t218 G>l>tl»rı> Tel.: 2S1 85 23 • 2S1 M S0 D/n/et/feri Musıki tabak kırmadan göbek atmadan yunan müziği 23 Mayıo Salı 21.30 CABARET CİNE Yeşılpour Sok No 2 Amavutköy Rez. 25" --I 38 CEMAL TOLLUI 929 - I 968 ARASl YAPITLARI SERGİ ORGANİZASYONU VE ENSTALASYONU ADNAN ÇOKER GALERİ B 3 Nisan - 7 Haziran 1996 Hûsrev Gerede Cad. Fınn Sok. No: 2 /1 Teşvikiye' istanbul Tel: 0-(212) 22703 63 Fax: 25810 98 Gıferi, Pmr n Pmrtesi dtfind» htrgûn 11.00-19.00 arası açıktır. AKSANAT PRODÜKSİYON TİYATROSU ABELARD VE HELOISE raun: RooaM Dunouı "Benzersiz bir sevda öyküsü" Çevırı: Zeynep Avcı Yöneten: Işıl Kasapoğlu Çevre Duzeni: Öuygu Sağıroğlu Müzık: Joel Simon Oynayanlar Tılbe Saran, Cüneyt Türel 28-29 Mayısta Saac 21.30 "Istanbul 8. Ufusfararası Tiyatro Festivali" kapsamında Bilet fiyatlan 500.000 TL. Ögrencı 200.000 TL. Bilet satı; yeri AKM AKSANAT. IstıfctaJ Cadde» B«M>*<U • İstanbul TiTfcll) 1S2 35 OC-lt-12 AKBAIMK 9. U L U S L A R A R A S I YAPI KREDİ GENÇLİK FESTİVALİ 1 9 M A Y I S - 1 9 H A Z İ R A N 1 9 9 6 FLAMENKO DANS Antonio Gades Dans Topluluğu Sanatseverler. flamenkoyu sadeleştiren, özünü ortaya çıkaran Gades'in eşsiz Carmen yorumunu izleyecekler. • Maslak Dârüşşafaka Kampüsü Spor Salonu. Saat. 21.30 750.000 TL. 600 000 TL. 500.000 TL Harbıye Açıkfıava Tiyatrosu için alınmış olan bıletler. Maslak Dârüşşafaka Kampusu nde geçerlıdir. Saat 20.45'te Atatürk Kultur Merkezi önunden Maslak Dârüşşafaka Kampûsu'ne ve gösterı sonrası Taksıme ûcretsız servıs vardır. Değişiklikten otürü gûsterilen izleyemeyecek olanlar, bıletlenm Ataturk Kultür Merkeıı gişelerineya üa Yapı Kredı Akmerkez. Taksım. Bakırkoy. Kadıkoy Subelen'ne lade ederek bılet bedellennı geri alabılırler. YAPI^ f KREDİ KAYSERİASÜYE 3. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1994/511 Karar No: 1995/989 Davacı Simfer Dayanakh Tüketim Mamülleri Ticaret ve Sanayi AŞ vekilleri Av. Rasim Altop \e A\. İhsan Tellioğlu taraından. davalılar Özsan Soba Sanayi ve Tica- ret Limited Şirketi, Özkarlar Isı Sanayi \e Ticaret Lımited Şirketi. Beka Soba Sana- yi BekirBostancı \eOrtaklan, Meriç Soba Sanayi aleyhıneaçılan haksız rekabet da- vasının, vapılan yargılaması sonunda: Davacı Simfer Dayanıklı Tüketim Mamülleri Ticaret Sanayi AŞ tarafından üreti- len katı yakıt sobalan için yatay eksende dairesel açılma hareketi yapan ızgara sis- temi ve tuğla çemberi ile sağlanan ikinci yanma sistemıni aynen kullanmak ve Sim- fer. Ender markalannı (dizayn dahil dış görünüm itibanyla da taklit ederek davalı- lann tünıünün ürettikleri bu »obaların markaya tecavüzlennin tespite \e tüm davalı- ların tecavüzlerinin önlenmesinc. da\alı tarafından üretiien sobaların ve tanıtım va- sıtalannın toplatılmasına karar verilmı^tır. llanen duy ıırulur. Basın: 86028 KILUNCAK KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1993 8 Da\acı M. Nun Battaloğlu tarafından davalılar Ismaıl ve Bölükbaşı Arslan aley hine nıahkememize açılan men-ı mü- dahale da\asının vapılıp bitirilen açık duruşmalan sonunda verilen 31.08.1995 günlü 1993 8 E. 1995 16 K. sayılı karar. davacı mırasçılanna PTT aratılığı ile teblığ edılemedığın- den ılanen tebhgatına karar venlmıştır. Karar özetı Malatya ılı. Kuluncak ılçesı Konaktepe Köyü. Eşref mevkıinde bu- lunan 29.850 metrekare susuz tarla niteliğindeki taşınmazın davalılar Ismail \e Bölükbaşı Arslan adına hisselerı oranın- da tesciline, karar kesinleştiğinden dosyanın Tapu Sıcıl Mü- dürlüğü'ne devrıne. yargılama gıderlerinın davacı mırasçı- larındanalınmaMiıa karar verilmi^tır Davacı nıirasçılan Se- det'Gürkan. Timur Bdttaloğlu. Yeter Gürkan. Fatma Gürkan. Şirin Battaloğlu. Keınal Battaloğlu. Melek Battaloğlu'na iş- bu ilanın yayımından itıbaren 15 gün sonrası karann kesin- leşeceğı ılanen teblığ olunur. Basın: 86690 PENCERE TürklerL Ah şu Türkler... Sıradan bir halk olmadığımız kesin; ama, kimiz, neyiz biz?.. Allah'ın belası mıyız?.. Tanrının kırbacı mı?.. Soyunun kurutulması insanlığın mutluluğuna ya- rayacak bir ırkın türetimi miyiz?.. Gökten mi indik? Toprağın dibinden mi çıktık? Anadolu'ya nerden geldik? Niçin geldik? Çin Sed- di'nin kuzeyinde dolanıp dururken, dağlan, çölleri, gölleri, denizlerı aşıp Hıristiyanların yamacına neden konduk? isa'nın çocuklarını tepeleyip Anadolu'ya niçin yerleştik?.. Haçlı Seferlen'ni göğüsleyip şöval- yelerin istavroz saplı kılıçlannı kırmakla kalmayıp Av- rupa'nın göbeğine dek niçin uzandık?.. Çini Maçin nere? Viyana nere? .' • Batı'nın gözünde Türk, tarih boyunca olumlu bir simge değil!.. Avrupa'da bir Hıristiyan köyü düşü- nün!.. Herkes korkudan evine kapanmış, anneler kü- çük çcKuklarını bağırlarına basmış, dışarda burma bt; yıklı Türkler at üzerinde beklıyorlar. Yeniçeri Ocağı için. çocuklar devşırilecek... Anneler çocuklannı nasıl korkuturlarmış: • - Uslu dur, yoksa seni Türklere veririm... 5 Türk, Allah'ın cezası!.. -: Türk, şeytanla bir!.. ' 1920 yılı gelip çattığında, İsa'nın yıldızı gökten &r\4 peryalizme göz kırpmış!.. Tam vaktidir. Türkler Avru^ pa'dan kovulacaktır, tarihin en büyük cezasına çarr>| tırılacaktır, yok edilmesı gereken bir halktır... " Sevr Antlaşması neden yapıldı?.. "; Amaolmamış... ': Bir Mustafa Kemal çıkmış, Sevr'i yırtmış, Batı'y^ Lozan'ı dayatmış... * Nefelaket!.. * Türkler tam tarih sahnesinden silinirken yeniden mt dirildiler?.. Eyvah ki eyvah!.. Ermenileri kesen, Rum- lan boğazlayan, Yunanlıları kılıçtan geçiren Türkleri uygar dünya nasıl benimser, Avrupa'ya buyur eder?.. Batı'nın kitaplıkları Türklerin kötülüklerini anlatan yapıtlarla istif istif!.. Anadolu'yu nasıl Türkleştiımi- şiz?.. Istiklal Harbi'nden sonra Rumları nasıl sürmü- şüz, Büyük Savaş'ta Ermenileri nasıl kırmışız? Vahşi, geri, ilkel, canavar bir halkmışız; soyumuz so- pumuz göçer, kültürsüz, tarihsiz ve talihsiz... Bütün bunları biliyoruz... • [ Yenı şeyler değil... Eski öyküler... Batı'nın tarihçilığinde ve edebiyatında Türklere il- kel, ırkçı, şoven, yobaz gözlüklerle bakan belgelerin zenginliğine diyecek yoktur. Emperyalizm Türkler için idam fermanı çıkardığında bu belgelere dayanmıştı. Şimdi yine Sevr rüzgârları esiyor ya Türk entelleri, liboşları, bilinen dünya görüşlerine yine bilinen kay- naklardan araç gereç sağlayarak mandacılıkta tozut- maya başladılar... Alkışlanıyoriar... Besleniyorlar... Büyük paralar kazanıyorfar, Megali Ideacılann, Taş- nakçıların, Kürtçülerin, şeriatçıların çorbasınatuz kat- tıklarından işleri gıcır... • Çağdaş insan için hiçbir insan ötekinden, hiçbir halk berikinden ne alçaktır. ne de üstündür. Uygar- lık insanlığın ortak ürünüdür, paylaşılmalıdır; siyah, beyaz, kızıl, esmer. sanşın, göçer, yerleşik, ileri, geri bütün toplumlara eşit sevecenlikle bakılır. Çağdaşlığın başka ölçüsü yok... suıi UğurMumcu cinSyeti sonjsturması sagul Evren Deger Tuncayözkan yspmmdâ kufertacaktr um:ag K ! t30C! l -3 r rif\ MERSIN 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1996 109 Karar No: 1996506 Davacı Rasime ve Gıyasettin Örs \ek. Av. Özgül Sö- zer tarafından davah Ali Gökhan Kuran ale\ hine açılmış bulunan tahliye davasının yapılan duruşmasında: Mahkememızde davacının malıkı bulunduğu Mersın Gazi Mah. 498 sk. 27 1 no.lu kiralanandan davah Ali Gökhan Kuran'ın tahlıyesi ile kiralananın boş olarak da- vacıya teslimine ve tüm yareılamagiderleri toplamı olan 4.709.000.- TL'nin ve 1.864.000.- TL bakiye ilam harcı- nın davahdan tahsıline ve karann ılanen davalıya teblığı- ne karar verılmıs, olduğundan: Karar gereğince: Mahkememizce verilen ve yukarıda yazıh bulunan 16.4.1996 tanh. 1996 109-506. Esas ve ka- rar sayılı ilam Yargıtay yolu açık olmak üzere ılanen teb- lığ olunur. BaMn: 86443 Başka Türkiye Yok Haydi Fidan Dikelim ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Romanlarınız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel.: 554 08 04
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear