25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 MAYIS 1996 SALI 14 KULTUR Ünlü flamenko sanatçısı Antonio Gades, 28 - 29 - 30 mayıs tarihlerinde 'Carmen'le Ayhan Şahenk Spor Salonu'nda Flamenko bir sevişme biçimidir PORTRE /ANTONİO GADES 1936 yılında Elda-lspanya'da orta halli birailenın çocuğu olarak dogdu. Babası îspanyol Cumhuriyeti için savaşmak üzere Madrid'e gidınce tüm aile başkentin dışında yoksul bir bölgeye taşındı. 11 yaşında okulu bırakmak zorunda kalan Gades'in dansla tanışması bir rastlantıydı. 15 yaşındayken Endülüslü komşusu Maestra Palitos'un tavsiyesiyle akademıye kaydoldu. Gades'i dans ederken gören Pilar Lopez. onu kendı grubuna çağırdı. Lopez ile 9 yıl çalışan Gades, 1960 yılinda Japonya'ya yapılan turnede ılk kez başdansçı olarak sahneye çıktı. Yine Lopez'le Katalonya, Bask, Endülüs flamenkosu. Jota Na%arra gibi popüler Ispanyol danslannı ve diğer geleneksel danslan çalıştı. Aynca klasik baleyi de. O yıllarda Lorca'nın şiirleriyle tamşan Gades, kendi gerçek sanatçı ruhunun yalnızca flamenkoda, Lorca'nın ve kendısınin sevdigi Endülüs şarkılannda bulunduğunu anladı. 1963-64 yılmda "Ballet Antonio Gades" grubunu kurdu. Gades'e göre flamenkoyu sadeleştırip, dansın özüne ulaşabilmek için kötü zevkin süslerinden kurtarmak gerekıyordu. Farklı bir koreografik yaklaşım araştınrken, edebiyat ve sanatta soyutluk (Mondrian) ve sürrealizm gibi çagdaş sanat hareketlerini kavramanın önemli oldugu göriişüne sahipti. I974'te Lorca'nın bir dramasından esinlenerek koreografisini yaptıgı BodasdeSangre'nin Roma'da yapılan prömiyen Gades \e grubuna uluslararası başan ve ün getırdı. 1975"te Bolonya'da Francorejimi karşıtı 5 yoldaşının ölüme mahkûm edilmesi üzerine, derin ve ahlaki sorumlulugu ve anlayışı onun grubunu dağıtıp, dansı bırakmasina yol açtı. Alicia Alonso'nun ve konuk sanatçı olarak çalıştıgı Küba Milli Balesi'nin diger üyelerinin dostluğu \e teşvikleri ıle dansa dönüp. kendi firkırlerini dansla ifade etmeye başladı. 1978'de Franco'nun ölümünden sonra Ispanyol Milli Balesi'ni kurma ve yönetme olanağı verdi. Ancak. üç yıl sonra Kültür Bakanlığı, Gades'i bu görevden aldı. 1981'de CarlosSaura'yîa "Kanlı DiiğüıTde. 1983'te "Carmen Story"de. "Büyülü Aşk"te ve 1986da "Fuegof" filmlerinde oynadı. 1991 'de uzun bir Japonya turnesinden sonra dagılan grubunu I994'te yeniden birleştirdi. Antonio Gades Dans Toplulugu'nun dünya turnelen sürüvor. A.ntonıo Gades, flamenkoyu gerçekten seven bir dansçının bu kültürü benimseyebi- leceğine inanıyor: 'Flamenko bir yaşam görüşüdür, tannsız bir dindir, insanın sözgelimi bira içiş şekli, sevişme tarzı. çocuk yapma biçimidir.' Kültür Servisi - Yapı Kredi Gençlık Festivali çerçevesınde 28. 29. 30 mayıs tarihlerinde Ayhan Şahenk Spor Salonu'nda "Carmen" göstensıni izleyecegimız efsanevi flamenko dansçısı Antonio Gades, 59 yaşında hâlâ sanatseverleri büyülüyor 1983 yılında **Carmen"in tllm uyarlamasında başrol oynayan ünlü dansçı, flamenko dansçılannın kalıteli şarap gibi olduğunu söylüyor "Her geçen j ıl tadına tat katıyor._'" Genç Ispanyollann kalbini çalan yenı flamenko yıldızı Joaquin Cortes'le arasındakı fark da bu "Gençken insan fazla enerjik oluyor, duygular unutulu>or" diyor Gades. "Gcnçlik hasralığının etkisinden kurtuimak neyse ki uzun sürmüyor." 20 yıl aradan sonra geçen günlerde "Carmen'"ı Londra'da da bir kez daha sahneleyen Antonio Gades. "Benimle birlikte çalışan insanlar, bir dans topluluğu degiL bir insanlar topluluğu oluştunıyortar" diyor. ~Carmen"den bir türlü vazgeçememesınin bir nedeni, Gades'in dans kadar, dramaya da önem vermesınden kaynaklanıyor. Bir rol için oyuncu ararken en ıyi dansçıyı değil. "canlandıracagı role en çok inanan kişKi" seçıyor. Koreografilerini yaparken dans adımlanyla degıl, "manükia başlıyor ışe, "oyundacanlandınlan kişiier gerçekte ne hissedrvor olabilir. gerçekte nasıl davranıurdı" gıbı düşüncelerle. Stella Arauzo, Cand> Roman ve Antonio Gades'ın başrollerini paylaştıİdarı "Carmen", Bizet'nın ünlü opera.sından yola çıkarkcıı operanın özellıkle olunı \e tulku temaları üzerinde odaklanan. kendıne özgü bir flamenko gösterisı. Gades'ın 'modern flamenko' tarzına tipik bir örnek Flamenko nun geleneklerine karşı çıkarak değıl, bu geleneklere saygı göstererek flamenkoyu modernize ettigını anlatıyor Gades. Öte yandan. gerçek flamenkoy u ancak Endülüslü Çıngenelerin yapabıleceğıni savunan buyuk bir kesim de \ar. Gades, bu tarife uymuvor. Flamenkonun okulda oğrenılemeyeceği düşüncesine katılıyor. ama flamenkoy u gerçekten se\en bir dansçının bu kültüru benımseyebileceğine inanıyor. "Flamenko bir yaşam görüşüdür, tannsı/ bir dindir. insanın sözgelimi bira içiş şekli, sev işme tar/ı. çocuk >apma biçimidir..." Antonio Gades'ın flamenkoya olan tutkusu. büyük ölçüde ülkesı Ispanya'ya duydugu se\gi \e siyasi görüşlennden kaynaklanıyor Gades. kendıne hâlâ "sanatçı" yerıne "işçi" denmesini yegliyor. 1975 v ılrnda Franco karşıtı beş eylemcının öldürülmesı üzerine İspanya'yı terk eden \e dört yıl kadar Küba'da yaşayan (FidelCastro, nıkâh sahıtlığını yapmış) Gades. kpanva'ya gerı döndüğunde İspany.ı Ulusal Balesi'nin başına geçmıs. ama Kültür Bakanı'yla başı derde gınnce tüm danscılarını da yanına alarak bu görevden istıfa etmış. Küba'ya öyle bir bağlılık duyuyor kı "Küba'yı işgal edecekolsalar. anında işimi bırakır, orada savaşmaya gjderim" diyoı "İnsanlığı savunmak gerek.** 8. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTtVALİ Bitmeyen bir sevda öyküsü Kültür Servisi - Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu'nun. 8. Uluslararası Istanbul Tiyatrb Festi\ ali çerçevesinde. Işd Kasapoğiu'nun rejısiyle sunacagi oyun, bugün ve yann saat 21.30'da Aksanat'ta, Cünevt Türel ve Tilbe Saran tarafından sergilenıyor Oyunu Robert Duncan'ın metninden dilımize Zeynep Avcı aktardı. Oyun. 12. yüzyılın önde gelen filozoflanndan Abelard ile Heloise arasındaki destansı aşk _ _ öyküsünden ve bu iki kahramaoın birbirine yazdıgı mektuplardan oluşuyor. 'Abelard ve Heloise'. sevginin çeşitli evrelerinı çızdıği ozanca zigzaglarla duyarlılıgın engin bir ömegiyle veriyor. Oyun. 12. yüzyılın karanlıgmda bilımsel düşünceyi savunarak en basit mantık kurallarının bile dinsel açıklamalara baglandıgı bırdönemde akılcı felsefenin sözcüsü olma başansını gösteren iki sevdalının dramatik öyküsü... Toplumca lanetienmemek için gizlice evlenen sonra da çalışmalannı sürdürebilmek için ayn köşelere çekilen sevgilılerin birbirlerine yazdıklan mektuplan konu alıyor. Ronald Duncan'ın Latinceden Fransızcaya değişik yorumlarla çevrilmiş mektuplardan hareketle yazdığı oyunda. Hıristiyanlık felsefesi. dinsel yorumlan zarif bir süzgeçten geçirip bu unutulmaz ikilinin dramı yalın birdille anlatıhyor. Yönetmen Işıl Kasapoğlu'na göre. ilk kez on yıl önce eline aldıgı oyun metni üzerine şunlan söylüyor: "Bazı tiyarro metinleri vardır; ilk karşılaştığınızda vurulur. sevdalanırsınız. Yeni yazılmışlardır ya da yülardır bir köşede sizi bekliyorlardır. Söz konusu metinle seyirciyi buluşturduğunuz ilk gece bitebilir bu sevda. Çocuk doğmuştur. başkasınındın- Oysa bazı metinler \ardır ki her türlü _ egoizminizi aşarak onu herkesle paylaşmak istersiniz. Durmadan, tükenmeden ve iadece bu pay laşımdır sizi mutlu eden... İşte Abelard ve Heloise böyle bir oyun metni". Oyunun yazan Robert Duncan ise kitabın Ingilizce basımına yazdığı önsözde 'Neden bu oyunu yazdm' sorusunun yanıtını şöyle veriyor: "Dramanın kendi sınırian vardır. Sahnede tez savunulmaz... Teziniz ne denli ilginç olursa olsun, sav unacağınız yer sahne değiklir. Bu oyunu yazmam istendi. ben de yazdım. çünkü Abelard her zaman ilgimi çekmiştir. Duygusal yoğunluğu, zihinsel ve ruhsal yaratıcılığry la boy ölçüşebilecek ender insanlardan biriydi o. Biri olmadan ötekinin variığı beni hiç ilgüendirmemiştir. Bir tek yaşam biçimi tanınm ben: Yaşam çok yönlü olabilir, ama tektir. Tüm yönleriyte yaşanmıyorsa da yaşam değüdir." ^Müziğin smırları sonsuz 9 Gillespie'den çok etkilenen David Sanchez, evrensel diF'Mîzilcfe1 riskleri göze alarak yeni sözcükler bulmaya çalışıyor DUYGU DURGUN Caztrompetinın ustası Dizzy Gillespii'. onun ıçın ~Bü- yük yetenek, heyecan verici bir yorumcu ve icracı; nere- ye gittiğini ve nereden geldiğini çok iy i biliyor" yorumu- nu yapmıştı. 9. Yapı Kredi Uluslararası Gençlik Festi- valı'ne katılan en genç sanatçı David Sanchez'den .söz ediyoruz. 1968 Porto Rikodoğumlu Sanchez ise 21 \a- sında tanıstığı ve 'kanatla- n altına 0rdigi' ustası Grl- lespıe'den. "Olağanüstübir insan" dıye söz edıyor Festı\al kapsamında 26 mayıs günü vereceğı konser öncesı görüştügümüz genç sanatçı. 8 yaşındayken kon- go dav ulunu çalmayı öğren- miş. 12 yaşında da sakso- fon çalmaya başlamış. Psı- koloji egitiminin ardından 1988 yılında müzısyen ol- maya karar verıp Ne\\ York'a taşman Sanchez. 'kurtlar sofrası'nda şansını aramaya başladığı bu dö- nemde Ted Dunbar, John Purcell, Eddie Palmieri gıbı ustalarla birlikte çalışma şansına eriştigini söylüyor 1990 yılında Dizzy Gıl- lespie'nin çagrısı üzerine Birieşmiş MilletlerOrkest- rası ile çalan ve ustasının 75. dogum gününde konse- nnde sahneye çıkan sayılı müzısyenden bıri olan Da- vid Sanchez. Dizzy Gılles- pie ile birlikte verdıği kon- serleri yaşamının en heye- can verici deneyımı olarak değerlendiriyor. ~O zaman daha 21 y aşın- daydım. Hakkımda hiçbir şey bilmeden.yaphğımmü- ziği dinlemeden. sadece Paquito D'Rıvera'nınönerisine güvenerek beni orkestrasına kabul etmişti. Çok içgüdü- sel bir dav ranıştı bu. Kendimiriivaday mış gibi hissettim " dıye anlatıyor bu deneyimı Sanchez. Dizzy Gillespie'nın kendısıne biröğrctmen gibi y ak- laştığını anlatan Sanchez, müzığın dünyanın en etkili ıletışım dıli olduğunu Gıllespıe'den oğrendığıni söylü- yor. "Müzik denen bu dilin sınırian sonsuz. Dizzy Gil- lespic'nin dediği gibi müzik hcpimi/i bir y erierde buluş- turan evrensel hir dil. Ben dc miimkün oldugu ölçüde, bu dildeki yeni sözcükleri bulmaya çalışıyorum. Bu ba- zen riskli olabiliyor, ama ben riskleri göze almayı sevi- yorum." Mii7igın. iletişını ve paylasmanın en dogru yolu ol- duguna inanan Sanchez. yaptığı parçalarda Latin Ame- rıka kökeniyle baglantı kurmak istiyor. ancak Latin Amcnkalı oluşıınun müzığıni belırleyıcı tek etmen ol- madığını du^ünüyor. "Çün- kü mü/iğinsaf'müzık' ola- rak değeriendirilmesi gere- kir. Porto Riko'da doğmuş olmam benim müzisyen ki- şiliğimi belirieyen tek faktör olmamalı. Zaten Latin cazı- nınKuzey \merika,Güney Amerika ve Karayipler'le de bağlantısı var." David Sanchez'in gele- ceğe yönelik programı bir haylıyoğıın Sanatçı. fsrail ve Crdün'de konserler v ere- cek. Nevv York'a geri dö- nüp çalismalarmı sürdüre- cek ve Nevv York'un en önemli caz kulüplerinden bın olan Blue Note'da. ca- zın güçlü ısimlerınden El- vin Johns ile çalacak. Sa- natçının. Gillespie ile tanış- masında önemli rolü olan ısımlerden bırısı de şu anda menajerlığını üstlenen CharBe Fishnıan Fıshman, Sanchez'ı 'deneylere açık bir insan' olarak tanımlıyor v e geleceğin caz müzısyen- lerı aıasında çok önemli bir yerı olacağına ınandığını söylüyor. Sanchez'den bir öncekı Latin Amerikah müzisyen kuşağının, özel- lıkle ABD'de büyük güç- lüklerle müzik y apmay a ça- lıştığını anlatan Fishmana göre Sanchez ve kuşağının yolu bugün daha açık. "İnsanlar hâlâ. isminize, köke- ninize bakarak birtakım saçmasapan öny argilaria da\- ranıyoriar"diyor Fishnıan "O>saartık.birbirimizi"in- san' olarak değeriendirmemizin zamanı geldi de geçi- yorbile. J J Jolınson. Ejırl Klugh. Stanley Jordan veen genç yetenek David Sanchez gibi müzisyenler işte bu gerçeği gündeme getirip düny ;iy ı daha y aşanılası bir ha- le gerirmeye çalışıyoriar." 16.Uluslararası Nasrettin Hoca Karikatür Yanşması Kültür Senisi- Karikatürcüler Dernegi Nasrettin Hoca'yı anmak üzere bir kankatür yanşması düzenliyor. Bu yıl on altıncısı gerçekleştirilecek Uluslararası Nasrettin Hoca Karikatür Yanşması'na. Unesco'nun 1996yılını 'Nasrettin Hoca'yi Anma Yılı' ilan etmesi nedeniyle yoğun bir katılım beklenıyor. Önceki yıllarda çok sayıda başvurunun oldugu yanşmaya bu yıl Çinli, Rus. Endonezyalı, Romanyalı, tranlı, Mısırlı, Bulgar ve eski Yugoslavya'dan karikatürcülerin büyük ilgi göstereceği düşünülüyor. Türk karikatüristlerinın her yıl oldugu gibi bu yıl da ağırlıklı olacağı yanşmanın tanıtım afiş ve bültenlen katılım formlanyla birlikte tüm dünya ülkelerine gönderilmiş bulunuyor. Serbestve konulu olarak iki dalda düzenlenen yanşmanın konusu HABITAT II Kent Zirvesı dolayısıyla 'KonutSonınlan ve Yerieşim' olarak belirlenmiş. Yanşmaya her iki dalda veya tek dalda katılabilecek yanşmacılar dilerlerse tek eserle de başvuru yapabilecekler. Daha önce yayımlanmamış olması şartı aranmayacak karikatürlerin, daha önce ödül almamış ve ebatlannın 30 x 40 cm.'den büyük olmaması, en geç 30 Haziran 1996 tarihine kadar Karikatürcüler Derneği'ne ulaştınlması gerekiyor. Agustos ayında açıklanacak sonuçlarda büyük ödül sahibı 1000 dolar, başan ödülü sahipleri (beş adet) 250 dolar para ödülü alırken. derneğin vereceği özel ödül dışında çeşitli kişi ve kuruluşlann vereceği ödüller de sahiplerini bulacak. Yarışma sonuçlandıktan sonra katılan tüm eserier dernek tarafından Ankara, tzmir. Adana ve Antalya'da açılacak sergilerde yer alacak. Aynca 120 sayfalık bıralbüm hazırlanarak yarışmact eserier bir kıtapta toplanacak. Yanşmayla ilgili olarak yazılı bir açıklamada bulunan Karikatürcüler Derııeği V önetım Kuruluüyelerı ve kurulun onursal baskanlarından Semih Balcıoğlu. Turhan Selçuk \c Ferit Öngören ise. bu yıl ıkı ayn Nasrettin Hoca karikatür yanşması açılmış olmasıyla Nasrettin Hoca'nın uluslararası ününün yara aldığı kanısına vararak. durumdan duyduklan üzüntüyü ifade ederek. dernek üyelermı derneğin organızasyonuna katılmadığı ya da önermediğı vanşmalara katılmamaya çağırdılar. Ilk kez geçen sene yapılan bir uygulaınayla Internet 'te de karikatürleri sergıleyen dernek. 1996 Uluslararası Nasrettin Hoca Yanşması'nın da Internet'te yer alması ıçın hazırlıklannı tamamladı Halen Internet'te >uren 1995 sergısının adresı şöyle: (http: vv\sv\.netrail.net' ertemhoca.htnıl) Yanşmanın başvuru adresi ıse. Karikatürcüler Dernegi, Nerebatan Sarnıcı Çıkışı 34410 Sultanahmet. Istanbul. Te! (0212)5136061 YAZI ODASI SELİM İLERİ Roman Konusunda Halid Ziya Uşaklıgil, romanseverlerin dikkatle okumuş olmalan gereklı, Suut Kemal Yetkin'e yaz- dığı ünlü mektupta, romancılığının oluşum evrelerini şöyle dile getirir: "O zaman Fransa'da 'Naturalıste' okulu en pariak dönemindeydi. Balzac, Stendhal, Flaubert/teöaş- layarak Zola, Daudet, Goncourt7arfc>aş//ca sevdik- lerimdı. Bunlardan neler topladım, ne düşünüler al- dım, nasıl izlenimlerleyoğruldum, bunu çözümlemek olanaksızdır. Yalnız bir kanıya eriştim ki, bizde hikâ- yecilık Batı hıkâyeciliğinden bir renk, biçim ve dıl al- mamıştır. Roman yazmaya başlarken bende bu ka- nı vardı, ama Türk hikâyecilığınde bütün eksik olan şeylerı yaratmak için bende ne güç ne de bir ıstek vardı." Ahmet Mithad Efendi başta olmak üzere, önce- li romancılarımız. Halid Ziya üzerinde hiç mi etki bı- rakmamışlardı, dıye sorabilınz. Modern Türk roma- nının ilk yetkin yazarı, Kırk Yıl'da derlediği anılannda, öncellenni saygıyla anar. Ama Fransız romancıların- dan edindıği deneyime ayn bir önem verir. Renk. bıçım, dıl, diyor romancımız. Bunların esin kaynakları, Halid Ziya'nın yazarlığında, Fransız ro- mancılarından izdüşümlerle bezeliydi. düşüncesine varıyoruz ıster ıstemez. Ne Intıbah, ne de Ahmed Mithad Efendi romanı, dil açısından. bıçım açısından yetkin örnekler sayı- labılir. Oysa Maı ve Sıyah, Aşk-ı Memnu Türk roma- nında birdenbire doğar. Yalnız, Halid Ziya'nın mektubunda iz sürersek, esin kaynaklarının özgül ve yerfi bir dünya kurabilmek için özemsenmiş oldugu çok açık seçik ortaya çıkar: "Mai ve Siyah romanına gelince: Bu büyük biryan- kı yaptı. Bir bardak su içinde bir fırtına... Bunun için birçok nedenler vardı. Her şeyden önce bu hikâye basın, edebiyat ve şiır hayatına ilişkindi. Yakından gözlemler üzenne ortaya gelmiş bir belge niteliğin- deydi. Birçok kişiier, Babıâli caddesınde hergün gö- rülen yüzlere benzerdi. (...) Aşk-ı Memnu yazılırken Istanbul'un belliçevrelehnde, özellikle Boğaziçi'nde Melih Bey takımım andınr aileler vardı. Nitekim bu- gün de böyledir. Yazar bunları uzaktan yakından bi- lirve tanırdı. Hayalinde birikmiş karmakanşık izlenim- ler vardı. Bunları billurlaştırarak bir toplam çıkarmak için imgelemini kamçılamak yeterdi. Bu, demekde- ğıldir ki Aşk-ı Memnu gerçekte varolan birtakım yüz- lerden kopye edilmıştır. Ama genel toplamıyla bir- çok kışılerden eğretılenmış dağınık eczadan bıleşen bir varlıktır." Mektup, Ulus gazetesinde, 5.9.1943 tarihinde ya- yımlanmıştır. Söze dökülen sorunlar, o günden bu- güne. elliyı aşkın yıldır gündemde. "Yakından gözlemler" ve "uzaktan yakından" bil- mek, tanımak saptayımları, sadece bunlar bile. Ha- lid Ziya'nın yaşadığı toplumsal ortamdan ırak olama- dığına işaret etmeye yetıyor. Dahası. 1900"de nok- talanmış Aşk-ı Memnu'nun yaşarlığına ilişkin bir övünç payı: "Nitekim bugün de öyledir." Ya bugünün romanları? Aşk-ı Memnu'daki kişiier, ilişkiler bugün yaşıyor mu? Boğazıçı elberte o BoğazıçjJ3üyükada elbette dBüyökada değil. llki villa, ikincıa apartman rriezar- lığı. Adnan Bey yalıları vurguncu yeni zenginlerın ve korkunç onarımcı mimarların eline teslim edilmiş; ge- riye ne kaldıysa artık. Bihter'ler canlarına kıymıyor- lar, tersine, boşanma davasından koparabılecekleri servetin dökümünü çıkarıyorlar... Onca değişıkliğe karşın Aşk-ı Memnu bir yerlerde, belki başka sınıfsal ortamlarda, belki belleklerde ya- şarlığını hâlâ koruyabiliyor. Kımseler bu romanı oku- masa bile, Aşk-ı Memnu yaşarlığını daha uzun yıllar koruyacak. Bambaşka bir romancımız, Orhan Kemal ve ese- rı için de durum farklı değıl. O kadar çok sevdiğim Devlet Kuşu'nun muhallebecılerı Istanbul'dan han- diyse el ayak çekti. Aşkları zengin kızıyla izdivaca sa- tılmış Mustafa'larla Aynur'lar öyle "Kapalıçarşı'nın Nuruosmanıye kapısında" karşılaşıp Beyazıt muhal- lebicilerinde gözyaşı döküyorlar mı, kestiremiyoum. Ne var ki Aynur'la Mustafa bir yerlerde, birbirterinden ayn, arabesk müzik dınliyorlar. Siz, arabesk müzıği sevsenız de, sevmeseniz de. Ve Orhan Kemal roma- nı bütün haslığıyla -kaç kişı okuyorsa- okurlarına yi- ne ses yöneltebıliyor. Bugünün moda romanlarına gelince, renklerinin biçimlerinin, dillerinin başarısından her fırsatta söz açılıyor. O yazıları anlama, öğrenme isteğiyle okuyo- rum. Sonra, pek bir şey kavrayamadığımı üzülerek ayırt edıyorum. Bugünün moda romanlarından ancak, sanat dışı bir yapaylık alımlayabiliyorum. Ne Halid Ziya'nın bi- reysellığı, ne Orhan Kemal'in tutkulu toplumsallığı, ne Ferit Edgü'nün özlü yalınlığı: Yeni romanlar, benim gibi sıradan okurların erişemeyeceği bilgelikler, fel- sefelik değerlerle donanmış olmalı. Sıradan okurlar için artık roman yazılmayacak mı? Biz sıradan okurlar; Sait Faik'ın, Halikarnas Ba- lıkçısı'nın ya da Reşat Enis'in güzelım savruk Türk- çe'lerine hiç benzemeyen. kötü çevıri kokulu birTürk- çe'yle yazılmış üç beş kitabın bugünkü Türk romanını temsil etmelerıne şaşakalıyoruz. BIGUN 8.L Ll SLAR.4RASI İSTANBLL TİYATRO FESTİVALİ 19.00 Antalya Beledıve Tıvatrosu'nun 'Gılgameş" adlı oyunu Istanbul Sanat Merkezı'nde. 21.30 Aksanat Tıvatrosu'nun (Tilbe Saran - Cüneyt Türel) "Abelard ve Heloise' adlı o> unu Aksanat'ta. 20.30 Ankara Dev let Tıvatrosu'nun 'Budala' adlı oyunu Takbim sahnesı'nde. 9.1 LLSLARARASI YAPI KREDİ GENÇLİK FESTİVALİ 21.30 "Antonio Gades Dans Topluluğunun flamenko dans göstensı Maslak Darüşşafaka Lısesı Ayhan Şahenk Spor Salonu'nda. (Maslak'takı tüm gösteriler ıçın saat 20.45'te \KM önünden ücretsız servıs kalkıyor.) ANMA Şair Edip Cansever'ı ölümünün onuncu y ılında anmak üzere saat 16.00da Aksanat'ta 'Derken Karanfil Elden Ele' ba^lıklı bir toplantı düzenlenıyor. Toplantıya Tomris L'yar. Ahmet Oktay. Ahmet Soysal. Dofan Hızlan. Kemal Bckir. Mu/atler Buyrukçu, Selim İleri ve Orhan Alkava katılıyorlar KONSER Avusturya Başkonsolosluğu Kültür Ofisı'nın düzenledıği Şef Yeşua Vro\o yönetımındekı Istanbul Oda Korosu'nun konserı saat 19.30'da Palaıs Yenıköy'de. İSTANBLL LİSESİ KLLTÜR HÂFTASI 11.30 'Sürgünden Sılaya Şürler' baslıklı söyleşıve Öner Yağcı katılıyor. Aynı saate ba^layacak 'Şürdeyeni açıümlar' baslıklı söyleşıve de Turgay Fişekçi. Refik Durbaş ve ErdalAlova katılıyorlar 13.45 'Medyanın toplumu yönlendirmedeki gücü" baslıklı söy lesıye Mithat Bereket ve Erdal Gökkaya katılıyorlar. 19.00' *Modern İnhersite" konulu panele Prof Dr Mahir Vardar. Prof.Dr Feyza Erkan. Prof. Dr. Cengb Erdamar. Prof. Dr. Hasan Meric \ e Pmf Dr "Vtilla Oner katılıyorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear