25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 MAYIS 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET «1 SAYFA KULTUR 15 4 9 . U L U S L A R A R A S 1 C A N N E S F İ L M F E S T İ V A L İ Cronenberg'den 'çarpıcı' bir film • Cronenberg. çok "çarpıcı" bir filmle geldi Cannes'a. "Crash". otomobil kazalanyla orgazm olan insanları anlatıyor. Yönetmen. "çift yönlü' bir hedef saptamış kendine. Biryandan, Ballard'ın eleştirel bakış açısı ve tartışmaya açık görüşleri ile aydın seyirciyi tavlamak, öte yandan da şiddet ve cinsellikle beslenen dünya geneliğine 'entei takılma" fırsatını vernıek. • Zanussi ise, Techine'nin yaşamda tek birgerçek olmadığını, 'gerçek'in ve de 'doğru'nun herkese göre farklı olabileceğini anlattığı 'Hırsızlar" filmi gibi, çocukluk anılarından hareketle. Polonya toplumunıın 195O'li > ıllarını yorumluyor "Dört Nala' adlı filminde. Üstelik bu kez iiikesindeki toplıımsal değişimi aktaran Zanussi"yi yeniden eski formunda görmek se\ indirici. V ECPİ SAVAR CANNES - Da\id Cronenberg'in "Crash"i festivalin merakla beklenilenya- pıtlan arasındaydı. Bir kez. Cronenberg ilk kez Cannes'a katılıyordu. Sonra, filmin çarpıcı bir içenği olduğundan söz ediliyor- dıı. Gerçekten de bu anlamda beklentileri boşa çıkarmadı Cronenberg. Cok "çarpı- cı" bir filmle Cannes'a gelen Cronenberg, otomobil kazalan ile orgazm ofan insanla- rı anlatıyor. Eger bö> le zevkleriniz yoksa. filmden sonra deneyebilirsinizelbette. If- lah olmaz Cronenberg ha\ ranlan kuşkusuz çok etkilendiler "Crash"den. Ama kendi payımapek keyifalamadım. Siddetin, cin- selliğin ayrılmaz bir öğesi olması iistüne kuşkusuz çok yazıldı, çok film çe\rildi, ama böylesini pek izlememıştik. Kanada- lı yönetmen. filmografisinin kışkırfıcı filmlerden birini yapmak üzere yola çık- mış. Tabii. tekamacı buysa başarmış da di- yebilirsiniz. Henüz "dumanı iistünde". taze kazadan cıkmış otomobillerde se\ işmeye ne dersi- nız'.' Ya da metalik takma bacaklı kadınla "hard"birsekse'.'Filmeahlakçıbiraçıdan yaklaştıgımı sanmayın. Cronenberg'in pek çok filmindeki estetik bütünlüğii bulama- dığım için sevmedim bu fllmi. Günümü- zün önemli bir yazarından, JamesGraham Ballard'dan yola çıkmış Cronenberg. Oyuneu kadrosuna James Spader. Holly Hunter. Rosanna Arquette gıbi iinlii isim- leralmış. Ama bana kalırsa "çiftyönlü'"bir hedef saptamış kendine. Bir yandan Bal- lard'ın eleştirel bakış açısı \e tartışmaya açık görüşleri ile avdın seyirci tavlamak. Gerçegjn iistüne 'Dört Nala' giden Zanussi Gençlık \e ölüm gibi \an yana pek de hoş durmayan iki sözcüğü içeren bir fılmden daha sözedelim. sırası gelmış- ken. Genç bir Amerikalı yönetmenin. Matthev* Reeves'in ilk filmi "TabutTa- şrncısı" da Amenkan gençliğınin cın- sel kültüriinü konu alı\or. Cannes'da resmı programın varışmasız bölümü "Bir Başka Bakış"ta gösterilen film. ıddıasız. >.e\ ınıli bir giildürü. Bir gün tanımadığı bir kadından bir telefon alırkahramanımız. Birokul ar- kadaşının öldüğünü haber \ermekte- dir. hıçkırıklar ıçinde bir ses. O\sa. bu ısimde bir arkadaşı yoktur kahramanımı- zın. Kendisini cenaze- de. ardından tanımadı- gı "arkadaşının" anne- sinin yatağında bulur. O\ sa. o sırada se\ digı kızla işler iyi gitmek- tedir... Yanlışlıklarbir- birini izlerken. günü- müz Amerikan gençlı- ği iistüne sıcak bir giil- dürü ile ~Crash"in şo- kunu atlatmaya çalışır- sınız. Yarışmadaki beş Fransız filmınden bin olan Andre Techi- Krz>stofZanussi ne'nın "Hırsızlar"ı da Fransız toplumundaki cinsel ihşikile- re. aile kurumuna ihşkin gözlemler içe- riyor. Teclııne. CatherineDeneuve. Da- niel Auteuil gıbı deneyimli ovuncular \e LaurenceCotegibi genç biryetene- ğin yardımıyla klasik Fransız filmleri tadında birpolisıve gerçekleştirmiş. Bin polis. diğen gece kulübü işlet- mecisi olan ve birbirlerınden nefret eden iki kardeş ("Yengeç SepetTnin kardeşleriarasındakı ılişki\ıanımsı\o- rum ister ıstenıez). ikısinın de yaşamı- na gıren bir hırsız kız \e bu genç kızın se\gilisı öğretmen (Catherine Dene- u\e"un alışılmiş tiplemelerinın dışın- da bir kışılik). Bu insanlar arasındaki karnıaşık flişkilerı. polısiye bir örgü ıçinde anlatıyor Techine. Her zaman ol- duğu gibi. filmi ayakta tutan kahra- manlann kışıliklen çok iyi çizilmiş. Et- lı. canlı. yaşayan kışılıklerlgene. Türk filmleri gelivor aklınıa!). Teehıne'nın filminde de otomobilin rolü önemli. Ama bu kez oldukça pasif bir rol bu. Polisın kardeşi vegenç kızın içındebu- lunduğuçete. otomobil hırsızhğı ilege- çinivor. Techine. farklı ahlaki \e toplıımsal de- ğerlere sahip kahraman- larını yargılamak amacı ile vak'laşmıyor. Hırsız- larla polis arasındaki ılişki onu ilgilendiriyor. İki farklı mesleğe. iki farklı bakış açısına sahip ınsanların a\nı toplum- sal ortam. hatta aynı ai- le ortamı içinde ele ala- rak. kışıliklerindeki farklı vanları. ortaklık- ları anlatıyor. Amerikan filmlennde olduğu gibi, "kahraman" polis ya da "kötü" polısle karşı kar- şıya değılız bu kez. İn- sanlar ve yaşam tüm karmaşıkhğı için- de çızılıvor. Fılıninbaşlıcamezivetide bu zaten. "Barocco"nun. "Rande- vu"nun. "Ma Saison Prefere"nin yö- netmeni. insan ruhunun zenginliğinı seyircisıyle paylaşmaya de\am ediyor. Dört Nala Yaşamda tek bir gerçek olmadığını. "gerçek"in \e de "doğru"nun herkese göre farklı olabıleceöinı anlatıyor "Hırsızlar". Avnı cümFeyi. bir başka filmde görmek^ılası. Bu kez. tarihsel bir kapsam ıçinde. Poloma sineması- nın en önemli isimlerinden Krzjstof Zanussi çocukluk anılarından hareket- le, Polonya toplumunun I95()'lı yılla- rını yorumluyor. "Dört Nala" adîı fil- minde (Cannes'in "Bir Başka Bakış" bölümünde gösterıldı). Zanussi">i ye- nıden eskı formunda görnıek se\indi- rıcı. Hem de bu kez. her zamanki me- tafızik söylemlerınin dışında. ülkesın- deki toplumsal değişimi anlatan birya- pıtla. Zanussi'nin kahramanları da en az Techine'ninkiler gibi et- li. canlı. Nasıl olmasın kı: anlattıklarını bızzaı \aşamış Zanussi. on ya- şında bir çocukken. Fil- min kahramanı. Hubert adında birçocuk. Birtaş- ra kentinde anncsi ile bir- iikte yaşıyor. Babası. sa- \aştan sonra Polonva'va dönmemiş. Batı'dayaşı- yor. Babasının konu- mundan ötürü Hubert okuldan atılma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığın- da. annesi onu V'arşo- va'ya gönderir. Orada bir so>lu olduğu her halin- Andre Techini. den belli olan teyzesi ile yaşar Hubert. Onun \e arkadaşlannın tutkusunu pavlaşarak. usta bir binici olur. En yakın dostlan atlardır. Onlar- la bırlikte olduğunda. giindelik yaşa- mın kısıtlamalarla dolu atmosferinden uzaklaşır. Dört nala sürer atını. Komünıst yönetimin salanlanna. sahteliklerine. ihbarcılarına karşı tepki doludur. Komünistlerın gözünde bir "rejim düşmanr olan babasının gön- derdiği hediyeleri almasına bile izin ve- rilmez, okulda en çalışkan öğrenci ol- masma karşın, her an atılma tehdidi ile karşı karşıyadır. Teyzesi ise bir grup arkadaşı ile birlikte at yetiştirdikleri içın polıtik komiserlerin gözünde pek makbul değildir. Çünkü. binicilik aristokrasiden kal- ına bir spordur. Ellilerinde olmasına karşın yaşama se\ inci ile gençleri göl- gede bırakan teyze. ne yapar eder, bi- nicilik tutkusunu sürdürür. Yaşamlan- nı sürdürebılmek adına Hubert'in hiç anlayamadığı tavizler \erir. Teyzenin bir de ıkinci bir kimlıği olduğunu öğ- renir Hubert. e\de bulduğu bir Komü- nist Parti üvelik kartın- dan. Teyze. ona, "ger- çek"in birtane olmadı- ğını. birden fazla ger- çek olduğunu. günün bınnde bunu anlayaca- ğını söyler. Gerçegin herkes için çok farklı olduğu- nu kavramaya başlar Hubert. Ökuldaki inançlı komünist öğ- retmenin de kilisedeki rahibın de ayn birger- çeği \ardır. Stalin'in ölümünde yapılan tö- rendeki gözyaşlan ne kadar da içtendir öğ- retmenin. Hubert. ya- şamı tüm karmaşıklıgı içinde ka\raro zor günlerde: rejim düşmanının oglu olarak büyüdüğü bir toplumda. onu se\giy le bağrına basan. onur. düriistluk gibika\ramlann\azgeçilmezliginiöğ- reten yakın çe\ resinin desteği ile ayak- ta ka'T... Filmin sonunda. Zanussi oyuncuları ile birlikte karşımıza çıkı- yor. "Işte bu gördükleriniz. benim ve ai- İemin hikâ\esi\di" diyor. Sonra. büyük bir reveransla selamlıyorlar seyirciyi hep birlikte. Festivalde atölye çalışmalan Kiittür Senisi - istanbul Kültür \ e Sa- nat Vakfı tarafından sekizıncısı düzenle- nen Lluslararası fstanbul Tiyatro Festi\a- li. bu yıl programmda atöheçalışmalan- na da yer \ eriyor. Genç o\ uncu \ e \önet- menlere farklı ti\atro teknıklenni uygu- lamalı bir programla öğretmek \e tanıt- mak amacı\ la gerçekleştırılecek bu çalış- malar. geçen >ıl gördüğü büyük ılgi ne- deniyle festnal komıtesinın belırlediği iki eğıtmenle yürütülecek. Bunlardan bin. geçen yılkı tek atölye- nın yürütücülüğünü yapmış. Theodoros Teriopoulos. Beden ve;>es kullanımı ilze- nne yaptığı çalışmalar jonucunda Doğu \e Batı oyunculuk bıçımlennın sentezinı oluşturarak kendine özgü bir teknik gelış- tıren sanatçı. Antik Yunan tragedyaîan yorumlarının yanı sıra çağdaş oyunlarda- kı başanlı yorumlanyla tanınıyor. Halen. 1995 "te At'ına"da gerçekleştirilen v e i WS yılındaJaponva'dadüzenlenecekolan'Ti- \atro Olimpi\arlan'nın uluslararası ko- mıtesinın başkaniıâını sürdüren sanatçı. geçen > ılkı atöhesınden seçtığı ıkı öğren- cıyi eylül a\ında Delphi'de gerçekîeşen Antik Yunan Tışatrosu Buluşması'ndaki •workshop'lara katılmak üzere da\et et- mışti. Ti\atro Festivali kapsamında yer alandiğeratöl\e\ı iseTadashı Suzuki Ti- yatrosunun benimsediğı "Su/uki" tek- nıgını öğretecek olan Ellen Lauren yürü- tecek. 14 vıl boyunca Tadashı Suzukı'nin yanında eğıtım görmüş . Halen Neu York'ta Lıncoln Center Juıllard Tıyarro Okulu \e Fordham Cnıversıtesrnde öğ- retım görev inı sürdüren Lauren. ek çalış- ITU olarak da 'Anne Bugart' teknığmı !a- nıtacak. Oşuncunun bedenıne yükledıği enerjij' hareket halindeyken \e özellıkle durgun anlarda kontrol edebılıne yetisinı geliştirmeşe yönelık atöKe çalışmalan Dcretsızgerçekleştinlecek. Konuyla ılgı- li olarak 293 3133 40 numaralı telefon- dan Emre Kmuncuoglu'na başv urulabılır. öte yandan da şiddet ve cinsellikle besle- nen dünya gençliğine "enteJ takılma" fır- satı vermek. JamesDean'in \eöteki ünlü- lerin önlü kazalannı canlandınyor; filmin kahramanları. aynı model otomobiüerle v e bundan sonsuz bir haz alıyorlar. (Siz de bu yıldızlann hayranı olsanız. denemek iste- mez misiniz?) Cronenberg için belki agır birsuçlama, ama filmin işlevininaşağı yu- kan bu olacağını sanıyorum. Ballard. 1973'te yayımlandıktan sonra kısa sürede bir "külf-roman" olarak üstle- nen "Crash"i çok seviyor. Günümüz top- lumundaki insan-makine ilişkisi üstüne fu- turistik bir deneme. Bugünden hareketle geleceğin dünyasını yorumluyor yazar \e geleceğe ilışkin düşlerini (karabasan de- mek daha doğru olur) günümüze getiriyor. Elbette, korku filmleri ile kariyerine baş- layan "Scanners"in "V'ideodro- mer 'un,'*Sinck'> *in ve "Naked Lunch"un yönetmeni için çok verimli bir malzeme oluşturuyor Ballard'ın yapıtı. Romanı va- zarken, film olabileceğini düşünmemiştim diyor Ballard. Keşke. roman olarak kal- saydı. Cünkü, romanın eleştirel bakış açı- sını veremiyor Cronenberg (belki de kuş- kulandığım çifte hedefi. ticari kaygılan yü- zünden). Filmin şiddeti vçcinselliğisömü- ren filmlerden farklı bir boyutu. bir kara mizah tadı olduğu kuşkusuz. Ama acaba izleyici üzerinde etkili olacak olan bu mu'.' Yoksa zengin birotomobil "kiiltürü'"nesa- hip. otomobilini kimliğini birparçası ola- rak gören vebircinsellik öğesi olarak kul- lanan Amerikan gençliğine (ve özentileri- ne) yeni bir "kiilt film" mi sunuluyor? Filmin kahramanı. birreklamcı -çağımı- zın eğilimlerini sımgeleyen birmeslek- ve James Ballard adını taşıyor! (Gördüğünüz gibi Ballard. daha işin başında eğlenmeye başlıyor.) Reklamcı ve güzel kansının ol- dukça sıradan ve heyecansız cinsel yaşam- lannın. Ballard'ın geçirdiği bir trafik ka- zasından sonra birdenbire farklı bir boyut kazanımlannı anlatıyor Ballard-Cronen- bergçifti. Tehlike. ölüm ve cinselliğin birlikteligi- nin oluşturdurduğu karmaşık ve karanlık birdünyaya kaptınyorkendini. Ama neya- palım ki cinsel yaşamı ancak boyla renk- İeniyor kahramanlanmızın. Güzeller gü- zeli bir "kaza kurbanı" (bacağının takma olması ayn birheyecan unsuru) ve kazalar konusunda uzman bir fotoğrafçı-bilim ada- mının katılımı ile büsbütün zenginleşiyor çiftin cinsel yaşamı. Cronenberg'e göre "Ofomobil. insanlar- daki gerçeği değtştirme arzusunun bir sim- gesi ya da zaman ve mekân içinde gerçeğe egemen olma tutkumuzun bir nesnesi. Da- ha da öte>«gidersek,yeni bir cinselliğin öğe- si." Amerikan toplumunda. bir otomobile sahip olmanın güç simgesi -hatta cinsel güç simgesi- olduğunu vurguluyor yönet- men. Ve gençliğin. otomobili yalnızca bir güç simgesi ya da bir sevişme mekânı ola- rak görmediğini, aynı zamanda başka bir otomobilde bulunan kızla da se\ işme ola- nağı verdiğini söylüyor. Nasıl mı? Karşı- dan gelen ve sevgilisıni taşıyan otomobil- le büyük bir hızla çarpışarak! Böyle bir çarpışmanın yaratacağı "orgazm"ı düşü- nebiliyor musunuz? İnsan-makine ilişkisini ele aldığı "Si- nek"ten önce, "Videodrome"da görsel- işitsel medyanın yaşamımızda kapladığı yeri konu olan Cronenberg, bu kez otomo- bilin yaşamımızdaki yerini tartışıyor. Bü- tün bunlan daha "insani" bir dünya adına mı yapıyor. yoksa bu mekanik dünyanın ilişkilerini yüceltmeye mi hizmet ediyor. kuşkuluyum. Üstelik. sinema adına hiçbir tazelik. hiçbir heyecan yok filminde. Cronenberg herhalde duymamış bizim şu meşhur Laz fıkrasını. "Seks ve seja- haftan anladığını anlatmaya çalışıyor hâfâ... 4 Oyun alanma 8doşnnş bir yürüyüş' Külfür Senisi -Stüd>o O\ unculan, 8. L luslararaM İstanbul Tiyatro Festivali'n- de Şahika Tekand'ın yazıp yönettiği 'Gergedanlaşma' 1 adlı oyun ile seyirci karşısına çıkıvor. Oyun. bugün ve yann saat 21 30'da Stüdyo Oyunculan Sahne- si'nde izlenebilir. 'Gergedanlaşma', lonescu'nun 'Ger- gedanJar" adlı o\ unundan vola çıkan. ay- nı ka\ramı payİaşan. insanın gergedan- laşmasını anlatan bir çalışma. Ovu- nun metni ise. Meydan Larous- se. HavvanlarAn- s i k l o p e d i s i . Thurlbj'nin 'Ba- şanlı Olmanın VoUan" kitabı gi- bi kaynaklardan oluşuyor. Oyun. sistemi \esistem içerisin- deki bire> i sorgu- larken bunu adeta tiyatronun kendisine sunduğu mirasla dalga geçerek yapı- \or.Ti\atronun gelenksel kalıplannı yı- kan. üslupsuzluğu bu anlamda üsluba dönüştüren bir oyun "Gergedanlaşma . 'Oyun aJam-q\uncu-oyun'gibi kavram- lan da gündeme getirerek sadece biçim- sel değil. içerik açısından da bir yenilik arayışını ortaya koyu>or Önde birkoro. ortada permormatif ovuncular \e hiç de edebi olmayan bir metin ... Açık bir şe- kılde eklektik halde yanyana getirilme- ye çahşilan bu farklı üsluplann sonucu kesin birüslupsuzluk. •Gergedanlaşma'da oyuncıınun çaba- sı. teknik performansının yüksekliğini sergilemekten çok. teknik performans sergileme çabasının anlamsızlığını ıfa- de etmek üzere olabildiğınce irrasyonel hatta zavallı birçaba) a dönüşmek olarak tasarlanmış. TekandL "Gergedanlaşma" oyununda. iktidar olma ve bir yer edin- ıne kayramlarını ele aldıklarını belirtır- ken: "İzle\ici\esahneüzerinde \alan bir • Şahika Tekand •Gergedanlaşma' oyianunda. iktidar oîma ve bir yer odinme kavramlannı ele aldıklannı iielirtirken; "İzleyiciye sahne üzerinde yalan bir şey anlatmaktansa, onu hem eğlendirmeyi hem de bizim yaşadığımız felsefi tartışmayı paylaşmasını istiyoruz" diyor. şey anlatmaktansa. onu hem eğlendir- meyi hem de bizim vaşadığımız felsefi tartışrnayı pa> laşmasını isthoruz" diyor. Sahne tasanmını Esat Tekand'ın ger- çekleştirdiği ovunda Şahika Tekand, Cenı Bender. Hilal Karakaş, Scvtap İn- sel, Murat Ergun, Deniz Atamtürk, Kı- vanç Ergun, Banu Fotocan, Gökmen Tokgöz, A> şe Tolga.Sertaç Canbolat, Se- dat Kalkavan, Mehmet Atak, Nurdan Giir ve Nurgül Uluç oynuyorlar. Oyun- da kalabalık bir koro da yeralıyor. Şahika Tekand, Tiyatro dergisinde 'Gergedanlaşma' üzerine şunları söylü- yor: ...Oyuneu, yaşam/oyun metni/oyun alanı arasındaki paralellik yoluyla ya- lansız bir düşünme ve yapma olanağına ka\ uştu. Oyunda olup biten her şey ger- çekten olup bitiyor. oyuneu da yaptıgı her şeyi yaptığı anda gerçekten "kendi- si kadar" yapıyordu. Böylece oyun ala- nı. oyuneu için bir simulasyon alanına dönüşüyordu. "Gergedanlaşma"daki te- mel çaba da budur. Hem oyun alanındakı var oluşlanyla hem de düşünsel olarak bir "ip camba- zı^nı örnek alan oyuncular, gerçek sonu- cunu sadece yapıldığında alabilen bir varlık göstermenin yollannı aradılar. \'a- şam/oyun metni/ oyun alanı paraleliiği önemsendi. İnsanın en temel de\ inimle- rinden biri. oyunun da temel de\iminı olarak seçildi: Yürûmek. Bütün oyuncular. oyunlarını gerçek- leştirirken yürümeyi çeşitlediler. Bütün oyunlann oynanabilmesi sadece adım at- mak kadar basit bireyleme baglandı. Yürüyüşlerin tümü son derece irras- yonel bir çabayla gerçekleşecek hale ge- tirildi. irrasyonalite. hem pratik hem de düşünsel olarak önemsendi. Bütün oyun- cular, sürekli yürüdükleri halde, oyun süreleri boyunca hiçbir yerden gelme- yen ve hiçbir yere gitmeyen. oyun alanı içine sıkışmış bir yürüyüş gerçekleştir- mektedirler. Bunu yaşamda insan, oyun alanında oyuneu, oyunda rol kişisi ola- rak yapmaktadırlar. "Gergedanlaşma"da oyuncunun ça- bası, oyuncunun teknik performansının yüksekliğini sergilemekten çok. teknik performans sergileme çabasının anlam- sızlığını ifade etmek üzere olabildiğın- ce irrasyonel hatta zavallı bir çabaya dö- nüşmek tasarlandı. Oyuneu rol kişisi oyun, oyun alanı ve oyun zamanı ile sınırlıdır. Oyununu ta- mamlamadan oyun alanını terk edemez. Ya da zamanından önce oyun alanına gi- remez. Oyun süresi ve alanı içinde var olma çabasını en üstdüzeydeçıkarmak- la yükümlüdür. Oyuneu oyun alanına girer. Yapacak- larını yapar. Gider. Oyun başlar. Oyna- nır. Biter. BUAŞAMADA ŞÜKRAIV KURDAKLL Eskil Tragedya Çağdaş Trajik "Bergama Beledıyesi ve sivil toplum kuruluşlarının katkılanyla düzenlenen '4. Akdeniz Ozanları Toplantı- sı'nda buyıl Tragedya' konusunu tartışacağız. Bildi- ğiniz gibi eskil çağda tekilden çoğula doğru gelişen tiyatroyu simgeleyen tragedya, bireyin istencini aşan güçler karşısındakı umarsızlığını konu alıyordu. Tannların belirlediğıne inanılan durumlara boyun eğmekten başka seçeneği bulunmayan insanın yaz- gtsıyla koşullanan tutsaklığı. Tragedya günümüzde trajik alana dönüşmüştür. Bosna, Çeçenıstan, Azerbaycan, Gürcıstan, Lübnan,' İsrail ve bizim Güneydoğumuzda hergun her saat tra- jik olaylaryaşanıyor. Bizlerbu olumsuzluklan görmez- likten gelemeyiz. Her çağ kendi sorunlarıyla ınsanla- rından sorumludur. II. Dünya Savaşı 'ndan daha çok öldürülmelerin acı- sını duyduğumuzbirdönemdeyiz. Bölge savaşlarının önü alınamıyor. Ekonomıleri sılah ûretımine dayanan ülkelerin kışkırtıcı politıkalannı engelleyemezsek, in- sanlıksavaş belasından kurtulamayacaktır. Bızsanat- çılar barış istiyoruz. Bu bırlıkteliklerimızın amacı da Ege'yi ve Akdeniz'i banş gölü haline getirme yolun- daki çabalarımıza süreklılik kazandırmaktadır." "4. Akdeniz Ozanları Toplantısı "nın açılış konuşma- sından aldığımız bu tumceleri salt bir iyi nıyet kanıtı olarak düşünmüyorum. Özellikle düşünen ve yaratan insanlar için yaşam- sal bir zorunluk bu. Dünya nereye götürülmek isteniyor? Açlığa, kıyım- lara, işsizliğe. sömürüye, zorunlu güçlere alışmamız mı isteniyor bizden. Eskil tragedyada insan sormuyor, yazgısına boyun eğiyordu. Çağımızın trajik olaylan bu vazgeçilmez soruları hem yanıtlamak hem verdiğımiz yanıtları yaşama geçırme sorumluluğuyla yükümlendiriyor bizi. • Bu yıl "Akdeniz Ozanları Toplantısı "nda M. Garni- er, Jean Lui Matei Fransa'yı.N. Khar Israıl'i. U.P. Qu- in Tavalle Italya'yı Jalima Pont Katalonya'yı. M. Mathevski Makedonya'yı. Muhammed Ibrahim Mı- sır'ı temsıl ettıler. Pen Yazarlar Derneğimiz adına toplantıya Cengiz Bektaş, Bilgesu Erenus, Müştak Erenus, Alpay Kabacalı, İ. Kemal Karadayı, Suat Karantay, Ah- met Necdet, Özdemir Nutku, Aydın Öztürk, Adnan Özyalçıner, Sennur Sezer, Afşar Timuçin, Neşe Yaşin katıldı. Vanlan ortak sonuç. çağdaş hümanizmanın temel ilkelerinin vazgeçilmezliğidir. insanın tek kurtuluş umudu sanat. İstencinin önü ke- silemeyen insan. Bu umudun peşını bırakmayan "Akdenızlı ozanlar" sonuç bildirgelerinde kararlılıklarını şoyle duyurdular dünyaya: "Insanlık en trajik savaşlarda toplu öldürmelerle, kıyımlarla, ışkencelerle yok edılmeiere ses çıkaramaz durumdadır. Açık ya da kapalı biçımde duşünce öz- gürtuğü elinden alınmıştır. Özellikle günumüz ozanı ne pahasına olursa olsun bu durumdaki insanın sesi, adalet duygusu, karşı koyuş çığlığı olabilmelıdir. Bu yolda sorumluluğunu üstlenmeden kendi ıç trajedi- sıni de çizumleyemeyecektır. Üstelik çağımızda yal- nızca tanıklıklarla da yetinılmeyeceğı açıktır. Günün tüm olanaklannı kullanarak ozan. kendi ülkesinin bı- timlerini de aşmayı bılıp bu savaşımın uluslararası or- tak dilini ve dayanışmasını kurmalıdır.'' Mandela'nın yaşamı film oluyor • CAPE TOWN (AA) - Güne\ Afrıka Cumhuriyeti'nin efsane\ ı de\ let başkanı Nelson Mandela. kendi politik yasamını kaleme aldığı 'Özgürlüğe Giden Yol" adlı kitabından u\arlanan Bir Adam. Bir Ses' adlı filmde Mandela rolünii ü>tlenen ABD'li ünlü aktör Sidnes Poitier ıle görüştü. Nelson Mandela. ünlü aktör Poitierın sadece ı> i bir aktör olmadığını belirterek "Sıdnej Poitier. a>nı zamanda yıllardan beri mücadelemizı desteklemiş bir özgürlük savaşçısıdır' dedi. Sidneş Poitier ise rolünü daha i\i oynamak için Vfandela'nın değerlenni anlanıa\a çalıştığını söyledi. Güne\ Afrika'da ırkçı döjıemden demokratik düzene geçişi anlatan filmde eski devlet başkanı Frederic de Klerk rolünü Ingiliz aktör Michael Caine oynuyor. 'Anneme Şiir' yarışması sonuçlandı • Kültür Senisi -Capitol alışveriş merkezmin 23 Nisan Ç'ocuk Şenliğı kapsamında düzenlediği "Anneme Şiir" yarışması sonuçları açıklandı. Sennur Sezer. Kemal Özer. Hilmi '»avuz, Tuğrul Tanyol \e Enver Ercan'ın oluşturduğu seçici kıırul. Zafe>- Karadağ'ın şiirini birincılığedeğerbulurken ikincilik ödüliinü Can Sözer. üçüncülüğü de Azer Demir ile Perim Dogan kazandılar. Nevin Hande Cağlar. Ceren Şirin. M. Savaş Pat. Ayşenur Özsabuncu. Elif Ehan Colak. Nazlı Deniz Tüfekçi. Ezgi Celik. Burçak Cöllü. Ali Demırsay. Erdal Demır. Yaprak Gaga. Lğur Gülhan. Ahu Doğdaş. Emre Tabak. Aslıhan Göğtaş \e Mülkinaz Emektar'ın şiirleri de Capitol'de sergilenmeve deûer bukındıı. GÖKKUŞAĞI BASIN YAYIN Dr. Emin Paşa Sok. Kardeşler Han No: 16 Kat: 3 Cağaloğlu - İsl.ınbul Tel: (212) 519 39 32
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear