25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya # Yazıışlerı Müdürlerı Ibrghim Vıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç 0 Haber Merkezı Mudürü. Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler: Ergun Balcı • Istıhbarat: Cengiz Yıldırım 0 Ekonomı. Bülent Kızanlık 0 Kultür Haııdan Şenköken 0 Spor Abdûlkadir Yücelman 0 Makaleler: Sami Karaören 0 Düzeltme- Abdollah Yazıcı Yaym Kuruhı. tlhan SdçukfBaşkan), Orhan Erinç, Okta\ Kurtböke. Hikmet Çetinkava, Şükna Soner, Ergun Bafcı IMn; Tayanç, jbndum Ankara Temsilcisi Mastafa Balbay 9 Haber Müdürir Doğan Alan Atatürk Bulvan No. 125, Kat4, Bakanlıklar- Ankara Tel 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • Izmır Temsılcıs. Serdar Kıak, H. Zıya Blv. 1352 S 23 Tel. Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge: VUdız, Orhan Bursak, Mustaf. 44U220,Faks 4419117»AdanaTen^cıs:Ç««faYiğeııogıı, :K« O..X. A v'T,-* ı_ı,.u-...l ««n U_n * t » D-II .. ıı_ı ts tnnnü C^A I1ÜC Mrt-1 Vtt-1 T*»l l^TJS^fl PiL-c IÇTJ^lfiEdibe Buğra 0 Yurt Haberlen Mehmct Faraç Balbay. Hakan Kara. lnönü Cd. 119 S No: 1 Kat: 1, Tel. 3522550, Faks. 3522570 Müessese Müdiiri) Erol Erkut • MEDYAC:• Yonetım MEDYA G : • Koordınatör Ahmet Korulsan 0 K.unılu Başkanı-Genel Yonetım ICurulu Muhasebe Bülent Yener0idare" Mudür Güjbin Erjuran Başkanı - Genel HmeyinGürtr0\şletme Önder • Koordmatör Rch» Mudur Lılün Çetik 0 Bılgı-Ljlem. Nail tnal 0 I»ıtm»n • Genel Müdür Akroen • Murahhas Bılgısayar Sıstem. Mürü>etÇikr Yardımcısı MineAkdağ üye Bora Gönenç YayunU>an ve Basan: Yeru Gün Haber Ajansı, Basm ve Yayincılık A Ş TırİcocağıCaA39 41 Cagaloglu 34334 tst PK 246 isıanbulTel'(0/212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 I1MART1996 lmsak:4.51 Güneş:6.16 Öğle: 12.21 lkindi: 15.36 Akşam 18.13 Yatsı: 19.32 MEDYACTel 51407 53 - 513 95 80- 513 8460-61. Faks 5118466 Köpeklerden kürk yapülar • NEWVORK(AA)- Amerika'da her yıl ortadan kaybolan yaklaşık 200 bin kedi ve köpeğin öldürülerek derilerinin kürk sanayiinde kullanıldıgı öne sürüldü. Hayvanlan koruma derneklerince yapılan açıklamada, hayvan sahiplerinin bu konuda hassas ve uyanık olmalan ve hayvanlanna sahip çıkmalan istendi. Vicdansız çetelerin bu işi meslek haline getirdiklerine dikkat çeken hayvanlan koruma dernekleri yetkilileri, çete mensuplannın yakalanmamak için şehir şehir dolaştıklannı bildirdiler. Boşanma sebepleri • İstanbul Haber Servisi- Türkiye'de boşanmalann en önemli nedeninin geçimsizlik olduğu ve geçimsizlik gerekçesiyle boşanmalann giderek arttığı belirlendi. Devlet lstatistik Enstitüsü'nün verilerine göre boşanma nedeni olarak ikinci ve üçüncü sırada terk ve zina gelirken en düşük boşanma oranının Doğu ve Güney Doğu Anadolu illerinde olduğu saptandı. En yüksek boşanma oranınin ise İstanbul ve Izmir illeriyle Ege ve Marmara bölgelerinde olduğu bildinldi. hternefte. •• w •• dugun• İSTANBUL (AA)- Amerika'da tnternet aracılığıyla tanışan ve evlenmeye karar veren Tûrk kızı Handan Saygın ileMısırasılh ABD'liSam F. Fahmy'nin düğünü, önceki akşam Hyatt Regency Oteli'nin balo salonunda yapıldı. Yaklaşık 260 davetlinin katıldığı düğünde, genç çiftin nikahını Şişli Belediye Başkanı Gülay Atığ kıydı. Internet kullanıcılan, " http://www.japonica. com/ wedding" adresinden çiftin düğününü izleyebildiler Toykuşu tehdit amnda • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avrupa ve Türkiye'nin en büyûk ve en ilginç görüntûlü kuşlanndan olan toy neslinin, yoğun gübre, böcek ilacı kullanımı, yaşam ortamının tahribi ve avcılığın artması sonucu tehdit altında olduğu bildinldi. Doğal Hayatı Koruma Demeği (DHKD), toylann korunmasına yönelik olarak Orman Bakanlığı Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü ve Av ve Yaban Hayatı Koruma, Geliştirme ve Tanıtma Vakfı ile ortak bir çalışma başlattı. Çiftçilerin ve ilgili kişilerin bilinçlendirilmesi amacıyla başlatılan çalışma kapsamında "Toy bizim mirasımız" sloganının yer aldığı bir poster hazırlandı. Kahraman köpekler • CASSVTLLE (AA)- ABD'nin Missouri eyaletinde, evinin yakınlarındaki ormanda kaybolan ve üç gün boyunca dondurucu soğukta yaşam mücadelesi veren 10 yaşındaki zekâ özürlü çocuk, iki başıboş köpek sayesinde kurtuldu. Josh Carlisle adlı down sendromlu küçük çocuğu arama çalışmalanna katılanlann, köpeklerin havlamalannı takip ettikleri ve zekâ özürlü çocuğu evinin 2.5 kilometre uzağındaki dere yatağında bulduklan bildinldi. Tki köpeğin küçük Josh'un üzerine yatarak üç gün boyunca çocuğu -16.7 derece soğuktan koruduklan belirtildi. Kayıp dağcı • ULUDAĞ(AA)- Uludağ'da kayak yaparken önceki gün kaybolan Ankan Salan adlı kayakçının izine rastlandı. Ankan Salan'ı arama çalışmalannı yürüten 4 ekip, Kuşaklıkaya mevkiine 300 metre uzaklıkta, kaybolan kayakçıya ait olduğu sanılan kayak izleri ile sigara izmariti ve boş bir sigara paketi buldular. Yetkililer, izlerin bulunması üzerine, arama çalışmalannı Kuşaklıkaya çevresinde yoğunlaştırdı. İstanbul(dabaşvurulacak iki yer var: Mor Çatı Sığınmaevi ve Kadın Misafirhanesi 'Kachn şiddetten kurtıılmaLf HÜLYATOPCU Dünyada her gün yüzlerce kadın fızik- sel, cinsel, duygusal şiddete uğruyor. Tek- nolojinin ilerlemesi, farklı görüşteki par- tilerin iktidara gelmeleri de kadınlan uğ- radıklan şiddetten kurtaramıyor. Şiddete uğ- rayan kadınlara destek olacak yerlerin sa- yısı bugün yok denecek kadar az. Türki- ye'de feminist gruplar ile duyarlı yerel yö- netimler tarafmdan kurulan sığınmaevle- rinin bir kısmı kapatıldı, bir kısmı ise tüm baskılara rağmen var olma savaşımı veri- yor. Istanbul'da kadınlann sığınabileceği iki yer var: Otonom bir yapılanma olan Mor Çatı Kadın Sığınmevi ve ll Sosyal Hiz- metler'e bağlı Kadın Misafirhanesi. Bu iki yere başvuran kadınlann ortak yönü, ma- ruz kaldıklan şiddetten kaçmalan. Ancak kadınlar uzun süre fiziksel ve cinsel şiddete uğramalanna rağmen, bura- lara başvurmakta zorluk çekiyorlar. Ka- dınlar, ancak can güvenlikleri kalmadığı du- rumda sığınmaevine geliyorlar. 1995 Ey- lül ayında açılan MorÇab Kadın Sığınma- evi, bugüne kadar 50'nin üzerinde kadını banndırdı. Sığınmaevine başvuran kadın- lar burayı arkadaşlanndan, 118'den ya da • Kadınlar uzun süre fiziksel ve cinsel şiddete uğramalanna rağmen, sığınmaevlerine başvurmakta zorluk çekiyorlar. Kadınlar, ancak can güvenlikleri kalmadığı durumda buralara geliyorlar. karakollardan öğreniyorlar. Gelen kadın- lar, sığınmaevi çalışanlan tarafından din- leniyor ve onlara ne yapmak istedikleri so- ruluyor. Kadının yönlendirilmesinden özel- likJe kaçınan sığınmaevi çalışanlan "Bizyal- nızca onlara destek oluyoruz" diyorlar. Mor Çatı Kadın Sığınmaevi'ndebiridareci, bir sosyal hizmet uzmanı, eğitimci, psikolog ve üç hemşire çalışıyor. Sığınmaevi hak- kında bilgi veren Siper Giivenç, "Kadın- lar bize hep akıl soruyoriar. Biz ise onlara kendilerinin ne yapmak istediğini soruyo- ruz" diyor. Yaş ortalaması 25-35 Sığınmaevine başvuran kadınlann eko- nomik-sosyal düzeyleri düşük, genç yaşta evlenmiş ve çoğunlukla kırsal kesimden gelen kadınlar olduğuna dikkat çeken Gü- venç, yaş ortalamalannın 25-35 arasında degiştiğini belirtiyor. Sığınmaevine gelen kadınlann en az 2 yıl şiddete uğradığını söy- leyen Güvenç, "Araianndakocasından40 yıl dayak yi>ip gelen bile var. Çocuklan ev- lenmiş, torunlan var, ama ne yaok ki hâlâ şiddete uğruyor." diye konuşuyor. Fiziksel şiddete uğrayan kadınlann ay- nı zamanda cinsel şiddete de uğradığını vurgulayan Güvenç, kadınlann uğradıkla- n cinsel şiddeti açıklamaktan çekindikle- rine dikkat çekiyor. Güvenç, şöyle konu- şuyor: "Erkek kadına daha çok,'Sen ne işe ya- rarsın0 ' diyor. Kadın cinsel, fiziksel, sozel bir şiddet yaşıyor. Cinsel şiddete karşı ko- yamrvor ardından da zoıia tecavüze uğru- yor, kendini kötü hissediyor. Kadınlann ço- ğu kendBerinden iğrendikkrini sö>1ü>oriarf Devletin kadınlara yönelik tutarlı birpo- litikasının olmadığını söyleyen Siper Gü- venç, TBMM'de dört kadınla evli ya da hostese saldıran milletvekilleri olduğunu anımsatıyor. Değişen iktidarlarla birlikte iz- lenen politikalann da degiştiğini vurgula- yan Güvenç, bu durumun kadın sorunlan- nın çözümünü zorlaştırdığını belirtiyor. Mor Çaü 'ya kurulduğu ilk zamanlarda ba- zı kesimlerin tepkiyle yaklaştığmı söyle- yen Güvenç. sözlerini şöyle sürdürüyor: "Oysabugün Beyoğlu Belediyesi'nden,ka- rakolİardan bile bize kadınlar gönderiyor- lar. Eşlermidövenerkekler daha çok esnaf, işsiz, poüs, küçük esnaf, kamyon ya da tak- si şoförü.'" 1995 Şubatı'nda Istanbul'da açılan Ka- dın Misafirhanesi ise bugüne kadar 45 ka- dını banndırdı. Misafirhaneye başvuran kadınlann büyük çoğunluğufiziksel,duy- gusal ve cinsel şiddet şikâyeti ile geliyor. 16 kapasiteli misafirhanede bir yönetici, 2 iki sosyal hizmet uzmanı. bir hizmetli gö- rev yapıyor. Misafirhane çalışanlan misa- firhaneye kabul edilen kadınlann ilk plan- da, şiddet sonrası ortaya çıkanfiziksel,psi- kolojik ve sağlık problemlerinin çözülme- ye çalışıldığını belirtiyorlar. Daha sonraki aşamada sosyal hizmet uzmanı tarafından kadının kendi yaşamı için daha sağlıklı ka- rarlar alnıası. gücünün farkına varması, kendine güven kazanması ve değer ver- mesi yönünden mesleki çalışmalar yürü- tüldüğünü vurguluyorlar. Kadının ailesı ya da eşine dönmeyı iste- mediği durumlarda kendisine iş bulması ve ev tutması yönünde desteklendiğini belir- ten çalışaniar, kadınlara bağışlar yoluyla ev eşyası sağlandığına dikkat çekiyorlar. Tahinci kardeşler paskalya şenliklerini, ramazan eğlencelerini özlüyor Asansör Sokiiğı^ııııı büyüsü kalmadı • Asansör Sokağfndaki tüm evler asma kaplıymış. Budama mevsiminde Anadolu şiveli insanlar gelip asmalan budarmış. Aleksandır Tahinci,bir anı anlatırken "katıla katıla"gülüyor. ÜMİTOTAN İZMİR - Asansör Soka- ğı'nın ilk konuklan onlar. Omürlerinin seksenli yılla- nnda yine aynı sokaktalar. Aleksandu- Tahinci ve ağa- beyi Mikhail paskalya şen- liklerini, ramazan eğlencele- rini, sevgiyi, dostluğu özlü- yorlar. Bugünden fazla şi- kâyetleri yok, ama eskiyi de unutamjyorlar... Asansör Sokağı'nm, bu- günkü adıyla Dario Moreno Sokağı'nm kimsesizliği ya- şadığı saatler. Halilnfatpa- şalılar'ın Karataş'tan evle- rine gitmek için bir zaman- larbindikleri önce sulu, son- ra buharlı asansör, şimdiler- de elektrikli. Yukanya yol- lar açıldıktan sonra zaten asansörün de "hükmü" kal- madı. Nesim Levi tarafından 1907 yılında tamamlanan asansör, 1942 yılında Şerif RemziReyent'e satılmış. Şe- rif Remzi'nin 1973'te ölü- müyle uzun yıllarçahştırdı- ğı asansörün yeni sahibi ye- ğeni Öktem Hanım olmuş. 1983'te başkasma satılma- ması şartıyla lzmir Beldiye- si'nebağışlanmış. Uzunyıl- larişlevsiz kalan asansör, ye- niden restore edilerek 1992 yılında çok değişik amaçla yine yaşamımıza katıldı. So- kaktaki eski Rum evleri ona- nldı. Yola ağaçlar dikildi, ağaçlandınldı Asansöre lokanta, kafeterya, ser- gi salonu, çay terası yapıldı. Sokağın sakinleri değişti. Geriye bir tek Tahinciler kaldı. Aslında yöredeki arazinin büyük kısmı onlanndı. Kıyı- da henüz hiçbir yapılaşma yoktu. Geçen yıllar- da başta helva fabrikalan olmak üzere her şey- lerini yitirmiş Tahinciler. Şimdi aynı sokakta ki- rada oturuyorlar, doğduklan, yaşlandıklan bu sokaktan asla vazgeçmeyeceklerini söylüyorlar. Asansör Sokağı'nı dik kesen dar yolda günü- müze kadar zorlukla dîrenmiş eski bir Rum evi. Aleksandır Tahinci karşılıyor bizi. 84 yaşında- ki ağabeyi Mikhail rahatsız yatıyor. Aleksandır, Fransız kökenli Hıristiyan. fspanyolca, Fransız- ca ve Ingilizce biliyor. Birçok dili de az-çok ko- nuşabiliyor. Türkçesi de yalın. Babasının helva Her şeyierini yitirmiş Tahinciler. Aleksandır Tahinci, şimdi aynı sokakta kirada oturduklaruu, doğduklan bu sokaktan vazgeçmeyeceklerini söylüyor. fabrikası işlettiği yıllardan başlıyor anlatmaya. 1930'lara dalıp gidiyor "Şu sokaktan deveter su- sam taşuiardı. Şu yandaki binada susamyagı çı- kanlır, hemen yanındaki fabrikada helva vapı- lırdı. Bu mahallede Musevi \atandaşlar çoğun- luğu teskil etmelerine rağmen. her milietten in- san >-ardL Viahalle sakinleri içten gelen sevgi ve saygıhisleriykbirbirierinebağirvdılar. Herkeszor- dâ olanın \ardumna koşardı. Müslümanlar hiç- bir fark gözetmeden kurban ba> ramlannda et, kandillerde lokma, aşuredağıarlanu. Hıristivan- iar da paskaJvada kırmızı yumurta, çörek dağı- tuiardı. Muse\1ler cunıartesi günleri ışık, ateş yakmadıklanndan bu ihtiyaçlannı Musevi oJ- ma> anlara yapbnr ve bol bahşiş verirlerdL.'' Aleksandır 80'e merdiven dayayan ömrüne karşın hareketli ve heyecan- lıydı. Eskiye dair en küçük aynntılan anımsıyor, bıkma- dan anlatıyordu. Köşedeki evde oturan şişman kadının yapöğı nefıs yemekleri, asan- sörün önündeki meydanda çocukluk sevinçlerini ve ar- kadaşlannı: "Evlerde gaz lambaları kulianılırdı. Sokaklar hava- gazı feneıieriyle aydınlanır- dL Hava karanrken görevli bir kişi elinde uzun bir değ- neklegelir, bu değneğin ucun- daki ateşle sokak lambalan- nı yakardı. Su, evkerdekj tu- lumbalardan temin edilirdi. Yöredeki sinagog, mahaflemi- ze renk katardı. Burada çok sık nikâh törenleri olurdu. Süslü birfaytonla sinagoga ge- len nişanlılan tüm mahalle- li kapılara çıkarak karşılar- dı. Yöre halkı, evlenenleri, 'Çok yasasınlar ınsallah, her- kes desin maşallah' sözteriy- le uğuriarth. Asansör Soka- ğı dut ağacı kaptaydL Mahal- lesakinleri küçükçaptada d- saipekbocegJyetistirivorlar- dı. Mahalleden bir kişi ipek kozalannı toplayıp satar^e- lir, fakir insanlara dağrtüır- dj." Asma'yı kesmek isteyince~ Asansör Sokağı'ndaki tüm evler asma kaplıymış. Bu- dama mevsiminde Anadolu şiveli insanlar gelip asmala- n budarmış. Aleksandır, eliy- le bir evi gösterirken "kaö- la kafjla"gülüytır. zorlukla anlatıyor: "Asma budamaya gelen adam, 'Esma \ar mı?' diye bağınyor. Tesadüf evde Esma adında bir kız vanh, çokdayaramazdL Evdekfler 'Esma'yı ne yapacaksın?'di- ye sorunca, adam' Kesecem' deyince herkes kor- kuyla içeri kaçtı. Adamcagız Asma yerine' esma' diyordu. Günlerce mahallede konuşuldu bu olay, ama Esma da o günden sonra yaramazlıktan vazgeçtL'' Aleksandır ve ağabeyi hiç evlenmemişler. Ge- çimini muhasebecilikle kazanan Aleksandır SSK emeklisi. u Şükürkiramızıödeyipdo>r uyoruz'' di- yor. Asansör Sokağı'nm yeni halini de beğeni- yor, ama ille de o çocukluk yıllannın "büyü- sü"nü unutamıyor. Tahinciler Asansör Soka- ğı 'nın ilk konuklanydı. Bugünün çağdaş görü- nümûne de tanıklık ediyorlar. Sokaklannı terk etmeye hiç niyetli görünmüyorlarve sözlerini şöy- le noktalıyorlar: "Buradaki güzellikler hiçbir sokakta yaşanmamıştır_" Partilerin kadın kolu temsilcileri, kadının siyasal sürece katılımını tartıştılar 'Kadın, hakkım aktif siyaset ile aramalı' tstanbul Haber Seni- si - Kadınlann aktif siyase- te katılarak haklannı de- mokratik ve siyasi plat- formlarda aramalan isten- di. KadıköyBelediyesi'nin dün Caddebostan Kültür ve Sanat Merkezi'nde dü- zenlediği panelde, siyasi partilerin kadın kolu tem- silcileri, kadının siyasal sü- rece katılımını tartıştıjar. Marmara Oniversitesi Öğ- retim Üyesi Prof. Dr. Nec- la Pur'un yönettiği panel- den önce söz alan Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, kadın olsun erkek oisun, tüm insan hak- lannın temelinde demokrasinin yattığını belir- terek kadmlardan siyasette aktif rol almalannı ve demokrasinin önünü tıkayacak siyasi rejim- lerin gelmesine izin vermemelerini istedi. Prof. Dr. Necla Pur ise 16 martta Marmara Üni- versitesi'nde, finansmanını Kadıköy Belediye- si'nin sağladığı, "TürkKadmı'nıPDİitikayaÖzen- dirme ve Hazırlama" adlı 64 saatlik bir eğıtim programı başlatacaklannı ve bu programa Ka- dıköy'de örgütlü partilerin kadın sorumlulannın katılacağını söyledı. Prof. Pur, siyasi partilerin liderlerini, Ata- Kadıköy Belediyesi tarafindan düzenknen panelde kadının sivasal sürece kaOlınıı tarnşıkh. Siyasi partilerin kadın kolu temsilcileri, kadınlan, mevcut siyasal haklanm kuOanmaya çağırdılar. türk'ün kadın devrimini dikkate almamakla suç- layarak "Atatürk, Türk kaduunı toplumsal, eko- nomikvesiyasal hayattaerkeğin yanında görmek istiyordu" dedı. ANAP Kadın Kolu Temsilcisi NükhetGozberk, siyasi partilerin erkekler için kurumlaştınlmış oi- duğunu söyleyerek kadınlan 1934'te Atatürk ta- rafından sağlanmış mevcut siyasal haklannı kul- lanmaya çağırdı. CHP Kadın Komisyonu Baş- kanı Serpil Şekercioğlu, kadınlann banş için ör- gütlenmeleri gerektiğini söyleyerek "Kadınlar birtakun uygulamalardan hoşnutdeğillerse, dev- leti yönlendiren siyasi partilere girerek, haklan- nı demokratik ve siyasi platformlarda arasuılar" diye konuştu. DSP Kadın Kolu Temsilcisi Tüün Çavuşoğlu, kadın-erkek eşitsizligini yok etmenin yolunun si- yasi katılımdan geçtiğini vurgulayarak kadının ekonomik ve sosyal aianlarda üretkenliğini hız- landıracak projelerin hızla uygulamaya konul- ması gerektiğini dile getirdi. DYP Kadın Kolu Temsilcisi Rahime Yıkü- runlar da kadınlann, hayatın her kademesinde örgütlenmeleri gerektiğini savunarak kadının bu yönde eğitilmesinin vebilinçlendirilmesinin çok önemli olduğunu vurguladı Teminizm nedir' tartışması• Stockholm'de düzenlenen Feminist Festival'de sosyalist, postmodern, radikal, liberal, anarko feminizm ve feminist Marksizm üzerinde duruldu. GÜRHANUÇKAN STOCKHOLM-Toplum içinde kadınlan doğrudan doğruya etkileyen sorunlar, Stockholm 'de Dünya Kadın- lar Günü'nde başlayan "Fe- minist FestivaTde tartışılı- yor. Stockholm'de bir araya gelen feminıstler, her şey- den önce feminizmin ne ol- duğunu tartıştılar. Giderek geniş bir yelpaze oluşturan feminizmin çeşitli türlerinden en çok tartışılanlan şunlar: - Sosyalist feminizm - Postmodern feminizm de - Feminist Marksizm - Radikal feminizm - Liberal feminizm - Anarko feminizm Sosyalist feminizm emek merkezi durumda; er- kek ve kadın arasındaki iş paylaşımı tartışılmakta. Ço- cuk doğurup büyütmenin, kadının çalışma olanaklan- nı olumsuz etkilememesi ge- rektiği savunuluyor. Postmodern feminizmde feminizmin, Amerikan ve Batı Avrupalı beyaz, orta sı- nıftaki kadınlar tarafından yaratıldığı savunuluyor. Feminist Marksizm'de er- kek ile kadın arasındaki eşit- sizliğin, kapitalizmin gereği olarak korunduğu vurgulanı- yor. Radikal feminizm 'de, cin- siyetin yaşamın her yerinde büyük önemi olduğunu savu- nuyor ve kadın biyolojisi- nin, erkeğinkinden üstün ol- duğu ileri sürülüyor. Liberal feminizm'e göre kadın erkek arasındaki fark, toplum içindeki değişik rol- lerden kaynaklanıyor. Bir işe alınmak için cinsiyetin değil, bilginin ve deneyim sahibi ol- manın rol oynaması savunu- luyor ve herkes için günde en çok 6 saatlik mesai konula- rak boş zamana daha çok za- man bırakılması isteniyor. Anarko feminizm, Isveç 'te yeni kullanılan bir tanımla- ma. Şu mesajı vermeyi amaç- lıyorlar: Toplum içinde ka- dınlara olumsuz anlamda ay- nmcılık uygulanılması, an- cak kadınlarla erkeklerin iş- birliğiyle giderilebilir. Femi- nist olmak. erkek düşmanı olmak demek değildir. An- cak erkek ağırlıklı bir ortam- da kadınlara yeterince yardım eli uzatılmazsa, o zaman iş başa, yani kadınlara düşer. SEYAHATNAME YAVUZGÖR Dobruca, Türkler ve Tatarlar Tuna üzerindeki Romen-Bulgar ne- hir sının, Romen tarafından Calaraşi kenti ile nehrin güneyindeki Silistra ara- sında biter. Bu noktadan sonra, nehir, birdenbire kuzeye yönelir ve tümü ile Romanya arazisinde akmayı sürdürür. Silistra ile yanı başındaki (yine Tu- na'nın güneyinde kalan) Romen Ost- rov kasabasını ayıran telörgünün baş- langıcı, bazen "Öuanilatere" diye anı- lan, "Güney Dobruca"n\n başlangıç noktasıdır. Buradan, Varna'nın, yaklaşık 15 km kuzeyindeki "Altınkum"a bir hat çe- kerseniz, güney Dobruca'nın güney sınınnı belirlemiş olursunuz. Kuzey sı- nın ise Karadeniz sahilindeki Bulgar Durankulak ve Romen Vama Veche arasındaki, iki ülkeyi birleştiren şose üze- rindedir. 1912 İkinci Balkan Savaşı sırasın- da, Romenlerin işgal ettiği Güney Dobruca, 1940ta tek- rar Bulgar Krallığı'na geç- miştir. Bizim, Köstence Başkon- solosluğu görev bölgemiz, Kuzey Dobruca'yı kapsıyor- du. İki il, Köstence veTulcea illeri ile Tuna Nehri üzerinde- ki Calaraşi, Feteşti kentleri ile Galati (Kalas), Braila ve Tulcea limanı da bölgemize dahildı. • • • 12 yıl süreyie Romanya'da Türkiye'yi, eiçilik ve büyükel- çilik seviyesinde temsil et- miş bulunan Hamdullah Suphi Tannöver zamanında, 1934 yılında, Romen Krallı- ğı ile bizim lehimize önemli öğeler taşıyan bir "GöçAn- laşması" yapılmıştır. Bu anlaşmanın ilginç bölümlerinden biri "önsöz'dür. "Dobnıca'nın Müs- lüman halkı (Türkler ve Tatarlar, ayınm yapılmadan kast ediliyor), Romen Kral- lığı'nın 'müşfik iradesi'nden memnun- salar da göç etmek istedikleri takdir- de... ibaresi var, önsözde. Bu göç anlaşması ile Türkiye'ye ge- lenlerin çoğunun, Eskişehir, Hayma- na, Polatlı, Sivrihisar bölgesınde "iskân" edildikleri biliniyor. 1941'de Roman- ya'nın ister istemez girdiği savaş sıra- sında da münferit göçler olmuş... ••* 1970'li yıllann sonuna doğru, Ro- men istatistikleri, 25.300 Türk ve yine 25.300 Tatar rakamını veriyordu. Bu rakamlann dogruluğunu kuşkulayacak bir neden yoktu. Türkler, Mecidiye, Cobadin, Başpı- nar, Tuzla, Aziziye ve Köstence gibi yerleşim merkezlerinde otunmakta ve tanm sektöründe çalışmakta idiler. Tatar nüfus, daha kuzeyde, Kösten- ce'den başlayarak Taraverde, Mah- mudiye, Beştepe, Morgöl, Sangöl ve Babadağ civannda bulunmakta idiler. Tuna Dettası'na uzanan bu arazi par- çasında, tek tük Lipoven ve Çerkez köyleri de vardır. Bulgaristan'daki nüfus orantısına gö- re, azınlık sayılması güç bu 50.000 ki- şinin, Romenlerce herhangi özel bir baskıya maruz bırakıldığını söylemek doğru olamaz. Çavuşesku rejiminin, bütün toplum üzerindeki "polisdevletibaskısr, Dob- rucu'da ne daha az, ne daha çoktu. Hatta, dini inanışlar açısından birde ilginç fark vardı: Aşağı yukarı tümü Ortodoks olan Romen halkının "kilise" aşkı bilinmek- le beraber, hükümet buna rağmen, özellikle gençleri kiliseden uzak tut- mak için hertürlü baskıyı uygularken, bizim bölgede, eski ve nispeten yeni, irili ufaklı camiler, ibadete açıktı. Din adamlannın hemen tümü, baş- müftü Mehmet Yakup da dahil olmak üzere, Tatardı. Yalnız, Bükreş Imamı Türktü. İki önemli cami vardı bölgede: 1 -1428 tarihinde inşa edildiği anla- şılan, Mangalya'daki Esma Hatun Ca- mii. 2-1526 tarihinde inşa edilen, Baba- dağ'daki Saltuk Baba Camii ve Külli- yesi. Romenler bu camileri "turistik" ge- zilerde programa almışlardı. Tek tük tamirat ve bakımlannı da yapıyoıiardı. Yarın: çavuşesku dönemi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear