25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYIA CUMHURİYET 10 MART 1996 PA2AR 8 PAZAR KONUGU Celil Gürkan ekibi içindeyer alan emekli Deniz Binbaşı Erol Bilbilik 'le 12 Mart Muhtırası 'nı konuştuk 'MİT'teki bazı hainler herkesi kullandı'i3 LJJSf LJ^ 12 Mart muhtırasımn verilişinin üzerinden tam çeyrek yüzyıl geçti, yani 25 yıl. Burada 12 Mart'ın anlamını anlatacak değiliz. Sadece o dönem Türkiye'nin içinde bulunduğu kanşık durumdan ve dünyadaki olaylann etkisiyle giderek bir kargaşaya sürüklenmesinden kaynaklanan askeri cuntalann nasıl oluştuğunu, MİT'in buradaki rolünü, ABD'nin tutumunu açıklığa kavuşturmak istedik. Erol Bilbilik, bize Fuat Doğu'nun MİT'inin "bir ihanet MtT"i olduğunu söyledikten sonra eski Milli Birlik Komitesi üyelerinden tabii senatörlük de yaprnış olan Orhan Kabibay ve frfan Solmazer'in, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Sarp Kuray ve daha nice gençleri nasıl kullandıklarını anlattı. Erol Bilbilik, başlangıçta sivil ve askerlerle birlikte bir harekât yapmaya sıvanan Orgenerai Muhsin Batur ve Orgenerai Faruk Gürler'in son anda 9 Mart hareketini nasıl ezdiklerini de dile getirdi. SÖYLEŞİ / LEYLA TAVŞANOĞLU General Celil Gürkan ekibi nasıl ve ne amaçla kuruimuştu? -0 dönem birçokaskeri grup vardı. Ekrem Acu- ner. Orhan Kabibay, Numan Esin, trfan Solmazer, Madanoğlu ve havacı grubu gibı gruplar... Kabibay grubunun Istanbul'daki beyni Talat Turan'dı. Ma- danoğlu grubunun özelliği ıse içinde sosyalist si- villerin bulunmasıydı. Havacı grubun başında o zaman kurmay albay olan Aydın Kınşoğlu vardı. Öbür üst düzey kişiler Kurmay Albav flyas Albayrak, Kurmay Albay Rı- zaAbraz, Pilot Albay MehmetHeperler'di. Bu gru- bun özelliği de tamamıyla askerlerden oluşması ve sivil kişilere kapalı olmasıydı. Aradan zaman geçince havacılarla karacılar ara- smda bir birleşme oldu. Bunlar, Deniz Kuvvetle- ri'ne yanaştılar. tşbirliği yaptıklan kişilerden biri- sı de Amiral Bülent Tarean'dı. Bülent Tarcan bu- gün, gazeteci CengizÇajıdar'ın kayınpederidir. Öte yandan Madanoğlu grubuyla da temas kurdular. mmm^^ Demin 'Madanoğlu grubu içinde sosya- list siviller vardı' dediniz. Kimdi bu sosyalist si- viUer? - Başta Madanoğlu. arkadan Osman KöksaJ ge- lıyordu. Siviller ıse llhan Selçuk, Doğan Avcıoğlu, Cemal Reşit EyüboğJu'vdu. Bunlar kuruculardı. Sonradan kadro genişledı, llhan Selçuk Istanbul sorumlusu oldu. Bu grup, tıpkı Milli Kurtuluş Sa- vaşında olduğu gıbı sivil-asker birlikteliğini savu- nuyordu. Ankara'nın ve tüm koordinasyonun başı Doğan Avcıoğlu, onun yardımcısı tihami SoysaTdı. Altan Öymen Paris'ten çağınldı. Bunlara, bilgisi dışında Mümtaz Soysal da eklendı. Bu sözünü ettığim se- kiz kişı, Devrim Konseyi üyeleri olacaklardı. Do- ğan Avcıoğlu, Altan Öymen'i epeyce denedı. Öy- men, ilginç bir kışidir, fıer şeye "evet" der. Siz, Celil Gürkan ekibme nasıl katıldı- nız! - Ben gelişmeleri yakından izliyordum. Benim- le hiç durmadan temas ediyorlardı. llk temas eden- ler, Numan Esin grubuna giren Hava Yüksek Mü- hendis Binbaşı İbrahim Keskin, öbürü de yakın ar- kadaşım Sabahattin Sağıroğlu oldu. Numan Esin grubu bu ikisine çengel atmış. Onlar da ikide bir- de Deniz Kuvvetlen'ne geliyorlar, "Seninle bir şey konuşacağız" deyip duruyorlardı. Sonunda konuştuk. "Kim bunlar" diye sordu- ğumda, "Numan Esin veekibi" yanıtını aldım. Nu- man Esin'i çok sevenrn, ama o grupla temas etme- yeceğimi söyledim. Üstelediler. Bir gûn Ankara, Küçükesat'taki evimin telefonu çaldı. Arayan. Seferberlik Tetkik Kurulu'ndan Tank Binbaşı Yılmaz AkJalıç'tı. Onunla Zafer Meyda- nı'nda bir yerde buluştuk. Bana "Senin ismini du- yuyoruz.Temaskuralım''dedi. Kabul ettim. Birsii- re sonra benı Doğan Avcıoğlu ve Osman Köksal'la tanıştırdı. Ama ben, bu işlere hâlâ uzak duruyor- dum. Bir gün Avcıoğlu ve Köksal bana geldiler. "Sen neden bfae kfltılmıyorsun" diye sordular. O işlere kanşmak istemediğımi anlattım. Amaçlannın. programlannın ne olduğunu sordum. Avcıoğlu an- lattı. Olacak iş değil. Osman Köksal'ı dinlememe ise hiç gerek yok. O sırada tabii senatör. Madanoğ- lu'yla birlikte olduğunu biliyordum. "Devrim'de, Yön'de okuduğumuz şeyleri sövlü- vorsunuz. Ben sosyalistim. Bi/im lügatta si\ il-asker ittifakı yoktur" dedım. Bu arada ben onlarla, Numan Esin'le temasımı sürdürüyorum. Avcıoğlu beni Ekrem Acuner'le ta- nıştırdı Ona da olmaz dedim. Ama sonunda Avcı- oğlu'nun teklirıni kabul ettım. • ^ ^ M Neden? - Çünkü eninde sonunda girmem lazımdı. Kur- tuluş yoktu. Bu işlere girmeyi 1970'te kabul ettim. Dolayısıyla Madanoğlu grubuna da girmiş oldum. Daha sonra Numan Esin'in de teklifıni kabul edin- ce bütün gruplara girmiş oluyordum. O sırada Türkıye çok kanşık birdurumda. Buka- nşıklığı düzeltme işinde siviller mağlup olacaklar. Belki silahı tutanlar düzeltebılecekîer. Orada acil görev, ezilen kitlelere yardımcı olmak. Bu hareke- tin içine ginp sırf askerden oluşmasma engel olmak. Yani bir askeri harekât niteliğinden mümkiin ola- bildiğince geri çekebilmek... Teoride bu mümkün değildir. Fakat realite bunu gerektiriyor. Amacım. bu gruplann hepsine girerek harekete en azından sivillerı de katmak ve siville- rin etkili olmalannı sağlamaktı. Zaten ılk girdiğim Madanoğlu grubunun hepsi sivil. Cumhuriyet'te Ali Sirmen'ler ve başkalan tlhan Selçuk'un ekibinde. Devrim grubu onlarla bera- ber. Siyasal Bilgiler'de Memduh Aytür, Özer Der- bil, Ayhan Çiüngiroğlu, Necat Erder öyle... Atilla Karaosmanoğlu uzaktan 'Peki'diyor. Bahri Savcı onlarla. Hareketi destekleyenler içinde Fakir Bay- kurtda var. "Altan Öymen hareketin içinde yoktu" diyen de çıkabilir. Arna amaçlanan o zaman Altan Oymen'i eğitıp yetiştirip güven duyduktan sonra oraya koy- maktı. Bu kesin değildi. Ama o zaman duşünülen bir kişiydi. M ^ H ^ H Tam o sıralarda Celil Gürkan liderliğin- de yürütülen hareket gittikçe güç kazanıyordu galiba... - Evet. Biz de her yerde vanz. ama hiçbir yerde yokuz. Bızdediğım, Erol Bilbilik, İbrahim Keskin, Sabahattin Sağıroğlu... Yüzbaşılartaörgütlenmeol- mazdı. Havacılar. ben olduğum içın uzak duruyor- lardı. İbrahim Keskin, havacılann içine girdi. Sa- bahattin Sağıroğlu ise ortada duruyor. Numan Esin'le temasta. Benı, Celil Gürkan'la çalışan ha- vacılar kabul etmiyor. Karacılar da aynı şekilde... Düşüncelcn de "Bu yetenekli bir adamdır, fakat sokudur. Kesinlikie aianıaytz." Bu durum, altı ay sürdü. Ben de huruç harekâtı yapıp oraya girmeyi planlıyorum. Amacım, Mada- noğlu grubunu oraya taşımak. Bunun için havacı- lann da süreklı Amiral V'edii Bilget'le temasta ol- duklannı biliyorum. Ben Vediı Bilget'in emrindeçalışıyorum. Hava- cılar her gün karargâha geliyorlar. Amiral Bilget'e teklıfte bulunduklannı biliyorum. Karacılar da ge- liyor... Bunu da o zaman Deniz Kuvvetlen Komutanı olan Oramiral Celal Eykeoğlu biliyor; takipte. Ve- dii Bilget gerçek bir sosyalist. Hareketin başma geçsin istiyorum. Ama onunla bu ışı götürmek zor, bunu da biliyorum. Muhtemelleri gözden geçiriyo- rum. Sonunda Bilget'le görüşmeye karar verdim. Görüşme, Altan Öymen'inÇankaya'dakievınde- kıolacaktı. Orada başka kimler hazır bulunacaktı? Em.Dz.Bnb. EROL BİLBİLİK 1956'daDeniz Harp Okulu 'nu bitirdi. 1960 lı yülanla birkaç kez ABD 'de egitim gördü. I969'da Monlerey Üniversitesi'nde "Defence Management System " (Savnnma Yonetimi Sistemi) konulu bir çalışmaya katıldı. Bir süre de aynı konuda Penlagon da çalıştı. 1970yılında iistün başarı ödülüyle binbafi rütbesine terfi etti. 12 Mart 1971 den birkaç gün sonra Iskenderun a sürüldü. 21 Mayıs 1971 de de ordudan atıldı. Bülent Ecevit hükümetinde Ulaştırma Bakanlığı Yüksek Fen Kıırulu üyeliğiyaptı. 1979 da emekli oldu. Cumhuriyet gazetesine yazılar yazıyor. olmadı. Sen bu işten vazgectiğini söyle. Seni bunla- nn hepsinden sileyim. İstersen bir yurtdışı göreve göndereyim. Ben ölene kadar garanti veriyorum. Sana hiç kimse el süremez. Yeter ki, 'Ben bu işten vazgeçtim' de" dedi. Ben, "Paşam,bunusöyleyeınem"deyıncedekız- dı. "Bindirin uçağa gitsin" diye köpürdü. Ben eve bıle uğrayamadan Adana Havaalanı'nda kendimi buldum. Orada beni Amiral Bülent Tarcan karşıla- dı. 21 Mayıs'ta da ordudan atıldım. MİT bir sürü olayın. ıçınden haberdardı. Ama müthış de dengeler gözetiyordu. Tüm askeri grup- lann iktidarı ele geçirmesi görünür gibiydi. O du- rumda MİT ya görmezlikten geliyordu ya da baş- bakanı, cumhurbaşkanını. Genelkurmay başkanını ayn ya da eksik biçimde bilgilendiriyordu. Ya da iİcisini tam, birini eksik bilgilendiriyordu. Bunun miman da o zaman MlT başkanı olan Korgeneral Fuat Doğu'dur. Yani Sunay'ın sağ kolu olması, Sunay'ın da tüm askeri gruplar içinden gelmiş olması nedeniyle Fu- at Doğu, MtT başkanı kımliği yanında Cevdet Su- nay'ın da bendesiydi. Fuat Doğu askerden yanadır; sivil iktidardan yana değildir. Askerle sivil iktidar arasında kaldığı zaman askeri ıktıdar yanında ol- mak zorundadır. Bir örnek vermek gerekirse bızım Doğan Avcı- oğlu'yla konuşmalarımızla ilgili haftada bir rapor düzenlendi. Bu raporlann birkısmını gördüm. Bu raporlar ömeğin sadece Celal Eyiceoğîu'na verilir ya da okutulurdu. Ama Vedii Bilget solcu bir ami- ral olması nedeniyle bazen bu amiral, amıraller top- lantısına çağınlmazdı. Ya da ilk konuşmalar bittık- ten sonra yansında çağmlırdı. Daha ilk balayı dö- nemlerinde Vedii Bilget, bütün toplantılara çağın- lırdı. Orada Doğan Avcıoğlu'nun temaslanyla ilgi- li MlT raporlan okundu. Ama aynı konu Genelkurmay Başkanı 'na (Orge- neral Memduh Tağmaç) değişik bir biçimde, feci bilgilerle aktanldı. Bazen de çok yalan bilgiler köş- ke iletildi. Yani 12 Mart MlT'i, Fuat Doğu'nun MlT'i bir ihanet MlT'idir. Başbakan olmasınarağmen Süky- man Demirel'ı bir askeri harekâtın varlığından ha- berdar etmemek için elinden geleni yapmıştır. Bu arada da bir asken harekâtın başanlı olması için Ge- nelkurmay'a ya da Cumhurbaşkanlığı'na ve kuv- vet komutanlıklanna ayn ayn raporlar vermiştir. İsmail Cem 'inyazdığı 12 Mart kitabın- da thsan Sabri Çağlayangil'in bazı açıklamala- - Doğan Avcıoğlu, llhami Soysal... O akşam Ve- dii Bilget damadının pardösüsünü giydi, başına da bir kasket taktı. Karanlıkta Altan Öymen'in evinin kapısını çaldık. Baktım gözetlenıyoruz. Ama bizi tanımalan da imkânsız. Içeri girdik. Orada Doğan Avcıoğlu. iki-üç saat Vediı Bilget'e olayı anlattı. Daha sonra sözü flhami Soysal aidı. Altan Öymen bir şey anlatmadı, çünkü aramıza daha yeni katıl- miştı. Ertesi gün Vedii Bilget bana "Bentatminol- madım. Bunlar incir çekirdeğini dotdurmavan şey- ter" dedi. Ben de. "Biz herkesle temastayız. En iyisi siz bi- ze katılın. Çünkü bunlar bir şe> yapacaklar. Daha faşist general cuntası olacak" diye üsteledim. Bu- nun üzerine. "Sen olduğun için ben de giriyorum" diye karannı açıkladı. İbrahim Keskin ve Sabahat- tin Sağıroğlu'yladatanıştı. Biz, böylece Madanoğ- lu grubuna girdik. Bir gün Vedii Bilget'e, "Biz,si- an esas Celil Gürkan grubuna girmenizi istiyoruz" dedim. Böylece Celil Gürkan'lann ilk toplantısında Ve- dii Bilget'i bir kişilik bir askeri grubun başı olarak katmayı başardık. O arada Madanoğlu grubu için- dekı Yılmaz Akkıbç'la biz gayet iyi anlaşıyoruz. Vedii Bilget o grupta çok itibar göriince biz ikin- ci aşamaya geçtik. Içimizden birini gruba sokma- sını istedik. Sabahattin Sağıroğlu ile İbrahim Kes- kin. "Erol ghsin" dediler. Vedii Bilget beni o gruba soktu, ama Bilget'Je birlikte değilmişim gibi telkın edildim. Toplantıda başta Celil Gürkan. yanında Vediı Bilget, Şükrü Köseoğlu, bir sürü karacı, havacı kurmay albaylar... Benim kim olduğumu sordular. Ben de "Dtınımu- muzçok kuvvetlidir. Deniz Kuv vetleri'nc fıâkimiz" diye anlattım. Celil Gürkan, "Kimler var? İsimver" dedi. Ben, çok güçlü olduğumuzu yineledim. Aynntı vermek gerekirse Kabıba, Numan Esin, Irfan Solmazer. onlann istanbul'daki beyni Talat Turan'Ia hep temastaydım. Onlann sivil kesimi avu- kat Fakih Ozfakih, Hâkım Albav Emin Değer, on- lara yakın a\ ukat Doğan Tanyer var. Bunlar. görü- nen üst takım. Havacılar çok güçlüydü. Aydın Kınşoğfu amira! olunca havacılann söylemleri değişti. Başta Celil Gürkan'ın lıderliğinı kabul ederlerken ilk kez Muh- sin Batur'un da işın başına geçmeyi kabul ettiğinı ifade eder oldular. Bunlann başında da Aydın Kı- nşoğlu vardı. Pilot Albay Ilyas Albayrak, Pilot Al- bay Mehmet Heperler ve işın tuhafı o zaman Muh- sin Batur'un genel sekreteri olan Kurmay Albay Kcmal Tunusluoğlu da vardı. Kemal Tunusluoğlu, modacı Zevnep Tunuslu'nun babası. Havacılar o zamana kadar Kemai Tunusluoğlu'na hiçbir bilgi \ermıyorlardı. Nedenı de çok Amerikancı, çok ze- ki \e kıvrak oluşuydu. Güven duymuyorlardı. Bir gün Aydın Kınşoğlu"> la beraber Ilyas Albay- rak. "Kemal Tunusluoğlu da aramızda"dedi. O arada anayasa taslaklan hazırlanıyordu. Anayasa taslaklarını Madanoğlu grubu içinde hazırlamakla görevli Cemal Reşit Eyüboğlu'ydu. O, taslaklan hazırladı. Doğan Avcıoğlu gözden ge- çirdiğını söylüyordu. llhami Soysal da aynı ıfade- leri kullanıyordu. Ama Doğan Avcıoğlu'nun söy- lemine göre bu taslakların hazırlanmasında Müm- taz Soysal, Bahri Savcı. hatta IsmetSungurbey'den yararlanmışlardı. Hatta llhan Selçuk'la da temas- taydılar. Bu taslak çalışması bana venldi. Bu çalış- mayı bıtirebilmek ıçın Cemal Reşit Eyüboğlu'nun Ankara'daki dairesinde her akşam buluşuvorduk. Anayasa taslağı, Devrım Partisı'nin tüzüğü,devnm mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuru- lu'nun lağvedilmesi, Bakanlar Kurulu'nun çalış- ma biçimini ele alıyorduk. Öbür yanda Celil Gürkan önderliğinde karacı, havacı, denizcı grubun birlikte yaptığı çalışmalar vardı. Bunun koordinatörü Ilyas Albayrak'tı. O. ça- lışmaları bana veriyordu. Ben, onlara bizım çalış- malan aktanmaya çalışıyordum. Ama bu mümkün olmadı. Orası sırf asker, burası ise sivil ve asker it- tifakı ydı. • M ^ ^ B Peki bu gruplar bu çalışmaları yapar- ken MİT nerede duruyordu? Hiç karışmıyor muydu? - MİT'in bizi izlediğini biliyorduk. MİT'te Os- man Köksal'ın adamı olan bir albay vardı. Köksal, bana onun adını hiç söylemedi. Ben çok hareketlı olduğum için MİT'in beni izlemesi doğaldı. O al- baym önlemesiyle ben bir süre örtülendirildim; ra- hat çalıştım. Bir de ben, her gün Doğan Avcıoğlu'yla buluşu- yordum. Telefonla konuşurken hep kod adı kulla- nırdık. Onun bir kırmızı Anadol'u vardı. Hep ak- şam karanlığında buluşuyor, konuşmalanmızı da arabada yapıyorduk. Vedii Bilget'le birlikte olu- şum nedeniyle Deniz Kuvvetleri Karargâhı'nda da izleniyorduk. Nitekim hakkımızda bir sürü MİT ra- poru olduğunu daha sonraki bir tarihte Celal Eyi- ceoğlu bana söyledi. Çeşitlı arahklarla benim üç kere tayınim çıktı, Celal Eyiceoğlu da benim tayinimi çıkardı. Ama üç seferinde de beni Ankara'dan ayıramadı. Yani be- nim tayinlerim durduruldu. Bunun nedeni, tabii se- natör olan Madanoğlu ve Köksal'ın bizzat komu- tanhğa gelerek durdurma talebinde bulunmalandır. MÎT bağlantısını da şöyle anlatmak istiyorum. 16 Mart 1971 günü Deniz Ku\ vetleri Kurmay Başka- nı Koramiral Hilmi Fırat odama geldı. "Ordudan tardedildin. Bir saat içinde Deniz Kuvvetieri Ko- mutanlığı'nıterk edeceksin. Hcmen askeri uçağa bi- necek ve İskenderun'a gideceksin. Bu, Celal Eyice- oğlu'nunemridir"dedi. Ben reddettim. Bunun üze- rine Celal Eyiceoğlu beni odası çağırttı. "Şurada en az beş-altı göz dolusu senin ve Vedii Bilget hak- kında MİT raponı var. Üç kere tayinini çıkardım; n var. "ABD, Türkiye 'nin bütün içislerini bilir. Benim de altımı oymuştur" der. ABD'nin 12 Mart'taki rolü neydi? - ABD hem asker, hem sivil tüm gruplan önce dikkatle ızledi. Numan Esin - Kabibay grubuna ya- kın Coşkun Bölükbaşıoğlu adlı bir ışadamı vardı. Coşkun Bölükbaşıoğlu'nun Ankara'dan, Hül>a Restoran'ın arkasında bir şark dairesi vardı. Bir toplantı yapılacağını öğrenince burasının anahtan- nı Altan Öymen'e vermiş. O toplantıda Doğan Av- cıoğlu, Vedii Bilget, Cemal Reşit Eyüboğlu, ben, bazı havacılar var. Ben. çok deneyimli olduğum içın yolun bir pa- raleline geçtim. ABD Büyükelçıliğı malı görünen CIA'nın (ABD Merkezi Haber Alma Örgütü) be- yaz, statıon vvagon birarabası var. Bir kilometrelik alandaki tüm konuşmalan bu arabadan gayet net alabiliyorlar. Ben içen girdim. Dışanda CIA ara- basının olduğunu söylesem iş daha kötü olacak. Hiçbir şey yokmuş gibi davrandım. Ama 15-2Oda- kika sonra kapının zili üç kere çaldı. Herkesin be- ti benzi attı. Ben, "Çıkalım" dedim, çıktık. Belli ki MİT. CIA'ya karşı bizi uyarmıştı. Cünkü MİT'in içinde de bıze yakın kışıler vardı. Biraz önce askeri planlar yaptığımızdan da söz etmiştim. Bu konuda iki önemli toplantı oldu. llkı- ne Korgeneral Atıf Erçıkan da geldi. Ankara'daki kritik noktalann ele geçinlmesi planlannı yapıyo- ruz. O sırada Genelkurmay Plan ve Prensipler Da- iresi Başkanı. Ben, Celil Gürkan'ı, Vedii Bilget'i, ŞükrüKose- oğhı'nu. hepsıni büyük bir toplantıda ikaz etmiş, "Korgenerai Arçıkan'ı işin içine katmayın. CIA aja- nı gibi bir adamdır. OporrünLstrir, güvenilmez. Bizi ihbar eder. 22 şubatta, 21 mayısta ikili oynamıstır. Benim bilgilerime göre babası da Atatürk'e muha- lefetten Gerede Daglan'na çıkmış bir Atarürk döş- manıdır" dedim. Bu sözler Celil Gürkan'ın kita- bında da var. Bunun üzerine Celil Gürkan, "Biz ona bilgileri verdik.O, bizim başımızoldu" dedi. O toplantıda Atıf Erçıkan'ın yanında her şey ko- nuşuldu. Ikinci toplantı, Ilyas Albayrak'ın Bahçeliev- ler'deki evinde oldu. Atıf Erçıkan yine var. Toplan- tı bittikten sonra llyas Albayrak'la Tank Binbaşı Yılmaz Akkılıç, "Bunu nasıl yaparsınız" diye sor- dular. Sertbirtartışmageçti. Yani. MİT'in CIA'nın, Sovyet Haber Alma Örgütü'nün yani sıra bir de bi- zim ıçimizden, bizleri ihbar edenler vardı. Celal Eyiceoğlu, 16 mart günü benden bu işten vazgeçmemı ısteyip de ben reddedınce bana, "Ap- tal herifler. Bütün toplantılannızı biliyoruz. Içinize Atıf Erçıkan'ı soktuk. Toplantilardan sonra bize, Çankaya'ya bütün bilgileri teyple getiriyordu" de- di. Olaylargelişirken Muhsin Batur ve Faruk Gür- ler'in bizi oyaladıklan anlaşılmaya başladı. Bunun altında yatan da ikisinin de bir iş yapacak güçte ol- madıklarını bilmelerıydi. Celil Gürkan da o hare- keti tek başına götüremeyeceğıni bildiği için işi Atıf Erçıkan'a havale etti. Atıf Erçıkan da içımize girince hareketi bitirdi. Faruk Gürler de bitti, çün- kü Erçıkan. Tağmaç'ın, köşkün ve Celal Eyiceoğ- lu'nun casusuydu. Tepede iki grup vardı. Birincisi Tağmaç, Sunay ve Eyiceoğlu, yüzde yüz emperyalızme bağlıydı. İkinci grup da Muhsin Batur ve Faruk Gürler. On- lar biraz daha liberaldiler. Güç dengesi emperya- lizme bağlı Amerikancılara geçince Batur ve Gür- ler ezilmekten korktular. tk.ili oynadılar. Ve sonun- da da bızım hareketi çökerttiler. I ^ H ^ ^ Tarih kaç o zaman? -Tam çökertme 1971 'in Subat başında oldu. Atıf Erçıkan yeni Amerika'dan dönmüştü. Işte, o zaman iş bitti. Biz, "Bu işten çıkalım" dedik. Ama seslen- dirince karacı, havacı ve denızciler. "Sizi vururuz" dediler. Baktık, çıkmakla da, kalmakla da kurtuluş yok. Sonucu bilerek kaldık. O arada Ekrem Acuner bızimle görüşmek iste- di. Doğan Avcıoğlu, ben ve Acuner görüşüyoruz. Bulunduğumuz yerin yolunu da Hasan Cemal te- mizliyor (gözcülük ediyor). Herhangi bir şey olur- sa biz oraidan kaçacağız. Biraralıkşüphelendim. içeri bir girdim ki MİT'le ilişkilı, 22 şubatçı tlhan Baş kapıdan bizi dınlıyor. Hemen dışan çıktık. Bir araştırtik ki Acuner hare- keti çökertilmiş, Genelkurmay adamlannı toz du- man etmiş. Her neyse biz çalışmalanmızı sürdürdük ve 9 Mart 1971 günü saat 17.00'deişi bitirmek karan al- dık. Her şey hazırdı. elımızdeki güçle lOtaneihti- lal yapılabılirdi. 9 mart günü 15.30-16.00 cıvann- da Doğan Avcıoğlu'yla. tstatıstık Enstitüsü önün- de buluştuk. Bana, "Ne düşünüyorsun" diye so- runca, "Mahvolacagız" cevabını verdim. "Ben de öyle düşünüyorum"dedi. Deniz Kuvvetlen'ne geldim. Hava Kuvvetle- ri 'nde 17.00'de toplantı olacak ve orada alınacak ka- rarla harekât başlayacak. 192 kışı toplatacağız. Bunlann içinde bakanlar, müsteşarlar. generaller, amiraller var. Bunlardan ben sorumluyum. 17.00'de Muhsin Batur'un odasında Faruk Gürler, Muhsin Batur, bizim gruptan Celil Gürkan, Mehmet Ali Aker, Tümgeneral Şükrü Köseoğlu, Hava Korgene- ral Ahmet DuraL Tümgeneral Hulusi Kaymaklı, Tuğgeneral Ömer Çokgör toplandılar. Faruk Gür- ler, "Bu işiyapacağız,ama helebiryannolsun. Yük- sek Komuta Konseyi'ni toplayayım" dedi. Ama öy- le bir konsey yok. Ama 10 mart günü Muhsin Batur ve Faruk Gür- ler hareketi sattılar ve Amenkancı cuntayagüç ver- diler. Onlarla beraber oldular, bizi ezdıler, yok et- tıler, 12 mart, 9 martin üstüne gelmiş ve yenmıştır. Bir de Kasım 1970 'te uygulamaya konu- lamayan bir plan olduğunu duymuştum... -Kasım 1970'te, Muhsin Batur'un "Karar verip uygulayın" dediği bır hareket var. Gediz deprem ev- leri bitmış, bunlann tapulannı vermek için üç uçak- la Cumhurbaşkanı (Cevdet Sunay), Genelkurmay Başkanı (MemduhTağmaç). Başbakan (Sükyınaıt Demirel) kuvvet komutanlan ve bakanlar oraya gi- decek. Batur, "Bunlan uçaklardan Marmara'ya atacagız" diyor. Bu haberi bana telefonla Kurmay Albay llyas Albayrak verdi. Muhsin Batur ve Faruk Gürler ken- dilerini kurtaracak donanımla uçağa bınecekler. Öbürlen denizin dibıni boylayacak. Biraz sonra yı- ne Albayrak telefon etti. "Erol,ihbaredilmişiz" de- di. Bir havacı kurmay albay, Amerikan büyükelçi- sine bu konuda bilgi vermiş, meğer. Ama bu alba- yın kimliğini, çok uğraşmamıza rağmen tespit ede- medik. Bu askeri gruplar içinde çok ilginç ki- şiler olduğu söyleniyor. Bunlar kimlerdir? -Bence en ilgincı Orhan Kabibay'dır. 1960 ihti- lalinden sonra fstanbul Sanayi Odası Başkanı Os- man Nuri Köni'nın kıziyla evlendi. Ve Milli Birlik Komitesi içındeki bazı çok gizli bilgilen, çok yük- sek derecede mason olan Könı'nin ISO'ya verdiği kuvvetle söylenir. Kabibay, Numan Esin, Solmazer. Talat Turan grubu içinde "baş" kabul edilen kışi- dir. 13 kasım cuntasından olup yurtdışına gittıkten sonra dönünce İnönü'nün CHP'sınde mılletvekil- liği yaparak CHP içmde cuntalar kurmuştur. Buna Turhan Feyzioğlu'nu, Ekrem Paksüt. Sezai Or- kunt'u da katmıştır. Solmazer'i müthış kullanmış- tır. Fakat Solmazer de en az Kabibay kadar bilme- cedir. 1973 Hazıranfnda bizler Erenköy'deki köş- ke kontrgenlla tarafından ahnmamıza, Kabibay'ın fevkalade bilgilere sahip olmasına rağmen Kabibay, ifadesi alınmadan salıverilmiştir. Her işın ıçinde, her olayın yanında olmasına rağ- men başına hiçbir şey gelmemiştır. Bir gün Kabi- bay'ın evinde toplandık. Hidayet Ilgar. Talat Turan, Jrfan Solmazer ve daha bırçok kişi vardı. Bır ara- lık Irfan Solmazer bana, "Eroi, sen denizcileri ih- mal etmişsin" dedi. "Kimi ihmaletmişim" diye sorduğumda. "Sarp Kuray'u Deniz Gezmiş'i ihmal etmişsin. Hiç temas kurmanuşsın. Ama ben İstanbul'da, Ankara'da on- lara mısır patlatır gibi bomba patlattınvonım" de- di. Ben şaşırdım. Yanımızdaki Talat Turan 'ın da yüz ifadesinden çok şaşırdığını anladım. "Başka ne> F a- pryorsunuz" diye sordum. Yanıtı şu oldu: "Deniz Gezmiş'i, Sarp Kuray'ı filan orurtuyorum. Demok- ratik bir tarftşmayla eyiem karan aiıyoruz. Ameri- kan Büyükelçiiiğfnin ön kapısuıın kurşunia taran- masına demokratik olarak karar verrvoruz. Bu de- mokratik tarbşmada ben IkJer oluyorum. emri ben veriyorum. 'Deniz Gezmiş, ABDBüyükelçiliği'ni tara ve yok ol' diyorum. Sarp Kuray'a "Git şurayı bombala' emrini veriyonım." Bu işlerden Kabibay'ınmutlak bılgisı vardı. Do- layısıyla Deniz Gezmiş'i, Sarp Kuray'ı, herkesi kullandılar. İrfan Solmazer, 12 marta 24 saat kala Almanya'ya uçuruldu, orada kaldı, milyarder işa- damı olarak geri döndü, TIR filolan sahjbi oldu, kı- lına dokunulmadı. Bugün büyük ışadamı olarak Mersin'de yaşıyor. Size daha garip bir şey anlatayım. Orhan Kabi- bay, Kenan Evren cuntasına da yardımcı olmuştur. Kenan Evren, danışma meclisini oluşturacağı za- man en az 30 meclis üyesi adını Kabibay'dan iste- miştir. Kabibay dabu tşi eski CHPmilletvekili Şük- rü Koç'a havale etmiştir. Kabibay, Koç'un hazırla- dığı listeyi Evren'e sunmuştur. Yıllarca CHP mil- letvekilliğı yapmış olan Şükrü Koç da eski MİT'çi- dir. Bunlan anlatmaktaki amacım şu: Sanıyorum ar- tık Türkiye'de böyle hareketler olmayacaktır. Ama sadece askerler arasında değil, sivil toplum örgüt- leri, sivil örgütler içinde de bu tür hain ve oportünıst kişilerle herkes karşılaşabilir. Bunlar. bir anlamda Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Ertuğrul Kürkçü ve diğerlerini kullan- mışlardır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear