25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 1mtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç 6 Genel Yayın Koordınatöru Hikmet Çetinkaya 0 Yazıışleri Müdürlerı Ibrahim Vıldız, Dinç Tayanç (Sorumlu) 0 Haber Merkea MüdüriV Hakan Kara 9 Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dtş Haberlcr. Ergun Balcı 9 tstıhbaral: Ceneiz Yıldırım # Ekonomı Bülent Kızanlık # Kültür: Handan Şenköken O Spor Abdülkadir Yücelman • Makaleler: Sami Karaören # Düzeltme Abdutlah Yszrcı # Fotoğraf Krdogan Köseoğlu # Bılgı-Belge Edibe Btığra 9 Yurt Haberlen Mehmet Faraç YaymKurulu. tlh»nS«*çıık(Ba$kaa). Orhan Erinç, Oktay Kurtbökt, Hikmet Çetinka> a. Şökran Sooer, Ergnn BaJcı. Oinç Tavanç, tbnnim \ ıldız, Orhan Burjalı, Musttfı Balhay. Hakın Kara. Ankara Temstlcısı. Mustafa BaJba\ # Haber Müdürû' Doğan Akm Atatürk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar- Ankara Tel. 4195020 (7 hat), Faks 4195027 • lzmır Temsılcisr SenUr Kızık, H. Zıya Blv 1352 S. Z3 Tel. 4411220,Faks. 4419117»AdanaTemsılcısı.ÇetinYigeooglu, Inönû Cd. 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel: 3522550, Faks: 3522570 Müessese Müdünj ErolErkutO Koordınalör Ahnıet Korulsan 9 Muhasebe Bülent Yener» Idare HüseyinGürer#tşletme Önder MEDYAC:»Yönetım Kurulu Başkanı-Genel Müdür Gülbin Erduran 9 Koordınalor Reha MEDVA G : • Yonetım Kurulu Başkanı - Genel Müdûr Cıtün Çelik'#Bılgı-i$lem Nailİnal» I;ıtman*Genel Mûdür Akmcn •Murahhas Bılgjsayar Sıstem: Mürirvet Çfler Yardımcısı MineAkdağ üye BoraGönenç YayımUyao ve Baıan: Yenı Gûn Haber Ajansı. Basın ve YayincıUk A Ş TürkocagıCad39 41Cağalog)u34334lst PK 246 Istanbul Tel (0'212)512 05 05 <2OtıaO Faks (0 212)513 85 95 10MART1996 İmsak: 4.53 Güneş: 6.17 Öğle: 12.22 îkindi: 15.35 Akşam 18.12 Yatsr. 19.31 MEDYACTel 514 07 53 - 513 95 80-513 8460-61, Faks 5118466 Ağaç kampanyası süruyor • İstanbul Haber Servisi - lstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin başlattığı "lstanbul'a 100 Bin Ağaç" kampany asında önemli başan sağlandı. Dikimi Büyükşehir Belediyesi'ne ait 50 bin agacın 22 bini dikildi. Çukurları hazır olan 23 bin ağacin dikimi de önümüzdeki iki hafta içinde gerçekleştirilecek. Halka satılması için aynlan ikinci 50 binlik bölümden ise bugûne kadar 15 bin ağaç satıldı. Yurttaşlann istedikleri yerlere dikmesi için aynlan ikinci bölümde hedef, nisan sonuna kadar 40 bin ağacın satılması. Fare mücadelesi dengeyi bozdu • EDtRNE(AA)- Edime'nin lCarakasım köyünde, köylülerin bilinçsiz fare mücadelesi sonucunda kedi, köpek ve gelincikler ölürken, kurtulmak istedikleri fareler köyü istila etti. Edirne Tanm tl Müdürü Rıza Gündüz, konuya ilişkin şunlan söyledi: "Zehirli yiyecekleri farelerden çok kedi, köpek ve gelincikler yemiş." Meluncanjar bugün geliyor • ANKARA (AA)- Osmanlı denizcilerinin torunlan olduklanna inanan, ABD'de yaşayan Meluncanlar, atalanmn yaşadığı topraklan görmek üzere bugün Turkiye'ye geliyor. Meluncanlar; lstanbul, tzmir, Bursa ve Çeşme'yi kapsayan 'Miras Turu'na katılacak. Kendisini Meluncanlann kökenini araştırmaya adayan Brent Kennedy'nin annesi ve teyzesinin de yer alacağı 18 kişilik ABD'li topluluk, bir hafta süreyle lstanbul, Izmir, Bursa ve Çeşme'de tarihi yerleri gezecek. Beni güldürenler Yirmi yıl kadar önceydi. Marmaris'te bir festival düzenleniyor. Bedia Muyahhit, Vasfi Rıza Zobu gibi sanatçılar da onur konuğu. Vasfi Hoca bana: "Havaalanından Marmaris'e kadar sen bizim arabayla gel" dedi. Arada bir küçük tuvaleti için inmesi gerekiyordu... Bedia Hanım, Vasfi Bey, ben arabaya bindik. Bir süre sonra Hoca bana bir işaret çaktı. Anladım ki tuvaleti gelmişti. Şoför arkadaşa, "Sağda biraz duralım kardeşim" dedim. Araba durdu. Vasfi Bey indi. Beş dakika, on dakika yok. Az sonra geldi, üzerindeki bej pantolonun önü ıslanmış. "Ne bu?" dedi Bedia Hanım. Tam küçük hacetimi görürken rüzgâr çıktı Bedia" diye yanrtlatı Vasfi Bey. Bedia Hanım hiç sektirmeden lafı patlattı: Tabii sen O'nu bulana kadar meteoroloji değişmiştir." Okur mektubu: Bu hafta tek mektubu yanrtlasam kızar mısınız? Kızmayın.. çünkü tek mektup geldi... Şaka, şaka, gelecek hafta ötekileri de yanrtiayacağım. - lstanbul Çapa'dan Nergis Gören: "Ben Gaiatasaray Üniversitesi Uluslararası HişkilerBölürnü öğrencisiyim...'' diyor ve bizim okula her türlü manevi yardıma hazır olduğunu belirterek, Cumhuriyet'e 'Hoş geldin' diyor. "Hoş buklum Nergis... Güzel düşüncelerin için teşekkür ediyor ve okulunda başanlar diliyorum." TEMA Vakfı Başkam Hayrettin Karaca'ya göre sorunun temelinde erozyon var 'Enflasyon bereketten korkar' KEREMILGAZ Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıklan Konıma Vakfı Başkam Hayrettin Karaca. Türkiye'nin en büyük so- runlanndan biri olan enflasyonun temelinin toprak kayıbı olduğunu öne sürdü. Erozyonla mücadelenin hükümet programına ilk kez girdi- ğini belirten Karaca. *Vatan topra- ğuıın bir kanşuu, bir çakıl taşını ver- meyiz" diyenlerin, "erozyon nede- niyle bir yılda Kıbrts adasınm iisrü- nü 10 santim kaunlığına kaplayan toprağın eroz>t)navçrilmesine" du- yarsız kaldıklannı vurguladı. Admı ilk kez 1992 yılında kamu- oyuna duyuran TEMA Vakfi, "Ena- yon Dede" adıyla da anılan Hayret- tin Karaca başkanlığında çalışma- lanru sürdürüyor. TEMA Vakfı 'nın bugüne kadar yaptığı çalışmalann sonuç vermeye başladığını belirten ve MesutYılina/'ın başbakanlığın- da kurulan yeni hükümetten eroz- yonla savaş konusunda umutlu ol- duğunu anlatan Hayrettin Karaca, "Hükümet programının 14. sa\fa- sında erozyonla mücadelenin hükü- met programına girdigini ögrendim. Bugüne kadar ilk defa böyle bir şey oluyor. Bundan önceki hükümetle- rin bu konuda hiçbir çabası olma- dı" dedi. Anayasanın 44. maddesinin, dev- letin toprağını korumayı içerdiğıni anlatan Karaca, toprağı korumama- nın anayasal bir suç olduğunu kay - detri. Siyasetçilerin ekonomik sorun- lan, enflasyonu sürekli dile getirdi- ğini, ancak enflasyonun ılacının üre- tim olduğunu bilmediklerini anla- tan Karaca. şöyle devam etti: "Topraklanmız bereketsizleşijor- sa, buğday üretimi azalıyorsa, bir buçuk miİyar dolarlık buğday ithal ediyorsak enflasyonla mücadeiedege- ri kalmışrz demektir. Eğer senin top- K3f3Ca: Topraklanmız bereketsizleşiyorsa, buğday üretimi azalıyorsa, 1 buçuk milyar dolarlık buğday ithal ediyorsak enflasyonla mücadeiede geri kalmışız demektir. Enflasyonun en büyük düşmanı bereketli topraktır. raklann bereketli olursa enfasyon korkar. Enflasyonun en büyük düş- manı bereketli toprakör." Birleşmiş Milletler'de mera ısla- hı konusunda uzman olmuş ve Mo- ritanya'da sekiz yıl çalışmış kişile- re TEMA olarak rapor hazırlattık- lannı da belirten Karaca, bu rapo- ra göre, Güneydoğu Anadolu 'da bu- lunan mera alanlannyı ıslah edil- mesi durumunda 3 yılda 400 bin ki- şinin bu bölgede istihdam edilece- ğine dikkat çekti. Bu kadar kişilik istihdamı sanayide hiçbir sektörün sağlayamayacağını anlatan Karaca, şu görüşlere yer verdi: "Ben, hayırh bir iş yapmak iste- yenlere' Hastane yapacağına, mera ıslah ct' diyorum. Türkiye'de 21.7 mByonhektarmeranın3mflyonudı- şındakiler kullanılmryor. Meralann azalması halinde hay>ancıhğımrzge- lişmeyecek. Etin değeri, o hayvanın yediği besink ügilidir. Ahır hayvan- cıhğıy la mera hayvancıbğı arasında kalite farkı vartur. 35 yıkür mera ıs- lah kanunu çıkarüamadL Her dö- nemde teklif oldu. ancak bu kanu- na sıra geunedL Bugün Türkiye me- ralan 1858'den kalma bir nizamna- meyle yönetiliyon" Göçün nedeni erozyon HABITAT 2 Konferansrnın bu yıl tstanbul'da yapılacagını anımsatan Karaca, bu konuda da şunlan söy- ledi: "Konferansta çarpık kentteşme efeaimacak.Çarpık kentleşmenin ne- deni ise topraktır. İnsan köyünde mutiuysa niye İstanbul'a gelsin. tn- sanın dogduğu büyüdüğü yerdeki toprağının bereketini sağlamatayız. Arnk kırsal kesimde insanlan bes- leyecek kadar toprak yok. Bugün teknolojiden yardım istiyonız. Tür- kiye'de 4 mihon 77 bin kişi tarun- dan gecimini sağlıyor.'Toprağı pay- laşmak degil, topıagm verdiğini pay- laşma' yoluna gjtmeüyiz" savaş sırasında, çocuklann yüzde I6'sı ölülerin arasında gizlenmek zorunda kalırken yüzde 31'inintecavüz vecinsel saldınya taıuk otduklan betiriendL • UNICEF tarafindan hazırlanan raporda, Ruandalı çocuklann tarihte daha önce görülmemiş ölçülerde şiddetin sarsıcı psikolojik ve fizyolojik etkıleriyle karşı karşıya kaldıklan belirtilerek çocuklardaki etkilerin geçmesinin, ancak nesiller sonra olabileceği kaydedildi. Şiddetin îzleri zor sîliııiyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Ruanda'da Tutsi ve Hutu kabileleri arasında binlerce insa- nın ölümüne yol açan savaşlann sonucu, çocuk- lann maruz kaldıklan şiddetin etkileri, nesiller sonra silinebilecek. UNICEF tarafindan hazır- lanan raporda, çocuklann yüzde 80'inin yaşa- yabilmek için 2 ay boyunca farklı yerlerde, yüz- de 16'sının da ölülerin arasında gizlendikleri be- liıtildi. Çocuklann yüzde 31'i de, tecavüz ve cinsel saldınya tanık oldu. Ruanda'nın başkenti Kigali'de bulunan UNI- CEF Travma Tedavi Merkezi'nce 11 bölgeden 8 ile 19 yaş arasında 3 bin çocuk üzerinde yapı- lan araştırmada, çocuklann yüzde 95'inin Tut- si ve Hutu kabileleri arasındaki katlıamlarda şid- det olaylanna ve ölümlere tanık olduklan orta- ya çıktı. Araştırma raporunda, Ruandalı çocuk- lann tarihte daha önce görülmemiş ölçülerde şiddetin sarsıcı psikolojik ve fizyolojik etkile- riyle karşı karşıya kaldıklan belirtilerek çocuk- lardaki etkilerin geçmesinin ve yaralann sanl- masının, ancak nesiller sonraolabileceği kayde- dildi. Rapora göre, çocuklann yandan fazlası kat- liamlara ve insanlann sopalarla dövülmelerine, yüzde 3l'i de tecavüz ve cinsel saldınya tanık oldu. Çocuklann üçte biri, diğer arkadaşlannın ölüm ve yaralama olaylannda yer aldıklannı be- lirtti. Çocuklann yüzde 80'i 2 ay ve daha uzun süre farklı yerlerde, yüzde 16'sı da ölülerin ara- sında saklanarak yaşamını sürdürebildi. Savaş sı- rasında öleceğine inanan çocuklann üçte ikisi ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Çocuklann yüzde 80'inin kaybettikleri yakın- lanyla ilgili kâbus gördüğü vurgulanan raporda, çocuklann yüzde 27.6'sının aileleri için sık sık ağladığı, yüzde 37.6'sının ailelerini anımsatacak oyunlan artık oynamadıklan, yüzde 50.3'ünün de sık sık ailesini düşündüğü kaydedildi. SEYAHATNAME YAVUZGÖR Romanya Sosyalist Cumhupiyeü (Ağustos 1976 - Ağustos 1980) Galatasaray'ın, Ortaköy'deki ilkoku- lunda okurken bize 'transatlantik' gibi gö- züken iki Romen yolcu gemisi gelip ge- çerdi Boğaz'dan: Besarabya ve Transil- vanya... Türk dostu ve Balkan Antantı'nın iç- tenlikle taraftan, Başbakan Tatarescu ile Dışişlen Bakanı ve o zamanki adı ile 'Ce- miyet-iAkvam'ın başkanı Tıtulescu'vu ta- nırdık. Yakışıklı Kral Karol'ün, gönül ma- ceralannı, Madam Lupescu'yu bilirdik. Şimdi, 'Markoni Müzesi'ne kaldınlmış ol- ması gereken, cızırtılı radyolardan Bük- reş radyo istasyonunun iyi müzik veren yayınlannı dinlemeye çalışırdık. 'KüçükParis' denilen Bükreş'e, sık sık gidipgelen, lstanbul sosyetesinden, libe- ral bir yaşam, eğlence ve şıklık öyküleri işftirdik. Yazlan 'Taksım Gaanosu'na gelip be- yaz, işlemeli gömlekleri ile Romen müzi- ği çalan 'Fanica Luca' orkestrasını izler- dik... Bizim için, 'Romanya' denilince, akla bunlar gelirdi. • • • 1976 Ağustosu'nun son günlerinde, Sofya'ya geldim. Köstence'deki yeni gö- revime otomobil ile gidıp Rusçuk'ta Tu- na'yı aşmayı, Kazıklı Voyvoda MBiail'in, vaktiyle cirit attığı Gi- urgiu'dan (Yerköy) geçerek Bük- reş'ten Köstence'ye ulaşrnayı tasarlamıştm. Böyle de yaptjm. Rusçuk ile Yerköy'ü birbirine bağlayan 'Dostluk Köprüsü'nün güneyindeki Bulgar askerine bir 'dovijdane' çekıp köprünün ku- zey yakasına geçince, ilk Ro- men askerini gördüm. Sevimli, sanşın, güleç bir erdi bu... Beni köprü üzerinde durdurdu. Sün- güsünü arabaya yasladı. Başı- nı içeri uzatarak 'sigaret' gibi bir şeyler söyledi. Verdik... Gümrük memurtan, sınır gö- reylileri terbiyeli ve nezaketli... Bükreş'e doğru giden şose, ma- mur köylerden geçıyor. Biraz dar ve virajlı, ama radyodan giren folklor havası, bu aynntılann öne- mini azaltıyor. Köylüler, işleri güçlerinde, deviniyortar oradan oraya... Burası, iyi tanıdığım Balkan havası dı- şında kalmış bir yer: Romanya Sosyalist Cumhuriyeti... Dümdüz ve yeşil bir arazi... Hırşova'da, Tuna'yı bu kez güneye doğru geçiyorsu- nuz, geniş bir köprüden... Hava sıcak, Panart Istrati'nin romanına başlık olmuş 'Baragan' ovası burası.. Hüzünlü bir gü- zelliği var. ••• llginç bir öyküleri var Romenlerin... Roma'nın Dacia eyaleti imiş... Dacio- Jet'lerin ülkesi... 700 yıl kadar kalmış bu- ralarda Roma garnizonları... Bu yüzden, Romen dili, Latincenin bir kolu. Romalılardan sonra, bu ülkeyi isfla edip gelip gidenlerin listesi uzun... Çok eski- lere gitmeden, XIX. yüzyıla gelelim: Bu dö- nemde, Kuzey'i Avusturya-Macaristan, güneyi Osmanlı idaresinde kalmış bu ül- kede, Fransız Devrimi'nin tohumlan ye- şermiş.. 1848 yıllannda, Avrupa'nın herye- rinde patlak veren 'millıyetçi', 'özgürtük- çü' ve 'aynlıkçı' akımlardan Romanya da nasibini almış. 1859 yılında, tarihi Uaşi (Yaş) kentinde, Eflak, Boğdan ve Erdel'den ge- len delegelenn toplantıstnda, 'Romanya' sözcüğü, ilk defa kullanılmış... Biraz tereddütten sonra, 1877-78 Türk- Rus savaşma katılan Romanya Prensli- ği, savaşın sonucunda ımzalanan 'Beriin Anlaşması' ile özgür 'Romanya Krallığı' olarak Avrupa haritasındaki yerini almış. Tahta da özellikle Almanya'nın dayat- ması sonucu, Birinci Karol oturtulmuş... • • • İkinci Balkan Savaşı sırasında, Bulga- ristan'a giren Romen ordusu, bu harekât sonucu, 'Quadrilatere' denilen Güney Dobruca'yı ilhak etmiş. 1940'ta Alman- lann ısran üzerine, Bulgaıiara geri veril- miş bu bölge. 1. Dünya Savaşı'na 1916 yılında Itilaf devletleri yanında katılan Romanya, ku- zeyden Alman ve Avusturya-Macaristan birtiklerinin, güneyden de Türk ve Bulgar birliklerinin işgaline uğramış. Ordu, Mol- davya'ya çekilmiş. 1. Dünya Savaşı'ndan en kârlı çıkan devletlerden biri olmuş. Transilvanya ve Besarabya'yı da ülkesine katan, Büyük Ro- manya çıkmış ortaya.. Romanya'nın en pariak ve verimli dö- nemi, I ve II. dünya sayaşlan arasında ka- lan dönem galiba.. Şair Eminescu, kom- pozitör Enescu ve Porumbescu, heykel- tıraş Brankuş vb. sanat adamlan ile ro- mancı istrati'nın ülkesinde, herşeyin 'toz pembe' olduğunu söylemek kabil değil.. Zenginle fakir arasında korkunç bir uçu- rum. Boyar denilen büyük toprak agala- nna karşı köytülerce başlatılan ve kanlı bir şekilde bastınlan 1907 ayaklanması. Ül- kenin petrol zenginliği üzerine çöreklen- miş yabancı şirketler, birkaç on tane si- yasal parti ve bunlann arasında 2-3000'i bulmayan üyesi ile Romen komünistferi. Romanya, Almanya tarafindan, adeta zorla II. Dünya Savaşı'na rrJlmiş. Rusya se- ferine giden ordusu, perişan olarak Alman- laria birtikte geri çekilmiş. 23 Ağustos 19441e Kızılordu'nun işgaline uğramış. Bu kez de, elde kalan birlıkleri, Ruslar ade- ta bir 'kalkan' olarak kullanıp Beriin'e ka- dar ulaşmışlar. Besarabya ve Moldavya, SSCB'ye git- miş... Transitvanya, yenik Macaristan'dan alınıp Romanya'ya bırakılmış. Sovyet komiserlerinin, başta Vışinski ol- mak üzere, kuvvet göstenleri ile birlikte yürüttükleri ağır baskılar sonucu, bütün partiler ortadan kaldınlmış, kral ülkeyi terk etmiş ve Romanya, Caucescu'nun bili- nen sonuna değin, Romanya Sosyalist Cumhuriyeti süresini yaşamıştır. • • • Biz, Hırşova'da, Tuna'yı aşıp Kösten- ce'ye vardığımızda, Romanya'da tam dört yıl (30 Ağustos 1976-30 Ağustos 1980) süren görevimiz süresince TC Köstence Başkonsolosluğu bölgesine girmiştik... Yarın: Dobruca-Türkler ve Tatarlar SAK ÜSTÜNDE MÜJDATGEZEN Ben Aziz Nesin'i özledim... ç m e s e n i z e MSM Cumhuriyet'teki bu köşeye gelen mektuplann pek çoğu bizim okulun koşullarını ve durumunu soruyor. Çok kısa anlatayım: 16-22 yaş arası lise mezunu olmak ve iki aşamalı girış yetenek ve genel küttür sınavlannı kazanmak yeterli. Tiyatro, Şan, Gitar, Keman, Türk Halk Müziği, Klasik Türk Müziği, Hafrf Müzik bölümleri var. Eğitim her gün sabah sekiz, akşam on sekiz. Ayrıca: Cumartesi, pazar 7-14 yaş grubuna tüm bölümlerde Hafta Sonu Okulu ile 17-70 yaş grubu için her akşam 20.00-22.00 arası Akşam Okulu'muz var. Telefonlannı vereyim: 348 80 72 - 73, (Faks: 74) 346 51 09. Ziverbey Durağı Kadıköy - İSTANBUL MSM sınavlannı kazanarak dört yıllık eğitim hakkını elde eden öğrencilerden dört yıl boyunca hiçbir konuda hiçbir ücret talep edilmiyor. Mezun olan öğrencilerden asistanlık sınavını kazananlar okulda asistan olarak görev yapıyor ve beş yıl sonra öğretmen oluyoriar. Bunun böyle olacağını biliyordum. O'nu bir gün ansızın, durup dururken zehir zemberek özleyeceğimi ve çaresiz kalacağımı biliyordum. öyle de oldu. Özlüyorum Aziz Ağabey'i. İnsan bazı acılara giderek alışır. Annem öldüğünde, o gece, Yaşar Kemal bana "Anne ölümüne zor alışılır, buna kendini hazıria" demiş ve annesinin ölümüyle ilgili anısını anlatmıştı. O gece Yaşar Ağabey'le dört saatten fazla konuşmuştuk. Daha doğrusu o anlatmış ben dinlemiştim. Annemin öldüğü gece beni en çok teselli eden kişi Yaşar Ağabey olmuştu. Aziz Nesin'in ölümünde de Leyla verdi sakinleştirici ilaçlan bana. Zaman geçti, unutur gibi olduk acıyı. Ama ben, bir gün ansızın O'nu çok özleyeceğimi biliyordum. Ve bir gün, Şile'de bir otel odasında geldi. Gözümde tüttü Aziz Ağabey. Bir gazetenin magazin sayfasında uygun bir boşluk buldum. Şu şiiri yazmışım: "Tamam geri gelecek ama bazı şartlar var" deseler. Çiğ timsah mı yemem okyanuslan mı içmern nehirieri yürüyerek mi geçmem yaşamam mı boğazı tokluğuna? Sen yeter ki geri gel. Alışamadım yokluğuna. 27.7.95 Şile. Güzel Sezen Pazar'lık ve duvarlık sözler: Düşûnüyorum, öyleyse durun. "Hafta Sonu Gazetesi", insan haklanna yaptığı tecavüzü yüzledim diye aleyhimde olur olmaz şeyler yazmıştı ya. Sezen Aksu açmış telefonu, Yazı İşleri Müdürü Uğur Güneri'ye: "Uğur, bu işi düzelt sonra ilerde yaptığın haksızlıktan dolayı çocuklannın yüzüne bakamazsın" demiş. Biz Sezen'le çok telefonlaşınz. Sezen, bir ülkeye yüz yılda bir gelecek ender sanatçılardandır. Üç dört dilde söylenir şarkılan. Yapmacıkstz, yalın, içten, dost insandır. Benim üzülmeme üzülüp bir gazetenin yazı işleri müdürüne tetefon açacak kadar yüreklidir. Şu ülkede bir avuç kadanz belki ama, bazan bu kadan da yetiyor... Fazla olup kirlenmektense az olup temiz kalmak daha güzel. Seni seviyorum Sezen Bunu yazan Müjdat Gezen Antolojilerin, Nâztm Hikmet ve Orhan Veli'den sonra beni 'Büyük Şair' olarak göstermelerini alçakgönüllülükle karşılıyorum. Yukandaki dizeleri inan çok kısa sürede yazdım. Tabii kafiye tutturmam kolay olmadı. Sevdiğim fıkralardan... Diyorum ki, sevdiğim fıkralardan arada sizlere anlatayım. Eski ama sürekli geçerli olanlannı şöyle bir ayıklayayım... İki fukara hamal duvara oturmuşlar, ayakkabılarını da Çikartmışlar dinleniyoriar. Biri demiş ki: - Lan Hamza, senin ayaklann benden daha kirli Ötekı yanıtlamış: - Tabii oğlum, ben senden beş yaş daha büyüküm. "SİZİ seviyorum" Bu iki sözcük son zamanlarda özellikle ekranlardan sıkça kullanılır oldu. Bir de "Kendinize dikkat edin" var. İkisi de Ingilizce kültürden geçti bize. İkisi de yerinde kullanıldığında çok güzel. Ben kendi adıma gerçekten, insanlan çok seviyorum. Ama hepsini değil. Ayınmım var. Sonra anlatınm. Bu haftalık bu kadar. Sizi seviyorum. Ama... Yazın Gönderin HAFTANIN ADAMI: HAFTANTN KADINI: HAFTANIN AKILLISI: HAFTANIN APTALI: HAFTANIN POLtTÎKACISI: HAFTANIN TERBrYESlZt: Haftanın önemli soru - yanıtı: - Eşekler kumar oynar mı? -Evet, genellikle eşekler kumar oynar. Ağır yazı Epiktetos'un "stoisyen'' felsefesi insanı ne denli Pollyan- nacılık girdabına itelese de. Falih Rıfkı'nın ta o zamanlarda dediği gibi: "Her konçerto değişik kemanlarda a\ nı sesi ver- mez." Bunu ne için söyledim? Platon kendi konumu içinde eşcinselliği savunmadı ama, kendisi eşcinseldi. "Ne kuzguni pelerinim anncceğim. ne de yaşulann giymesi adet olmuş karalar..." William Sbakespeare, ünlü "Hamlefinin ağzın- dan, babasının ölümüne duyduğu acıyı bu tümcelerle dile ge- tirirken, o da Epiktetos ve Platon gibi iyimserlikle eşcinsellik arasında gidip geliyordu... Yazıyı daha fazla uzatırsam meraklanıp okuyacaksınız, iyi- si mi keseyim. Sakın benden böyle yazılar beklemeyin haaa. Zaten bekle- yen kim?.. "Agır yaz da usta desinler" meselesi bana uymaz. Ben FOBİ olsun diye yazıyonım. Pazardan pazara, güzel bir tatil günû buradan karşılıklı ho^luklasalım. Mektuplanmzı: MÜJDAT GEZEN - KADIKOY - İSTANBUL adresine yazabilirsiniz. Bakarsuuz elime geçer. Güzel bir hafta diliyorum. Yann pazartesidir. Sevgiyle... Ekran gafları-. Bizim MSM'nin fahri doktoru Selçuk Baran anlattı, çok hoşuma gitti. Bu haftaki ekran gafına koydum. Biraz gecikmiş ama, olsun. Genç, film ve ses sanatçısı, bir televizyon programında röportaj yapan sunucuya: "Burnumdan devalüasyon ameliyatı oldum" demiş. Okuyun: AŞK GECESİ - Honore de Balzac (Milliyet Yayınlan) Izleyin: DİKKAT YALÇIN MENTEŞ. Şişli G. Ülkü - G. özcan Tiyatrosu. Sevin: Basketbol Milli Takımı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear