25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 0 MART 1996 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Başbakan ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, DYP lideri Tansu Çiller'le 2.5 saat görüştü I POIİTİKA GÜNLÜĞÜ Hükümet w ild başh' Başbakan Mesut Yılmaz. DYP lideri TatiNU ÇUkr. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dönüşümlü Başbakanlık modeliyle Türkiye'de ilk kez kurulan "ANAYOL" hükümeti, çalışmalannı "çok başli" sürdürüyor. "4'İü kararname" nedeniyle atamalarda yetki sahibi olan DYP'li Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe ile Başbakan Mesut Yıbnaz, DYP Genel Başkanı Tansu Çiüer'i bilgilendiriyor. Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe'nin. önemli atama kararnamelerini imzalamadan önce Tansu Çiller'in onayını aldığı ve genel başkanını gelişmeler konusunda bilgilendirdiği belirtildi. Başbakan Mesut Yılmaz da dün Çiller'i 7İyaret ederek 2.5 saat görüştü. <, ıller'in henüz taşınmaması nedeniyle Başbakanlık Konutu'nda gerçekleştirilen görüşme konusunda açıklama yapılmadı. Çiller-Yılmaz görüşmesi sürerken Çiller ailesinin Bilkent'teki yeni evlerine taşmma hazırhklan da sürdürüldü. Başbakan Mesut Yılmaz'ın, "002" kırmızı plakalı makam aracı ile koruma araçlanndaki Başbakanlık Forsu"nu kaldırmasina karşın, Başbakanlık Konutu'ndaki girişte bulunan 2 forsun yerini koruması dikkat çekti. Güvenoyu salı günü ANAYOL azınlık hükümetinın programı üzerindeki görüşmeler bugün yapılacak. TBMM'deki görüşmelerin tamamlanmasından 1 tam gün sonra, 12 mart salı günü 53. hükümet için güvenoylamasına gidilecek TBMM Genel Kurulu, hükümet programı görüşmeleri için bugün saat 13.00'te toplanacak. TRT ve bazı özel televizyonlann canlı olarak yayımlayacağı görüşmeler sırasmda, siyasi parti gruplan temsilcilen birer saat süreyle program üzerindeki görüşlerini açıklayacaklar. 3 milletvekiline de 20'şer dakika kişisel konuşma için söz verilecek. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal. RP'den Grup Başkanvekıü Abdüllatif Şener ile tstanbul Milletvekili Aydın Menderes, DYP'den Grup Başkanvekili Saffet Ankan Bedük vc Isparta Milletvekili Aykon Doğan, ANAP'tan lstanbul milletvekileri Ahat Andkan, Yılraaz Karakoyunlu, gruplannın hükümet programı üzerindeki görüşlerini açıklayacaklar. Konuşmalann tamamlanmasından sonra programa ilişkin eleştirileri Başbakan Mesut Yılmaz'ın yanıtlaması bekleniyor. Anayasaya göre görüşmelerin tamamlanmasından I tam gün geçtikten sonra, 12 mart salı günü ANAP-DYP azınlık hükümeti için güven oylamasina gidilecek. Yılmaz'ın, Fransa gezisi nedeniyle, Genel Kurul'un 15.00'tekı toplantı saati 11.00'e alındı. Güvenoyu verenlerin sayısınm, güvensizlik oyu verenlerden fazla olması durumunda 53. hükümet güvenoyu almış olacak. Anayasaya göre ancak güvensizlik oylannm TBMM'nin 550 olan üye tamsayısınm salt çoğunluğuna denk düşen 276'ya ulaşması durumunda hükümet güvenoyu alamıjor. Hükümeti oluşturan partilerden ANAP'm 126, DYP'nm 135, çekimser kalarak hükümete dışandan dolaylı destek vereceğini açıklayan DSP'nin 75 milletvekili bulunuyor Hükümete güvenoyu vermeyeceğini belırten RP'nin 158, CHP'ninde 49 milletvekili bulunuyor. Güvenoyu ile ilgıli tavnnı bugün netleştirmesi beklenen BBP'nin de parlamentodaki sandalyesavısı 7. PSAD genel kurulu Ateşoğullan: 3. milliyetçi cephe kuruldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Pir Sultan Abdal Derneği Genel Kurul Divan Başkanı Kemal Ateşoğullan, ANAP-DYP koalisyon hükümetini '3. milliyetçi cephe' koalisyon hükümeti olarak nitelendirdi. Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı Murtaza Demir. "Alevi partisi' kurulmasına karşı olduklannı, ancak 'AJevi enstitüsü' kurulmasını istediklerini söyledı. Pir Sultan Abdal Demeği 4. Olağan Genel Kurulu dün Ankara'da başladı. Genel kurulun dünkü oturumunda divan başkanlığı seçimi gerçekleştirildi. Yapılan oylama sonucu divan başkanlığina Kemal Ateşoğullan seçildı Ateşoğullan. seçimin ardında yaptığı konuşmada, yeni koalisyon hükümetinin milliyetçi- muhafazakâr yapısına işaret ederek, "3. MC kuruldu. Demokrasi mücadelesi daha da kıaşacak" dedı. Qaha sonra söz' alan Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı Murtaza Demir, Türkiye'yi din, dil. ırk aynmı yapılmayan ve kimliklere saygı gösterilen bir "mozaik" olarak görmek ıstediklerini belirtti. Ulkenin sivil yaşamdan giderek uzaklaştıgını vurgulayan Demir, devletin bütçesinin polis karakollanna ve silaha harcandığını söyledi. Demir, eğitim sisteminın dinsel ağırlıklı oldugunu ve asker kafalı kişilerce yürütüldüğünü ifade ederek "Teröristlerin eylemleri de, polisin uyguladığı naskıcı rutum da bizim demokrasi anlayişımıza ters* dedı. Genel kurulun öğleden sonra gerçekleştirilen oturumunda söz alan halk ozanı ve Pir Sultan Abdal Derneği Onur Kurulu Başkanı Âşık Mahsuni Şerifde delegelere, Pir Sultan Abdal'ın demokrasi ve devrimcilik anlayışını anlattı. Pir Sultan kültürünün, Anadolu kültürünün omurgasını oluşturan Alevilik ve Bektaşiliğe dayandıgını savunan Serif. "Aleviük, haksızlıklara karşı başkaldın kültûrüdür" dedi. Şerif, delegefere. Alevilerin siyasi yelpazede yer araması durumunda, bu partinin "faşist, ırkçı ve şeriatçı bir parti olamayacağı" uyansında bulundu. Genel kurulda bugün yapılacak seçimlerde 504 delegenin oy kullanması ve Genel Başkan Murtaza Demir ile yazar AJi Ballaz'ın listelerinin yanşması beklenivor. Tansu Çiller'e karşı hareket başlatan küskünler ve kurucular bugün bir araya geliyor DYP'li muhalifler güvenoyunu bekliyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-DYP Genel' Başkanı Tansu Çiller'e karşı il ve ilçe örgütlerini dolaşarak muhalif hareket başlatan kurucular ile "küskünler" bugün bir araya gelecek. "ANAYOLT hükümetinin güvenoyu almasından sonra yönetime yönelik eleştirilerinı ağırlaştırmayı planlayan muhaliflerin toplantısına eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un da katılacaği belirtildi. DYP'-yı olağanüstü kongreye çağırmak için 1100 delegeden 300'den fazlasından imza topladıklannı belırten "liste küskünleri" bugün Eyüboğiu Otel'dc yapmayı planladıklan topiantıya, gazetelere verdikleri ilanlarla örgütü mücadeleye çağıran DYP kuruculannı da davet ettiler. 24 Aralık seçimleri öncesinde listeye giremeyen ve aynı zamanda parti kurucusu olan eski Ankara Milletvekili, Genel Idare Kurulu üyesi Baki Tuğ'un önderliğinde düzenlenen topiantıya, kuruculardan Mehmet Dülger, Sezar Aygen, Mehmet Muhsinoğlu'nun da katılacağı bildirildi. Küskünler ve kuruculann, DYP grubundaki bazı mılletvekıllerinin de desteğini sağlamak için eleştirilerin dozunu güvenoyunun ardından arttırmayı planladıklan öğrenildi. Yönetimde değişiklik Haziran ayında kongre yapmayı planlayan DYP Genel Merkczf nrn de, 13 mart çarşamba günü delege tespiti yapacağı ve bırçok ildeki delegeleri kongrelerle yenilemeye çalışacağı vurgulandı. Kabıneye gırmeyeceği lOaylık dönemde tüm illeri dolaşarak kongrelere katılmayı planlayan Çiller'in, parti yönetimini de kongreye yönelik olarak ycnileyeceğine dikkat çekildi. Çiller'in, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Gölhanı Tcşkilat Başkanlığı"nda bırakacağı. Siyasi tşler Başkanlığı'na Hasan Ekinci'yi. genel başkan yardımcılıklanndan birine de Necmettin Cevheri'vi getirebileceği kaydedildi. Çiller'in, kadın ve gençlikten sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı'nada lstanbul Milletvekili Meral Akşener'i getirmesı bekleniyor. DYP Genel Sekreteri Tevfik Diker. dün düzenlediği basın toplantısında, ANAP-DYP ortaklığının, uzun süreli bir beraberliği hedeflediğine dikkat çekti. Diker. "Başanya mahkûmu/. Shasette, bazen en olma/Jann olabileceği, cn olurlann ise olamayacağı açıkça görülmiişrür. Burada. kimlerin kazandığı değiL, demokrasinin ne kazandığı öncmlidir" görüşünü dıle getirdi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART OTLAR I ATAOL BEHRAMOĞLl Bir yasa maddesi ve onım yorumu Y aşar Kemal, Terörle Mücadele Yasasfnın 8, Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddeleri uygulanarak 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Suçlama konusu, yazann ''Türkiye Üzerinde Kara Gökjüzû'" başlıklı bir yazısı idi. Yazının ver aldığı kitap hakkında da toplaüna karan bulunduğu için, yazıyı okuyup bir görüş edinme şansımız yok. fstanbul 2. Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin mahkûmiyet karannda söz konusu yazıya ilişkin olarak "_ bürünih le incelendiğinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10/2. maddesi dışına çıkılarak halkj ırk ve bölge farklıuğı gözeterek kin ve düşmanüğa açıkça tahrik suçunun unsuriannı içeniiği anlaşümıştır™'' deniyor... Mahkûmiyet karanna neden olan yasa maddelerinin anayasaya aykınlığı iddiasını kabul etmeyen Devlet Güvenlik Mahkemesi, Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'nin 10/2. maddesini. karann "adalefMiğine gerekçe olarak gösrenvor. Türkiye'nin de taraf olduğu bu »zlejmenin söz konusu maddesinde, anlatım ve açıklama hak ve özgüriüklerinin, ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü, toplumsal güven vb. nedenlerle yasal olarak sınırlanabileceği ve bunlara yaptınm uygulanabileceği belirtiliyor... Herhangi bir yasa maddesinin uygulanışında, sanıyonım ki iki temel sorun söz konusudur. Bunlardan biri, yasa maddesinin doğm olarak yorumianıp yorumlanmadığı, öteki ise söz konusu yasanm "adalefe uygun olup olmadığıdır. Yaşar Kemal'e verilen mahkûmiyetle ilgili olarak birinci sorunun tartışılması, uygulamadaki hukukun alanı içindedir. "Ahlaki* ve "febefi" yönleri olan ikinci sorun konusunda ise bir şeyler söyleme hakkmı kendimde görüyorum. Çok kısa bir ansiklopedik özetle. başta Montesqoieu olmak üzere, hukuk kavramıyla ilgili aydmlanmacı düşünürler. kendilennden öncekı kimi düşünürlerin (Robbes vb.) görüşlerinc karşıt olarak "doğal hukuk" kavrammı geliştirdiler. Bu anlayışa göre, yine özetle hukuksal (adil) olan. siyasal ve ekonomik olandan üstündür... Marksıst kurama göre ise adalet, bir sınıfın öteki sınıf üzerinde egemenliğini hukuk düzeyinde sağlayan bir üstyapı öğesınden başka bir şey değildir... Hangi kuram açısından bakılırsa bakılsın. ulusal ya da uluslararası yasa ve sözleşmeleri değişmez kurallar olarak görmek, insanlığın bugün ulaştığı düşünce düzeyinin bilgi birikimlerinin gerisindedir. Var olan yasa maddelerinin yorumunda da değişmez, katı ölçüler söz konusu olmamalıdır. Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'ndeki (doğru yorumianıp yorumlanmadığı tartışılabilir) sınırlayıcı maddeye rağmen, bugün Avrupa ülkelerinde düşüncelerinden ötürü hapis cezasına mahkûm edilen, bırakınız ünlü bir yazar ya da düşünür olmayı, acaba tek bir sıradan yurttaş var mıdır? Çağdaş Türkiye edebiyatının anıtsal bir yazan, günümüz dünya edebiyatının en önemli yazarlanndan Yaşar Kemal'ın, 7 Mart 1996 tarihindeki bir duruşmada, düşüncelerini açıklamış olmaktan ötürü hapis cezasına çarptınlması. Türkiye'deki hukukun, adaletin, çağdaş Türkiye toplumunun silinemez bir ayıbı, akıl almaz bir öngörüsüzlüğü olmuştur. Bir başka deyişle, eğer bugün Türkiye'de uygulanmakta olan hukuk, ülkenin gelmiş geçmiş en büyük yazarlanndan birini düşüncelerinden ötürü mahkûm ediyorsa, ya uygulamada bir hata ve kasıt ya da bu hukukun adalete uygun olmayışı söz konusudur... Bir yasa maddesi ve onun yorumu, Yaşar Kemal düzeyinde bir yazann düşüncelerinden ötürü mahkûm edilmesine yol açıyorsa, aydınlar olarak tepkilerimiz dağınık ve yetersizse, bütün uyanlara ve çabalara rağmen ülkemizde demokratikleşme yönünde ciddi adımlar atılamıyorsa "kara bir gökyüzü" altında olduğumuzun başka bir kanıtına gerek yoktur. Sistem, kendi "adalet" anlayışını dayatırken hiçbir evrensel, insanı ölçü tanımıyor. Yeteneğe, yaratıcılığa. gerçek anlamda ulusal değerlere saygı duymuyor. Bir ülkenin diline ve kültürüne en büyük ölçülerde katkıda bulunmuş bir yazann kimi sözlerinden o ülkenin insanlan arasında "Idn ve düşmanlık tahriki" sayacak kadar mantık ve duygu ölçülerini kaybehniş (ya da bunlara zaten hiç sahip olmamış) bir sistemin. o ülkeye yapabileceği kötülüklerin sının yoktur... Adnan Keskin aile şirketi' • CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin ANAYOL hükümetini de suçlayarak, "Bu hükümet, sabıkası kalabalık bir kadrodan; içinde otcl aslanı, pazar kabadayısı, Türkiye'nin kamu maliyesini iflas ettiren bürokratlar ve birbirini yolsuzlukla suçlayan temsilcilerden oluşmuştur" dedi. A\K.\RA (Cumhurij'et Bürosu)- CHPGenct Sekreteri Adnan Keskin, DYP-ANAP koalisyonunun, açıkladığı programı ve kadrosuyla Türkiye'nin sorunlannı çözemeyeceğinı söyledi. Keskin, "sırüna iktidar forması" geçireccklenni vurguladığı DSP'nın, "kişiye endeksli aile şirketi" olduğûnu öne sürdü. Keskin, dün düzenlediği basın toplantısında, yeni hükümet ve DSP'ye sert eleştirilcr yönelttı. Keskin. "Bu hükümet, sabıkası kalabalık bir kadrodan, içinde otel aslanu pa/^r kabadav ısı, Türkiye'nin kamu maliyesini iflas ettiren bürokratlar ve birbirini yolsuzlukla suçlayan temsilcilerden oluşmuştur" dedi. Hükümet programına. demokratikleşme konusunun bir yasak savma, özelleştirmenin de her şeyi satma anlayışıyla alındığını belirten Keskin, programda. KlT'lerin satışının ardından çahşanlann durumunun ne olacağı yönünde hiçbir düzenleme yapılmadığını söyledi. Keskin, "Bu hükümet, varlıklılan daha da vaıiıklandırma, yoksulian da daha yoksullaştırmayı hedefiemiştir" dedi. Keskin şöyle konuştu: "Sağın sağa alternatif olduğu bir siyasi ortamda, bu yakiaşunlar aslında şaşırtıcı değildir. Şaşırtıcı olan, bu tabJoda kendisini sos>al demokrat olarak nitcle>en bir partinin yer aunasıdır. Aslında DSP'nin bu oluşunıa destek vermesi, bizim açımızdan şaşırtıcı değüdir." DSP'nin "kişiye endeksli bir aile şirketi" olduğûnu savunan Keskin, şöyle devam etti: "Solu parçalama işlevini sürdüren DSP'nin bu tabloda yer alması. CHP'nin bu parti hakkındaki tez ve iddialannı doğrulanuştır. Bizi şaşırtan tek şey, DSP'nin hangi formayla oyuna devam edeceğidir. Her maçta avn forma giyerek hem hakemi hem de scyirciyi şaşırtan DSP, bazen iktidar, bazen muhaiefet forması giyerek herkesi şaşırtmaktadır. Iktidan destekleyen bir partinin muhaiefet \apma>a hakkı >oktur. CHP olaraki DSP'nin hak ettiği bu iktidar formasını sırtlanna geçireceğiz.' Keskin. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Tcq»uz'un RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan ile yemek yemesının CHP-RP ışbirliği olarak değerlendirildıği yönündeki sorular üzerine dc tt Bu yemek tamamen birevsel bir oîa>dır. CHP Genel Merkc/fnin bu konınla hiçbir alakası yoktur" dedı. HİKMET ÇETİNKAYA Çözülme... Bir kıyıda bılinmeyen mevsimleri bekler gibi soluk- suz duruyor. Saçlannı rüzgâra veriyor. Belki yağmur olu- yor o anda. Kurak toprakları ıslatıyor, yüreğinde yıldız- ları saklıyor... Sokuldukça sokuluyor... Bir yıldız kayıyor anıden. Duşlennde büyüttüğü hü- zün, karanlığın tam orta yerinde belırıyor Çocukluğu- nun o 'büyumemiş sevdası' sahte gülüşlere yenik duş- müyor. Bir taşra kentının sokakfarını boyluyor. Kıs- kançlığın değii sahıplenmenin içinde gelışıyor. Kartı ve soğuk birgünde yürümüşlerdi haki renkli par- kalan, postallarıyla. Kızılay'da mı, Taksım'de mi, yok- sa Konak'ta mû Sonra bırden ortalık karışmıştı. Uç bı- yıklı adam Elif'i götürmüştü. Hüseyin, Kamil ve Meh- met kaybolmuştu. Orhan ve Yusufda yeıierde sürük- lenmişti. O gece nezarethanede. otuz mumluk lambanın al- tında 'ilk sevgili'yi anımsadı. Sabaha dek üşüdü. Tek başınaydı orada. Diğer arkadaşlan bir başka yere gö- türülmuştü. İlk yumruğu vuran, hayalarına tekme atan bıyıklı, ıri yarı 'memur'u aradan otuz yıl geçse bile anımsardı. Gözlenni kapadı, uyumaya çalıştı. Neden anımsa- mıştı 28 yıl önceyi. Bir masalın içinden bir başka ma- sal çıkardı. Kınk umutlar, yüreğinde gün gün çoğalır- dı. Anlatılması güç tutkular onun yaşammı çalardı. Bebek yüzlü insanlar bir kentın varoşlarında saba- hı bekliyordu. İlk vardiya seferi az sonra başlıyordu. Mo- tor sesleri gelıyordu kıyıdan. Beykoz'da bir kadın ışı- ğı yakıyordu. Bir çocuk ağl/yordu sabahın ayazında... Yürudü ıslık çalarak şafağa doğru... Bir kez daha baktı yorgun sulara... Zaman çok eskilerden 'çalınmış bir sevda' mıydı? ilk çocukluk aşkı Semra'ydı. O gün çamlıkta buluş- tuklarında, ağabeyi Ufuk'a yakalanmıştı. Bir gün Ki- tapsaray'da okuduğu bir şıirden esınlenmış ve ilk mek- tubu çizgilı bir kâğıda yazmıştı... Yıllar ne çabuk geçıyordu.. Gözaltıfar, işkencelerve hapısler... Önce 12 Mart, ar- dından 72 Eylül!.. Acılarla yüklü, kaçışlarla dolu yıliar. İlk evlenişi, kızlan Ayşe ve Gülay Sonra ayrılışlar. ikin- cı evliliğı, yurtdışına gidışı.. Gençlık aşkı Türkân'la yirmibeş yıl sonra Paris Met- rosu'nda karşılaşmıştı. Türkân yine eskisi gibı ıpince- ciktı. Onun ise saçları dökülmüş, gobeği tyıce buyü- muştü. Elinı uzatıp onu öperken "Ne hal böyle" de- mişti. O da "Sen kendıne bak. saçlann bembeyaz" ya- nıtını vermışti... Bir kıyıda bılinmeyen mevsimleri bekler gıbı soluk- suz dururken birden irkıldi... O saatlerde öğrencıler yurüyordu Taksim'de, Kızı- lay'da. Uğultular, çığhklar onu yıllar öncesıyle kucak- laştınyordu. İlk kez Fahri Erdinç'ten dınlemışti Geo Mi- lev'i. Birden 197û"lı yıllara döndü. O da bu meydan- larda az yurumemişti... Yaşamı toprak yarmalar ve sarp geçıtler olmuştu Milev'in dizelerinde olduğu gıbi. Bozbulanık arklar. çayırlar, çıçekler. Öfkeyle kudurmuş adamlargörmüş- tü hep, çalışmaktan bir deri bir kemık kalmış kadın- lar... Geriye saymak: sıfıra donmek... Peter Karaangov mu söylemışti, yoksa Orlin Or- linov mu? Şimdı her şey çok genlerde kalmıştı. Ortaköy'de do- laşırken nedense o günler gelmıştı aklına. Sahı 'Kadınlar Gunu' de gerıde kaimıştı. Onlar ıçın bir şeyler söylemesi gerekırdi. Aslında hep kadınlar- dan çekmıştı bugünedek. Kadınları bir süre sever son- ra daçekıpgiderdi... Birden annesıni anımsadı. Mavi gözlü, san saçlı an- nesı artık yurüyemiyordu. Karar verdı annesıne gıtme- ye, gitti. Kapıyı yeğenı açtı. Annesı yataktaydı. Göz göze geldiler... Sarılıp yanaklarından öptü an- nesinin... Pencereden baktı bir süre. Nikola Vaptsarov dan okudu: "Bana sevmeyı öğrettın anacığım/Senı sevdı- ğımce tüm insanlan.../Herkesi sevmeye hazınm/Ama ekmeğim ve özgürlüğum de olmalı..." • • • O gün annesinden ayrılıp kıyıda bekleyip durdu, martılarla haberleşıp şöyle dedi: Geriye saymak: çozuluyor yıllar... O genç günlerin kırlarına yol alıyor... Geçtiğımız yollar boyunca geriye gidiyorlar, başlan- gıcına çağımızın... Ağlıyordum bir Moskova otelinde, acıdan kıvrana- rak ölümüne annemın. Yaşamı ve türküleri ondan al- mıştım... Esirgemiştim, ama en güzel sözcükleri!.. Saklama, saklama sakın gözyaşlannı; böyle gelip ge- çicidirtümanneler... Bir kıyıda bilınmeyen mevsimleri bekleyenler, umu- du yaşama katkı yapanlardır... Düşünce özgürluğu, demokrasi, insan haklan, ba- nş kimilerine göre masaldı. O masalın içindeki bir şi- ırin dizesi de onun yalnızlığını perçinlerdi... Soyluların kurduğu şatolar, katedraller saman çopü gıbi gevnyor; genç kızlar, erkekler dağ doruklarında, meydanlarda çoğalıyordu... Bir çay bahçesi bir eski gramofon... Tekrar edip duran aynı ezgi... Şu ırmağın ustunden geçenler ise çocukluk arkadaş- lanm... Dudaklannda kuru bir gülüş ve kır düşmüş 6açlany- iabırhaylı yorgun... Fakat bir düşte gibi yakışıklı... Acaba dağ doruklarındakı, meydanlardaki çığlığı ve çoğalmayı görebiliyorlar mıydı? Yoksa onlar da diğer- leri gibi bir 'çözülme' içinde miydi? j Internet http: // www.planet.com.tr/Xn I E mail: Hikmet Cetinkaya <<ı Planet.com. TR Şeriatçı Basının Önlenemeyen . Yükselışı, Mılli Eğıtımde Ideolojık Örgutlenmeler. Suudı Sermayesı. S'vas Katlıamının Ardında Yatan Gercek HİIIET ( n i ı ı m 'İMBAK SANADA BULAŞTf Çag Pazarlama A.Ş. Vefebaîar Caddes; Satkmscgu» Son^ No 9 B Cağalogiu Istantü Te) 614 01 %,«)&
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear