22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmeııı Orhan £rinç# Genel Yjyın KoordınJtoru Hikmet Ç'etinka\a# Yjziı>lcrı Mudurlerı Ibrahim S ıldı/ ıSorunıho. Dinç Ta>anç # Habcı Merkezı Muduru Hakan Kara 0 üorscl Yonetmen Fikret Estr Dı> Habcrlcr Ergun Balcı • Unlıbura! Cengi/ \ ıldırım 9 T.konomı Biilent kı/anhk # kultıır Haııdan Senkoktn • Spor Abdülkadir ^ ücelman • Makalcler Sanıi Karaören • Duzdtıne \bdullah \ aııcı # Fotoüraf Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Bclge Edibe Buğra • "> urt Haberlerı Mehnîet Fafaç YjMnkunilu ^ Orhan Erinç. Okta\ kurtböke. Hikmef Ç etinka> a. ^ükran Soner. Ergun Bskkt. fh'nç Ta\ anç, İbrahiro \ıldı/. Orhan Bursalı. Mustafa Balba\. Hakan kara. Ankarj Tenisılcısı Mustafa Balba\ 0 Haber MuJurir Doğan Akın Aıaturk BuK.ın \ o 125. Kat 4. Bakanlıkljr- Arıkara Tcl 4195(0(1 C hat). FaU 419502"' • izmır Temsrlcısı Serdar kızık, H Zıva BK ! !52 S 2 3 Tel 4411220. Falo- 44191! 7 # -Viana Teniylcısı Çctm V iğenoğlu. inonuCd II9S \ o 1 Kat l.Tel 3522550. Fak. \f-22ytl V1uex.ses£ Müdunı Erol Erkul 9 Koordınjtor \hmet Koruhan 9 Vlııhj^ebc Bülenl\ener9idare Hiise>inGürer9Uletme Önder Çetik 9 Bılgı-lşlem NaU İnal 9 BılıiisavarSısıem MürûıelÇiler \IED\AC:9Yonettm Kurııltı Başkanı-dencl Mudur Gülbin Erduran C koordınator Reha Işıtman #Oenel Mudur >ardırtKiM Mine Vkdağ MEDV\ C : 0 \onetım kurulu Başkanı - üenel Mudur l'stun Akmen 0 Murahhas uve Bora Gonenç c Bj^nn: Ycm (nın II.iK.-i \urw. B.lsın ve ^ auncılık A î> ı , 4 ı l jiiUjlu "-4 "<4 l~l Pk 246 İMjnhul TVI lil : i ^ l < ' II-1 ıTU h ııı y ık- Kİ 212ı <ı > ^ »' 3ŞUBATI996 İmsak'5.40 Günes 7.07 Öğle: 12.25 İkındi: 15 04 Aksam 17.29 Yatsı: 18 51 MED>\CTel M4 (17 f\ - > H 95 W) - 5 rak.s 511*466 Gene Kelly öldü LOS ANGELES (Ajanslar) - Beyazperdenin efsanevi ısimierinden Gene Kelly, dün 83 yaşında yaşamını yitirdi. "Singin' ın the Rain" ve "An American in Paris" gibi unutulmaz Hollywood müzikallerinde rol alan Kelly'nin Los Angeles'taki evinde öldügü bildirildi. Kelly'nin menajeri Mort Vine, yildızm uylcuda öldüğünü belirtirken "Yalnız sinema dünyası değil, insanlık da en önemli karakterlerinden birini kaybetti" dedi. SİYAD genel kurulu • Kültür Servisi - Sinema Yazarlan Derneği'nin (SİYAD) yılhk genel kurulu dün yapıldı. Atilla Dorsay yeniden başkan seçilirken vönetim kurulunun, Atilla Dorsay, Saim Yavuz, Tunca Arslan, Uğur Vardan, Turan Aksoy'dan olus.masına karar verildi. StYAD Denetim Kurulu'na ise Agâh özgüç, Sungu Çapan ve Cumhur Cambazoğlu seçildi. Tramvay zamım • Istanbul Haber Servisi - Sirkeci-Zeytinbumu arasında çalışan tramvay ile Aksaray-Yenibosna ve Aksaray-Esenler arasında hizmet veren hızh tramvayın tam bilet ücreti 15 bin liradan 20 bin liraya, 7500 lira olan indirimli bilet ücreti de 10 bin liraya çıkanldı. Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün, Almanlardan maddi yardım isteminde bulunması skandala neden oldu Sanatımızı tanıtmaları için para istedik 16. yüzyıida yapılmış bir saat üzerinde Osmaniı paşası. ÖZGEN ACAR ANKARA - Almanya'da Tûrk sanatını göstermek ama- cıyla düzenlenen " Hilalin Işt- ğında" sergısinde Türkıye, önemli bir tanıtım flrsatını ka- çırmakla kalmadı, aynca bır skandala da neden oldu. Almanya'da Dresden Dev- let Sanat Müzesi'nin yetkilısı Dr HolgerSchuckelt''Hilalin Işığında: Batı ve Doğu'daki Türk" adlı sergı hakkında "Saksonyalılann Türksanab- nın yûzyıllar lxjy unca nasıl bo nimsendiğini bugünkü kuşak- lara göstermek istryoruz" de- dı. Geçen yıl sonbaharda Dres- den'de açılan sergı, şimdi de başkent Bonn'da 17 marta ka- dar sürecek. Sergi hakkında bilgı almak üzere telefonlaara- dığım Dr. Schuckeit'ın biryar- dımcısı, beklemediğim şu il- ginç açıklamayı yaptı: "Bövle bir serginin Türki- yc'nin kaülunı olmaksızuı dü- zenlenmesi efbette düşünfile- nıezdi. 1994 bahannda bir he- yetAnkara'ya gitti. KültürBa- kanu müsteşan, anıüar. müze- ler genel müdürij ve Dışişteri Bakanhgı kültüröferinden so- rumhıyetfckfler ileik görüşme- leryapidLAmaçaniatıidLTürk vetkilikr Türkiye'nin tanıtı- mmı amaçlayan bu girişünin her açıdan destekleneceğine ifişkin 'söz' verdiler. Türk hükümetincevçrünüş olan bu'söz'ün yaraUığiolum- lu geişme üaerineheyetimiz,Al- manya'ya döndü ve teknik ca- hşmâlara başladı. Heyetimiz, daha a> nnulı görüşmeler yap- mak üzere bir kez daha Tür- kiye've gekü. Türk yetküiler desteğmsürdügünü.çeşhfieser- leri "ödünç' verecekJerini yi- neiediler. Ankara'dan oiumlu izlenimle aynkük." 1994 başında çalışmalan başlayan serginın hareket nok- tası hakkında Alman gazeteci Anita Marian, şu yorumu ya- pıyor " 'Saksonyalılarla Osman- lılar arasındaki ortak şey ne- dır?' İstanbuL Ankara. Dres- den ve Leibzig'de bu koDuda • Kültür ve Dışişleri bakanlannın karanna karşın genel müdür istediği parayı alamayınca 75 bin dolara inerek pazarhk kapısını açtı. Almanlar bu öneriyi de reddedip Türkiye'yi devre dışı bıraktı. "Hilalin Işığında" adlı sergi, Avrupa'daki müze ve özel kişilerdeki Türk sanat eserleri ile Dresden'den sonra Bonn'da açılabildi. anket yapılsaydı insanlar bu sonıya omuz sükerek karşılık veririerdL Türk modası deni- len modanın, Saksoma'da yüz- yıllar bmu geleneği ofdugunu hatuiayacak ki^inin çok iyi ta- rih bilgisine sahip olması gere- idr. 1694 yümdaSaksotıya Ar- 17. >üz\ılda Osmaniı yeni- çeri he> kelciği şidükü, 16971de Pbtonya Kra- b olan ve 'Güçlü August' adı>- laanılanBihncı Friedrich Au- gust. Osmanhlan kopya etme gelenegini zirveye(ikarnuştL" Türk Dışişleri Bakanlı- ğı'nda, sergi ile ilgili anlaş- manın taslağı üzerinde taraf- lar arasında bir görüş birlıği sağlandı. Yetkili, gelişmeleri şöyle anlattı: "Son hanrtıklann tamanv- lanmasına 10 gün kala Leib- zig'deki Türk fiaşkonsolosu, Anıtlar ve VfüzelerGenel Mü- dürii'nüngönderdiğibiranlaş- ma metnini bize iletti. Ilepi- miz şaşınp kaldık. O ana ka- dar ne Kültür Bakanlıgı. ne Dışişleri Bakanlığı ve ne de Anıtlarve MüzelerGenel Mü- dürlüğü, ödenecek bir para- dan söz ctmişJerdi. Genel mü- düriin. kendi Dışişleri ve Kül- tür Bakanı'nın haberi olma- dan gönderdigi bu anlaşma metninde bizden (bütçesine yarrtongerekçeayie) 120bin do- İar (73 milyarBra)veavnca ba- a ek paralar da istenivordu. Durumu,Ankara'dald Alman Bü>ükek;isi'ne ilettik. Büyü- keJçiçeşiöitema&lar vaptL Kül- tür Bakanı ve Müsteşan kesin talimat verdikleri haİde, genel müdürısrarti) ciı. Bö\1e bir pa- rayı ödememiz söz könusu oto- mazdL" Kendısı ile konuştugum Fe- YOK 'korsan'lara teslim Rus çocıık buz revüsü • Istanbul Haber Servisi - Dünyaca ünlü antrenör Elena Çaykovskaya yönetimindeki Rus Devlet Sanat Buz Balesi Çocuk Revüsü'nün Ataköy Galleria'daki gösterileri ilgiyle izleniyor. Rus Çocuk Revüsü'nün usta dansçılan, buz üzerinde yaptıklan danslarla çocuklar kadar büyükleri de büyülüyor. Öncekı gün gösterilerine başlayan ve günde dört gösteri sunan Rus Devlet Sanat Buz Balesi Çocuk Revüsü, programına yann da devam edecek. EMtNE KAPLAN ANKARA - Yükseköğretim Kuru- lu (YÖK), anayasa ve 2547 sayılı YÖK Yasası'na aykın olarak yabancı üni- versıtelerin Türkiye'de şubesinı açan "korsan üniversitelerle'" pazarhğa otur- du. YÛK, denetim altma alınamayan ve ünıversite sınavını kazanamayan öğrencılenn alındığı 5 kuruluşa, "Va- lof kıırmakzonındasınız. Vabancı üni- versitelerin diplomasını verebilirsiniz, ancak YÖK tarafuıdan denetlenecek- siniz" mesajı verdi. YÖK, yabancı üniversitelerin Tür- kiye'de şubesini açarak üniversıteyı kazanamayan öğrencilere diploma va- at eden ve kamuoyunda "korsan üni- versite"olarak adlandınlan 5 kuruJuşun yasal bır zemine oturtulması için çö- züm anyor. Korsan üniversiteleri de- netim altına alamayan YÖK, 5 kuru- luşun temsılcısiyle masaya oturma yo- lunu seçti. YÖK Başkanı Prof. Dr. Ke- mal Giirfiz, geçen hafta Özel Ulusla- rarası Bilimler Merkezi (ISIS), Doğuş lleri Eğirim Kurumu, BeyKent Ileri Eğitim Kurumu, Biltek Uluslararası Özel Eğirim Kurumu ve Atılım Gru- butemsilcileriyle yaptığı görüşmede, YÖK Yasası gerefi, üniversitelerin yalruzca devlet ya da vakıflar aracılı- ğıyla kurulabileceğini bildirdı. Kemal Gürüz'ün 5 kuruluşun temsılcisıne, "VakıfkurmakzorundasmK. Kârama- cryla egitim hizmeti yapamazsınız. l y- durukounamak kaydıyla yabancı üni- • YÖK, denetim altına alınamayan korsan üniversitelere, "Vakıf kurmak zorundasınız. Yabancı üniversitelerin diplomasını verebilirsiniz, ama YÖK tarafından denetleneceksiniz" mesajı verdi. versitelerin diplomasını verebilirsiniz. Ancak, YÖK tarafuıdan çok sıkı bi- çimdedenetleneceksiniz 11 dediği öğre- nıldi^ YÖK'ün korsan üniversitelerden mezun olacak öğYencilerin diploma denkliğinin tanınıp tanınmayacağına ilişkin tutumu belirsizliğini korurken, söz konusu kuruluşların yapılması planlanan yasa değişikliği içinde "özel üniversite r> kapsamına alınmasınm he- deflendiği belırtildı. Tam teşekküllü bır üniversitenin ma- liyetinin yüksek olması nedeniyle ku- rulmasınm güç oldugu görüşünden yo- la çıkan YÖK, \akıflann bağımsız fa- külte ya da yüksekokul açabilmeleri için de yasa değişikliği hazırlıklannı sür- dürüyor. Değişıkliğin gerçekleştiril- mesi durumunda. korsan üniversitele- rin vakıf kurmalan zorunlu olacak. Bu kuruluşlann fakülte > a da yüksekokul kurmalan için YÖK'ten alacaklan izin yeterlı sayılacak. YÖK Başkanı Kemal Medya liseleri kuruluyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanlığı, basın ve yayın meslek liselerinin ardından, medya li- seleri kurmaya hazırlanıyor. Medya li- selerinde öğiencıler, haber spıkerliği, kameramanlık, program yapımcılığı ve radyo yayıncılıgı alanlannda eğitim gö- recek. Bakanlıktan edinilen bılgıye göre, medya liselerindeyapılacak eğitimle il- gili program çalışmalan son aşama gel- di. 1996-1997 eğitim-öğretim yılında Ankara ve lstanbul'da eğitime başlama- sı planlanan liselerde, öğrenciler. tele- vızyon yayıncılıgı, spikerlik, haberci- lik ve program yapımcılığı alanlannda eğitilecek. ABD'de egıtim veren medya lisele- rinin programlannın örnek ahnacağı liselerde, saglanacak olanaklarla öğ- rencilenn, uygulamalı olarak televizyon ve radyo programlan hazırlamaian ve kapalı devre yayın yapmalan saglana- cak. Medya liselerinden mezun olacak öğrencilere. üniversite giriş smavında ıletişim fakültelenni tercih etmeleri du- rumunda, ek puan venlecek. Gürüz'ün, ilkelerini YÖK'ün belirfc- mesi koşuluyla, yabancı üniversiteler- le işbırliği yapılrriasına sıcak baköğı bil- dirildi. 'Diploma fabrikası olmalan engeüenmeB' Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seha Tiniç, genel olarak özel üniver- sitelere sıcak baknğını, ancak söz ko- nusu kuruluşlann YÖK'ün denetimi al- tında olması gerektiğini belirterek. "Önemli olan kaliteli eğitim vermek- tir. Bu üniversitelerin diploma fabn- kası' olmalan engeUenmelidir" diye konuştu. YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın bır süre önceye kadar savaş actığı 5 kor- san üniversitenin öğrenci başına yıllık fıyatlan ve bölümler ile işbirliği yap- tığı yabancı üniversiteler şöyle: Özel Uluslararası BUimler Merkezi (ISIS): London ve Portsmouth üniver- sitelerinin diplomasını vaat ediyor. Ekonomi, işletme, iletişim, uluslarara- sıilişkileraianında, 1 yılı hazırlıkegı- timi olmak üzere, 4 yıl eğitim veren ku- rumun kişi başına yıllık fıyatı 5 bin 300 dolar (62 bin liralık kur üzerinden yak- lasık 328 milyon 600 bin lira). Doğuş lleri Eğitim Kurumu: Oxford Brookes Üniversıtesı'nin diplomasını vermeyi vaat ediyor. Eğitim verilecek alanlar işletme, bilgisayar ve turizm. Kişi başına yıllık fiyatı 4 bin 25 dolar ( 249 milyon 500 bin lira). Beykent tleri Eğitim Kurumu: Liver- pool John Moores Üniversitesi'yle an- İaşmalı olan kurum, yıllık 200 milyon lira karşıhğında, işletme, ekonomi, mi- marlık, bilgisayar, medya ve teksril alanlannda eğitim veriyor. Biltek Lluslararası özel Eğitim Ku- rumu: Southeastern University Busi- ness Management'in diplomasını va- at ediyor. İşletme, sosyoloji, psikolo- ji, felsefe, ekonomi ve hukuk bölüm- leri bulunuyor. Öğrenim ücreti, yıllık 300 milyon lira. AufanıGnıbu: New England Üniver- sitesi ile sözleşme imzalayan kurum, öğrenci başına yıllık 4 bin dolar (yak- laşık 248 milyon lira) karşıhğında halk- la ilişkiler, iş idaresi ve pazarlama bölümlerinde eğirim veriyor Demi 'nin Kırmızı Leke si KûHür Servisi - Cesur ve duygulu Hester Pyrenne. kendini Tann sevgisinı dağıtmaya adamış tutkulu rahip Dimmasdale'le yaşadığı yasak ilişkiden dolayı bir utanç arması, kırmızı bır A harfi takmaya zorlanır. Kin dolu kocasının gölgelemeye çalıştığı ve içinde yaşadıklan püriten toplumun cezalandırdığı cesur aşklan korkunun gücünü yenecek mi? Son dönemin en aranan kadın oyunculanndan bin olan Demi Mooreun başrolünü üstlendiği "Kırmızı Leke" adlı film, yüzyıl öncesinın Amerikası'nda katı toplum kurallannın kurbanı olan bu aşkm öyküsünü anlatıyor. dera! Alman Büyükelçısi Dr. HansJoachim Vergau,Alman yetkılinın anlattıklannı doğ- ruladı ve "çeşitii girişimlerde bulunduğunu" söylemekle ye- ündi. Sergi yetkilisı, daha sonra şunlan anlattı: "Bu girişimler üzerine genel müdürlük, ra- kamı 75 bin dolara indiren bir pazarlık baslatmak istedi. De- ğil bu rakamı, hiçbir miktan ödememiz söz konusu değüdi. Amaanuz,Avrupa'da. ö/e!Mk- leAlmanyaVla Türksanaûnıta- nıtmak ve Avrupa Birliği'ne geçiş dönemindeki Türklerin tarihsel ve kültürel mirasını sergilemektL Bundan önceçe- şiüi ülkelerle benzeri çaJışma- laryapmış,ancakhiçbiruıden böyfegarip birteküffc karşdas- mamışnk. Bunun üzerine öne- riyi reddettikvesergiye Türki- ye'den herhangi bireseralma- yacağmna biktirdik." Eski Kültür Bakanlığı Müs- teşan Prof. Dr. Emre Kongar "Maalesef olay doğnı. Sayın bakan ve ben; genel nıüdüre, böyle bir para istenmetnesi için talimat \vrmiştik" dedı. Eski Külrür Bakanı Ercan Karakaş ise "Türk kühüriinün tanıbmı ile ilgili bu sergiye her türlü desteği vereceğinûzi .4J- manlara sövledik. Böyle birgö- nüllü sergi'den para istemek, doğnı birdavrant;vedoğnı bir usul d e P " dedi Öte yandan, Türkiye'nin ka- ülımı olmaksızın ve AvTupa'dan derlenen eserlerle gerçekleşti- rilen serginin basın sözcüsü Maja Majer-Wallat "Ziyaret- çiler, gördükleri eserler arasın- da yer alan değerti taşlar ve k>- lıclânn panlüsından 'Hilalin Işığı'nin neokhığunu algıhyor- hr" diyor. Sergide, Osmaniılarda insan- lara yönelik hoşgörü de önem- le vurgulanıyor. Sadece Türk- lerin değil. Yunan, Arap, Kürt, Ermenı gibi farklı insanlann yanı sıra Müslüman, Hırijtiyan ve Yahudilerin de kendi benlik- lerini koruyarak "Türk" kav- ramı adı altında yaşadıklan an- laulıyor. Saksonya Arşidükü, daha da ileri gıderek oğlu Fred- rich August'ün ımparator kızı Maria Josepha ile 1719'daki düğününde bıle Türk aksesuvar- lan ve törelerinı uyguluyor. O anda bir Avrupa sarayı ve bah- çesi, Türk sarayı ve bahçesıne göre dekore edılmekle kalmı- yor, balmumundan yapılmış heykellere Türk giysıler bıle giydıriliyor. Saksonyalı ailele- rin koleksiyonlannda atalardan kalmış pek çok Osmaniı eseri- nin bulunduğu biliniyor. örne- ğin Dresden silah deposu, en zengin Türk silah koleksiyo- nuna sahip birAvrupa koieksi- yonu olarak kabul ediliyor. Dresden'dekı "Yenke Sigara FabrikasTna uzaktan görünen kubbelerinden ötürü, halkın "Tütün Camn" adını taknğı da anımsatılıyor. Sergi yetkilisi, "Türkhükü- meti,tanıümamacıyia herhan- gi bir Alman gazetesine tam sayfa üan verseydi bu kadar pa- ra oder, ama böylesine güçlü ve kalıa tanıümı yapamazdı" der- ken Alman gazeteci Manan, düşüncelerini şöyle noktalıyor "Bu serginin sonunda. Sakson- yalılarla Türkierarasındaki or- tak noktanın ne olduğunu bilen insanlann saytsı artacakür." 180 bin çocuğunun acısı 20 yıldır dinmedi ZAFERAKNAR Kemik donduran bir kış günü, ış- yerinızde gazete okuyorsunuz, ıçen- ye yaşlı bir adam gınyor, sızi selam- lıyor ve "2 Şubat 1976 tarihinde öldürülcn çocuklanmzın katilini biliyorum" şeklinde garip sözlersarf ediyor. Neyaparsınız? u Ürperdim_" dıyor Zeki Oztürk. ZekiÖztürk, 1961 yılında kurulan Öncü yaymevinin sahibi. Dün de bu Yayınevı'nin yakılışınm 20. yıldönü- müydü.2Şubat 1976 yılında yakılan Öncü Yaymevi'nde Zeki Ozfürk'ün 180 bin çocuğu (kitabı) yakımııştı. Aradan yıllar geçmişti, kitaplann küllen korolupoturmuştuOztürk'ün yüreğine. Her yıldönümünde, tekrar ayağa kaldırdığı Öncû Yayınevi'nin vitrinlerini kun- daklamayı hatırlatan ve kına- yan afişlerle donatıyordu. Bu protesto biçımıyle bir nebze rahatlanyordu kendını. 1994'ün şubatında Öncû Yayınevi'ne gelen esrarengiz konuk, bır kav- ganın da baslangıçı oluyordu. Konuk geliyor, kendini emekli bir emniyet görevlisi olarak tanıtıyor ve Öztürk'e "Sizin vatanseverliğiniz- den zerre kadar kuşkum yok. Vic- danım rahatsız olduğu için size gel- dim. Yayınevini şu, şu, şu isimli MİT üyeleri yaktı" dıyor. Sonra. bırmücadelemn içinde bu- • Zeki Oztürk, 1961 yılında kurulan Öncü Yayınevi'nin sahibi. Dün, Öncü'nün yakıhşının 20. yıldönümüydü. luyor kendini. Günlerce sürecek ve hüsranla noktalanacak birmücadele. Oztürk, hukuk savaşından bir bölüm aktanyor: "Savcılığa suç duyuru- sunda bulundum, ilgilenmediler. Bakanlara olay ı ay dınlatmada yar- dımcı olmalan için dilekçe yazdım, ya yanıt alamadıra ya da içi boş sözlerle geçiştirildim. 4-5 bakana konuyla ilgili girişlerim oldu. bir sonuç çıkmadı. Şimdi çı- kıp Idmse faili meçhul cinayet- lerden bahsetmesin. Tarihin karanlıklarını aydınlatma- dan, geleceği aydınlatamaz- sınız..." Kısa boyu bır-iki günlük sa- kallanyla yavaş yavaş umudu- nu kaybedıyordu Zeki Oztürk. 12 Mart 1971 asken cuntasında tutuk- lanıp, 3.5 \ıl hapıs yahnıştı. Sorgu- cular." Biz genç çocuklan niye asa- cağız ki, asıl bunlar suçlu. Bunlar onlan zehirliyor" demıştı, Öztürk'e. Ve beş yıl sonra 180 bin cılt zehir yanmıştı! 3-4 ay sonra tekrar açmış- tı zehir üreten yayınevini. Taa kı bir başka darbe gelene kadar... 12 Eylül 1980 darbesi de Oztürk 'ü buldu do- ğal olarak. Ekimde yine tutuklandı. Evi basıldı, yangınla ilgili dosyalar- da karanlık odalara girdı. Belki de onlarda yakıldı. Banş Derneğı dava- sından yargılandı, dış mıhraklarla iş- birliği yapmakla suçîandı: J .5 yıl tu- tuklu kaldı. Çıkınca yıne Öncü. ön- cülüğüne devam etti. Bu kez başka bir bela bacayı sardı; ateşten, selden da- ha büyük bır belaydı bu, parasızlık... Her şeye göğüs germişti de, para- sızlığa fazla dayanamadı: yayınevi kapatıldı. Yorgun adam, sokaİcta bir başına kaldı. Oncü'yü yakanlann ya- pamadığını. yaşamın bizzat kendısı yapmıştı. f u 'Anayol' konusu çıkmaza sap- lanmış görünüyor. Liderlerara- sındakiçekişme'keçitoslaşma- dönünce herkes kara kara düşün- meye başladı. Bu arada Kardak kaya- lıklannda başka bir heyecan yaşandı. Yunanistan'ın artık gelenekselleşmiş 'Türk düşmanhğı" bir avuçluk kaya- lığa tırmanınca bardak dolmaya bas- lamıştı ki ortalık zar zor yatıştı. Ge- ne de bunu bir yana yazıp 'yoPumu- zu bulma konusuna döndük. Şimdi ne olacak? 'Anayol' olmazsa ne olur? Babayol olur mu?.. ( Ç^ea miydin ben miyim? 1 ' çe- ^ kişmesi uzar da süreier do- kJ larsa baba ortaya çıkar. "Siz bu işi kıvıraımyorsunuz, gelin baka- um, bir de Babayol'u görün" der. 'Ba- bayol' ne demektir. yeniden seçım de- mektir. Yeni seçilmiş kardeşlerimiz bu işten hiç de hoşnut olmaz. Hazır se- çılip gelmişsin. Önünde beş yıl var di- ye hesaplar yapmışsın. Buraya gele- ne kadar kimi nice zahmetlere gir- miş, kimileri heyecanla beklemiş, ki- mileri ne kulisler yapmış, kimileri paralar dökmüş. Şimdi bütün bunJa- n sil baştan yapacaksın, bu karda kı- yamette yeniden yollara düşeceksin ya da yeniden lıder eteğine tutunacak- IMESELA DEDİK ERDAL ATABEK Yollular-^blsuzlar-Yolcular... sın. olacak iş midir bu? Ah baba ah. Sanki ne olur, bir babalık yapsan da şu haşan evlatlannı toplasan da "Ba- na balun, aklınızı başınıza alın" desen. "Sian bir yol bulacağuuz yok" desen. "Bu yolun sonu çıkmaz" "desen. "Bir an önce bir yol bulun, yoksa kanş- mam" diye kulaklannı ceksen. Şu işi bir "yoluna koysan". Baba şimdilik susuyor. Bakıyor ki evlatlan itişe ka- kışa da olsa bir yol açsınlar. Yoksa 'Ba- bayol' geliverir. Sapayol olursa ne olur?.. 7olculann gözü Anayol'u kes- meyince Sapayol da olur gibi görünür. Olur gibi görünür de eninde sonunda sapa biryoldur. Sap- masına saparsın da seni nereye götü- receği belli olmaz. "Bakburasıyeşil- likmiş, aman manzara da pek güzei- miş" demeye kalmaz, önüne bir ba- taklık çıkıverir. Ucundan kıyısından bataklığı geçeyım derken yol bitive- rir. "Dur bakalun, şurasından bir çı- kış bulunur mu?" diye oraya buraya dolanırsın. Bir de bakarsın ki yolu kaybetmışsin. Artık bulduğun yerde bir ileri bir geri yürüyüp durursun. Ara- da bir aldına gelir de "Yahu, ben ne- reye gidiyordum, nerelere geldim" dersin; ama bir kere Sapayol'a sap- mışsındır, yapacağın fazla bir şey yoktur. Onun için de "En kısayol biİ- diğiıı yoldur" demişlerdir. Ama in- san bir kez yoldan çıkmayagörsün, arkadan ne geleceğini kimseler bile- mez. çıkmazyol kader mi?.. 7 ölunu şaşırmışlann başına ge- lecek olanlann birisi de 'Çık- mazyol'a girmeleridir. Bu yol başlangıçta pek düzgün. pek kolay görünür. Şaşkın yolcu da pek sevine- rek bu yola girer. Bir dönemeci dön- dü mü karşısına taş duvar çıkıverir. Ar- tık kafasını taşlara da vursa, yolun sonunda oturup düşünse de yaran yoktur. Geriye dönüp başladığı yere gelir. Orada da çatacak adam arar. Bi- rilerinin kendisini yanılttığını düşü- nüp teselli arar. Arada kaybettiği za- man da cabası olur. Yolsuzlar... M emlekette 'yolsuz' duruma düşenler, 'yoüu'lann bütün yollan doldurması yüzün- den bir yol bulamavanlardır. 'Yollu- larla yolsuziarm çekişmesi" hep bu ne- denle sürüp gitmiştir. Yolsuzlar bu yol çekişmelerine hep bakıp dururken yollular kendi yolunu bulur. Kimile- ri asfalttan yolunu bulur, kimileri oto- yollardan. Yolsuzlann saftirikleri yol- lardan gelip geçenlere "Masallah ne hızh gidiyoriar" diye bakıp dururken akıllı yolsuzlar saçını başını yolup "Orada ne dikiliyorsunuz, bizim yo- lumuza neoldu?" diye seslenmeleri- ni önerirler, ama yollardaki gürültü- den sesleri duyulmaz olmuştur. Bakalım görelim, bu yollar nereye çıkacak...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear