23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 6 ŞUBAT1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 ANKARA ku lis i IŞK KANSU Sanayiciler sıkıntılı A nkara Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı M. Zafer Çağlayan'a, gümrük birlığj fconusunu açtığınızda frıemen söze başlıyor: •"Küçük ve orta boy işletmeler, yani KOBİ'lerin durumu AJIah'a kaldı." Çağlayan, kim adına söylüyor bunlan? Ankara'da, Sincan'da, Siteler'de, Ostim'de kuaılu 30-35 sektörde üretim yapan ve yaklaşık 20 bin kişi çalıştıran küçük ve orta ölçekli işletmeler adına. Çoğunluğu da, hiçbir devlet teşvikinden faydalanmadan, özkaynakla çalışan tesisler bunlar. Kulağımızı yıne Zafer Çağlayan'a verelim: "Türkiye, gümrük birfiğine sanayi hazırianmadan girdi. insanlar, birçok beyaz eşya ülkeye çok ucuza girecek sandı. Oysa, olay öyle değil. Tam üyeliğin bütün mükellefiyetJerini üzerimize yükleyen, arka kapıdan sokulduğumuz bir sistem bu. Zaten biz, türümüzün tek örneğiyiz. Gümrük birfiğinde rekabet edecekmişiz. Türkiye'deki küçük ve orta ölçekli sanayiciler, 48 kilodaki tüy srklet boksörü. Karşımızdaki rakipier, gıdasmı, vitaminini çok iyi almış 81 kilo ağır sıklet boksörieri. Neden? Bizde hammadde girdisi, enerji pahalıdır, brzim üzerimizde vergi yükü, sosyal güvenlik yükü, altyapı eksiklikleri vardır. Bunlan, Avrupalı sanayicilerle karşılaştırdığınız zaman, bir haksız rekabet söz konusu. Koşullar böyle giderse, ekonomi düzene sokulmazsa, borcu borçla ödeyen bir sistem sürerse, faizler yükselirse yann sanayicilik yapacak insan bulunamayacak. En büyük suç, sanayici olmaktr, bunun cezası da gümrük biriiğine bu şekilde bir giriştir." Çağlayan'a, Avrupa'nın 5 yıl içinde bize ödeyeceği 3 milyar dolarlık yardımı anımsatıyoruz. "Komik bir Bahar kapısı Mevsim saatinin yelkovan kuşuna bak: Mart'a üç var. Toprak, tıpırtısız, hiç haberimiz olmadan kabarır. Su, ağaçlann dallanna yapacağı yaşam yolculuğuna çıkar. Güneş, bahann ilk aşk mektubunu gönderir. Mart, postacıdır. Nisan. Adın çiçekle eş. Pisi pisi otu, çoban çantası, peygamber çiçeği, çiğdem, ballıbaba yeni yıkanmış bebek kokusudur, çeker doğa emekçisi anlan. Yumuşak toprakta baca açılır, fabrikanın düdüğü çalar işçi kanncalar için. Nisan, üretimdir. Mayıs, ılık yağmurluğu ile girer içeri. Annesi; terlik, pabuç alıp, sevdiğine verir gelin böceğini. Çekirge, bahar ateşinin üstünden atlar. Kırmızı yanaklı elma, çiçeğe durur. Utangaç hırsız leylak, ebemkuşağından moru çalar. Mayıs, yazın yosmasıdır. rakam" diyor. Bu yardım çıksa da, kendilerine para aktanlmasından kuşku duyduğunu şöyle dile getiriyor: "Biz yıllardır, küçük ve orta işletmelerin içindeyiz. Ancak, son yıllarda KOBl'lermoda olmaya başladı. Avrupa'nın yardımı kime aktanlacak? KOBİ'lere. Işte burada, KOBİ postuna girmiş kurtlardan endişe etmeye başladım. KOBİ'nin tanımı ile oynayıp, istihdam sayılannı yükselterek, birtakım kuruluşfann KOBİ kılığına girip, bu parayı kapmalanndan kuşkuluyum." Avrupa'dan gelecek yardım, KOBİ'ler yerine başkalarına da aktarıldı mı, kendilerınin ne duruma düşeceğini Çağlayan, şöyle özetlıyor: "Işte o zaman küçük ve orta ölçekli sanayici iyice brtecek ve ölecek. Biraz önce örnek verdim. Biz tüy sıklet, onlar ağır sıklet. Aynı ringin içine atıldık. Kaç raund sonra nakavt olacağız, ne kadar dayak yiyeceğiz? Bunu bilemiyoruz." Solun işlevi C HP izmir Milletvekili Birgen Keleş ile ülkenin genel gidışine ilişkın küçük bir söyleşımız oldu. Sayın Keleş, 1980 sonrası üretimi, yatınmı ve sanayiyi dışlayan politikalar yüzünden ekonominin bu kadar kötülediği kanısmda. Ayrıca, gelir dağılımındaki adaletsizliğı düzeltmek için bir vergi reformu yapılmadığını, tam tersine faiz ve rant ekonomisi yaratılarak, gelir dağılımındaki adaletsizliğin daha da artınldığını vurguluyor. Burada, kendi partisı açısından duyarlı bir nokta var. Keleş, onu da şöyle açıklıyor: "Bu politikalar, son dört yılda bir sosyaldemokrat partinin ortaklığında uygulanmakta. Bu partinin, politikalan, geniş halk kitteleri yaranna değişitirmek için çaba göstermesi de sonuç vermemiştir. Çünkü, politikalann kendisidir yanlış olan." "Peki" dedik, "Sol, nasıl bir işlev üstlenmeli?" Birgen Keleş'in yanıtı şu oldu: "SoJ, her şeyden önce sosyal demokrat dünya görüşünün hakim olacağı bir ortam yaratmalıdır. Bence, ilke ve politikalann ifade edilisinden çok, ne getirdiği, neyi hedef aldığı önemlidir. Sosyal demokrat bir dünya görüşünde fırsat eşitliği, kamu yaran, üretim, yatınm gibi kavramlar çok önemlidir. Üretim, yaünm, gelir dağılımında adaleti sağlamak. Eğitim ve sağlıkta da fırsat eşitliği sağlamak." Solun, Türkiye'de yapacağı çok şey var. Yeter ki, doğru raya girsın. Çocukluk çağı Inşaat Mühendıslen Odası Ankara Şubesı, yaklaşık 1.5 yıldır guzel bir etkinliğı sürdürüyor. Her pazartesı, şubede edebiyatçıiar konuşuyor. Şimdiye değın, bu söyleşilere yaklaşık 40 edebiyatçı katılmış. Ahmet Tefli'den Erhan Bener'e, Veysel Çolak'tan Feyza Hepçilingirier'e değin bir çok ismin konuşmaları, geçtığimiz günlerde "Edebiyat Konuşmalan" adıyla bir kitapta toplandı. Kitapta, yazar Izzet Kılıçiı'nın çocukluk anılanna daldık; "...Babam -romantik, doğasever, şair, maceracı kişiliğinden olsa gerek- arkadaşlannın uyansına aldırmadan satın aldığı o ıssız yerdeki arsaya bir yaz mevsimi süresince birkaç gözlü o evi yaptırmış, sonraki yıllarda yedi- sekiz odalı kocaman bir yapıya dönüştürmüştü. Yanındaki bataklığı da, söğüt ağaçlan dikerek, kısa sürede kuruttuk. Artık ben, kitaplar, dergiler, serüvenci arkadaşlar, göl, kumsal, ötelere uzayan bataklık, bataklık kuşlan, martılar, balıklar, yılanlar, keklikler, kediler, köpekler, evcil hayvanlar, Adilcevaz kalesi, kaledeki mağaralar ve virane camilerle haşır neşir bir çocukluk ve ilkgençlik çağını geçirdim. Bu arada varsıl bir düş dünyası da gelişmiş oldu. Elime ne geçerse okuyordum. Daha çok serüven krtaplanydı. Üstelik arkadaşlarla, biz de serüvenler yaratıyorduk. Bir kezinde sal yapmış, Van Gölü kıyılarında dolaşmıştık. Yorulan yılanlar gelip sahmıza tutunur, bizimle seyahat ederierdi. Böyle bir ortamda geçen çocukluk, edebiyata meyfi olan insanı, şair ya da yazar yapar." Izzet Kılıçiı'nın sanatının özsuyu, Van Gölü'nden geliyor... Özel üniversiteler O ğretim Elemanları Sendikası Basın ve Halkla ilişkiler Sekreterı Abdülrezzak Altun, eğitim sonjnlan üzerinde kafa yoran gazetecilere birer mektup gönderdi. Altun, son günlerde, özel üniversiteler kurulmasına ilişkin haber ve yorumlarda bir artış gözlendiğine dikkat çekiyor. Özel üniverstte kurulması gerekliliğı savlarının, "Türkiye'de parası ofanın bazı hizmetleri bedelini ödeyerek almasının, bu konuda devletin üzerindeki yükü azaltacağı" görüşünde odaklaştığını anlatan Altun, konuya farklı ve çok çarpıcı açıdan yaklaşıyor: "Ister özel, ister devlet olsun, üniversitelerin en önemli unsuru, öğretim elemanıdır. Oğretim elemanı, yetişmesi için belli aşamalardan 'mutlaka' geçmesi gereken bir unsurdur. Bu aşamalar, vakit alır, kaynak tüketir. Türkiye, nicel ve nitel boyutları her zaman tartışılır olmakla beraber, bugüne kadar öğretim elemanı yetiştirmek için çok harcama yapmıştır. Bir çırpıda yaratılan ve yaratılacak fiili durumlarla kurulacak özel üniversiteler, Türkiye'nin bütün vatandaşlannın vergileriyle yetiştirilen öğretim elemanlannın 'en kalitelilerını' Özel koşullarla 'transfer' edecektir. Böylece, yetişmeleri için sarfedilen kaynaklar itibanyfa, sınav engelini aşarak üniversitelere girebilmiş tüm gençlere hizmet etmesi gereken öğretim elemanlan, yalnızca çocuğunu özel bir üniversitede okutabilecek maddi gücü olan bir kesimin hizmetine sunulacaktır." Altun, şu vurgulamayı yapıyor: "Özel üniversitelerin kurulması ya da mevcutlannın sayısının artınlması halinde, yetiştirilmeleri için yapılan harcamalar dikkate alındığında bir kamusal kaynak' olan ve bu nedenle Türkiye'deki hangi sosyoekonomik statüde olursa olsun, herkesin yararlanma hakkı olan kaliteli öğretim elemanları' belli bir kesimin malı olacaktır." "Resmi ideoloji" diye diye, cumhuriyetın "halkçılık" ılkesini "popülistiik"likle suçlayıp, bugün dünyadakı egemen liberal ideolojiye teslim olanlar, bu mektubu sindire sindire okusunlar. KİM KİME DUM DIIMA BEHIÇAK 2..- HARBİ SEMİH POROY GADDAR DAVUT MRÎKVRTCEBE BULUT BEBEK NURAYÇtFTÇt MIRMIRLAR VĞVR DVRAK ı<t ĞA-7-£ta£«Saı* yA©AK UFAK • ••KeMEM SAVA^TAN « 1 L J '—"—~JT^%y TARİHTE BUGÜN MÜMTAZAMKAN 26 Şubat INGILT£RE NUKLEER KLUBEGIROL /Sf2 'Af &UGÜH, IN6İLTERE BAŞBAKANt WtNSrO*l CHU&CHILL, ÛLICESİNıAt ATVM eo*4gASI YApnĞj - M/ AÇIK.LAMIÇT1. AtCtfA*A SAArL£HlNO£, RABLA- A*£A/nOPA eiK KDHUŞMA YAPAN CHUBCNILL, İŞ- Çİ PAKTİSİ HÜKÜMET/ ZAMAMrHM Prğ/H&eAt SÖ2 £TMfşri. AM£/ei/O4 Sf'HUEÇİK E>Elfl-ETZ£K/ 'A/İA/ İUC İA/&/Ü2 ATOM SOMSASt- NA KAfiff TAİ/I& TAKtNDtâtNI, BU KDMUOA, BAŞKAKI TTSt/MAA/'LA At£KHAM6r Bfe AUL4ÇMA ASP ne sscB 'yc>e/v SONRA ATDM İMAL EPEN ÜÇÛfUCÜ ÜUC£ OtAN İNGİLTE&E, İLK PENEMESİM AYNI YtL E~K/*I AYIND* Her Pazartesi 23.00 - 23.55 CANKOZLU/TİLBESAftM Jazz
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear