25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
'3O ARALIK 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ICoç Grubu ve TİSK'ten yeniyıl mesajlan *Temiz toplum, temiz siyaset' tstanbul (AA) - Koç Topluluğu Yürüt- ifne Kurulu Başkanı İnan Kıraç. gümrük bırliğınin ilk yılından beklentılerin aksıne, Koç Tdpluluğu'nun büyüyerek çıktığını, 1997 ıçin de büyümeyı hedefledıklerini bil- dırdi tnan Kıraç, Susurluk kazasıyla ılgıli olarak. "Bu kadar kanşık işle hem halkı te- dirgin ettik hem de hükümet Ue devlet gü- ciinü tahrip ediyoruz. Yapılması gereken âmeliyat nasıl \apüacaksa çabukyapüıp top- luma, "Beyler bunlar bitmiştir, amelıyat da yapılmıştır' denilmesi gerekir" dedi. ~ Kıraç. şöyle de\am etti. "Koç Gru- bunun. Fiziki bmijmesi >üzde 15'i geçti. 3995 \e 1996daki bü> üme> le 1993 > ılıru >a- fcaladık. Koç ailesinin 1993'teki nüfusu 42 trin kişivdi. TOFAŞ kazamız olnıasına kar- şın bu sene 42 bine yine ulaştık." - İnan Kıraç. bu yıl cirolarmın 13 miiyar dolara yaklaşacağını. brüt kânn ise yüzde 8-9 civannda olacağmı belirttı. - Kıraç. "Memleketiınizde huzur ortamı onırursa. 1997 yılı Koç Grubu için iyi bir yıl, büyüycn biryılolabilir. Hedefimiz biiyüme- dir. Hiçbir zaman küçülme hedefi vermiyo- ruz. Ama Tiirkhe sıkısırsa. ihracatla ve dış pazariatia büyümeye çaJışacagız" dedı TİSK Başkanı Baydur - Türkıve tş\eren Sendikalan Konfede- rasyonu Başkanı Refik Baydur. ekonomik sorunlann. kamu vicdanmda derin şüphe- ler bırakan konulann, siyasetın gölgesinde Jcalmaması gerektığini bildırerek. "Ekono- mik gelişrae siyasi kirlenmeyi önler r dedi. Refık Baydur yayımladığı yenı yıl me- şajında, genel seçimierin yapılmasmdan bu yana bır yıl geçtigini anımsatarak. geçen bir yıl içinde siyasi çekışmelerden ötiirü ekonomik sorunlara yeten kadar çözüm bu- İunamadığını savundu. Türkiye'nin bir numaralı gündem mad- desının ekonomı olduğuna dıkkat çeken Refik Baydur. "Elbette ülkeninçözüm bek- feyen başka sorunlan da \ardır. Ancak hiç- bir konu ekonomiyi gündemden düşürme- melidir" dedi. Baydur Türkiye'nin siyasi gündemıni uzun süredir işgal eden. 'temiz toplum, te- miz siyaset' arayışına destek verdiklerinı, ancak kendilennin gündeminde öncelikle 'ekonomi' bulunduğunu vurguladı. Yılbaşmda esnafın yüzde 50'ye varan indirimleri bile alışveriş piyasasını canlandıramadı Dar gelirliler tüketemiyor• Mahmutpaşa'da seyyar satıcılar, satışlanndan memnun değil. Onlara göre yılbaşı öncesi son ümit günleri olan dün de Mahmutpaşa sokaklannın boşluğunun nedeni, soğuk hava ve kara bağlanabilirse de "her sene bir önceki seneyi aratıyor." FİLİZGÜMÜŞ Yılbaşı öncesi esnafın beklediği alışve- riş gerçekleşmedı. "Yılbaşı özel indirimle- ri" bile alışveriş talebinı arttırmaya yetme- di. Halkın yılbaşı ıçin ayırdığı bütçe. esna- fın gözlemlerine göre hediyelik eşyadan çok gıda malzemelerine yöneldi. Gelır or- talaması yüksek kentlerdeki alışveriş mer- kezlerinde bile beklenen ilgıyi göremeyen esnafın beklentısi "bayrama" kaldı Esnafa göre "ahm gücünün düşmesi, ekonominin kötü olması. işçinin memurun zaten kamını zor dov urması. hükümetin zam yağmuriarT gıbi nedenlerle halk. ge- çen yıllara oranla yılbaşı alışverişını azalt- tı. Yılbaşı öncesi beklenen satışı ise eğlen- ceyi daha çok "gönlünce yemek ve içmek" olarak yaşayacak olanların "özel" ve "lüks" bulduğu v ıyecekleri satan esnaf ger- çekleştirdı Onlara göre 15 gün öncesın- den yılbaşı satışlarına başlayan. hediyelik eşya ve giyım satış yerlenne oranla daha çok son bırkaç güne sıkışan işleri. istedik- len gibi olmasa da "kötû denilemeyecek düzeyde." Süpermarketler ise yılbaşı önce- sını "en kârh" geçiren satış yerleri olarak görülüyor. Alt gelır grubundan halkın alışv enş yap- tığı Mahmutpaşa"da seyyar satıcılar da sa- tışlanndan memnun değıl. Onlara göre yıl- başı öncesi son ünııt günlen olan dün de Mahmutpaşa sokaklannın boşluğunun ne- deni. soğuk hava ve kara bağlanabilirse de "her sene bir önceki seneyi araüyor." Mahalle aralarındakı esnaf. yılbaşı tati- linın 5 gün olması nedenıyle müşterilerinin memleketlerine gittığini. bu nedenle alış- veriş ümidinin zaten olmadığını belırtıvor. Bunu otogardakı otobüs şırketlen de tüm bıletlerinm satıldığını ve aşırı bir taleple karşı karşıya kaldıklannı anlatarak doğru- luyor. Üsküdar'da bakkal »ahibı HasanYıl- dırun. "Yılbaşı için halk zaten meyve. seb- ze alışverişini pazardan karşılar. Diğer ihti- yaçlannda da fi\ at eriketlerini gördüğü için süpermarketleri tercih ediyor. Bakkallann işleri bu süpermarketler yaygınlaşmaya başladığından beri durdu" dıye konuşuyor. Yaygınlığı bakımından süpermarketle- nn başında sayılabilecek Mıgros'un Genel Müdürü Bülent Özavdınu. yılbaşı öncesi Mağazalardaki erken indirim bile piyasalara hareket getireınedi. Mahmutpaşa'da da dün durgunluk hâkimdi. Tek Cıda-İş'in hesaplamalarına göre yılbaşı sofrası asgari 9 milyon lira İşçi-memura sofra donatmak hayal MLTLU GÜNEŞ SÖNMEZ Tek Gıda İş Sendikası'nın \erilerinden derlenen rakamla- ra göre dört kişilik aile için mü- tevazı donatılmış bir sofra 9 miryon liradanbaşlıyor. Dolayı- sıyla işçi \e memuraileleri ıçin yılbaşında özel sofra kurmak, hayalden öteye geçemiyor. Tek Gıda-lş Sendıkası Gehel Baş- kanı Orhan Balta, yaphklan he- saba göre dört kişıîik bıraılenin lüks donatılmış sofrasının orta- Iama42 milyon lıraya çıktığını. ışçi ve memurlann hesabına gö- re hazırlanan bir sofranın da en az 9 milyon lıralık bir masraf gerektirdiğmi söyledi. Işçi ve memur aileleri için bu yılbaşında özel mönü hazırla- manın tam bir hayal olduğunu vurgulayan Balta. "Emekçi ai- leleri yeni yua her zaman oldu- ğu gibi kurufasutve ve soğanla jpreeek" 1 dıye konuştu. işçt ve memur aılelerinm renksiz yıl- başı gecesine karşın, bütçesi geniş aileler ıçin eglence seçe- neği oldukça fazla. Otellerde geçırilebilecek biryılbaşı gece- sinin fıyatı da seçilen eğlence türüne göre değişiyor. Ceylan Inter-Continental Pazarlama iletişim Direktörü NurselErde- ner'in verdiği bilgiye göre yıl- başında 5 yıldızlı bir otelde se- çilebilecek eglence, 40 dolar- dan başhyor, 250 dolara kadar çıkjyor Lüks gazino ve resto- raniarda geçirilecek bir yılbaşı gecesi ise kışı başma 6 miryon liradan başlıyor \e programm zenginliğıne göre 25 milyon li- raya kadar çıkabiliyor. Tatil merkezlerinde kişi başına üc- retler 5 günlük yılbaşı tatili için 39 milyon liradan başlıyor. Çe- şitlı tatîl merkezlenndekı eğlen- ce programiann(Ja tam pansi- yon konaklamah bir yılbaşı ge- cesi ise seçilen yere görV kişi başına 12 milyon liradan başlı- yor. Yılbaşı dolayısıyla düzenle- nen yurtdışı geziler ise en paha- lı eğlenceyi oluşturuyor Bu ta- tiller yinc seçilen yere ve gün sayısınagöre 199 dolardan baş- lıyor 3 bm dolara kadar çıkıyor. alış\erışlennın bekledıklen gıbı yürüdü- günü söylüyor Yılbaşı ıçin özel ürünlerı. özel fiyatlarla satışa sunduklannı anlatan Özaydınh. "Geçen yıllarda nasıl bir trend görüldüyse bu >d da aynısının yaşandığını görüvoruz. Bizim için bir değişiklik olaca- ğını da s»anmı\onım'" dıyor. Akmerkez. Gallena. Carousel, Capitol gibi büyük alışvenş merkezlennde görüş- tüğümüz esnaf, alışveriş yen tercihınde. ulaşım \e şehır merkezınde olma gıbi et- kenlenn dıkkate almmasından dolayı alış- \eriş oranı konusunda aralannda bir fark- lılık olduğunu. ancak buna karşın yıne de beklenılenın gerçekleşmedığıni anİatıyor. Yılbaşı için iç ve dış mekân düzenleme- sine günler öncesinden hazırlanan bu alış- venş merkezlerinin gözalıcı görüntüleri, içlerindekı esnafa göre "işeyaramadı". An- cak birkaçı hariç. bütün aiışvenş merkez- lerinin yönetıcilen. "çok>oğun,inanılmaz yoğun" yorumlannda bulunuyor. Görüştüğümüz bütün esnafın, durgun- luk konusunda aynı görüşte olduğu Galle- ria'da, alışvenşler. kımine göre geçen yıla oranla yüzde 100. kimine göre yüzde 150 oranında düştü. Çoğu esnaf bunda. müşte- rılerin Gallerıa'nın hemen yakınında bulu- nan Carousel ıle böiüşülmesının payının büyük olduğunu düşünüyor TEDAŞ Karadeniz işletmeleri için Rumeli ve Bayındır gruplannın da dahil olduğu holdingler teklife hazırlanıyor Holdingler TEDAŞ ihalesi için kapışacak • Sinop, Samsun. Ordu, Giresun, Trabzon Rize, Artvin, Gümüşhane ticaret ve sanayi odalan özelleştirmede ortak hareket edilmesi için ilke karan aldılar. AHMETŞEFİK TR.ABZON - Yeni yılla birlıkte özelleştirilecek kuruluşlar arasında olan TEDAŞ Karadenız lşletmelen için şımdiden büyük bir yarış başla- dı. Rumeli ve Bayındır Holdıng gibi büyük kuruluşlann satın almak iste- diği TEDAŞ işletmelerine Karade- nizlı yerel sermaye talıp olmak için hazırlık yapıyor. Özellıkle Trabzon, Rumeli Holding'e kaptırdıgı Trab- zon Çımento Fabnkası örneğını bir daha yaşamak istemiyor Şınop'tan Art\ in'e bütün ticaret ve sanayi oda- lan bu kuruluşlann jerel serma\e ta- rafından alınması yolunda hemfıkır olduklannı açıkladılar. TEDAŞ'ın Karadeniz dağıtım şir- ketlerinin yenı yılla birlıkte ılk özel- leştirilecek işletmeler arasında olma- sı Karadeniz'de hareketlilık ve he>e- can yarattı. Bu işletmelerin özelleş- tırileceginın açıklanması ile Şinop. Şamsun, Ordu, Giresun, Trabzon Rı- ze. Artvin, Gümüşhane ticaret ve sa- nayi odalan özelleştirmede ortak ha- reket edilmesi için ilke karan aldılar. Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mazhar Afacan'ın girişim- leri ile yeni yılın ilk günlen ıçınde bır araya gelmeye karar veren Karade- nızli işadamları. özelleştirmede stra- teji belirlemeye çalışacak ve oluştu- rulacak heyetlerle Ankara nezdinde de gırişimlerde bulunacak. Ortak ginşim "KaradenizTED.4Ş KaradenizlilerirKİir" sloganı ile hare- ket edecek. Ancak TEDAŞ'ın Kara- denız işletmelerinin özelleştirilme- sınde yerel sermaye hiç de rahat de- ğil. Özelleştirmede en kârlı kuruluş- lar arasında sayılan TEDAŞ işletme- lenne ülkenin en büyük holdinglen talip oluyor. Bunlar arasında Uzan"lann Rumeli Holdıng'i ile Ba- yındır Holding geliyor. Daha önceki özelleştırme örneklennde olduğu gı- bi bu kuruluşlann özelleştırilmesin- de çok ortaklı, geniş tabanlı girişim- lerden daha çok holdınglere öncelik verildıği bıliniyor. Ancak özellikle Trabzonlu iş kesimlen bu özelleştır- meye bir anlamda hesaplaşma olarak bakıyor. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGtN mpızoĞm LONDRA - Kore'de hükümet, geçen perşembe günü sabaha karşı, muhalefet partile- rine haber vermeden meclisten alela- cele ikı yasa geçirdi. Hem çalışma ya- şamını düzenleyen hem de Ulusal Planlama Ajansı (CIA ile MGK karışı- mı bir örgüt) yetkilerini arttıran bu ya- salara karşı, aynı gün, önce otomotiv sektöründe ve doklarda, 100'den faz- la büyük işletmede 150 bin işçinin başlattığı grevler (Intemational Herald Tribune 27/12/96), cuma günü, ülke- nin ikinci, fakat henüz yasal olmayan Kore Sendikalar Konfederasyo- nu'nun (KSK) çağrısı ile bir genel gre- ve dönüştü. Cuma günü kamu hiz- metleri sektörünü de bünyesine ala- Fakyaygınlaşan, ülkenin ilk genel gre- vine yaklaşık 1.5 milyondan fazla iş- çinin katıldığı bildiriliyor (IHT 28/12/96). Yeni yasanın, KSK'nin ya- sallaşma tarıhini 1997'den 2000 yılına ertelemesi üzenne, konfederasyonun temsilcileri 'yasa KSK'yi tasfiye etme- yi amaçlıyor' derken (Korean Herald 27/12/96); Işveren Konfederasyonu Başkan Yardımcısı Cho Nam-Hong "Ulusal ekonominin canlanması için gerekli" diyerek (Korean Times 27/12/96) yasayı savunuyor. Devlet başkanının ise başbakana "Yasadışı grev yapanlara (KSK-EY) karşı en sert önlemleri" alması için talimat verdiği bildiriliyor (KT). Fatura işçilere... ı Bir taraftan, geçen 15 yılda sınrf şe- idllenmesi gelişen işçi sınıfının ve di- ğertaraftan refah düzeyi artan orta sı- nıfların siyasi yaşamda daha etkin ol- ma talebınin yarattığı basınç, 1980'le- rin sonunda Kore'de siyasi ve ekono- .rnik sistemi zorlamaya başlamıştı. *1990'larda bu basınca bir de yönetici felit arasında. birbiri ardına patlak ve- ren mali skandallar eklendi. Böylece hem çalışma yaşamı hem de siyasi rejim giderek istikrarını kaybetmeye başladı. Geçen 35 senede, yılda orta- |ama yüzde 9 büyüyerek, bu gün dün- yanın 12. büyük ekonomisı haline ge- ien Kore, 1990'larda artık yorgunluk işaretleri veriyordu. Bu sene dış tica- Kore'de G^enel Grev ret açığı ikiye katlanırken ekonomik büyümenin 1995'te yüzde 9'dan 1996'da yüzde 6.8'e gerilemesi bek- leniyordu (Wall Street Journal 28/12/96). Son grevlerin etkisiyie, Ko- re'de ekonomik büyüme, Daeweoo Ekonomik Araştırma Enstitüsü'ne gö- re yüzde 5'lere kadar gerileyebilir (C- NN 26/12/96). Ekonomik analistler di- ğer Asya kaplanlarında olduğu gibi Kore'de de ücretlerin üretkenlikten hızlı yükselmesıne karşılık, emek pa- zannın yeterince esnek olmamasının (Business Week 2/12/96) ekonomik yavaşlamaya ve dış dengelerde bir bozulmaya yol açtığını savunuyorlar. Hükümetin perşembe günü alelacele geçirdiği yasalar, Kore'de büyük ser- mayenin ve çoku- ( yı amaçladığını gösteriyor, küreselleş- menin etkisi ile ekonomisi basınç al- tına giren birçok ülkede olduğu gibi... Bir kaplanın öbür yüzü Bugün bir genel grevle karşı karşı- ya olan Güney Kore'nin, birçok azge- lişmiş ülkenin kendine örnek almaya çalıştığı, Türkiye'de de Turgut Özal gibiierinin ağzının suyunu akıtan eko- nomi mucizesine bakınca iki önemli etken dikkati çeker. Biri II. Dünya Sa- vaşı sonrasında muazzam bır ABD yardımı, ikincisi işçi sınıfına nefes al- dırmamak üzere birbirini izleyen, son derece de baskıcı askeri rejimler. Bu- na rağmen işçi hareketinin geliştiğini, her 10 senede bir siyasi ekonomik sis- luslu şirketlerle devlet yönetimin- den sorumlu bü- rokrat (devlet kapi- talisti) sınıfın bu duruma bir tepkisı olarak gündeme geldi. Yeni yasa, işve- renin işçi çıkarma- sını kolaylaştırıyor, grev sırasında dı- şarıdan işçi getir- me hakkını verir- ken işçilere, grev- de geçen süre için işverenden üc- ret/tazminat iste- meyi yasaklıyor. Yeni yasa işverenle- re 56 saatlik bir hafta içinde, esnek iş planlama olanaklan sağlıyor. Giderek bozulan ekonomik koşullara karşılık işçilerin örgütlenme, orta sınıflann da siyasi özgürlük isteğine karşı ise as- keri diktatörlük döneminde, iç güven- liği ve çalışma yaşamına ilişkin yasa- ları meclise bırakmayarak kendisi dü- zenleyen Ulusal Planlama Ajansı'mn güçlendirilmesi ise yöneticilerin ve iş çevrelerinin faturayı işçilere çıkarma- temi sarstığını, bu yüzden de her on senede bir işçi haklarına bir saldırı dü- zenlendiğini görüyoruz: 1961'de ve 1980'de iki askeri darbe, 1971 'de ise işçi haklarını, özellikle yabancı serma- yeli işyerlerinde, daha da kısıtlayan 'Sendikalar Üzerine Olağanüstü Ya- sa.' Bugün genel greve çıkan işçi sınıfı- nın gelişmesi, 1961 darbesinden son- ra askeri rejimin sultası altında uygu- lanmaya konan planlı sanayileşme döneminde başladı. 1944, 47 ve 48'de yaygın grev hareketleri bastırıl- dıktan sonra kurulan bir Amerikancı sendikal konfederasyon tarafından kontrol edilen işçi hareketi, esas ola- rak 1960'tan sonra sayısal ve örgüt- sel olarak gelişmeye başladı. Sendi- kalı işçi sayısı 1960'ta 100.000'den, 1970'te 470.000'e ve 1979'da da 1 milyona yükseldi. Bu gelişmenin de basıncı ile siyasi rejim, bir döviz krizi, devlet başkanının bir siyasi cinayete kurban gitmesi ve sokak gösterileri arasında çöktü. 1980 askeri diktatör- lüğü sendikal harekete karşı muaz- zam bir saldın başlattı. 1970'lerde iş- çi hareketinin gelişmesine paralel ola- rak ortaya çıkan Demokratik Sendika Hareketi dağıttı, li- derlerini hapse attı. Ülkenin yönetimi, fi- ilen, bugün tekrar canlandırılmaya ça- lışılan Ulusal Planla- ma Ajansı'nm elin- deydi. 1980'lerin başında işçi hare- keti tümüyle sustu- ruldu. Ancak 1987'de Temmuz- Eylül döneminde iş- çi hareketi, orta sını- fın da katılmasıyla ani bir patlarnayla tekrar canlandı. Bu mücadelelerin etki- siyle sendikaların sayısı, 1986'da 2.675'ten, 1989'da 7.883'e yükselirken sendikalı işçi sa- yısı aynı dönemde 1.036.000 den 1.932.000'e yükseldi. Daha önce de devletten ve sermayeden bağımsız, demokratik bir sendikal hareket var- dı, ancak bu hareket esas olarak 1987 mücadalelerinden sonra güçlendi ve istikrar kazandı. Demokratik Sendika Hareketi, siyasi ve demokratik talep- lerin yanı sıra, Kore'de egemen olan işyeri temelli sendika örgütlenmesini kırarak işkolu temelli bir sendika ör- gütlenmesi kurmaya da çalışıyordu. Demokratik Sendika Hareketi, anti de- mokratik ve devlet işbirlikçisi olarak niteledikleri Kore Sendikalar Federas- yonu'ndan (KSF) bağımsız kalmayı seçen işyeri sendikalannı bir araya ge- tirmeye çalışarak. 1994'te, bugün ge- nel grevi örgütleyen Kore Sendikalar Konfederasyonu'nu oluşturmaya başladı. KSK kurulduğu yıl toplam sendikalı işçilerin yüzde 30'undan faz- lasını bünyesindetoplamıştı ve sendi- ka başına üye sayısı, 3.764 ile ulusal ortalama olan 230'un çok üstündey- di. Ideolojik olarak KSK kapitalizmin varlığını ve ücret ılişkisini kabul etmek- le birlikte, emek ve sermaye arasında bir işbirliğini reddediyor, kendisini eko- nomik görevlerinin yanı sıra toplumsal reformcu bir güç olarak da görüyor. K- SK iki Kore'nin birleşmesini de hedef- leri arasına almış. Eğer şıddet yoluyla bastırılmazsa, bugünkü grevler de Kore sendikal ya- şammda özelikle KSK'nin örgütlen- mesinde. aynı 1987'deki gibi bir sıç- rama yaratacaktır. Genel grevin başa- nyla sonuçlanması halinde ise muha- lefetin güçlenmesine ve Kore halkının ciddi demokratik haklar kazanacağı- na garanti gözüyle bakılabilir. Ulusla- rarası mali sermayenin hemen her yer- de emek pazarında esneklik dayattı- ğı bir dönemde, Fransız işçi sınıfının mücadelesi gibi Kore işçi sınıfının mü- cadelesı de, uluslararası bağlamda büyük birönemesahip. Diğer taraftan Güney Kore'nın askeri diktatörtükler- le üç defa yaralanmış tarihi bize, ça- ğımız toplumlannda, demokratik ge- lişmelerin motorunun esas olarak işçi sınıfı olduğunu bir kere daha gösteri- yor. Çünkü çağımızda gerek uluslara- rası, gerekse de ulusal düzeyde ol- sun, egemen olan mali oligarşilerin karşısındaki en örgütlü ve en etkin sı- nıf işçi sınıfı. Küreselleşme fırtınası içinde zincirlerinden boşanmış bir mali sermeyenin ortalığı kırıp dökmesini engelleyebilme şansına sahip olan da bu sınıf. Yoksa... Bakınız: Bu yüzyılın başı... ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Değerlendirme Yılbaşı ve bayram günleri, bir şeyleri "anma" özellikleri yanında, "değerlendirme" günleridir; ki- şisel ve toplumsal "hesaplaşmalara" olanak verir. Bu tür değertendirmelerin "sürekliliği" gerekir de- nilebilirse de 1996'nın Türkiye için özellikle değer- lendirilmesi gerekiyor. Hangi bakımdan? Ekonomik? Siyasal? Toplum- sal? Bunların bir "ortak" noktada "birleştikleri" gö- rülüyor. Örneğin Çin gibi kimi kültürlerde, yıllar hay- vanlar ile anlatılır. fil, maymun, öküz gibi. 1996 Çin'de "fare" yılıymış. Türkiye'de 1996 yılının tek bir hayvansal karşılığı olabilir; 1996 "köpekyılı"yd\. Köpekleşme bir süreçtir, büyüklüğünü ölçecek bir aygıt yoksa da 1996'da köpekselleşme çok yay- gınlaştı denilebılir. Sürecin nedenlerine geçmeden "köpeklerin en belirgin ortak özelliği nedir" sorusuna yanıt araya- lım. Sorunun yanıtı açık olmalı. Köpek dediğin hiz- met verirken "sahibinin niteliğine" bakmaz. Sahi- binin, mesleği, işi, geliri, toplumsal konumu, hırsız ya da dürüst, ahlaksız ya da erdemli olması köpek için fark etmez. Köpek sahibi, eşkıya ya da çete ba- şı özelliği taşıyabilir; yalıda ya da gecekonduda da oturabilir; çoban ya da toprak ağası olabilir; çocuk da olabilir yetişkin de ana ya da baba olması da yur- tiçinde ya da dışında yaşaması da konumunu de- ğiştirmez. Köpek köpeklığini yapar. Köpekliğin, "tarihsel" konumu, şanlı tarihimizde ve yazınımızdaki yeri ayrıca incelenmeye değer. Geçen yüzyıldan Namık Kemal'in Edepsizlikte teklenz Kimi görsek etekleriz Hak'tan da yardım bekleriz Ne utanmaz köpeklerız dörtlüğünü yinelemek, konunun geçmişini anım- satmada yeterli olacaktır. Demokrasimizin geçen yüzyıla göre nasıl görkemli bir gelişme gösterdiği bu sözlerle bir kez daha kanıtlanmış olmuyor mu? Her neyse, "köpek köpekliğiniyapar" kanısı yay- gınsa da köpekler arasında bir farklılaşmanın var olduğu yadsınamaz. Bu durumda köpeklerin "ayı- rıcı özelliği"ned\r7 Aynı soruyu değişik sözcükler- le soralım. "Köpekselleşmenin" nedenleri neler- dir? Bu konuda yeterli araştırma yok. Kimi gözlemler kültürel ve toplumsal nedenlerin varlığını gösteri- yor. Köpekselleşme nedeni olarak aklınıza, "yük- selme dürtüsü" bir yere "atanma " ya da "seçilme" özlemi gelebilir. Konuyu dağıtmayın, bu sorunun yanıtı tektir: Köpekselleşmenin kökeni "ekonomik- tir". "Köpekliğin büyüklüğünü" ekonomik getirisi be- lirler. Kendisine atılan ya da "atılacağını umduğu" kemik büyüdükçe, köpeğin gözü daha çok döner, saldırganlığı da aynı oranda tırmanır. Dilbilimciler kemik ile ekonomik sözcüklerinin ay- nı kökten gelmediğini savlamaya uğraşsa da aldır- mayın, aralarında genetik bir akrabalık bulunduğu açıktır. Kural olarak kemik devletin kaynaklarından, yani halkın parasından sağlanır. Köpekleşme hal- kın yoksullaştırılması, yanı "soyulması" üzerineku- rulmuştur ve öyle işler. Çarkın dönüşünün ve kö- pek-sahip ilişkilerinin sayısal olduğu kadar nitelik- sel yönleri de bulunmaktadır. Köpek sayısı arttıkça demokrasinin azaldığı eski Yunan'dan bu yana bi- linen bir gerçektir. Sayısal çoğalma sonucu ulaşı- lan niteliksel sıçrama ise faşizme geçiş anlamına gelir. Köpekselleşen, kemiği elde etmek için doğru ve dürüst olanlara, erdemlilere saldırır; köpekliğini ya- zan ve söyleyenlere, basın yayın çalışanlarına, sen- dikacıya. öğrenciye ve öğretmene saldırır; kısaca köpekleşmeyerek "hak arayanı", insan olarak ka- labileni döver, söver, bunlar yetmezse silahla sal- dırır, yani öldürür. Bilimin aydınlığı ve sanatın yaratıcılığı ortamında "yaşayamayacağı" için köpekleşen, bilim adamla- rına saldırır, müzikten sinemaya, resimden heyke- le dek sanat ürünlerine düşmandır. Bu işleyişin önemli özelliklerinden biri de sahip- ler ve köpekler arası ilişkılerdir. Sahipler birbirinin ayağına basmaz, al gülüm ver gülüm ilişkileri için- de çok uyumlu çalışan bir düzen kurmuşlardır. Ör- neğin toprak ağası, siyaset ağası, çete ağası, bü- yük ihale ağası.. köpeklerıne "yurt ve ulus sevgi- siyle yanıp tutuştuklarını" haykırarak uyum içinde birliktelik sergiler. Aynı olgu köpekleri için de geçer- lidir. Sahipleri gibi arada bir "dalaşsalar da" kural olarak köpek köpeği ısırmaz. Çin'de 1997 "güç koşullarda ça//şma"anlamın- da "öküz" (kimilerince boğa) yılı sayılıyormuş: oy- sa bizde yalnızca köpekleşmeyenler "güç koşullar- da çalışmanın" anlamını biliyor; bu bakımdan dile- riz 1997 yılı "artık" köpeklerin yılı olmaz. Yeni yılınızı kutlarım. Zorunlu izinlerden sonra TOFAŞ'ta işten çıkarma gündemde BURSA (Cumhurijet) - Otomotiv sektörünün iki önemli kunıluşu OYAK Renaultve TOFAŞ'ta çalışanlara 13 Ocak İ997'ye kadar zorunlu izin verilirken, izın dönüşü TOFAŞ'ta toplu işten çıkarmanın yeniden gündeme geleceği öne sürüldü. Bursa'daki yan sanayiciler, TOFAŞ ile pazarlık yapan Fiafın baskısıyla ocak ayı içinde fabrikanın devrinin gerçekleşeceğini savunuyorlar. Bursa'daki yerel gazetelere de yansıyan iddialara göre, Koç Holding Fiat'tan yeni model üretim izni alamayınca ipler koptu. Bunun üzerine Fiat. TOFAŞ'ı devralabilmek için koşullannı yineledi. Fiat'ın işçi sayısını azaltmak için TOFAŞ'a baskı yaptığı ve bu baskı sonucu 1200 kişinin işten çıkanlması kararlaştınldı. İşçi çıkarmayla ilgili olarak tatil dönüşü Bursa'da çok hareketli günler yaşanacağını savunan yan sanayiciler, "1200 işçinin çıkanlmasının ardından fabrikanın TOFAŞ'a satılacağı yönünde ciddi duyumlar söz konusudur" dedı. (WH0) Dünya Sağlık Teşkilatı kalp ve damar hastahklannı "Dünyanın 1 Numaralı İnsanlık Düşmanı" ilan etti. . TÜRK KALP VAKFI Tel.: (0.212) 212 07 07 (PBX) Faks:(0212)212 6835
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear