Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 1996 PAZARTESİ
HABERLERIN DEVAM
Istanbul
Edime
Çanakkale
Kocaelı
Izmır
Manısa
Aydın
Denızlı
Vo
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
•6
13
16
1
5
'8
17
19
17
sınop
Samsun
Trabzon
3ıresun
Ankara
Konya
Eskişehır
Sıvas
PB
PB
Y
PB
PB
PB
PB
PB
1b
16
16
16
9
12
11
7
Adana PB 20
Mersın PB 20
Dıyarbakır PB 7
Şanlıurfa PB 15
Mardın PB 12
Sıırt PB 11
Hakkârı PB -6
Van PB 5
Zonguldak PB 16 Antalya PB 17 Kars K -8
Yurdun kuzeydoğu ke-
sımlerj çok bulutlu Do-
ğu Karadenız ıle Doğu
Anadolu'nun kuzeydo-
ğusu yağışlı. ötekı yer-
ler parçah bulutlu ge-
çecek Yağışlar Doğu
Karadenız kıyılannda
yağmur, dığer yerlerde
karla karışık yağmur ve
kar şeklınde olacak.
Marmara ıle Yurdun ıç
kesımlennde sabah
saatlerınde yer yer sis
gorulecek.
Londra
Paris
Roma
Berlın
Amsterdam
Madrıd
Sofya
Brüksel
Y
Y
ÇB
ÇB
Y
Y
ÇB
5
8
18
0
3
11
13
4
Budapeşte K -2 Munıh
Atina
Milano
Oslo
Helsınkı
Stockholm
Belgrad
Vıyana
Bonn
PB
Y
PB
K
K
Y
K
K
18
10
-8
-9
-6
10
-2
3
17
bLJIUt
'u
0Açık
G U N C E L Cİ>EYTARCAYtREK
U Ba)tarafı 1. Sayfada
Hemen aynı günlerde. Maske iniyor, çirkin surat
görünüyor:
"Düzene bekçilık etmek için hükümete gelme-
dik." (RP'li Devlet Bakanı Lütfü Esengün)
15 Aralık 1996. Önce haberın başlığı: "Kadının
işi doğurmak "
Imza. Necmettin Erbakan. "Allahkadıntayn, er-
keğiayrıyaraımış"diyor. Kadının görevi evde. Ço-
cuğa bakmak!
Sonunda u/anır gibi oldular. Demokratik kadın
kuruluşları "karşı bildiri" yayımlıyor. Vetmez oysa.
Bildirilerle zaman geçırmek, sadece vakit öldür-
mek.
Bir süre önce Çankaya'ya çıkımış kadınlarımız.
"Gidişaf'tan yakınıyorlar. Çankaya'ya çıkacakları-
na. sokağa çıkmalan gerekmiyor mu? Sokağa, he-
men her ilde şeriata karşı eyleme. laikliği savunan
mitinglere.
Elbette Çankaya sadece öğüt verecek. ama
"tepkiniziortaya koyun" diyecek. Gerisı laikliğe ve
çağdaşlığa inananlara kalmış.
Oyle dönemden geçiyoruz ki dün Atatürkçü bıl-
diklerimiz, bugün hem Atatürkçü görünüyor hem
de din yolunda devlet olmaya yönelenlerin yana-
ğını okşuyor.
Hayır, hayır. Bu tipler Allah'ın değil. Hoca'nın ipi-
ne sarılıyorlar. DYP, artık RP'leşiyor. kucak kucağa.
iç içeliğin gerekçesı ise rejimmiş, hükümetsız kal-
mamakmış.. falan filan. Hepsi palavra.
Pek çok bukalemun geziyor çevrede. 'Zemin"e
göre yeşilse çevre yeşil, renksiz ise renksiz görün-
meyi ustalıkla beceriyorlar.
RP hemen her gün "bir tabuya" saldırıyor. Yük-
sek Askeri Şûra'ydı (YAŞ) son günlerde. daha ön-
celeri sakal, türban... Şimdi YÖK'ü ele aldılar. Bay
Hoca "iktidara gelınce rektörler türbanlı öğrencı-
ye selam duracak"demişti ya, bu sözün altında ya-
tan gerçek ortaya çıkıyor. Üniversiteleri RP'leştır-
mek!
Ya şu, ya bu
Eskılerin diliyle "ne hazin tecellidir ki" üç beş ay
öncesinin YÖK Başkanı, (günümüzde M.E. Baka-
nı) üç beş ay önce söylemediğıni bırakmadığı Şa-
ibe Hanım'ın peşıne takıldı. Ünıversitelerın bağım-
sızlığına fatiha okumaya hazırlanıyor.
Bu ve benzeri insan manzaraları, neyi kanıtlıyor?
RP ile DYP'nin "menfaatlarzınciriyle" artık bütün-
leştiklerini; amaçta. tasada ve mutlulukta birlikte
nefes alıp verdiklerini.
Dilersen/z konu değiştırelim. Unuttuk sanılma-
sın; ya basından sorumlu bakanımız Zeybek Na-
mık Kemal (DYP) ne âlemde acaba? Gazeteciye
hapsi kaldırdık dıye övünen Zeybek, öyle ağır pa-
ra cezaları getıriyor kı basın yasasıyla ilgilenen hu-
kuk adamımız Fikret İlkiz'e göre sürekli eleştirilen
Kazan Şevket'ı solluyor.
22 Kasım 1996. Şerıat öncülüğü yapan "Cuma"
dergisinde, Yılmaz Yalçıner'in bir makalesı yayım-
landı. Yazıda "yakın arkadaşı" Zeybek Namık Ke-
mal'i anlatıyor. 'Türkeş kadar, belki de ondan faz-
la emek verdiği 'ülkücü hareketi' benimle birlikte
başlatan Zeybek" diyor Yalçıner. "1977'de TB-
MM"ye girmek istiyordu."
Zeybek. Bursa'dan aday. Yalçmer'e "Müslüman
gücü bölünmesın. MSP adayına sözün geçer. Ta-
vassut et; ya o ya ben adaylıktan feragat edelim"
diyor.
Amma ki amma; ardından sözü şöyle bağlıyor:
"Oylarparçalanmasın. Meclıs'e bir 'şerıatçf git-
sin."
Zeybek, Yalçmer'e biryalanlama ya da açıklama
gönderecekti. ne oldu?
Yakın arkadaşınca "şeriatçı" diye tanımlanan
Zeybek'in Özal kabinesinde Kültür Bakanı iken ga-
zetelerde yayımlanan TBMM konuşmalarından bir
demeti (Tarıh: 2.4.1989) beğeninize sunuyorum:
"... Öncelikle ifade edeyim ki dın derslerinin zo-
runlu dersler arasına alınması kararı doğru bir ka-
rardır...
... Islam, bizim dinimiz. yani hayatı, kâınatı ve
varlık meselelehni çözmek, öğrenmek, maddene-
dir, ruh nedir, nereden geldik, nerede durduk ve ne-
reye gidiyoruz. Bu suallerin cevabını aradığımız bir
müessese hem de milli kültürümüzün en temel bir
müessesesidir."
Dün öyle. bugün böyle... Yarın? Kimbilir.
i Sıslı L, Çok buıutfu • Yağmurtu
Atatürk'ün mırası da özelleştiriliyor
Çete Yalova'ya da bulaşü
BEHİCE ÖZDEN
Termal. Yalova"nın kaplı-
calarıyla olduğu kadar Bi-
zans döneminden kalma ar-
keolojik kazı alani olması
özelliğivledeünlenenbiril-
çesi. Termal de artık özelleş-
tirme kapsamında ve bu ge-
lişmevle birçok tartışmayı
da beraberinde getirdi.
Değışik yönlerden ele alı-
nan bu konuyu Çe\ re Koru-
ma Derneği ('ÇEKO) Başka-
nı Arif Ekim, çevre açısın-
dan şöyle değerlendiriyor:
"Termal'de sıradan işlet-
me ormanı olmavan Hazine
ormanlan vardır. Bu orman-
lardan hukuksal olarak artı
üretim amaçlı vararlanıla-
maz. Bu alanlarda inşaat ya-
pılamaz. BuııJara karşı ha-
len japımı de\am etmekte
olan TBMM dinlenme tesis-
leri bu arazi içindedir. Ter-
mal arkeolojik kazı alanıdır.
Herhangi bir vapının inşa-
smda bu madde göz ardı edi-
lemez. 1939'dan kalma Ter-
rnal'in korunmasma ilişkin
Atatürkün \asi>eti vardır
ortada. Doğasıj la başlı başı-
na bir güzeliik olması. arke-
olojik kazı alanı olması u-
Atatürk'ün \ashetinedenh-
leTermal'deözeİleştirmeden
bahsedilemez."
Konuva nırizm açısından
bakan Termal Beledıve Baş-
kanı Sım Acar ise "turizm
açısından şu anda Termal'de
hiçbirşe> >apı]mamaktadır.
Bunun için Termarin özel-
leşmesi çok i>i olacaktır" de-
dı. Özelleşttrmede ortalığı
karıştiran son ıddia ise Ter-
marin maf> anın eline geçe-
ceği konusunu. Susurluk'ta-
ki kaza gündeme getırdı.
Kazadan dört gün önce Ab-
dullah Çatlı. Sedat Bucak \ e
Sami Hoşdan'ın Termalde
kaldıkları ortaya çıktı. Bu-
nun üzerine iddialar cıddi-
>et kazandı. ÇEKO Başkanı
Arif Ekını. Termal'in mafya
için i_\i bir kamuflaj >eri ol-
duğunu belirterek "Termal
mufyanın kara para aklarna-
sı için ideal bir >er. Adı Çat-
lı. Bucak \c Hoşdan olmaya-
bilir. ama Susurluk ka/asn -
la orta>a çıkan bağlantılar.
Termal'in de mafŞanın eline
geçeceğini ispatlamıştır" id-
dıasını vineledı.
Beledi\e Başkanı Acar.
"Bu kişilerin Termal'e gel-
dikJerinden haberim \oktu.
Buraya AJmanı. Fransızı bir-
çok kişi gelhor. Biz bu kişile-
rin gelişini denetleyeme>iz"*
dedi.
CUMHURİYETTEN OKURLARA
ORHAIN EKİNÇ
B Başturafı 2. Sayfada
Ortak yazınızda da belirttiğiniz
gibi Türkiye'de bastnın ve basın
çalışanlarının sorunlan hergeçen
gün biraz daha yoğunlaşmakta-
dır. Koalisyon hükümetinin, ba-
sınla ilgili öznel değerlendirmele-
rını gerekçe göstererek çıkarmak
istediği yasalar yalnız bizieri de-
ğil, muhalefet partilerini ve de-
mokratik kitle örgütlerini de etki-
leyecektır. Çünkü kimı uygulama-
lariçin doğmuş olan kuşkulan dı-
le getirerek açıklama yapmak ön-
celikle yasaklanacaktır. Sonuç-
lanmış mahkeme kararı olmadan
bir yolsuzluktan söz edilebilmesi
bile suç haline dönüştürü/mek is-
tenilmektedir. Benzer konularda-
kı açıklamaları basın yolu ile ka-
muoyuna aktarman/n cezası ise
çok sayıda gazetenin kapanma-
sına yol açacak tutarda para ce-
zasına bağlanmaktadır. Koalis-
yon iktidarı şimdilik geri adım at-
mış görüntüsünü yaygınlaştırma
çabasındadır. Ancak TBMM'de-
kı çoğunluk, ıktidann istediği ko-
nulan yasalaştırmasına olanak
sağlayacak sayıdadır.
Basınımızın ikınci sorunu tekel-
leşmenın yarattığı büyük tehlike-
dir. 25 Kasım - 1 Aralık 1996 haf-
tasında Türkiye çapında basılıp
dağıtılan gazetelerin satış payla-
şımına bakıldığında tüm gazete-
lerin toplam yüzde 83.86 'sım Do-
ğan ve Bilgin gruplarının yayım-
layıp sattığı görülmektedir. Bu
oranın yüzde 48.86'sım Doğan
grubu. yüzde 35'inı de Bilgin gru-
bu oluşturmaktadır. Şu anda da-
ğıtımın yüzde 100'e yakın bölü-
mü de bu ikı grubun dağıtım ku-
ruluşları tarafından gerçekleşti-
rilmektedir. Tekelleşme oranı,
dergı/er için daha da yüksek
oranlara ulaşmaktadır. Hükümet
tekelleşmeyi önleme gerekçesi
altında çalışmalar yapmaktadır.
Ancak getirilmesi düşünülen ön-
lemler, kara paranın basına gir-
mesini kolaylaştıracak kurallar
içerdiğinden sorunu daha da
ağırlaştıracaktır.
Basın çalışanlarının iş güven-
liklerinin sağlanması konusunda
hiçbir iyileştirme gırişimi öngö-
rülmemektedir. Doğan ve Bilgin
gruplanyaptıklan anlaşma ile bır-
bırlerinden basın çalışanı alma-
ma konusunda da görüş birliği-
ne varmışlardır. Bu durum daha
da ağır bir ortam oluşturmuştur.
Bir süre önce çok satışlı gazete-
lerde sendikasıziaştırma uygula-
malan tüm çalışanlan güç duru-
ma sokmuştur.
Size olduğunca ob/ektifbilgiler
aktarmaya çalıştım. Ancak konu-
nun gerçek sahipleri olan Türki-
ye GazetecilerCemiyeti, Türkiye
Gazeteciler Sendikası ve Türkiye
Gazete Sahipleri Birliği'nin, ör-
güt sorumluluklannı da üstlen-
dikleri için daha aynntılı ve objek-
tif bilgiler aktarabileceğini de bu
arada anımsatmak istiyorum."
Avrupalıların kimi konularaakıl-
larının yatmadığını örgütlerdeki
deneyimlerimle bildigimden, ka-
falarını büsbütün karıştırmamak
için tekelleşmenin getirdiği dam-
ping ve haksız rekabet uygula-
maları ile promosyon çılgınlığına
dokunmadım.
Biliyorsunuz, geçen hafta üç
çok satışlı gazete fiyatlarını arttır-
dı. Sabah 80 bin, Hürriyet ve Mil-
liyet 70 bin lira oldular (Eskiden
bir gazete, bir ekmek fiyatınaydı
görüşünü günümüzde de ısrarla
savunanlara özel not: O dediğiniz
dönemde bir somun ekmek 970
gramdı. Aynı ağırlıktaki ekmek
bugün 67 bin 500 liraya satılıyor).
Enflasyonun girdilere getirdiği ar-
tışı dikkate alırsak söylenecek bir
şey yok.
Ancak aynı grupların iki iddialı
rakip gazetesinin 15 bin liradan
satılmasını anlamak mümkün de-
ğil. Hele aynı grupların promos-
yonlu gazetelerinin fiyatlarını 175
ve 150 bin liraya çıkarmalarına
karşın aynı gazetelerin kupon-
suzlarını 10 bin liradan piyasaya
sürmelerini anlamak çok üst dü-
zeyde bir zekâ gerektiriyor. Biz
bu durumu "tekelcilığin sonuç-
lan" olarak değerlendiriyoruz. Av-
rupa Sarayf ndaki toplantıda "Av-
rupa 'da koşullar nasılsa bizde de
öyle olsun istiyoruz. Ne bir eksik,
ne bir fazla" dıyen meslektaşla-
rımız bunu "tekelcilik" olarak gör-
müyorlar.
•
Kıbns'ta 3 egemen üssü bulu-
nan ingiltere'nin Dışişleri Bakanı
Malcolm Rifkind, adaya yaptığı
ziyarette Türkiye'nin garantörlü-
ğü yerine NATO gücünün adaya
yerleştirilmesini önerdi. Rifkind'in
Kıbrıs'ta kalıcı çözüm olmadan
da Rum kesiminin tek yanlı ola-
rak AB'ye alınacağı mesajını La-
le Sarıibrahimoğlu haberleştir-
di.
•
Susurluk'taki kazanın ardından
ortaya çıkan karanlık ilişkileri so-
ruşturan Istanbul DGM'de, katfi-
am sanığı ülkücü Abdullah Çat-
lı'nın DYP Genel Başkanı ve Baş-
bakan Yardımc/sı Tansu Çiller'in
eşi Özer Uçuran Çiller'le görüş-
tüğüne ilişkin bir ifadenin bulun-
duğu iddialannı Ankara Haber
Müdürümüz Doğan Akın kamu-
oyuna duyurdu.
•
Başbakan Yardımcısı Tansu
Çiller'in malvarlığıyla ilgili olarak
TBMM'de kurulan soruşturma
komisyonuna 950 milyon liralık
Hazine bonosunun kaynağı ola-
rak oğlu Mert Çiller'in sünnet ar-
mağanlarını gösterdiğini Türey
Köse okurlarımıza aktardı.
•
Eski içişleri Bakanı Mehmet
Ağar'ın dokunulmazlığınin kaidr-
rılması için hazırladığı fezlekenin
RP'li Şevket Kazan yönetimin-
deki Adalet Bakanlığı tarafından
iade edilmesi üzerine Susurluk
soruşturmasından çekılen savcı
NihatArttıran'ın "Yargı zedelen-
di" yönündeki açıklaması Evin
Göktaş tarafından haberieştirildi.
•
Hükümetin Akkuyu'ya nükleer
santral dayatmas/na karşı oluşan
tepkileri, arkadaşımız Ümit Otan
haberleştirdi.
•
Bağ-Kur'da sözleşmeli olarak
çalışan avukatların Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca
tasfiyesi, RP'nin bu alandaki ye-
ni bir kadrolaşma hareketi olarak
nitelendirildı. Bu haberi Hakan
Dirik yazdı.
•
Vadeli işlem borsalanndaki ge-
cikmelerden ötürü fındığı Alman-
ya'ya, zeytinyağını ingiltere'ye
kaptıran Türkiye'nin, pamuğu da
yine Ingiltere ve Yunanistan bor-
salarına kaptırma tehlikesi yaşa-
dığını Merih Ak duyurdu.
•
Son dönemde yoğunlaşan üni-
versite olaylarının bir yıllık gelişi-
mini ve çeşitli nedenlerini Yusuf
Ztya Ay ve Devrim Sevimay
araştırarak yazdılar.
•
Barış Ooster, devletin kendi
üniversitelerine esirgediği deste-
ğı. özel üniversitelere cömertçe
verdiğini haberleştirdi.
•
Refah Partisi'nin Iran'la ortak-
laşa yatırım projeleri gerçekleştir-
me girişiminin. Avrupa'da yarat-
tığı olumsuzluğu. Dış Daimi Tem-
silcisi Büyükelçi Uluç Özülker'le
görüşen Filiz Gümüş aktardı.
•
Önümüzdeki pazartesiye ka-
dar gönlünüzce bir hafta geçir-
menizdileğl vesaygılarımızla.
1
'•
BaykaTdan kadınlara çağrı
'Laik demokratik rejimi korumak ve yaşatmak, Türkiye'nin şerefini kurtarmak
için siyasete ağırlığınızı koyun. Türkiye'nin kadın duyarlılığına ihtiyacı var.'
ANK.ARA (Cumhuri>et
Biirosu) - CHP Genel Başkan
Deniz Ba>kal. 16 \ıl aradan
sonra toplanan Kadın Kurulta-
>ı'nda. kadınlara "Türkije'nin
şerefini kurtarmak için. laik
demokratik rejim için si>asete
ağırlığınızı ko\nn" çaârısında
bulundu. Türkiye'nin "kadın
dmariılığına. kadın elinin >u-
muşaklığına"' ihtiyacı olduğu-
nu sövleven Baykal. "Sadece
cinsheti kadınolan değil,yüre-
ği. kafası kadın gibi kadınlara
ihri\aç\ar*" dedi. Ba>kal, Baş-
bakan Yardımcısı \e Dışişlen
Bakanı TansuÇiller'i " N'eden
Başbakan"ın peşinden sürükle-
nip duru\orsun. kadın hakla-
rına sahip çıksana" dıve eleş-
tırdi. CHP lıden. Ankara "da te-
maslarda bulunan İran Cum-
hurbaşkanı Haşimi Rafsanca-
ni'nin bazı açıklamalarına dık-
kati çekerken de "İran'dan
Müslümanlık dersi afmayız.
herkes haddini bilmeli. bilmi-
>orsa Cumhurbaşkam'nın. bi-
raderinehaddini bildirmesi la-
zım" dedi.
CHP Kadın Kurultavı. dün
Selım Sım Tarcan Spor Safo-
nu'nda toplandı. Türkı_\e'nin
her \ermden gelen kadınlar s,
"Dün\a>i)eni baştan biz kadınlar ku-
racağız. Cumartesi Anneleri'ni des-
teklnoruz". "Buradapapat>aJar,ran-
tneciler değil. cumhuri\etin koru>u-
culan\ar"."Kadınlarshasetindolgu
maddesi olmayacaktır" pankartlany-
la donattılar. Yaşlı-genç partili kadın-
lar. coşkulu bir ortam yaratırken. ba-
zı kö> lü kadınlar da dirgenlerin ucun-
da ^eker pancarları ile salonda tur at-
tılar. "Keşan Kadınlar Kolu"pankar-
tını erkeklenn taşıması. Noel Baba
gı\iili partılıler \e si>asette temızlik
ıçm simgesel bir kihetin salonda do-
laştırılmaM gibi ilginç görüntüler de
dikkafı çekti.
Yerel seçimlerde CHP"nin Bakır-
CHP Kadın KurultayTna katılan Cenel Başkan Deniz Ba\kal. Rafsancani'yi suçla\arak "'İran'dan MüslümanJık
dersi almayız. Cumhurbaşkanı. biraderine haddini bildirmeli" dedi, Başbakan Yardımeısı Tansu Çiller'i Başbakan
Necmettin Erbakan'ın peşinden koşmak verine kadın haklarına sahip çıkmava çağırdı. (Fotoğraf: AA)
salonu kö\ ada>ı olan Lejla Tekül. kadınla-
ra "Siyasetin çamurunu elimizin ha-
munıylatemizlemekbizedüşüyor" di-
>e seslendı. Tekül, Çiller'le benzerlı-
ğı nedeniyle kendisine "Saçını değiş-
tir~dendtğini anımsatırken de "Gerek
vok. o biri nasılsa yakinda kapanacak.
Benzerliğimiz kaİnıa>acak" dedi. Sa-
lona giren Susurluklu kadınlar "Te-
miztoplum başkentindengelenler" dı-
şeanonsedilirken. kazayıvapankam-
\on şotorünün ailesine yardım kam-
panyası için de çağrı yapıldı. CHP Ge-
nel Sekreter Yardımcısı Birgen Keleş.
"Bu kurultav şeriat önerenlere karşı,
12 Eylül anlayışına. toplumdaki çürii-
me\e karşı bir başkaldındır" dıyerek
kurultayı açtı. CHP lideri Baykal da
kurulta> ı "12 E_\liil sonrası demokra-
si mücadeiesinin önemli bir kilometre
taşı" olarak değerlendirdi \ e kadın so-
rununa bakış açısını anlattı.
Baykal. son dönemdekı Türkiye-
İran ılışkilerini değerlendırirken de
Rafsancani \e kızının bazı açıklama-
lanna dikkat çekti. Bavkal. sözlerinı
şöyle sürdürdü:
"Ankara'da hakaretler dinliyoruz.
Türkhe şah doneminin son günlerini
yaşıyormuş. Türki>e'de İslami hare-
kef j ükselijormuş. Birisi çıjapda Raf-
sancani'yesö>lemelidir ki. İslam Ana-
dolu'da 2 bin \ılından beri anlavış ol-
maja devam edijor. Kimsenin f ürki-
ye'ye İslamlık öğretmeye hakkı yoktur.
Tahran'dan Müslümanlık dersi alma-
>ız. Herkes haddini bilmeli. BiJmiyor-
sa Cumhurbaşkam'nın, biraderine
haddini bildirmesi lazını. Erbakan.
Türkije'de kendi ağzı>la söyle\eme-
diklerini kâh Rafsancani. kâh Kadda-
fi ağzıvla söjlemeye çalışıyor. Erba-
kan, >anına Rafsancani'\i de Kadda-
fi'ji de alsa Türkiye Cumhuriyeti'nin
genç kuşaklan bepsine ölçüsünü öğ-
retmeye muktedirdir."
CHP Kadın Kurultayı'nda genel
başkanlık için GüldaJOkuducu.De-
met Işık ve S'azmiye Halvaşi aday ol-
du. Yapılan seçimlerde. CHP Kadın
Kollan Genel Başkanlığı "na 490 o> -
la Güldal Okuducu seçildi. Diğer
ada>lardan Nazmiye Hahaşi 121,
Demet Işık ise 94 o> aldı.
CHP'li Ateş: RP'li olmayan
belediyeye az yardım yapılıyor
ANKARA (ANKA)-RP'li belediyeler,
iktidann büyük ortağı olmanın nimetlerin-
den hem maddi olanaklar hem de yasal dü-
zenlemelerie sağJanan olanaklardan sonu-
na kadar yanarianıyor. RR bir yandan bü-
yükşehır belediyelerinin yetkilerini arttır-
ma yolunda yasa değişikliğini TBMM'de
kabul ettirmek için harekete geçerken bir
yandan da RP'li bakanlıklar eliyle kendi
belediye başkanlarını kolluyor. CHP An-
kara Milletvekili V ılmaz Ateş, RP'li Çev-
re Bakanı Ziyaaddin Tokar'ın bakanlık
olanaklannı daha çok RP'li belediyeler ve
RP'ye belediye başkanı transfer etmek için
kullandığmı söyledi. Ateş'in verdiği bilgi-
ye göre Çevre Bakanlığı, itfaiye aracı ve
çevre temizliginde kulfanılanaraç yardım-
lannı daha çok RP'ii belediyelere yap«.
Düzeltme
H Gazetemizin dünkü sayısında "'Nişantaşı'ndaki e\
karargâh mı? - Çatlı İsrail bağlantısı" başlığıyla
\erilen haberde. Abdullah Çatlı'nın OYAK Turizm'in
26 Nisan-1 Mayıs 1996 günlerini kapsayan KKTC turuna
katılım için para ödemekf üzere verdiği "Abdi İpekçi
Caddesi-Arman Palas. Kat 1. Daire 5" adresindeki evin
Susurluk skandalından yaklaşık I ay önce bir Yahudi
tarafından terk edildiği vanlışlıkla bildirilmiştir. Doğru
ifade. "Şu anda boş olduğu saptanan evın Susurluk
skandalının patlamasından sonra. yaklaşık 1 av önce bir
Yahudi tarafından terk edildiği öğrenildi" biçiminde
olacaktır. Haberde 26 Mayıs-1 Nisan 1996 olarak
belirtilen tur tarihı de 26 Nisan-1 Mayıs 1996 olacaktır.
Düzeltir. okurlanmızdan özür dileriz.
G U N D E M \RSTAFA BALBAY,
H Baştarafı 1. Sayfada •
lisefaydası var ne topluma... ?
Dün Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde. Meclis'te.
grubu bulunan siyasi parti liderleri bir araya geldi-i
ler. Susurluk kazasını masaya yatırdılar.
Konunun birayağı polise yönelik iddialar. Bu or-.ı
tamda. "polise dokundurtmam" deyip iddiaların,;
üzerine set çekmek sorunun kangrenleşmesine,
neden olmaktan başka bir işe yaramaz...
Siyasi iktidar ne yazık ki valileri, emniyet müdür-!
lerıni, parti il başkanlarının emrine verme eğilimin-'
de. Bu durum da polisi siyasileştirdiği gibi "güve-1
ni" de azaltıyor... '
Geçen gün Emniyet Genel Müdürü Alaaddin
Yüksel'le "bir çay içimi" görüşmeye gittim. Soh-1
betimiz iki saati buldu... •
Önce Yüksel'in polise ilişkin değerlendirmeleri--'
ni aktaralım: /
- Hâlâ yerden taş alıp öğrencinin, memurun üze-'1
rine atan polis var. Bu olmaz.
- Dünyanın hiçbir ülkesinde altı ayda polis yetiş-'
tirilmez. '
- Öteki ülkelerde polise olan güveni araştırttım.,
Fransa'da polis, çözdüğü olayların yüzde 80'inde
halktan yardım görüyor. Ingiltere'de de oran aynı..
Japonya'da yüzde 95'i geçiyor. Bu oran Türkiye'de'
yüzde 10-15... Burada hemen halkı eleştirmeye',
hakkımız yok. Bu güveni polis sağlamah... [
- Türkiye'de 150 birinci sınıf emniyet müdürlüğü"
koltuğu var. Birinci sınıf emniyet müdürünün sayı- ^
sı üç bin. Araya adamını koyan birinci sınıf müdür (
olmuş. (
Yüksel'in yapmak istedikleri de şunlar: •
- Altı aylık eğitim bitince bütün okulları kapata-;
cağ/m. iki yıllık Meslek Yüksekokulu haline getire-
ceğim. \
- Bütün polıslerden mal beyanı ıstedim. 111 bi-,
ni geldi. Hepsını tek tek inceletiyorum. Beş yıl ön-1
ce kirada otururken. bugün dört evi olmuşsa so-|
racağım, 'Bunu hangı parayla aldın'. t
- Polisin tayin ve terfileri de ordudaki gibi bir şû- (
rayla yapılmalı. Iktıdarlara göre değişen yapı ol-ı
maz. Örduda bıralbayı alıp binbaşı rütbesine indi-
riyorlar mı? Hayır. Ama poliste benzer durumlan
oluyor... »
- Geçenlerde bir polisi karşıma aldım, konuşu- >
yoruz. Beş ay çarşı karakolunda. sekiz ay hassas ı
korumada çalışmış. Böyle olmaz. Bazı özelliği olan -
alanlarda kalıcı polisler görevlendirilmeli. Buna ha-
vaalanlanndan başlayacağız. Havaalanı polisi dil 1
bilecek, görünümü uygun olacak... O polis beş ay {
sonra başka yere gitme kaygısında olmayacak. {
Sürekli oradagörev yapacak... •
Polisin en kotüsü...
Sohbet sırasında polisin "kullanılış biçimi" de
gündeme geldi:
- Sol görüşlü öğrencilerin üzerine coplu gidiş...
Ülkücülere dokunulmazlık...
Yüksel, "En kısa sürede yapmak istediğim bir
şey var" deyip devam etti:
"Istanbul Üniversitesi kantinine gideceğim. öğ-
rencılerle oturacağım. Arkadaşlardiyeceğim, sizin
kafamzda nasıl bir polis var? Ortak birnokta bula-
cağımıza ınanıyorum..."
Kafasına cop yiyen öğrenci kafasındaki polisi
nasıl tanımlar, bılinmez. Ama, yararı olacağı ke-
sin...
Yüksel'in bu yaklaşımlarını dinledikten sonra iki
soru yönelttim:
- Görevde ne kadar kalacağınızı öngörüyorsu-
nuz?
- Bu hedeflerin ne kadarını gerçekleştirebilece-
ğinizi düşünüyorsunuz?
"Avrupa ülkelerinde bu görevi beş yıldan az ya-
pan yok" dedi. Türkiye'de bürokrasiye devletin de-
ğil hükümetin "bastonu" gözüyle bakıldığı için ge-
nel müdürler de bundan ister istemez payını alıyor.
Yüksel ikincı soruya ise şu karşılığı verdi:
"Başaramazsam görevde kalmam..."
Türkiye'de çok demokratikleşme paketleri gör-
dük. Yüksel'in bu hedefleri de polisin daha demok-
ratik bir yapıya kavuşması bakımından önem taşı-J
yor.
Emniyet Genel Müdürü'nün sadece hedefleri ak-
tarmakla kalmayıp bugünkü olumsuzlukları da açık
sözlülükle dile getirmesi çok alışık olduğumuz bir
yaklaşım değil.
Gelenek. yazının başında vurguladığımız şab-
lon...
Hangi düşünce Midar olursa olsun bir polis ör-
gütü kuracak. Biz de polisi eleştirirken, kurumu de-
ğil uygulamaları hedef alıyoruz.
Bir özdeyişi konuya uyarlarsak, şöyle diyebiliriz:
"Polisin en kötüsü suçsuzu korkutandır..."
Araştırma
'REFAHYOL
smıftakaldı'Istanbul Haber Servisi - ts-
tanbul Üniversitesi İletışim
Fakültesi Akademedya Gru-
bu'ncagerçekleştirilen "1996
Soruşturması-Hükiimet \e
\erel Y'önetimler" konulu
araştırmada RP-DYP koalıs-
yonu; eğitim. sağlık. insan
hakîan. Günevdoğu-Kürt so-
runu ve yolsuzluklarlamüca-
dele sorunlarından sınıfta kal-
dı.
Istanbul Büyükşehir Bele-
diyesi ve ilçe belediyelerinin
başan durumlan ile hüküme-
tin sorgulandığı araştırma:
Zeytinburnu. Avcılar, Yeşil-
köy. Etiler. Levent'in de ara-
lannda bulunduğu toplam 24
ayn merkezde gerçekleştıril-
di. 435 kişi ile görüşülerek
hazırlanan araştırmada. RP-
DYP koalisyon hükümetinin
başansız olduğu görüşü bas-
kın çıktı. Araştırmaya katı-
lanlann yüzde yüzde 38.4'ü
koalisyonu "çokkötü" buldu-
ğunu belirtırken yüzde 26 sı
kötü. yüzde 13*ü ise ıvi bul-
duğunuvurguladı. Koalisvon.
Güne\ doğu-Kürt sorunu ko-
nusunda v aptığı çalışmalarda
başarısız bulunurken insan
haklan konusunda da vüzde
29 oranıyla "çok kötü" sonu-
cunu aldı.
Araştırmada hükümetin
sağlık. eğitim konusunda
yaptığı çalışmalann "yeter-
siz" olduğu görüşü baskın çı-
karken en başansız bulunan
konulardan biri de volsuzluk-
larla mücadele oldu. Araştır-
mava katılanlann yüzde 65'i
fstanbul Bü>ükşeliir Beiedi-
yesı'ni başarılı bulduğunu-
vurgularken yüzde 21 'i karşı?
görüşü savundu. Araştırma-
da. ilçe belediveleri arasında
Bakırköv, Kadıköv. Beşiktaş
ve Beyoğlu beledıyeleri de
çok başan11 bulundu.