29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SA/FA CUMHURİYET 23 ARALIK 1996 PAZARTESJ HABERLER Emniyet savcılık karanna soğuk • tstanbu! Cumhuriyet Başsavcılığı'nın. hazırlık soruşturması sürerken basına bılgi \erilmesini yasaklayan yazısının bazı sorunlar yaratabileceği belırtıldi. HÜ1AA TOPCL fstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın. hazırlık sonjşturması sırasında polısın yazılı \egörsel basına bilgı vermesını yasaklaması y ürürlüge girdı. Artık yapılan operasyonlar sonrasında basına açıklama yapmadıklannı \urgulayan Istanbul Emniyet Müdürliiğü Terörle Mücadele Şube Müdürü AtillaÇınar. halkın \e basının yapılan çalışmalarla ilgili olarak bılgı aJmak istediğini sa\undu. Çınar. "Bundan sonra nasıl \e kimler tarafından bilgikndirnıe yapılacağı konusunda \eni bir düzenlemeyapılrnair dcdı. tstanbul Cumhurıyet Başsavcı.M Ferzan Çitid. tarafından geçen hafta Istanbul Emniyet Müdürlüğü ıle ilgili polıs birimlerine gönderilen yazıda olaylann cumhuriyet savcılarına geç bıldırildiği belirtilmiştı. CMlK'un 143. maddesine göre hazıriık soruşturmasında gızlıliğınin esas olduğunun anımsatıldığı yazıda. henüz suçlu olup olmadığı anlaşılmavan kişiierin önyargı ile kamuoyuııa suçlu gibi tanıtılmasıııın doğru bulunmadığı \urgulandi. Yazıda. "Buna rağmen. pek çok soruştıırmalar hakkında yazılı ve görsel basına bilgi v-erildiği, hatta daha da ileri gjdiicrek ifade \e delilferin acıklandığı göriilmüştiir. Bu konuda kanıu da\ası açmaya tek yetkili olan cumhuriyet baş,sa>cılığına henüzevrak gönderilmediğinden suçlu ilan edilen ve adeta yargılama göre\ i de yapılarak insanlann mahkûm edildiği göriJJmektedir" denildı. fstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çıtıci. yeni düzenlemelerdeki hedefin insan haklarına saygılı olunması ve suçu kanıtlanmamış insanlann kamuoyuna teşhir edilmesınin önlenmesi olduğunu söyledi. Güvenlık giiçlerinin gerçekleştirdığt operasyonlar sonrasında gözaltma alınan kışılerin artık basına gösterilmedığinı vurgulayan emniyet yetkilileri ise bundan sonra bu konuyla ilgili olarak açıklama yapanlar hakkında da soruşturma başlatılacağını vurguladılar. Güvenlik giiçlerinin yaptığı çalışmalarla ilgili olarak açıklama yapma yetkisinin \alilikte olduğunu belırten Istanbul Emniyet MüdürlüSü Terörle Mücedele Şube Müdürü Atilla Çınar. yeni düzenleme yapılması gerektiğıne dıkkat çektı. DBH'den banş mitingi ŞANLIURFA(A\KA)- Demokratik Banş Hareketi'nın(DBH) kurucusu Ali Haydar V'eziroğlu. terörün a.skeri yöntemlerle çözülemeveceğıni belırterek dün Çankaya'da toplanan liderler zırvesi ıçın. "jnşallah dağ fare doğurmaz" dedi. Banş Partisi (BP) Genel Başkam Prof. Dr. Mehmet Eti de denıokratik bir ortamda her şeyin tartışılmasını istedı ve "Irkçılığın yerine, vatanse>erliği kovalım" dıye konuştu. DBH'nın kapatılma olasılığına karşı kurulan BanşPartisi'nce(BP) Şanlıurfa'da düzenlenen mitingte konuşan Veziroğlu. içinde bulunulan ortamdan ancak banş istemıyle çıkılabileceğmı savundu. Veziroğlu. "Benoyunuzun değil, sizin peşinizdeyim, güzel bir Türkiye'nin peşindeyim. Amacım. sizin ezilmişliğini/i. yoksulluğunuzu size pazaıiamak değil. yaşadığınız sorunlan batıdaki insanlanmıza duvurmak"dedi. DYP de Yılmaz'daki kasetlerin varlığmdan haberdar. İlk resmi suçlama Gölhan'dan 'Kasedi Yazıcıoghı verdF BlZBtZE ANKARA (Cunıhurivet Bürosu) - %4 Alaf>a-devlet-siyaset"üçgenindekı karanlık bağlantılarla ilgili iddiaların hedefinde yer alan DYP. İstanbul Emniyet Müdürlüğü göre\ınden alınan Kemal Yazıcıoğlu'nu ilk kez resmen »uçladı. DYP, iözü edilen; ancak bir tiirlü ortaya çıkmayan kasetlerin de varlığını kabul etti. DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Gölhan. Kemal Yazıcıoğlu'nun. çeıe bağlantılanyla ilgili iddiaları içeren kasetlerı ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdiği için göre\inden alındığını söyledi. Mehmet Gölhan. dün düzenlediği basın toplantısında. lıderlerin ellerindekı bilgi ve belgeleri sunaeakları zine ile soruşturmaların hız kazanmasını \e bir sonuca ulaşmasını umduğunu söyledi. Liderler ve partılerin birbirinı "itham etmesi" nedeniyle yurttaşların devlet \e demokrasiye güveninin yıkılma noktasına geldiğini belırten Gölhan. zirve ıle bunun önüne geçilebileceğıni kaydetti. Gölhan. denk bütçe. kalkınma hızı ve benzeri hükümet icraatını. Susurluk'taki trafik kazasının gündeme yerleşmesi nedeniyle anlatamadıklarını söyledi Gölhan. Milli Güvenlik Kurulu'nun "Güneydoğu'da Kiirt nıifusunıın artış göstermesinin 2000'li yıllarda ulusal biitiinliik için sorun >aratabileceği" görüşünü içeren raporuna ilişkın soruya. "Raporu görmedim, ama kuruluşun siyasi kararian değil, ülkenin milli çıkarian esastır. Aynmcılığa karşıyız" yanıtını verdi. Göİhan. ANAP liderini elindekı belgeleri açıklamaya çağıran DYP'nin. Başbakan Necmetin Erbakan'dan bu istemde bulunmamasının nedenini soran gazetecılere. ^unları söyledi: "Frbakan kanıtlar ortadan kaldırılabilir. araştırmalar tanı değil di\e açıklanınor. V ılmaz, elinde bazı belgeler olduğunu söylüyordu, ancak Demirel'e bilgi \erdi. Belge vermedi. V ılmaz'ın söylediği kasetlerin. partiden birinin, "Ben de izledım' demesiy le gerçekten \ar oldukları anlaşıldı. Yazıcıoğlu da bu nedenle göreunden alındı. Yazıcıoğlu'na sordular. 'Bu bantlan sen de ızledin mi'' Yılmaz"asen mı verdin' di\e. Oinkâr etti. Ama \ ılmaz. Ben ondan aldım" dedi." Gölhan. Erbakan'ın elinde bulunun raporlarda. halen dev let görev lisi olan bazı kişilerde suçlandığı için bilgilerin saklı tutulduğunu belırttı. Gölhan. Yeniden Doğuş Partısı Genel Başkanı Hasan Celal Gü/elın "darbe" uyan>ının anımsatılması üzennede. "Askerleri kimse bu işlere karıştırmasın. Belirli insanlar askerlerimizi alet ediyorlar. Askerlerimiz demokrasiye \e halkın ovıına inanmış kişiler. Biz daha shil sektörde onların askeri sektörde kurdukları demokrash i gerçekleştiremedik" görüşünü dile getırdi. Başbakan Erbakan'ın. MÎT ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nden aldığı ön raporlara dayanarak karanlık bağlantılann içinde devlette görev yapan 58 kişınin bulunduğunu açıklamasının ardından. DYP'nin. ANAP kaynaklanna dayanarak da olsa çete örgütlenmesiyle ilgili belge oluşturan kasetlerin varlığını kabul etmesi dikkat çekti. Içişleri Bakanı Meral Akşener. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde. devletteki üst düzey yöneticilere kadar uzanan iddiaların bulunduğu bir belgenin yer almadıöını açıklamıştı. Akşener. tstanbul emniyetinden kendisine kaset veya ıfade ulaşmadığını belirtirken ANAP lıderinin açıklamalannın Yazicıoğlu"nunkiyle çeliştiğinı söylemiştı. DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çillerde emniyerte devlet yöneticilerini suçlayan bir belge bulunmadığmı ima ederken. -belgeleri açıklamaması için üstünde baskı kurulduğu iddialarını boşa çıkarmak amacıv la" Kemal Yazıcıoğlu'nun görevden alındığını söv lemişti. K ı y ı m ı n 1 8 ' i n c i y ı l d ö n ü m ü K.Maraş'ta dinci ayaklanma Sinemanın bombalanmasıyla gelişen olaylarda 111 kişi ölmüş, yüzlerce kişi yaralanmıştı KEREM JLGAZ ALPERTLRGUT Herşey l9Aralık I9?8'de "GiineşNe Zaman Doğacak" filmıni gösteren Çiçek Sineması'nın bombalanmasıyla başladı Kahramanmaraş'ta. Bombalı saldırıyla ba>)ayan gerginlik. 2\ aralıkta Türkiye Ööretmenler Birligi Derneği(TÖB-DER| üyesi iki ögretmenın öldürülmesiyle doruk noktasına ulaştı. Kahramanmaraş sokaklannda. "Miislüman Türkiye" sloganlarını atan sağcı grupların. öğretmenlerin cenazelerinı camiye sokmak isteyen insanlara saldırmasıyla fitil ateşlendi, 23-24-25 Aralık I978 tarihlennde meydana gelen Kahramanmaraş olaylan, aradan geçen 18 yıla rağmen unurulmadı. Bilanço korkunçtu: 111 ölü. yüzlerce yaralı. Cenazeler camiye sokulmadı Çiçek Sınemasf na ülkücüler tarafından konulan bombanın ardından 21 Aralık 1978'de ülkücüler. TÖB- DER üyesi ve Endüstrı Meslek Lisesı'nde görev h öğretmenler Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu'nu öldürdüler. Ertesi gün. genç öğretmenlerin cenaze törenınin yapılacağı Ulu Camii've gıtmek isteyen topluluğa çok sayıda sağ görüşlü kişi saİdırdı. Cenazeleri camiye sokmayan topluluk. "Komünistlerin cenazesi burava giremez" diyerek halkı galeyana getirdi. Çıkan olaylarda 2 kişi yaşamı yitirirken 50'nin üzerinde ınsan da yaralandı. Aynı gece Kahramaıımaraş'ın ara sokaklarında toplanan din görev lileri ve sağcı gruplar. "Din elden gidiyor. Komünistler. dinsizler, aşiretler camileri yakıyor" diyerek halkı isyana çağırdı. 3 gün süren olaylar sırasında. gözü dönmüş saldırganlar. Ale\ilerin yaşadığı Yörükselim. Mağaralı. Sakarya. Yenimahalle. Yusuflar ve Namık Kemal mahallelerine Çiçek Sinemasf nın MHP'liler tarafından bonıbalanmasıv la tırmanan ola> lann ikinci gününde K. Maraş'ın ara so- kaklannda toplanan din göre\ lileri \e sağcı gruplar. "Din elden gidiyor. Komünistler, dinsizler. aşiretler camileri ya- kıyor" diyerek halkı isyana çağırdı. 3 gün süren olay lar sırasında, gözü dönmüş saldırganlar. Alevilerin yaşadığı S ö- rükselim. Mağaralı, Sakarya, \enimahalle. Vusuflar\e Namık Kemal mahallelerinde katliam yaptılar. saldırarak katliam gerçekleştirdiler. Olaylar sırasında. Ulu Camii minarelerinden Kahramanmaraş sokakalanna yayılan ~Alevi komünistler suya zehir kattı. Kâfir Ale\iler birçok Müslümanı şehit etti" anonsları saldınnın daha önce örgütlendiğini gösteriyordu. Saldırganlar. silahlarla. sopalarla girdiklerı ev lerden 3 yaşındaki çocuklardan. 80 yaşındaki yas.li kadınlara kadar çok sayıda kişiyı katlettiler. Aıle üyeleri vahşi bir şekilde öldürülen görgü tanıklan olaylan >öyle anlatacaktı: "40-50 kişilik gruplar halinde e\lerimize saldıran katiller, kocalarımızın \e çocuklarımızın gözleri önünde kı/larımı/a tecav üz ettikten sonra ailelerinıizi kurşuna dizdiler. 128 yaşındaki \azmı To^uıı dede. kafasına aldığı sopa darbeleriy le can verdi. Şah İsmail'in kızkardeşini öldürüp göğüslerini kestiler. Keşanlı Mev lüt'ün eşine teca* üz eden saldırganlar, Me\ lüt'O de acınıasızca öldürdüler." Alev i vatandaşlann evlerini ve işyerlerini yıkarak ateşe \eren topluluğun sayısı. olaylar boyunca sürekli arttı. Asker s e polis. ev lerinde mahsur kalan insanlara ancak üç gün sonra yardım edebildı. Olaylann yankısı tüm Türkiye'de etkisini gösterdi. Protesto gösterilerinde meydana gelen olay larda 6 ilde toplam II kişiyaşamını yitirdi. Protestolar nedeniy le çok sayıda üniversite kapatılırken liselerde de boykot başlatıidı. Olaylann diğer ıllere de yayılması üzerine aralannda büyük şehirlerinde bulunduğu 13 ildesıkıyönetim uygulaması başlatıidı. Başbakan Bülent Ecevit, "Cana kıyanlann canına kıyılmıyorsa. bu devlet gücünün insanca' kullanılmasuıdandır" diye konuşurken Adalet Partisi Genel Başkanı Sülejman Demirel ise tarihe geçecek sözünü söyledi: "Bana sağcıiar cinayet işliyor dedirtemezsiniz." 'Kadiamı sağcı gruplar yaptT Ancak Içişleri Bakanlığfnın raporu katliamı sağcılann işlediğini belgeliyordu. Mülkiye müfettişleri Erol Akdoğan ve Erbay Fiş'in hazırladığı I44sayfalık raporda. Vali Tahsin Soylu. Emniyet Müdürü Kamuran Korkmaz. Jandarma Alay Komutanı Münip kaymas ve cumhuriyet savcısının, "Sağ kesimin. uzun zamandır süren tertiplerin sonucu olarak Alevi \atandaşları planlı olarak katlertiği" değerlendirmesi ver alıvordu. Olaylardan sonra yapılan operasyonlarda. yaklaşık 2 bin kişi gözaltına alınıp tutuklandı. löNisan 1979 tarihinde. Adana 6. Kolordu Komutanlığı l'Nolu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nde açılan •Kahramanmaraş toplumsal ola>lar davası'nda. ilk karar 8 Ağustos 1980'de verildi. 22 si idam olmak üzere toplam 804 kişi çeşitli hapis cezalanna çarptınldı. 2 Ekim 1984 günü. idam sayısı 22"den 13'e düşürüldü. 198 7 yılında verilen 13 idam kararı kesinleşti. SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr "Siyaset Meydanı "nın bu haf- taki konusu, büyük kulüpler ve taraftarlarıydı. Ali Kırca'nın yö- nettıği tartışmada. özetle futbol konuşuldu. Meraklı bir futbol izleyicisi ol- mama karşın, bunca önemli ge- lişme içinde. futbol üzerine ya- pılan tartışmanın fazla ilgimi çek- mediğini hissettim. Ünlü taraftarların arada birgöz attığım konuşmalannı ise biraz sempati biraz da gülümseyerek izledım. Kimilerine göre Fener- bahçeen "vatansever" takımdı. Çünkü, Kurtuluş Savaşı'nda iş- galcilere karşı bir direniş gele- neği yaratmıştı. Aynı tezler. Ga- latasaray ve Beşiktaş için de ge- çerliydi. Trabzonsporyeni birtakım ol- duğu için böyle bir tarihe sahip değildi. Ona da eskı Trabzon ta- kımlanndan örnekler verilerek bir olanak sağlandı, böylece iş tat- hya bağlandı. Bu tür tartışmala- rın ve konuşmaların ayrıntısını dinlemeyi yüreğim kaldırmadığı için kanal değiştirdim. Başladım kendi kendime söy- Hangi Takım Daha Vatansever? lenmeye. Ben çocuk denecek yaştan bu yana Fenerbahçeli- yim. Başımın en dertli olduğu dönemlerde. solcuların bu tür konulan küçümsediği dönem- lerde bile Fenerbahçe'nin kade- rini gizli g/zli izler ve bunu kim- seyle paylaşamadığım için üzü- lürdüm. Fenerbahçe'yi neden tutuyor- dum? Bunun için bir siyasi ve ul- vi sebep olduğunu sanmıyorum. Bazı solcuların zaman zaman kendi tuttukları takımlara olağa- nüstü misyonlar yüklemesini hep gülümseyerek karşıladım. Bir takımı tutmak için çok özel sebepler olması gerekmiyor. Sporsonuçta biryanşma. Tut- tuğun takımın başansı ve başa- rısızlığı, göze hoş gelen bir fut- bol sergilemesi insanı heyecan- landırır, mutlu eder. Bunun va- tanseverlikle, milletin ve devletin bölünmez bütüniüğüyle bir ilgi- si olduğunu sanmıyorum. Ben bu takımı tuttuğum için ona özel bir misyon yüklenmesini de doğrusu anlamıyorum. Fenerbahçeliyım. ama Ali Şen'in bu takımın başında bu- lunmasından hoşnut değilim. Çünkü Şen. takımın en kişilikli futbolcularını bu kulüpten kov- du. Oğuz gibi. futbolu ve davra- nışlanyla örnek bir sporcuyu bu camiadan kopardı. Ali Şen'e rağmen Fenerbahçe'yi tutuyo- rum, ama bu yıl geçen yılki ka- dar takımın maçlarını izlemekte istekli değilim. Fenerbahçeli olmak bir mari- fet sayılmayacağı gibi Galatasa- raylı, Beşiktaşlı veya Trabzons- porlu olmak da bir marifet değil. Son yıllarda tirübünlerde boy gösteren üç hılalli bayraklar ve kurt işaretlerı de bu takımlara olan ilgimi asgariye indiriyor. Lig maçlarının Istıklal Marşı ile başlamasını da saçma buluyo- rum. Dünyanın başka hiçbir ye- rinde lig maçlannda milli marş söylenmiyor. Milli marş, milli maçlarda söylenir. Ama bizim bu çok ünlü takımlarımız nedense. gereksiz bir vatanseverlık göste- rısiyle "mıllıleşmeye" özen gös- teriyorlar. Bizim bu dört büyük kulübü- müzün özellikle yabancı takım- larla yaptığı maçlarda başarı ka- zanması beni çok korkutuyor. Çünkü, bu çok ünlü takımlarımı- zın, "vatansever" ve "fanatik"ta- raftarları tabancaları fora edip ortalığı kana buluyorlar. Büyük takımlann ve milli takımın maç kazanması. bu sonucun milli bir felakete dönüşmesi tehlikesini de beraberinde getiriyor. Buyük kulüplerin ne kadar köklü olduklannı duyunca. aklı- ma o kulüpler adına yapılanlar geldı. Bu davranışlar ve bu yakla- şımlar ne kadar eleştiri konusu oldu acaba? Her şeyin kirlendiğı gibi son dönemdefutbol da kirlendi. Fut- bol takımlarını, mafya şefleri gösteri amacıyla kullanmaya başladılar. Büyük taraftarları olan kulüp- lerin basına geçmek, dokunul- mazlık zırhı haline dönüştürüldü. Bu zırhtan büyük çıkarlar elde edildi. Büyük kulüplerimizin çok ta- raftarları var, büyük bir geçmişe sahipler. öte yandan ciddi bir de- netime ve eleştiriye ihtiyaçlan ol- duğu da kesın. Ali Şen keyfi is- tediğı için Oğuz'u. Aykut'u. Bü- lent'i kapının önüne koydu. O, futboldan benden daha çok an- lamaz. Fenerbahçe taraftarı ise Oğuz'u hâlâ sevdiğini Fener- bahçe-istanbulspor maçında kanıtladı. Milyonlarca taraftarın dediği değil de servetini bile nereden elde ettiği çok tartışmalı Ali Şen'in dediği oldu. Körü körüne bir taraftarlık ye- rine, futbolun güzelliğine leke süren bu davranışları da kı- namamız gerekiyor. Her alanda olduğu gibi futbolun estetiğiyle, kişilikli oyuncular arasında bir bağlantı olduğuna inanıyorum. ERDAL ATABEK Sınav Endeksli Eğitim... Bugün Türkiye'de bütün eğitim 'sınav endeksli eğitim'e dönüşmüştür. ilkokul eğitimi üçüncü sınn fın bitip dördüncü sınıfa geçen çocuklar için 'Ana- dolu liseleri ve kolej sınavlan 'na hazırlanmaya dö- nüşmekte. çocuğun hayatı buna göre düzenlen- mektedir. Lise ikiye geçen çocuklar için de iki yıllık 'üniversite sınavlanna hazırlanma' süreci başla- maktadır. 'Sınav endeksli eğitim' bütün eğitim ilkelerini, eğitim hedeflerini. öğrencileri, öğretmenleri, aileler ri, eğitim kurumlarını yeniden biçimlendirmiş du,- rumdadır. Eğıtımin ılkesi; sınavı kazanmaktır. Eğitimin hedefi; sınavı kazanmaktır. En iyi öğrenci; sınavı kazanan öğrencidir. En iyi öğretmen; sınava en iyi hazırlayan öğret- mendir. En iyi aile; çocuğunu sınava en iyi hazırlayan ai- ledir. En iyi eğitim kurumu; öğrencilerine sınav kazan- dıran okuldur. 'Sınav', artık bir araç olmaktan çıkmış 'amaç'ol- muştur. 'Sınav' bırfetiş olmuş, kendi fetişizmini yaratmışr tır. Öğrencınin ne öğrendiği ne öğrenmediği, öğren- diğini nasıl öğrendiği, öğrenmediğini neden öğrenr mediği hiç önem taşımamaktadır. 'Sınav' dediğimiz sıstem de ne öğrencinin kişili- ğini tanımaktadır, ne davranışlarına bakmaktadır, ne düşüncelerle ilgilidir ne duygulan dikkate almakta- dır. 'Sınav sıstemi', öğrencileri bir 'bilgi işlem ma- kinesi' saymakta, sonuçları ölçerek değerlendirme yapmaktadır. Doğru bir eğitimin ilkesı olan 'insan kişiliğini gej liştirme, doğru davranışlar kazandırma, eleştirel düşünce sahibı yapma, iletişim kurmayı bilen, üre- tici yaratıcı bireyler yetiştirme', bu ilkelere uygun programlar yapıp uygulama, buna uygun eğitici yetiştirme bütünüyle ortadan kalkmıştır. Öğretmenlik de bu endekse göre yeniden tanım- lanmakta, yeniden biçimlenmektedir. Öğretmenlik 'insan yetiştirme mesleği' olan pedagojik (eğitbi- limsel) kökenınden uzaklaştırılmış, 'bilgi aktararak sınav kazandıran' biçimde yeni bir kımlik kazanma- ya zorlanmıştır. Bir dalda yükseköğrenim görmüş olmanın 'öğretmen olmayayefer/Z'sayılması da bu yeni bıçimlenmenin ürünüdür. Öğretmenin tek bir davranışının bile Öğrencıyi hayatı boyunca olumlu ya da olumsuz etkileyecegi bilinci yitip gitmiştir. İn- san eğitiminin ne olduğunu bilen her eğitim düze- yindeki öğretmenler çaresiz kalmışlardır. Bildikle- rini uygulayacakları ortamlardeğişmekte, öğrenci- lerdeğişmekte, ailelerin beklentileri değişmektedir. Bildiklerini paylaşamamanın mutsuzluğuna eko- nomik güçlükler eklenmektedir. Bu durumda öğ- retmenin çıkış yolu da 'sınav kazandıran özel öğ- retmen ' olmaktan geçmektedir. Aileler de 'sınav endeksli eğitim' karşısında ça- resiz kalmaktadırlar. Bu yolun doğru bir eğitim ol- madığını bilen aileler bile sonuçta 'çocuklannı sı- nava hazırfamayarak onun geleceğini tehlikeye at- manın sorumluluğu' nedeniyle aynı kulvara girmek zorunda "kalmaktadır. Aileler yaşadıkları stres ne- deniyle paniğe kapılmakta, çocuklarına nasıl yar- dım edebileceklerinı düşünmekte, bir yandan sı- navda başarılı olmasını bir yandan ruh sağlığını ko- rumasını istedikleri çocuklarına nasıl davranacak- larını bilememektedirler. Işin küçük bir servete va- ran ekonomisi de ayrı bir sorundur. Öğrenci çocuklar ve gençler için çok yönlü bir baskı söz konusu olmaktadır. Biryandaokul-ders- hane-özel öğretmenle kuşatılmış 'sınav karabasa- nı', öte yanda ailenin beklentileriyle, özlemleriyfe, parasal desteğiyle oluşmuş sessiz baskısı, bunla- nn ötesinde kendi isteklerini yapma dürtüsü tam bir kuşatma psikolojisi yaratmaktadır. Şimdi düşünmek gerekmiyor mu? Çocukların, gençlerin yılları bunun için mi alınma- lıdır? Aileler bunlar için mi emek vermeli, para harca- malıdır? Öğretmenler böyle çalışmak için mi yaşamalı- dır? Okullar bu endeksle mi çalışmalıdır? Bu yapılanlar gerçekte eğitim midir? Çocuğun çocukluğunu yaşamadığı. gençlerin hayata katılamadığı, bütün enerjinin, bütün para- nın, bütün heyecanların sadece 'sınav' için har- candığı bir sistem 'eğitim' midir? Çocukların yetkin kişiliği bu sistemin neresinde- dir? Eleştirel düşünce kazanımı, analiz-sentez ya- pabilme gücü, seçenekli düşünce üretimi bu sis^ temin neresindedir? Bilgiyi arayıp bulma yönteminin özümsenmesi, bilginin kullanılma kapasitesi. yeni bilgilere ulaşma, yeni bilgiler yaratma güdüsü bu sistemin neresin* dedir? Yetkin insan, yaratıcı insan. mutlu insan, bu sis1 temin neresindedir? Cumhurbaşkanı'nın, bütün siyasal parti liderle- rini toplaması için seçmesi gereken asıl konu budur. YDP lideri Güzel: Darbe geliyor • "Çatlı, asıl 12 EylüTde kullanıldı" diyen YDP Genel Başkanı Hasan Celal Güzel, : siyasilerin pisliğe bulaştığını öne sürdü. ' AN"KARA (Cumhuri\ et Bürosu) - ANAP iktidarı dönemının bakanlanndan. Yeniden Doğuş Partisi (Y- DP) Genel Başkanı Hasan Celal Güzel. öğrenci olay- larının yeniden ba^ladığı- nı. memur ve işçilerin so- kaklara indiğini. "İrticage- liyor" seslerinın yükseldi- ğini belirterek. "Darbege- liyor" dedi. Katliam sanıgı üîkücü Abduilah Çatlı'nın asıl 12 Eylül döneminde sı- kıyönetim komutanlan ta- rafından kullanıldığını kaydeden Güzel, bu konu- da dava açılırsa tanıklık ya- pacaöını bildırdi. YDP Genel Başkanı Gü- zel. dün düzenlediği basın toplantısında. yolsuzlukla- nn kolay kolay çözüleme- veceğıni. siyasilerin çoğu- nun "pisliğe bulaştığını" belirterek. "Hırsız hırsız- dan hesap soramaz" dedi. YDP Genel Başkanı Gü- zel. Susurluk"taki kazanın "bardağı taşıran damla ha- line getirilmeye çalışıldığı- nı" söyledi. Susurluk'taki kazada ölen katliam sanığı Abduilah Çatlı'nın asıl 12 Ey lül döneminde sıkıyöne- tim komutanlarının emrin- de kullanıldığını savunan Güzel. ordu ve dönemin İs- tanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcınııı yaptırdıgi operasyonları bildiğini söyledi. Bu konuda davi açılması durumunda tanık- lık yapacağını kaydeden Güzel. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de konuyu bildiğini belirte- rek. "Mesele birkaç aylık mesele değiL kimse kimse- nin üzerine atmasın" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear