Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 1996 CUMARTESİ
12 DIZIYAZI
Rabia'yı traktörün altına attılar"İnsanlan diri diri gözter
önünde köy meydanında
traktörün alöna yaka paça atıp
ezdikten sonra kaza sîisü
vermek hangi insanlığa sığar?
Bir şeriat infaz yasası bizim
beldemizde halkın gö/Jeri
önünde cerayan etmiştir... Bu
çarpık düzen nereye kadar
gidecek..."
Sanlıurfanın Kısas kö>ünde
yaşanan dehşet verici bır olayın
asiında bır cinayet olduğunu.
köylülerin bozuk bir Türkçe ile
çeşıtli güvenlik binmlerine
yazdığı yukandaki ihbar
mektuplan ortaya çıkarmıştı
Kısas'ta genç bır kız. köy
meydanında onlarca insanın
gözü önünde canlı canlı traktörün tekerleklen
altına atılmıştı. Iddıayagöre bu olayı
gerçekleştirenler. 14'lü tabancalarla havaya ateş
açıp zılgıt çekmişlerdi.
Bu korkunç olayın kurbanı Rabia Oğuz (25). Alevi
yurttaşların çoğunlukta olduğu Şanlıurfa'nın Kısas
köyünde oturan Sünni bır aılenin genç ve güzel
kızlanndan binydi. Köv yaşamının verdiğı
bunalımı. kış aylannda kent merkezindeki
evlerinde atmaya çalışı>ordu. Sapa bır bölgedeki
Kısas'ta, yaşam dar geliyordu ona. Bu yüzden yaz
aylannın, tarlada geçen sıkıcı ve yorucu günlerinin
bitmesini dört gözle bekleyen Rabia. 1995 yıl
Ağustos ayı ortalannda bir hafta sonu yıne kent
merkezindeki evlerine döndüğünde onu ölüme
sürükleyecek serüvene de adım attı.
Iddiaya göre Harrankapı semtinde Tekel bayiligi
yapan Mahmut Alıç ile aralannda başlayan iletişım
kısa siire sonra dostluğa. ardından da sevgiye
dönüştü. Ailenın haberdar olmadıgı bu ıliski bir
siire devam ettıkten sonra Rabia bır gün ortadan
kayboldu.
Onu telaşla aramava başlayan yakınlan, Eyübiye
Karakolu'ndan gelcn bir telefon üzenne kızlannın
yaşadıgını ögrendıler. Kımi iddialara göre Rabia.
Mahmut'a kaçmıştı ancak, gencin evli olduğunu
öğrenince pışnıan olup karakola sığınmıştı.
Rabıa'ntn kaçtığı ya da kaçınldığı olayı Kısas"ta
yankılandı. Polıs gözaltma aldığı Mahmut ile
Rabia'vı, 28 Ağustos 1995 günü adlıyeye
gönderdi. Gençler mahkeme tarafından serbest
bırakıldılar ve Rabia, polıs tarafından aılesine
teslim edıldi. Işte son yıllann en korkunç olayı da
bundan sonra başladı...
Hadi eve gidelim'
Başina geleceklerın farkında olan Rabia. kent
merkezindeki evlerine götürüldü... Herkes ona
diişman gözüyle baktı.. Ofke doruğa çıkmıştı...
Anne Rahime, baba Bakır ise ürkek bır halde
kızlarının sonunun bilincınde. olup bitenlere
seyırcı kalmakla yetindi...
Ve olan oldu... Rabia Oğuz'un ağabeyi Mustafa
Oğuz. yaşananlan Merkez Jandarma
Komutanlığrna verdiği ifadede şöyle anlattı:
" Bizim yörede bu hareket örf ve adetimize ters
olduğundan bcn bu olayı kendim hazmedemedim.
Akrabam Lsmaıl Konak'ın vanınagiderekyardım
istcdim. Kcndfsinc da> ıma ait traktörü
kullanmasını ve bcnim kuUanacağım, Rabia'nın da
içinde olacağı, 63 KA 905 plakalı otoya çarparak ve
Rabia'vı öldürmek sureti\le namusumuzu
temizlemeyi teklif ettim. Kendi isteğh le kabul etti.
Aynı planı dayımHalil konak a da anlattım. kabul
etti ve bize yardımcı olacağını söjledi."
Korkunç planı hazırlayan aıle bıreylerı, 29 Ağustos
" 1995 günü 'saat 13.00
sıralannda, hiçbir şeyden
haberi olmayan Rabia \e
annesi Rahıme'yi köye
götürme amacıyla
otomobile bındirdıler.
Mustafa Oğuz. annesi
Rahime'yi Kısas'ın
gınşinde ailenın geçıci
olarak banndıgı çadınn
önünde indirdıkten sonra
hareket ettı
Arabanın arka koltuğunda
oturan Rabia ürkek bıçimde
sağ cama başım yaslamış bir taraftan anlamsız
bakışlarla çevreyi izlıyor. bir taraftan da nereye
götürüldügünü anlamaya çalışıyordu. Belki de
"Annesiyle birlikte neden arabadan
indirilmediğini" düşünüvordu...
Yol kenannda bekleyen Kısaslılar da bır şeyler
olacağını hıssedercesine mahalle arasında yavaş
yavaş ilerleyen otomobili ızliyorlardı. Kızkardeşini
ölüme sürükleyen Mustafa Oğuz. jandarma
ifadesinde olayın bundan sonrasını ıse şöyle
anlattı: "Murat Sefer Parkı civanna gekJiğimizde
kararlaştırdığımız şekilde İsmail beni beklhordu.
Arkadan Rabia'nın olduğu >an kapıdan, traktörün
önü ile vurarak maddi hasarlı >e varalamalı trafik
kazası meydana getirdik. Amacıımz da bu idi.
Ancak Rabia ölmedi. Arabadan inerek kurtulup
kaçh. Ben bu esnada traktörden inip kaçan
İsmaU'in peşinden koştum. Ancak düşündüğütn
gibi öldürme olayı meydana gelmemişti. Bu olaydan
ailemüı haberi >oktu. Amacımız halk arasuıda
yüzünıüzü ak etmekti.'"
Kısas'ın Atatürk Caddesı'nde yaşanan bu olay
sırasında. Rabia. öldüriilecegini anlayınca arabanın
sol kapısından dışan kaçtı. Kargaşa sırasında köy
meydanı da iyıce kalabalıklaştı. Kimileri e\lerinin
damından bir film izlercesine bu korkunç olayı
izlemekle yetindi. Rabia, can havliyle kurtancı
ararken bir taraftan da
Hahooo-.Hahooo
(Imdat..imdat) diye bağırdı.
Ancak kimsenin kılı
kıpırdamadı. Genç kız
meydandaki parkın
köşesindeki bakkala
sığinarak yardım istedi.
Halil Konak çalışır
durumdaki traktörün
direksıyonunda olanlan
izlerken. İsmail Sevinç ve
Mustafa Oğuz da genç kızın
HaJıJ Konak ardından dükkâna girdi.
Görgü tanıklanna göre İsmail Sevinç genç kızı
bakkal dükkânında saçlanndan kavrayarak
sürüklemeye başladı.
Ölümüne zılgıt
İsmail Sevinç, Merkez llçe Jandarma
Komutanlığı'ndaki ifadesinde olayın gelişimini
şöyle anlattı:
"Ben olay yerinden kaçmak isteyen Rabia'yı
saçlanndan tutup traktörün altına attığım sırada
Halil Konak traktörü hareket ettirerek yerdeki
Rabia'yı lastiklerin altına alarak ezdi, arka teker
üzerinde olduğu şekilde durdu. Bu işi ben kendi
isteğimle kimsenin baskısı olmadan yaptım.
Yaptığınıdan pişmanım, utanıyorunı."
Traktörün süriicüsü Halil Konak da söz konusu
iddialan doğruladığı ifadesinde, Rabia'nın
İsmail Sevinç.
traktörün onııne Jtıldığını.
hareket halınde olduğu ıçin
de genç kızın aracın altında
ezildigıni söyledı.
Kısaslılara göre. zanlılann
vakınlanndan Mikail Konak
cnç kızın ölüp ölmedığini
i'ilamak ıçın traktörün
altındaki cansız bedene
yöneldı. Rabia'nın
saçlanndan tutarak başını
havaya kaldırdı \e öldügünü
anlayınca da tekrar yere
vurdu. Iddıayagöre İsmail
Mustafa Oğuz
Sevinç de Rabia'nın öldügünü anlavınca belinden
tabancasını çıkartarak memıileri havaya boşaltı...
Daha sonra da bazı yakınlan zılgıt çekmeye
başladı
Kaza?...
Rabia'nın cansız bedenı yüzlerce kışının gözlerı
önünde jandarma gelene kadar traktörün biiyük
tekerleğınin altında kaldı.Jandamıa ekipieri
Musfafa Oğuz ve İsmail Konak'ı gözaltına aldı.
Evet. korkunç olay. sanık ıfadelerı ve görgü
tanıklannm ıfadelerine göre böyle gerçekleşmişti...
Ancak daha sonra alınan ıfadeler. düzenlenen
raporlar ve tutanaklarda olay bir kaza olarak
ırdelendı. Cınayetten ikı gün sonra Kısas Jandarma
Karakolu'nda ifadelenne başvurulan Mustafa
Oğuz. Rabianın ıçınde bulunduğu otomobili
kullandığını, köy girişınde kendısinı sollamaya
çalışan bir aracın otomobile çarptığını. bu sırada
Rabıa'nın da araçtan düşerek arkadakı traktörün
tekerleklen altında kaldıgını öne sürdü. lsmaıl
Konak da jandarmadaki ifadesinde şunlan anlattı:
"Köy girisinde önümdeki aracı sollamava çalışırken
bir ses geldi. kenara çektim. Ağlama sesi dııvdum.
Bir kızı traktörün altında gördüm. Olayın paniğiyle
araçtan inen bir sanık beni kmalamaya başladı.
Olay bir kazadır."
Sanıklar. olayın kaza olduğuna ilişkin tutanaklarla
"kaza ile ölüme sebebiyet verdikleri iddiastyla"
jandarma tarafından mahkemeye sevkedıldıler.
Olayla ılgili 31 Ağustos 1995 tarihinde. Ürfa I.
Aslive Ceza Mahkemesi'nde açılan davada.
mahkeme. İsmail Konak'ın tutuklanmasına karar
verdı. Ancak Konak bırkaç gün cezaevınde
yattıktan sonra tahliye edildi.
Öğuz'un serbest bırakılması. Konak'ın tahliye
edilmesi diğer zanlılar Halil Konak ile İsmail
bevınç'ın olay dışında tutulması. gözlerının önünde
korkunç bırcınavet işlenen Kısaslılan çileden
çıkarttı.
Bölgenin feodal yapısı, Kısas'taki iç çekişmeler.
kan davalan \e aile içi çatışmalaryüzünden olayı
gıdip güvenlik güçlerine anlatamayan Kısaslılar
çareyi ıhbar mektuplan yazmakta buldular.
31 Ağustos 1995 günü "Şanlıurfa Valisi'ne ihbar
duyurusu" başlığıyla mektup gönderen "Birgrup
Kısasir. Rabıa'nın korkunç bircinayete kurban
gıttiğını belirttiler. V'alilige gönderilen mektupta
olay tüm avrıntılarıyla şöyle anlatıldr
"Bu cinavet tüm Kısaslılann gözleri önünde
işk'nmişfir. Dört sanık Rabia hakkında öliim karan
almışlardır. Rabia çığlıklar içinde, 'Beni
öldürmeyın kurban olayım...'diye bağırmaya
başladı. Ama naflle. Bu olayın cinayet olduğunu
tüm Kısas halkı bilmektedir. Fakat çatışma çıkar
diye kinıse şahittik \apma\a cessaret edemivor."
'Bir şeriat infazı'
Aynı tanhli bır dilekçeyi de "Mcdanlı Kısas Köyü
hâlkından birisi" ınızası ile Başbakanlık. Adalet.
Içışleri ve insan haklanndan sorumlu Devlet
Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı'na ileten
bır Kısaslı. Rabıa'nın öldüriildüğü sırada ellerınin
bağh olduğunu öne sürdü. Bir başka ihbar
mektubunda da ola\ şöyle anlatıldı: "Bir şeriat infaz
yasası bizim beidemizde halkın gözleri önünde
cerayan etmiştir...Sayın de>let büyüklerimize
sesleniyonım. Bu çarpık düzen nereye kadar
gidecek. İnsaıılan diri diri ğözler önünde köy
meydanında traktörün altına yaka paça atıp
ezdikten sonra kaza süsü vermek hangi insanlığa ve
hangi }önen'm anlayışımıza sığar. Bunun bir insanlık
ayıbı olduğunu tekrar iletir..."
Kısaslılar tarafından kenttekı üst düzey yönetıcilere
el yazısı ile yazılan bır dığer ihbar mektubunda
da.~Cina\et anını görseydiniz, kızın feryatlannı
duvsa\dımz. zavallı kızın ölümden kurtulmak için
vapnğı çırpınıslan görseydiniz. inanın da\anamaz,
hepink ağlardınız_ İşte cinayetin çözülmesinde size 4
kilit isim..."denılerek katıl zanlılannı adlan sıralandı.
Içışlen Bakanlığı ve Şanlıurfa Vaiiligrnin ıhbar
mektuplarını ılgili yerlere ıletmesı üzenne olaya bu
kez Emniyet Müdürlüğü Cinayet Masası ekıplen ile
Jandarma yeniden el koydu ve üç sanık 27 Eylül
1995 tarihinde gözaltına alındılar. İsmail Konak ise
firar ettı. Otopsı raporlannda "bakire*' olduğu
anlaşilan Rabia'nın katıl zanlıları 27 Evlül 1995
günü Şanlıurfa Merkez
Jandarma Komutanlığı'nda
>apılan sorgulamalarında
olayı itiraf ettıler. Ancak
daha sonra yargı
aşamasında, Jandarma.
Sorgu Hâkimlıgı ve
Cumhurivet Savcılığı'nda.
verdıklen ifadeleri kabul
etmediklerinı söyiedıler.
Şanlıurfa I. Agır Ceza
Mahkemesi'nde yargılanan
Mustafa Oğuz.
"kızkardeşini öldürmek"
suçundan önce TCK'nin 449 1. maddesı uyarınca
ömür boyu hapis cezasına çarptınldı. Ancak
mahkeme. cezayı. öldürme eylemını
gerçekleştırmedıği gerekçesıyle 15 yıl ağır hapıs
cezasına. sonra da agır tahnk altında bu eylemi
yaptıgını kabul ederek cezayı 5 yıl hapıs cezasına
düşürdü. Bununla da yetinmeyen mahkeme heyeti,
kızkardeşının öldüriilmesıne yardımcı olan sanıgın
cezasını "hal ve harekederini" göz önüne alarak 4
yıl 2 aya ındırdı.
Sanıklardan lsmaıl Sevinç ve Halil Konak'ı da 24'er
yıl hapis cezasına çarptıran mahkeme. bu sanıkların
cezasını ise 20'şer yıl hapıs cezasına çev ırdı.
Mahkeme firari sanık lsmaıl Konak'ın da
yakalanması ıçin müzekkere vazılmasına karar
verdı. Ancak Yargıtay 2. Ceza Dairesi eksık
soruşturma yapıldığı gerekçesıyle mahkemenin bu
karannı bozdu. Çağdışı birdüşünce ve korkunç bır
yöntemle Rabıa'nın ölümüne vol açan sanıkların
yeniden yargılanmasına 24 aralıkta Şanlıurfa 2. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde başlanacak.
Rabia'nın korkunç bıçimde yaşamını yitırdigi
Kısas'ta kimse konuşmuvor. Isimlerinin yazılmasını
istemeyen birçok kışi. "fnsanlık dışı" dıve
nitelediklen bu olayı "töreler™*
1
yüzünden
görmezlıkten gelıyor.. Ve "Herşey cehalet jüzünden
oldu" demekle yetınıyor...
Rabıa'nın ölüm© gittığı meydana bakan Kısas
Ilkokulunua duyannda. çağdaş Türkiye'nin
kurucu.su. kadına seçme ve seçılme hakkı veren
Mustafa Kental Atarürk'ün bır resmi var. Altında da
şu \azı\or:
"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir..."
Yarın: S.G. meydanda
boğazlandı
İsmal Konak
Rabia Oğuz Kısas'ta Atatürk Caddesi'ndeki bu meydanda traktörün altına atıldı.
Rabia Oğuz olayında sanıkların avukatı Mehmet Alagöz
'Toplıım sosyal değişimi kabul etmiyor'
"Şayet maktulenin ga> ri meşnı bir şekilde bir baş-
ka erkekle kaçması flili varsa. bu iki sanığı yörenin
örf ve adeti gereği toplumun baskısından uzak gör-
mek olası değildir. Aksine bu kadar yakın olan anı-
cazede ve öz dayının vöredeki örf ve adet gereği. dı-
şanda "başı dık dolaşması, düğünlere gıtmesı. kıra-
athanelerde oturmaM ve hatta hatta normal ış haya-
tına gıtmesı dahı mümkün degıldır" Çünkü oİa>.
Gündevdoğu Anadolu Bölgesi'nin Şanlıurfa ilinin bir
beldesinde ika edilnıiş olup bu hususun takdiri yüce
mahkemenin tecrübevetakdirindedir. Bu nedenlede
bu sanıklar lehine T.C.K. 51/2. (ağır tahrik) madde-
sinin u>gulanmamış bulunması başka bir bozma ne-
denidir..."
Avukat Mehmet -Vlagözkentın deneyimlı bırsiya-
setçisi. Aynı zamanda Rabia Oğuz olayında sanık
avukatı. Yukandaki satırlar da onun. sanıklar ıçın
Yargıtay 1. Ceza Daıresı'ne yaptığı temyız başvuru-
sundan alındı. Cınayetlenn nedenlerı olarak gösten-
len "toplumsal baskıyr ırdeleyen bu satırlar nede-
nıyle Yargıtav sanıklar lehine venlen karan temyız
ettı. Benzer çok sayıda cinayet davasına avukat ola-
rak gıren Mehmet Alagöz. töre cınayetlerının, sos-
yal değışımı kabul etmeven baskı grubu. toplumsal
yapılardankavnaklandığını söyledı. Sosyaldeğişım-
lerin törelerın çok geribinde kaldıgını anlatan Ala-
göz. "Maalesef bölgede. töreye isyanı kabul edebile-
cek bir toplumsal yapı >ok~ dedı
Törecmavetlerınde. vöre ve töre gerçeklerının göz
önüne alınması gerektıgını belınen Alagöz, yörenin
sosyoekonomık yapısının da gözardı edılmemesıne
dikkat çektı. Alagöz. bölgenin toplumsal yapısı. bu
yapıdakı töre cınayetlerı ve bunların nedenlen ile ıl-
gili şunlan söyledi:
"Bölgede bu tür olav larda katillerin de kurbanla-
nn da aile yapılannın. sosyal ve toplumsal dunımla-
nnın çok iyi analiz edilmesi gerekiyor. Öldürülenler
toplumun kabul etmediği çemberin dışına neden çık-
tıiar. öidürenler neden karil oldular?... Bu iki unsu-
runirdelenmesiçokönemli. Düşünebiliyormusunuz,
ekonomik olarak. kültürel olarak geri bırakılmış. or-
taçağ kültüründe kalmış bir baba. televizyon ile sos-
val değişim ve voz kültürle sürekli tahrik edilen bir
genç kız...İşte olaylar bu ikisinin arasındaki çatışma-
dır. Birinehiçbirşey \ermemissin.diğerinesağlıklı bir
eğitim vermediğin gibi çokyoı bir kültür aşılamışsın.
Bu kültürde kalan genç kızın yaptığı hareket, ailesi
tarafından hazmedilemeyen. kabul edilemeven bir
olguya dönüşünce olanlar oluvor.
Bunun yanında toplum. koyu feodal düzene terk
edilmiş. Bu toplum yapısının aile üzerindeki baskısı-
na. töre kıskacının daraltılması da eklenince böyle
olaylar kaçınılmaz oluvor. Bölgede bu gerçekler ço-
cuk ve ailesini birbirinden tamamen ayn iki unsura
dönüştürüyor. Oevletin buradaki görevi geri kalmış
bölgelerdeki aileleri topyekûn birgelişim içersine çek-
mektir. Ancak dev let, kültürel açıdan aileyi cok geri-
de bırakmışsa. sosyal gelişime yardımcı olmamışsa,
kız çocuğunu da fazla yabancı bir kültür içersineçek-
mişse, işte o zaman büyük yanhşlar oluvor. birbirin-
den tamamen kopuk iki avn dünya yaratılıyor. Bu
çarpıklık v ıllardır aşılamamıştir.
Bölgede eğitim görmüş bir ailede. kızın da ailenin
de töre cinayetlerine yol açabilecek vanlışlan olmu-
vor. Çünkü az çok adaptasvon sağlamış oluvor. Töre
cinayetlerinde katillerin de kurbanlann da eğitimsiz,
yoksul kesimlerden olmasıgerçeği bunu kantttryor. Bu
da devletin bu olaylann önlenebilnıesi için. eğitim ve
kültür çauşmalanna önem vermesi gerceğini ortaya
çıkartıyor.1
"
POLİTİKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Ne Günlere Kaldık...
ilyas Seçkin tam bir devlet adamıydı. Küçük si-
yasetçilerin ortalıkta dolaştığı dönemlerde hemen
bir öykü anlatır, olaylara ışık tutardı. Şimdi İlyas Seç-
kin'den bir öykü anlatmanın zamanıdır. Şöyle baş-
ladı öyküye:
"Biliyorsunuzben Ayaşlıyım. Polatlı'ınn yakınla-
rında bir Alagöz Köyü vardır. Bir Türkmen köyü. Sa-
karya Savaşı sırasında Mustafa Kemal Paşa, kırk
güne yakın Başkomutan olarak karargâhını bu kö-
ye kurmuştur. Köyün ağası (Mi Ağa'nın evi) Baş-
komutanlık Karargâhı oimuştur. Ali Ağa konaklara
elinden geldığince bakmıştır. Paşa'nın odasının
önünde yatmış, karargâhtakileri gözlemistir.
Konuklara ikramdan geri kalmamış, elde ne var-
sa koyup keçi, tavuk, horoz.. konuklara ikram edil-
miştir. Çevre Türkmen köylennden ikram gelmiştir.
Kimseden beş kuruş alınmamış, verecekleri de ge-
ri çevirmiştir.
Savaş bıtmiş, herşeyyerliyerine oturmuş, Cum-
huriyet ilan edilmiştir. Ali Ağa yılda bir kez şehre gi-
der, Mustafa Kemal Paşa'nın elini öpermiş.
Paşa, 'Bir isteğin var mı' diye sorarmış. Ali Ağa,
Paşa'nın elini öper, 'Sağlığın Paşam' dermiş. Bu
karşılıklı görüşme 1935 yılına kadar sürmüş.
Atatürk, bu geliş gidişlerde çevresindekilere, 'Şu
Türkmen kocasına borcumuzu bir türlü.ödeyeme-
dik' dermiş. Ali Ağa'nın büyük oğlu Muzaffer, bir
köy düğününde aşka gelmış, çekmiş silahını birini •
vurmuş. Tutuklanıp hapse atmışlar.
Ali Ağa, Mustafa Kemal'in yakını ya, iltimas için
kalkıp Ankara'ya gelmışler. Paşa ve yakını Nuri
Conker, balkonlu odada oturmuşlar, şundan bun-
dan konuşurken Ali Ağa demiş ki:
'Ocağım yıkıldı, oğlum hapse girdi, kurtarırsan
birsen kurtarırsın.'
Atatürk donmuş kalmış. 'Ben ne yapabilirim?'
Başlamış balkonda tur atmaya...
Mustafa Kemal, 'Ben nasıl olur da yargıca, bu ka-
tilin babasına minnet borcum var, bunun oğlunu
salıver, derim. Kırk küsur gün bu adamın evinde
yattık, kalktık, ekmeğini, etini yedik. En sıkışık gün-
lerde yatağını bize verdi. Bir dediğimizi iki etmedi'
der dolaşırmış.
Nuri Conker sonunda 'Ali, bu adam yargıca gi-
dip senın oğlunu koyver diyemez. Bu adam savaş
ilan eder, binlerce kişiyi savaş alanlanna sürer, cep-
hede öldürür, senin oğlunu salıversinler diyemez.
Buna bizim gücümüz yetmez, oğlunu yargıcın elin-
den alamayız. Gücümüz yetmez' der.
Ali Ağa çaresiz Alagöz Köyü 'ne döner."
İlyas Seçkin, "Ben bu öyküyü Ali Ağa'nın kendin-
den dinledim. Atatürk için diktatör deher. Diktatör
böyle mi olur?" derdi.
Bu öyküden sonra akla Susurluk Savcısı gelir.
Cumhuriyeti kuranlar işin daha başında hukuka
saygılıdırlar. Bundan ötürü Cumhuriyet bunca yıl
dayanmış. Şimdi teklıyor, aksıyorsa Ali Ağa gibi an-
layışlı insanların bulunmayışjndandır.
Şair, boşuna dememiş:
"Ne günlere kaldık ey gazi hünkâr!.."
Şimdi ağzını açanlar, "Devlet yıkılıyor" diyorlar.
Yıkıhr!..
B U L M A C A SEDAT YAŞAYA\
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Sınırlarda bulu-
nan küçük kale. 2/
Zekâ gerılığının
ılerı şeklı... Agız
mukozasında gö- 3
rülen yüzeyse! ya-
ra. 3/'Okul. kışla.
fabrıkagıbıyeıler-
de yiyecek ve tçe-
cek maddelerınin
satıldığı yer... Bır
nota. 4/Japon mü-
zık yazısı. 5/ En- 8
düstrı... Eski Mı- n
sır'da güneş tanrı-
sı. 6/ Eskı dılde yüz. çeh-
re... Uğraş... Kımlıği belir-
lenemeyen uzaycisımlerı-
nevenlenad. 7/Nıgde'nm
bır ilçesı. 8/ Havadakı su
buharı... Renvum elemen-
tınınsımgesı... Bırnota. 9/
Puccini'nin tanınmış bır
operası.
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Makoda denılen olduk-
ça tehlıkelı bır köpekbalı-
ğı cınsi. 2/Ta\ır,davranış...
Bır kumar aracı. 3/Tütsüyle kurutulmuşu oldukça sürümlü
olan bir balık... Istek. arzu. 4/ Bıtkibılım. 5/Bır kimsenin
davranışlanna temel olan ahlak ılkelennın tümü... Üzüm su-
yu. 6/ Kutsal ışık... "Şener — " : Cnlü sinema oyuncumuz.
II L'zaklık ışareti... Spor karşılaşmalannda kuraldışı hare-
ket. 8/Fotoğrafçılıkta "bulanık " anlamında kullanılan söz-
cük... Portekız halk şarkısı. 9/ Soyundan gelınen kımse...
Kobalt elementmm sımgesı.. Bılgısız. kültürsüz kımse.
emeğin,
barışın,
demokrasinin
ve
özgürlüklerin
yılmaz savunucusu,
büyük işçi önderi
Genel Başkanımız
Abdullah Baştürk ü
ölümünün 5. yılında saygıyla
anıyoruz.
TÜRKİYE DEVRİMCİ
İŞÇt SENDİKALARI
KONFEDERASYONU
Not: Genel Başkanımız Abdullah
Baştürk, 21 Aralık 1996 Cumartesi
günü saat 12.00'de Zincirlikuyu'daki
mezan başında anılacaktır.