22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KAStM 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLECRO EVİN İLYASOĞLL Filozof bir piyanist: Ertüngealp«Çalışmalannı yurtdışında sürdüren ve viurtiçindeçokenderrastladığımızgenç- îerimızden bazılannı şu sıralarda dinle- me fırsatını buluyoruz. Nice ünlü hocay- la *;alışsa da nıce yanşmada derece alsa, kendini alkışlatsa da Tiırkiye'de kabul götrmesı bir ha\ li zanan alıvor bir genç saraatçımn. Hele orkestravla çalabilme fırsatı bulabilmesi içın neredevse yıllar geçiyor. Geçen hafta Istanbul'da AJpas- lan Ertüngealp"in resıtalını dinierken de Cumhurbaşkanlıg] Senfoni Orkestra- srnın bu haftakı programında Ozgür Ay- dım'ın adını görünce. neden bu gençleri- mizi daha sık dinleyerıivoruz. sorusu bir kez daha gündeme geldi. Alpaslan Ertüngealp (1968) bir filozof piyanist. Nıce vorumcunun vılların biri- kirni ıle vardığı söylemi şimdiden yaka- larraavaçalışıyor. Hercümleyi. hercüm- lecîği övlesine ölçüp biçiyor ki sesin fı- zikiel >apısından pivanonun tokmakla- nndakigücünedekincelivor. Pivanoçal- manın tüm öğelerini Jenetim altına al- mış. Piyanistlikten sonra şeflik Pek çok vorumcu ör.ce kendi coşkusu- nun akışında gıder. sonra denetim aşa- masınagirer. Alpaslan'da denetim ö\le- sine güçlü ki gençliğin verdiği coşkuyu bile. kalbinden kopupgelen uçanlığı bi- '; denetım altına alraış. Kendi ölçülü dünyasını çalgısı ıle denn düşüncesi ara- sında kurmuş. 0>sa dınleyici onunla bi- raz daha çok şey pav laşmak ıstîyor. Prog- ram seçiminde de iyıce akademik dav- ranmış. Haydn'ın si minörsonatı ve Be- ethcnen'in 32 Çeşitlemesi. ardından Braiıms'ınop 76. op. 118. op. 119\eop 79 serisinden pıvano parçalannı çaldı. İkinci bölümde ise Schumann'ın Do Majör Fantazisi ver aldı. Aksanat bina- sının konferans salonunda yer alan bu resital için biraz dinlev ıciye alımlı gele- cek birprogram düzenlenebilirdi. Aipaslan. altı yaşında müzığe başla- mış. l^tanbul Beledive Konservatuva- n'nda Özen \eziroğfu ile çalışmış. Al- man Lisesi'ndeki eğitimini de tamamla- vınca Macaristan'ın zenaın müzik dün- vasına gırmiş. Franz Liszt Müzik Aka- demisi'ndeki eğitiminin yanı sıra arala- rında Jeno Jando \e Gyorgy Kurtag'ın da bulunduğu nice ünlü hoca ile çalışmış. Aynca Anderas Schiff, Tanıas Vasan v e Peter Franki ile de çalışma fırsatı bul- muş. Bunca zengin donanımın üstüne 1993"te piyano bölünıünden mezun ol- duğu Franz Liszt Akademisi'nde halen orkestra şefliği eğitimini sürdürmekte. Pi>anosunda bunca filozof olabılme>ı kanıtladıktan sonra bu kültür birikimini kuşkusuz orkestra şefi olarak başanyla vansıtacaktır. Alpaslan gibi sık dinlevemediğımiz bir başka piyanıstimiz de Özgür Avdın (1972). Ankara De\let Konservatuva- n'ndan sonra İngiltere \e Almanva'da ünlü hocalarla çalışan Avdın. .son >ıllar- da yarışma maratonunda. En son Sıdnev yarışmasında ve Köln varişmasında ya- n finalist olmuş. CBSO ile Brahms'ın 1. konçertosunu çalacak. İDSO'da geçen hafta Devlet Senfoni orkestralarımızın .sa- lonlarını doldurmak için her «.efennde bir gitarcı mı çağırsak? Geçen hafta çift • Alpaslan Ertüngealp, nice yorumcunun yıllann birikimi ile vardığı söylemi şimdiden yakalamaya çalışıyor. Her cümleyi. her cümleciği öylesine ölçüp biçiyor ki sesin fiziksel yapısından piyanonun tokmaklanndaki gücüne dek inceliyor. Piyano çalmanın tüm öğelerini denetim altına almış. Pek çok yorumcu önce kendi coşkusunun akışında gider. sonra denetim aşamasına girer. Alpaslan'da denetim öylesine güçlü ki gençliğin verdiği coşkuyu bile. kalbinden kopup gelen uçarılığı bile denetim altına almış. Kendi ölçülü dünyasını çalgısı ile derin düşüncesi arasmda kurmuş. solistli birprogramı şefEridı Bergelyö- netıminde dınledik. L'zun yıliar Doğu Avrupa orkestralarını vonettikten sonra Berlin Filarmoni'den Vivana Senfoni'je. Avrupa'nın kuzeyinden günejine ve İs- rail'e kadar nice büyük orkestrava şeflik >apmış Bergel. 1989'da Budapeş,te Filarmoni'nin yö- netıci ve şefliğini ü,stlenmiş. deneyimli, .sağlanı bir şef. Ancak Rodrigo'nun ün- lü gıtar konçertosu "Aranjuez*"i neden- se hiç çaldınniamış bugüne dek. Küba- lı solist Aldo Rodriguezde yetennce ol- gunluk göstenp yapıt üstünde egemen- lik kuramadığından tempolardaki den- gesizlik bir yana. orkestradan beklenen incecik. dantel gıbi bireşlik de ortaya çı- kamadı. Üstelik gitarın önüne k'onan mikrofon övlesine vüksek açılmıştı ki gitar. abartılı bir vurma çalgı izlenimi sergilerken orkestra gerilerdeki birpîan- da kaldı. Ne Aranjuez sarayının Rococo işlemeleri yansıdı ne de saray bahçesin- deki güzelim ağaçların salınışını duva- bildik. Beethoven'in Pastoral Senfonı- si'ndeiseçellovekontrbaslannyetersiz- lıği nedeniyle fırtına bölümü ancak bir ilkbahar serpintisi olarak geçi^tı. Konse- rin en başanlı >apıtı piyanisl BrunoPelt- re'in çaldığı Liszfin 1. Piyano Konçer- tosu oldu. Fransada eğitim gören pi\a- nist. MarioCurciogibi önemli birpeda- gogla da calışmış. Derin tuşesi. sıcacık yaklaşımı ile orkestra ve şef arasında iyi birdiyalog kurabildı. TRT'nin konser yayınlan Bu arada TRT'nın bü\ ük bir hızmetı- ni gözardı etmekteviz. Cumagecesi ken- di kentinde konser dinleyenler cumarte- sı sabahlan diğer senfoni orkestralarımı- zı ekrandan izleyebilmekteler. Dönü- şümlü olarak yapılan yayında Türki- ve'nin klasik müzik nabzını duyabilırsı- niz. Ancak son zamanlarda konserin akı- şını kesen TRT. araya reklam girme>e basjadı. Ne vazık kı bu da klasik müzı- ğin bir başka gelenek olduğunu. kesinti- sizdinlendiğinibilmevenvöneticilerden kaynaklanıvor. Dünvanın başka hiçbir verinde Dvorak'ın senfoni^ivle me^ru- bat reklamı iç içe vayımlanmaz. K.endi- ne özgü bir kıtle olan konser dinleyicı- sinden doğal olarak büvük tepkiler aldı. Önümüzdeki hafta İDSO'vu vönet- mesi beklenen ünlü şef Gustav Kuhn ne yazık ki kalp krizi geçirdiğinden gelemi- yor. Solist Hüseyin Sermet. Beetho- ven'in 1. Piyano Konçertosunu çalacak. İstanbul un sahnelen oldukça zengin bu- günlerde. Nicedir beklenen "Carmen" operası yarın akşamki galavla başlıyor. Ve cunıa akşamı özel bir konserle yine nicedirdinlemediğimiz Pekineller'i din- leveceâiz. İZDSO çeşitli mekanlarda dinletilerini sürdürüyor Sanatı savunmak ÖNDER KÜTAH\ALI İZMİR- Ivi müzik vaparak ınsana gü- zt\ şeyler telkin etmek. dünva müzikçile- rinin en önemli vasa maddesidir. Türk mü- zikçilerı de onun geregim verine getir- rnektedirlerve getireceklerdir. amabizim- kilerin birgörev ı de yaptıkları sanatı halk önünde savunmaktır. •*Sa\ıınnıa'"dediğim şey. kolay içerikli dinletilerle halka \akla- şılmasıdır. Aynca müziği anlamaya çalışırken za- man zaman bazı güçlüklerle karşılaşan meraklılannyönelteceği sorularada hazır olmak gerek. Tanıştığım müzikseverler arasında. [ZDSO'nın dinletılenni yıllardır kesintisiz izlevenler \ar ve bunu büyük bir eururla açıklıvorlar. Eğer sözünü etme- ve çalıştığım iki \önlü sav unma olgusuna voğun bir biçımde eğilebilsek. böv lece ev - rensel müzik sanatını halkımıza geniş kap- samlı olarak tanıtabilsek. merakhlann sa- vısı hızla artacaktır. Bir müzikçinin hal- kından alabileceği en büyük ödül de bu- dur. Operanın önemli etkinlikleri Öte vandan sivasal ve ekonomik vön- den beiirsiz bir ortam içindeyiz, Bunun müzik sanatına yansıması kocaman bir olumsuzluktur. Türk müzikçisi. sanatını. onu yadsıyanlara karşı inatla savunmak zorun- dadır. Izmir'de. müziğin halk önünde savunulma- sına vönelik en önemii etkinlikleri opera kuru- mu yapmaktadır. Deni- lebilir ki sahnesindeki olanaksızhk onun çalış- malannı engellerken bir > andan da bö> le bir v a- rarlı etkinliğe neden ol- maktadır. Önceki yıllarda El- hamra'da ve çeşitli yer- lerde halk dinletileri dü- zenlenivordu. Şimdi bunlara yenileri eklen- mektedir. Operamız. 20 kasım çarşamba günü yapılan Carmina Bura- na seslendırmesivle et- kinlikJerini DEÜ Kon- servaruvarı Sabancı Kültür Sarayı'na da taşıdı. Aynca Dev let Ti\atrosu"nun Karşıvaka Sahnesi'ndeki dinletilen başlattı. Böyle- ce tıyatro. opera ve ünıversıte gibi seçkin kurumlarımız. müziğin saviinulması yö- nünden örnek savılacak bir uygulamayı orta>a kovmuş oldular. • îzmir'de, müziğin halk önünde savunulmasma yönelik en önemli etkinlikleri opera kurumu yapmaktadır. Denilebilir ki sahnesindeki olanaksızhk onun çahşmalannı engellerken bir yandan da böyle bir yararlı etkinliğe neden olmaktadır Karşıyaka Sahnesi'nde her ay verilecek olan dinletilerin ilki. 19 kasında gerçekleşti. Programın birinci bölümü oda müziğine, ikinci bölümü de şana aynlmıştı kaew eşliğindekı resitalı vardı. Dılmaç. önce F. Schuberfın "Heidenröslein", -Alabalık" (die Forelle). "Suda Şarkı Sö>- lemek" (aufdem \\asser zu singen) v e "Az- rail" (Erlkönig) lıderlerini söv ledi. Sanat- çının her şarkıdan önce ıjiırin çevirisinı vermesi. parçalann ilgiyle dinlenmesini sağladı. Ardından Türk bestecilerine geçen Dil- maç. N. Akses'in -Dost" ve "Tokat'a Doğ- ru" başlıklı şarkılanyla Saygun'dan "Sa- n Boy\ada". "Nazlı Osman" \e S. Ak- dil'den "Efem" adındaki türkü uygulama- lannı seslendirdi. Sanatçı. anılan parçalarda. "Sihirli Flüt'teki Papageno rolünü söylerken vap- tığı gibi opera biçemine kaçmadan. olduk- ça sade bir > aklaşım izler^e ve "Efem" tür- küsünde tempov u yürük alırsa. ortav a kov - duğu güzel seslendirme çok daha etkili olacaktır. •'Efem". yeteneklı besteci S. Akdil'in Kaptanzade .\li Rıza Bey'in hi- caz türküsünden yaptığı başanlı bir çalış- masıdır. Parçanın coşkuyla alkışlanması üzerine Dilmaç. MuammerSuıTun "SeniSevdim Di>e" başlıklı şarkısıvla dinle\enlere te- şekkür etti. Pivanist A.Mekaewde aralar- da Schubert'in sol bemol majör İmpromp- tusü ile Savgun'un pivano için beş parça- sından "Temacon \ariazioni*"vi çaldı. Şu var ki tiv atronun piyano- su niteliksiz olduğundan. hem bu sololarda hem de eşlikte, sanatçının mü- zikçi kimliği ortaya çık- madı. Genç miizikçiler Bir avuç mtlzikseveri coşturan bu güzel dinle- Altuğ Dilmaç'ın resitali Karşıv aka Sahnesi"nde hera> verilecek olan dinletilerin ilkı. 19 kasında gerçek- leşti. Programın birinci bölümü oda mü- ziğine. ikinci bölümü de şana aynlmıştı. ~Once bir üfleme çalgılar beşlisini din- ledik. Opera orkestrasmın üvelerinden Fürkan A\"\azoğlu (flüt). Ahmet Suat İde lobua). Ferda Atay (klarnet). Cüneyt De- niz (korno) ve \1lrna2 Giirkan (fagot). F. Danzi'nin re mınör beşlisiyle İ. Baran'ın "demefinı çaldılar. Güzel tınlayan v e tekniği de yeterli olan topluluk. çahşmalannı kesintisiz sürdür- melidir. Böylece geçmişte üfleme çalgılar alanında gördüğümüz başarılı sanat uy- gulamalanna bir yenisi eklenmiş olacak- tır. Dinletinin ikinci bölümünde, bariton Altuğ Dilmaçın. piyanist AJexandre Ma- tıden bir gün önce DEU Dev let Konservatuvarı Orhan Barlas Salo- nu'nda. bu kez daha ka- labalık bir dinleyici top- luluğunu heyecanlandı- ran başka bir müzik ola- vına tanık olduk: ".M- manya Genç Miizikçiler Yarışması Birincilerinin Kanna Konseri." Dinletide. gençlerden oluşan üfleme çalgılar beşlisi. F. Taflfanel'in ve J. FrançaLVnin yapıtlanv la F. Poulene'in üfleme çalgılar ve piyano için aitılısını seslendirdi. Şuvarki dinletinin odaknok- tasını kemancı Peter Schulmeister ile pi- yanist Kristjan Randalu oluşturdu. Henüz 18 yaşlannda bulunan gençler. çalgı lanna ne zaman başladıklannı anım- sayamıvorlar. Randalu. müzik okulunda bile okumu- yor; ama Prokofivefin 7. sonatıyla Liszfin "Vahşi Av"ında herkesi şaşırttı. Avnı şaşkınhğı Schulmeister'in çaldığı \Vienia>\ski'nin Legende'ını. Paganini'nin 24. Caprice'ini ve RaveJ'in Çigan'ını din- lerken de yaşadık. Sanatçılann müzik vap- ma bakımından henüzdenevimsizolduk- ları kesin; ama çalgılanna erken başlama- ları onlara çok şe> kazandırmış. Yorum- culuğa ağırlık veren yoğun bir eğitim. ken- dilerini kısa zamanda solist vapmaya ve- tecektir. Geçen hafta IZDSO'nun dinletisi yok- tu. Bu hafta >ine ilk kez dinleveceğimiz bir yapıt var. Prokofivefin viyolonsel ve orkestra için mi minör Senfoni Konçer- tant'ını. Attila Pasztor seslendirecek. Şef Ola Rudner de Çaykovski'nin felsefeye epe> yaklaşan. u>an dolu fa minör 4. sen- fonisini yorumlayacak. CSO fle 'Çıplak Dağda Bir Gece'nin ürpertisi Senfoni- •\H\1ETSA\ ANKARA- Orkestra şe- finin tanımında "otorite" (vetke) öğesinin başia gel- d'iğını belirtmiştım birva- zımda. Buradakı "otorite' kavramı doğal olarak mü- zik planındadır; şefin or- kestrayaegemenolabilme- si. getireceği vorumu u>- gulatabilmesi için toplulu- ğun üzerinde psıkolojık et- ki yaratması anlamındadır. Yüzyılımızın en büviik şef- lerinden Arturo Toscanini bu özelliğiyle sımge ol- muştur FaşistdıktatörMussolini bile çekınırmış ondan. Az v e öz neler söv lüv orsa. ba- kışlanvla nasıl etkılivorsa. Mussolıni. "Bu adanıı ba- na birdaha getirmeyin" de- miştir. Geçen hafta Cum- hurbaşkanlıgı Senfoni "de işte böyle bir şef izledik: konstantin Krimetz. son yıllarda Ankara'da gördü- ğümüz en etkili şefti. Mu- sorgski'nin "Çıplak Dağda BirGece' senfonik şıirinde orkesrradan övle renkler elde ettı ki. zaman zaman ürperdık. Şostakoviç'ın 1 si'nde de kasırga gibıvdi Krimetz: tem- povij çok vüksek turmasına karşın. her bir çalgının tınısını •kristallerin dökü- lüşü' gıbi belırginleştırdi Flütçümüz Aycan Sancar ve klarnetçimiz Aykut Doğanso>, solo partilerde "dünyanın en i>ileri" arasma girebilecek bir veritn sundu. Knmetz'in vönetimındeorkest- ramız. bir CD kavdında en ivi orkest- ralarla yarışacak düzevdeydi. Gelelım Rahmaninof'un 2. Piyano Konçertosu'ndakı solisti Cristina Or- tiz'e... Bu pivanistin kâğıt üzerındeki kariverine bakarsanız. parmak ısırırsı- nız. Nice ünlü orkestralarla. şeflerle bir- likte müzik yapmıştı. Ov>a bir müzık- çi. kâğıt üzerinde değil. •podvumdaki gerçek' ile kendıni ortaya kovuvor. Or- tiz. ortalamanın altında bir piyanist. İs- tediği kadar 'sho«' yapsın. "gol atmış fiıtbolcu' gibi gösterilere gırişsin. eşof- man benzeri givsisini bavuluna tıkıştı- rıp avnldı Ankara dan. Güzelim Rah- maninof konçertoda (özellikle ikinci bölümde) klavyenin üzerinde gezinen kedi gıbiydi. Biz bu konçertovu kendi pıyanistlerirnızın yorumundan hiç dın- lemedik mi? Sanca, Biret. Erman, Ser- met gibi pıyanistlerimızi düşününce içimiz cız ettı. Ortiz gıbi sıradan bir pi- vanisti Ankara'v a getırenlenn vüreğı cız etmıyor mu° Orkestralann yapüanması Gazetemizde müzik vazılan vazma onurunu taşıdığım yaklaşık bir yıldan ben çoksavıda faksaldım. vüzlercete- lefon geldi. Olumlu veolumsuzeleşti- rileri bir yana koyarsak okurlar genel olarak bazı konularda bilgilenmek istı- vorlar. Son yazım dolayısıyla gelen te- lefonlardan birkaçı (telefon numaram 0312.437 99 05. sabahlan 10.30'a ka- dar). orkestralarımızın yönetsel yapı- lanması üzerineydi: Orkestra miidürü- nün. orkestra vönetim kurulunun işle- C unıhuı başkanlığı Senfoni Orkestrası'nın geçen haftaki konseri çok başanlıydı. \ i nedir? Sorumluluk veyetkilen neler- dir'.' Onları bu göreve kim getirir? Bu sorulan yamrlamak ıstivorum. çünkü Türkiye'deki dört devlet senfoni orkest- rası avnı yönetmelığe göre yönetilir: müzikseverlenn bu konuda biîgilenme- si yararlı olacaktır: Divebilirim ki Tür- kive'nın en demokratik devlet kuruluş- lan orkestralanmızdır. "V'önetirni kendi ellerındedir. Orkestra heryıl seçinı vaparak ken- di içinden beş kışilik bir 'yönetim ku- rulu'seçer. Vönetim kurulu başkanına •orkestra müdürü'denır. CSO'nunmü- dürü Mehmet Erten, iDSO'nun Türk- duymuyorum. çünük onlar saymakla bitmez. Sonuçta orkestra vönetim kurulunun başarı derecesini nesnel olarak belirle- yen konser sezonudur v e bunun en v a- kın tanığı orkestra üyeleridir. Onlar. yö- netimin hangi ölçüde başanlı olduğu- nu vaşavarak görürler. Hatta bu sınav- da alınan not kendilerıni bağlar; dinle- yiciyi. müzik eleştirmenini. telev ızyon başında konser izleyen müzikseverleri değil. Çünkü yönetimi seçen kendıleri- dir. Kısaca söylejelim. ektıklerıni bi- çerler. Nasıl demeli'1 "Her topluluk, seçtiği yönetiche layıktır." • Konstantin Krimetz, son yıllarda Ankara"da gördüğümüz en etkili şefti. Musorgski'nin 'Çıplak Dağda Bir Gece" senfonik şiirinde orkestradan öyle renkler elde etti ki, zaman zaman ürperdik. Şostakoviç'in 1. Senfonisi'nde de kasırga gibiydi. Knmetz'in yönetiminde orkestramız. bir CD kavdında en iyi orkestralarla yanşacak düzeydeydi. men Güner, IZDSO'nun Numan Pek- demir, Çukurova Senfoni'nin EnıinGü- \en Yaşüçam'dır. Müdür ve vönetim kurulu üveleri. orkestranın sanatsal ve yönetsel işlerini yürütmekle yükümlü- dür. Ancak sanatsal kararlarda >ol göste- rici olan 'teknikkurul'dur. Konzertme- ıster ve grup şeflerinden oluşan. baş- kanlığını genel sanat yönetmeni ve or- kestra şefinin yaptığı teknik kurul. yıl- da birkaç kez toplanarak temel sanat yaklaşımına vön verir: Yönetim kuru- İu da bu doğrultuda uygulama yapar: Yıllık konser programının belirlenerek yaşama geçirilmesi. konuk şef ve solist- İerin saptanması. orkestranın eğitsel gö- revlennın yerine getırilmesi müdür ve vönetim kurulunun başlıca aörevleri- dir. Yönetsel işleri açıklamaya gerek Türkıye'ninbeşinci vedeğerlı bıror- kestrası olan Bilkent Senfoni'nin kon- serleri üzerine düzenli değer endirme- ler vapmadığımı belirten okurlarımız haklıdır. Bilkent konserlerini vazamı- yorum, çünkü salı akşamları gerçekle- şiyor; gazetemizde çarşamba günü va- >ımlanan 'klasik müzik sa>fası" için vazdığımız vazılara Bilkent Senfo- ni'nin etkinüklerıni yetişîirmek olası değil. Çaresini bulacağım; bu konser- leri ya 'genel prova'da izlemek duru- mundayım va da on gün gecikmeli ola- rak sunacağım. Konserleri ızleyebil- mem için değerli Bilkent yöneticıleri- nm konser tarihini birkaç gün önceye almasını herhalde dilevemem. Biliyo- rum, aslında onlar benim konserlere gelmemi ve eleştiri yazmamı candan isterler. Ben de aynı duygular içın- devim. DÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FLAT Cengiz Bektaş Bir süre önce bu köşede yazdığım bir yazıda eski yapılardan söz ederken 1940'lardan ben görmedi- ğim Kuzguncuk'a değinerek şöyle demiştim: "Burayı kim, nasıl korumuş kalfalardan? Şaşılacak şey... Tamdabitişikdüzen betebeyüzlüapartman- ların sıralanabileceğı sokakları var..." Kuzguncuk'ta oturan birkaç tanıdığımı anarak ek- lemiştim: "Bir de, yanılmıyorsam, mimar Cengiz Bektaş Kuzguncuk'ta. Yoksa 0 mu biryaşam biçimini yapı- lar aracılığıyla korumaya çalışan?.." Geçen çarşamba "Adam Sanaf'a gittiğimde. bak- tım, masamın üstünde Yapı Kredi Yayınları'ndan gönderilmiş büyük boy bir kitap duruyor. Nerdeyse tüm fotoğrafları renkli basılmış bir mimarlık albümü. Adı: Türk Evi. Tarihçe, açıklamalar, çizimler. Yazan, çizen fotoğrafları çeken: Cengız Bektaş. Bilinçli bir mimarın yıliar süren çalışmalar, araştır- malar. yolculuklar sonucunda ortaya koyabileceği güzel bir kıtap. Akşam eve geldim. Bu kez komşum bir paket uzat- tı: "Bugün bunu size getirdiler, yoktunuz, ben al- dım. " Bu paket de Cengiz Bektaş'tan, ama boyutların- dan belli aynı albüm olmadığı. Merakla açtım. on bir kitap çıktı içinden. Hepsi Cengiz Bektaş'ın mimar- lıkla ilgili kitapları. Biri Yapı Endustri Merkezi'nce 1992 yılında yayım- lanmış: Koruma Onarım. "Eski yapılan korumakla ilgili akla gelecek her tür- lü bilgtnin, olaylan yaşamış bir mimarın kaleminden veri//ş/"diyetanıtılabilecek bu kitabın sonlarınadoğ- ru "Kuzguncuk Onarımları" diye bir bölüm var. Kuz- guncuk'ta neler olduğu o bölüm okununca anlaşıh- yor. Amadurun... Öbür on kitap Tasarım Yayın Grubu'nın yayımla- dığı bir dizi. ilk beşi Cengiz Bektaş'ın daha önce de basılmış kitaplarının yeni basımlan. son beşi ise ilk olarak basılmış. Tasarım Yayın Grubu bu on kitaplık dizinin ilk dört kitabını Kasım 1995'te, sonraki altı kitabını Şubat 1996'dayayımlamış. 1. Mimarlıkta Eleştiri 2. Benim Oğlum Bina Okur 3. Duvarların Dışı da Senin 4. Yuva mı Mal mı 5. Kımın Bu Sokaklar. Alanlar. Kentler 6. Kent 7. Kültür Kirlenmesı 8. Hoşgörünün Öteki Adı: Kuzguncuk 9. Ev Alma Komşu Al 10. Yaşama Kültürü Bunlar mımarlar için yazrlmış meslek kitapları de- ğil, mımarlar da aralarında olmak üzere herkes için yazılmış kültür kitapları. Dünyaya bir mimarın açısından bakabilmekten da- ha güzel bir şey olamaz. Bütün insanlann bunu öğ- renmeleri gerektiğine ınanıyorum. Düşlerimdekı okulumda şiirin, tiyatronun, voleybo- lun yanı sıra, mutlaka mimarlık kültürüyle ilgili bir ders de bulunacak... Yukardaki listeyı görünce, Koruma Onarım adlı yapıttaki "Kuzguncuk Onarımları" bölümünden söz ederken, "Ama durun... "dememin nedenini anla- mışsınızdır. Kitapların sekizincisi: Hoşgörünün Öte- ki Adı: Kuzguncuk... Cengiz Bektaş bu kitapta söylenceleri, tarihi. coğ- rafyası, tapınakları, hamamları. çeşmeleri, mezarlık- ları. evleri, insanlarıyla, Kuzguncuk'u anlatıyor. Sön- meye yüz tutmuş bir ateşi canlandırmaya çalışıyor: "Yüzyıllardır, dört ayrı inanıştaki kişiler(Müslüman- lar. Yahudiler, Ermeniler, Rumlar) bir arada yaşamış- lar burada... Hoşgörü ortamında bir arada yaşana- bileceğini kanıtlayabılmişler... Ta ki dıştan gelenler, bir şeyleri kınp dökünceye dek... 6-7 Eylül olaylan, bağnazlık, gözlerinikorkutuncaya dek... Bugün de, sayılan, oranları çok değişık olsa da bu dört inanı- şın insanlan bir arada yaşıyorlarKuzguncuk 'ta... On- ları, bir şeyleri anımsatarak, hep birlıkte yaşamaya yeniden yüreklendirebilmek için 12 yıldır uğraşıyo- rum. Sanıyorum bir şeyler becerildi. Bugün 31 Ma- yıs Pazar 1992... Az önce bütün Kuzguncukluların hep birlikte oldukları, akordeona, gitara uyarak şar- kıları söyledikleri, halay çektikleri, yiyip içtikleri pik- nikten geldim. Oturdum bu satıları yazıyorum." (s. 94). Ev Alma Komşu Al adlı kitapta ise son yıllarda Kuzguncuk'ta gerçekleştirilen çeşitli etkinlikleranla- tılmış. Siyasa-mafya-kollukgüçleribataklığındayitirdiği- niz yaşama sevincinizi yeniden kazanmak istiyorsa- nız Cengiz Bektaş'ın bu kitaplannı mutlaka okuma- lısınız. Sakın kitapçılarda yok diye vazgeçmeyin!.. Biliyorsunuz, bizim kitapçılarda birkaç ay önce ya- yımlanmış kitaplar bile bulunmaz. En son ne çıkmış- sa üç beş tane alıp satar, arkasını bırakırlar. işte size bir adres, bir telefon. bir de fax numara- sı: Tasarım Yayın Grubu, Hüsrev Gerede Cad. 77/1, Teşvikiye. İstanbul Tel: (0 212) 261 71 74 Fax: (0 212) 261 58 37 Direnerek arayın, bulun. okuyun, dostlannıza da okutun Kuzguncuklu Cengiz Bektaş'ın kitaplannı. Merkez Bankası Resim Koleksiyonu I KüJtürSenisi- T.C. Merkez Bankası'nin resım koleksıvonu. 11 aralık tarihine kadar. "Türk Ressamları Karma Resim Sergisi" başlığında İstanbul Resım Heykel Müzesı Şeker Ahmet Paşa Salonu'nda sergılenecek. türk resminin değişik dönem \eakimlarimn temsil edildiği sergıde Halil Paşa. Ibrahim Çallı. Hikmet Onat. Fıkret Mualla. Abidın Dino. Selım Turan. Bedn Rahmi Eyüboğlu. Zeki Faik Izer. Nuri İvem ve \eşe Erdok gıbi birçok sanatçının eseri bulunuvor. Sergide. bazılan bugüne kadar hiç sergilenmemış çok sayıda vapıt bulunuvor. Sergilenen eserler arasmda çok değerli tabloîar da >er alıyor. Halil Paşa'nın "Sığırlar" adlı tablosuna 25 milyarTL. İbrahim Çallfnın "Çınaraln" tablosuna 15 milvar TL. "Atatürk portresi'"ne 10 milvar TL. Hikmet Onat'm "Balıkçı Motorlan" tablosuna ise 13 milvar TL pahabiçilıvor. BUGÜN CRR Mıstik Müzik Festivali kapsamında saat 19.30'da Taşkın Savaş Musiki TopluluSunun "Nefes \e Semah"' konseri dinlenebilir.(232 98 30) İSTANBUL DEVTET OPER\ \T. BALESİ saat 20.00"de G. \erdi'nın "Aida" operasını sahnelivor. AKSANAT'ta saat 12.30 ve 17.30'da lazer-disc'ten M. Apted'in yönettiği. "Gorillas in the Misf" adlı film izlenebilir. (252 35"00) EYTÜL >rtZİK KLÜBÜ'nde saat 22.30 da Emin Fındıklıoğlu Grubu'nun konseri dinlenebihr.(257 ] 1 09)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear