23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 KASIM 1996 ÇARŞAMBA HABERLER DYP'den, Başbakan Necmettin Erbakan'a 'Suriye güzergâhlı hac vaadi' tepkisi Ortaklaraıhac kavgası• Diyanet işlerinden sorumlu Devlet Bakanı Ercan. karayoluyla hac önerisinin güvenlik nedeniyle sakıncalı olduğunu söyleyerek "PKK \ i besleyen Suriye"ye güvenmeyiz" dedi. Arabistan'daki görü^melerini tamamlavan dıvanet işlerinden sorumlu De\ let Bakanı Ercan. dün Diyanet İsjeri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ile diizenledığı basın toplantısında. Suudı Arabistan'ın Arafat-Mina ve Müzdelıfe'deki alan genışletme çalişmalan nedemvle hac icııı uvgulanan kota\ ı kaldırnıadığını bıidırdi. Ercan. görü^meler sonucunda ımzalanan protokol uşarınca hac için bas,uıruda bulunan 78 bin kişiden 6) bin 183'üuün acca gidebileceğinı belirterek Suudi A.NKARA (Cumhurivet Bünısu) - De\ let Bakanı DYP'lı Nevzat Ercan. Başbakan Necmettin Erbakanın vaatlerınc kar>ın karavolıi) la haccın gii\enlık açiMiıdaıı sakıncalı olduğunu belırtırken hükümetin RP kanacının \akınla>ma\a çalıştığı Sunşe'v ı iiğır hır Jılfe eleştirdı. Ercan. "PKK'vi beslevip koruduğunu" vurguladığı karavolu guzergâhındakı Suriye">e değıl. 7ürk istıhbarat birirnlenne ılihar ettıklerını kavdederek "Suudi Arabistan da karavolunun sakıncaları olacağını hildirdi" dcdı Suudı h Arabıstan hükümetinden hac sırasmda PKK'nin propaganda faaliyetlerıne karşı onlenı alınmasinı istediklerini anlattı. Hükümetin \e Divanet Işleri Bas,kanlığı'nın çalışmalarına karşın bazı çevrelerin Ülkemizden gidecek hacı sa>rsmı düşürmek. hacıların havavolu ile taşınması sağlamak amacıvla dev let \e Divanet fşfert Başkanlığı kotanın kaldırılmasını istemiyor" biçımindeki haksiziddia \e suçlamaların nedeninı anlavamadığını ka>deden Ercan. »övle dedi: "Hac ile ilgili bütün işlemlcr Divanet İşleri BaşkanlığTnm yetkisindedir. Bu kurıım bir kavganın tarafı olamaz. valmzca dini hizmerleri vapmakla vükümlüdür. Bir pastanın kavgasımn vapılmasmdan sözedilivor. Bu iddialar ve bevanlar doğru değildir. avnca günahhr. Eğer Divanet fşleri Vakfı bu işten biraz pa> ahvorsa bu da Türk cumhurivetlerinden Avrupa'va kadar din hizmetleri için kullanılıvor. Gelişigüzel vorumlar bizi üzüvor.rencideedivor." Arabisfan, karayolunu istemivor Gazetecılerın sorularını da \amtlavan Ercan. karavoluvla hacca gıdiImeNi konusıınun anınısatılma.si üzerine. Suudı Arabıstan Hac Bakanlığı vetkililerinın karavolu ile hacca gıtıııenin gecıknıelere neden olduğıı \e sıkıntılara vol açtığmı kendılerine bildırdığıni bclırttı. Suri\e üzerinden kara\oltı\ la hacca gidılmesinin sakıncalı olacağını vurgulavan Ercan. "PKK. hac sırasmda çeşîtii eylemler vapabiliyorsa onu koruvan. besleven, \adiierinde kamplar kurduran Surive'nin Topraklarımız gihenlıdir' sözlerinedeğil. kendi istihbarat birimlerimizin görüş \e bilgisine itibar etmek zorundayız. Farklı düşünenlervarsavanlış>apıvorlar"di\e konu^tu. Ercan. bir gazetccınin "Başbakan Necmettin Erbakan. bu \ıl karavoluv la hacca gidileceğini sövledi. O da mı >anlış vapıyor" sorusuna da. "Ben kimsevi hedef alıvor değilim. Hac olayının ne sivasi ne de ticari bovutu bulunuvor. Biz hacca sivasi \e ticari değil, ibadet açısından baknoruz" dıye konu^tu. Aydın Açlık grevi sona erdi İZMİR (Cumhurivet Ege Bürosu)-Aulın t Tipi Cezaev ı'nde 51 uiin önce 115 tutuklu \e luikiimlıinün cezaevındeki uvgulamaları protesto amacıv la başlatığı açlık grev ı. dün gece soııa erdi. Tutuklu ve hükümlü temsilcıleri. bırgrup avukat ile cezaevi vönetıçıierinin katıldığı gorüşmeler sonueu anlaşınava varıldı. DurıııiHi ağırolan I" tutııklıı \e hükümlü Avlın Devlet Ha>tanesi ne kaMırılarak tedav iye alınırken. dığer eylemeılenn tedav ilerine cezaev ınde başlamklı. Aydındakı gergın bekleyiş. dün gece vaıılan anlaşmav la sona erdi. 51. gününü ilolduran ve ölüm orucuna dönüşen evlemin sona erdırılmesi ıçııı İMD. ÖDP. CHDlznıırSubesi ile Tutuklu \e Hükümlü Ailelerı Yardımlaşiııa ve Davanışma Derneûı (TÂYD-DER) vöneticilennin gırişirnlerı dün ızeç saatlere kadar sürdü. TAYD-DLR cezaev i komisvonu başkanı avukat Kemal Bilgiç. ev lenıe bir an önee son verilnıesi için cezaevi yönetımivle başlattıkları göriişmelenn aralıksız sürdürııldüğimü belirterek. şunlan sövledi: "Daha önce PKK davasından hükümlü ve tutuklular. haftada iki gün 0930 ile 13.30 saatlcri arasında sportif faalivetler adı altında 11 koğuştan ikişer temsilci ile birlikte 3 de genel temsilci olmak üzere toplaın 25 kişi acık görüş verinde bir arava gelerek sorunlarını görüşüvorlardı. Bu uygulama kaldırıldı. Cezaev i v önetinıince temsilcilerin gürüşlerine izin verilmevince açlık grev leri gündeme geldi. Bu eylem 51 gündür sürüvor. Sorunun çözümü için başlattığımız görüşnıelerde. tutukluların diğer istenıleri cezaev i j önetinıince kabul edildi. Buna karşın temsilcilerin görüşleriv le ilgili öneriler eezaev i vönetinıince ilk aşamada kabul edilmedi. Ev lemcilerle cezaev i yönetimi temsilci sav ısında anlaştı. e> lemciler. görüş sırasmda gerekli dc-netimin eezaev i v önetinıince yapılmasına ra/ı oldu. Ancak cezaev i v önetimi, temsicilerin görüşmelerinin yapıldığı bölümde görev li bulunduracaklarını ve konuşulanlann dinlenileceğini öne sürnıeleri üzerine görüşmeler kesilmişti." Bilgiç ile birlikte. CHD Iznıir Yönetını Kurulu üvesi avukat Suat Çetinkava. tHD İzmir Şubesı Yönetını Kurulu üyesi avukat Songül Ak dün sabah erken saaîlerde Aydın'a gittiler. Dün öğleden sonra ÖDP İzmir İl Yönetimi. cezaevi saveısı \e müdiirüvle bir arava geldı. ÖDP İl Yönetını Kurulu üvesi Ali Asker Alka. başsaveıvla görüştûklerını ardından da cezaev ıne gittıklennı sövledi. Göru.şıııelcrin 5 gündür sürdüğünü anımsatan Alka. şunlan sövledi: "Koğuşlar arasında daha önce var olan rahat dolaşımıvla. bir sorun olduğunda koğuş temsilcilerinin bir arava gelerek görüşnıe vapnıası vönetim tarafından engellennıişti. Tutuklu ve hükümlüler bunun kaldırılnıasmı istedi." İçişleri Bakanı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında yoğun eleştirilere hedef oldu Mafya Âkşener'i de zorluyor\NK\RA(Cumhuri>et Bürosu)- t>kı İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın ıstitasına neden olan "Susurluk kazası". Ağar'ın \enne atanan \enı İçişleri Bakanı Meral Akşener için de sorun halıne geldı. Göre\e başlamasının hemen ardından bakanlığı \e bağlı kuruîuşların biıtçe göriişiııelerine katılmak dtırumıında kalan Akşener. TBMM Plan\e Bütçe KonıisNonu ü\esi nııllet\ekillerinin. Susurluk'ta geçırdiği trafik kazasında şaşamını \ıtiren katliam saııığı ülkücü Abdullah Çatlı'nın de\ letle olan bağlantiMiıa yönelik sorularına yanıt \eremedi Bazı suç örgütlerinin de\ letle bağlantılı olduğuna ılişkin yorumlar için "asılsız \e boş iddia" değerlendırme>ı yapan ACşener'ın. "Son günlerde ferdi >önlendirmelerle oluşan organizesuçişlejen gruplarorta>a çıkarılmıştır" açıklanıasında bulunması dıkkat çektı. Komısvon üyelerınin. de\ let göre\ lilerinın ~maf>a** olarak adlandırılan organıze suç çeteleriyle ılişkıleri konusiındakı eleştirıleri üzerine açıklama yapmak zorıında kalan Akşener. "^ ürürlükte olan me\zuat çerçoesinde organize suçlarla mücadelede önenıli eksiklikler bulunmaktadır" sözlern le bu çetelerle nıücadeledekı başariMzlığı itırafetti. Ya/ılı bir ınetm okuşarak bilgi \eren Akşener. Susurluk kazasına ılişkin şu açıklamavı \apmakla \etindi: TürkiyeBüvük Millef ıMeclisi Plan ve Bütçe Konıis\otui iiyelerinin Susıırlukta me\dana gckn kazanın ardından yenideh gündeme gelen nıafya-devlet ilişkisi konusundaki eleşdrilerini scssizce dinle\en yeni İçişlerf Bakanı Meral Akşener, konuşmasında bu konuya değinmekten kacındı. (Fotoğraf: A A) "Ola^lar \e son trafik kazası ile gündeme gelen bazı soru işaretlerini de a\dınlatma\a. bu konularda cesaretle hareket etmeye kararlıyız. Herkes emin olsun ki. bu meseleler üzerine dira>etle gidilecek, sonuç açık ve doğru şekilde orta>a konularak kamuoyuna açıklanacaktır." Susurluk kazasıyla ortaşa çıkan olayların "öncesi \e sonrasının" incelenmesı \e gerekiyorsa soruşturulması için iki mülkiye başinüfettışının göreslendırıldiğini ifade eden Akşener. de\ letın kamu görevlılerınin adının karıştığı olavları araştımıa konusunda kararlı olduğunu dile getirırken ^öv le komıştıı "(994-96 MİIan itibamla. 6 emnivet müdürü. 2 emnijef amiri, 23 başkomiser, 13 komiser, 5 komiser \aniınıcısı. 294 polis nıemuru, 14 diğer göre\ li olmak üzere toplanı 357 personele Emni>etÖrgütü Disiplin Tüzüğü'ne göre nıeslekten >eva memurivetten men cezası verilmiştir." Silahlar jandarmada Akşener. kaza \erinde bulunan silah \e dığer eşyalann Susurluk Cumhurnet Başsavcılıöı tarafından X kasımda DSP'den Kazan'a türban uyansı.ANICARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP. Başbakan Necmettin Erbakan ııı talimatı doğrultusunda yargıda türbanlı yargıç \e savcılara izin verilmesi için çalısma başJatmayı planlayan Adalet Bakanı ŞevketKazan'ı uyardı. DSP Trabzon Millenekili Prof DT Hikmet Sami Türk. RP'li üyeierin sık bik "riirban zulmü" gerekçesiyle konuşma yapmaîan üzerine. "Bu konuda yönetmelik çıkarmadan önce türban konusunda on defa, yüz dela. hatta bin defa düşünmenizi öneriyorum*' dedi. Adaiet Bakanlığı'nın 1997 mali yılı bütçesinin görüşüldüğü plan- bütçe komisyonunda konuşan Hikmet Sami Türk. bayan yargıç ve savcılara başörtüsü ve türban izni \erilmesi durumunda asıl "türban zulmü"nün başTayacağrnı belirterek. "Böyte bir serbestlik sağlandığı /anıan. arka/anndaki siyasi güçlerden destek alacak olan türbanlılar, türbansıziara baskı yaptnaya başlartar. İlkenin birlik ve foüttiniüğü tşte o zanıan bozulur" dedi. Hikmet Sami Türk, şunlan söyledi: "Başörtüsü ve türban serbestisi sağlanırsa kamu yönetioiinde kılık ve kıyafet bütünliiğü bozulur. Jdtolojik teşhir aracı olarak kullanılmaya başlar. tnançfalar. inançsızlar üzerinde baskı kurnıava vönelir. Devlet dairelerinde inançlılar-inançsı/Jar ayrımı oiuşur. Türban \e başörtüsü örtenler, örtmeyenler üzerinde baskı ve şiddet uygulamaya başlar. Şu anda hiçbir sorun olmayan bir konuda, taşı ycrinden oynatmış oluru/, Türban ve başörtüsü, siyasi istismar konusu edilmeye başlar. Bayan devlet memurlannın başları açık oiması lazım. Aynca bu, Adaiet Bakanı'nın işi olmanıası gereken bir konudur. Başörtüsü ve türban konusu. dini sijasete alet etmek isteyen çevreler tarafından sık sık gündeme getirilmektedir. Son derece lıassas olan bu konuda, herhangi bir karar alnıadan önce on defa, yüz defa. hatta bin defa dûşünmeniz gerekir. Çünkü bu, siyasal istismara son derece açık bir konudur." Yaşar Kemal karşüaştırması Adaiet Bakanı Kazan, başörtüsü ve türban konusuna ideolojik bakıimasından rahatsız olduğunu belirtirken başörtüsü kullanma ıznini ünlü yazar Yaşar Kemal'm romanlanyla karşılaştırdı. Kazan, "Yaşar Kemal'in yazıiannda ideolojiye bakılmıyor da neden * bir hanımın başını örtmesine ideolojik bakılnoı'.' Yaşar Kemal de \azısını \azsın. isteyen başörtüsünü taksııı. istenıeyen takmasın"dedi. incelennıek üzere Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Laboratuvarfna gönderıldiğinı ıtadeettı. Açıklamasinda. kamu göre\ lilerınin de adlarının karıştığı. Adana'dakı silah ticaretı ola\ ı. Ömer Lütfü Topal'ın oldüriilmesı. \'ükseko\a çetesi. Sö\lemez çetesi. Te^fik Vğansov'un öldürülnıesi. Dı\arbakır"da 3'ü polis olan 7 kışılik çete olavı \e İzmır Torbah'da ortavı çıkarılan çete konusunda da bilgi \eren Akşener. bu tür olayların üstüne gıtmeye kararlı olduğunu ,sö\ledi. Akşener'in Topal cinavetine emnıyet göre\ lilerinın karışmadığını kesın bir dilleaçıklaması. henüz a>dınlatılmamiş olan bu cina>etin faıllerinın kimlığinin polis tarafından bılindıği şorumuna neden oldu. Akşener. Plan \e Bütçe Komisyonu'nun sabah toplantısında vaptığı konuşmada. terörle mücadele konusunda bilgi verdi. 1996 > ılının ılk 10 a\ ında 3 bin 700 adet terör niteliklı ola\ yaşandığını belırten Akşener. operasvonlar sonucunda 2 bin 523 teröristin öldürüldüğünü. 125 terörıstın yaralı olarak ele geçırildığını. 9 bin 859 milıtanın da gözaltına alındığını söy ledı. Akşener. avnı döneni ıçensınde güvenlik güçlerinin 55S şehıt verdiğıni \e bin 387 göre\linin de \aralandığını açıkladı. Akşener. 1996 yılı ekim a>ı sonuna kadar PKK bağlantılı 114 us ıişturucu ola> ının ortaya çıkarıldığını bıldirırken. bu ola\ larda 2 bin 229 kılo eroin. 13 bin 281 kilo esrar. 3 bin 305 kılo bazmorfin ve 2 bin 125 kılo hintkenevirinin ele geçirildığinı anlattı. İçişleri Bakanlıüı bütçesinin ele alındıgı TBMM Plan ve Bütçe Komısvonu'nda mılletvekillerı arasında ılginç tartışmalar da vaşandı. Komi>\onda vaptığı koııunıasında katliam sanığı Çatlı'vı sav unarak "Pırıl pınl bir çocuktu"diye konuşan DYPBoluMılletvekilı Necmi Hoşver. DSP Gazıantep Mılletvekılı Mustafa Yıldız tarafından eleştirıldi. Yıldız'a "Sizin bu sözlerinizi Apo bile söv lemez" dıye laf atan Hoşver. mafvanın medva ile ıçe içe olduğunu savunurken. "I5vılönce kadın pazariayan birisi şimdi Türkive"nin en büvük gazeteci$i olarak ortahkta dolaşıyor" suçlamasında bulundu. SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Başörtüsü. Türkiye'de laık an- ti-laik geriliminin temel unsurla- rından birisi haline getirildi. Ba- şörtüsünü takıp çeşitli devlet kuruluşlarının kapısına dayanan İslamcı kadınlar ve kızlar. biröz- gürlük kahramanı gibi yüreklere sesleniyorlar. imzalar topluyor- lar, gösterileryapıyorlar. özellik- le üniversitelerde eylemlerini yo- ğunlaştırıyorlar. Onlara göre; laik sistem ken- dilerine başörtüsü zulmü uygu- luyor. Başörtüsünü çıkarmaya zorlamak; Türkiye gibi zulmün her çeşidinin yaygın olduğu bir ülkede ne kadar zulüm sayılabi- lir, çok tartışmalı. işkencenın. yargısız infazların, faili meçhul cinayetlerin. her türlü düşünce açıklamasına karşı uygulanan yasakların sürüp gittiği bir ülke- de. başörtüsü yasağı hafif kalır. Zaten. bir iki yer hariç bu yasak tamamen delinmiş durumda. Zulmün her türüne karşı tepkiy- le kıyasia r s3k başörtüsü yasağı- na karşı yürutulen eylemler, di- ğerlennden daha çok ses geti- nyor; çünkü bu eylemin arkasın- Başörtüsü ve Kadın Özgürlüğü da örgütlü bir siyasi güç var. Başörtüsünü yasaklamayı anlamsız ve gereksiz buluyo- rum. Getirilen gerekçelerin de çok ikna edici olmadığını düşü- nüyorum. Herkes nasıl istiyorsa öylegiyinmeli. Bu yasak. yasak- layanların ne işine yarıyor bile- miyorum, ama anlamsız bir kamplaşmaya ve siyasi sömü- rüye neden oluyor. Islamcılar bu yolla güç topluyor. gençliğin ya- sağa karşı tepkisini kullanıyorlar. Bu yasak bir şekilde bitmeli. Ancak bu noktada bir başka so- run olduğunu da unutmamak gerek: Tutucu islamcı akımların en fazla yoğunlaştıkları nokta, kadını mümkün olduğu kadar gündelik yaşamdan uzak tut- mak. Dinsel gerilik, kadınların temel özgürlüklerini hedef alı- yor, Erkek hegemonyası ile top- lumsal gerilik arasında birebır bağlantı olduğu her deneyde bir kez daha kanıtlanıyor. En son Afganistan'da siyasi İslamcı geriliğin en çıplak uygu- laması, kadınlarasokağaçıkma yasağı koyması oldu. Bu yasak. şeriatla yönetildiği söylenen tüm ülkelerde başka kılıklarda sür- dürülüyor. Oralarda da islamcı- ların deyişiyle "başörtüsü tak- mazulmü" uygulanıyor. Başör- tüsü Islamiyetle doğan bir uy- gulama değil. islam öncesi Or- tadoğu'da birçok toplumda benzer uygulamalann olduğunu biliyoruz. Ayrıca geleneksel Ya- hudi inancında da kadınların ör- tünmesı savunuluyor. Bütün bu anlayışların teme- linde erkek egemen mantık ya- tıyor. Geleneksel toplumlarda kadının gündelik yaşamda rol oynaması ve etkili oiması herza- man çeşitli yollarla engellenmek istenir. Erkek egemenliğini sa- vunan anlayış. kadınları dövme hakkından. kadınların çal^şma- sının engellemesine kadar her alanda kadınları susturmayı ve eve kapatmayı hedefler. Başör- tüsü de bu bütünlük içinde bir anlam kazanıyor. Konya'daki "Türkiye'nin Gün- demi ve Darbe" toplantısında da başörtüsü yasağıyla ilgili bir soruya yukarıdaki anlayışım doğrultusunda bir cevap ver- dim. Toplantıya katılanların ya- rısına yakınını oluşturan islamcı kadınların bir kesimi. benim bu açıklamamdan rahatsız oldular. Örtünmenin erkek egemen bir anlayışı ifade ettiğini söylemem- den hoşlanmadılar. Bana yolla- nan bir notta şunlar yazılmıştı: "Siz bizım esarette olduğumu- zu düşünüyorsunuz. Ben de si- zin İslam olmadığınızı söylüyo- rum. Çünkü Kuran'ın tek bir ayetini inkâreden dinden çıkar." Bir başka notta ise bir İslamcı kadın şunlan söylüyordu: "Lüt- fen düşünen ve kendi kararlılı- ğıyla örtünen kadınlara böylesı ıthamlarda bulunmayın. Biz ki örtüyü vahyin bir ilkesi olarak benimsiyoruz. Sözün özü ne babalarımızı ne de kocalanmızı ilah edmiyoruz." Ben. örtünen kadınlara hiç bir ithamda bulunmuyorum. Örtün- menin arkasındaki temel anlayı- şı yorumlamaya ve netleştirme- ye gayret ediyorum. Örtünen kadınlar. bunun Allah'ın emri ol- duğunu söyleyerek kendilerini savunuyorlar. Bir başka islamcı kadın da örtünmeyi farklı yo- rumluyor ve başörtüsünün zo- runlu olmadığını bir başka top- lantıda bana anlatmak istiyor- du. Bence kadınlar, soruna kadın- ların sosyal yaşamdaki yeri. er- kek egemenliğinm hangi alan- larda yoğunlaştığı konusunda kafayı yorsalar, daha sağlıklı bir sonuca varabilirler. Örtünme binlerce yıldır neden savunulu- yordu diye, tarih kitaplarını, top- lumsal gelenekleri gözden ge- çirseler, örtünmenin çok daha eski tarıhlere uzandığını anlaya- bilirler. Bütün bunlara rağmen başlarını örtmek ısterlerse o da kendi bilecekleri bir ış. ne diye- bilirim. GLOBAL POLİTİKÜLTÜRİ ERGİIN YILDIZOĞLU j Soykıpım-Yeni Belgeler Yeni Suçlular "Polisguçlen tarafından, dün Slonim'deyapılan temizlik harekâtında 1153 Yahudi öldürüldü"... "Yönetimim altmdaki bölgede, temizlenen Yahu- dilerin sayısı 30.000 7 geçmiş bulunuyor" (18 Tem-' muz 1941)... "320 Numaralı Polis Bırliği, Kame- nesk-Podesk kenti yakınlarında 4200 Yahudi öl- dürdü" (27 Ağustos 1941)... Aynı polis birliği "2200 Yahudi'yi infaz etti" (31 Ağustos 1941). Rus Cep- hesi'ndeki iki Alman komutanı tarafından gönde-' rilen bu ve benzerı raporlar. yeni halka açılan bel-; gelerin arasında bulunuyor. (International Herald" Tribune, 11.11.96) .; ilk bakışta. bılgılerimıze yeni bir şey eklemiyor gir, bi görünen bu raporlarda. Yahudi Soykınmı'nın^ boyutlarını yeniden değerlendirmemize yol aça- cak ayrıntılar var. Bırincısı. bunlar ingilizler tarafın- dan çözülmüş gizli Alman haberleşmeleri. Ikincisi/ belgeler. söz konusu "temizlıklerin" olağan polis' bırliklerı tarafından yapıldığını söylüyor. Öyleyse soykırım bugüne kadar kabul edildiği gir bi. 1943'te değıl. çok daha önce başlamıştır; kur- banların sayısı 6 milyondan çok daha fazladır; In^ giltere ve ABD gibi ülkeler. soykırımı başından be~ ri bildıkleri halde. sessiz kalmışlardır; bu belgeler,' soykırıma sadece Nazı Partisı üyesi SS'lerin değil; çok sayıda "sıradan" polis ve asker gücünün de katıldığını ileri süren yeni görüşleri desteklemekte- dir. ileri kapitalist bir ülkede. en son teknolojiyle, en etkin yöntemlerle. sistematik bir şekilde bir ırkın or- tadan kaldırılmaya girişilmış oiması, "medeniyet" tarıhınde görülmemış bir kültürel ve ahlaki sarsın- tı yarattı. Bu sarsıntının neden ve nasıllarının, psikolojik olarak kavramak mümkün olmasa bile bir şekild© açıklanması gerekiyordu. Geçen yıla kadar ABD ve Avrupa'da (Almanya dahıl) hâkim resmi görüşe gö-< re, soykırımı. Nazi Partisi ve bırkaç manyak gerçeK- leştirmıştı. Bu sene başında yayımlanan Hitlerin Gönüllü Cellatları (D. J.Gothagen. 1996) isimli ça- lışma. bu açıklamayı. hem de çok geniş bir belge- ler sunarak sorguladr Yahudi soykırımına. Nazi Partisı dışındakı polis ve asker örgütleri, emekü derneklerinın üyeleri vb. yanı çok sayıda sıradan Al- man. hıçbır zorlamaya gerek kalmadan, bu soykn rıma kendi ıradeleriyle katılmışlardır. Sonuç: Suç, belli bir ırksal ve kültürel şekillenmenin ürünü olan Almanların tümüne aittir. Son açıklanan belgelerle de desteklenir gibi gö- rünen bu çarpıcı görüşün üç büyük zaafı var. Bi- rincisi. suçu Almanların tümüne yükleyerek Nazi Partisi'nin ve faşist devletin özgünlüğünü ve dola- yısıyla rolünü ortadan kaldırıyor. ikıncisi, bu çalış- ma. Yahudi düşmanlığına karşı kararlı bir direniş göstermiş SPD'yi ve Alman Komünist Partisi gibi seçimlerde. sırasıyla 9 milyon ve 3 milyon oy almıg olan güçleri önemsemiyor. Üçüncüsü, soykırımı bir ırka ve kültüre aıt, çok özgün bir durum olarak tes»' pıt ederek Almanların dışında hemen herkesi, ged lışmelerı başından beri bilip de susanlar da dahil, aklıyor. Bu arada. kapitalizm ile faşızm ve soykırım ara- sındaki ilişki zincirı kırılıyor. Hitler'i finanse etmiş olan Alman büyük sermayesi de denklemin dışınâ çıkıveriyor. Nihayet bu soykırımın başka bir yerde, tekrar olup olabilemeyeceği gibi bir soruyu da gündem-' den çıkarıyor. Halbuki. günümüzde bile, ırk ve milliyet temeli- ne dayalı etnık temizlik olayının birçok örneği ile karşı karşıya değil mıyız? Norman Eliasin Almanlar (1961. 1995) isimli çalışmasıysa soykırımla ilgili bir başka açıklama sunuyor. Elıas açıklamasını Almanya'da modern devletin ortaya çıkması ve gelişmesi sürecine, bu- nun I. DünyaSavaşı'ndan sonra içinedüştüğü krv zin tarihine dayandırıyor. ; Elias'ın çalışmasında, bu siyasi ve kültürel kriz sı- rasında faşizmin devreye girmesi ve imparatorluk ülküsünün canlandırılması ile başlayan sürecin içirK de tüm potansiyel düşmanlann. dolayısıyla etnik azınlıkların da tasfiyesi ve soykırım da çok daha gerçekçi bir açıklamaya kavuşuyor. Elias. soykırıma yol açan sürecin birçok özellik-; lerinin. başka toplumlarda da kolaylıkla görülebij leceğine dıkkatı çekerek bırde uyarıda bulunuyor: Tekrar olabilir! Elias'ın açıklaması. dikkati kapitalist devletin ve egemen ideolojinin krizıne bağlamaya yardımcı ol- duğu için çok daha doğru ve o ölçüde de verirplı biryaklaşım. Elias'ın bıraktığı yerden "Pekı, Almanya'da, oza- man. devletin ve egemen ideolojinin bu krizine ne yol açtı" sorusunu sorarak devam ettiğimizde de denklemin ıçıne ekonomıyı. dolayısı ile sermaye bırikim sürecini. sınıflararası ilışkileri sokarak daha bütünsel bir resme ulaşma şansını elde ediyoruzJ Soykırımı böyle daha geniş bir bağlamda, kapita- lizmın tarihi içinde bir yere oturtmaya başlayınca da ABD ve ingiltere gibi diğer devletlerin bu suç-j ları başından beri bılmelerine rağmen susmayı ter- cih etmış olmalarının nedenlerini de anlamaya baf- layabilirız sanırım. ' Çatlı'nın arkadaşı canpolat 'Ülkücüyüm demeye utanır hale geldik' MSLFOZkAN ANKAR.A-Büvük Bır- lık Partisı (BBP) k'anadın- da >er alan ülkücülerın bağlı olduğu Avrupa Ni- zanı-ı Âleın Federasvo- nu'ııun Başkanı Zülfü Canpolat. son dönemde "ülkücü vematŞa"sözcük- lerının birlikte anılmasın- dan duvdıığu rahat^ızlığı dile gctırerek "Bu. çokkö- tü bir şev. tlkücüvüm de- mekten utanır hale geldik" dedı. Amıpa'dakı \izâmı Alem Ocaklarfnın bağlı bulunduğu federasvonun ba^kanı Canpolat. Susur- luk vakınljnnda mevdana gelen \e lialıçelıevler kat- lıanıı zaıılısi ülküeü \IK1UI- lah Çatlı ile Lmnıvet Mü- dür Yardınıc^ı Hüsevin Kocadağ'ın ölümüne ne- den olan kaza sonrasında- kı gelişnıeler konusunda^ Cumhurivet'ın sorularını vanıtladı. l\ "Olavlan ve hareketleri , tasvipetnıenin mümkün ol- \ madığını" belirten Canpo- lat. "Bövle bir şev varsa.' devlet bunları çıkanp tc- mizlemelidir. Htpimizin öz- lemi temiz bir dev let temiz bir toplunı. Her şev kanunun. adale- n'n ö'nünde vapılmalıdır. Adaletin önünde değil de gizli vapılan şevler. hem dev let için hem de halkımız için zararlı şevler. Örnekle- rini birtakım ülkelerdegör- dük. İç savaşlara, çanşma- lara kadai' durumu sürük- levebilir. Onun için bu ko-1' nu> u tas\ ip ehnivoruz" di-'J vekonuşttı. -Î
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear