23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
"2 ^ 7 •Multimedia '96 • Uygulamalar • Ürünler /BIOSTJHÖrCB / ATARIABI Chip, bu sim- genin sizin için ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. Amacınız, bilgisayarınızda en uygun programları kullanıp başa- r rıh sonuçlara ulaşmaksa, Chip'i elinizden bırakamaya- caksınız. Chip Türkiye'nin en ye- ni bilgisayar dergisi. Derginiz Chip'te bilgisayar dünya- sındaki en son teknolojik gelişme- ler, piyasaya çıkmış ve çıkacak olan ürünlerin tanıtımı, yazıhm-dona- nım konularında detayh bilgiler, In- ternet, on-line, netsurfing hakkında araştırmalar, sık karşılaşılan prob- lemlerin çözü-mü, testler, haberler, araştırma ve kitap tanıtım yazıları, oyun ye bulmacalar yer alacak. Chip, bilgisayara yeni başlayanlardan profesyonellere kadar geniş bir kitleye seslene- cek. Uzmanlar tarafmdan hazırlanacak özel sayılarda çeşitli konular ele ahnacak. Türkiye Chip'i okuyacak, Chip'i konuşacak. Multimedia INTERNET• Yenı Başlayantar içm Rehber • Intamst Sokakiannda Yok Yok< ftem de h VOGEL CUMHURİYET SAYFA EKONOMI SPK Başkanı Karacan, önlerinde yeni bir sayfa açıldığını söyledi 'ÇEAŞ'ı bırakmayacağız' • Karacan, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada "ÇEAŞ'ta bizim için yeni bir sayfa açıldı. Hiçbir şey bitmedi" dedi. ESRA YENER ANKARA -Sermaye Pıya- sası Kurulu Başkanı Âliîhsan Karacan, yönetımı yeniden Uzanlar'ın eline geçen Çuku- rova EiektrikA.Ş'de(ÇEAŞ) küçük tasarrufçulann korun- ması için mücadeleyi sürdü- receklennı söyledı. Karacan, "ÇEAŞ'ta bbdm k;in yeni bir sayfa açıkk Hiç birşey bitme- di. Bu işin peşini bırakmaya- cagtz" dedı. Karacan, öncekı gün yapı- lan genel kurulun ıptali ıçın Ankara'da idari yargıda dava açıldığını anımsatarak. "Ön- ceyargınınvereceği karan bek- lej'ecegjz" dedı. Uzanlar'ın ÇEAŞ'tan kendı ıştıraklenne usulsüz yollarla aktardığı 7.6 tnlyon lıranın küçük tasarruf- çunun hakkı olduğuna dikkat çeken Karacan, "Küçük tasar- rufçuyu korumak için elimiz- den geieni yapacağız" dedı. SPK'ye, halka açık şırketle- nn yönetimıne gerektığınde el kayma yetkısı tanıyan karar- namenin Anayasa Mahkeme- sı'nce iptal edildığinı ve 24 marta kadar geçıcı olarak yü- rürlükte olduğunu anımsatan Karacan, şöylekonu$tu: "Ka- ramamemizgeçiciolduğu için yönetimeyeniden cl kıp. up ko- yama\acağunızı ilgili mercile- redaıiışacağız. Ancaköncelik- leidari ınahkernedekiyargıka- rannın sonucunu bekievece- ğiz. SPK'de hiçbir şey kapah kapılarardında vapılırıamak- tadır. Herşey hiçbir çıkar gü- dülmeden küçük tasarrufçu- nun korunması için kamuoyu- na açık yapılmaktadır. Kimse SPK için 'gerekenlen yapma- dı' diyemez." Karacan, istifa ıddialannı şöyle vanıtladı: "Ben görevi- m iyapam Mücadeiemede de- vam edeceğim. İstifa etmeyi düşünmüyorum.ÇEAŞ'taya- şananlann ardından istifa et- meyi düşünecek siyasttçiler vebürokratlararasındaen son ben gelirim." YORUM OZTİN AKGÜÇ İşçiler Uzanlar'a öfke şaçtı SAMİH AZMİ EZER ADANA-ÇEAŞ çalışanlan, şırketın yeniden Uzanlar'a venlmesını prolesto ettiler. Şırket gırişinde toplanan işçiler; UzanJaraleyhindesloganlarattılar. SPK, ise ticaret mahkemesını çıfte standar- tuygulamakla suçladı. ÇEAŞ'ın yeniden Uzanegemenligine gırmesının kesınleşmesının ardından yüzlerce işçi, eylemı dün de sürdürdü. Öğ- le saatlerine doğru ıki otobüs dolusu çe- vik kuvvetin çevrede güvenlik önlemi almasıyla gergın bir bekleyış başladı. 12.00 sıralannda Uzanlardönemi müdür yardımcılanndan Sait Erbil ve Mahir Gönenbaba'nın, bazı arkadaşlanylaşır- kete gelmesi, havayı ıyice kızıştırdı. Ge- lenler, polis kordonuyla ıçeri girebildi. tşçilerkapı önündeeylemlennı sürdü- rürken Tes-jş Sendıkası 2 Nolu Şube Başkanı AüÖrk veyönetıciler, görüşme yapmak iizere genel müdürlük binasına girdıler. Bir süre sonra dışan çıkan Örk, işçilere yaptığı çıklamada,*Gelenler me- mur. Veni yönetûn kurulu kapalı kapılar ardında ta>izJer vermeye gelmedik. On- lara şartianmifl bildirdik. Veni girenler, 3 kasımdan sonra girenk'r de dahil, kap- sam içi. kapsam dışı personeiin kılına do- kunulmayacak. Birinci şar&mız bu. tkin- ci şartımız. stndikavla ve kapsam dışı personelleyapılan sözleşmelere harfiyen uv ulacak. Ayın üçünde maa^lar cepte olacak. Bunlan protokoie bağlayacağız. Ama biam nsû protokoiümüz buradaki toplumladır, sizİedir." M e d y a y a t e p k i C u n ı h ı ı r i y e t ' e ş ç Ş ş çileri, Uzanlar kadar medyaya da öfke kusrular. fşçikr haberlerine genişyer ver- diği için Cumhuriyet gazctcsine alkışlaıia tezahürai >aptılar. Bu arada, Sendika Şube Başkanı Ali Örk, ÇEAŞ'taki gelişmeJere yeterince yer vermeyen >azıb ve görsel vayuı organlannı eleştirdi. Örk, "Van Göİü canavan medyada birinci &ay- falarda yazılırken 500 adam yiyen ÇEAŞ canavan yer almadı. Cumhuriyet, ilk günden beri tüm geJişmeleri en doğru şekikJe .\ansitti" dedi. Uzanlar'ın yönetımde bulunduğu dö- nemde gündeme getirilen uygulamalar, ÇEAŞ çalışanlan arasında bu gruba yö- nelik büyük bir tepkıye yol açtı. Toplu iş sözleşmesının ımzalanması uzun sü- re engellenir ve geciktinlırken ücretler ödenmedı ya da geç ödendi. Bu dönem- de şırkette çeşitli kademelerde 539 kişi- nin ışten atıldığı belırlendi. Bu arada, SPK, Adana Aslıye Ticaret Mahkemesı "nin, kararlannda çıfte stan- dart uyguladığını savladı. Konuyla ılgı- Iı açıklamada, ticaret mahkemesinin 23 ocakta SPK ve ÇEAŞ tarafmdan açılan Istanbul'daki genel kurulun ıptali ile ıl- gilı davalan reddettıgi anımsatıldı. Yeni TOBB Başkanı Fuat Miras, 1995'i değerlendirdi 4 £konomik istikrar sağlanamadı'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Türkjye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Baş- kanı Fuat Miras 5 Nisan is- tikrar öntemlennin başanyla uygulanmadığını belirterek, " 1995yıluıda da ekonomikis- tikrar sağlanamanuştır n de- di. }ç borç slokunun ekonomi- de enflasyonist baskı yarat- tığına dikkat çeken Miras. "Ancak,konsoGdasytMi, mone- • TOBB'ye bağlı oda ve borsalann başkanlan ile yapılan toplantının açılışında konuşan Fuat Miras, ekonomide istikrann sağlanması için hedeflenen yapısal önleralerin uygulamaya geçirilemediğini söyledi. tizasyon gibi önkrnkr, güven sarsar ve enflasyonist baskı yarahr" dedi. TOBB'ye bağlı oda ve bor- sa başkanlannın dün yaptığı toplantının açılışında konu- şan Miras, hedeflenen yapı- sal önlemlerin uygulamaya geçirilemediğini söyledi. 24 Aralık'ta yapılan erken se- çimlerin de ekonomiyi olum- suz etkilediğini belirten Mi- ras, özelleştirme. sosyal gü- venlik sisteminin yeniden ya- TGSD'nin, "parlamenterlere çağnsı" yankı uyandırdı Siyasetçilere de giydirdiler Ekonomi Ser>isi - Türki- ye Giyim Sanayıcilen Der- neğı'nin (TGSD) yeni yö- netimınde Anadolu'daki sa- nayiciler ağırlık kazandı. Eskişehir'den Denizli'ye kadar pekçok merkezde te- sis sahibi olan üyelerin oluş- turduğu yönetim kurulu, Tu- ran Sarıgülle'yi yönetim kurulu başkanlıgına getirdi. TGSD'nin siyasileri uz- laşma uyansmda bulunduk- lan "Pariamenterlere Çağ- n" metninin yankılan sür- dü. TGSD'nin yayın organı Mesaj Dergısi'nde de yer alan çagn metninde, dünya- da 200 bın perakende satış noktasmda yeraian ve 5 mıl- yar dolarla Türkiye'nin ih- racatının yüzde 27'sini kar- şılayan. 1 milyon çalışana sahip 400 orta ve 4 bin kü- çük ölçeklı işletme adma si- yasilere "Toplumun geri- sinde kalmayın" uyansıy- la birlikte, sorunlann çözü- mü için seferberhk çağnsı yapıldı. pılandınlması önlemlerinın uygulamaya geçmesini istedi. Ithalatın geçen yıl 1994 yı- lına göre yüzde 50 oranında artarak 32 milyardolara ulaş.- tığını belirten Miras, ihracaf- taki artışın yüzde 22 düzeyin- dekaldığımbildirdı. 1995so- nu itibanyla 10 mılyar dola- rlık açıgı beklendigini belir- ten Miras, bunun turizm ve işçi gelirleri ile bavul ticareti nedeniyle azaldığını söyledi. Kamunun açıklan nedeniy- le enflasyonist baskının önü- ne geçılemedığını vurgulayan Miras, "Bu açıklar iç borç- lanmayı ve para arzını artür- maktadır" dedi. Bütçe açığımn 1995 yılın- da 300 trilyon lira düzeyinde gerçekleştiğını belirten Mi- ras, bütçe harcamalannın yüz- de 31 "ınin iç ve dış borç öde- melerinegıttiğıni söyledi. Mi- ras." Bazı kişiler iç borçlann monetizavvonunu teklifeünek- tedir. Bö\ le bir tedbir enflas- yonu büyük ölçüde arttıra- rak,ekonomimizi tahripeder" dedi. Miras, "Türkiye mutia- ka yapısal değişim tedbirieri- ni hızlı biçimde uygulamaya koymak zorundadır" dedi. Ortak Yönetim Seçeneklepi Türkiye-Cumhuriyeti'nin 52. hükümetinin kuruluşu öncesinde çeşitli ortak yönetim (koalisyon) seçenek- leri araştınlmakta vetartışılmaktadır. Türkıye'deki ege- men çevreler, Türkiye'yi kendi güdümünde gören dış odaklar, çeşitli örgütleri, yayın organlan, yazarian, yo- rumcuları ve sözcüleri ile Sayın Çiller başkanlığında bir hükümet modelini veya seçeneğini, geniş kitlele- rin isteği olarak önermekte, hatta dayatmaktadıriar. Sayın Çiller başkanlığında CHP destekli veya or- taklı bir ANAYOL hükümeti, egemen iç ve dış güçler açısından, diğer ortak yönetim seçeneklerine göre ken- di çıkarlanna en uygun model olarak görülmektedir. DYP artı ANAP milletvekili sayısının sait çoğunluk için yetersiz olmasının yanı sıra olası milletvekili ka- yıplan nedeniyle ortak yönetimde tezgen (katalizatör) olarak da bir sol partinin katılması, en azından des- tek vermesi gerekli oluyor. ÇHP'nin daha önce SHP'nin geçmiş ortak yönetimferüe sergilediği uysal, hatta boyun eğici tutum, CHP'nin böyle bir modelde yeg- lenmesine yol açıyor. Ayrıca ortak yönetimin ülke ça- pında oy oranının yüzde 50.0 dolayında yükselecek olması, sol veya böyle nitelenen bir partinin oluşum içinde yer almasının dışanya karşı yaratacağı görün- tü de modeli daha çekici kılıyor. Böyle bir model ya- şama geçirilebildiği takdirde, ızlenen iç ve dış politi- kalarda belirgin bir değişiklik olmayacağı gibi, statü- ko da daha güçlendirilmiş olacaktır. Bazı iç ve dış çevrelerin kendi açılanndan en uy- gun gördükleri CHP destekli veya ortaklı ANAYOL for- mülü veya modelınin uygulamaya konulması, bazı engellerle karşılaşmaktadır. Bu engellerin başında Sayın Çiller'in başbakanlığını içe sındirebilmek gel- mektedir. Sayın Mesırt Yılmaz başta olmak üzere, ANAP'lı milletvekillerınin en azından bir bölümünün Sayın Çiller'in başbakanlığını içlerine sindirmeleri zor gözükmektedir. Parasal destekli bağımlı medyanın çizmeye çalış- tığı pembe tablolara karşın Sayın Çiller'in herhangi bir konuda belirli bir başansı yoktur. Sadece günümüz- de "Dün dündür; bugün bugündür", "Kendim için bir şey istiyorsam namerdim " gibi sloganlarla da süsle- nen Makyavelist pplitika ve uygulamalardan iyi örnek- ler veımektedir; kişisel tutku ve hesapları, parti, hat- ta ülke çıkarlanna üstün gelmektedir. CHP'nin, şu veya bu şekilde ANAYOL modeli için- de yer alması, birkaç sandalye uğruna, partinin hız- la yüzde 10 sınınnın da altına düşmesine yol açacak bir tutumdur. CHP, böyle bir davranış içine girerse ba- zı yazarJardan, bağımlı medyadan "bravo" alır, ama misyonunu da kişiliğini de varoluş nedenini de tümüy- le yitirir. CHP, devrimcı nıteliğıni, Atatürk'ün idealle- rini yaşama geçirecek bir parti olma işlevini yitirme- melidir. Kaldı ki, ANAYOL modelinin en iyi çözüm ol- duğu, sadece belirli kesimlerin savlandır. 1980 son- rasında 12 Eylül yönetiminin yarattığı boşluktan ya- rarlanarak Türkiye'yi yöneten bu ikı parti, yaşanan ve kabaran sorunlann da başlıca sorumlulandır. Geçmiş- te neler yaptılarsa Ismet Paşa'nın ünlü deyişiyle ge- lecekte de benzerlerini yapacaklardır. Bazı çevreler, Sayın Necmettin Erbakan'ın baş- bakanlığına, Refah Partisi'nin katılacağı ortak yöne- time sıcak bakmamaktadırlar. Bu karşı çıkış, laikliği benimsemiş, Atatürkçülüğü özümsemiş kesimlerden çok, belirli çıkarlann peşinde olanlardan gelmektedir. Eğer laik Türkiye Cumhuriyeti, Sayın Erbakan'ın baş- bakan olması ile Refah Partisi'nin ortak yönetime ka- tılması ile yıkılacaksa sağlıklı temellere dayanmıyor demektir. Kaldı ki, Refah Partisi, 1973-1980 dönemin- de sürekli olarak Milli Selamet Partisi adı altında giz- li veya açık bir şekilde ortak yönetime katılmıştır. Uz- laşmadan, oydaşmadan çok söz edildiği bir dönem- de, son seçimde en çok oyu almış olan Refah Parti- si'ni, ortak yönetimden dışlamaya çalışmanın da doğ- ru olmadığı kanısındayım. Bir parti, esas olarak ikti- darda denenir; muhalefette parti denenecek ise Sa- yın Çiller yönetiminde DYP'nin denenmesi daha uy- gun ofur; çünkü Sayın Çiller, iktidarda denenmiştir. ANAP, Refah Partisi ile veya DYP ile ortak yönetim kursa da muhalefette kalsa da bir ayrışmaya uğraya- caktır. Bir parti, çok değişik görüşleri uzun süre bün- yesinde barındıramaz. 1991 -1995 döneminde başa- nsız bir DYP-SHP (sonra CHP) ortak yönetımine kar- şın ANAP, bir muhatefet partisi olarak oy yitirmiştir. DYP başanlı olsaydı, bu aynşma, çok önce gerçek- teşirdi. Günümüz koşullannda, iç ve dış destekJere kar- şın, en zor durumdaki politikacı Sayın Çiller, zor du- rumda kalan parti ise ANAP'tır. Var olma veya yok ol- ma savaşımı vermektedirler. Çıkar çevrelerinin dayattıklan ANAYOL modeli dı- şında da ortak yönetim seçenekleri vardır. TC'yi 73 yılda 51 değişik hükümet yönetmiştir. ANAYOL dışın- daki bir 52. hükümet, herhalde Türkiye Cumhuriye- ti'nin sonu olmayacaktır. ÇIFTÇINEV DOSTU SADULLAH USUMI Ozelleştirme kafası, ekmeğe zam getirdiBuğdaya ve ekmeğe arka arkaya gelen zamlar, bazı gerçekleri su yüzüne çıkardı. En azından Çi'ter'ın kafasındaki özelleş- tirme modelinin Türk halkı için gelecekte nasıl büyük bir tehlike oluşturacağı anla- şıldı. Üstelik, bunu tespit etmek için çok araş- tırma yapmaya gerek yok... Günlük gaze- teleri bile okumak yeterli... Gazetelerimi- zin çoğunda günlerden beri, Istanbul'da ve Ankara'da ekmeğe yapılan zamlar eleşti- riliyor ve bunun sorumlusu olarak da fırın- cılargösteriliyor!.. Gene aynı gazetelerde Istanbul'daki be- lediyelere bağlı Halk Ekmekfabrikalannın, diğer fınnlardan 5 bın lira daha ucuza ek- rrtek sattığı ve bu nedenle fabrika büfele- rinin önünde bınlerce ınsanın uzun kuyruk- lar pluşturduğu ıleri surülüyor!.. Özel fırınlarda 250 gram ekmek 13 bin lira... Aynı ağırlıktaki ekmek, belediyelere ait fabrika büfelerinde 8 bin lira... Aradaki fark, bir tek ekmekte 5 bın lira. Günde 5 ekmek, hatta 10 ekmek alan aileler var. Dar gelirli bir ailenin, her gün kesesinden 30 ila 40 bin lira fark verebilmesi mümkün değil... Ya kirasını veremeyecek ya başka gıda maddesı alamayacak veya aç kala- cak... Aç kalmamak için de gerekirse ça- lacak.L. Halkımız da zaten yasadışı yollara baş- vurmamak ve şerefini koruyabilmek için Halk Ekmek fabrikasının büfeleri önünde saatierce kuyrukta beklemeyi göze alıyori. Demek ki ortada önemli bir yanlışlık var. Buğday üreticiden çok ucuz fiyatlaria sa- tın alındığı halde halkımız, ekmeği pahalı yemek zorunda kalıyor... Halkımız ve ga- zeteler bu nedenle fınncılara ve buğday stokçulanna ateş püskürüyor... Ama, eleş- tiriler ve olayfar dikkaüe incelenirse zam fur- yasına konulan teşhiste bir eksiklik oldu- ğu ortayaçıkıyor!.. Mafya gibi örgütlenerek ucuz ekmek sa- tanlan sindiren fırıncılar, topladığı buğday- lan iki kat fiyatla satan stokçu tüccar el- bette eleştırilecektir... Yönetim kadroları- nın bu soyguna müdahale etmeleri elbet- teistenecektir...Bunlardoğal olarak yapıl- malıdırda!.. Ancak, olaya gerçekçi teşhis koyma- dıkça, asıl suçlu ve suçlular ortaya çıkanl- madıkça buğday ve ekmek zamlan sürüp gidecektir... Halkımızın soyulmasına neden olan bi- rinci derecede suçlu "özelleştimre hareke- ti" ve "özelleştirmekafası"dır. Bu suçların failleri de Turgut Özal ile Tansu Çiller'dir. Özal ve Çiller yıllarca "özelleştirme" ve "serbest pazar eko- nomisi"n\ ağızların- dan düşürmedi- ler.Özal rahmete ka- vuştu, ama Çiller ay- nı görüşleri savunma- ya devam ediyor... Ni- tekim, Çiller yıllarca, özelleştirmenin bir re- kabet ortamı yarata- cağını ve ardından da Türkiye'ye büyük bir ucuzJuk geleceğini id- dia etti... Ancak, geçen za- man içinde Çiller'in söylediklerinin tam tersi oldu. Satılan KlT'lerın ardından geniş halk kitleleri zarar gordü. SEK özelleştiril- di, üreticinin 18 bin liraya sattığı süt 11 ıla 12 bin liraya düştü. Buna karşılık market ve bakkallarda süt ürünlerinin fıyatları yük- seldî. Et ve Balık Kurumu satıldı. Et fiyat- lan üreticinin elinden çıkarken ucuzladı, market ve kasaplarda ise yükseldı... Yem Sanayii satıldı, yem fiyatları birkaç ay için- de iki katına çıktı... Toprak Mahsulleri Ofisi henüz özelleşti- rilemedi, amaözelleştirilmekten beteredil- di... Görev yapması engellendi. Şımdiye ka- dar görülmemiş, duyulmamış olaylar ya- şandı. Turkiye'de buğday hasadı mayıs ayında başladığı halde tabanfiyatlartem- muz ayında açıklandı. TMO'ya alım yetki- si veren hükümet kararnamesi ağustos ayında yayımlanabildi. Tabii, bu arada eli- ni çabuk tutan tüccar, üreticilerin elindeki buğdaylann tamamına yakınını iki ay için- de topladı. TMO da alacak mal bulama- dı!... Eğer hasat döneminde TMO, geçmiş yıllarda olduğu gibi 3 veya 4 milyon ton buğ- day alabilseydi bugün ne buğday zammı ne de ekmek zammı tartışılırdı. Çok olsa ekmeğe yapılacak bir veya iki bin lira zam ile mesele kapanırdı. Zi- ra ofis, kış aylannda de- ğirmencilere belli bir fryat üzerinden buğday sata- rak piyasalarda denge oluştururdu. Değinmenci de fınncı da ağzını aça- mazdı!... Fınncılar buna rağmen zam yapmaktadireniyor- larsa belediyelere 5 ek- mek fabrikası daha kur- durdun mu mesele kö- künden halledilirdi... Adı ister belediye işletmesi, ister KİT olsun... Halka ekmeği 5 bin lira daha ucuza verdirebilecek bu harekete kim kar- şı çıkabilirdi... Işte... Devlet burada gerekli... KlTlerin faydası da bu... Özellikle tanmsal KtTler, hem üreteni hem tüketeni koruyabiliyor. KlT'ler aradan çıkarıldığı zaman üç beş tüccar, aralannda anlaşarak milyonlarca üreticiyi, milyonlarca tüketiciyi soyabili- yor!... 1980 darbesinin amacı da buydu. 5 ge- neral zaman içinde gitti, ama yerlerini ay- nı amacı paylaşan sivillere bıraktı. Bu gö- rüşlere en acımasız biçimde sahip çıkan da Tansu Çiller oldu. Öylesine bir özelleş- tirme modası estirdi ki özelleştirmeden en büyük kazığı yiyecekler bile "Ya olacak ya da olacak" diye tutturdu!... Özal ve Çiller, yıllarca, "Batılı ülkelenn n/ç- birinde devlet ticaret yapmıyor. Biz de KİT'leri satacağız" gibi sözlerle görüşleri- ni halka onaylatmaya çalıştılar. Batılı ülkelerde devletin ticaret hayatın- dan kaçındığı doğrudur. Ama benzemeye çalıştığımız hangi çağdaş ülke, üreticisini ve tüketicisini bizdeki gibi özel sektörün in- safına terk etmiştir! Hangi çağdaş ülke, üreticisini ve tüketicisini korumasız bırak- mıştır!.. • Batı'da böyle bir ülke var mıdır? Tansu Çiller bir tek örnek verebilir mi? Çağdaş ülkelerde üreticiler de tüketici- lerde kooperatiflerle donatılmıştır. Ciddi ya- salaria koruma altına alınmıştır. Devletler, üreticiyi ve tüketiciyi özel sektöre karşı ko- ruyacak tüm önlemleri aldıktan sonra tica- ret hayatından çekilmiştir. Gene de dene- timleri elden bırakmamışlardır. Özal ve Çiller ise bu altyapıyı kurmadan KÎTIeri satışa çıkarmışlardır. Ustelik, sata- madıklannı da görev yapamaz hale getir- mişlerdir. Böylece piyasalarda bir boşluk meydana gelmiştir. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Batılı ülkelerde olduğu gibi, üreticiyi ve tüketici- yi koruyacak ekonomik yapılaşmayı ta- mamlamadan, yasal önlemleri almadan tanmsal KİT'leri özelleştirmek veya görev yapamaz hale getirmek "soygun düze- ni"ne zemin hazırlamaktır!... SEK, Et ve Balık Kurumu ve Yem Sana- yii'nde bu soygun düzenini tanıdık... Şım- dı TMO'nun görev yapamaz hale getırilme- si ile bir daha yaşıyoruz... Fakir ve dar ge- lirli milyonlarca insanımızın en temel gıda maddesi olan buğdaya ve ekmeğe gelen haksız zamlar sürüp gidiyor!... Peki, bu yaşadıklarımız soygun düzeni değilse nedir? Başbakan Çiller bir açıkla- ma yapabilir mi?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear