22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 1996 CUMA 14 KULTUR Duke Robillard ve John Hammond'm ortak tumesinde ilk durak bu akşam Ankara Saklıkent'te Ild beyaz hhıes ııstası Türidye'de EYÜPİBLAĞ Son iki yıl içinde, ülkemizde iki beyaz bluescuyu izlemiştik. 1994'te DukeRo- billard'ı ve 95'te de John Hammond'ı. Kendi adıma, Duke Robillard'ın CRR'deki, John Hammond'm ise Açık- hava Tiyatrosu'ndaki konserlerini hâlâ unutamadım. Duke'ün birbirinden fark- lı tarzlar üzerindeki olağanüstü gitar hâ- kimiyetine ve tekniğine gözlerimle de tanık olma fırsatını bulmuşrum. John Hammond'ın Açıkhava Tiyatro- su'ndaki konserinin, yerleştirme yanlış- Iığı yüzünden yanlış idrak edildiğini dü- şünüyorum. Buna rağmen, kulaklanma bile inanamadığım bir konser perfor- mansı göstermişti bu beyaz Delta blues- cu. Tamamını iyi bildiğim orijinal Delta blues parçalannı büyük birenerji ve yo- ğunlukta çok iyi yorumlamıştı. John Hammond. lşte bu iki beyaz blues ustası bu kez or- tak bir turneyle ülkemizde dört konser verecekler. Benim için, insanın kafasını allak bullak eden karmakanşık müzik dünyasında bazı şeylerin hâlâ saf ve ka- tıksız kalabildiklerini görmek çok sevin- dirici. En son albümü "Found Tnıe Love'" henüz çıkmadı ve ülkemize de gelmedi, ama bu çalışmada da sanatçının aynı ba- şansını tekrarladığına eminim. 1942'de Nevv York City'de John Paul Hammond adıyla doğan sanatçı Billie Hoüday, Bob Dylan, Bruce Springsteen ve pek çoklannın keşfedilmesinde ya da gelişimlerinde büyük katkısı bulunan ba- bası John Henry Hammond'la birlikte müziğe yakın ilgi duymuş. Bu arada. bir- likte geçirdikleri zamanlarda babasının olağanüstü plak koleksıyonuna girmiş ve babasıyla birlikte dev sanatçılann stüdyo çalışmalanna tanık olmuş. Daha çok öğrenmek isteyen merakn Hammond'ın blues'a olan ilgisi erken yaşlarda başlamış. "12-13 yaşlanmday- ken, Josh Whita, Sonny Terry ve Brow- nie McGhee, John Lee Hooker ve Hovv- lin VVblf gibi Muescuian diniemeye baş- lanuşöm." Asıl ilgisi ise en saf haliyle Delta blues'du. Hammond, solo akusrik country blues sanatçılannın yoğunlu- ğuyla sarhoş gibi olmuştu. En önemli an ise John, 1958 yılında babasının kolek- siyonundaki RobertJohnson'ın 78'likle- rinden birkaçını dinleyince gerçekleşti. "Aklımı başundan akh. 16 yaşındaydım ve o zamanlar gitar bile çalamryordum." John Lee Hooker'la birlikte sayısız kez aynı sahneyi paylaşh. Bunun yanı sı- ra, Hooker'ın "Mr Lucky" ve "Boom Boom" albümlerinde yer aldı. Hooker ise Hammond'ın "Got Love If You VVânt" albümüne katıldı. Y aşayan en önemli blues ve ve blues/rock gitarcılanndan biri olarak kabul edilen Duke Robillard ve beyaz blues'un önemli ismi John Hammond, ülkemizdeki Ankara Saklıkent, Istanbul CRR Konser Salonu ve Bursa Tayyare Kültür Merkezi'ndeki konserlerinin üçüncü bölümünde aynı sahneyi paylaşacaklar. Onunla birlikte çalışan diğer sanatçı- lar arasında Bfll>Vyman (başka bır sanat- çının albümünde konuk olarak yer alan ilk Rolling Stone elemanı) 1967 yılında, aynı zamanda Rick Dankove Robbie Ro- bertson gibi devlerin de yer aldığı "I Can Tell in" kayıtlanna katıldı. 1969 yılında ise gitar efsanesi Duane Allman. Hammond'ın Southern Fried albümünün dört parçasına eşiik etmek üzere yüzlerce millik yolu, ödünç aldığı bir süt kamyonuyla katediyordu. 1973 yılında. bluesun iki büyük ismi Michak Bloomfleld ve Dr. John ile bir- likte "Tritımvirate"ı kaydetti. Onun çe- şitli albümlerinde yer alan diğer devler arasında Roosevelt Sykes, Levon Hebn, Chartie Mussehvhite ve the Nighthawks var. John Hammond'ın konser eşlikleri blues'un "kim kimdir"i gibidir. Fakat Jî- mi Hendrix ile ortakJığı, bir efsanenin nasıl yaratıldığının açık kanıtlanndan bi- ridir. Hammond'ın Delta blues'a olan ömür boyu duyduğu bağlılık, Ingiliz ya- pimı bir belgesel olan "The Search For RobertJohnson"da rehberliği üstlenme- sineyol açtı. Hammond'ın, RobertJohn- son ve müziği hakkındaki geniş bilgisi, bu parçalannj^ayitlannın yapıldığı oda- da onun dev sanatçıya ait gitar teknikle- rini gösterebilme yeteneği ile daha da devleşmiştir. Hammond aynı zamanda, 1930'larda Robert Johnson'la aynı şeyi yapan Johnny Shines ile birlikte aynı ün- lü sokak köşe başındaki kayıtlannı da yapmıştır. John Hammond, Amerikan müziğıne yaptığı katkılanna rağmen kendisini hâ- lâ daha fazlasmı öğrenmek isteyen bir meraklı olarak kabul ediyor. Duke Robillard ise pek az sanatçının cesaret edebileceği, birbirinden oldukça farklı blues tarzlannı bir beyazdan bek- lenmedik şekilde başanyla uyarlamasıy- latanınıyor. Parçalannı dinlerken bunun farkına varmak hiç zor değil. ÇaJgıcdığa daha fazla eğildi T-Bone VValker ya da Gatemouth Brovvn tarzında gitar tekniğinin hâkim olduğu bir parçayla başlayan herhangi bir albümü, ardından AJbert ColHns'ın "keskin" tonlanyla bezeli bir parçasıy- la devam edip, "B.B. King'in "ağfaıyan tonhT gitannın hakkının iyıce verildiği bir parçayla sona erebilıyor. Bu arada Stevie Ray Vaughan ya da Lonnie Mack'te rastladığımız rock sertliğinde- ki parçalannı da araya serpiştirip hem bir bey^, hem bir siyah, herrrdober iki- si gibi çalabileceğini kanıtlıyor. Sanatçı nefeslileri de kullandıği toplu- luğu ile yaptığı ilk iki albümünde pek çok elektrikli blues tarzındaki etkileyici hâkimiyetini kanıtlamış, T-Bone'a ait "Stornry Monday"deki tatlı tonlu doku- nuşu, "Texas Flood"daki şahane gitar atağı, Gatemouth Brovvn'a ait "OkieDo- kie Stomp"un rock uyarlaması ve "My Tears"daki (Let's Have A Party, albü- münden) slovv blues dinamiklerdekı us- talıklan diniemeye gerçekten değer bu- lunmuş. Duke, "Blues yapmaya başladıktan sonra, (ilk olarak Paul Butterfıeld ve John Hammond'ın plaklannın etkisiyle) arbk çalgıcılıgıma daha fazla eğüdiın" diyor. Sanatçının müzıkal zevklen kısa za- manda Muddy VVaters, Hovvlin VVolf ve B.B. King'c doğru eğılım göstermiş. "B.B. 's Blues Is King bana derin ve duy- gusal sinyaller veren, dinlediğim en önemli blues konser albümüydü" diyor. "Bundan sonra faep bu yoMa fleriedün. Boston'a, New York Crty'e ve Newport Folk FestivaTe idollerimi diniemeye gh- tinı. Buddy Guy, Hubert Sumlin, Otis Rush, B.B."ve Freddie King'L" Duke Robillard, 1967 sonbahannda •Roomftıl Of Blues'a fcundu. Dufce'ün elektrik gitardaki tekniği o kadar karma- şıktı ki 70'lerde çalışmalar yapan diğer elektrikli blues gitarcılannın çoğundan, çok önemli farklılıklar taşıyordu. "Roomfiıl of Blues" albümü 1977'de yayımlandı. Robillard'ın üzerindeki caz etkileri "Duke's Blues", "Still In Love VVith You" parçalannda ve "Stormy Monday Blues*un ilk üç dizesinde ra- hatlıkla hissedilebiliyor (T-Bone Wal- ker'ın şarkılannda bu büyük ustanın to- nal nüanslannı inanılmaz şekilde yaka- layabilmişti.) "Roomful of Blues" 1978 yılı sonun- da tekrar stüdyo>a girdi ve "Let's Have A Party"yı yaptı. Robillard bu albümde T-Bone Walker ve caz aşamasını geçiyor ve Johnny Guitar Watson, Gatemouth Brovvn ve Albert Collins'in tarzlannın etkisi altına giriyordu. 1980'den sonra gitanyla tek başına Duke'ün daha çağdaş bir sound arayı- şı ise sonunda onun topluluktan kopma- sına yol açıyordu. Bundan sonra Duke, Muddy VVaters'a yaptıklan eşliklerle bi- linen Legendary Blues Band'in kısa tur- ne önerisıni kabul ediyordu. Duke, bu topluluğun u UfeOf Ease"ve u Red,Hot 'IV Blue" albümierinde birlikte çaldı. "Onlaria çalmak gerçekten çok keyrflry- dL İlk albümlerinde pek rahat degüdim, ama Red, Hot 'N Blue'da çalmak beni çok mutlu etti." Roomful of Blues "dan aynldıktan son- ra, "Legendary Blues Band" ve şarkıcı Robert Gordon ile olan ortak çalışmala- nnı tamamladıktan sonra, Duke Robil- lard 1980'ın sonunda gitanyla tek başı- na ne kadar yol alabileceğini görmeye karar veriyordu. "Gitanını ilk olarak" diyor "bir üçlüniin ortasına koydum ve etkisi altında kaldığım ustalar ü/erinde odaklasmaya başladım, (klasik rock and roll gitarcılan) ve ögrendiğnn her yeni şe- yi bunun icin senteztemeye çauştun." Gi- tann ağirlıkta olduğu, nefesli çalgılann da yer aldığı Rhythm&Blues'dan filtre edilen bu yeni sentez, ilk solo albümü "Duke Robillard&The Pleasure Kings" albümünde başanyla deneniyordu. Yaşayan en önemli blues ve blues/rock gitarcılanndan biri olarak kabul edilen Duke Robillard ve beyaz blues'un önem- li ismi John Hammond'ın ülkemizdeki konser prograrrunda, 26 ocakta Ankara Saklıkent, 27 ocakta Istanbul CRR Kon- ser Salonu, 28 ocakta Bursa Tayyare Kültür Merkezi ve 29 ocakta ise Istan- bul Roxy var. Konser programınm ilk 45 dakikasın- da John Hammond'ı gitan ile izledikten sonra, ikinci 45 dakıkada Duke Robillard sahneye çıkacak ve üçüncü 45 dakikada ise bu iki büyük ustanın aynı sahneyi pa^laşmalarmatanık olacağız. Bunun ise" ne kadar heyecan verici olacağını uzun uzun anlatmaya gerek yok. Uğur Mumcırnun aıııüaşaıı güzel insanbğı Ayia Aksungur, gazetemize Uğur Mumcu'nun büstünü armağan etti. (Fotoğraf: ERZADE ERTEM) KültfirServisi- 'Sanatçının temel ö/eüigi hem birey olmak hem de so- rumluluk duymaktır" diyor Ayla Aksungur Uğur Mumcu'nun ara- mızdan aynlışmm üçüncü yılında, gazetemize hediye ettiği Mum- cu'nun yüksek kabartma rölyefbüs- tüne bakarak duygulannı akünrken. Takı ve heykel üzenne çalışan sanat- •;ı. birey olmanın ve sorumluluk juymanm bır sonucu olarak değer- Jendınyor çalışmasmı. Aksungur. Uğur Mumcu'nun büstünü yapar- ken klasik anlamda bir büst yapmak istemedığıni belırtıyor^Yaşayan ya da ölmüs birtakım önemli insaniann büstleriyle pek çok yerde karşılaşır- sımz. Bir anlamda resmi otoritenin birer simgesidir büsrJer. Ancak ben, özellikle l'ğur Mumcu üzerine çalış- tığun için insan öğesini daha çok önc çıkarmaya çalışüm. Onun kişiliği, güzd insanbğı beni çok etkilemtsti." Büstü yaparken en çok, Mumcu'nun gözlenyle ıletışım kurmuş Aksun- gun "Kişilik. insanlık yönüyle güzel biri okfuğu kadar estetik anlamda da güzd bir insandı l ğur Mumcu. Ben onu büyük bir sevecenlikle yap- üm ama inanıyorum ki bir başka sa- natçtyıda ay nı ölçiidcetkiterdi. L'ğur Mumcu, düşünceleri ile var olabilen. kafalardan silinmeyecek birinsandı. Kendimi çok şanslı buluyorum, boy- le bir iasanı yansıtabikiigim için." Aksungur. çalışmasıyla ılgılı ola- rak tek bir kaygı duyuyor. Mum- cu'nun o güzel insanlıgını. onu ta- bulaştınmadan anlatmak. Mumcu ile daha önce hiç karşılaşıpkarşılaşma- dığını sorduğumuzda 'Hayır' diyor. "Sadece fotoğraflanndan yararian- dım. Onu tanımamış olmam, büstü üzerindeçalışırken bir bakımadaha rahat, özgür olnıamı sağladı. Onu, düşüncelerimdeki haliyle daha iyi anlayabfldün." tnsana ait değerlen önemsıyor Ayla Aksungur. Heykel ya da büst gibi konu olarak daha sınırlayıcı bir daldaçalışmamn yaratıcılığını nasıl etkjledığini. "lnsanlann bende ohı- şan imgcsi üzerinde çahşıyorum. Yü- züne vansıyan ruh halini ve bende uyandırdığı duygulan öne çıkanyo- rum" dıye anlatıyor. 1979'da tstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölü- mü'nden mezun olan ve 1985 yılın- da Mimar Sinan Üniversıtesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölü- mü'nde Takı atölyesi kuruculan ara- sında yer alan sanatçı, eşi Rahmi Aksungur ile birlikte pek çok anıt proje yanşmasına da katılmış. Kıb- ns Karaoğlanoglu Sehıtlıği, TBMM Egemenlik Anıtı, Devlet Büyükleri Mezarlığı gıbı projelerde ödülleral- mış. "Anıttann süngesd bir anlamı var w bir noktada sınırlaym. 10 yıl öncesine kadar heykel dendiginde akla ilk olarak Atatitirk büstleri gett- yordu. Ama bugün disiplinlerarası sanat hareketteri, bienaliergibisanat olaylan ile önemli kıpırdanışlar ya- şanıyor Türkiye'de.'' Sanatın da tıp- kı bılım gibi çafının önünde olma- sı gerektiğine inanan Aksungur'a göre sanat; bir sorumluluk işi, sa- natçı ise bu sorumluluğu duyarak kendıni ıfade eden ancak bunu ya- parken toplumdan uzaklaşmayan, hatta topluma ışık tutan insan. "Ko- tay, hafife ahnacak birişounamalısa- nat, çünkü toplumlar kültürteri Qe var oluyor. Dünya ülkeleriyle global bağlannlar da kültür temeünde ^r- çekJeşuriliywr. Biz burada istedigi- miz kadar kendi kendimizi alkısla- yahm. övelim_. V öreselliğin içinde kaybolmadan nrensel olana ulaş- mâk önemli olan." Gazeteci Metin Göktepe amsına fotoğraf sepgisi Kültür Servisi- Gözaltına ahndıktan sonra öldürülen Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe'yi unutturmamak ve anısını yaşatmak için, Göktepe'nin meslektaşlan tarafından 'Metin Göktepe'yi Fotoğraflanmızda Yaşatalım' başlıklı bir fotoğraf sergisi düzenleniyor. Sergi, 27 ocak cumarlesi günü saat 15.00 başlayarak bir ay süreyle Basın Müzesi'nde yer alacak. Hitmi Yavuz hkılap Krtabevi'nde Kültür Servisi-1996'da yeni bir anlayışla yola çıkan, 69 yıllık geçmişe sahip lnkılap Kitapevi, editörlüğüne Hilmi Yavuz'u getirdi. Bundan böyle Hilmi Yavuz'un editörlüğünde yayın hayatına devam edecek olan lnkılap Kitapevi: yerli yazar ve yerli yayınlara daha çok yer verecek. Günümüz şair ve yazarlanndan olan Hilmi Yavuz, îstanbul'da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirdikten sonra bir süre gazetecilik yaptı. Ingiltere'de BBC Radyosu'nda çalıştığı yıllarda Londra Oniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde yüksek öğrenimini tamamladı. Dönüşünde Cumhuriyet, Milliyet ve Yeni Ortam ; gazetelerinde eleştıriler, incelemeler yazan Hilmi Yavuz'un şiir, inceleme ve deneme kitaplan bulunuyor. . Yavuz, 1978 Yeditepe Şiir Armağanı'nı, 1987 Sedat Simavi Edebiyat Ûdülü'nü kazandı. Arnlca'da psikoloji sohbetleri ^ Kültür Servisi - Arnika'da cumartesi gününden başlayarak 15 günde bir olmak üzere uzman psikolog n Alanur Özalp'ın konuşmacı olarak katılacağı "Psikoloji' Sohbetleri" gerçekleştirilecek. Cumartesi günleri saat 16.00'da baslayacak olan ilk söyleşinin konusu, "İnsan psikolojisı konusunda bilinen doğnılar ve yanlışlar". (Tel: 245 15 93). Ulusal Sanat Kuruhı'nda görev boluşumu Kültür Servisi - Özerk sanat kurumunu oluşturmak üzere her sanat alanından ilgili örgütlerin katılımı ile seçilen Ulusal Sanat Kurulu üyeleri görev bölüşümü yaptı. Yürütme kuruluna Şükran Kurdakul (başkan), Hüsamettin Koçan (baskan yardımcısı), Tamer Levent (başkan yardımcısı), Mahir Günşiray (genel sekreter) ve Ekrem Kahraman (üye) seçildiler. IVâzun Hikmenn Bir Ganip Yolculuk'u Strasbourgta Kültür Servisi- Fransa'nın Strasbourg kentinin tanınmış tiyatrolanndan Le Maillon, 25-27 ocak tarihleri arasında Nâzım Hikmet'in yapıtlanndan derlenen biroyun sergiliyor. Şairin, 'Memleketimden İnsan Manzaralan', "BirGarip Yolculuk', 'Hasret' gibi yapıtlan üzerine kurulu şiir ve müziklı piyes, sevgi ve hasret gibi konulan işliyor. Oyunu sahneleyen ekip müzisyen ve sanatçılardan oluşuyor. Grubun içinde barok müziğinden pop müziğine, klasik müzikten caz müziğine kadar her türlü akımın temsilcileri yer alıyor. K U L T U R t Ç I Z I K K A M İ L M A S A R A C I 1 Cx*$ J. L Çaglardan kopup gelen gelenekleri, kendine özgü mimarisi, doğası ve insanıyla bir mozaik... TürkiyemizTürkçe ve îngilizce olarak 4 ayda biryaytmlanan Türkiyemiz'in 77. saytst, özgün araştırmalar, özgün yazılar, özgünfotoğraflarla yine dopdolu, yinepırtlpırtl!.. • Dr. Şehrazat Karagöz "Karia bölgesinin en ilginç kettti Apbrodisias" • Nazan Yavuzoğlu Atasoy "Soğanlt Vadisi" • Seyfı Başkan "Orta Aşya incelemeleri, Karabanlt bafkenti Balasagun daki mimari eserler ve Saymataş petrogli/leri" . • "Kültür ve sanatt ilke edinen bir kurunv Akbank" Siııeımılarda çocukfilııılerimevsimi 'Pocahontas', 'Özgür Willy 2', 'Tıpatıp', 'Budala Dedeküf Afrika'da'sinemalarda Genel Dagıtım Özgür Yaym ''Dagıtım Tel (0212)5262513-6191449 Tum yazılar Turkçe ve lngllızce Fıvatı 100 000 TL ' YUllk abone- 250 000 TL AKBANK Kültür Servisi - Yanyıl tatilıyle bir- likîe, sinemalarda bır çocuk fılmleri şenliği yaşanmaya başladı. "Şubatta- tiü"nde çocuklar, çizgı filmden, ken- dilenne yönelik konulu filmlere dek pek çok film arasından seçım yapma olanağı bulabilecek. "Aslan Kral"dan sonra Walt Dısney'm yme "birçizgi ve müzik harikası" iddiasıyla pıyasaya çıkardığı "Pocahontas", bir balinanın maceralannı konu alan "Ozgür VVIlly 2", afacan Mary-Kateve AshleyOben ikizlerini biraraya getıren "Tıpanp", Vietnam gazısi bir babayla çocuklan arasındaki ilışkiyı konu alan "Savaş" ve kimılerının "kahkaha makinesı" olarak nitelendirdıği Jim Carrej'nin başrol oynadığı "Budala Dedektif Af- rika'da" filmleri, yanyılla bırlıktegös- terime giren filmler arasında. Son yıllarda Hollywood'un en po- püler fılmlennden biri olarak nitelen- direlen "Aslan Kral" ile karşılaşrınlan "P9cahoDtas", tüm dünyada küçük iz- leyicilenn yoğun Ugisinı çeken mü- zikli bır çızgi film. Kızılderili güzel Pocahontas'ın topraklannı ışgal eden lngilızlerden bıriyle yaşadığı dostluğu konu alan film, renkli bır dünya sunu- yorçocukJara. Batı'nın Batılı olmaya- na, yani "ötekj"ne baktığı yaratılardan biri daha "Pocahontas". Yönetmenlı- ğini MikeGabrieiile EricGoldberg'in üstlendiğı filmın müziğinı, Oscar ödüllü bestecı Alan Menken üstlen- miş. Şarkı sözleri ise, Stephen Schwartz'a ait. Müzikleriyle "Poca- hontas"a geçen gûnlerde bir Altın Kü- re kazandıran ıkılı, bu yıl içinde gos- terime girecek "Notre Dame'ın Kam- bunı" üzennde çalışıyorlar şu sıralar. "Pocahontas", Istanbul, Izmır, Adana. Antalya, lzmit, Eskışehir, Kayseri. Mersin, Balıkesır, Bursa, Samsun, Bodrum ve Silivri sınemalannda iz- lenebılir. Kimı gösterimler, Türkçe düblajlı olarak seslendiriliyor. Küçük bir balınayla bir cocuğun maceralanru konu alan "Özgür Wflh/" fılminin devamı "Özgür VVuTy 2", ilki gibi, çocuklarda çevre bilinci geliştir- meyi amaçlıyor. Jaroes Rkhter, Mie- hael Madsen ve Jayne Atkinson'ın başrollenni paylaştıklan fılmin ya- pımcılan Lauren Shuler-Donner ve Jennie Lew Tugend, "İlk fBm, bepimiz içineşsiz birdeneyimdi'' dıyorlar. "Yal- nızca çocuklan egJendirmeyi değil, oo- lan aynı zamandaeğitmeyi istiyorduk. Birinci fılmin sonunda VVîHy özgürlû- güne.Jesse ileailesinekavuşmuştu. Fil- min dcvanıında VVllh i)e Jesse'nin ye- niden karşüaşmalannın izkyenlere inandıncı getaiesi gerekryordu"dıyor- lar. "Özgür VVTBy 2"de, Vvılly ile Jes- se yeniden karşı'laşıyorlar ve kıyılara petrol boşaltan tehlikeli tankerlere sa- vaş açıyorlar. Filmın yönetmeni Dvvight LJttfe. iz- leyicileri çevre konusunda duyarlı ol- maya çağınyor: "Fihni yapma anıao- nuz, eğtendirmek elbette. ızleyicilerin ük fiunde buldukian tadı bulmalannı istiyoruz.Onlan harekete geçirmek is- tryoruz aynı zamanda, denizlere, bali- nalara kârşı duyarlı olmalannı istiyo- ruz. Dünyanın yüzde yetmişi su w bu- nun yenileneceği bir kaynak yok. Eğer anklar konusunda dikkatü ounaz ve denizlere sanki sonsuza dek kirlenme- yecek gözüyle bakarsak, gelecek nesil- İere bırakacak hiçbir şey kalmaz bu harika gezegende." "Özgür Vmy 2". Istanbul, Ankara," Eskişehir Kılıçoğlu, lzmir lzmit, Bur-; sa, Balıkesir', AntaJya, Trabzon ve'^ Adana sinemalannda izlenebilir. ,, Bir başka çocuk filmi de "Bizim . Ev" dizisinin sevimli ikizleri Mary- ] Kate ile AshJey Olsen'ı yeniden bira- raya getiren güldürü, "Tıpanp."Yönet- menliğıni. televızyon için çektiği "The Amy Rsher Story" ve "Desperate Cboices'" gibi filmlerle tanınan Andy Tennanfın üstlendiğı fılmde, "Pofls. AkademisJ" fılmlerinin ünlü güldürü oyuncusu Steve Guttenbergıle "Bak Şu Konusana" fılmleriyle ünlenen' Emmy ödüllü Kirstie Alley başrollen' paylaşıyorlar. "Herkesin bir benzeri olduğu söylenir ama bunlar gibisini görmediniz...'' diyor filmin yapımcıla- n. '•Birbirinden uzakta aynı anda do- ğan tıpatıp benzer iki afacan kız... Ka- der bir gün onlan bir araya getirirse ne oJur?" "Tıpaöp", Türkçe düblajlı ola- rak Îstanbul'da Şişli Kent. Beyoğlu Be- yoğlu, Çemberlıtaş Şafak, Bakırköy Avşar, Kadıköy Hakan, Kadıköy As, Ankara'da Batı ve Derya, Izmir'de Çı- nar ve Bursa'da Prestij sinemalannda göstenliyor. "Maske" ve "Salanak ik Avanak" gibi filmlerle Hollyvvood'da kenduıe özgü bir yer edinen Jim Carrey'nin fil- mi "Budala Dedektif Afrikatta" ise, yalnızca Carrey hayranlanna önerilir... Bu film de Istanbul, Ankara, îzmir, Bursa ve Adana sinemalannda izlene- bilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear