23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2OCAK1996SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Koalisyon döneminde 3 Türk-Iş yöneticisi hakkında, 4 milyar lira tutannda tazminat davası açıldı ARAYIŞ tşçinin yıldızı lriikümetle banşmadıGUNEŞGÜRSON ANKARA-1995 yılındaişçi ile hükü- metin yıldızı banşmadı. CHP-DYP ko- alisyonu döneminde, 3 sendika yönetici- si hakkında. politikacılara "haraketettik- leri" gerekçesiyle, toplam 4 milyar lira tutannda manevi tazminat davası açıldı. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral hakkında, eski SHP Genel Başkanı Mu- rat Karayalçın 2 mily ar lira tutannda taz- minat davası açarken Türk-lş Genel Eği- tim Sekreteri Salih Kılıç hakkında da Devlet Bakanı Aykon Doğan. l milyar lira tutannda mane\ i tazminat davası aç- tı. Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanı Ziya HaJis de Türk Metal Sendika- sı Genel Başkanı Mustafa Ozbek ile mah- kemelik oldu. İlk dava MeraTe Türk-lş"e ilk dava, Karayalçın'ın baş- bakan yardımcılığı döneminde, Meral'in gazetemize verdiği bir demeç üzerine açıldı. SHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Karayalçın'ı "emeğe, alınterine ihanet etmek". "Başbakan'ın özel kalem mü- dürii gibi davranmak" ve "koltuk ve kır- • İlk dava, SHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Karayalçın'ı "emeğe, aiınterine ihanet etmek", "Başbakan'ın özel kalem müdürü gibi davranmak" ve "koltuk ve kırmızı plaka için Türkiye'nin yansını satmak"la suçlayan Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral hakkında, 2 milyar lira tutannda manevi tazminat istemiyle açıldı. mızı plaka için Türkiye'nin yansını sat- mak"la suçlayan Meral hakkında. 2 mil- yar lira tutannda manevi tazminat iste- miyle dava açıldı. Karayalçın tarafından açılan ve henüz sonuçlanmayan davada, Meral "in açıkla- ması. "sokakkabadayısıağzıyla hakaret etmek" olarak nitelendırildi. Karayal- çın'ın. "Çalışan kesimlerin vedar gelir- lilerin o> larına talip olan bir siyasal par- tinûı genel başkanı \e bir siyasi lider" ol- duğuna dikkat çekilen davada. Meral'in sözlerinin "kişilik haklan. şeref ve hay- siyet"e saldın niteliği taşıdığı ileri sürül- dü. Hükümetle sendikalararasında, yargı- ya yansıyan ikinci sürtüşme. asgari üc- ret konusunda yaşandı. Asgari Ücret Tes- pit Komisyonu üyesi ve Türk-lş Genel Eğitim Sekreteri Salih Kıhç. komisyon ça- lışmalan sırasında. Aykon Doğan'ı "iş- verenlerin kucağında siyaset yapmakla" suçla>arak "İşçidüşmanıheriFdiye ni- telendirdi. Kılıç'ın t>u sözleri üzerine Do- ğan tarafından l milyar lira tutannda ma- nevi tazminat davası açıldı. Kılıç'ın. "Hükümet adına göre\ ya- pan insanlara baskı yaparak işverenle- rin kucağında siy aset yapan başta Ay kon Doğan'a söy lüyorum. Isparta'da da çau- şan işçi var. ünlarla da gidip tek tek gö- riişerekbelkiHalitNarin'inkucağındabü- yüyebilir, Yalım Erez'le biıiikte siyaset yapabilir. Ama. bunun hesabuıı en iyi şe- kilde yine işçi kesimi soracak" biçimin- debasınayansıyansözleri üzerine açılan davada, "Bakan Doğan'ın kişiliğine kar- şı açık bir tecavüz" olduğu ileri sürüldü. Kılıç'ın sözlerinin kendisini haksız yere küçüik düşürdüğünü sa\ unan Doğan'ın sa- v unmasında. "Kesimler adına dahi olsa hak arama vetkisi. kimseye bir diğerine hakareterme hakkını \ermez. Kaldı ki ka- mu y önetiminde görev li kişüere karşı kul- lanılacak lisan \ e hitap tarzının say gılı ol- ması,hukuksistemimizingereğidir. Buiti- baria görev yapmayi, hakaret etme özgür- liiğü olarak algılamak münıkün görüle- mez"denildi. Doğan'ın. "hedefgösterü- diginin" kaydedildiği dava dilekçesinde. sözlü tecavüzlerin caydıncı biryaptınma tabi tutulması gerektiği belirtildi. Son uyuşmazlık Yılın son uyuşmazlığı da. Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öz- bek'in. eski Çalışma ve Sosyal Güven- lik Bakanı Ziya Halis ile mahkemelik ol- ması. Özbek. Erdemir'de kendi sendika- sına toplusözleşme vetkisi verilmemesi üzerine. Çalışma Bakanı'nı eleştirerek "Bir bakan gibi değil, DİSK'in Biıieşik Metal Şubesi gibi hareket edivor", ~Eş- kı> a, Çalışma Bakanlığrnıişgaletmiş,iş- çinin toplusözleşmesini engellemeye çau- şıyor". "Bunlann yaptığı çobanlık, Al- lahsızhk. hak veme. De\ lerin makammı fîkir yoba/ian.işçi düşmanlan işgal etmiş". "Ziya Halis. bakan değil. çoban olmair. "Siyasi birtakım nedenlerie işçiyi sözleş- mesiz bırakacak sahtekâr sosyal demok- ratlara bu memlekette yer yok" nitelen- dirmelerini >aptı. Ozbek'e dava Özbek'in basında yer alan bu açıkla- malan üzerine Halis, l milyar lira tuta- nnda manevi tazminat davası açarak ki- şjlik haklannın zedelendiğini ilen sürdü. Ozbek ise savunmasında. Çalışma Baka- nı'nın toplusözleşme yetkisi konusunda kendisine "Yetki için yeterli sayıda iiye- niz var. Ancak, bana da partimin il baş- kanlığından baskı var. Size yetki vere- mem" dediğini ileri sürerek eleştirilen- nin "demokratikdüzen içinde çok tabii" olduğunu belirtti. Özbek. açıklamalannı "kamu menfa- ariannı korumakiçin" yaptıgını kaydetti. Caziantep Hamburger kebaba rakip KEMALCAN GAZlANTEP-Amerika- lılann neredeyse bütün dün- yaya ihraç ettiği McDonald's. sonunda GAP'a da girdi. Görkemli birtörenle Gazian- tep'te hizmet vermeye başla- yan McDonald's'a yurttaş- larbüyük ilgi gösterirken. bu yeni rakipten pek memnun ol- mayan kebapçılar, hambur- gerin satışlannı dikkatle iz- liyorlar. GAP'ın sanayi başkenti konumundaki Gaziantep'te açılışı yapılan McDonald's'ın ilk konuklan Valı Muammer Güler,Anakent Beledıye Baş- kanı Celal Doğan ve diğer protokol üyeleriyle çocukla- nydı. Jlk gün hamburger ve kolalann ücretsiz olması ne- deniyle McDonald's doldu taştı. Bu yoğun ilgrdiğer gün- lerde de sürdü. Özellikle çocuklar ve genç- lerin ilgi gösterdiği McDo- nald's'ın GAP'a yerleşme- si, acının çok rüketildiği Ga- ziantep'in ünlü kebapçılan- nı pek de memnun etmedi. Her yörenin kendine özgü bir ağız tadı olduğunu belir- ten Gazıantepli kebapçılar şunlan söyledi: "MeDonald's Türkiye'ye girdiğinde ilk ön- ce lahmacuna rakip goster- diler. Şimdi de kebaba. Türk insanının ağız tadını degiş- tirmek için her >olu deniyor- lar. anıa ne yaparlarsa >ap- sınlar. bi/im mangal kebabV nın yerini alamazlar." McDonald's yetkilileri ise "Hamburger, günümüz in- sanının yheceği. Artık rast- geleyemektürününortadan kalkması gerekivor. Bizim yaptığımı/ hamburgerde bir insanın alacağı kadar kalori me\ cut. Ayrıca kalori almak için yemek vemenize gerek yok" dediler. Günevdoğu'nun kebapla- n ve acılı yemekleriyle ünlü kentlerinden Gaziantep'te ke- bapla hamburgerin savaşı il- gi ile izleniyor. Nakliyat işçisi zorluklara karşm umudunu yitirmedi Alibev kö> 'dekiAras Kargo aktarma merkezinin önüne na> lonlarla grev çadın kuran işçiler. soba başında .veni yıla girdi. (H ATICE TU NC ER) Yeniyüaişsizvepamsızghtiiler ÜMİTOTAN İZM İR - Eğer işçıyseniz. hiç ummadığınız bir anda üstelik hiçbır hakkınızı alamadan kapı önü- ne konulmaya hazırlıklı oimalısınız. Eğer işve- renden hakkınızı almak gibi bir düşünceniz var- sabukezdayağıgözealmalısınız... Evde çocuk- lar van tok. \arı çıplakmış; komşulann bir iki lokmasına "muhtaç" olmuşsunuz, üstelik yep- yeni bir yıla girerken. kimin umurunda... Sefa Nakliyat'a tam dokuz yıl emek vermiş Veysel Işık da kimsenin umurunda değil. I ara- lık cuma günü işlerini bitirip arkadaşlanyla ev- lerine dönerken işverenin ellerine tutuşturduğu 2 milyon liranın ne anlama geldiğini bilmiyor- lardı. Pazartesi günü işyerlerine geldiklerinde ka- pıda kilit vardı \e Sefa Nakliyat "iflasehniş"ti. Dünya başlanna yıkıldı. Araştınp, soruşturdu- lar. IflasedenpatronlannınÇamdibi'ndebukez Nak Kargo adıyla >eni bir iş>en açtığını öğren- diler. Doğruca oraya gittiler. ancak kapıdan içe- ri giremediler. İşe yeni alınanlar onlann yerini doldurmuştu bile. Kapı önünden aynlmadılar. Ör- gütlü bulunduklan Tümtis Sendikası'na haber saldılar. Hiçbir haklannı almadan sendikal örgütlen- meleri nedeniyle kapı önüne konan 45 işçi 3 aralıkta kapı önünde beklemeye. kamuoyunu uyarmaya başladılar. Kimselerin "umurunda olmayı" başaramadılar. İş\eren bu işten sıkılmış- tı. Önce yeni aldığı işçıleri eski emektarlannın üzenne saldırttı. Dayak attırdı. Sonra devreye po- lis girdi. Artık "sopalı"günlerbaşlamıştı. Hak- kını aramak için işyerine gidenler, akşam evle- rine ~bir ton dayak"la dönüyorlardı. 45 işçinin ailesiylebirlikteaçlığaterkedilişininüzerinden tam 30 gün geçti. Yeni yıla girerken o ailelerden binne konuk olduk. İzmir'in Kadifekale sinin eteklerinde derme çat- ma birgecekondu. Aylık kirası 5 milyon lira. Vey- sel Işık. eşi Aynur. 10 yaşındaki oğlu Mehmet ve 7 yaşındaki kızı Hatice'yle burada oturuyor. Veysel Işık tam bir aydır bu eve beş kuruş geti- rememiş. Karısı Aynur'a MardinJi midyecileriş vermişler, tenekesi 50 bin liradan midye doldu- ruyor. Günde en çok iki teneke işleyebiliyor. Evegirentümparabu. Birdekomşularvar. Kar- şı komşulan Mediha teyzeleri yemek veriyor. Te- lefon. elektrik kesilmiş, borç 40 milyonu aşmış ve ev sahibi "mızmızlanır" olmuş. KüçükHatice'ninayağındaçorapyok. Herta- raf buz gibi. Aynur Hanım midyeciden koştura koştura geldi elleri soğuktan mosmor. Veysel Işık çaresiz: "Biz ne hata ettik? Işverene dokuz yıl emek verdik, beş kuruş hakkımızı alamadan kapı önüne konulduk. Şimdi gidip kapı önünde bekliyoruz, bir de dayak yiyoruz. İşindeıı atılan biz. hakkını alamayan biz. sonunda dayak yiyen biz. Böy le şey olur mu? Her akşam beş kuruşsuz üstelik bir araba sopa y iyerek e\e dönmenin ne demek olduğunu bilir misiniz?" Komşular da eve doluşuyor. Ellerinden gelen rüm özveriyi gösterdiklerini anlatıyorlar. Veysel Işık ve eşi de onaylıyor. Ancak komşular. ken- dilerinin de çok zor geçindiklerini belirtıp "*bu nereyekadarsürer"diye soruyorlar. Mehmet le Hatice okula gidiy or. Onca soğukta ve açlıkta ders çalışmak çok ~lüks" gözüküyor. Yeni > ılla ilgili bir şey sormaya utanıyoruz. Vey- sel Işık "Çay demledik, içip yartık. Açljğın.çarc- sizliğin yeni yıh mı olur?" diyor. Kalkmaya hazırlanıyoruz. Hiç olmazsa bir bardak çay içmemiz için diretıyorlar. Zamanı- mızın olmadığmı söylüyoruz. Aynur Hanım mut- fağa koşturuyor. Çocuklan için getirdiği midye- lerden yansını bir naylon torbaya koyup getiri- yor. Veysel Işık midyeleri zorla elimize sıkıştı- rıyor. Üstüne basıp geçtiğimiz, görmezden geldiği- miz. umursamadığımız o insanlar onca zorluk içınde nasıl oluyordu da bu kadar sevecen. mi- safirseverveinsanseverolabiliyordudiyedüşü- nüyoruz. Kentte yıllardır unuttuğumuz '"osıcak şeyleri" Kadifekale'nin eteklerindeki bir gece- konduda bırakıp ışıklarla donatılmış"kentimize" dönüyoruz. Yeni yıla beş kuruşsuz giren ve üzerine sopa da yiyen 45 Nak Kargo işçisini. eşlerini. çocuk- larını düşünüyoruz. "Üzülmek" "'meramımızı" anlatmava vetmivor. utanıvoruz... Aras Kargo Yeni yıh grevde kutladılar İstanbul Haber Servisi - DlSK'e bağlı Nakliyat-iş Sen- dikası'nın örgütlü bulundu- ğu Aras Kargo işçıleri yeni- yıla grevde girdiler. Grevle- rinin 200. günü olan yılbaşı gecesini çadırda kutlayan 50 işçiy i. eşlen ve çocuklan yal- nız bırakmadılar. İşçiler ve aileleri hep bırlikte türküler söyleyip. halav larçekerek ye- ni yılı karşıladılar. Âlibeyköy'deki Aras Kar- go aktarma merkezinin önü- ne nay lonlarla grev çadırı ku- ran işçiler. eşlerinin özenle hazırladığı kurabiyeleri. ye- mekleri yediler. çadırın içine kurdukları sobanın üzerinde hazırladıkları çaylarla ısındı- lar. Nakliyat-tş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, Nakliyat-tş Sendikasf nın top- lusözleşme yetkisi almasına karşm Aras Kargo işvereninin masaya oturmadıgını ve gö- rüşmelerin tıkanmasına ne- den olduğunu anlattı. 15 ha- ziranla 50 işçiyle grev e gittik- lerini. ancak işverenin Ke- merburgaz'da yeni bir aktar- ma merkezi açarak grev kın- cılıgı yaptıgını da hatırlatan Küçükosmanoğlu. "İstanbul 7. !ş Mahkemesi işverenin bu uygulamasını durdurma ka- ran aldı. Ancak işveren mah- lıemekarariannı uygulamıytM". Grev kıncılığına devam edi- yor. kaçak işçi çalıştınyor" dedı. Gre\ leri sırasında işve- renin adamlannın ve polisin baskısına uğradıklannı ifade eden Küçükosmanoğiu işçi- lerin kararlılıkla mücadeleye devam ettiklerini söyledi. Kü- çükosmanoğlu. işcilerin yeni yıldaki umutlarını şöyle dile getird i: "* 1996 yıiında beklen- timizişverenin toplusö/Jeşme masasına orurnıası. 50 işçi ye- niyıida toplusözleşme bekli- yor. Altı av dır v ılmadan mü- cadele ettik. 1996 yılında Aras Kargo çahşanlanna \ e işçi sı- nıfına hediyemiz toplusözleş- me olacak." TOKTA^HŞ ATEŞ Laik Müslümanlap Siz değerli okurlarımın yeni yılını bir kez daha kut- luyorum. Umarım 1996 hem ülkemize ve hem de in- sanlığa huzur getirir. Egemen sınıfların zulmüne kar- şı direnenler haklı zaferlerinin mutluluğunu duyarlar. bunun bilincinde olmayanlar da akıllarını başlanna toplarlar. 20. yüzyılın sonuna bir adım daha yaklaş- tık. Artık aymazlığa yer olmaması gerek. Doğrusu 1996'ya oldukça üzgün girdim. Pırıl, pırıl genç bir araştırmacı hekim arkadaşımı ve üstelik bir dostumun kardeşini, trafik canavanna kurban verdik. Bazı şeyler insanda gerçekten teselli bırakmıyor. Fa- kat yapacak bir şey de yok. insanlar acılarını içlerine gömecekler ve yaşam devam edecek. Beyhan'ın cenazesini yılın son günü, 31 aralıkta top- rağa verdik. Güneşli, fakat inadına çok soğuk bir ha- va vardı. Etraftaki arkadaşlanma baktım. Çoğu birza- manlar şu ya da bu biçimde sol eylemlerin içinde yer alan ve bugün bir kısmı farklı düşünceleri savunma gayreti içinde olmakla birlikte. çoğu sempati düze- yinde de olsa, eski görüşlerini koruyan insanlardı. Bunlardan gene bir kısmı, benim "dincilere karşı gereğinden fazla hoşgörülü olduğumu düşünen in- sanlardı. En çok, "Bızim kimlik tantmlamamız içinde Müslümanlık da vardır" düşünceme karşı çıkarlardı. Ben de onlara "Yanlış yapıyorsunuz, yanlış düşünü- yorsunuz"derdim. "Laik insanların da Müslüman ola- bileceklerini, ya da Müslümanlann da laik olabılecek- lerini bilmiyor musunuz?" diye sorardım. Müslüman- ların laik olamayacaklarmı savunan Refahçılar'ın oyu- nuna geldiklerini ileri sürer ve kınardım. Gerçekten bu toplumda yaşayan insanlann belki de yüzde 90'dan fazlası kendini Müslüman olarak tanım- lar ve fakat kendini Müslüman olarak tanımlayan in- sanlarımızın en az yüzde 80'i de laiktir. Yani yönetme yetkisinin Tanrısal değil, toplumsal bir yetki olduğu- na inanırlar ve yönetenlerin Tanrı adına değil. halk adına yönetmeleri gerektiğini düşünürler. Bu toplu- mu "Müslüman-laik" gıbisinden cephelereayırmanın, Türkiye'de bir Islam şeriatı oluşturmak isteyenlerin oyu- nu olduğu çok açıkken; laik bir insanın kimlik tanım- lamasını yaparken Müslümanlığını da eklemesine karşı çıkmak, bu oyuna gelmekten başka bir şey de- ğildir. Türkiye'deki cepheleşme "laik-Müslüman" cephe- leşmesi değil; "özgürlükten yana olanlarla, özgürlü- ğü ortadan kaldırmak isteyenlerin" cepheleşmesidir. "Çağdaş uygariık düzeyiniyakalamak ısteyenlerte, top- lumumuzu ortaçağ karanlığına çekmek isteyenlerin" cepheleşmesidir. "Demokrasiyı yaşamak veyaşatmak isteyenlerle, demokrasi yerine bir Islam şeriatı dev- let/ kurmak isteyenlerin" cepheleşmesidir. Ve elbette kendini laik olarak tanımlayan; yanı öz- gürlükten yana olan, çağdaş uygariık düzeyini yaka- lamak isteyen ve demokrasiyi yaşamak isteyen insan- ların kimlik tanımlamalarının içinde Müslümanlık ola- bilir ve vardır. Sevgili Beyhan'ın cenazesi, ikindi namazından son- ra kaldırıldı. Ikindiye katılan pek olmadı. Ama imam efendi, cenaze namazı çağrısı yaptığı zaman, baktım arkadaşlanmdan çoğu safa geçti. Bir kısmı, kişinin ken- dini Müslüman olarak tanımlamasına karşı çıkıyordu ama, Müslümanlığın gereğıni de elinden geldiğince yerine getirmeye çabalıyordu. Zaten başka ne olabilirdi? Bizler; yani laik, çağdaş veAtatürkçüler, bu toplumda turistdeğilizki... Elbet- te bizim hamurumuz da bu toplumun mayasıyla ka- rılmış ve yoğrulmuş. Küçük yaşlarımızda ninelerimiz dualar öğretmiş bize. SıkıştığımızzamanlarAllah'ave onun peygamberine sığınmak istemişiz. Bunu sak- lamaya, bunu dile getirmemeye çalışmanın ne anla- mı var? Cenaze namazını kılmaya çalışan arkadaşlarıma gözucuyla bir baktım. Çoğu yalan-yanlış kılıyordu. Za- ten cenaze ve bayram namazlarının kurallarını anım- sayan pek olmaz ya, neyse. Fakat hepsi arkadaşla- rına karşı son görevlerini yapmaya çalışıyorlardı. İçin- de yaşadıkları toplumun bir "insanı" olarak ve vatan- daş olmanın tüm hak ve sorumluluklarının bilinci için- de. Aynı şeyi mezar başında da gözledim. Ne derecede samimi oldukları elbette bilinmez ama, duaya herkes katıldı ve herkes bir Fatiha okudu. Ama doğru, ama yanlış... Kadınlar biraz açıkta duruyorlardı. Atatürk Tür- kiye'si'nin aydın kadınlarıydı çoğu. Ve hepsı başlarını örtmüşlerdi. Ve cenazeden sonra eşarplannı çıkardılar. Kimi boynuna örttü, kimi çantasına koydu. Ve çağ- daş toplumumuzun eşit bireyleri olarak, herkes ken- di yoluna gitti. Âralık ayının son gününün dondurucu soğuğunda Erdinç'esarıhp teselli etmeyeçalışırken.kalbimin bir yanı görüp düşündüklerimle sımsıcaktı. Ölüm kar- şısındaki çaresizlik ve aczim. çağdaş bir insan ol- manın sorumluluk ve gururuyla iç içe geçmişti. CUMHURİYET VAKFI BU YIL DA İLK, ORTA, LİSE \^ DEISGİ OKITJL\R AK4SIRESİM, ŞÜR XE KOMPOZtSYON YARIŞMASIDÜZEINLEDİ 6 Amaç, gençligiıı düşünceleriııî aktarmak' ;HÜLYATOPğT ; Gumhuriyet Vakfı bu yıl da geçen yıl ol- •duğu gibi ilk , orta. lise ve dengi oİailla- irarası resim . şiir ve kompozisyon yanş- Jmasidüzenledi. Cumhuriyet Vakfı Genel Müdürü Oktay Kurtböke Türkiye'deki tüm okullara açık olan bu yanşma ile il- gili olarak bilgi verdi. - Cumhuriyet Vakfi'nın bu yü da düzen- iediğıokullararasıyanşmanınamacı nedir? - Bilindiği üzere Atatürk, Cumhuriyet'i her türlü iç ve dış tehkikeye karşı. gençliğe emanet etmiştir. Gençlik. çok genış bir ala- nı kapsamaktadır. Özellikle Türkiyemizde genç nüfusun toplumun yansını oluşturdu- ğubirgerçektir. Sadece tutum vedavranış- lanyla değil: fikir. düşünce, oy ve kararla- nyla geleceğimize yön verebilecek durum- dadırlar. Biz bunlann eğitim sürecindeki ve henüz saflığını yitirmemiş bölümünün dü- şüncelerini aktarması amacıyla bu yanş- may ı düzenledik. - Gençlik geoiş bir alanı kapsamakta ne- den ilk ve ortaögrenim düzeyinde? - Bunun iki nedenı var. Birincisi toplumun yansını oluşturan genç nüftısun tam yansı- nın henüz ortaögrenim düzeyinde olması. tkincisi ise lıseden sonra gençliğin yollan- nın aynşması ve üniversite gençliğinin ha- yatın başında bulunmanın kaygılannı taşı- masından örürü düşüncelerini aynı saflıkla açıklamasının zor olduğu görüşüdür. - Siz düşünct'lerinin tam açıklanabildiği kanısında mısımz? - Çocuk ve genç ne kadar baskı altında Cumhuriyet Vakfi Genel Müdürü Oktay Kurtböke, Türkiye'deki tüm okullara açık olan bu yanşma ile ilgili olarak bilgi verdi. kısıtlanırsa kısttlansın, düşünceleri açıkla- manın. hatta kabui ettirmenin yollannı bul- makta gecikmez. Her anne babanın bu ko- nuda sonsuz deneyimi vardır. Biz bu yüz- den toplumsal geleceğimizin gerçek sahip- lerinin. ne yapmamız ve neyi yapmamamız konusunda açık mesajlar \ erdiğine inanıyo- ruz ve o yüzden hepsine fıkirlerini açıkla- ma olanağı sağlıyoruz. - Yani bu yanşmalann gelenekselleşece- ğfaıi mi söylüyor sunuz? - Cumhuriyet Vakfi, varolduğu sürece bu yanşmalan sürdürmekte kararlıdır. Çünkü geçen yıl yaptığımız yanşma hem katılı- mın yoğunluğu hem açıklanan fikir ve dü- şüncelerin kalitesi açısından umutlanmızı çoğalttı. Toplumun sessiz çogunluğunun fırsat bulduğu zaman çarpıcı düşüncelerini en yalın v e yoğun biçimde açıklamakta du- raksamadığını gördük. Böyle bir olanağı göz ardı etmek hem vakfımızın. hem gaze- temizin hiçbir zaman düşünmeyeceğı bir ^eydir. -CumhuriyetYakn'nı birazacıklartmst- nız? - Cumhuriyet Vakfı. Cumhuriyet gazete- sinin sahibidir. Basın ve medyamn tekelle- re dayandığı ortamda, sermaye gücü yeri- ne çalışanlannın özverisiyie. okurunun di- rençli bağlılığına dayanan, ödünsüz bir ya- yın organı amacmdan yola çıkan birdüşün- cenin hayata geçirilmesidir. Bu niteliği ile tek ve örnek olma özelliğini taşımanın bi- linci ve sorumluluğu içindedir. Zaten yanş- ma fikri de kapsamı da bu genel yapının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu arada. ya- nşmamıza Kültür Bakanhğı ve Milli Eği- tim Bakanlığı'nca gösterilen ilgi ve deste- ğe şükran borçlu olduğumuzu da vurgula- mam gerekir. - Vanşmanın nitcliğini acıklar mısımz? - Cumhurivet'in İlk. Orta. Lise ve Den- gi Okullararası Resim. Şiir ve Kompozis- yon Yanşması, ülkemizdeki bütün ilk v e or- taögrenim kurumlan öğrencilerine açıktır. Öğrenciler. dilerlerse tek başlanna kendi dallanndaki yanşmaya katılabilirler. okul- lar istiyorlarsa toplu halde yanşmaya gire- bilirler. -Yanşmamnbu >JkikonulanndenMr,sü- resi nedir? - Bu yıl yanşma konulan. Ilkokullarda: -Okulda Bir Gün" (Resim). Ortaokullarda: "'Oğretmenim" (Şiir). lise ve dengi okullar- da: -2.000'K Yülara Doğru"dur (Kompo- zisyon). Öğrencilenn çalışmalannın en geç 1996 Şubat ayı sonuna kadargazetemizegön- derilmesi gerekmektedir. - Seçki kurul oluşumu nasıl? - Seçici kurullann oluşumuna çok özen göstenyoruz. Dallannda ülkemizin en ün- lü isimleri bu kurullarda görev alıyor. Ör- nek olsun diye geçen yılki seçiciler kurul- lannı sizlereverebilirim. ResimdeProf.Dr. Enrf Eti, Prof. Dr. Mehmet Özer, Prof. Dr. MustafaPlevneli,Yrd. Doç. Nazan Erkmen; kompozisyonda Necati Cumah, Konur Er- top. Erol Joş. Dinç Tayanç; şiirde Prof. Dr. CevatÇapan, Doğan Hızlan. Hilnıi YaMiz, Gülsüm Akyüz. - Vanşmalann bu yılki ödülleri hakkında bilgi verebilir misiniz? - Bu yıl, birincilere 10ar milyon. ikinci- lere 5 'er milyon, üçüncülere de 3 'er milyon TL ödül var. Aynca hem katılımcılara. hem de başan elde edenlere ünlü hattat Etem Çahşkan'ın hazırladığı katılım ve başan belgeleri verilecek. S A L I T O P L A N T I L A R I C U M H U R l Y E T ' T E N G Ü N Ü M Ü Z E S O S Y A L Y A Ş A M . K U L T Ü R E L D E Ğ İ Ş İ M L E R POPÜLER MEKÂNLAR ZAFER TOPRAK KONUŞMACI E K R E M I Ş I N 2 OCAK 1996 SAAT: 18.30 K L L T L; R MKRKEZİ Yapı Kredl Strmet Çifter Kûtüphamsl Istıklâl Caddesı 286 Beyo^lu 80050 Istanbu] Te'e'on (0212; 252 47 00(440-2/15 20 41 Salı Toplanlıları'm. fsteyert herkes ucretsız otarak ızleyettil.r YAPI WKREDi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear