14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 OCAK 1996 SALI 12 DIZI^AZI Demirel-Erbakan Kavgası (4) • İTÜ sıraları ve mescitlerde Erbakan'ın arkasında namaza durmakla başlayan Demirel-Erbakan kavgasının finali, daha sportif bir deyişle son raundu başlamıştır. Kavganın Türkiye açısından önemi kadar, tarihte eşi ve benzerine çok az rastlanan özellikler taşıması da ilgi çekicidir. Kavgada yenilgi, her iki tarafın geleceğini belirleyecektir. • Yitirmek, Erbakan için politik yaşamın noktalanmasıyla emeklilik yaşamının başlamasıdır. Demirel, Erbakan'a göre -bulunduğu konum bakımından- çok daha avantajlıdır. Fakat Erbakan'ın, bırakın başbakan olmasını, sonuçta kısa süreli de olsa güvenoyu alamayacak bir hükümetin başbakanlığını yapması, kendisi açısından zaferdir. Teknik Üniversite sıralarında başlayan Demirel-Erbakan kavgasında yenilgi, her iki tarafın geleceğini belirleyecek. Her dönemin adamlarıNECDETOMR Bugünküyle dünkü Erbakan arasında- ki farklıhk gözden geçirilırken, sık sık Turgut \ e Korkut Ozal adlanna rastla- nır. Seçime MSP adayı olarak tzmir'den katılan Tıırgut Özal. yaşamı boyunca Er- bakan'a olan borcunu ziyadesiyle öde- miştir. Örneğin. 12 Mart'ta Isviçre'ye. 12 Eylül'de Almanya'ya değil Ingilte- re'ye kaçan Erbakan'ın. 12 Eylül'den sonra hakkında açılan davalardan Korkut Özal ile birl ikte beraat etmeleri nin öykü- sü de çok "enteresan"dır. Ankara Sıkıyönetim Komutanhğı 1 Numaralı Askeri Mahkemesi"nde25 Şu- bat 1983 "te Necmettin Erbakan 4 yılhap- se. aralarında eski bakanların da bulun- duğu 22 MSP'li 2 ile 3 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldılar. Aradan aylar ve aylar geçti. 13 Şubat 1985"te. a>nı mahkeme. Yargıtay'ın de- lil yetersizliğinden bozma karanna uyup. Necmettin Erbakan. Korkut Özal ve ar- kadaşlannın beraatinekararverdi.Oysa. Ankara Sıkıyönetim Komutanlıgı 1 Nu- maralı Askeri Mahkemesi'nin 98 sayfa- lık ilk mahkûmiyet karannın 80. sayfa- sında şöyle denilmişti: "-Dosyada bulunan, devlet arşivin- den alınmış resmi kurumlarca cekil- miş filmlcr. ses bantları. fotoğraflar. bilirkişi raporları ve bunları doğrula- yan şahit bevanları karşısında delil olmadtğını ve ses banıları ile filmlerin montaj oiduğunu ileri sürmek hukuk kurallarıyla bağdaşmayacağından reddi gerekmektedir. Ses banılarının tek başına delil olamayacağı kabul edilmekte ise de ses bantlarının doğ- ruluğunu tey id eden filmlcr. fotoğraf- lar, şahit bevanları me\cuttur." Tarikat kardeşleri Avnı tarikatın müridleri Erbakan ile Özal'ın bir başka ortak özelliğı de. Kor- kutun. Özal'ın kardeşı: Erbakan'ın da "çok yakini" olmasıydı. Cstüne üstlük Korkut'u. annesi. ağabeyi Turgut'a ya- şam boy u emanet etmişti. Konu çok derin ve araştırmayı gerek- tirdiğinden. bız 12 Eylüİ'den sonra M- SP'nın. Erbakan ve 22 arkadaşının önce mahkûmiyeti. iki yıl sonra da değişen rüzgârlarla beraate dönüşen davavı bir başka dizide ele almak üzere bir nokta koyup dönüyoruz. bugüne. Yalnız unu- tulmaması ve bir yere not edilmesi için. 1977 seçimlerinde Turaut Özal'ın. 2 7 Mayıs 1977'deTRT Radyoları'ndan M- SP adına yaptığı propaganda konuşma- sından birparagrafı bilgiye sunuyoruz: "Milli Selamet Partisi kadroları- nın. bugiin Türkiye'nin meselelerini en iyi bilen çok güçlü bir teknik kad- ro olduğunda kimsenin şüphesi kal- mamıştır. Bu kadronun bilgili olduğu kadar, Hak yolunda hizmet yaptığı, gene bütün kardeş.lerimizin nıalumu- dur. Maddi kalkınma \e memlekette özlediğimiz huzurun temininin ancak \e ancak mane\ i kalkınma ile beraber yapılacağına inanıvorum." Evet... 12 Eylül askeri darbesi gel- miş... Önce Özal, Başbakan Yardımcısı olmuş, sonra Başbakan ve de sonunda Cumhurbaşkanı. MSP ise 12 Eylül'ün birinci gerekçesi olarak vargılanmış. mahkûm edilmiş ve sonunda beraat et- mıştir. Şimdi sahnede yine. hem de bi- rinci parti olarak MSP ile Necmettin Er- bakan vardır. Karşıınızda öyle bir Erba- kan vardır ki, bırakın oturmayı, dokun- duğu yere yapışan, yapısını bozup ken- dine göre biçimlendiren. konuldugu her kabın biçimini alan sıv ı bir Erbakan... Azrz Nesin'in kehaneti Dizirun sonuna gelirken. finali oyna- nan kavgamn drğeryanına göz atmakta y'arar var. SüleymâVOemirel konusun- da pek çok tanımlama yapılmış, pek çok şey yazılıp çizilmiştir. Ancak Aziz Ne- sin'in söyledikleri. yıllaröncesinden bu- günleri göstermesi bakımından hem önemli hem de değerlidir. Aziz Nesin, Başbakan olduğu gün Demirel için şöy- le demiştir: "-Şimdi başkanları savalım: 1921 'de Fev zi Çakmak, sonra Rauf Or- bay. Fethi Okyar. Ismet tnönü. Cclal Ba- yar. Refik Saydam. Şükrü Saracoğlu, Recep Peker, Hasan Saka, Şemsettin Gü- naltay, Adnan Menderes. Cemal Gürsel. İsmet tnönü, Suat Hayri Ürgüplü ve Sü- leyman Demirel... Gele gele Süleyman Demirel'e gelmişiz. Bu grafik çizgisinde Süleyman De- mirel'in verini düşünüyorum. Bütün içtenliğimle sövlüvorum. Bana göre Demirel, başbakan olarak bugünkü toplumtımuzun bütün ölçülerine tas- tamanı uygundur. Hazırelbisecilerin ""lsmarlamaolsaböyleoturmaz" dedik- leri gibi, bir başbakan "ısmarlama" olsa böyle oturmaz, böyle denk düş- mezdi." Ye Aziz Nesin 35 yıl önceki değerlen- dirmesini şöyle noktalıyordu: "-Türkiye, ölçülerine en uygun baş- bakanı . buldu. \ üz(Jp vetmişinin okuryazar «knadığı Tftrkiye." Aziz Nesin'ih. yıllarlincesinden gü- nümüze kadar değerini yitirmcden gelen bu değerlendirmesinin ışığında bakıldı- ğında. Necmettin Hoca gibi "Çoban Sülü"nün de pek değişmedikleri gözle- niyor. Elbette. her ikisi de fizik olarak, yaşayan politikacıların dinozorları ara- sında yeraldılar. Fakat giyim kuşanıla- n. tavır ve hareketleri. saç ve bıyık bi- çimleri değişirken kafalannın içi aynı kaldı. Bu nedenle Demirel-Erbakan kav- gasının finali de dededen kalma politik taktiklerle devam ediyor. Hocanın üslubu Örneğin Erbakan. konuşmalarında Demirel'e nameler yollarken. Çıller'e "Vavrum gel" divor. fakat arkasından da aba altından sopa gösteriyor. Çarşam- ba günkü Hürriyet'in Ankara baskıları- nınÇankaya'yadağıtılanlarında. birinci sayfadaki "Erbakan: Liderlere % Gel vavrum' diyeceğiz" başlıklı haberin ya- nı başındaki haberin başlıcı ise şöylev- di: "RP'den ANAP'a çağrı: Çiller'i V'üce Divan'a götürelim" Ve haberde şöyle deniliyordu: "Erbakan'ın bir kurmayı. Hürri- vet'e. "ANAP'ın Tansu Çiller ve es.ı Özel ÇiHer'in malvarlığı konusundaki hesap sorma girişimlerine destek veririz" dedi ve şöyle devam etti: Sorulacak hcsap Ankara Sıkıyönetim Komutanlıgı 1 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde yargılanan Necmettin Erbakan 4 yıl, 22 MSP'li 2 ile 3 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldılar. sadece Çiller ile sınırlı kalmaz. Suçlan- dıkları halde seçilerek dokunulmazlık kazanan bürokratlan da kapsar." Çankaya vakanüvisti Seçım öncesinde elindeki devlet ola- naklannın sağladığı bilgilere ve bunca birikimi nedeniyle sandıktan RP'nın çı- kacağını kestiren Demirel, "Çankaya vakanüvisti" Yavuz Donat kanalıvla kamuoy^jna. "Seçimden birinci çıkan partinin liderine hükümeti kurma gö- revini vermeyebilirim. Hükümeti kurma görevi vereceğim kişinin arka- sında Meclis çoğunluğu olup olmadı- ğına bakarım" mesajını veren Demirel. şimdi kendi açısından oya işler gibi po- litika yapmaktadır. Seçim sonuçlarının RP'yi. çoğunluğu sağlayamamaklabirlikte. birinci parti çı- kardığı 25 aralık pazartesi gecesinin ilk saatlennden itibaren, Mesut Yılmaz ya- nında hep >'avuz Donat'ı buldu. Hatta ve hatta Ecevit ile yapacagı göruşmeye giderken. otomobilde yanında Donat da vardı. Ve ondan sonraki gelişmelere hep birlikte tanık olduk. Bütün çabalar. De- mirel ın Erbakan'ı hükümet kurmakla görevlendirmemesini sağlayacakJcoşul- lan hazırlamaya yöneldi. Erbakan da. - kendi ifadesi ile- "çok i\ i tanıdığı" De- mirel'in oyununu bozmak için akıllara gelen ve gelmeyen yol ve metodu dene- meye başladı Kavganın finaline doğru Teknik Üniversite siraları ve mescit- lerde Erbakan'ın arkasında namaza dur- makla başlayan Demirel-Erbakan kav- gasının finali. daha .sportif bir deyişle son raundu başlamıştır. Kavganın Türki- ve jçısından öneını kadar. tarihte eşi ve benzerine çok az rastlanan özellikler ta- şıması da ilgi çekicidir. Kavgada yenil- gi. her iki tarafın geleceğini belirleye- cektir. Fakat yitirmek. Erbakan için po- litik yaşamın noktalanmasıyla emeklilik yaşamının başlamasıdır. Demirel. Erba- kan'a göre -bulunduğu konum bakımın- dan- çok daha avantajlıdır. Fakat Erba- kan'ın. bırakın başbakan olmasını. so- nuçta güvenoyu alamayacak bir hükü- metin başbakanlığını kısa süreli de olsa yapması kendisi açısından zaferdir. Bekleyelim ve hep birlikte. önümüz- deki günlerde maçın sonunu izlemeye hazırlanalım... BİTTI 13 yıldır hukuk savaşı veriyor Bilim adamının dramı• 12 Eylül sonrası görevine son verilen ve üniversitedeki göre\ ine dönmek için 13 yıldır hukuk savaşı veren Doç. Dr. Ali Tamer Ürüm. açhk grevine başladı. NECATİ AVGIN İZ.MİR- 12 Eylül sonra- sı görev ine son verilen Doç. Dr. Ali Tamer Ürüm. üni- versitedekı görevine dön- mek için 13 yıldır hukuk sa- vaşımı veriyor. Açtığı dava- ların sonuçlanmamasını protesto eden Ürüm. "son çare" olarak açlık grevine başladı. Ege Üniversitesi'nebağlı Basm Yayın Yüksek Oku- lu'nda öğretim görevlisiy- ken 1982"degeçirdiğibirso- ruşturma sonucunda disip- lin cezası alarak üniversite senatosunca görevine son verilen Doç. Dr. Ürüm. o ta- rihten bu yana görevine dön- meye çalışıyor. Ankara Üni- versitesi Siyasal BilgilerFa- kültesi'nden mezun olan Ürüm. TRT Ankara Telev iz- yonu'nda yapımcı olarak görev yaparken Milli Eğitim Bakanlığf nca burslu olarak yüksek lısans ve doktora ça- lışmaları için yurtdışına gönderildi. Ürüm. Berlin Universitesi'nde iletişim, toplumbilim. eğitim. yön- tembilim konulannda yük- sek lisans yaptı. Radyo ve telev izyonun eğitim işlevi ve UNESCO'nun bu alan- daki etkinlikleri konusunda doktora tezi veren Ürüm. doktora öğrenimi sırasında İngiltere'de ve Paris'te araş- t\rmalar yaptı. 1983 yılında "İletişim Araştırmaları" konuiu doçentlik tezi. Üni- versitelerarası Kurul'ca ka- bul edildi. Ürüm. 12 Eylül sonrası görev lerine son verilen öğ- retim üvelerinin eski görev- lerine dönebilmeleri için 1992 yılında af çıktığını. kendisinin bu yasadan ya- rarlandmlmadığını. 1994 vılında İzmir4. Idare Mah- kemesi'ne açtığı davanın da bugüne dek sonuçlanmadı- ğını belirtti. Ürüm. "Hu- kuksal yollardan bir yere varamadığım için açlık grevinebaşlavarak kamu- oyunun dikkatini çekmek- ten başka yol bulamadım" diyor. Rektörlük. İzmir Adliye- si. İHD İzmir Şubesi başta olmak üzere kentin çeşitli yerlerinde açlık arev ıni sür- düren Doç. Dr. Ürüm. bun- ca yıllık bilimsel ve hukuk- sal savaşımın karşılığını is- tıyor ve onca emeğin 12 Ey- lül döneminin en karanlık günlennde bir soruşturmay - la silinip atılamayacağını söylüyor. Ali Tamer Ürüm. bilim adamı. 13 vıldır üniversite- sine ve öğrencilerıne dön- mek için hukuk savaşı veriv - or. Ama onu kimse dtıy- muyor. görmüyor... Sanayi ve Ticaret İl Müdürü Erdinç Gönenç: Tüketici, devlete karşı korumnuyor HAKAN DİRİK İZMİR-Tüketiciyi Korunıa Yasası'nın. yurttaşlanıı denetim desteğınden yoksun kalmasının. uygulamada vetersizliklerdo- ğurduğu v urgulann or. Sanav i \ e Ticaret İ1 Müdürü Erdinç Gönenç. yasa çıktığından bugüne değin kendılerıne yapılan başv uru sayısının 200'ü geçmediğini belirterek "Denetim konusunda halkın önündc- yiz" dedi. Yasadaeksikliklerbulunduğunu vurgulayan Tüketici Hakları Derneğı İz- mir Şube Başkanı L'lusal Özbekde "Dev- lete karşı tüketici korunmuvor" dedi. Tüketiciyi Koruma YasaM"nın çıktığı 8 evlülden bugüne kendilerine yapılan baş- v uru say ısının sınırlı oiduğunu belirten Gö- nenç. "Yasa çıktığından bu vana bize ulaşan şikâyetler 200 tlolavında. Zaten bunların büyük bir kısmı hakem heve- tine ulaşmadan. ilk araştırmada çözüle- biliyor"dedi. Esnaflardan bazılarının. ya- pılan uvarılara karşin etıketlendirnıe zo- runluluğuna uymadığını belirten Gönenç. "100 milvona varan cezalar uygulan- makta. Etiketlendirme, yeni yılla birlik- te başlavacak olan gümrük birliği açı- sından da önemli bir konu"' dıye konuş- tu. Tüketiciy i koruma derneklennın. tüziik- lennde belırtılen tüketici bilincını oluştur- ınaya vönelik görev lerinden çok. yurttaşla- nıı kişisel sorunlannı çözmeye vönelik bir tutıım içinde kalması da konuya ayrı bir bovut katıvor. Tüketici Hakları Derneği İzmir Şubesi Başkanı Ulusal Özbek. Tüke- tıciyi Koruma Yasası'nın iki açıdan değer- lendirilmesi gereğini vurgulayarak "Yasa- nın iki >önü var. Tüketici hakları açısın- dan, bu anlamda çıkan derli toplu ilk ya- sa. Ancak gerçek tüketici hakları açı- sından ay nı sekilde değerlendiremeyiz" dedi. Yasadaeksikliklerbulunduğunu vur- gulayan Özbek. vasanın denetçilerinin ay- nı zamanda hakem heyetlerinde de görev aldığını anımsatarak. "Devlete karşı tüke- tici korunmuvor. Zaten birer ticari işlet- me gibi hareket eden yasanın denetçisi konumundaki belediyeler aynı zamanda hakem heyetlerinde de görev alıyor. Fi- yat. kalitc ve standartlaştırnıa anlamın- da bir koruma yok"diye konuştu. Baskı grubu oluşturuimalı Türkiyede ürün standartına uyulmadı- ğını belirten Özbek. "On üründen sekizi hakkında şikâvette bulunulabilir"dedi. Tüketici Haklannı Koruma Derneği'nin Türkiyede üye sayısı açısından ön sıralar- da yer aldığını. ancak bu sayının utanç du- yulacak kadar az oiduğunu v urguladı. Öz- bek. sivil toplum örgütlerinın de konuya duyarsızlığına dikkat çekerek "Kötü ürünlere ve büyük sermave gruplarına karşı baskı grubu oluşturulmalı. Sendi- kalar bizimle birlikte hareket etmesi ge- rekirken konuya uzaktalar. Kitleörgüt- leri dahi duyarsız davranıyor. Tüketici haklarının gerçek anlamını bulabilme- si için herkesten duvarlılık bekliyoruz" dedi. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Lidep Nasıl Yetişir? ; Eski Devlet Bakanı, Tokat Milletvekili ismail Hak- kı Birler'le söyleşiyoruz. Konumuz, Türkiye'de "li- der"geçinenlerın durumu. Ona göre politikacıların - zaten "mazbut olmayan"- ahlakını da uzgöreçler (te- levizyonlar) bozmakta. Şöyle diyor ismail Hakkı Bir- ler: "Dışişleri Bakanı'nın ağzına tutuyor mikrofonu: - Efendim, bu Doğu, Güneydogu Anadolu'da, hay- vancılığın geliştirilmesi için neler düşünüyorsunuz diyor. Dışişleh Bakanı 'nın vermesı gereken yanıt: - Bunu lütfen, Tarım veya Hayvancılık Bakanı ile görüşün değil mi? Hayır, başlıyoranlatmaya. Hayvan- cılık Bakanı'nın ağzına tutuyorlar: - Bizim gümrük birliği ile ilişkilerımiz size göre na- sıl gelişecek? Onun da: - Bunu lütfen Dışişleri Bakanı ile görüşün.. deme- sigerekirken o da başlıyoranlatmaya. Herkes, herşe- yin en iyisini bıliyor, en doğrusunu biliyor! Yani: - Ben bilmiyorum diyenyok. 'Bu konuyu inceleme- dim. Ben bilmiyorum. Kaldı ki bu konunun yetkilisi var. Üstelik bıleni var, ona sorun!' l-ıh... Herkes, her şeyi biliyor: Bir, bu olanaksızdır. İki, doğru değildir. Bir kişi, her şeyı bilirse, başka adam- lara gerek kalmaz. Uzmanlık dallarına gerek kalır mı?" İsmail Hakkı Birler'e soruyorum: - Peki, Iider nasıl yetişir? ! - Lider kendi kendine yetışmez. Elbette ki kişisel' çabası, eğitimi, kültürü, yetiştiği çevre, aile çevresin- den, çelik çomak oynadığı çevreden başlayarak el- bette kı bu bihkimlerin hepsınin etkisi vardır, "Ben li- der olmayakarar verdim.Sorbonne'daokudumyet- medi, Harvard'da okudum yetmedi. Boğazıçı'ni bi- tirdim yetmedi, Çin'e gittim yetmedi. Ben lider olma- ya karar verdim!" Hayır olamazsın! Lider (önder) olay- lann içinden çıkar. Öyle bir olay olur, olaylar öyle ge- lişir ki hiç ayırdına (farkına) varmadan lider ortaya çı- kar. Hani, böyle, "Yav, arkamdan beni iten kim" di- ye bağırır insan. Hani, kız denıze düşmüş; vapurdan, boğulmak üzere. Delikanlı hemen atlamış, kızı kurtar- mış. Bunu da çıkarmışlar. Herkes alkışlıyor. Çıkarçık- maz, "Beni arkamdan kim itti" demış! Onun kızı kur- tarmak için falan atladığı yok. Orda işte, kahraman oluyor o, alkışlanıyor. Lider, olaylann içinden gelir, olaylar lideri yaratır. Her olaydan da lider çıkmaz ya- ni. TV karşısına geçip hatır hutur kıntarak da lider olunmaz, değil mi? ismail Hakkı Birler'in anlattığı, Ismet Paşa'nın "kurtancı" ile ılgili sözleri usumdan çıkmıyor. Şöyley- di o konuşma: "Bütün uluslar, sıkıntılı anlannda, sıkıntıya düştük- lerı zaman, mutlaka bir kurtancı çıkanrlar içlerinden. Bu, bütün uluslar için geçerlidir. Bütün uluslar ara- sında bu açıdan en velût (doğurgan) ulus Türk ulu- sudur. Ama unutmayın ki en velût ulus olan Türk ulu- su da bir kurtarıcıyı beş yüz yılda bir kere ancak çı- karır. O nedenle, kurtancı beklemeyeceksiniz, kahra- man aramayacaksınız. Sorunlarınızı sade vatandaş- lar olarak sız çözeceksiniz..." İsmail Hakkı Birler'e sordum: - ismet Paşa'nın bu konuşmasını çok kimse bil- mez değil mi? - Ismet Paşa, bu sözleri 1971 'de Türk-lş salonun- da yapılan bir CHP il başkanları toplantısında söyle- miştir. Benim büyük mutluluğumdur, Ismet Paşa ile uzunyıljarbirlikte çalıştık. Bunuyasşmımınep.önem- liyıllan sayıyorum. İsmet Paşa'nın hazırlıksız, notsuz kürsüye çıktığına ben tanık olmadım. En basit top- lantıda bile. O gün, beş-altı saat sürdü il başkanları toplantısı. Bütün il başkanları konuştular. Bu, dinle- di. Duyamadığı sözleri, notyazıp verdikeline. Sonun- da çıktı kürsüye, top/anf/nın kapanış konuşmasıydı bu. Telefonla sizinle konuştuğumuz gibi ya da rakı sofrasında söyleşiyoruz biçemiyle (üslubuyla) ilk kez tanık olduk, uzun bir konuşma yaptı. O konuşmada geçti bu sözler. Tarafımdan not edilmiştır o. Aynen böyle... - İsmail Hakkı Bey, size çok teşekkür ederim! İsmail Hakkı Birler, yaşıtım. O da 1927 doğumlu. Suşehri'nde doğdu. 1957 seçimleri sırasında To- kat'ta savcı yardımcısıydı. Seçımlerde, CHP Tokat'ta kazanınca Demokrat Parti ileri gelenleri, "Bu savcı yüzünden seçimleri yitirdik" diye hakkında soruştur- ma açtırmak istediler. ismail Hakkı Birler. ayrılmaya kararlıydı. Ancak soruşturmanın sonucunu bekle- mek istedi. Bakanlık, "işlem yapmaya gerek görül- mediği" kararını verdi. O da 1958 yılının başında yıl- dırım telgrafla ayrılarak Turhal ılçesinde savunman- lığa başladı, CHP'ye yazıldı. Tokat'ta il başkanı ol- du. (1965); 1969- 1973 seçimlerinde milletvekili seçilerek iki dönem milletvekilliği, 1974'te de Ece- vit hükümetinde Devlet Bakanlığı yaptı. 1977 seçim- lerinı ise kazanamadı. Yargıtay'dan emekli Nuriye Hanım la evli. bir kızı var. IstanbuPa yerleşti. • • • 1995 yılını da devirdik. Acı tatlı günler geçti. Can dostlar yitirdik: Kemal Sülker, Muzaffer Sencer öl- düler. kendisini Leyla Çambel ın evinde tanıdığım müzısyen Veli Gerasim ölmüş. haberim bile ol- mamış. Leyla söyleyince, diyecek laf bulamadım. Sanatçı Gülay Uğurata da 1995'te gitti. Veli Gerasim, ünlü ressam Nimetullah Gerasim ile ba- lerina Nedime Gerasim'in oğluydu. Veli Gerasim, 1948'de Şanghay'da dünyaya gelmiş, 4 yaşında piyano çalmaya başlamış. Veli Gerasim, Leyla Çam- bel 'in can arkadaşıydı... B U L M A G A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ lktısadı durgunluk. 2/Dağkeçısi... Antmetık hesap yap- maktakuüanılan, birçok devıngen parça. dizisıyle donatılmış düze- nek. 3/Müzikte geceden esinle- nen ya da geceyi çağnştıran beste. 4/ Kimse. kişi... Habeş soylusu. 5/ İçinde katı bir madde erimiş bu- lunan sıvı... "Yaz bahar ayında bir 8 —- verdiler ' q Yandım gittim ala a karlı dağ ıken" (Karacaog- lan). 6/ Bir alay işaretı... Uluslararası Çalışma Örgü- tü'nünsimgesi. 7/Yöntem... Kakım da denilen bir kürk hayvanı. 8/ Atasözlerine da- yanan didaktik Çin şiiri... Kil ve kum karışımı. sarı renklı verimli balçık. 9/ Ja- ponya'da bir kent... Dogru. gerçek. VUKARIDAN AŞAĞI- YA: 1/ Osmanlı mimarlığında renklı camlarla yapılan pencerc... ltalya'nm en uzun ırmağı. II Yabancı... t'ç Silahşörler'den bin. 3/ Geminin içinde en alt bölüm. 4/Yankı... Kayıp. 5/ Ağır bir yükü kaldırmak için kullanılan aygıt. 6/ Makıne- lerde devingen bölümlerı içine alan parça... Paramızı sim- geleven hartier. II Kısa namlulu bır çeşıt top... Intikam. 8/ "Bakır lengerlerde kızarmış kuzular — ıdi" (Nâzım Hık- met)... Muhtemel. 9/ Datça Yarımadası'ndakı ünlü antik kent.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear