23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 OCAK 1996 SALI CUMHUBİYET SAYFA KULTUR 15 Oliver Stone, Kennedy'den sonra insani yönleriyle irdelediği Nixon'la ABD siyasetini sorguluyor Rîchard Nixon ve yaramazhLdarıKültür Servisi- \\ashington W'ater^te Oteli: beş 'hırsız' gecenm karanlığında Demokrat Parti'nm kiraladıgı kata süzülüyor. Kısa sürede ellenndeki mikrofonlan gızleyıp bırkaç evrakın fotografını çektıkten sonra hızla kaçıp gıdıyor. Tan'h 17 Haziran 1972. Takıp eden sahne Beyaz Saray'da başlıyor. Richard \ixon ı Mrtından alıyor kamera. Elınde vıski bardağı. teyptekı konuşmaları dınlıyor. Duvardakı tabloda Abraham Lincoln kızgın kızgın ABD'nın 37. başkanına bakıyor. Nıxon'ın kaderı bellı artık: 'bitmiş' bır başkan o Hırçınlığını bol alkol ve sakinleştıncı haplar bile frenleyemiyor. 1972'de Başkan'ın telefonlarının dinlenmesıyle başlayan \Vatergate Skandalı'nın Ağustos 1974'te Washington Post'ta patlatılmasına dek Richard Nı\on'ın neler yaşadıgını Nixon adlı son fılminde anlatıyor OHver Stone. Nıxon'a 43 mılyon dolarlık bırbütçe saölayan yapımcı şırket Disney. Stone"dan başrole gişe şansı hayli yüksek Tom Hanks, Jack Nicholson ve \Varrai Beatrş 'den birini seçmesini istemış Ancak Stone. Beyaz Saray'a Galli aktör Anthony Hopkins'ı uygun görmiiş. Dığer roller ıçın de Joan Allen (Pat Nı\on). James Woods< H.R. Haldeman). J.T. \\alsh (J. Ehrlıchman), PaulSorvino(Henry Kısstnger), Bob Hoskins (FB1 Başkanı Edgar Hoover) ve Larry Hagman (Nıxon'ı destekleyen petrol mılyarden) gibi isımlerı bıraraya getırmiş Anthony Hopkins, Nixon olabilmek amacıyla kahverengi lensler kullanmış. protez diş takmış, birçok TV söyleşİM izleyerek Başkan'ın en çok kullandığı kelııiielen saptamış ve K.alıfornıva aksanını kapmak ıçın dersler almış ve oyununda hıç kankatıınze yan olmaması amacıyla Ba^kan hakkında yazılmış butiın bıyografılerı okumuş Vıetnam üçlemesıyle ABD halkını yakın tanhı yenıden okumaya zorkıy an. JFK'yle Kennedy dosyalarını venıden açtıran Hollyvvood'un bu yaramaz 1 972"de Başkan'ın / teletbnlannın _/. dinlenmesiyle başlayan VVatergate Skandalfnın Ağustos 1974'te VVashinğton Post'ta patlatılmasına dek Richard Ni\on'ın neler yaşadığını Nixon adlı son filminde anlatıyor Oliver Stone. ABD'de gösterime giren ve tepkiler alan filmde, Anthony Hopkins. Nixon olabilmek amacıyla kahverengi lensler kullanmış, protez diş takmış, birçok TV söyleşisi izleyerek Başkan'ın en çok kullandığı kelımeleri saptamış ve Kaliforniya aksanını kapmak için dersler almış çocuğuna çevnldı şımdı gözler. ABD'nın son 40 yılına yön veren ınsanlardan binni seçen Stone bu kez sisteme fazla saldırmadan Başkan'ı ınsam yönleriyle, duygusal birtonla anlatıvor. Stone'nun Nıxon'ı küfüredıyor. ıçkı duşkünu. kızınca ne vaptığını bılmıyor. Dalıa önemliM güveıısız. yalnız. huzursuz. sevgiye aç, Kennedy'nin gölgesınde büyük bir aşağılık duygusu çeken bin. Kamboçya bombardımanı. Vietnam Savaşı'nı körükleıne. Fidei Castroya suikast gıbi bir dizi politik >anlışına da yer veriliyor Nıxon'ın. Ancak daha çok çocukluğu. idealist annesi. maço babası. veremden ölen ikı kardeşının ileride Başkan'ın politik kararlanna nasıl etki ettigi vurgulanıyor. ABD'de gösterime gıren Nixon filmi ıçin basında tanhçılerin. eleştirmenlerin. politikacılann ve gazetecilenn görüşleri yavaş yavaş yayıınlanmaya başlandı Halktan da Nixon karşıtlan filmi yumuşak kalmakla, Başkan'ın taraftarlan da onu bir paranoyak gibi vermekle suçladılar Oliver Stone'u. Hatta Başkan'ın aılesı ve dostlan Los Angeles Times'a verdıkleri ılanda Stone'un üç saat on dakikalık fılmıyle bir kez daha tarihi saptırdığını açıkladılar ve halkı doğrulan öğrenmek içın araştırma yapmaya davet ettiler Bır belgesel yapmadığını ıddia eden Stone ise ABD basınında çıkan demeçlerinde neden Nixon'ı seçtığını şöyle anlattı : "!Ni\on, 1950'Jerden sonra gelen en önemli politikacılardan biri. Büyük Ekonomik Krizi, 2. Diinva Savaşı'nı. Soğuk Savaş'ı, Vietnam'ı ve komiinizmi yaşamış. ABD'nin doğru ve yanlışlannı, iyi ve kötiilerini yansıtan çok iyi bir ömek bence'. Hamit Görele'nin resim sergisi, Yapı-Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'nde yer alıyor Hep Marsyas gibi yepyeni tadm peşindeydi CANAN BEYKAL ~Bir efsanc. ama her sanatçıyı umutlandı- nr, Marsyas'ın Apollon ile olan nıü/ik yanş- ması" dıye baslıyor Hamit Görele "Çağdaş Sanat" üzenne bır yazısına. Apollon "a karşı kamış flutü ıle meydan okuyan kır delıkanlı- sı Marsya^'ın müzığını dınleyeıı jıirı. Apol- lon'un müzığını tannsal \e ınanılınaz bukır. ama y ıne de "Marsyas'ın flütiinden dökülen seslerde bambaşka bir tat \ar~ dcr. Apollon jünnınbukararınakızarvedelıkanlıyıbırağa- caçevınr "Ogünbugün.yüzyıllardırherrüz- gâr estikçe Marsvas'ın flütümin sesi inlermiş u ağaçta. Büriin dava sanata getirebileceğimi/ yeni bir tatta" der Görele. Hamit Görele'yi 1968 yılında tanımak t'ır- satını buldum. Henüz Akadcmı oğreneılığı- mın ılk yıllarıydı. Taksım Beledıye Sanat Ga- leriM'ndebırretrospektıfsergı açmıştı \eay- nı yıl Çağdaş Türk Ressamlan Derncğrnın "yılın sanatçısr ödülünü kazanmıştı. Göre- le'nın resmını ınüzeden ve sanat tanhı kıtabı- mın ıçındekı kötü baskılı bır resmındcn bılı- yordum. Ancak sergısınde bıldık resımlerının yanında geometrıze edilmış bazı resımlerını görünce. ııjınde çocuksu bır muzırlığı bann- dıran bu sanatçıya sevgım artmıştı. Daha son- ra Akademfde Adnan Çoker'ın odasına her zaman kızgın bır bıçımde gıren \ e olaylar kar- şısında hıddetını açıkça sergıleyen bu kı^ıye karşı meslektaşlannın hoşgönilü da\ ranmala- nnın nedenını merak eder oldum. Haklı ne- denlerden dolayı kızıyor. duyarlı davranıp ta- vır koyuyor \e ödün vermez bır kışılık sergı- lıyordu. AyTica kızgmlığını açıkça sergıledı- ğı ıçın de korkulacak bır düşman olarak gö- rülmüyordu. Ama en çok karma sergılerde. son dakıkada Hamit Görele'nın. elınde yenı bır resımle çıkıp geleeeğınden ve daha önce- kı resmın yenne yenı getırdığı resmının asıl- masında ısrar edeceğmden korkuluyordu. Görele: Istanbul Teknık Lnıversıtesı gıbı (bugünkügıbı odönem gençlığının de gırme- yt döşledıklen) bır yükseköğrenımı yarıda bı- rakarak güzel sanatlara yönelmış. hırçın mı- zacı nedcnıyle meslektaşlarının yararlandık- lanndan dönemınde yararlanamamış. yaptı- ğıyla yetınmeyıp hep Marsyas gıbı yepyeni bır tat getırmenın peşınde koşmuş bır huzur- suz kışılıktı. Sporu sevıyor ve bunu aşın bı- çımde uyguluyordu. müzığı scvıyorvebeste- cılerın portrelennı yapıyor. müzıkle uğraşan aıle bıreylerını reNımlıyordu. Hcykel yapma- yıdenıyorveresimlerındebırheykelcının vo- lüınlerı ele alış bıçımını şansitıyordu Doğa- yı ba/en Cezanne\e\gısıyle \olümlennplan- İarına ındırgıyor. jrmonılerını Cezanne gıbı •>eçıyor. bazen "Büyük Matisse" dıye sevdığı fo\ renklerle benzer "nüler'. portreler yapıyor- du. Hıç ku^kusıız Postempresyonıstlen sevı- yordu Matisse'e hayranlık duyuyordu. Eksp> lesyonisilerle karakten uyu^uyordu. ama o bunlarla yeunmıyor bır an gelıyor "Kendi ki- şiscl «anat anlayışıma gelince: miiziğin mate- matiğe.resmingeometriye dayandığına inanı- nm"dıyordu Biıyükklasık ustaların geomet- r\yı gızlcdıklcnnı soylüyor "Bunu saklamp- ya lü/um görmeden olduğu gibi koyuyonım, bu ycDiıutrik biçimlcri ben. Doğada eşi olnıa- yan \e insan zekâsının buldugu bu biçimleren sağlam biçimlerdir. Ama arada sırada kaça- mak yaptıkianm da oiacaktır doğayı geomet- rikJe^tinerek..." dıyordu Tüm sanat yasamı boyunca Hamit Göre- lc'mn kaçamaklan olmuştur. Hep Marsas'ın flütünun çıkardığı yepyeni bır tadı bulabıl- mek. duyurabılmek düşü nedeniyle. Zaman zaman düşünmüşümdür. matematığın kesın- lığıne. geometnnın kav ramsallığına manan bu sanatçının içınde barındırdığı çocuksu saflık ve haita geometnk soyut düzenlemeler adını verdığı deneylenndekı o kendıne aykın yü- zeysellık ıkilemı nedendır dıye. Bu hırçın. duygularını açıkça göstennekten kaçınmayan bu huzursuz. tutkufu. coşkun yapının resım- lennde yansıttığı ıçedönüklük nasıl açık- lanabılırdıye Ve belkı de yenılık arayışı, tıp- kı bır çocuğun e\nmındekı aşamalar gıbı onun bır yerde durmasına \e durduğu yen us- talaştırmasına engel olmuştur. Oysa ne güzel- dır onun tepelerden denız görünülerı. hacım- lı bulutlan. kaba kunt fıgürlerı. Ama sanatçı durmaksızın yenı bır arayışın peşınde olan değıl mıdiraslında? Inanıyorum kı Görele kaç yaşında olursa olsun hep Marsyas'ın getırdı^ı yepyeni tadı aramaya adanmıştır. hatta ölür- ken bıle düşündüğü tek şey "Yapacakyeni bir seyim daha vardı" dıye kızmast gerektığiydı. Sankı öliim bu yaramaz Marsyas ruhlu sanat- çının hazırladığı yenı oyunu tamamlamasına ızın vermedı. Ama belkı de ıstedığı tamam- lanmayan bir şeyler bırakmak, süreklı bırakışı duvumsam.ıktı ALINTILAR Yazarlar Dünyası'nın 2. sayısı yayımlandı Kültür Servisi - Türkıye Yazarlar Sen- dıkası'nm y ayın Organı "Yazarlar Dün- yası"nın 2.(öüz 95") sayısı yayımlandı. Dergıde. Sendıka'nın temmuz-aralık 1995 dönemı etkınlıklennm geniş bır dö- kümü yapılıyor. \azarlar Dünyası, yıtır- dığımız .Aziz Çalışlar \ e Kemal Sülker"ı Ataol Bahramoğlu ve tlhan Selçuk'un yazılanylaanıyor. Buyıl "?5.yaşını kut- layan Necati Cumalı üzenne Zeki Coş- kun'un . 70. yaşını kutlayan Arif Damar hakkında M e t i n Cengiz'ın yazılan ve 70. doğum yılı nede- niyle, Fat- ma Gü- rel'm Atti- la llhan ıle y a p 11 ğ ı s ö y l e ş i edebıyatı- mızın bu üç büyük ısmını kut- lama Nite- liğınde. Tansu Bele.NevraBucakve Sen- nur Sezer'ın yazılanyla. Reşat Nuri Hü- se>in Rahmi ve Bedri Rahmi'yı andıkla- rı Yazarlar Dünyası'nın 2. sayısında. Sı- dıka Su ıle Ruhi Su üzerıne yapılmış bır konuşma \e Turhan Dursun'un 5 ölüm yıldönümünde tlhan Kurt'un bır değer- lendırmesı de yer alıyor. Meslekı Sorun- lar bölümüde ıse yazarlar açısından ol- dukça önem taşıyan "TYS Telif Listefe- ri". "Tek Tıp Yayın Sözteşmesi" metnı, Türkıye Yazarlar Sendıkası ve Abhazya Cumhurıyetı Yayıncılar Bırlığı arasında ımzalanan kültür protokolünün metnı yer alıyor. 1995'te ödül alan yazarlar ve ya- pıtlarıyla ılgılı yazılann da yer ahyor. 1995'te Edebiyatniîiz" değeıiendirOdi Kültür Servisi - TYS (Türkıye Yazarlar Sendıkası) düzenledığı bır toplantıyla 1995'te edebıyatımızı \e TYS'nın çalış- malannı değerlendırdı. DilekTürker'ın sundugu gecede, TYS Genel Başkanı Ataol Behramoğlu, toplan- tmın asıl anlamınm edebıyatı Türkıye'nın gündemınde tutmak olduğunu söyledı. Behramoğlu. TYS'nın çözmeje çalıştığı, edebıyat dünyasmın sorunlannı. telıf hak- ları. tek tıp sözleşme. SSK'ye gerıye doğ- ru borçlanarak emekh olma hakkı ve dü- zenlı bır gelıre. mekâna sahıp bır kurum- laşma olarak sıraladı. Seçımlerın hemen sonrasına denk düşen toplantıda, seçım so- nuçlanna ve Refah Partısı'ne de değınen Behramoğlu. Refah Partısı'nı "faştst,geri- ci vesaldırgan" olarak nıteledı. bu partının bu duruma gelmesınde aydınlann umursa- mazlıgmın da etkılı olduğunu söyledı. Behramoğlu. heykele v e sanata tükürenle- nn ıktidarda olmasının Türkıye'de "kültü- rün felaketı'olacağını vurguladı. Sanatçının savgınhğı, demoRrasi ve fianş TYS'nın 1995 yılındakı etkınlıklennı. Ikıncı Başkan Fe\za Hepsilingirler ve Ge- nel Sekreter Emin Karaca anlattılar. 14 Sendika, 1995y ılı içerisinde anma top- lantılan, paneller ve uluslararası toplann- lar dahil çeşitli etkinliklerde bulundu. Sa- natçılar Kurultayı'na sunulan bildiri. V- rupa ^azarlar Kongresi'nde sendikanın ılk kez temsil edilmesi. A.Kadır. Ömer Faruk Toprak \e birçoky itirdiğimiz insan için ya- pılan anma toplanülan. \lehmed Kemafin 75. >aşı için yapılan kutlama toplantılan yapılan etkinlikler arasındayer ahyor. Tür- kiye'nin sorunlanna ve siyasal yaşantısına karşı da duyarsu kalmayan sendika. dü- şünce suçunu. Snas olaylannı. Fikir ve Sa- nat Eserleri Kanunu'nu.gözaltındakayıp- laneleştirdi, karşısında durdu. Antidemok- ratik. faşist nitelikli dav ranışlann karşısın- da yer alan T\ S, özgürlük, demokrasi ve banş doğrultusunda çalışmalar yaptı". Yüzün üzerinde yeni kitap, on- larca yeni şair 1995 yılında şııralanında gerçekleşen- len Metin Celal değerlendırdı. " Bu yıl içerisinde gerçekleşen etkinlik- lerin en önemlisi olarak Edebiyatçılar Der- negi'nin gerçekleştirdiği. 80. yaşı dolayısıy- ladüzenlenen "Melıh Ce\ det Anday Gün- len" belirdi. 70. yaşı kutlanan Arıf Da- mar'ın yeni kitabı "'Eskı Yağmurları Dın- hyorum'.Cemal Süreya'nın yaşamını kap- samlı bir şekikle inceleyen "Şaırın Hayatı Şıır'e Dahıl". "Çocuk \e Allah"ın yeni baskısı, Hasan Hüseyın hakkında eşi Azı- me Korkmazgıl'in hazırladığı biyografi, Can Yücel'den "Maaıle" ve Gülten Akın'ın '"Sonra Işte YaşlandınV'ı eski ku- şağın değerli çahşmalan oldu bu yıl içinde. 4O'lı yaşlardaki Erdal Alova, Banş Pırha- saıı. Ahmet AdaveTuğrul Tanyol'dabuyıl başanlı yeni kitaplaıia çıktilar okuyucu- nun karşısına. Birçok şairin ilk kitabını çı- kardığı bu yil, Nılgün Lstun, Hakan Savlı ve Suleyman Çobanoğlu dikkate çekenler arasında yer ak)ı". Öykuyü değerlendıren SemihGümüş'e göre 1995 öykü ıçın genye düştüğü bır yıl oldu. "Eskikuşak-Tomns Uyarvebirkaç başka isim dışında öy küden uzaklaşırken, yeni kuşak, geçmişle bağlannı kopardı ve popüler ilgilere koşullandı. Bu yılın öykü için en önemli gelişmesi ise \dam Öykü Dergısı'nin yayımlanmaya başlanması ol- du. Cemıl Kavukçu'nun 'İjzakNoktalara Doğru"adlı öykü kitabı yılın en ivi kitabı olarakdeğerlendiriIirken,Zeyyat Selımoğ- lu'nun "Derın Dondurucu Içın Öykü"sü, Memet Baydur'dan "Gözün Kahverengi Suyu", Erhan Bener'in "Günbatımı Öy- küİeri", Kemal Ateş'in, Mıgırdıç Margos- yan'ın, Süreyya Evren'in ve Zeynep Alı- yc'nin kitaplan bu yılın başanlı çalışmala- n arasında yer aldr. Romançılanmız amma da gerçekçiymiş! 1995"te roman değerlendırmesını. bu değerlendırmenın seçım sonuçlanyla bir- lıkte anlamının çok degıştığmı söyleyen Zeki Coşkun yaptı. Coşkun, Lucacs' ın Al- manya'nın toplumsal yapısının dağılma- sının ardından söyledığı "Kafkaammada gerçekçiymiş'* sözlennı ömek vererek baş- ladı "Dagılan, merkezsiz kalan toplumda ro- man da bu durumu yansıtıyor: Kimlik ara- yışı. yitirilen değerier, ve sığınacak şeyler. Örnegin Lmıt Kıvanç'ın "Yalnız Olmu- yor'u ya da Iskender Savaşır'm "Tutku 2000"i. Rnmanda geriye dönebilir miyiz ? sorusu gündeme geliyor. mümkün oİma- yınca başka cografvalar aranıyor. Latıfe Tekin'in "Aşk Işaretlen", Mılla Bırkı- ye'nin "Soldan Sağa" kitabı biryokuluk öneriyor, kaçışı ve kopuşu sunuyor. Düne dönmenin de birçözümolarak düşünüldü- ğü umutsuzluk ortamında Nedım Gür- sel'in "Boğazkesen"iveGünsel Korad'ın "Zaman Yelı" kitabı tarihselromanlarola- rakçıkOokurun karşısına.Osman Şahın'in "Bucaklar" ve Öner Yağcı'nm "'Yedıve- rcn" kitaplan da bu yılın belgesel roman- ları arasındaydı. Kimlik sonınsalıyla kar- şı karşıya kalan toplumda, roman da bu bunalımdan nasibini ahyor; romanlar an- latı olmaktan çıkıp, anlatının anlatısına dö- nüşüyor. Yaşar Kemal veOrhan Pamuk ise yazdıklany la değiL politik yönleriyle. ülke- de akan kan üzerine diş basında yayımla- nan yaalan nedeniy le öne çıktılar. Vani 120 yıllık Türk romanındapek birşey değişme- di. Başlangıçta da hal böyleydi". TAHSİN YÜCEL Armağan Bir radyoda dinledim: Günün gazetelerini özetle- yen sunucuya telefon eden bır bayan, Cumhuri- yet'ten biraz daha fazla soz etmesıni ıstiyordu. Ne- deni sorulunca, gazetesinin Cumhuriyet olduğunu, ama ötekiler böylesine cömertken, o hıçbir şey da- ğıtmadığından, bırakmak zorunda kaldığını söyledi. Ne denir? Bu Cumhuriyet yetkilıleri ülkemızin çağ at- ladığını bilmiyorlar mı, nedir. yırmi bırınci yüzyılın eşı- ğıne geldiğimiz küreselleşme çağında, gazeteciliğin yalnızca iyı ve dürüst gazete çıkarmak olduğunu sa- nıyorlar. Ben, kendi payıma. eksikliği biraz olsun gi- derebilmek için, geçen yılbaşında okurlanma Henri Michaux'dan parçalar sunmuştum. Bu yılbaşında da, "çekilişsizkurasız", Raubert'ınyıllar boyunca, bı- ni aşkın yapıttarayaraktopladığı incılerden (kendı de- yimiyle "salaklıklar"öan) üç küçük demet sunuyo- rum. j^poğa^ ve^biz Pireler, nerede olursa olsun, hep beyaz renklerin üzenne atlarlar. Bu ıçgüdü onlara kendılerını daha ko- lay yakalayabilelim diye verilmıştır. (B. de Saint-Pi- erre) Doğa, kavunu ailece yıyelim diye dihmlere ayırmış- tır; balkabağı, daha büyük olduğundan, komşularla yenilebilir. (B. de Saint Pierre) Kurdun kuzuyu yemesi iyıliğın ve Tann'nın varlığı- nın kanıtıdır; çünkü kuzu böylece hastalıktan ve yaş- lılıktan kurtulur. (Buckland) Su, gemi adını verdığımız o olağanüstü yüzer ev- leri taşımak için yaratılmıştır. (Fenelon) Balıkiann tuzlu olan deniz suyunda doğup yaşa- yabılmelen ve bunca yıldır soylarının ortadan sılinme- miş olması bır tansıktır. (Abbe Gaume) Kadının, canlı doğanın bu çiçeğının, yeryüzünde gerçekleştirilecek önemli bır görevı vardır: Erkeğe eşlik etmek. (Menville de Ponsanj II. Toplum, töre, inanç Isa, Tann'yı hoşnut edebılmek için rahatını, onuru- nu ve yaşamını feda etmiştır. (Ayme) Kölelik birTann vergisıdir. Hıristiyan halk köleliğiy- le göz kamaştırır. (Ermiş Ambroise) Tann kölelere bulundukları durumda kalmalarını buyurur, efendilerden de onları azat etmelerını ıste- mez. (Bossuet). Köle ticaretı ınsanlığa da, dıne de, doğal adalete de ayk.n değildir. (Piskopos Bouvier) Dınsiz kişi öldürülmelıdır. (Lamennais) Darağacı bir sunaktır. (De Maistre) Kitlelertümden kangren oldu: Köylerdeki tüm Pro- testanları kılıçtan geçirmek ve tüm köyleri yakmak gerek. (M. de Julien) "Basın özgürlüğü" dediklerı kafa densizlığı her sa- bah Fransız toplumunun düşünsel ve aktörel gücü- nü yok etmektedır. (Dupanloup) Ben Nigntia halklarından bırınin önderi olsaydım, ülkenin sınırına bir darağacı kurar, buraya girmeye kalkacak ilk Avrupalıyı ve buradan çıkmaya kalkacak ilk yurttaşı acımadan astınrdım. (Rousseau) Hastalıklarını anlatmaları söz konusu olduğu za- man, toplumun alt sınıflarının alıklığının nerelere ka- dar gidebileceğini bilmek için hastanelerde hekımlik yapmış olmak gerekır. (Merat) III. Eğitim, bilim ve sanat Hangi anne, hangi Hıristiyan anne bile demiyorum, hangı namuslu anne, kızını sahnede görmektense mezarda görmeyi yeğ tutmaz? (Bossuet) Çocuklar tuvalete ikişer ikişer değıl, tek başlanna ya da kalabalık olarak gönderilmelidir. Hem de her zaman, teneffüste bile, tam bir sessızlık içinde; böy- le bir yerde asla konuşulmaz. (Dupanloup) Bılim ınsanı tembel, iş yaşamında ve büyük gırişim- lerde beceriksız, kavgacı, kendi kanılannda dayatma- cı, başkalarının kanılarına karşı horgörülü, hüküme- ti eleştirici, yetkeyt ve ulusal inakları küçümseyici kı- lar. (De Maistre) Bilimin insanın elindeyüreği kuruttuğunu, doğanın çekiciliğini yok ettiğini, zayıf kişileri tanrrtanımazlığa, tanrıtanımazlıktan da cınayete götürdüğünü çok in- san düşünmüştur. (Chateaubriand) Kabul etmek zorundayız kı, dinsel kesınlik mate- matik kesinlikten aşağı kalmaz. (Baguenault de Puchesse) Şurası kesin ki, meleklerin sayısı yaratılmış tüm türlerin sayıstndan daha fazladır. (Bossuet) Ben Copernic'in görüşünü derinleştirmenın doğ- ru olduğu kanısında değilirn. (Pascal) Raffaello'nun en güzel Bakire Meryem'lerinin can- lı örneklerıni nereden aldığmı yüzünüz kızarmadan anımsayabılır misiniz? (Rahip Bautain) Shakespeare, sanat beğenisınden ve eğitimden yoksun bir vahşiydi. (Blair) Michelangelo sinirime dokunur. (Joseph de Ma- istre) Ettiği kötülükleri yalnız btlgisizliğin bılmediği Gali- lei'den söz etmek tümüyle yararsız oldu artık. (De Maistre) Sokrates insan düşüncesine hesaplanması ola- naksız bır kötülükte bulunrrtuştur. (Andre Lefevre) Biliyorum, bu tür inciler renkli basınımızın dağırtı- ğı battaniye ya da tencerelerin yerinı tutamaz. ama onlarla birlikte ve ustalıkla kullanılınca seçım bıle ka- zandırtabilir. Yeni Yüksektepe'de felsefe seminepleri Kültür Servisi-Yeni Yüksektepe Kültür Derneği, 5 ocaktan başlayarak felsefe semınerlen düzenlıyor. "Anstp". "Eflatun", "Romaya Bılgelık", "Eskı Hindistan", "Buda Felsefesı", "İnsan ve Devirleri" gibi konulann tartışılacağı seminerlerde, felsefenın msandan uzak bır kavram oimadığı. tam tersine insanın kendisiyle ilişkili olduğu ve felsefenin sadece teorilerden olusmadığı, pratık olarak yaşama aktanlabileceği üzerinde durulacak. Yenı Yüksektepe Derneği'nde ayrıca, cumariesı günü "Zodyak" konulu bır dia gösterisiyle eskı Mısır, Babil, Çın. Hindistan uygarlıkları anlatılacak. KUItür Servisi - Aksanat, tıyatro sezonunu Oktay Rıfat. Yusuf Atılgan ve Onit Kutlar'ın yapıtlanndan Selma Köksal ıle Gülsüm ^ydan'ın oyunlaştınp yönettiği 'Bahar İsyancıdır adlı tek perdelık gösteri ile açıyor. 1993-94 Avnı D,||g l | Özendirme Odülü'nü alan oyun, 7. Uluslararası Uanbul Tiyatro Festıvali'nde de sahnelenmşti. 5 ocak tanhınden başlayarak Aksanat'ta sahr«le nmeye başlayacak olan 'Bahar tsyancıdır'da Selme Köksal. Gülsüm Soydan, Kaan Erten ve Cem Safrandan oluşan Oyuncular Tiyatro Grubu rol alıyor. G,Un. cuma günlen saat 19.30, cumartesi ise saat 1' 30 ve 19. 30'da sahneleniyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear