23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
.13 OCAK 1996 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 :Somşturma çıkmazda • Baştarafı 1. Sayfada ol açar. İdeal olan, tek moni- Iherhangi bir sonuca ulaşa- ^madıklannı belırttiler. • Gerek cinayetlerin işleniş ^biçimi gerekse seçilen he- 2def nedeniyle Türkiye'nin " gündemini bir anda değişti- l ren Sabancı Center baskı- ^nıyla ilgili şaşırtıcı gelişme- - ler yaşanıyor. 9 ocak günü • saat 10.30 sıralannda cina- yetlerin işlenmesmin ardın- dan ilk resmi açıklamanın 24 saat sonra yapılması, ka- muoyunda kuşkulu değer- lendirmelere yol açtı. İstan- bul Emniyet Müdürü Or- han Taşanlar'ın 10 ocakta düzenlediği basın toplantı- sında "Cinayeti işleyenkrin görûntüleri kayıtlarda yok- tu, saldırganlar kontrolsiiz ' D kapısından içeriye gjrmiş- ' ler" açıklaması. Anadolu ,Ajansı'nın (AA) bültenle- rindedeyeraldı AncakOr- t han Taşanlar. a>nı günün fikşamı iki özel televizyon 'kanalında "Saldırganları _ kamera kayıtlanndan sap- _iadık" dedi, saldırganlann .Jcontrolsûz D kapısından girdikJeri değerlendirmesi- ni ise yıneledi. 11 ocak günü gazetelerde saldınyı gerçekleştirdiği be- lirtilen iki tetikçinin kamera kayıtlanndan eldeedilen fo- toğraflan yayımlandı. Kont- ' rolsüz denilen D kapısının, 'kontrolsüz olmadığı görül- dü. Saldırganlann fotoğraf- ı lan ise hem teşhisi sağlaya- cak kadar net değildi hem de fotoğraflann altındaki tarih- ler daha da di kkat çekiciydi: ,9' 1/96 olması gereken tarih .yerine 9/1/95 yazması, de- gişik yorumlan da berabe- • rinde getirdi. ICameralı gü- .venlik sistemleri kuran bir şirket yetkilisi, otomatik za- man ayar parçasının böyle- sine büyük merkezde bulun- mamasının olanaksızhğına dikkat çekerek şu görüşlere yer verdı: "GörüntüJü güvenlik sis- temlerinde kontrol monitör- lerinin gnıplandırılması önemlidir. Orneğin 300 ka- meranın bulunduğu bir siv temde. kimlerin. hangi gru- bu nasıl kontrol edecegi be- lirienmelidir. Ayncabirmo- ,nitörden 16 ayn kameranın •görüntiisü görülebilir. An- *cak bu,göriintö kaybuıa y- törden dört kameranın gö- rüntüsünü izlemektir. An- cak bunun da başka bir olıımsuz >önü vardır. Örne- ğin. kamera saniyede 24 ka- re kaydeder,ekran bölündü- ğiinde monitör saniyede bir görünrüyü gösterir. Vani tek tek fotoğraflar geçiyormuş gibi olur. Bu noktada bazı ay- nnnlar kaçabilir ya da köfü niyetli insanlar bundan ha- berdarsa görüntüden kısa süreli duraklamalarla kaça- bilirter." Eski bir emniyet yetkilisi ise suikast olayına başka bir açıdan bakarak en ince ay- nntısına kadar planlanmış bir saldınyı Türkiye'de fa- aliyet gösteren terör örgütle- rinin yapmasının olanaksız- lığına dikkat çekti. Emniyet yetkilisi, "Şu veya bu şekü- de bir gizti örgüt bu suikas- ta bir şekilde yardımcı olmuş olabilir. Ev lem.dev lete > öne- liktir" dedi Bir başka eski emniyet yetkilisi ise cinayet- lerin işleniş biçimine dikkat çekti. Aynı yetkili. "Böylebirci- nayet organizasyontınu, te- rör örgütleri -kesin olma- makla birlikte- pek kullan- maz. Susruruculu silahla hem de iyi organize olmuş suikastlan düzenleyenler, >a gizii örgüt elemanlandır ya da mafyadır. Duvariarı ses geçirmeyen bir binada ne- den sustunıculu silah kulla- luisın ki! Görünen o ki, bu işi yapanlar kesinlikle yakalan- mak istemiyorlar" dıye konuştu. Istanbul Cumhuriyet Baş- savcısı Avni Bflgin ise görün- tülerinaltındayeralan 1995 tarihiyle ilgili tutanak tutul- duğunu belirtti. Bilgin, ko- nuyla ilgili gazetecilerin so- rulanni şöyle yanıtladı: "Yaptığımız araştırmada, güvenlik kameralan üzerin- deki tarihin değiştirilmeme- sinin teknik bir hatadan kaynaklandığını öğrendik. Tarih 1995"ten. 19%'vaatia- rılması gerekirken bu yapıl- mamış. Bu durunıu sanık- lann ileridc lehlerine kullan- mamalan için teknik ekiple- rin görüşü alınarak soruş- turmayı yürüten Cumhuri- yet Savcısı Ünal Soytekin ta- rafindan tutanak furuldu." Halıık Görgün de toprağa verîldi U I H.İ.1O İstanbul Haber Servisi - Sabancı Center'da 9 Ocak 1996 günü uğradığı silahli saldında Sabancı Holding •Yönetim Kurulu üyesi Öz- demir Sabancı ve Başkan- lık sekreten Nügün Hasefe ile birlikte yaşamını yiriren Toyota-SA Genel Müdürü Haluk Görgün'ün cenazesi dün, Bebek Camii'nde kılı- nan cuma namazından son- ra Aşiyan Mezarlığı'nda toprağa verildi. Haluk Görgün için ilk tö- ren dün sabah Kartal'da To- yota-SA Genel Müdürlü- ğü'nde yapıldı. Törende ko- nuşan Toyota-SA Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Akiro Yokoi. Haluk Gör- gün'ü başanlı çalışmalany- la hep anımsayacaklannı söyledi. Özel Marmara Hastanesi morgunda bekletilen Gör- gün'ün cenazesi, dün sabah Maltepe Gülsuyu'nda genel müdürlük binasına getirildi. Haluk Görgün'ün çalışma arkadaşlanndan Işık Dik- men de, Görgün'ün profes- yonel iş yaşamının gerekle- rini bilen. üstün nitelikli bir can dostu olduğunu vurgu- ladi. Dikmen. "Onun buan- •layışını hayatunız boyunca ^nuhafaza edeceğiz. Onu çok özleyeceğiz" dedi. Toyota-SA Genel Merke- zi'ndeki törende oğlunun cenazesi başında sürekli ağ- layan Müfîde Görgün'ün yanına gelen Sakıp Saban- cı, "Hadi Özdemir'i hedef seçmişlerdi. Senin oğlunun ne suçu vardı" diyerek te- selli etti. Görgün'ün cenazesine Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sa- bancı, Yönetim Kurulu üye- len Erol Sabancı, Hacı Sa- bancı, Japonya İstanbul Başkonsolosu Terufiısa Ari- ga, Görgün'ün annesi Müfi- de Görgün, babası İhsan Görgün, eşi Meral Görgün, çocuklan Alkın ve Murat Sakıp Sabancı'nın eşi Tür- kan Sabancı, Özdemir Sa- bancı'nın oğlu Demir Sa- bancı, Güler Sabancı, To- yota-SA çalışanlan ile va- tandaşlar da katıldı. Müfıde Görgün, Bebek Camii bahçesinde Sakjp Sa- bancı 'dan oğlunun katilleri- nin bulunmasını isteyerek, "Halimi görün. başkaJan- nın canını yakmayın" diye- rek katillere seslendi. Sa- bancı da polisin gerekeni yapacağını söyledi. Japon- ya'nın istanbul Başkonso- losu Ariga da Görgün "ün ailesine başsağliğı diledi. Görgün'ün cenazesi Be- bek Camii'nde kılınan ce- naze namazının ardından. Aşiyan Mezarlığı'nda top- rağa verildi. Ismail AkkoPun • Baştarafı 1. Sayfada le geçmezdi, hâlâ da geç- miyor. İS'eler olup bittiğini bilemiyorum. Vakalanırsa ancak o zaman öğrenece- ğiz" diyerek şaşkmlığını ifade ediyor. Akkol ailesi basunn bas- kısindan bunalmış. Ağabeyi Hasan Akkol sık sık "Aile- mi bu olayın dışında tut- mak istiyorum. ancak ne telefon susuyor ne de kapı zili" diyerek bütün bildikle- rini emniyete anlattıklannı belırtiyor. Kardeşinin çekingen ve ürkek biri olduğunu yinele- yen Hasan Akkol, "Birlik- te kömür getirmek için aşağı indiğimi/de fare kor- kusundan kömürlüğe gi- remez dışanda beklerdi" diyor. Akkol şunlan söylü- yor: "Olayı tasvip etmiyo- ruz ama ailemizin bu olay yiizünden rahatsızedilmc- sini ve çevremizin bizi po- tansiyel suçlu olarak gör- mesinden rahatsızım. Ai- lemde kimsenin bırakın sabıkasını. bu olayla ilgili tanıklık için çağrılmadan önce karakola gitmişliği bile yoktur. Kardeşim İs- mailMn de öyleydi. Bu zor gönleri aile dayanışması içinde aşmaya çalışıyoruz. Basından ricam bizi rahat bıraksınlar. Kardeşim suç- Iuysa cezasını çeker. Ka- meralarda İsmail takım elbiseli görülü>or. Oysa o gün sabah evden spor kı- yafetle çıktı. Evde bir sürü takım elbisesi olduğu hal- de onları giymemiş. Bu arada basında babamın ağzından İsmail'in "Ali- beyköy'de gözaltına alınan- lar arasında görenler var' şeklinde sözler yer aldı. Bu tümüyle yalan. Gazetecile- rin kendileri bu yönde ba- bama bilgi veriyorlar, son- ra bunlan babam söylemiş gibi yazıyorlar. Bize oğlu- nuzu Alibeyköy'de gördük diyen biri çıknîadı." Basının söylenmedik ba- zı sözleri kendilenne atfen yazdıklannı belirten Hasan Akkol, bu konuda duyduk- lan rahatsızlığı dile getirdi. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı I. Sayfada Çiller, Erbakan'la görüşmeye "hır- çın kız" rolünde gitmiş olmalı. Erba- kan da alttan almış, "masum baba "yı oynamış. Çiller, "derin görüş ayrılık- /an"ndan söz etti. Erbakan, "Umut- suz değilim" dedi. Hocaya göre gö- rüşme, "yapıcı" geçmiş. Demek ki yeni bir durum yok. Çıkışta yapılan açıklamalardan an- laşıldığı kadarıyla iki liderin diyaloğu şöyle olmuş: HOCA - Bizimle koalisyon yapma arzunuzu çok iyi anlıyorum. ANA - Aramızda derin görüş ayn- lıkları var sanıyorum. HOCA - Evet, hükümeti kurmak için çok derin bir istek duyuyorum. ANA - Size bu yolda başarılar dili- yonjm. HOCA - Evet, başarımızın ortak olacağından sizin gibi ben de kuşku duymuyorum. ANA - Giderilmesi olanaksız kuş- kuların daha da belirginleştiğini görü- yorum. HOCA - Bakın siz de görmeye baş- ladınız, çok mesafe aldığımızı hisse- diyorum. Yazının başında vurguladığımız gi- bi, her iki lider çıkışta farklı açıklama- lar yaptığı için durumu netleştirmek güçleşti. Bu gidişle, Erbakan her gö- rüşmeden çok mutlu ayrılacak... Bugünkü Erbakan-Yılmaz görüş- mesinden de fazla bir şey bekleme- mek gerekli. Taraflar, bu ilk görüşme- lere biraz da "hazıriık maçı" gözüyle bakıyorlar. Herkes Ikfldara Muhtaç... Turlar devam ederken başta işa- damları olmak üzere toplumun farklı kesimlerinden Ankara'ya "mesajlar" da sürekli akacak... Daha 24 aralık gecesi durum yo- rumlanmıştı: - Seçmen ANAYOL dedi... Sabancı Center'daki cinayet son- rasında da yine aynı mesaj gündeme getirildi: - Ülke iktidar boşluğunu kaldırmı- yor. Bu, ANAYOL'un kurulması ge- rektiğini gösteriyor... Sakıp Sabancı da cenaze töreni öncesinde karşılaştığı Çiller ve Yıl- maz'a aynı şeyi söylemiş. Rahmi Koç'la Halis Komili, soluğu Anka- ra'da aldı. iki lidere, "Lütfen kurunuz ulan şu ANAYOL'u" öedl Demek ki Dev-Sol da ANAYOL- SOL hükümetinin kurulmasını istiyor. Ne çok isteyeni var, imrenmemek elde degil. Erbakan-Çiller görüşmesinin oldu- ğu gün Ankara'da hava kapalıydı. Demek ki hava da bu durumdan ra- hatsız oldu ve "ANAYOL" mesajı ver- di. Bakalım Yılmaz-Erbakan görüş- mesi sırasında nasıl mesajlar gele- cek. Hükümet turlan sırasında "adildü- zen "in nasıl bir şey olduğunu biraz daha anlamaya başladık. Ne demiş- ler, "Aynası iştir siyasetçinin, seçim demeçlerine bakılmaz." 24 aralık sonrası Erbakan'ın gidiş- gelişlerine bakılırsa adil düzenin iki temel ilkesi şu: - Seçimden önce desteksiz at. Se- çimden sonra defteri kapat. - iktidar koltuğu için atılmayacak çengel, aşılmayacak engel yoktur. Koalisyon ilkesi partiye göre proto- koldür. Erbakan, ikinci kez Çiller'le görüş- me durumuqda kaldığında şöyle bir öneri getirirse şaşmamak gerekir: - Yurtdışında mal-mülk edinmek serbesttir. Bu konuda açılmış tüm so- ruştunmalar yok hükmündedir. RP özel bir kurul oluşturdu. Her partinin programı tarandı. RP ile or- tak olan noktalar tek tek çıkanldı. Di- ğer partilerin programlannda RP ile örtüşen ilkelerin üzeri, "yeşile" bo- yandı. Partiler, "RP'yle olmaz" nutuklan atmaya devam etsin. Hoca onlan ye- şilledi bile. ANAYOL kaynatmalan Erbakan Hoca, elinde görevlendir- me belgesi bir süre turlannı atacak. Sonra, "yeniden gelir" umuduyla bel- geyi Köşk'e vermek durumunda ka- lacak. Vermezse Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel önlemini almış durumda. Erbakan'ı en iyi tanıyan ki- şilerden biri olan Demirel, görevi ver- meden birkaç saat önce yaptığı ba- sın toplantısında şunu söyledi: - Görevi verdiğim sayın genel baş- kan makul bir süre içinde hükümeti kuramazsa bir başkasını görevlendi- ririm. Yapamayanın gelip görevi iade etmesi gerekmez. Burada mesaj Erbakan'a idi: "Hükümet turu, Kâbe turuna ben- zemez. Bir kez dönülür. Olmazsadu- rulur." Erbakan döndü, durdu. Köşk, gö- revi düşman kardeşlerden birine ver- di. Asıl tango bu aşamadan sonra. Önümüzdeki dönem, ANAYOL in- şasının çok daha yoğun tartışılacağı günlere gebe. Çiller ve Yılmaz, me- zarlıkta yürürken korkmamak için şarkı söyleyen telaşlı insanlar gibi ba- ğınyor: "Biz ANAYOL'a mecbur değiliz. Başka seçeneklerimiz var." İki liderin ilk turdaki görüşmelerinin ardından da büyük olasılıkla bu tür demeçler çıkacak. Ancak, koalisyon hükümetleri, salt tepedeki liderlerin görüşmeleriyle oluşmaz. Kaynama alttan başlar. ANAP'ın ve DYP'nin ağır topları, sık sık kahvaltı- larda, yemeklerde buluşuyor. Kahval- tıda "ayık kafayla" bir araya gelen ta- raflar, zaman zaman akşamlan da be- raber oluyor. DYP kadrosu iktidara alıştı. Kaldı ki Çiller'in A takımı siyasete öncelikle "iktidarda olmak" hayalleriyle girdi. ANAP'ın kadrosu da dört yıllık "ikti- dar hasretiyle" yanıp tutuşuyor. RP'deki heyecan da büyük ölçüde "Başbakan Erbakan''a yönelik. Bu pencereden baktığımızda en- geç 44. günde hükümet kurulur. Kim- se kimseye muhtaç değil, ama her- kes iktidara muhtaç... RADYO MADYO Bu alcsam 1 8:1 5 Radyoda kaos! Sekreter Sevda hastalanıyor. DJ 7 ler yolda kalıyor.. Radyoya gelen iki sakar temizlik görevlisi de cabası! OLAYLARIN ARDENDAKT GERÇEK • Baştarafı 1. Sayfada 1991 seçimlerinde SHP'nin (sonra CHP'nin) DYP ile koalisyondan amacı -sosyal demokrasi- den önce- Türkiye'ye de- mokrasiyi getirmek, 12 Ey- lül hukukunun faşizme dö- nük yasalarını değiştir- mekti. Bu amaca ulaşılamadı. demokrasiye kavuşulama- dı. Bu durumdayken 'yeni sol' ne oluyor?.. Demokrasiden yoksun bir ülkede 'sosyal' sözcü- ğünü hangi demokrasinin başına takmak olanağı vardır?.. Ülkemizde ağır sorunlar yaşanırken, çoğu zaman ayakları yerden kesik poli- tıkacıların fantezilerıyle oyalanmak, siyaset yaşa- mının cilveleridir. 1996 Türkiyesi'nde gün- demin birinci maddesi de- mokrasidir. Siyasal demokrasiden uzak düşen bir toplumda, solcunun ilk görevi, top- lum yaşamında demokra- sıyı geçerli kılabilecek bir güçle seçim sandığından çıkmaktır iki merkez sol partinin oy toplamıyüzde25i.. Bütün yaşananlara kar- şın, solda uyanışın umu- dunu yaratacak gerçekçi birgelişmeyok!.. Sol, daha bir süre, sağ- la değil, solla uğraşacak... ••• ABD 'Kalleşçe bir saldırı' FUAT KOZLUKLU VVASHINGTON - ABD Dışişlen Bakanlığı Sözcü Ve- kili Gh/n Davies, Sabancı Center'da Özdemir Sabancı, Haluk Görgün vc N'ilgün Ha- sefe'nm yaşamlannı yıtırme- lennc yol açan suikastı. 'kor- kakça' ve 'kaUeşçe' bıreylem olarak nıteledi. Sözcü, "Buo- la\ Türk sana>icileri \e >ük- sekdev let görevlikri arasında terör yaratmayı anıaçlnor" dedi. " Sözcü vekili, öncekı gün başkem Washington'da gaze- tecılere yaptığı açıklamada o- lay hakkında Ankara'dakı bü- yükelçılıkten "aynnnlı bilgi' almadıklanna dıkkatı çekerek "Bu tür olaylan kmıyoruz" dedi. Davies, Türkıye'deki yeni hükümet kurmaçalışma- ları ve son sıyası gelışmelere ılışkin yorum yapmaktan ka- çındı. Bu arada Cumhunyet'e Tûrkıye'deki terör eylemlen- ne ılışkın bir degerlendırme yapan ABD'li bir yetkili. en etkilı terör örgütünün PKK olduğunu, gücünü yitirmış dı- ğer örgütlerin ise 'yeniden di- rilme" mücadelesı verdıklerı- ni söyledi. Aynı \etkili, yasadışı Dev- Sol örgütüne ılışkın "Mark- sist-Leninist terörist grup DevTİmci Sol (Dev-Sol). ABD çıkarlanna ve Tiirkiye'deki Amerikalı personele karşı bir tehdittir" şeklinde konuştu. Mentese 6 Hedef GB' .4NKARA(AA)-Eskı Içiş- leri Bakanı Nahit Menteşe. Özdemir Sabancı'vı kurşun- layan karanlık güçlenn, Tür- kiye'nin gümrük bırhğıne gırmesının ardından yabancı sermayeye gözdağı vermek istediklerini söyledi. Türkiye'nin Ortadoğu'da 'lider ülke' konumuna gır- mekte olduğunu, dınamık ve genç bir nüfusa sahıp bulun- duğunu. dış güçlerin uzun yıl- lardır Türkiye'nin gelışmesı- nı \e kalkınmasını önlemek ıçın çaba gösterdığini belir- ten Menteşe. şöyle devam et- ti: "Türkiye'mn önünü kes- mek isteyen dış güçlerin des- tefiyle 1978 vılında PKK kur- duriılmuştur. Bölücü terör ör- gütü, 1984'te kanü eylemleri- ne başlamıştır. Diğer kanlı ör- gütler Dev-Yol, Dev-Sol, DHKP-C de aynı güçler tara- fından yönetilmekte >e yön- lendirilmektedir. Yabancı odaklar bu örgütü de maşa olarak kullanmaktadır. Sa- bancılar. Türkiye'nin kaJkın- nıasında önemli rol o> namak- tadır. Gümrük birliğine gir- diğimi/ bugünlerde, Sabancı- lar hedef alınmıştır. Sabancı- lar'ın uluslararasışöhreti var- dır. Avrupa, Amerika ve Ja- ponya ile önemli işbiriikleri içindedirler. İşte vabancı ka- ranlık odaklar. kalkınma ar- zusunda olan 1'ürkiye'de önemli bir sanayi grubunu seçmekle, yabana sermaytye gö/dağı \ermek istemi|tir." Menteşe, katıllenn yurtdı- şına çıkışının önlenmesı ıçın gerekli tedbırlenn alındığını da belırterek "Hiç kuşkum yok, failler bugün yann yaka- lanacaktır" di>c konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear