Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
.1 -I OCAK 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
TİSK, rantı eleştirdi
îşverenden
hükümete
yatınm
uyansı
GÜINEŞGÜRSO'N
ANKARA - TİSK. >enı oluşacak
hükümetı. üretım ve yatınm yapma
konusunda u>ardı. TİSK Genel Sek-
reteri Kubila> Atasayar. özelleştirme
konusunda "yanlış" \e "hağnazca"
uygulanan polıtikalar sonucunda Tür-
kiyecle2yıldıryatınrnyapılmadıgına
dikkat çekerek. "Acilyahnm planıya-
pılmalı. 2 yıldır. yahnmlar durdu" de-
di-
Kubilay Atasayar. Cumhuriyet'e
yaptığı değerlendirmede. CHP-DYP
koalisyonununözelleştırmepolıtikası-
nı cle^tırerek. "Özelleştirniegibineol-
duğu bilinmcyen. iyi uygulanmamış
yanlış politikalann sonuçlarına bağlı
olarak. Türkiye'de 2 senedir yatınm
yok. İşletmeci de yatırım yapmıyor.
Rant ekonomisi geçerli. Emek sarfet-
medcn. para kazanılıyor. De\ let, üret-
mediği için, rant dağıtnor*" dedı.
Yenı oluşa-
cak olan siyasi
iktidann. üre-
timi arttırma
yollannı bul-
ması ve yatı-
rımları arttır-
ması gcrekti-
ğini ifadeeden
Atasayar. şun-
lan söyledi:
"•Siyasi ikti-
dar. üretimi
arttıracak yol-
lan bulmalı.
Rant ekono-
misinden. in-
sanları soğut-
malı. Paranı
bankaya ko-
ytıp, devlete
vergi vermi-
yorsun.
Bunun da
temcl hareket
noktası, rant ckonomisine hızlı kayışı
durdurmaktır. Toplumu rantiye ola-
yından sogutmadıkça. (oplum üret-
mez. Vatınm. 2 yıldır ciddi anlamda
durdu. Bu. tembelliği de beraberinde
getirdL Devlet. kendi üzerinedüşen ba-
n altyapı yatınmlannı yapamaz hate
getiritdi. Bu, bence bagnazca bir özel-
leştirme anlayışının sonucudur."
Enerjı sektöründe özelleştirme uy-
gulamalarını da eleştiren Atasayar.
Anadolu'da sanayi bölgelerindc ener-
ji sıkıntısının kendisinı hıssettirmeye
başladığmı vurgulayarak. "Ekonomi-
de, realiteler gözardı edilemez. Devlet,
hiçbir işte olmasın diyemezsiniz'* diye
konuştu.
Atasayar. enerji. ulaşım ve teleko-
münikasyon başta olmak üzere pek
çok sektörde gerekli yatınm ve üreti-
min yapılmaması durumunda tıkan-
mayaşanacagina dikkat çekerek "Aci-
len yatınm plan ve projesi içeren poli-
fikalar ürctilmck /orunda~dedı
Kubilay Atasayar. Türkıye'nin "kı-
sa vadeci" bir ülke durumuna geldiği-
ni ifade ederek "Ekonomik sorunlar,
çözümsüz değil. Bunun altına yatacak,
karaıiı bir iktidar la/ım. Ama, bu hii-
kümet de bir daha iktidara geüneme-
yi göze almalı" dedı
Hükümet, memurların da emeklilik sürelerinin uzatılmasını kabul ederse kredi alabilecek
Dünya Bankası ile emeklilik pazarhğıANKARA (Cumhuriyer Bürosu)- Sos-
yal güvenlik sisteminin yeniden yapılan-
dınlması konusunda görüşmeler yapmak
üzere Türkiye'ye gelen Dünya Bankası
heyetinin. hükümetin programlar içın ıs-
tediği kredive "Önceyasalançıkann" ko-
şiilu getirdiği öğrenıldı. Hükümetin he-
yete, TBMM've gönderilen \e SSK'ye
bağlı çalışanların emeklilik sürelerinin
uzatılmasını öngören tasarının yanı sıra
Emekli Sandığı'na tabi çalışan memurla-
nn emeklilik yaşının yükseltilmesini içe-
ren ikinci birçalışmadahasunduğuöğre-
nildi.
Dünya Bankası heyetinin, Uluslararası
Para Fonu'nun (IMF) stand-by kredi an-
laşmasının uzatılması için koşul olarak
setirdiğı ve ueçen yıl mart ayında
TBMM'ye sunulan. SSK'ye bağlı çalı-
şanların emeklilik sürelerinin uzatılması-
nı ve pnm oranlannın yükseltilmesini ön-
gören tasannın halen görüşülmediğini
vurguladığı belirtildi.
Heyetınaynca. Emekli Sandığına bağ-
lı olarak çalışan memurlann emeklilik sü-
relerinin uzatıiması yönünde de istemde
bulunduğu bıldirildi. Hükümetin bu çer-
çevede. daha önce hazırlanan ve emekli-
lik içın kadın memurlara 55. erkek me-
murlara da 60 yaş sınırı getirilmesini ön-
gören bırçalışmayı heyete sunduğu bildi-
rildi.
• Dünya Bankası
heyetinin,
Uluslararası Para
Fonu'nun stand-by
kredi anlaşmasıntn
uzatılması için koşul
olarak getirdiği ve
geçen yı! mart
ayında'TBMM'ye
sunulan, SSK'lilerin
emeklilik sürelerinin
uzatılmasını ve prim
oranlannın
yükseltilmesini
öngören tasannın
halen
görüsülmediğini
vurguladığı
öğrenildi.
Heyete sunulan bu çalışmaya göre, ön-
celiklc kamuda çalışan fazla personelin
azaltılması için 20 yılını tamamlayan ka-
dın ve 25 yılını tamamlayan erkek me-
murlann emekliliğicaziphalegetirilecek.
Diğer memurlar da ıse emeklilik için yaş
sınırı, kâdınlarda 55 erkeklerde de 60'
yükseltilecek.
Alınan bilgilere göre. aynı çalışmaçer-
çevesinde memurların Emekli Sandığı'na
ödedikleri prim oranlannın da yükseltil-
mesi planlanıyor.
Heyetle bu çalışma üzerinde görüşüldü-
ğünü anlatan yetkililer. "Ancak, Dünya
Bankası, SSK ve Emekli Sandığı'nın ye-
niden yapılandınlması için hazırladığunız
bu projelere krediyi, ilgili yasalar çıkma-
dan vermeyi kabuî etmhor" dediler. He-
yetin kredi içın "Önceyasalı çıkann" ko-
şulu getirdiği öğrenildi.
Ozelleştirme durdu
Dünya Bankası'nm ozelleştirme için
verilecek olan 100 milyon dolar krediyi
de, "çalışmalar durdu" gerekçesiyle as-
kıya alacagını açıkladığı bildirildi. Alı-
nan bilgilere göre, Dünya Bankası. kredi-
nin ozelleştirme uygulamalan için danış-
manlık yapan firmaların finansmanı için
kullanılacak kısmını karşılarken. Ozelleş-
tirme Fonu'na kaynak yaratacak bölümü-
nü beklemeyealdı.
İŞÇÎNİNEVRENİNDEN
ŞUKRAIN SONER
• Acilen yatınm
planı yapılmah.
• 2 yıldır ciddi
anlamda
yatınmlar durdu.
• Devlet,
üretmediği için
rant dagıtıyor.
• Ozelleştirme
gibi ne olduğu
bilinmeyen, iyi
uygulanmamış
yanlış
politikalann
sonuçlanna bağlı
olarak Türkiye'de
2 senedir yatınm
yok.
Zammı, fiyat belirleme yetkisi olmayan kooperatif birliğine yaptınp tepkiyi ölçüyorlar
Ekmek vurguncuları kamuoyunu sımyor
2S0gr.<
HÜLYA GENÇ
Fınncılar. yasal boşluk
yaratıp ekmeğe daha ko-
lay zam yapabilmek için
kooperatif bırlığı kurdu-
lar. ıki a\ önce çeşitli fı-
nncı kooperatiflennin ay-
nı çatı altında toplanması
ile oluşturulan Istanbul
Ekmek C'reticileri Üretim
vc Pazarlama Kooperatif-
lerı Bırliği. yasal olarak
hiçbir yetkisi olmadığı
halde. siyasal kargaşadan
da yararlanarak ekmege
zam üstüne zam yapıyor.
Anayasa Viahkeme-
sı'nin. Istanbul Tıcaret
Odası'na ekmek fiyatla-
nnın belırlenmesinde yetki tanı-
yan KHK'yi ıptal etmesınden
sonra, ancak valiliğın onayı ile
fiyat bclirleyebilir konuma gelen
Istanbul FınncılarOdası. zammı
bu konuda yasal yetkisi bulun-
mayan kooperatiflere yaptırarak
sorumluluktan kaçıyor. Ekmeği
aralıkta I I bın. bundan bir ay
sonra da 13 bin lıraya yükselten
fırıncı kooperatifleri bırlığinin.
yasal birmüdahaleye ugramama-
sı halinde zam kervanının \üru-
meyedevamedecegi. kamuoyun-
dan bir reaksiyon gelmesi halin-
de ise önceki fiyat artışlannda
büyük tepkı toplayan fınncılar
odası ile ekmek ışverenleri sen-
400 gr.'
1
986-1987)-
390 gr.i1985)-
320 gr. ;1988
1
9941 -
300 gr. (1995 Ocak)
Ekmeğin
10 yıllık seyri
ı '990 1991 1992 1992 1993 1994 1994 1995 1995 1995 1996
Ağus Aral May Ocak Ns Ocak Ağus Aral Ocak
250 Cramlık Ekmeğin Maliyeti(TL)
Ekmeğin ımalat gıderı 6.263
Ekmeğin müessese ve taşıma giderteri .. .1.746
Ekmeğın ışçilik malıyeti 1.925
Ekmeğin % 1 KDV'si 100
TopJam 9.934
Bayıkân%20 1.990
Üretici kârı % 10 1.000
Halk Ekmeğin Maliyeti / TL (300 gr.)
Ekmeğin ımalat gıden 5.163
Işçılıkgıden 1.161
Kıdem tazmtnafi 41
Amortısman / Rev 150
Dıger 290
TopJam 6.805
dikasinın zammı sahiplenmeye-
ceği ilen sürülüvor.
Istanbul BüyükşehirBelediye-
si Başkan Danışmanı Prof. Ömer
Dinçer. kooperatif bırlığinin zam
yapma yetkisi bulunmadığını be-
İirtti. 21 Haziran 1995 tanhinde
resmi gazetede yayımlanan 557
sayılı kanun hükmündekı karar-
nameye ek olarak yayımlanan 9.
maddenin Esnaf ve Sanatkârlar
Birliği'ne, ticaret odasına. ve
meslek kuruluşlanna ekmek fi-
yatlannı belirleme yetkisi verdı-
gini hatirlatan Dinçer, daha son-
ra İTO'nun fiyat belirleme yetki-
sinın Anayasa Mahkemesi tara-
fından iptal edildığini kaydettı.
Istanbul Fınncılar Odası ve
Ekmek Işverenleri Sendika-
sı'nın. Kooperatifler Birliğı'nin
yapmış olduğu zamlara bilinçli
olarak itiraz etmedigini belirten
Dinçer. kamuoyunun ekmek
zamlanna aşın tepki göstermesi
halinde oda ve sendıkanın "Biz
tavır koyup bu zammı uygula-
mayacaktık" seklındeaçıklama
yapacaklannı ileri sürdü.
Istanbul Ekmek Üreticileri
Cretiın ve Pazarlama Koopera-
tifleri Birliği Başkanı AhmetZe-
kiSanıhan. bırlığın temellennın
ikı ay önce atıldığını dile getire-
rek.ekmek zammını 28 koopera-
tif ıdaresinın birarayagelerek al-
dığını belirtti. Saruhan. açıkla-
mış olduklan 13 bin liranın ek-
meğin "maksimum fiyatı" ol-
duğunu kaydetti.
Suçlu enflasyon
Ekmek zammını yüksek enf-
lasyon ve hayat pahalılığına bag-
layan Saruhan, ekmek zammının
sorumlusu olarak Türkiye'nın
buğday tüketimının yüzde 20si-
ni ithal eder duruma getiren yet-
kilıleri gösterdı.
Ekmek Işverenleri Sendikası
Başkanı Ismail Hakkı Keçeb,
Anayasa Mahkemesi'nin ekmek
fiyatlannı fınncılann bireysel ka-
rarianna bıraktıgını bildirdi. Sen-
dikanın ekmek fîyatı belirleme
yetkisinın olmadığını belirten
Keçeli, ilanedilen 13 bin lıralık
fiyatlann abartılı olmadığını, ta-
van fiyat olduğunu dile getirdi.
İTO Başkanı Mehmet Yıklı-
nm, Istanbul Ekmek Üreticileri
Üretim ve Pazarlama Koopertifi
Birliği "nin zam yapma yetkısinin
bulunmadığını belirterek, halk
ekmek fiyatlan 6 bin liradan sa-
tılırken, fınncılann 13 bin lira-
dan ekmek satamayacağını söy-
ledı.
tstanbul Fınncılar Odası Baş-
kanı Mustafa Özaydınlı ise
Cumhuriyet'e açıklama yapmak-
tan kaçındı.
KOYTAŞ'ın özelleştirîlınesnîde ıısııLsiizlük kokiLsıı
ÖZCAN ÖZGÜR
IVfUĞLA-Köyceğız'dekurulu KÖY-
TAŞ'ın satışıyla ilgili kuşkulargiderek yo-
ğunlaşıyor Daha önce 285 bin dolara sa-
tışı yapılan. CHP Köyceğiz llçe Başkanı
Salin Erbay'ın itirazı üzerine "ucuza sa-
tıkiığı" gerekçesiyle ıptal edılen ihale. bu
kez aynı fîrmaya 150 bin dolara verildi. Bu
aradi, satışta 60 bın dolar rüşvet verildığı
yolundaki ihbarlann da Ozelleştirme Ida-
resi'nce incelemeye alındığı öğrenildi.
KÖYTAS'ın özelleştirilmesi ile ilgili
ilk ihale geçen yıl mart ayında yapıldı. Ka-
palı zarf ile yapılan ihaleye 4 firma katıl-
dı ve Ankara'dan Mehmet BaybarsCögez
ile ABG şirketi ortak gırişımı 285 bın do-
lara kazandı. Ancak CHP Köyceğiz ilçe
Başkanı Salih Erbay. KÖYTAS'ın yalnız-
ca alanınm 285 bin dolara satın alınama-
yacağını öne sürerek Sanayi Bakanlığı'na
başvurdu.
Bakanlık itirazı yerinde bularak ihaleyi
iptal etti. KÖYTAŞ bu kez geçen ağustos
ayında yeniden ihaleye çıkanlırken, daha
önceki ortaklık bu ihaleyi 150 bin dolara
kazandı.
CHP llçe Başkanı Erbay, Başbakanlığa
başvurarak, ihalenin Muğlada duyurul-
madan yapıldığını \e iptal ediîmesı gerck-
tiğinı bildirdi. Erbay, konuya ilişkin şubil-
gıleri verdı:
"KÖYTAŞ öte\ idare ile yöre beledhe-
lerinin ve halkının ortak oİduğu bir ku-
rum. Ba^ta belediyeiere olmak üzere köy-
lülere araç üretiyor. Geniş bir araziye sa-
hip. KÖV TAŞ'a talip olanlar. fabrikayı iş-
letmek değiL turistik bir l>cldede olan ara-
zisini almak amacındalar. Fabrikayı değil,
parseiie) ip ara/isini satsanız. daha çok ka-
zanırsınız. Bi/tesisinyöredeyaşayanlara ve
işlelilmesi için satılmasını savunuyoruz.*'
KÖYTAS'ın satışıyla ilgili gırişimlerini
sürdüreceklerini belirten Erbay. "Öııceki
ihale ucuza satıldtgı gerekçesivic iptal edi-
lirken, bu defa daha ucuza satıiması düşün-
dürücü. Bu işten birilfri para kazamyor.
Bunlar orta>a çıkanlmalı \e ihale iptal edi-
lerek yolsuzluğa son verilmeli" dedi.
Bu arada, Özeileştirme Idaresi Başkan-
lığı'na bir ihbarda bulunularak. ABG fir-
ması sahıplerinden Ahmet Baybars Gö-
gez'in ortaklık önerdiği bir kişiyegönder-
dıği mektupta. "İhale masraflan ile veri-
len sözk'r karşılığı 60 bin dolar ödedik. Ma-
liyeti düşünürken bunu da göz önünde ru-
tun" yazdığı ve Gögez'ın 60 bin dolar rüş-
vet verdiği iddia edildi. Ozelleştirme tda-
resi'nin Erbay'ın itirazı ile ihbarmektubu-
nu incelemeye aldığı öğrenildi.
Hiç dikkatinizi çekti mi? Uyanık pazarcılar, seyyar
satıcılar, önce terazinin bir kefesine ağırlıklan koyar-
lar. Sonra dadiğerine, kesekâğıdı içineyerleştirilmiş
tartılacak malı yukarıdan bırakırlar. Malın ağırlığına
yerçekimi eklenerek denge sağlandığında el çabuk-
luğu ile paketi alıp elinize tutuştururlar. Tartma işle-
mini gözlerinizle izlediğiniz halde kilosundan 1 -2 ek-
siği ile elmanızı-portakalınızı aldığınızı algılayamaz-
sınız.
ÖzdemirSabancı, Haluk Görgün ve Nilgün Ha-
sefe'yi katleden terör olayının sonrası gelişmelerte-
levizyondan naklen veriliyor. Aslında saatler boyu
Sabancılar'ın ünlü ikiz binalannın görüntüsünü, bi-
nalar önünde boş bekleyen gazetecilerin boş sözle-
rini, binalar etrafında uçan helikopterin görüntüsü-
nü boş boş izliyoruz. Özdemir Sabancı'nın köşküne
başsağlığına gelen yakınlannın görüntüleri ile içimiz
burkuluyor, uçaktan inen ağabeyinin yaşaran gözle-
ri ile birlikte bizimki de yaşarıyor.
Sabancı ailesinin acısını uzaktan da olsa paylaş-
maya çalışıyor, terörü lanetliyoruz. Özdemir Saban-
cı'nın görüntüleri, özgeçmişi, başanları, insan boyu-
tu üzerine bılgiler verildikçe, içimizden sevgi bağı
gelişiyor.
Aynı gün, kafasından aldığı darbeler sonucu öldü-
ğü, Adli Tıp'ta yapılan otopsi sonucunda ortaya çı-
kan gazeteci Metin Göktepe de teröre kurban olu-
yor. Diğer gazeteci arkadaşlarının gözleri önünde
gözaltına alınan, öldürüldükten sonra cesedi soka-
ğa bırakılan Metin Göktepe'nin haberi, çoğu televiz-
yon kanalında, ancak ana haberlerde birkaç cümle
ile geçiştiriliyor.
Dostlar Gülsüm Cengiz (Akyüz) Gülsen Tuncer
telefon edip haber vermeseler Metin Göktepe'nin
çok genç yaşına rağmen arkadaşları arasmda ne ka-
dar çok sevilen, insancıl, iyi gazeteci olduğunu öğ-
renemeyeceğim. Gülsüm, gazetedeki arkadaşlarla
annesini ziyarete gittiklerini; yoksul, sevgi ve acı do-
lu bir ailede söyleyecek söz bulamamanın acısını
yaşadıklarını anlatıyor.
Kanlı olaylar üzerine demeç veren siyasi liderler,
özdemir Sabancı'yı öldüren terörü lanetlerken Me-
tin Göktepe'yi öldüren terörden söz açmıyorlar.
Son terör olaylan, cezaevleri üzerine biraz daha ce-
sur gazetecilik adına programlar yapılıyor. Çiçeği
burnunda politikacı, eskı Istanbul Emniyet Müdürü
Necdet Menzir, cezaevlerinin nasıl terör odağı ha-
line geldiğinı anlatıyor Devlete emanet edilmiş insan-
ların nasıl olup da cezaevınden ölü olarak çıktıklan-
nın üzerinde durmamayı seçiyor. Metin Göktepe ola-
yından söz etmemeyi seçiyor.
Karşısında, düşünceleri nedeni ile yaşamının
önemli yılları cezaevlerinde geçmiş, âmâ iken elleri
kelepçelenen düşünür, yazar, hukukçu Eşber Yağ-
murdereli var. O da devletin güvencesine bırakılmış
tutukluların topluma kazandınlmak yerine başlanna
gelenleri, alınması gereken önlemlerin birtüriü alın-
mamasını, sorumlularından hesap sorulmamasını
anlatıyor.
"Tam bir sağıriar diyaloğu" diye içimden geçirir-
ken gazeteci-yorumcunun, hayretle "Aynı şeyleri
söylüyorsunuz, aynı noktalarda birteşiyorsunuz" so-
nucuna vardığına tanık oluyorum. Menzir, gazeteci-
yorumcuya katılmış gibi yapıyor. Ayıp olmasın gibi-
sinden, cezaevi koşullannın olumsuzluğunu dile ge-
tiren bir-iki cümle söylüyor.
Terazi, bozuk, hileli değilse ağırlıklann eşitlenme-
sine yarar. Bozuk terazi, hileli tartmada ise aldatılır,
kazık yeriz.
Cezaevleri, Menzir'in dediği gibi terörün odağı,
okulu konumuna gelmişse, sorumlusu; devlet adına
siyasi iktidarlar, Adalet Bakanlığı, cezaevleri yönetim-
leri, buna seyırcı kalan siyasal partiler, parlamento ve
sonuç olarak biz toplumuz.
Ama o noktada bile, devletin güvencesindeki tu-
tukluyu topluma kazandırmak yerine, cezaevınden
ölü ya da yaralı olarak çıkarmak çok büyük bir suç
ve devlet terörü değil mi?
Devlet terörünü yaratanlann sorumlulanndan he-
sap soramazsak Özdemir Sabancı'yı vuran terör ör-
gütlerinin, teröristlerin varlığını nasıl önleriz?
Teraziyi, Menzir'in bakış açısı ile kullananlar ile
Yağmurdereü'nin bakışı, gözlem ve değerfendirme-
leri, aynı standart ve gerçek ölçülere, ölçümlemeye
ulaşmadıkça ne gerçek demokrasiye kavuşacağız
ne de terör batağmdan kurtulacağız.
SADULLAH
USIfMI
Özal hükümetleri isteseydi üreticiyi korurdu
Y
abancı sigara fabrika-
ları faaliyete geçtikten
sonra. bizim de Ame-
rikan tütünü ithal et-
mek zorunda kalacağımız ön-
ceden biliniyordu. Eğer, Özal
hükümetleri Türk tütününü ve
üreticilerini korumak isteseydi
yapılacak iş çok kolaydı. Önce.
Amerikan tipi tütün, ülkemizde
yeterı kadar üretilir, ondan son-
ra yabancı sigara fabrikalarının
açılmasına ızin verilebilirdi.
Zira, Amerikan tipi büyük
yapraklı tütünü Türkiye'de de
üretmek mümkündü. Bu üreti-
me uygun bölgelerimiz vardı.
Nitekim, daha 1938 ile 1942 yıl-
ları arasmda ilk denemeler Ada-
na, Konya. Diyarbakır, Bitlis. Or-
du. Bursa ve Kırklareli illerinde
başlatılmış ve bazı bölgelerde
başarılı sayılabilecek sonuçlar
alınmıştı... 1942 yılında Bur-
dur'un Bucak ilçesinde de nor-
mal üretime geçılmişti.
Bu çalışmalar, İngiltere'nin is-
teği üzerine yapılmıştı. Amaç,
Türkiye'de kullanmak değil. in-
gıltere'ye ihraç etmektı. Ancak,
Ikinci Dünya Savaşı uzayınca
üretimden vazgeçildi.
1965 yılında Tekel, Bucak'ta
tekrardeneme üretimlerinı baş-
lattı. Ancak, yeterlı kurutma te-
sisi bulunmadığı için iyi sonuç
alınamadı...
1984 yılında sigara ithalatı
söz konusu olduğu zaman, bir
Amerikan fırması, Düzce'nin Çi-
limli bölgesinde deneme üretı-.
mi yapmak içın ızın aldı. Arka-
sından ikı fırma daha bu çalış-
malara katıldı. Kısa süre içinde
denemeden normal üretime
geçildi. Düzce'nin arkasından
Adapazarı, Hendek. Manyas,
Gönen ve Kırklareli devreye gir-
di. Şu sıralarda bütün bölgeler-
de üretim devam ediyor. 1995
yılının Türkiye rekoltesi, 4 mil-
yon 500 bin kilo olarak tahmın
ediliyor.
Eğer. devlet 1984 yılından be-
ri işi sıkı tutmuş olsaydı 1995
yılında rekolte belki
de 25 ile 30 milyon
kiloya kadar çıkabi-
lirdi... Türkiye'nin yıl-
lık Amerikan tipi tü-
tün ihtiyacı da zaten
30 milyon kilo...
Demek ki. işler
Amerika'ya göre de-
ğil de Türkiye'ye gö-
re ayarlanmış olsay-
dı, her yıl tütün itha-
latı için 150 milyon
dolar ödememize
gerek kalmayacaktı.
Bu gerçekleri dik-
kate almayan Turgut
Özal, işe tersınden
başladı. Önce ya-
bancı sigaralara ka-
pılarımızı ardına ka-
dar açtı... Akla gel-
meyecek kadar imti-
yazlar tanıdı. Arka-
sından da yabancı sigara fabri-
kalarının açılışına izin verdi!..
Şimdi, Türk üretıcisinin binbir
emekle yetiştirdiğı Şark tipi tü-
tünümüzü ihraç ederek sağla-
dığımız döviz gelirimızın tama-
mını yabancı ülkelere armağan
ediyoruz.
Yabancı sigara fabrikaları
üretimi arttırdıkça. ithalatımız
daha da artacak ve belki de
ödeyeceğimiz dövizler iki katı-
na çıkacak!..
Geçmiş yıllarda "Tütün değil,
paralarımızı yakıyoruz" diye ta-
rıma yapılan desteğe karşı çı-
kanlann kulaklan çınlasın... Asıl,
şimdi ıçtiğimiz her sigara ile bir-
likte Türk tütün üreticisinin hak-
kını yakarak dumanlarını hava-
lara savuruyoruz!..
Yabancı sermaye ülkemize
yerleşip güçlenince, yerli ihra-
catçılarımız da piyasadan silin-
meye başladı. 1980 yılında Ege
tütün piyasasından tütün alıp
ihraç eden firma sayısı 48 iken,
1990 yılında 30'a, 1994 yılında
da 19'adüştü... Bu 19firmanın
7'si de yabancı şirketlerle or-
taklık kurma gereğini duydu.
1996 tütün piyasasında bu fir-
maların kaçınt görebileceğiz?..
Tehlikenin, üreticileri de aşa-
rak kendilerine doğru geldiğini
gören tütün ihracatçıları, 1984
yılında tam destek verdikleri ha-
reketin 11 yıl sonra karşısına
çıkmak zorunda kaldılar...
Ama artık iş işten geçmişti.
Nitekim, ihracatçılar birliği sert
bir bildiği yayımladı, ama arka-
sını getiremedi. Zira,
güçlerinin yetmeye-
ceğini anladılar...
Bildirilerinde ağır
suçlamalar vardı:
"Yenipazarlaroluş-
turmak, ileri teknolo-
jiler kullanmak ve gel-
diği ülkenin ekonomik
kalkınmasına yardım-
cı olmak düşüncesi
ile ülkemizde faaliyet-
lerine izin verilen ya-
bancı sermayeli şir-
ketler, yeni bir tekno-
loji geliştirmedikleri
gibi, tütün ihracatının
gelişmesine ve pazar
payının arttınlmasına
yönelik herhangı bir
faaliyette bulunma-
maktadırlar. Sadece
dışarıda bağlantıları
ile 'alıcı ve satıcı ken-
dileri olmak' gibi özellikleri do-
layısıyla ve herşeyden önemli-
si yerli ihracatçı firmalara sağ-
lanan teşvik kolaylıklanndan ya-
rarlanmalan nedeni ile bütün
sektörümüzü olumsuz yönde
etkilemeye doğru götürmekte-
dirler..."
İhracatçılar. bildirilennin so-
nunda çok önemli gördükleri bir
tehlikeyi de haber veriyorlar:
"... Sonuç olarak fiyatlar ken-
di istediklerı düzeyde yabancı
şirketlerce belirienecektir..."
Kapitülasyon
benzetmesi
Açıklamada verilmek istenen
mesaj belli. Yabancı sermaye-
nin ithalattı, imalattı derken Tür-
kiye'ye yerleştikleri, tütün piya-
salannı ele geçirdikleri, zaman-
la yerli ihracatçıyı da sindire-
cekleri, yetkili makamlara du-
yurulmak isteniyor...
Tabii dahası da var Piyasala-
ra tamarnen egemen olduktan
sonra alım-satım fiyatlannı ken-
dileri belirleyecek... Tütünleri-
mizi istediklerı fıyattan alacak-
lar, istedikleri fiyattan ihraç ede-
cekler... Sonuçta, üretici de, tü-
ketici de, yerli ihracatçımız da
yabancı şirketlerin oyuncağı
haline gelecek!..
İsminin açıklanmasını iste-
meyen bir ihracatçı firmamızın
yöneticisi de duyduğu kaygıyı
şu ibret verici sözlerle dile geti-
riyor: "Tarihi hatıriamakta yarar
var. Osmanlı döneminde de ka-
pitülasyonlann, Batı'yaaçılma-
ya çalıştığımız bir dönemde uğ-
radığımız felaket olduğunu
unutmamalıyız. Liberalizm; ge-
lişmekte olan ekonomilerin 're-
kabet' ve 'globalleşme' slogan-
ları altında, kendisinden daha
güçlü sistemlerin boyunduru-
ğu altına girmesi anlamına gel-
mez. Başka bir deyışle 'haksız
rekabeti' önleyecek önlemlerin
alınması, 'piyasaekonomisi' ru-
huna aykırı olmadığı gibi, onun
vazgeçilmez şartlanndan
biridir..."
Türkiye'nin tanm politikası tartışıldı
Çiftçi, siyaset kurbanı
Ekonomi Servisi -Türk tanmı,
^ümrük birliğine hedefsiz ve po-
litikasız giriyor. Ziraat Mühendis-
leri Odası Istanbul Subesi tarafın-
dan düzenlenen "Gümriik Birliği
ve Tanm PoKtikamız" konulu pa-
nele katılan tanm ve ekonomi uz-
manlan. GB'nin tanm üzerinde-
kı etkilerini tartıştılar. Panelin ba-
şında bir konuşma yapan Ziraat
Mühendislerı Odası Istanbul Şu-
be Başkanı Yücel Erdener, tan-
mın masayayatıjnldığını ve Türk
tanmcısının da yalnız bırakıldığı-
nı belirterek. yükseköğretim ku-
rumlanndaki tarımsaî eğitimin
yeterli olmadığını kaydetti. Pane-
li yöneten Trakya Üniversitesi Zı-
raat Fakültesi Oğretim üyesi Prof.
Dr. Hasan Hayri Tok, Türki-
ye'de tanmın milli gelirden aldı-
ğı pay ve tanmsal nüfusun hızla
düştüğünü ifade etti.
Panelin ilk konuşmasını yapan
ekonomist Arslan Başer Kafaoğ-
lu, Türkiye'de uygulanan bir ta-
rım politikası olmadığını belirte-
rek, hazırlanacak bir tanm politi-
kasının uzun vadeye göre hazır-
lanması gerektiğini deli getirdi.
Avrupalı bir tanm üreticisinin yıl-
dayaklaşık 15 bin dolardestek al-
dığına dikkat çeken Kafaoglu,
Türk tanmcısının ise hiçbir des-
tek almadığını söyledi. Kafaoğ-
lu, tanmsal üretimde mekân
planlaması yapılmadığinı da kay-
dederek sözlerini şöyle sürdür-
dü: "Llkenin en verimli tanm
arazileri sanayiye tahsis ediliyor.
Adana'da pamuk yetiştiriciliği
yapmak oldukça yanlış. Burada
yem bitkileri üretilerek, hayvan-
cılık yapüsa ülke daha çok kaza-
nır.""
Kafaoğlu'ndan sonra söz alan
gazeteci-yazar Sadullah Lsumi
SaduOah Usumi.
Taner Berksoy.
Türkel Minibaş.
A. Başer Kafaoglu.
ise, AB ile GB'nin birbirine kanştınldığı-
nı kaydederek, AB'nin Türk tanmı ve çift-
çisi için bir cennet, GB'nin ise cehennem
olduğunu ifade etti. Türkiye'ye gösterilenin
cennet değil cehennem olduğunu kaydeden
Usumi, herkesin politikacılar ta-
rafından kandırıldıgını söyledi.
Çiftçi ve köylünün GB'den dola-
yı tedirgin olduğunu söyleyen
Usumi. dünyada tanm dengeleri-
nin oluşturulduğunu. ancak Tür-
kiye'nin bunu gerçekleştiremedi-
ğini belirtti. Türkiye'de dengesiz
bir tanm pazan olduğuna da dik-
kat çeken Sadullah Usumi, tanm-
sal KfT'lerin özelleştirilmesmde
de yanlışlıklar ızlendiğini vurgu-
ladî.
Prof. Dr. Türkel Minibaş ise,
Türkiye'nin kendi kendine yete-
bilen bir tanm ülkesi durumun-
dan ithalat yapar bir konuma gel-
diğini belirterek, 1970'lerde kişi
başına düşen 4.4 dekarlık tanm
arazisinin bugün 2.1 'lere geriledi-
ğıni söyledi. 24 Ocak Kararlan'n-
dan sonra ortaya çıkan tabloyla
gümriik birliğinden sonra ortaya
çıkacak tablo arasında hiçbir fairk
bulunmadığını ifade eden Mini-
baş, geçmişte üreticinin ithalat ile
terbiye edilmeye çalışildiğını, bu
tablonun bugün için de geçerli ol-
duğunu dile getirdi. Tanm ve sa-
nayi ürünleri arasındaki aynmın
tam olarak yapılmaması nedeniy-
le, Türkiye'nin sıkıntılar içine gi-
receğini kaydeden Minibaş, Tür-
kiye'deki tanmsal işletme sayısı-
nın da hızla düştüğünü vurguladı.
Panelde son olarak konuşan
Prof. Dr. Taner Berksoy da, ta-
nmda bugüne kadar tanmsal fiyat
politikası izlendiğini belirterek,
desteklemelerin de hep seçim ön-
cesi ortaya çıktığına dikkat çekti.
Tanm desteklerinin popülist bir
siyaset aracı haline getirildiğini
kaydeden Berksoy, sözlerini şöy-
le sürdürdü: "Mal üretiminde
uyum süreci bizi zorlayacak. \y-
nca, ithalat sonucu ciddi bir tica-
ret açığı oluşacak. Gümriiklerin sınrlanma-
sı sonucunda yılda 3 milyar dolara yakın
vergi kaybınuz ortaya çıkacak. AB'nin ge-
rekli fonian vermemesi, büyük bir pazaıiık
hatası olarak ortaya çıkıyflc"