23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
.1 -I OCAK 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI TİSK, rantı eleştirdi îşverenden hükümete yatınm uyansı GÜINEŞGÜRSO'N ANKARA - TİSK. >enı oluşacak hükümetı. üretım ve yatınm yapma konusunda u>ardı. TİSK Genel Sek- reteri Kubila> Atasayar. özelleştirme konusunda "yanlış" \e "hağnazca" uygulanan polıtikalar sonucunda Tür- kiyecle2yıldıryatınrnyapılmadıgına dikkat çekerek. "Acilyahnm planıya- pılmalı. 2 yıldır. yahnmlar durdu" de- di- Kubilay Atasayar. Cumhuriyet'e yaptığı değerlendirmede. CHP-DYP koalisyonununözelleştırmepolıtikası- nı cle^tırerek. "Özelleştirniegibineol- duğu bilinmcyen. iyi uygulanmamış yanlış politikalann sonuçlarına bağlı olarak. Türkiye'de 2 senedir yatınm yok. İşletmeci de yatırım yapmıyor. Rant ekonomisi geçerli. Emek sarfet- medcn. para kazanılıyor. De\ let, üret- mediği için, rant dağıtnor*" dedı. Yenı oluşa- cak olan siyasi iktidann. üre- timi arttırma yollannı bul- ması ve yatı- rımları arttır- ması gcrekti- ğini ifadeeden Atasayar. şun- lan söyledi: "•Siyasi ikti- dar. üretimi arttıracak yol- lan bulmalı. Rant ekono- misinden. in- sanları soğut- malı. Paranı bankaya ko- ytıp, devlete vergi vermi- yorsun. Bunun da temcl hareket noktası, rant ckonomisine hızlı kayışı durdurmaktır. Toplumu rantiye ola- yından sogutmadıkça. (oplum üret- mez. Vatınm. 2 yıldır ciddi anlamda durdu. Bu. tembelliği de beraberinde getirdL Devlet. kendi üzerinedüşen ba- n altyapı yatınmlannı yapamaz hate getiritdi. Bu, bence bagnazca bir özel- leştirme anlayışının sonucudur." Enerjı sektöründe özelleştirme uy- gulamalarını da eleştiren Atasayar. Anadolu'da sanayi bölgelerindc ener- ji sıkıntısının kendisinı hıssettirmeye başladığmı vurgulayarak. "Ekonomi- de, realiteler gözardı edilemez. Devlet, hiçbir işte olmasın diyemezsiniz'* diye konuştu. Atasayar. enerji. ulaşım ve teleko- münikasyon başta olmak üzere pek çok sektörde gerekli yatınm ve üreti- min yapılmaması durumunda tıkan- mayaşanacagina dikkat çekerek "Aci- len yatınm plan ve projesi içeren poli- fikalar ürctilmck /orunda~dedı Kubilay Atasayar. Türkıye'nin "kı- sa vadeci" bir ülke durumuna geldiği- ni ifade ederek "Ekonomik sorunlar, çözümsüz değil. Bunun altına yatacak, karaıiı bir iktidar la/ım. Ama, bu hii- kümet de bir daha iktidara geüneme- yi göze almalı" dedı Hükümet, memurların da emeklilik sürelerinin uzatılmasını kabul ederse kredi alabilecek Dünya Bankası ile emeklilik pazarhğıANKARA (Cumhuriyer Bürosu)- Sos- yal güvenlik sisteminin yeniden yapılan- dınlması konusunda görüşmeler yapmak üzere Türkiye'ye gelen Dünya Bankası heyetinin. hükümetin programlar içın ıs- tediği kredive "Önceyasalançıkann" ko- şiilu getirdiği öğrenıldı. Hükümetin he- yete, TBMM've gönderilen \e SSK'ye bağlı çalışanların emeklilik sürelerinin uzatılmasını öngören tasarının yanı sıra Emekli Sandığı'na tabi çalışan memurla- nn emeklilik yaşının yükseltilmesini içe- ren ikinci birçalışmadahasunduğuöğre- nildi. Dünya Bankası heyetinin, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) stand-by kredi an- laşmasının uzatılması için koşul olarak setirdiğı ve ueçen yıl mart ayında TBMM'ye sunulan. SSK'ye bağlı çalı- şanların emeklilik sürelerinin uzatılması- nı ve pnm oranlannın yükseltilmesini ön- gören tasannın halen görüşülmediğini vurguladığı belirtildi. Heyetınaynca. Emekli Sandığına bağ- lı olarak çalışan memurlann emeklilik sü- relerinin uzatıiması yönünde de istemde bulunduğu bıldirildi. Hükümetin bu çer- çevede. daha önce hazırlanan ve emekli- lik içın kadın memurlara 55. erkek me- murlara da 60 yaş sınırı getirilmesini ön- gören bırçalışmayı heyete sunduğu bildi- rildi. • Dünya Bankası heyetinin, Uluslararası Para Fonu'nun stand-by kredi anlaşmasıntn uzatılması için koşul olarak getirdiği ve geçen yı! mart ayında'TBMM'ye sunulan, SSK'lilerin emeklilik sürelerinin uzatılmasını ve prim oranlannın yükseltilmesini öngören tasannın halen görüsülmediğini vurguladığı öğrenildi. Heyete sunulan bu çalışmaya göre, ön- celiklc kamuda çalışan fazla personelin azaltılması için 20 yılını tamamlayan ka- dın ve 25 yılını tamamlayan erkek me- murlann emekliliğicaziphalegetirilecek. Diğer memurlar da ıse emeklilik için yaş sınırı, kâdınlarda 55 erkeklerde de 60' yükseltilecek. Alınan bilgilere göre. aynı çalışmaçer- çevesinde memurların Emekli Sandığı'na ödedikleri prim oranlannın da yükseltil- mesi planlanıyor. Heyetle bu çalışma üzerinde görüşüldü- ğünü anlatan yetkililer. "Ancak, Dünya Bankası, SSK ve Emekli Sandığı'nın ye- niden yapılandınlması için hazırladığunız bu projelere krediyi, ilgili yasalar çıkma- dan vermeyi kabuî etmhor" dediler. He- yetin kredi içın "Önceyasalı çıkann" ko- şulu getirdiği öğrenildi. Ozelleştirme durdu Dünya Bankası'nm ozelleştirme için verilecek olan 100 milyon dolar krediyi de, "çalışmalar durdu" gerekçesiyle as- kıya alacagını açıkladığı bildirildi. Alı- nan bilgilere göre, Dünya Bankası. kredi- nin ozelleştirme uygulamalan için danış- manlık yapan firmaların finansmanı için kullanılacak kısmını karşılarken. Ozelleş- tirme Fonu'na kaynak yaratacak bölümü- nü beklemeyealdı. İŞÇÎNİNEVRENİNDEN ŞUKRAIN SONER • Acilen yatınm planı yapılmah. • 2 yıldır ciddi anlamda yatınmlar durdu. • Devlet, üretmediği için rant dagıtıyor. • Ozelleştirme gibi ne olduğu bilinmeyen, iyi uygulanmamış yanlış politikalann sonuçlanna bağlı olarak Türkiye'de 2 senedir yatınm yok. Zammı, fiyat belirleme yetkisi olmayan kooperatif birliğine yaptınp tepkiyi ölçüyorlar Ekmek vurguncuları kamuoyunu sımyor 2S0gr.< HÜLYA GENÇ Fınncılar. yasal boşluk yaratıp ekmeğe daha ko- lay zam yapabilmek için kooperatif bırlığı kurdu- lar. ıki a\ önce çeşitli fı- nncı kooperatiflennin ay- nı çatı altında toplanması ile oluşturulan Istanbul Ekmek C'reticileri Üretim vc Pazarlama Kooperatif- lerı Bırliği. yasal olarak hiçbir yetkisi olmadığı halde. siyasal kargaşadan da yararlanarak ekmege zam üstüne zam yapıyor. Anayasa Viahkeme- sı'nin. Istanbul Tıcaret Odası'na ekmek fiyatla- nnın belırlenmesinde yetki tanı- yan KHK'yi ıptal etmesınden sonra, ancak valiliğın onayı ile fiyat bclirleyebilir konuma gelen Istanbul FınncılarOdası. zammı bu konuda yasal yetkisi bulun- mayan kooperatiflere yaptırarak sorumluluktan kaçıyor. Ekmeği aralıkta I I bın. bundan bir ay sonra da 13 bin lıraya yükselten fırıncı kooperatifleri bırlığinin. yasal birmüdahaleye ugramama- sı halinde zam kervanının \üru- meyedevamedecegi. kamuoyun- dan bir reaksiyon gelmesi halin- de ise önceki fiyat artışlannda büyük tepkı toplayan fınncılar odası ile ekmek ışverenleri sen- 400 gr.' 1 986-1987)- 390 gr.i1985)- 320 gr. ;1988 1 9941 - 300 gr. (1995 Ocak) Ekmeğin 10 yıllık seyri ı '990 1991 1992 1992 1993 1994 1994 1995 1995 1995 1996 Ağus Aral May Ocak Ns Ocak Ağus Aral Ocak 250 Cramlık Ekmeğin Maliyeti(TL) Ekmeğin ımalat gıderı 6.263 Ekmeğin müessese ve taşıma giderteri .. .1.746 Ekmeğın ışçilik malıyeti 1.925 Ekmeğin % 1 KDV'si 100 TopJam 9.934 Bayıkân%20 1.990 Üretici kârı % 10 1.000 Halk Ekmeğin Maliyeti / TL (300 gr.) Ekmeğin ımalat gıden 5.163 Işçılıkgıden 1.161 Kıdem tazmtnafi 41 Amortısman / Rev 150 Dıger 290 TopJam 6.805 dikasinın zammı sahiplenmeye- ceği ilen sürülüvor. Istanbul BüyükşehirBelediye- si Başkan Danışmanı Prof. Ömer Dinçer. kooperatif bırlığinin zam yapma yetkisi bulunmadığını be- İirtti. 21 Haziran 1995 tanhinde resmi gazetede yayımlanan 557 sayılı kanun hükmündekı karar- nameye ek olarak yayımlanan 9. maddenin Esnaf ve Sanatkârlar Birliği'ne, ticaret odasına. ve meslek kuruluşlanna ekmek fi- yatlannı belirleme yetkisi verdı- gini hatirlatan Dinçer, daha son- ra İTO'nun fiyat belirleme yetki- sinın Anayasa Mahkemesi tara- fından iptal edildığini kaydettı. Istanbul Fınncılar Odası ve Ekmek Işverenleri Sendika- sı'nın. Kooperatifler Birliğı'nin yapmış olduğu zamlara bilinçli olarak itiraz etmedigini belirten Dinçer. kamuoyunun ekmek zamlanna aşın tepki göstermesi halinde oda ve sendıkanın "Biz tavır koyup bu zammı uygula- mayacaktık" seklındeaçıklama yapacaklannı ileri sürdü. Istanbul Ekmek Üreticileri Cretiın ve Pazarlama Koopera- tifleri Birliği Başkanı AhmetZe- kiSanıhan. bırlığın temellennın ikı ay önce atıldığını dile getire- rek.ekmek zammını 28 koopera- tif ıdaresinın birarayagelerek al- dığını belirtti. Saruhan. açıkla- mış olduklan 13 bin liranın ek- meğin "maksimum fiyatı" ol- duğunu kaydetti. Suçlu enflasyon Ekmek zammını yüksek enf- lasyon ve hayat pahalılığına bag- layan Saruhan, ekmek zammının sorumlusu olarak Türkiye'nın buğday tüketimının yüzde 20si- ni ithal eder duruma getiren yet- kilıleri gösterdı. Ekmek Işverenleri Sendikası Başkanı Ismail Hakkı Keçeb, Anayasa Mahkemesi'nin ekmek fiyatlannı fınncılann bireysel ka- rarianna bıraktıgını bildirdi. Sen- dikanın ekmek fîyatı belirleme yetkisinın olmadığını belirten Keçeli, ilanedilen 13 bin lıralık fiyatlann abartılı olmadığını, ta- van fiyat olduğunu dile getirdi. İTO Başkanı Mehmet Yıklı- nm, Istanbul Ekmek Üreticileri Üretim ve Pazarlama Koopertifi Birliği "nin zam yapma yetkısinin bulunmadığını belirterek, halk ekmek fiyatlan 6 bin liradan sa- tılırken, fınncılann 13 bin lira- dan ekmek satamayacağını söy- ledı. tstanbul Fınncılar Odası Baş- kanı Mustafa Özaydınlı ise Cumhuriyet'e açıklama yapmak- tan kaçındı. KOYTAŞ'ın özelleştirîlınesnîde ıısııLsiizlük kokiLsıı ÖZCAN ÖZGÜR IVfUĞLA-Köyceğız'dekurulu KÖY- TAŞ'ın satışıyla ilgili kuşkulargiderek yo- ğunlaşıyor Daha önce 285 bin dolara sa- tışı yapılan. CHP Köyceğiz llçe Başkanı Salin Erbay'ın itirazı üzerine "ucuza sa- tıkiığı" gerekçesiyle ıptal edılen ihale. bu kez aynı fîrmaya 150 bin dolara verildi. Bu aradi, satışta 60 bın dolar rüşvet verildığı yolundaki ihbarlann da Ozelleştirme Ida- resi'nce incelemeye alındığı öğrenildi. KÖYTAS'ın özelleştirilmesi ile ilgili ilk ihale geçen yıl mart ayında yapıldı. Ka- palı zarf ile yapılan ihaleye 4 firma katıl- dı ve Ankara'dan Mehmet BaybarsCögez ile ABG şirketi ortak gırişımı 285 bın do- lara kazandı. Ancak CHP Köyceğiz ilçe Başkanı Salih Erbay. KÖYTAS'ın yalnız- ca alanınm 285 bin dolara satın alınama- yacağını öne sürerek Sanayi Bakanlığı'na başvurdu. Bakanlık itirazı yerinde bularak ihaleyi iptal etti. KÖYTAŞ bu kez geçen ağustos ayında yeniden ihaleye çıkanlırken, daha önceki ortaklık bu ihaleyi 150 bin dolara kazandı. CHP llçe Başkanı Erbay, Başbakanlığa başvurarak, ihalenin Muğlada duyurul- madan yapıldığını \e iptal ediîmesı gerck- tiğinı bildirdi. Erbay, konuya ilişkin şubil- gıleri verdı: "KÖYTAŞ öte\ idare ile yöre beledhe- lerinin ve halkının ortak oİduğu bir ku- rum. Ba^ta belediyeiere olmak üzere köy- lülere araç üretiyor. Geniş bir araziye sa- hip. KÖV TAŞ'a talip olanlar. fabrikayı iş- letmek değiL turistik bir l>cldede olan ara- zisini almak amacındalar. Fabrikayı değil, parseiie) ip ara/isini satsanız. daha çok ka- zanırsınız. Bi/tesisinyöredeyaşayanlara ve işlelilmesi için satılmasını savunuyoruz.*' KÖYTAS'ın satışıyla ilgili gırişimlerini sürdüreceklerini belirten Erbay. "Öııceki ihale ucuza satıldtgı gerekçesivic iptal edi- lirken, bu defa daha ucuza satıiması düşün- dürücü. Bu işten birilfri para kazamyor. Bunlar orta>a çıkanlmalı \e ihale iptal edi- lerek yolsuzluğa son verilmeli" dedi. Bu arada, Özeileştirme Idaresi Başkan- lığı'na bir ihbarda bulunularak. ABG fir- ması sahıplerinden Ahmet Baybars Gö- gez'in ortaklık önerdiği bir kişiyegönder- dıği mektupta. "İhale masraflan ile veri- len sözk'r karşılığı 60 bin dolar ödedik. Ma- liyeti düşünürken bunu da göz önünde ru- tun" yazdığı ve Gögez'ın 60 bin dolar rüş- vet verdiği iddia edildi. Ozelleştirme tda- resi'nin Erbay'ın itirazı ile ihbarmektubu- nu incelemeye aldığı öğrenildi. Hiç dikkatinizi çekti mi? Uyanık pazarcılar, seyyar satıcılar, önce terazinin bir kefesine ağırlıklan koyar- lar. Sonra dadiğerine, kesekâğıdı içineyerleştirilmiş tartılacak malı yukarıdan bırakırlar. Malın ağırlığına yerçekimi eklenerek denge sağlandığında el çabuk- luğu ile paketi alıp elinize tutuştururlar. Tartma işle- mini gözlerinizle izlediğiniz halde kilosundan 1 -2 ek- siği ile elmanızı-portakalınızı aldığınızı algılayamaz- sınız. ÖzdemirSabancı, Haluk Görgün ve Nilgün Ha- sefe'yi katleden terör olayının sonrası gelişmelerte- levizyondan naklen veriliyor. Aslında saatler boyu Sabancılar'ın ünlü ikiz binalannın görüntüsünü, bi- nalar önünde boş bekleyen gazetecilerin boş sözle- rini, binalar etrafında uçan helikopterin görüntüsü- nü boş boş izliyoruz. Özdemir Sabancı'nın köşküne başsağlığına gelen yakınlannın görüntüleri ile içimiz burkuluyor, uçaktan inen ağabeyinin yaşaran gözle- ri ile birlikte bizimki de yaşarıyor. Sabancı ailesinin acısını uzaktan da olsa paylaş- maya çalışıyor, terörü lanetliyoruz. Özdemir Saban- cı'nın görüntüleri, özgeçmişi, başanları, insan boyu- tu üzerine bılgiler verildikçe, içimizden sevgi bağı gelişiyor. Aynı gün, kafasından aldığı darbeler sonucu öldü- ğü, Adli Tıp'ta yapılan otopsi sonucunda ortaya çı- kan gazeteci Metin Göktepe de teröre kurban olu- yor. Diğer gazeteci arkadaşlarının gözleri önünde gözaltına alınan, öldürüldükten sonra cesedi soka- ğa bırakılan Metin Göktepe'nin haberi, çoğu televiz- yon kanalında, ancak ana haberlerde birkaç cümle ile geçiştiriliyor. Dostlar Gülsüm Cengiz (Akyüz) Gülsen Tuncer telefon edip haber vermeseler Metin Göktepe'nin çok genç yaşına rağmen arkadaşları arasmda ne ka- dar çok sevilen, insancıl, iyi gazeteci olduğunu öğ- renemeyeceğim. Gülsüm, gazetedeki arkadaşlarla annesini ziyarete gittiklerini; yoksul, sevgi ve acı do- lu bir ailede söyleyecek söz bulamamanın acısını yaşadıklarını anlatıyor. Kanlı olaylar üzerine demeç veren siyasi liderler, özdemir Sabancı'yı öldüren terörü lanetlerken Me- tin Göktepe'yi öldüren terörden söz açmıyorlar. Son terör olaylan, cezaevleri üzerine biraz daha ce- sur gazetecilik adına programlar yapılıyor. Çiçeği burnunda politikacı, eskı Istanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, cezaevlerinin nasıl terör odağı ha- line geldiğinı anlatıyor Devlete emanet edilmiş insan- ların nasıl olup da cezaevınden ölü olarak çıktıklan- nın üzerinde durmamayı seçiyor. Metin Göktepe ola- yından söz etmemeyi seçiyor. Karşısında, düşünceleri nedeni ile yaşamının önemli yılları cezaevlerinde geçmiş, âmâ iken elleri kelepçelenen düşünür, yazar, hukukçu Eşber Yağ- murdereli var. O da devletin güvencesine bırakılmış tutukluların topluma kazandınlmak yerine başlanna gelenleri, alınması gereken önlemlerin birtüriü alın- mamasını, sorumlularından hesap sorulmamasını anlatıyor. "Tam bir sağıriar diyaloğu" diye içimden geçirir- ken gazeteci-yorumcunun, hayretle "Aynı şeyleri söylüyorsunuz, aynı noktalarda birteşiyorsunuz" so- nucuna vardığına tanık oluyorum. Menzir, gazeteci- yorumcuya katılmış gibi yapıyor. Ayıp olmasın gibi- sinden, cezaevi koşullannın olumsuzluğunu dile ge- tiren bir-iki cümle söylüyor. Terazi, bozuk, hileli değilse ağırlıklann eşitlenme- sine yarar. Bozuk terazi, hileli tartmada ise aldatılır, kazık yeriz. Cezaevleri, Menzir'in dediği gibi terörün odağı, okulu konumuna gelmişse, sorumlusu; devlet adına siyasi iktidarlar, Adalet Bakanlığı, cezaevleri yönetim- leri, buna seyırcı kalan siyasal partiler, parlamento ve sonuç olarak biz toplumuz. Ama o noktada bile, devletin güvencesindeki tu- tukluyu topluma kazandırmak yerine, cezaevınden ölü ya da yaralı olarak çıkarmak çok büyük bir suç ve devlet terörü değil mi? Devlet terörünü yaratanlann sorumlulanndan he- sap soramazsak Özdemir Sabancı'yı vuran terör ör- gütlerinin, teröristlerin varlığını nasıl önleriz? Teraziyi, Menzir'in bakış açısı ile kullananlar ile Yağmurdereü'nin bakışı, gözlem ve değerfendirme- leri, aynı standart ve gerçek ölçülere, ölçümlemeye ulaşmadıkça ne gerçek demokrasiye kavuşacağız ne de terör batağmdan kurtulacağız. SADULLAH USIfMI Özal hükümetleri isteseydi üreticiyi korurdu Y abancı sigara fabrika- ları faaliyete geçtikten sonra. bizim de Ame- rikan tütünü ithal et- mek zorunda kalacağımız ön- ceden biliniyordu. Eğer, Özal hükümetleri Türk tütününü ve üreticilerini korumak isteseydi yapılacak iş çok kolaydı. Önce. Amerikan tipi tütün, ülkemizde yeterı kadar üretilir, ondan son- ra yabancı sigara fabrikalarının açılmasına ızin verilebilirdi. Zira, Amerikan tipi büyük yapraklı tütünü Türkiye'de de üretmek mümkündü. Bu üreti- me uygun bölgelerimiz vardı. Nitekim, daha 1938 ile 1942 yıl- ları arasmda ilk denemeler Ada- na, Konya. Diyarbakır, Bitlis. Or- du. Bursa ve Kırklareli illerinde başlatılmış ve bazı bölgelerde başarılı sayılabilecek sonuçlar alınmıştı... 1942 yılında Bur- dur'un Bucak ilçesinde de nor- mal üretime geçılmişti. Bu çalışmalar, İngiltere'nin is- teği üzerine yapılmıştı. Amaç, Türkiye'de kullanmak değil. in- gıltere'ye ihraç etmektı. Ancak, Ikinci Dünya Savaşı uzayınca üretimden vazgeçildi. 1965 yılında Tekel, Bucak'ta tekrardeneme üretimlerinı baş- lattı. Ancak, yeterlı kurutma te- sisi bulunmadığı için iyi sonuç alınamadı... 1984 yılında sigara ithalatı söz konusu olduğu zaman, bir Amerikan fırması, Düzce'nin Çi- limli bölgesinde deneme üretı-. mi yapmak içın ızın aldı. Arka- sından ikı fırma daha bu çalış- malara katıldı. Kısa süre içinde denemeden normal üretime geçildi. Düzce'nin arkasından Adapazarı, Hendek. Manyas, Gönen ve Kırklareli devreye gir- di. Şu sıralarda bütün bölgeler- de üretim devam ediyor. 1995 yılının Türkiye rekoltesi, 4 mil- yon 500 bin kilo olarak tahmın ediliyor. Eğer. devlet 1984 yılından be- ri işi sıkı tutmuş olsaydı 1995 yılında rekolte belki de 25 ile 30 milyon kiloya kadar çıkabi- lirdi... Türkiye'nin yıl- lık Amerikan tipi tü- tün ihtiyacı da zaten 30 milyon kilo... Demek ki. işler Amerika'ya göre de- ğil de Türkiye'ye gö- re ayarlanmış olsay- dı, her yıl tütün itha- latı için 150 milyon dolar ödememize gerek kalmayacaktı. Bu gerçekleri dik- kate almayan Turgut Özal, işe tersınden başladı. Önce ya- bancı sigaralara ka- pılarımızı ardına ka- dar açtı... Akla gel- meyecek kadar imti- yazlar tanıdı. Arka- sından da yabancı sigara fabri- kalarının açılışına izin verdi!.. Şimdi, Türk üretıcisinin binbir emekle yetiştirdiğı Şark tipi tü- tünümüzü ihraç ederek sağla- dığımız döviz gelirimızın tama- mını yabancı ülkelere armağan ediyoruz. Yabancı sigara fabrikaları üretimi arttırdıkça. ithalatımız daha da artacak ve belki de ödeyeceğimiz dövizler iki katı- na çıkacak!.. Geçmiş yıllarda "Tütün değil, paralarımızı yakıyoruz" diye ta- rıma yapılan desteğe karşı çı- kanlann kulaklan çınlasın... Asıl, şimdi ıçtiğimiz her sigara ile bir- likte Türk tütün üreticisinin hak- kını yakarak dumanlarını hava- lara savuruyoruz!.. Yabancı sermaye ülkemize yerleşip güçlenince, yerli ihra- catçılarımız da piyasadan silin- meye başladı. 1980 yılında Ege tütün piyasasından tütün alıp ihraç eden firma sayısı 48 iken, 1990 yılında 30'a, 1994 yılında da 19'adüştü... Bu 19firmanın 7'si de yabancı şirketlerle or- taklık kurma gereğini duydu. 1996 tütün piyasasında bu fir- maların kaçınt görebileceğiz?.. Tehlikenin, üreticileri de aşa- rak kendilerine doğru geldiğini gören tütün ihracatçıları, 1984 yılında tam destek verdikleri ha- reketin 11 yıl sonra karşısına çıkmak zorunda kaldılar... Ama artık iş işten geçmişti. Nitekim, ihracatçılar birliği sert bir bildiği yayımladı, ama arka- sını getiremedi. Zira, güçlerinin yetmeye- ceğini anladılar... Bildirilerinde ağır suçlamalar vardı: "Yenipazarlaroluş- turmak, ileri teknolo- jiler kullanmak ve gel- diği ülkenin ekonomik kalkınmasına yardım- cı olmak düşüncesi ile ülkemizde faaliyet- lerine izin verilen ya- bancı sermayeli şir- ketler, yeni bir tekno- loji geliştirmedikleri gibi, tütün ihracatının gelişmesine ve pazar payının arttınlmasına yönelik herhangı bir faaliyette bulunma- maktadırlar. Sadece dışarıda bağlantıları ile 'alıcı ve satıcı ken- dileri olmak' gibi özellikleri do- layısıyla ve herşeyden önemli- si yerli ihracatçı firmalara sağ- lanan teşvik kolaylıklanndan ya- rarlanmalan nedeni ile bütün sektörümüzü olumsuz yönde etkilemeye doğru götürmekte- dirler..." İhracatçılar. bildirilennin so- nunda çok önemli gördükleri bir tehlikeyi de haber veriyorlar: "... Sonuç olarak fiyatlar ken- di istediklerı düzeyde yabancı şirketlerce belirienecektir..." Kapitülasyon benzetmesi Açıklamada verilmek istenen mesaj belli. Yabancı sermaye- nin ithalattı, imalattı derken Tür- kiye'ye yerleştikleri, tütün piya- salannı ele geçirdikleri, zaman- la yerli ihracatçıyı da sindire- cekleri, yetkili makamlara du- yurulmak isteniyor... Tabii dahası da var Piyasala- ra tamarnen egemen olduktan sonra alım-satım fiyatlannı ken- dileri belirleyecek... Tütünleri- mizi istediklerı fıyattan alacak- lar, istedikleri fiyattan ihraç ede- cekler... Sonuçta, üretici de, tü- ketici de, yerli ihracatçımız da yabancı şirketlerin oyuncağı haline gelecek!.. İsminin açıklanmasını iste- meyen bir ihracatçı firmamızın yöneticisi de duyduğu kaygıyı şu ibret verici sözlerle dile geti- riyor: "Tarihi hatıriamakta yarar var. Osmanlı döneminde de ka- pitülasyonlann, Batı'yaaçılma- ya çalıştığımız bir dönemde uğ- radığımız felaket olduğunu unutmamalıyız. Liberalizm; ge- lişmekte olan ekonomilerin 're- kabet' ve 'globalleşme' slogan- ları altında, kendisinden daha güçlü sistemlerin boyunduru- ğu altına girmesi anlamına gel- mez. Başka bir deyışle 'haksız rekabeti' önleyecek önlemlerin alınması, 'piyasaekonomisi' ru- huna aykırı olmadığı gibi, onun vazgeçilmez şartlanndan biridir..." Türkiye'nin tanm politikası tartışıldı Çiftçi, siyaset kurbanı Ekonomi Servisi -Türk tanmı, ^ümrük birliğine hedefsiz ve po- litikasız giriyor. Ziraat Mühendis- leri Odası Istanbul Subesi tarafın- dan düzenlenen "Gümriik Birliği ve Tanm PoKtikamız" konulu pa- nele katılan tanm ve ekonomi uz- manlan. GB'nin tanm üzerinde- kı etkilerini tartıştılar. Panelin ba- şında bir konuşma yapan Ziraat Mühendislerı Odası Istanbul Şu- be Başkanı Yücel Erdener, tan- mın masayayatıjnldığını ve Türk tanmcısının da yalnız bırakıldığı- nı belirterek. yükseköğretim ku- rumlanndaki tarımsaî eğitimin yeterli olmadığını kaydetti. Pane- li yöneten Trakya Üniversitesi Zı- raat Fakültesi Oğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Hayri Tok, Türki- ye'de tanmın milli gelirden aldı- ğı pay ve tanmsal nüfusun hızla düştüğünü ifade etti. Panelin ilk konuşmasını yapan ekonomist Arslan Başer Kafaoğ- lu, Türkiye'de uygulanan bir ta- rım politikası olmadığını belirte- rek, hazırlanacak bir tanm politi- kasının uzun vadeye göre hazır- lanması gerektiğini deli getirdi. Avrupalı bir tanm üreticisinin yıl- dayaklaşık 15 bin dolardestek al- dığına dikkat çeken Kafaoglu, Türk tanmcısının ise hiçbir des- tek almadığını söyledi. Kafaoğ- lu, tanmsal üretimde mekân planlaması yapılmadığinı da kay- dederek sözlerini şöyle sürdür- dü: "Llkenin en verimli tanm arazileri sanayiye tahsis ediliyor. Adana'da pamuk yetiştiriciliği yapmak oldukça yanlış. Burada yem bitkileri üretilerek, hayvan- cılık yapüsa ülke daha çok kaza- nır."" Kafaoğlu'ndan sonra söz alan gazeteci-yazar Sadullah Lsumi SaduOah Usumi. Taner Berksoy. Türkel Minibaş. A. Başer Kafaoglu. ise, AB ile GB'nin birbirine kanştınldığı- nı kaydederek, AB'nin Türk tanmı ve çift- çisi için bir cennet, GB'nin ise cehennem olduğunu ifade etti. Türkiye'ye gösterilenin cennet değil cehennem olduğunu kaydeden Usumi, herkesin politikacılar ta- rafından kandırıldıgını söyledi. Çiftçi ve köylünün GB'den dola- yı tedirgin olduğunu söyleyen Usumi. dünyada tanm dengeleri- nin oluşturulduğunu. ancak Tür- kiye'nin bunu gerçekleştiremedi- ğini belirtti. Türkiye'de dengesiz bir tanm pazan olduğuna da dik- kat çeken Sadullah Usumi, tanm- sal KfT'lerin özelleştirilmesmde de yanlışlıklar ızlendiğini vurgu- ladî. Prof. Dr. Türkel Minibaş ise, Türkiye'nin kendi kendine yete- bilen bir tanm ülkesi durumun- dan ithalat yapar bir konuma gel- diğini belirterek, 1970'lerde kişi başına düşen 4.4 dekarlık tanm arazisinin bugün 2.1 'lere geriledi- ğıni söyledi. 24 Ocak Kararlan'n- dan sonra ortaya çıkan tabloyla gümriik birliğinden sonra ortaya çıkacak tablo arasında hiçbir fairk bulunmadığını ifade eden Mini- baş, geçmişte üreticinin ithalat ile terbiye edilmeye çalışildiğını, bu tablonun bugün için de geçerli ol- duğunu dile getirdi. Tanm ve sa- nayi ürünleri arasındaki aynmın tam olarak yapılmaması nedeniy- le, Türkiye'nin sıkıntılar içine gi- receğini kaydeden Minibaş, Tür- kiye'deki tanmsal işletme sayısı- nın da hızla düştüğünü vurguladı. Panelde son olarak konuşan Prof. Dr. Taner Berksoy da, ta- nmda bugüne kadar tanmsal fiyat politikası izlendiğini belirterek, desteklemelerin de hep seçim ön- cesi ortaya çıktığına dikkat çekti. Tanm desteklerinin popülist bir siyaset aracı haline getirildiğini kaydeden Berksoy, sözlerini şöy- le sürdürdü: "Mal üretiminde uyum süreci bizi zorlayacak. \y- nca, ithalat sonucu ciddi bir tica- ret açığı oluşacak. Gümriiklerin sınrlanma- sı sonucunda yılda 3 milyar dolara yakın vergi kaybınuz ortaya çıkacak. AB'nin ge- rekli fonian vermemesi, büyük bir pazaıiık hatası olarak ortaya çıkıyflc"
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear